yılında Tavşancıl Belediyesi'nin Sosyal Tesisler Müdürü olarak görev yapan Mehmet Servet Akkor ise "Başkan Salih Akgün’ün (fotoğrafta) unutamadığım bir sözü vardı; 'Deprem insanları öldürmez, ev öldürür' derdi. Depremden önce evinin üstüne kat çıkmak isteyenlere izin vermedi. Hatta evin üstüne kat çıkmak isteyen babasına bile izin vermedi. Buranın deprem bölgesinde olduğunu söyledi'' dedi ve sözlerine şunları ekledi:
''ONA ÇOK KIZANLAR OLDU''
''Salih Gün belediye başkanı olunca ilk projesi depremle ilgili oldu. Bu projeyi Kocaeli Üniversitesi bilim insanları, öğretim üyeleriyle yaptı. Salih Gün depreme her zaman duyarlıydı, ‘Türkiye’de deprem olacak, kaçınılmaz’ derdi. Salih Bey kimseye kat çıkmasına izin vermediği için ona çok kızanlar oldu. Zamanında burada ev yaparken ustaların başında bekledik, malzemeden çalmalarına engel olduk.''
Yayınlanma:
16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece meydana gelen büyüklüğündeki büyük depremin acıları unutulmadı. Gece yarısı yaşanan ve 45 saniye süren Marmara Depremi; Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce'de yıkıma neden oldu. 17 Ağustos depremi döneminde çekilen fotoğraflar meydana gelen sarsıntının korkunçluğunu gözler önüne seriyor.
17 AĞUSTOS DEPREMİ İLE NELER YAŞANDI?
Resmi rakamlara göre depremde 18 bin kişi hayatını kaybetti, 48 bin kişi de yaralandı. 5 bin kişi de kayboldu. Yine resmi rakamlara göre Avcılar'da kişi yaşamını yitirdi. İlçede aradan geçen 23 yıla rağmen orta riskli olarak gösteren bina, hasar durumunu ve olası depremde yıkılma ihtimalini koruyor.
FOTO: AA
TÜRKİYE TARİHİNİN İKİNCİ EN BÜYÜK DEPREMİYDİ
23 yıl önce 16 Ağustos'u 17 Ağustos'a bağlayan gece, saat 'de meydana gelen büyüklüğündeki sarsıntı, Maraş’ta meydana gelen depremlere kadar ki Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçti. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kırılmasıyla meydana gelen deprem; İstanbul, Bolu, Bursa, Eskişehir, Kocaeli, Sakarya ve Yalova'da büyük can ve mal kaybına neden oldu. Deprem sonrası helikopterle İstanbul'un Avcılar ilçesinin üzerinde uçtu, yıkımın boyutunu gözler önüne serdi.
FOTO: AA
PEŞ PEŞE TELSİZ ANONSLARI
Deprem gecesi Kocaeli Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin yaptığı konuşmalar felaketin boyutunu gözler önüne seriyor. İl genelinin hemen hemen her mahallesinden anons eden ekipler yıkılan binaların olduğunu ‘ Haber Merkezi'ne bildiriyor.
Ekipler yıkılan binaların olduğunu anons ederken, altında kalanların olduğunu ve çığlıkların geldiğini de ifade ediyor. Dönemin Kocaeli Valisi Memduh Oğuz bir süre sonra telsiz konuşmalarına girerek emniyet müdürlüğünün durumunu soruyor. Ekipler ise binada küçük hasarın olduğunu, kendilerinin dışarıda bulunduğunu ifade ediyor.
Deprem gecesi polis telsizlerinde yaşanan diyaloglar şöyle:
– Merkez deprem oluyor
– Anlaşıldı dikkatli olun
– Merkez sakin olsun. İlçeler dahil, herhangi bir hasar, kayıp var mı tespit ettirelim
– Burada ışıklar gitti
– Merkez 60 Evler'de acayip deprem oldu
– Anlaşıldı. Doğrudur dikkatli olun
– Adliye lojmanlarının batı tarafında bina komple yıkıldı
– Karakolun yan tarafında 4 katlı bina komple yıkıldı
– Merkez itfaiyeye bilgi verelim, faaliyete geçsinler. Tüm görevlilerimizi göreve çağırın
– Benzinliğin bahçesindeki katlı bina tamamen çöktü
– Terminal yanındaki bina tamamen çöktü. kişi altında kaldı, inlemeler var. Biz yardım ediyoruz ama tamamen enkazın altındalar
– İGSAŞ sitelerinde 5 katlı bina önümde çökük duruyor
– Merkez terminalde elektrikler kesik, kısmen yıkıklar mevcut, biz dışarıdayız
– NATO ve Denizciler Caddesi'nde bazı binalarda çökme var
– Anlaşıldı arka tarafta bina çöktü. Lojmanların oraya ambulans gelsin. Burada yaralılar var
– Vali Memduh Oğuz: Müdüriyet binasının durumu nedir
– Küçük çapta hasarlar mevcut. Hepimiz binayı boşalttık, emniyet müdürlüğümüzde herhangi bir can kaybı yok sayın valim
– Terminalin arka tarafında bayan sıkışmış yardım istiyor
– Merkez tekrar deprem oluyor.
FOTO: AA
BİN KİŞİ EVSİZ KALDI
Yaklaşık bin kişinin evsiz kaldığı, 66 bin konut ve 10 bin iş yerinin yıkıldığı depremden 16 milyona yakın kişi değişik düzeylerde etkilendi, bin konut ve 42 bin iş yerinde hasar tespit edildi.
FOTO: AA
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ BAŞLATTI
Depremde İstanbul'da kişi yaşamını yitirirken Yalova, Düzce ve Gölcük'ten kentteki hastanelere getirilen yaralılardan hayatını kaybedenlerle bu sayı 'e çıktı.
İstanbul'da kişinin yaralandığı depremde 41 bine yakın konut ve iş yerinde hasar oluştu, 18 bin konut orta ve ağır şiddetteki hasar yüzünden oturulamaz hale geldi.
Kentte ayrıca 3 bin okuldan 'si hasar gördü. Bunların 'i orta, 13'ü ağır hasarlı olarak belirlendi. İstanbul'daki 10 bine yakın kamu binasının 'sinde az, 'sinde orta, 37'sinde ise ağır hasar oluştu.
İstanbul'da depremden en çok zarar gören yer Avcılar oldu. İlçede kişi hayatını kaybederken yüzlerce kişi de yaralandı. konut ve iş yerinin yıkıldığı ya da ağır hasar gördüğü ilçede, 5 bin konut ve iş yerinde orta hasar, 3 bin konut ve iş yerinde hafif hasar meydana geldi.
Bakanlıklar ile TOKİ ve diğer kurumların iş birliğinde yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarıyla depremin yaraları büyük oranda sarıldı. TOKİ, belediye ve özel sektör tarafından yıkımın yaşandığı kentlerde, deprem yönetmeliğine uygun binlerce yeni konut inşa edildi.
Başta okullar ve hastaneler gibi kamu binaları olmak üzere hafif hasarlı binalar depreme karşı güçlendirildi.
BoluBursadepremDüzceEmniyetEskişehirHaberistanbulKocaeliNATOPolisSakaryaTürkiyeYalova
Türkiye'nin yakın tarihinin en büyük felaketi olarak gösterilen 17 Ağustos Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçti.
yılında 16 Ağustos'u 17 Ağustos'a bağlayan gece meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki yer sarsıntısı, Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçti.
Merkez üssü Gölcük olan deprem, Marmara Bölgesi'nin genelinde hissedildi.
Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kırılmasıyla meydana gelen deprem, İstanbul, Bolu, Bursa, Eskişehir, Kocaeli, Sakarya ve Yalova'da can ve mal kaybına neden oldu.
Türkiye'nin kuzey bölgelerden boydan boya geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı bölümünde meydana gelen deprem, 17 Ağustos Salı günü saat 'de başladı ve 45 saniye sürdü.
Depremin merkez üssü İzmit'in Gölcük ilçesi olarak açıklandı. Büyüklüğü de Richter ölçeğine göre ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) tarafından 7,6; Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi tarafından ise 7,8 olarak ölçüldü.
Bununla birlikte, bugün genel olarak depremin büyüklüğü, ilk yapılan açıklamalarda duyurulan 7,4 olarak kabul ediliyor ve bu ölçü kullanılıyor.
17 Ağustos Depremi, büyüklüğü açısından Türkiye'de meydana gelen en büyük ikinci yer sarsıntısı olarak kayıtlara geçti.
Derinliği 17 kilometre olan sarsıntıda yer kabuğunun sağa doğru hareket ettiği ve kilometrelik bir hat boyunca kırıldığı tespit edildi.
Jeoloji Mühendisleri Odası, depremden üç ay sonra yayımladığı raporda, fayın üzerinden geçen alanların ortalama 4 metre civarında sağa ve ileriye doğru kaydığını yazdı.
Aynı raporda, Gölcük'teki ana merkez üssündeki kırılmanın ardından aynı fay kuşağı üzerinde daha doğuda yer alan Arifiye bölgesindeki bir başka deprem üssünün de devreye girmiş olabileceğinin düşünüldüğü belirtildi.
17 Ağustos depreminden yaklaşık üç ay sonra, bu kez 12 Kasım'da yine Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde merkez üssü Düzce olan bir başka deprem daha meydana geldi. 7,2 büyüklüğünde olan ve 30 saniye süren Düzce Depremi'nde kişi hayatını kaybetti.
Üç ay içerisinde meydana gelen büyüklüğü 7'nin üstündeki bu iki deprem, Türkiye'deki riskin ve özellikle de İstanbul'un güneyinden geçen fay hattında meydana gelmesi beklenen kırılmaya karşı alınacak önlemlerin daha fazla tartışılmasına neden oldu.
17 Ağustos Depremi, gerek nüfus yoğunluğu gerekse de ekonomik faaliyet açısından Türkiye'nin en önemli bölgesini etkiledi.
Resmi rakamlara göre, depremde 18 bin kişi hayatını kaybetti, 48 bin kişi de yaralandı. 5 bin kişi de kayboldu.
Ancak bölge halkı, can kaybının çok daha yüksek olduğunu öne sürüyor. Resmi olmayan kaynaklar, can kaybının 50 bin civarında olduğunu iddia ediyor.
İzmit Körfezi'nin güneyinde bulunan Gölcük, Değirmendere ve Karamürsel gibi bazı yerlerde sahile yakın kısımların depremle birlikte deniz sularının altında kalması can kaybı ve hasar tespitini zorlaştıran en önemli unsur olarak gösteriliyor.
Başbakanlık Kriz Merkezi'nin depremden birkaç ay sonra yaptığı açıklamaya göre, en fazla can kaybı yaklaşık 4 bin kişi ile Gölcük'te oldu. Kocaeli'nde kayıtlara geçen can kaybı 4 bin olurken, Yalova ve Sakarya'da ise yaklaşık 2 bin 'er kişi hayatını kaybetti. Depremin etkilediği İstanbul'un Avcılar ilçesinde ise kişi yaşamını yitirdi.
Getty Images
Hasar gören bina sayısı
yıkık-ağır hasarlı
Orta hasarlı
Az hasarlı
Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu'nun Temmuz 'da yayımladığı raporda, depremde bin konut ve işyerinin yıkıldığı ya da çeşitli düzeylerde hasar gördüğü belirtildi.
Can kayıplarının önemli bir bölümü binaların yıkılması ya da ağır hasar almasının sonucuydu.
Jeoloji Mühendisleri Odası, yılında yayımladığı raporda, can kaybını artıran en önemli üç unsuru şöyle sıraladı:
17 Ağustos Depremi, ekonomi üzerinde de çok ciddi olumsuz etkiler yarattı.
Farklı kurumların yaptığı hesaplamalara göre, depremin ekonomik maliyeti 12 ile 20 milyar dolar arasında değişiyor.
Bu maliyeti Devlet Planlama Teşkilatı milyar dolar, Dünya Bankası da milyar dolar, Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) ise 17 milyar dolar olarak hesaplıyor.
Depremin ardından özellikle yeniden yapılanma çalışmaları nedeniyle dış kaynak ihtiyacı artarken, sanayi bölgesinde bir süre üretim faaliyetlerine ara verilmesi de ekonominin küçülmesine neden oldu.
Türkiye'nin en büyük petrol rafinerisi TÜPRAŞ'ta çıkan yangın günlerce sürdü.
Bazı araştırmalar, depreminin yarattığı etkinin 'de ekonomik krizinin çıkmasında etkili olan nedenler arasında yer aldığını gösteriyor.
Depremin yarattığı ilk şokun atlatılmasının ardından ilk etapta arama-kurtarma faaliyetlerine, bir süre sonra da enkaz kaldırma çalışmalarına odaklanıldı.
Kızılay ve Sivil Savunma Birlikleri gibi kamu oluşumlarının yanı sıra Arama Kurtarma Timi (AKUT) gibi özel ve gönüllü gruplar da yardım çalışmalarında faal rol oynadı. Ayrıca, İngiltere, Yunanistan, ABD ve Japonya başta olmak üzere çok sayıda ülkeden yardım görevlisi geldi.
O dönemde Demokratik Sol Parti (DSP), Anavatan Partisi (ANAP) ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) oluşturduğu koalisyon hükümetine depremin vurduğu yerlere yardım ekipleri ve malzemesi göndermekte geç kaldığı yönünde ağır eleştiriler yöneltildi.
Bazı yerlere kurtarma ekiplerinin ulaşması günler sürdü. Bazı noktalarda enkaz kaldırma çalışmaları aylarca devam etti.
17 Ağustos'un ardından deprem konusu Türkiye'nin en önemli gündem maddesi haline geldi.
Bülent Ecevit başbakanlığındaki hükümet, gerek deprem sonrası yardım ve kurtarma çalışmalarında kullanılmak gerekse de depremin yarattığı ekonomik zararın etkilerini gidermek için bir dizi yasal düzenleme yürürlüğe koydu. Yapılan düzenlemeler arasında şunlar yer aldı:
Depremin ardından kamu görevlisi hakkında görevi ihmal suçlamasıyla dava açıldı. Bu kişilerin bazıları görevden uzaklaştırılırken, bazı davalar da zaman aşımı nedeniyle düştü.
Ayrıca yıkılan ya da zarar gören binaların müteahhitleriyle ilgili 2 bin dava açıldı. Ancak bu davalarda verilen hükümler ertelendi veya zaman aşımı nedeniyle düştü.
Yalova'da inşa ettiği binaların önemli bir kısmı çöken ve 'ye yakın insanın hayatını kaybetmesine neden olan müteahhit Veli Göçer'le ilgili yargı süreci sembol davaya dönüştü. Göçer, 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. 7,5 yıl hapis yattıktan sonra 'de tahliye oldu ve iki yıl önce yıl kurduğu şirketle yeniden inşaat sektöründe faaliyet göstermeye başladı.
İstanbul'un Avcılar ilçesinde enkaz altından canlı çıkarılan ve boynunun üzerine düşen kolonla çekilen fotoğrafı nedeniyle depremin sembol isimlerinden birine dönüşen Ömür Kınay'ın 20 yıl süren hukuk mücadelesi de Nisan 'da sonuçlandı.
Anayasa Mahkemesi, yılında bireysel başvuru yapan Kınay'ın depremde enkaz altında kaldığı binanın ruhsatsız ve kaçak yapı olduğunun tespit edilmesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi ve kendisine 27 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Bu haber BBC Türkçe'de ilk olarak 12 Ağustos 'da yayımlanmıştı