düşünce zinası / Baş&Ka Avukatlık Bürosu | Türk Hukukunda Zina

Düşünce Zinası

düşünce zinası

Göz zinası veya düşünce zinası diye bir şey var mı? Normal zinaya göre hükmü nedir?

Değerli kardeşimiz,

Resulullah (sav) buyurdular ki:

"Her göz zanidir. Şurası muhakkak ki, kadın koku sürünür, sonra da (erkek) cemaate uğrarsa o da zaniyedir." (Tirmizi, Edeb 35; Ebu Davud, Tereccül 7; Nesai, Zinet 35)

Yine Resulullah (sav) buyurdular ki:

"İki göz zina eder. İki el, iki ayak da zina ederler. Fert de zina eder." (Ramuzü'l-Ehadis)

Göz zinası veya düşünce zinası tabirleri, zinaya sebeb olan durumlar için kullanılır. Haramın mukaddemesi haram, vacibin mukaddemesi de vacibdir. Bunun gibi zinanın mukaddemesi de bir nevi zina gibi tabir edilmiştir.

Göz zinası, gayrimeşru cinsel ilişki gibi değildir. Göz zinası da haram olmakla beraber normal zina gibi aynı derecede bir günah değildir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Harama bakmaktan nasıl korunuruz; ibadetlerimden zevk alamıyorum ne yapmam gerekir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

— "1919 baharında, birkaç arkadaşımla birlikte, komünist oldum. Yaklaşık iki üç ay boyunca kendimi komünist olarak gördüm. Çok geçmeden gözüm açıldı." (s. 39)

Bu gözü-açık çocuk, Karl Popper''dan başkası değil.

Karl Popper kim mi?

Hani şu, Wittgenstein''ın maşasının muhatabı. Viyana Çevresi''nin karizmasını çizen genç matematikçi. Önce "mantıksal pozitivizmi kim öldürdü?" diye soran, sonra da sinsi sinsi gülüp kendisini işaret eden yahudi bilim felsefecisi. Platon''u, Hegel''i, hatta Wittgenstein''ı dahî "açık toplum düşmanı" ilan eden bir hür dünya yanlısı. Sözde özgürlükçü. Kısacası: Sir Karl Popper.

Bu gözü-açık çocuk, kendisinin bir komünizm karşıtı olmasına, kısa bir süre sonra da bütünüyle Marksizm''den yüz çevirmesine yol açan çok önemli bir olay yaşar: Viyana Merkez Karakolunda gözaltına alınmış birkaç komünist sebebiyle gösteri yapan sosyalist gençler polisle çatışırlar. Bu çocukları kışkırtanlar da bizzat komünistlerdir. Çatışmada çok sayıda sosyalist ve komünist ölür. Çocuk yaştaki Popper "polisin acımasızlığı kadar kendi acımasızlığındandan da dehşete kapılır, şok olur".

Evet, şaka değil, kendi acımasızlığından da dehşete kapılmış bu 17 yaşındaki çocuk.

Niçin acaba?

"Çünkü" diye cevap veriyor kendisi: "bir Marksist olarak, meydana gelen trajedinin sorumlusu bendim –en azından ilke olarak."

Peh peh.

Özetle "devrim kurban ister" numerolarını yutmamıştır bu gözü-açık genç bilimdamı adayı. Dolayısıyla:

— "Onyedi yaşıma geldiğimde bir anti-Marksist olmuştum. İdeolojinin amentüsünün dogmatik karakterinin ve inanılmaz derecede küstahça olan entelektüel kibrinin farkına varmıştım." (s. 41)

Ne harika değil mi? 17 yaşındaki üç aylık çocuk-marksist''imiz, bir anda Marksizmin dogmatik karakterini çözümleyip inanılmaz derecedeki entelektüel kibrinin farkına varıyor.

H H H

İtiraflar biter mi?

Bitmez.

Popper, tadını çıkara çıkara bu gençlik kaçamağını, bu sözde düşünce zinasını sorguluyor ve diyor ki:

— "Tehlikeli bir amentüyü eleştirmeden, dogmatik bir şekilde kabul etmiştim. Tepki beni önce şüpheci yapmış; ardından, çok kısa bir süre için de olsa, rasyonalizmin bütün formlarına karşı çıkmaya götürmüştü."

Sonradan keşfedeceği üzere, hayal kırıklığına uğramış her Marksist''in verdiği bir tepkiymiş bu. Ne var ki Marksizmi reddedişinden yıllar sonra bile sosyalist olarak kalmaya devam etmişmiş Popper. Eğer bireysel özgürlükle birleşmiş bir sosyalizm diye bir şey mümkün olabilseymiş, bir sosyalist olarak kalmayı sürüdürebilirmiş. Oysa bunun güzel bir hayalden ibaret olduğunu, eşitliği gerçekleştirme girişiminin özgürlüğü tehlikeye atacağını; ve nihayet eğer özgürlük kaybedilirse, özgür olmayanlar arasında bile eşitliğin olamayacağını anlaması biraz zamanını almış. Vs. vs. vs. (s. 44)

***

Türkiye''de Popper''ı ciddiye alanlar var. Bu ciddiye alışın siyasî bir yönü de var hiç kuşkusuz. Psikolojik bir yönü de. Ekmeğini Marksizm çorbasına biraz banmış her sosyalistin "dönüş"lerine Popper gibi ciddiyet kusan bir zevzek aracılığıyla meşruiyet kazandırmak istemelerini anlıyorum. Bu onların hakkı. Zamanında aynı türden aptallıkları biz de yapmıştık filan.

Ama şarlatanlığın bir sınırı olmalı. Dönmenin de, dönekliğin de bir seviyesi, daha da önemlisi saygı duyulur bir kıymeti olmalı. Üç aylık aptallık bu kadar yayagaraya değmez.

Popper bizden bir "düşünce hatası" işlediğine değil, bir "düşünce zinası" yaptığına inanmamızı istiyor. Günahını abartmasının sebebi, hidayetinin değerini arttırmaya matuf. Ben iki tarafı da biliyorum havaları. Oysa bu söylediği doğru değil. Onunkisi "düşünce zinası" değil, en çok göz zinası, kulak zinası. Yoldan çıkmış filan değil sizin anlayacağınız.

Yoldan çıkmak o kadar kolay mı sanıyorsunuz?

Popper gibileri yola çıkmış, yoldan çıkmış değil, yola gelmiş/getirilmiş adamlardır. Günahlarının bile bir kıymeti yoktur ki tevbelerini önemseyelim.

Ben Wittgensten''ın hakikatı inkârını, Popper''ın hakikate imanından çok daha soylu bulmuşumdur. Popper herşeyi biliyor, herşeyden emin. Tam bir bilmiş, bir bilgiç. Wittgenstein ise bir şaşkın. Acılar içinde. Hiçbir şeyden emin değil. Kuşkulu. Yine de tutarlı olmaya çalışıyor. Bilginden çok bilge gibi. Cevapları değil, soruları ikna edici çünkü.

***

Plato Yayınları''ndan çıkan "Bir Entelektüelin Yaşam Öyküsü/Bitmeyen Arayış", (İstanbul, Mayıs 2006) adlı hatıratını okumak pek zevkli değildi ama ziyadesiyle öğreticiydi. Üzerinde tartışılması gereken çok yönü var. Belki devam ederiz.

Sinan Çetin''e teşekkürler.

IN IURE AND EXTRA LEGEM GENEALOGY OF ADULTERY

Öz:

Adultery, which means “illegitimate sexual intercourse”, is a regulative gender norm in the patriarchal symbolic order. In this article, I will discuss the concept of patriarchal symbolic order through a reference to Butler’s thesis. Butler argues that Lévi-Strauss’ and Lacan’s structuralist discourse, bases on the incest law, are formulated as a universal and ideal form of social/symbolic norms. The common point of this universal structure is that there is no room for an equal and autonomous female subject. In other words, the female subject has a subsidiary position in the patriarchal symbolic order. I will explain that the patriarchal symbolic order norms and the social/symbolic meaning of adultery internally and externally affect the legal norms and interpretations through acts of violence. I will critically debate on legal norms and interpretations of adultery by analyzing Cover's concepts of “legal violence” and Fricker’s “epistemic injustice” by briefly mentioning the history of adultery in common-law. In Turkey, adultery is regulated as a specific reason for divorce in the Civil Code. Thus, it is necessary to argue on the ways of interaction between the legal violence and the jurisprudence on adultery in Turkey. I will try to put forward the ways of interpretation of judicial decisions in the fault-based divorce process and subjection of women to legal violence by examining Turkish Family Court’s and Supreme Court’s precedents on adultery. While determining the amount of the compensation and the share of intra-marital acquisitions in divorce cases, the Supreme Court firmly considers adultery of the wife as a gross fault, even more than domestic violence of the husband.

Anahtar Kelime:

Zina Nedir?

Zinanın Kutsal Kitaptaki Sonuçları

Dünyanın yanlış ve doğru anlayışıyla Tanrı’nın yanlış ve doğru anlayışının aynı olmadığı mutlak bir gerçektir. Tanrı’nın standartları çok daha yüksektir. Örneğin, dünya “fiziksel ilişki durumuna” geçmediğiniz sürece günah işlemediğinizi söylüyor; ancak, gerek duygusal gerekse görsel olarak zina, dolayısıyla eşimizi bu şekilde aldatma potansiyeline sahibiz. Bundan dolayı fiziksel olmasa bile bunlar günahtır.

Bugün dünyada bunun çok katı veya dindar olduğunu düşünecek çok sayıda insan var. Ama basit gerçek şu ki, Tanrı yasalarını kalplerimize koyar ve Kutsal Ruh’un “oraya gitmeyin, çizgiyi aşıyorsunuz” diyen uyarısını hissettiğimizde, dinlememiz gerekir, yoksa günahın sonuçlarına katlanırız.

İnsan izlediği her yolun doğru olduğunu sanır,
Ama niyetlerini tartan RAB’dir. (Süleyman’ın Özdeyişleri 21:2)

Biraz “eğlenceli” bir günaha dalarak bir süre kurtulabileceğinizi düşünebilirsiniz, ancak “küçük” bir günah için bile maliyetin çok, çok yüksektir. Bunu günahlarımız için çarmıha gerilmiş İsa Mesih’in öğretişlerinde ve fedakarlığında görebiliriz. Fiziksel, duygusal veya görsel olarak zina yaptığınız her seferinde ve belirli bir durumda, düşmanı, Şeytan’ı ve onun hizmetkarlarını hayatınıza, evliliğinize ve evinize davet ediyorsunuz. Düşmana girme hakkı verdiğiniz için, o zaman zihninizde, düşüncelerinizde ve davranışlarınızda sizi eşinizden uzaklaştırmak için çalışabilir. Çünkü Şeytan’ın amacı sizi, ailenizi ve evliliğinizi yok etmektir.

Bağları koparmak için Tanrı’nın müdahalesine ihtiyaç duyarak günahtan kurtulmayı zorlaştırabilecek başka bir kişinin peşinden şehvet duymayı seçtiğinizde sağlıksız ruh bağları oluşturulabilir. Şehvetle bakmanın, bir başkasının fikrini eğlendirmenin veya eşiniz dışında birine “aşık olmanın” zevki bir an için “eğlenceli” olabilir, ancak bunu yaptığınızda neye imza attığınızı anlayın. Sadece karınızı / kocanızı ve ailenizi kaybetmekle kalmazsınız. Çocuklarınızı bir daha görememekle, hayatınızın büyük bir bölümünü ağır nafaka cezalarıyla ödemekle, eşinizden uzak durmak ve onlardan memnun olmamakla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Peki, ne yapmak gerekiyor? Kutsal Kitap’ın talimatları açıktır. Kalbini koru ve kötülükten kaçın. Bu çekiciliği hissettiğinizde, o durumdan ve ortamdan kaçmalısınız.

İhtiyatlı kişi tehlikeyi görünce saklanır,
Bönse öne atılır ve zarar görür. (Süleyman’ın Özdeyişleri 27:12)

Açıkçası, herhangi bir biçimde zina işlemenin maliyeti yüksektir. Buna değip değmeyeceğine kendiniz karar verin. En büyük tuzaklardan biri, günahın “üstünde” olduğunuzu ve bunu yapmayacağınızı düşünmektir. Gurur ve kibir bizim en büyük düşmanımız ve böyle durumlarda günaha düşmemiz işten bile değildir.

Umudumuz Nerede?

İncil’de Romalılar bölümünde günaha karşı nasıl bir umudumuz olduğu çarpıcı bir şekilde yazılıdır:

Böylece Mesih İsa’ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur. Çünkü yaşam veren Ruh’un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın ve ölümün yasasından özgür kıldı. İnsan benliğinden ötürü güçsüz olan Kutsal Yasa’nın yapamadığını Tanrı yaptı. Öz Oğlu’nu günahlı insan benzerliğinde günah sunusu olarak gönderip günahı insan benliğinde yargıladı. Öyle ki, Yasa’nın gereği, benliğe göre değil, Ruh’a göre yaşayan bizlerde yerine gelsin.

Benliğe uyanlar benlikle ilgili, Ruh’a uyanlarsa Ruh’la ilgili işleri düşünürler. Benliğe dayanan düşünce ölüm, Ruh’a dayanan düşünceyse yaşam ve esenliktir. Çünkü benliğe dayanan düşünce Tanrı’ya düşmandır; Tanrı’nın Yasası’na boyun eğmez, eğemez de… Benliğin denetiminde olanlar Tanrı’yı hoşnut edemezler. Ne var ki, Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, benliğin değil, Ruh’un denetimindesiniz. Ama içinde Mesih’in Ruhu olmayan kişi Mesih’in değildir. Eğer Mesih içinizdeyse, bedeniniz günah yüzünden ölü olmakla birlikte, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir. Mesih İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih’i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhu’yla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir. (Romalılar 8:1 – 11)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır