düşük tokluk kan şekeri / Tokluk Kan Şekeri Nedir? Tokluk Kan Şekeri Değeri Kaç Olmalıdır?

Düşük Tokluk Kan Şekeri

düşük tokluk kan şekeri

Tokluk kan şekeri nedir? Tokluk kan şekerinin yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir?

Sağlık kontrollerinde veya şeker hastası olan kişilerin tedavi takiplerinde yapılan tokluk kan şekeri nedir? Tokluk kan şekerinin yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir? Merak edilen tüm detayları haberimizde bulabilirsiniz...

Yayınlanma: 09:23 - 20 Aralık 2018 Güncellenme:

Tokluk kan şekeri nedir? Tokluk kan şekerinin yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir?

Kalp hastalıklarına yakalanma riski, beyin kanaması, yüksek tansiyona yakalanma ihtimali gibi tehlikeli zararları olan tokluk kan şekeri hakkında bilinmesi gerekenler haberimizde… Tokluk kan şekeri nedir? Tokluk kan şekerinin yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir?

TOKLUK KAN ŞEKERİ NEDİR?

Tokluk kan şekeri, kişi yemek yedikten yaklaşık 2 saat sonrasında kan şekeri seviyesidir. Kişinin tokluk kan şekerini ölçmek için test yapılır ve kandaki şeker seviyesi tespit edilir. Kişinin tokluk kan şekeri düzeyi, şeker hastalığı riskinin belirlenmesi açısından, açlık kan şekeri seviyesi kadar önemlidir.

Kişi yemeğe başladıktan tam iki saat sonra ölçülen tokluk kan şekerinin 80 – 140 mg/dl arasında olması normla kabul edilir. Şeker yükleme işlemiyle ölçülen tokluk kan şekeri değerinin 140 mg/dl'nin altında olması beklenir.

TOKLUK KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ NE ANLAMA GELİR?

Test sonucunda tokluk kan şekeri 200 mg/dl'nin üzerinde çıkması şeker hastalığı varlığına işarettir. Tokluk kan şekerinin 14 – 199 mg/dl arasında ölçülmesi ise gizli şeker hastalığına işaret eder.

shutterstock_321934868

TOKLUK KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ BELİRTİLERİ

– Ağızda kuruluk
– Normalden daha çok su içme isteği
– Sık sık idrara çıkma
– Sürekli açlık hissi, kısa süreli açlık durumlarında sinirlilik
– Geçmeyen yorgunluk, bitkinlik, halsizlik
– Zaman zaman görme kaybı, bulanık görme

TOKLUK KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ NE ANLAMA GELİR?

Yapılan tokluk kan şekeri testinde ölçülen değerinin 50 mg/dl'nin altında olması tokluk kan şekeri düşüklüğü olarak ifade edilir. Hipoglisemi olarak da adlandırılan bu durumda kişinin kan şekeri çok düşüktür. Kişinin açlık ve tokluk hipoglisemi değerleri ayrı olur.

TOKLUK KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ BELİRTİLERİ

– Titreme
– Aşırı sinirlilik, gerginlik, asabiyet
– Duygu durumu bozukluğu, kaygılı bir ruh hali
– Aniden üşüme ve terleme
– Dalgınlık, konsantrasyon bozukluğu
– Bilinç işlevlerinde yavaşlama
– Nabzın yükselmesi
– Sık baş dönmesi
– Aniden acıkma
– Sıklıkla mide bulantısı
– Görme sorunları ve görmede bulanıklık
– Dilde ve dudakta uyuşma, karıncalanma hissi
– Şiddetli baş ağrısı
– Uykuda kabuslar görme ve ağlama krizleri

Şeker yükleme testi nedir? Şeker yükleme testi neden yapılır?İlginizi ÇekebilirŞeker yükleme testi nedir? Şeker yükleme testi neden yapılır?

baş ağrısıbeyindiyabetgizli şekerGörme kaybıSağlıkşekerşeker hastalığı

Açlık ve Tokluk Kan Şekeri Değerleri Ne Olmalı?

Kan Şekeri Nedir ?

‘Şekerim düştü’, ‘Şekerim yüksek çıktı’ gibi cümleler size de tanıdık geliyor mu? Peki nedir bu şeker diye daha önce hiç düşündünüz mü? Kan şekeri olarak da bilinen glukoz tükettiğimiz besinlerden gelir. Vücudumuz, bazı yiyecekleri kan dolaşımında dolaşan bir şeker olan glukoza sindirir ve kan şekerini oluşturur.

Kandaki şeker yani glukoz her zaman bir denge içindedir. Bu dengenin bozulması yani kan şekerinin olması gerekenden az veya çok olması sağlık sorunlarına yol açabilir.

Açlık kan şekeri nedir?

En az 8-12 saatlik açlık sonrasında kanda ölçülen glikoz düzeyini açlık kan şekeridir. Sağlıklı kişilerde açlık kan şekerinin normal değerleri 70 – 100 mg/dl arasında kabul edilir. Hamilelerde açlık kan şekeri değeri ise 95 mg/dl altında olmalıdır. Açlık kan şekerinin 60 mg/dl altında ölçülmesi, hipoglisemi olarak ifade edilir ve hayatı tehdit edici boyutlara varabilir.

Açlık kan şekerinin 100 mg/dl üzerinde ölçülmesi şeker hastalığı açısından riskleri ifade eder. 126 mg/dl üzerinde ölçülmesi ise şeker hastalığının tanısal kriteridir.

Tokluk kan şekeri nedir?

Besin alımından 2 saat sonrasında ölçülen kan şekeri düzeyidir. 140 mg/dl üzerinde ölçülen tokluk kan şekeri değeri, şeker hastalığı açısından risk teşkil ederken, 200 mg/dl üzerindeki tokluk kan şekeri değeri şeker hastalığının tanı kriteridir.

Peki Kan Şekerini Nasıl Ölçebilirsiniz ?

Diyabet hastaları ve risk taşıyan bireyler için kan şekerinin normal seviyesini bilmek ve düzenli ölçüm yapmak çok önemlidir. Kan şekerini kan tahlili yaptırarak öğrenebilirsiniz. Ama daha kolay yöntemleri de elbette var. Evde kan şekerini düzenli olarak izlemek için bir elektronik kan şekeri ölçüm cihazı veya sürekli glukoz ölçüm monitörü (CGM) kullanılabilir. Ayrıca 3 aylık kan şekerinizin ne olduğunu görmek için hemoglobin A1c (HbA1c) testi de yaptırılabilir.

Düşük ve Yüksek Kan Şekeri Belirtileri

Düşük Kan Şekeri Belirtileri

Hipoglisemi, kandaki şeker seviyesinin normalin altına düşmesidir. Kan glikoz değeri, normalde 70-110 mg/dl arasında iken, şeker düzeyinin 50 mg/dl veya altına düşmesi ‘hipoglisemi’ yani ‘düşük kan şekeri seviyesi’ olarak tanımlanır. Fazla insülin veya oral antidiyabetik kullanmak, gereksinimden az karbonhidrat tüketmek, alkol kullanmak, menstrüasyon dönemleri, insülin enjeksiyonlarının yerini değiştirmek, sindirim problemleri ve ilaçları yanlış zamanda kullanmak kan şekerini düşürebilmektedir.

Belirtiler tansiyon düşüklüğüyle karıştırılabilir. Hipoglisemi belirtileri kişiden kişiye değişebilir ancak özellikle; halsizlik, yorgunluk, terleme, bilinçte karışıklık, baş dönmesi, bulanık görme, açlık, titreme gibi belirtilere dikkat etmek gerekmektedir.

Eğer kan şekeri ölçme aletiniz varsa, kan şekerinizi ölçerek ölçüm sonucuna göre; eğer kan şekerinizi ölçme imkanınız yok ise hipoglisemi bulgularına göre hareket etmelisiniz. Kan şekeriniz düştüğünde en doğru seçenek basit karbonhidratlardır. 15-20 gr karbonhidrat içeren besinler alınmalıdır. Şeker, meyve suyu bu gibi durumlarda kan şekerini hızlı yükselten besinlerdendir.

Yüksek Kan Şekeri Belirtileri

Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) ise açlık kan şekerinin 125 mg/dl ve üzerinde olmasıdır. Tip1 ve Tip 2 diyabet dışında, ilaçlar, enfeksiyonlar, pankreas hastalıkları, kortizon kullanımı ve travma gibi durumlarda da kan şekeri yükselebilmektedir. Çok su içme, sık idrara çıkma, sık acıkma, bulanık görme, kilo kaybı, yorgunluk, baş ağrısı, yaralarda geç iyileşme, ağız kuruluğu gibi belirtileri vardır.

Kimler Risk Altında?

İdeal kilosunda olmayanlar, ailesinde şeker hastalığı olanlar, hareketsizlik, yüksek stres, fazla karbonhidrat alımı, kan yağlarının yüksek olması ve bazı hastalıklar da daha sık görülmektedir.

Kan şekerinin yüksek olması organ ve dokular için tehlikeli. Göz, kalp ve damar, böbrek, kemik ve eklem sağlığı için kontrol altında tutulmalı.

Kan Şekeri Neden Düşer ve Yükselir?

Kan şekerinin dalgalanmasının altında bir çok sebep yatıyor olabilir. Açlık tokluk durumu, egzersiz, stres, bazı hastalıklar kan şekeri seviyesini etkileyen bazı sebeplerden.

Uzun Süre Aç Kalmak Kan Şekerini Yükseltir mi?

Uzun süre aç kaldığınızda şekerin düşmesini beklersiniz değil mi? Aslında çokta haksız değilsiniz. Ama açlık durumunda vücudun birinci yakıt kaynağı glikozdur. Vücut kas ve karaciğer depolarında bulunan glikojeni kullanmaya başlar.12 saatten uzun açlıklarda ise vücut karbonhidrat dışı kaynaklardan enerji elde etmeye çalışır.  Açlık durumunda kan şekerinin düşmesine yanıt olarak salgılanan stres hormonları kan şekerinin yükselmesine ve dengelenmesine yardımcı olur. Dolayısıyla sağlıklı bireylerde uzun süren açlık durumlarında vücut kan şekerini dengeleme eğilimindedir.

Uyurken Kan Şekeri Yükselir mi?

Uyurken kan şekerimizin düşmemesi için karaciğer çeşitli yollarla glikoz üretir. İnsülin direnci veya yetersizliği durumunda ise kandaki glikoz dokulara giremediği için kan şekeri yüksek seviyede kalabilir. Özellikle tip 1 diyabet hastaları gece mutlaka kan şekerini takip etmelidir.

Kan şekeriniz düştüyse!

Kan şekeri düştüğünde kan şekerini hızlı yükseltecek basit karbonhidratların tüketimi önerilir. 15-20 gr karbonhidrat içeren besinler ( 5-6 parça şeker, ½ bardak meyve suyu, 1 yemek kaşığı bal) alınmalıdır. 15 dakika bekledikten sonra kan şekeriniz hala düşükse 15-20 gr karbonhidrat daha alabilirsiniz.

Kan Şekerini Yükselten Besinler!

Bir besinin kan şekerinizi yükseltmesi için illa şeker içermesi veya  ağzınızda şeker tadı bırakması gerekmiyor. Basit karbonhidrat içeren beyaz ekmek ve undan  yapılmış gıdalarla içecekler, vücutta parçalanarak şekere dönüşür ve kan şekerinizi hızlıca yükseltebilir.. Diyabetli olmasanız bile insülini  uyarmamak ve kan şekerinizi ‘zıplatmamak’ için bazı besinlerden uzak durmanız faydalı olur. Kan şekerini zıplatan besinler yazımızı okumak için tıklayabilirsiniz.

Kan şekeri kontrolünü sağlayabilmek için;

3 saatte bir ara öğünlü beslenme ile kan şekerinizin düşmesini engelleyin.

Ana ve ara öğünlerde lif zengini salatalar, tam tahıl ürünleri ekleyin.

Ara öğünlerde meyve tüketilecekse yanında protein veya yağ ile birlikte tüketilmelidir. Örneğin 1 porsiyon meyve ile 1 su bardağı süt tüketimi kan şekeri kontrolünde faydalı olacaktır.

Basit şeker içeren tüm yiyeceklerden uzak durun.

Kan şekerini hızlı yükseltebilen pirinç, patates, beyaz unlu ürünlerin tüketimine dikkat edin.

Kan şekerinin yönetiminde egzersiz faydalıdır. Açken yapılmamalıdır. Tip 1 diyabet hastaları ise egzersiz öncesi mutlaka kan şekerini kontrol etmelidir.

Alkol kan şekerini hızlıca düşürebileceği için tüketimine dikkat edilmelidir.

SONRAKİ YAZIÖNCEKİ YAZI

Diyabet ve Gebelik

Gebelikte karbonhidrat metabolizmasındaki değişiklikler nelerdir?

Gebelikte vücudun enerji ihtiyacı artmıştır. Çocuğun gelişimi için gerekli enerjiyi sağlamak için daha fazla glikoza gereksinim duyulur. Bu nedenle gebelerde kan şekeri normale göre düşük düzeydedir. Karbonhidrat alımında azalma sonucunda hücreye yeterli glikoz giremezse, enerji öncelikle yağlardan sağlanır ve idrarda keton cisimleri görülür. Gebelikte, kanda yeterli insülin hormonu olmaması, buna karşın glikoz gereksiminin artması nedeniyle ketoza yatkınlık artar. Ketozis, hem çocuğun gelişimi, hem de gebenin sağlığı açısından tehlikeli sonuçlar doğuracak bir durumdur. Ayrıca gebelikte progesteron, östrojen, kortizon, laktojen, v.b hormonların artışı insüline karşı bir direnç gelişmesine sebep olur.
 

Gebeliğin şeker hastalığı üzerine etkisi nasıldır?

Diyabetik gebe ile diyabetik olmayan gebe arasındaki en önemli fark, diyabette ketoasidoz riskinin artmasıdır ayrıca mevcut insülin direncide tabloyu daha ağırlaştırabilir. Gebelerde insülin gereksinimi, gebe olmayanlara oranla daha fazladır.   Diyabetik gebelerde gebelik öncesine göre özellikle ilk 3 aydan sonra insülin ihtiyacı artmıştır. Diyabetik gebelerde organizmanın artmış glikoz ve insülin ihtiyacının dengelenmesi hem anne hem de çocuk açısından önemlidir. Aksi taktirde bebeklerde kalp iskelet sistemi anomalileri, gebe kadında ise erken doğum, düşük, iri doğum veya ölü doğum yapma riski artmaktadır.
 

Gestasyonel diyabet nedir?

Gebelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücreleri gebeliğin ilerlemesiyle yeterli insülin salgılayamaz, bu nedenle daha önce diyabet belirtisi olmadığı halde gebelik boyunca kan şekeri yükselebilir. 'Gestasyonel Diyabet' olarak isimlendirilen bu tablo, gebelik bitiminde genellikle düzelir. Genellikle ailesinde çok sayıda diyabetik kişiler bulunan, 30 yaşın üzerinde, fazla kilolu hamileler gestasyonel diyabet açısından risk taşırlar.
 

Şeker hastalığında doğum planlaması nasıl yapılmalıdır?

Gebe kalmasında yaşamsal risk bulunmayan diyabetik anne adayları fetüsün uygun sağlık ve gelişimini sağlamak amacıyla gebe kalmadan en az 3 ay öncesinden sıkı bir kontrole alınmalıdır. Diabette metabolik kontrolün sağlanması ve komplikasyon gelişiminin önlenmesi veya ilerlemenin durdurulması açısından diyabet yaşı küçük, diyabete bağlı organ bozuklukları olmayan genç anne adaylarında risk düşüktür. Diyabet yaşı büyük, göz ya da sinir sistemi gibi organlarda başlangıç halinde bozukluklar teşhis edilmiş kişilerde, ya da ileri yaştaki annelerde ise risk yüksektir. Organ bozuklukları ilerlemiş diyabetiklerde ise, gebelik bu bozuklukları arttıracağı için hamileliğe izin verilmez.
 

Gebelik süresince kan şekeri takibi nasıl yapılmalıdır?

İdeal açlık kan şekeri düzeyi 60-90mg/dl, tokluk kan şekeri düzeyi ise 120-130 mg/dl dir. Gebelik döneminde haftada en az 2 gün kahvaltıdan önce ve 2 saat sonra, öğle ve akşam yemeğinden önce ve gece 11.00'de olmak üzere günde 5 kez kan şekeri ölçümü yapılmalıdır. Gebelikte kan şekeri yükselmeden de idrarda şeker çıkabilir (Renal glikozüri). Bu nedenle günlük idrar glikoz takipleri ve aseton takibinin yapılması gerekir. Üst üste iki gün idrarda aseton tespit edildiğinde hastanın acilen doktoru ile görüşmesi gerekir.
 

Gebelik süresince diyabet tedavisi nasıl olmalıdır? 

Gestasyonel diyabetik hastalarda, metabolik kontrol diyet ile sağlanabiliyorsa, tedaviye diyete uyum kontrolleri ile devam edilir. Metabolik kontrolü ideal düzeyde olmayan, fakat kan şekeri değerleri ideal düzeylerin biraz üzerinde olan hastalarda ve metabolik kontrolü iyi olmayan kan şekeri değişken olan diyabetiklerde vakit geçirilmeden insülin tedavisine başlanmalıdır. Gebeler kesinlikle oral antidiyabetik ilaçlar kullanamazlar. Gebelik boyunca toplam kilo alımı 10-13 kg'ı aşmamalıdır.
 

Diyabetik gebelerde doğum öncesinde ve doğum sonrasında nelere dikkat edilmelidir?

Diyabetik gebeye tercihen 38.haftadan itibaren doğum yaptırılabilir. Süre 40 haftayı aşarsa veya fetusun 4000 gr üzerinde olduğu tahmin ediliyorsa tercihan sezeryan uygulanmalıdır.
Anne karnında hiperglisemiye maruz kalan bebek insülin salgılamaya başlar ve doğumdan sonrada insülin salgılamaya devam eder. Bu nedenle yeni doğan çocukta en sık görülen metabolik bozukluk, kan şekeri düşüklüğüdür. Doğumu takiben bebeğin kan şekerinin ölçülmesi ve en az iki hafta süre ile sıkı bir şekilde kan şekeri takibi, hipoglisemilerin saptanması ve tedavisi açısından önem taşır. Bebekte hipoglisemi saptanırsa ya erken beslenme programına alınmalı yada hipglisemi ağırsa içinde dekstroz bulunan serum verilmelidir.
 

Hamilelikten korunmak için neler yapılmalıdır?

Gebelikten korunma yöntemleri diyabetiklerde, diabetik olmayanlardan farklı olmamakla birlikte, ağızdan alınan doğum kontrol ilaçları diabette hormonal dengeyi ve dolayısı ile kan şekeri kontrolünü bozabilir. Diabetik kadında, enfeksiyon geliştirme riski olan rahim içi araçların (spiral) steril koşullarda takılması çok önemlidir. Tüp bağlama yöntemi ile korunma tekniği, en güvenilir yöntem olarak güncelliğini korumaktadır.

ŞEKER HASTALIĞI BELİRTİLERİ

ŞEKER HASTALIĞI BELİRTİLERİ

 

Vücudumuz kendisi için gerekli olan enerjiyi yediğimiz gıdalardan elde eder. Yemek yedikten sonra gıdalar bağırsaklarda parçalanarak ufak şeker parçalarına dönüşür ve daha sonra bağırsaktan emilerek kan akımı yoluyla vücudumuza dağılır. Enerji sağlanması için kan şekerinin özellikle kas, karaciğer, yağ ve beyin gibi dokular olmak üzere tüm organların hücrelerine girmesi gerekir. Kanda bulunan şekerin hücrelere girmesi pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu sayesinde olur. İnsülin hormonu kanda yoksa veya olduğu halde hücrelerce emilemiyor ve etki gösteremiyorsa kandaki şeker hücreye giremediğinden birikir ve şekeriniz yükselmeye başlar. İşte kan şekerinin sabah aç karna yapılan ölçümde 126 mg/dl yi geçmesi durumuna şeker hastalığı diyoruz. Kanda şekeri 180 mg/dl’yi geçince idrarla atılmaya başlar, yani idrarırınızda şeker çıkar.

Şeker Hastalığının Belirtileri

Tip 1 şeker hastalarında çok su içme, çok idrara gitme, çok yemek yenmesine karşın kilo verme gibi şikayetler çok belirgin olduğu halde Tip 2 şeker hastalarında bu belirtiler silik olabilir ve hastalık sinsi bir şekilde başlar. Bu kişilerin çoğunda hiçbir şikayet olmayabilir. Bazı hastalarda ise sık idrara gitme, aşırı açlık, zayıflama, halsizlik, görmede bulanıklık, kadınlarda vajinal kaşıntı, susuzluk ve çok su içme gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Şeker hastalığında görülen belirtiler şunlardır:

Çok su içme ve ağız kuruması
Çok idrara gitme
Çok acıkma
Çok yemek yemeye rağmen zayıflama ve halsizlik
Yaraların geç iyileşmesi
Cildin kuru ve kaşıntılı olması
Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma
Görmede bulanıklık
Vajinal kaşıntı
Yemeklerden sonra uyku gelmesi
Tatlıya düşkünlük
Sinirlilik
El ayalarında ve ayak altlarında yanma
Uzun açlıklarda el-ayak titremesi
Horlama

Şeker Hastalığının Gelişim Evreleri

Şeker hastalığı 4 aşamada adım adım gelişir. Aşağıda verilen bu aşamaları çoğu zaman fark etme imkanı olmaz.

Şeker hastalığının gelişim evreleri şunlardır:

1.Reaktif hipoglisemi (Kan şekeri düşüklüğü) evresi
Ailesinde şeker hastalığı olan kişilerde şeker hastalığı ortaya çıkmadan 3-4 yıl öncesi yemek sonrası kan şekerinde düşmeler olmaya başlar. Bunu anlamak için 3 veya 4 saatlik şeker yükleme testi yapılır. 3. ve 4. saatte kan şekerini 80 mg/ dl’nin altına düşmesine hipoglisemi veya kan şekeri düşüklüğü diyoruz. Bu esnada terleme, çarpıntı, nabız ve bazen tansiyon yükselmesi görülür. Bu durumun nedeni insülin seviyesinin yenen yemek sonrası kanda hızla yükselmesi ve daha sonra insülinin kan şekerini düşürmesidir.

2.Dönem: Açlık kan şekerinde bozukluk:
Açlık kan şekerinin 100 ile 126 mg./dl arasında olmasıdır. Bu kişilerde tokluk kan şekeri normaldir.

3.Dönem: Tokluk kan şekerinde yükselme:
Tokluk kan şekerinin, yani yemek sonrası 2. saatteki kan şekerinin 140 ile 199 mg/dl arasında olması durumudur. Bu duruma “gizli şeker “ hastalığı da denir. Bu hastaların % 30’unda 10 yıl içinde şeker hastalığı gelişir. Gizli şeker hastalarında sağlıklı beslenme ve egzersiz büyük önem taşır. Bu hastalarda kalp, göz, böbrek ve sinir hasarları gelişebilir. Bu nedenle gizli şeker ciddiye alınmalı ve kontrollere gidilmelidir.

4.Dönem: Aşikar Şeker Hastalığı:
Bu dönemde şeker hastalığı ortaya çıkmıştır. Artık açlık kan şekeri 126 mg/dl veya daha yüksektir veya tokluk kan şekeri 2. saatte 200mg/dl’den daha yüksektir.

Şeker Hastalığının Toplumdaki Sıklığı:

Diyabet, yani şeker hastalığı ülkemizde ve dünyada hızla artan bir hastalıktır. Ülkemizde şeker hastası kişiler toplumun % 10’nu civarındadır; Diğer bir deyimle her on kişiden 1’inde şeker hastalığı vardır.

Şişmanlık, kötü beslenme, hareketsizlik ve ailenizden aldığınız genetik eğilim sizde şeker hastalığı gelişmesine zemin hazırlar.

Şeker hastalığını önlemek ve gelişmesini ortadan kaldırmak için sağlıklı beslenmeyi bilmek ve hareketi artırmak gerekmektedir.

Şeker hastalığı körlük, böbrek yetmezliği, inme (felç) ve ayak kesilmesi gibi önemli komplikasyonlara neden olabilmektedir.

Şeker hastalığı, özellikle de Tip 2 Diyabet dediğimiz erişkin tip şeker hastalığı sinsi bir şekilde gelişmekte ve ilerlemektedir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi büyük önem taşımaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar şeker hastası olan her üç kişiden 1’inin hasta olduğunu bilmeden yaşadığını göstermiştir. Bu kişiler şeker hastası olduğunu tesadüfen veya başka hastalıklar ortaya çıktığında anlamaktadır.

Şeker hastalığına bağlı komplikasyonlar (organ hasarları) kan şekeri çok yükselmeden 10-20 yıl önce sinsi olarak başlar. Erişkin yaştaki gizli şeker hastalarının çoğunluğu kilolu olduğu için ilaç kullanmaksızın sadece zayıflama, sağlıklı beslenme ve egzersiz ile şeker hastalığı gelişmesini önleyebilirler.

Yapılan çalışmalar kendisinde şeker hastalığı olduğunu bilmeyen kişilerin oranının kendisinde şeker hastalığı olduğunu bilen hastaların %35’i kadar olduğunu göstermiştir. Diğer bir deyimle toplumdaki her 3 şeker hastasından birisi henüz hastalık teşhis edilmeden yaşamaktadır. Bu nedenle toplumun bu hastalık konusunda bilgilendirilmesi ve taramaların yapılması büyük önem taşımaktadır.

a) Şeker Hastalığının Tipleri

Şeker hastalığının bazı değişik tipleri vardır. Bunları aşağıda şu şekilde sıralayabiliriz:

Tip1 Diyabet
Tip 2 Diyabet
Metabolik Sendrom
Şeker hastalığının nadir görülen genetik tipleri
Pre-Diyabet dediğimiz ‘’Gizli Şeker’’
Gestasyonel Diyabetes Mellitus denilen ‘’Gebelikte görülen şeker hastalığı’’
Brittle (oynak) diyabet

b) Tip 1 ve Tip 2 Diyabet

Şeker hastalığının esasta iki tipi vardır ve bunlar Tip 1 ve Tip 2 diyabet olarak adlandırılır. Bunlardan en çok görüleni Tip 2 diyabettir ve tüm şeker hastalarının %90-95’i tip 2 diyabetlidir.

Tip 1 diyabet daha çok çocuklarda görülen ve insülin ile tedavi edilmesi gereken şeker hastalığı tipidir. Bu hastalıkta insülin salgılanması olmadığından dışarıdan yapılan yapay insülin ile tedavi yapılır. Haplar ile tedavisi mümkün değildir. Şeker hastalarının yüzde 10’nunu tip 1 diyabet oluşturur. Tip 1 diyabet 9 aylıktan itibaren görülebilirse de en sık 12-14 yaşlarında ortaya çıkar.

Tip 2 diyabet ise genellikle 30 yaşından sonra ortaya çıkan şeker hastalığı türüdür. Şeker hastalarının yüzde 90-95’i tip 2 diyabetlidir. Bu tip şeker hastalığında kanda insülin başlangıçta yüksek olmasına rağmen etkisini gösteremez, ve kandaki yüksek kan şekerini hücrelere sokamaz. Bu duruma “ insülin direnci “ adı da verilir. Bununla birlikte bu hastalarda zamanla insülin salgısı bozulabilir ve insülin tedavisine ihtiyaç gerekebilir.

KAYNAK:

   
© 2023 Prof. Dr. Metin ÖZATAWeb Tasarım

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır