düzeltilmiş sodyum nedir / Na+ Açığının Hesaplanması:

Düzeltilmiş Sodyum Nedir

düzeltilmiş sodyum nedir

Sodyum yüksekliği nedir, neden olur? Sodyum yüksekliği (fazlalığı) belirtileri ve tedavisi

Sodyum, tuz olarak adlandırılan bir mineral olarak bilinir. Sinir sisteminin iletiminde ve sıvı dengesinin sağlanmasında sodyum çok önemli bir yere sahiptir. Genel olarak sodyum eksikliği hakkında kişiler bilgi sahibidir ancak sodyum mineralinin yüksek seviyelerde seyretmesi de sağlık için zararlıdır. Eğer kandaki sodyum seviyesi normalin üzerinde olursa hipernatremi adı verilen sorun ortaya çıkar. Bu da vücudun tükettiği su le kaybettiği su arasındaki dengesizliği ifade eder. Peki sodyum yüksekliğinin belirtileri nelerdir? İşte sodyum yüksekliği hakkında bilinmesi gereken her şey.

Sodyum Yüksekliği Nedir?

Vücuttaki sıvı dengesini ve sinir sistemlerinin sağlıklı uyarılmasını sağlayan mineral sodyum mineralidir. Sodyum aynı zamanda vücuttaki tuz miktarını da tanımlar. Bir litre kanda milimol bulunmalıdır. Eğer bu seviyenin üzerinde sodyum bulunursa bu sodyum yüksekliğinin belirtisidir.

Sodyum Yüksekliği Neden Olur?

Sodyum yüksekliğine neden olan farklı etkenler bulunur. Bunlardan en yoğun olanı yetersiz su tüketimidir. Bunun yanı sıra sık idrara çıkma da sodyum yüksekliğinin oluşmasını tetikleyebilir. Aynı zamanda sodyum yüksekliğine sebep olan ilaçların kullanımı da nedenler arasında yer alır.

Sodyum Yüksekliği Belirtileri

Sodyum yüksekliğinin belirtileri sodyum düşüklüğü ile benzerlikler gösterebilir. İşte sodyum yüksekliğinin belirtileri:

  • Susuzluk hissi artar
  • Kişi kendini iştahsız hisseder ve az yemek yer
  • Ağızda kuruluk hissedilir
  • Kişi kendini yorgun ve halsiz hisseder
  • Mide bulantısı meydana gelebilir.
  • İstemsiz bir şekilde kas gerilmeleri meydana gelebilir
  • Bebeklerde sodyum yüksekliğinin belirtisi ise tiz sesli ağlamadır.

Sodyum yüksekliği hafif belirtilerin yanı sıra ağır belirtilerle de kendini gösterir. Bunlar şu şekildedir:

  • Bilinç bulanıklığı
  • Uyku eğiliminde artış
  • Beyin kanaması
  • Koma

Sodyum Fazlalığı Neye Yol Açar?

Sodyumun yüksek seviyelerde seyretmesi, vücutta su tutmayı ve kan basıncını arttırmaya yol açar. Bu da yüksek tansiyona sebebiyet verir. Bunun yanı sıra sodyum fazlalığı kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları ve felç gibi durumlarda da risk taşır. Sodyum yüksekliği aynı zamanda ateş, mide bulantısı, kas gerilmesi, kusma ve solunum sıkıntılarına da yol açabilir.

Bebeklerde Sodyum Fazlalığı

Sodyum fazlalığı sadece yetişkinlerde değil bebeklerde de meydana gelir. Bebeklerde sodyum fazlalığının belirtisi ağlama sırasında sesin tiz bir seviyede çıkmasıdır. Bebeklerdeki sıvı kaybından meydana gelen sodyum fazlalığı ciddi bir problemdir ve böbrek yetmezliğine kadar gidebilir. Böbreklerin yanı sıra beyinsel fonksiyonları da olumsuz etkiler.

Sodyum Yüksekliği Öldürücü Mü?

Sodyum yüksekliği iki farklı şekilde kendini göstermektedir. Hafif seviyede gerçekleşen sodyum yüksekliği sıvı tüketiminin arttırılması ise normal seviyelere getirilebilir. Ancak yüksek düzeylerde sodyum yüksekliği meydana gelirse bu öldürücü sonuçlara yol açabilir. Sodyum fazlalığı vücutta yüksek miktarda tuz birikmesi ve kan basıncının artmasına sebep olur bu da beyin ödemine yol açabilir. Bu yüzden sodyum fazlalığı tespiti yapıldıktan sonra kişiler 6 ila 24 saat arasında sık sık sodyum değerlerini kontrol etmelidir ve uygulanan tedavi ile mEq/L hızında düşüşler yaşanmalıdır.

Sodyum Fazlalığı Tansiyona Etkisi

Sodyum fazlalığının tansiyon üzerindeki etkisi oldukça merak edilir. Sodyum fazlalığı vücuttaki tuz birikiminin de artması demektir. Bunun yanı sıra sodyumun fazla olması kan basıncını artırır.

Sodyum nedir? Sodyum yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir?

Vücudun düzgün çalışabilmesi için biraz sodyuma ihtiyacı vardır. Vücudun gereksinim duyduğu temel minerallerden birisidir. Peki, sodyum nedir? Sodyum yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir? Merak edilen tüm detayları haberimizde bulabilirsiniz…

Yayınlanma:

Sodyum nedir? Sodyum yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir?

Sodyum günlük hayatta tuz olarak ifade edilen mineraldir. Sofra tuzu iki mineralin bir kombinasyonudur. Bunlar sodyum ve klorürdür. Sodyum özellikle sinir sinyallerinin iletimi ve vücutta sıvı dengesinin sağlanmasında önemli bir rolü vardır. Şimdi, godyum yüksekliği ve düşüklüğü ne anlama gelir? Gelin hep birlikte öğrenelim…

SODYUM NEDİR?

Vücut için en gerekli minerallerden biridir. Bilinen sodyum kaynağı ise sofralarda kullanılan tuzdur. Sinir sinyallerinin iletiminde, vücudun sıvı dengesinin sağlanmasında, kasların kasılmasında ve birçok farklı vücut fonksiyonunda sodyumun rolü vardır. İnsan için günlük sodyum ihtiyacı bir çay kaşığı tuz tarafından karşılanmaktadır. Kandaki normal sodyum aralığı mEq/L'dir.

SODYUM YÜKSEKLİĞİ NE ANLAMA GELİR?

Bir litre kanda milimol'den daha fazla olan seviye sodyum yüksekliği (hipernatremi) olarak tanımlanır. Vücudun kaybettiği suyun vücuda giren sudan daha fazla olduğu anlamına gelir.

Sodyum yüksekliği belirtileri:

– Susuzluk
– Sersemlik ve kas hassasiyetleri
– Nöbetler ve koma

shutterstock_

SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ NE ANLAMA GELİR?

Aşırı terleme ve su tüketimi sodyum düşüklüğüne neden olmaktadır. Bir litre kanda milimol'den daha az olan seviye sodyum düşüklüğü (hiponatremi) olarak nitelendirilir. Vücuttaki toplam sodyum miktarının su miktarına oranla yetersiz olduğu anlamına gelir.

Sodyum düşüklüğü belirtileri:

– Halsizlik
– Çabuk yorulma
– Baş ağrısı
– Mide bulantısı
– Kusma
– Huzursuzluk ve içsel sıkıntı hissi
– İştahsızlık
– Kaslarda zayıflık
– Kas spazmları ve kramplar
– Zihin bulanıklığı
– Sinirlilik
– Kas seğirmesi
– Titreme

FOL: Folik asit nedir? Folik asit eksikliği ne anlama gelir?İlginizi ÇekebilirFOL: Folik asit nedir? Folik asit eksikliği ne anlama gelir?

baş ağrısıÇaygenetiksudan

SU-ELEKTROLİT BOZUKLUKLARI VE TEDAVİSİ

TOTAL Vücut Sıvısı ve ECF Onkotik Basıncı

Aşırı su alımı

Aşırı sodyum alımı

Su kısıtlanması

Sodyum kısıtlanması

Total vücut

sıvı volümü

ECF (ekstrasellüler sıvı) Osmotik basıncı

Vücut Sıvı Dağılımı

Kompartman

Miktar

insanda hacim

Toplam vücut sıvısı

Vücut ağırlığının %60’ı

42 lt

İntrasellüler sıvı

Vücut ağırlığının %40’ı

28 lt

Ekstrasellüler sıvı (ESS)

Vücut ağırlığının %20’si

14 lt

İnterstisyel sıvı

ESS’nin 2/3’ü

9,4 lt

Plazma sıvısı

ESS’nin 1/3’ü

4,6 lt

Venöz sıvı

Plazma sıvısının %85’i

3,9 lt

Arteriyel sıvı

Plazma sıvısının %15’i

0,7 lt

OSMOLARİTE:Sıvı fazın litresinde osmotik etki yapan maddelerin miliosmol olarak değeridir.

Serum osmolaritesi=2 x Serum sodyum +glikoz (mg/)+ BUN (mg/dl)

(mEq/lt)

OSMOLALİTE:Sıvı fazda bulunan suyun litresinde osmotik etki yapan maddelerin miliosmol olarak değeridir.

Bu iki terim klinikte daima karşılaştırılmaktadır.

Vücut sıvılarında elektrolit miktarlarının dağılımı

Sektörler

Vücut ağırlığı olarak su

Na

K

Cl

HCO3

PH

E.S.K

%20

4,5

27

7,35

İ.S.K.

%40

20

0

-

7,3

Na+ Açığının Hesaplanması:

[Normal Na+ - Hastanın Na+] x (kg x %60)

Örnek: =25mEq/L’de eksiği var.

70 x %60 = hücredışı sıvı

25 x 42 = mEq total Na+ eksiği

/ = ml % NaCl gerekir

HİPOPOTASEMİ TEDAVİSİ:

·  Vücut kitlesi küçük olanlarda potasyum açığının 50 ile, vücut kitlesi büyük olanlarda ile çarpılması ile hesap edilebilir. Örneğin; = 2mEq/L açık var, 50 x 2 = mEq verilmesi gerekir.

·  Normal pH’ta vücut potasyumunda 1 mEq’lık düşüş total vücut potasyumunda %10 azalma oluşturur ve yaklaşık mEq’lık total bir azalmanın işaretidir.

·  Serum potasyum konsantrasyonu <2mEq/L’ye düştüğünde total vücut potasyumunda mEq’lık bir azalma olur.

HİPERPOTASEMİ TEDAVİSİ:

1.Aritmi, A-V blok varsa; Kalsiyum glukonat %10, ml İV

2.Potasyumu hücre içine çekmek için; Glukoz %, ml verilmeli ve hücre içine geçişi artırmak için glukoz için 1 ünite kristalize insülin verilmelidir.

3.Asidoz tedavisi ve hücre dışı sıvıyı alkali yaparak K+’un hücre içine geçişini artırmak için; NaHCO3 [50mEq] verilmelidir.

4.Kayeksalat (polystyrene sulfonate) gibi katyon değiştirici reçineler oral veya lavman yoluyla kullanılabilirler.

5.Hastada yeterli böbrek fonksiyonu elde etmek ve yeterli potasyum atılımını sağlamak için mL % NaCl ile beraber furosemid (mg) İV yoldan verilir.

6.Hiçbiri fayda etmez ise hemodiyaliz yapılmalıdır.

·        Kalsiyum açığını kapatmak için mL %10 kalsiyum glukonat 10 dakikada İV yoldan bolus tarzında verilir.

·        İdame dozu mg/kg/saat elementel kalsiyum ile sağlanır. Bu tedavi ile saat sonra serum kalsiyum düzeyi normale döner.

·        Bundan sonra mg/kg/saat dozunda uygulanır.

HİPERKALSEMİ TEDAVİSİ:

Hiperkalsemi tedavisi

İlaç

Dozaj

Normal saline

L/gün başlangıç

Furosemid

mg iv her 8 saatte, volüm ekspansiyonu sonrası

Salmon kalsitonini

4IU/kg SC her 12 saatte

Etidronat disodyum

mg/kg iv > 4 saat / gün gün

30 mg/kg iv>24 saat, tek doz şeklinde

Pamidronat disodyum

mg iv >4 saat

Plikamisin

25 mg/kg iv>4 saat / gün gün

Kortikosteroidler

mg hidrokortizon iv/gün gün

Galyum nitrat

mg/m2 5 gün

·  Acil tedavide beraberinde olan sıvı açığı düzeltilir ve furosemid verilerek renal klirens artırılır.

·  Kardiyak ve renal fonksiyonları normal olan hastalarda mL/saat % NaCl yanında saatte bir 20 mg furosemid İV verilir. Tedavi saatlik idrar miktarı mL olacak şekilde ayarlanır ve diğer elektrolit bozuklukları da düzeltilir.

·  Yeterli hidrasyon ile beraber somon balığı Kalsitonini verilmesi, maligniteye ve hiperparatiroidiye bağlı hiperkalsemide uygulanmakta olan tedavi seçeneklerindendir.

HİPOMAGNESEMİ TEDAVİSİ:

·  Magnezyum klorür ve Mg sulfat çözeltilerinin parenteral verilmesiyle yapılır. Böbrek fonksiyonları normal ise 2 mEq/kg Mg İM veya İV verilebilir.

·  Tedaviye hafta, hücre içi seviye düzelinceye kadar devam etmek gerekir. [Mg sulfat %50 mEq/gün İM/İV veya oral Magnezyum oksit mg]

·  Hücre içi Mg istenilen düzeye geldiğinde 4mEq/Mg/gün yeterlidir.

Verilmesi gereken sıvı =tahmin edilen kayıp X seçilen sıvının dağılacağı volüm

normal plazma volümü

ağırlığında erkek hasta mL sıvı (kanama) kaybı var.

ÖRNEK: D5W, dağılımı tüm vücut sıvısındadır.

D5W= 1LX42L =13 L

4

Alb= 1LX4L =1 L(%5 Alb)4

LR (Laktatlı Ringer), dağılımı hücredışı sıvıdadır

LR (Laktatlı Ringer)= 1LX14L =

4

SIKLIKLA KULLANILAN PARENTERAL SIVILARIN ELEKTROLİT İÇERİKLERİ

Solüsyonlar

Na+

(mEq/L)

K+

(mEq/L)

Ca+2

(mEq/L)

Mg+2

(mEq/L)

Cl-

(mEq/L)

HCO3-

(mEq/L)

Dekstroz

(g/L)

mOsm/L

Hücredışı Sıvı

4

5

3

27

-

Laktatlı Ringer

4

3

2

28

-

% NaCl

-

-

-

-

-

% NaCl

77

-

-

-

77

-

-

Dekstroz %5

-

-

-

-

-

-

50

Dekstroz %5 laktatlı Ringer

4

3

-

28

50

%3 NaCl

-

-

-

-

-

%6 Hetastarch

-

-

-

-

-

%10 Dext 40

0/*

-

-

-

0/*

-

-

%6 Dextran 70

0/*

-

-

-

0/*

-

-

* Dekstran solüsyonları %5 dekstroz veya % NaCl ( mEq Cl-) içinde olabilir.

SIVI VE ELEKTROLİT BOZUKLUKLARININ TEDAVİSİ

·        Kristalloid solüsyonlar

Dekstrozlu solüsyonlar

  1. %5 Dekstroz
  2. %10 Dekstroz
  3. %20 Dekstroz
  4. %30 Dekstroz

NaCl’li solüsyonlar

  1. % NaCl
  2. % NaCl
  3. %3 NaCl
  4. %5 NaCl

Dekstroz ve NaCl’li solüsyonlar

  1. %5 Dekstroz + % NaCl
  2. %5 Dekstroz + % NaCl
  3. %5 Dekstroz + % NaCl

Multipl elektrolit solüsyonları

  1. Ringer solüsyonu
  2. Ringer laktat solüsyonu
  3. %5 Dekstrozlu Ringer laktat solüsyonu
  4. İsolyte M
  5. İsolyte P
  6. İsolyte S
  1. Dekstran 40 (Rheomacrodex)
  2. Dekstran 70 (Macrodex)
  3. HES/ (Hemohes)
  4. HES / (Bioplazma)
  5. Modifiye sıvı jelatin (Gelofusine)
  6. Polijelin (Haemaccel)

Kalsiyum (Ca++) -1

r     Serumda: mEq/L ( mg/dL)

( mmol/L)

§         %45’i iyonize ( mg/dL veya mmol/L)

§         %40’ı proteine bağlı

§         %15’i iyonize olmayan şekildedir

r     Asidoziste iyonize Ca++ artar

r     Alkoloziste iyonize Ca++ azalır

r     mg/gün alınır

r     Total Ca depoları ve %99 kemikte

İyonize Ca (mg/dL)= total serum Ca- ( x serum albumin)(N – mg/dL)

Hipernatremi nedenleri:

1-     Aşırı su kaybında

-         Çocuklarda gastroenteritler

-         Şuuru kapalı hastalar (içemeyen)

2-     Aşırı sodyum replasmanı (Özellikle böbrek yetmezliğinde)

-         İntravenöz tuz solüsyonları

-         Oral sodyum verilmesi

3-     Fazla sodyum retansiyonu

-         Primer hiperaldosteronizm

4-     Su tutulmasında yetersizlik

-         Pitüiter veya nefrojenik diabetes insipidus

HİPERNATREMİ DURUMUNDA SIVI AÇIĞININ HESAPLANMASI

monash.pw+ fazlalığı= [Normal Na+- Hastadaki Na+] *

Total vücut suyu (kg * %60)

Örnek: Hastadaki Na+ = mEq/L, Ağırlık:

()*(70*60%)= mEq total Na+ fazlalığı

/=6 L sıvı açığı var demektir.

monash.pw Na+ *TVS=Hastadaki Na+ *Hastadaki TVS

Örnek: *42=*XX=36,75 L

,75=5,25 L sıvı açığı var demektir.

Hiponatremi nedenleri:

I. Azalmış hücredışı volümle beraber olanlar:

l      Kusma,

l      İshal,

l      Gastrointestinal fistüller,

l      Diabetik asidoz,

l      İleus,

l      Peritonitler,

l      Yanıklar

II. Çok artmış hücredışı volümle beraber olanlar:

l      Bol sıvı, az tuz verilmesi,

l      Uzun süreli tuzsuz diyet,

l      Aşırı terlemelerde sadece su verilmesi, tuz verilmemesi

İsotonik hiponatremi (psöydohiponatremi):Hiperlipidemik ve hiperproteinemik durumlar plasma volümünde izotonik bir genişlemeye neden olurlar ve serum Na+ konsantrasyonunun düşmesine yol açarlar. Plasma lipit konsantrasyonunun (mg/dl) ile veya serum protein konsantrasyonunun 8 g/dl nin üzerindeki her artışının ile çarpılmasıyla serum Na+ azalması tahmin edilebilir.

Hipertonik hiponatremi:Hiperglisemi, hücre içinden hücre dışına geçici bir sıvı geçişine sebep olarak serum Na’nu dilüe eder. Bu sebepten buna dilusyonel hiponatremide denilmektedir.

Hipotonik hiponatremi (gerçek hiponatremi): Genellikle hipotonik sıvıların (D5W, % NaCl) verilmesine bağlı gelişirÇ

monash.pwlemik hipotonik hiponatremi: Sodyumdan zengin sıvı kaybı (GİS sıvıları, AC, deri) ve yetersiz miktarda hipotonik sıvı replasmanı

monash.pwolemik hipotonik hiponatremi: Konjestif kalp yetmezliği, KC hastalıkları, nefrosisde dolaşan kan volümü de yetersizdir.

monash.pwemik hipotonik hiponatremi:

1. Su zehirlenmesi: Renal fonksiyonları bozuk hastalarda su yüklenmesi, özellikle hipotonik sıvıların verilmesi

2. Potasyum kaybı: GİS sıvılarının kaybına veya diüretiklere sekonder olarak gelişir ve izovolemik hiponatremiye neden olur.

3.  Bazı hastalarda serum osmolalitesi düşer. Tüberküloz ve siroz gibi bazı hastalıklar bu duruma predispozisyon yaratır.

4. SIADH (Syndrome of Inappropriate ADH secretion): Plasma hipoosmolalitesiyle karakterli bir sendromdur. AC hastalıkları (atelektazi, ampiyem, pnömotoraks), SSS hastalıkları (travma, menenjit, tm, subaraknoid kanama), ilaçlar (siklofosfamit, NSAİ ilaçlar, sisplatin) ve ektopik ADH salınımı (küçük hücreli AC kanseri)

Hipokalemi nedenleri:

1-     Aşırı kayıplar:

a-      Renal

(I) Diüretikler

(II) Distal tubulus hastalıklarına ait:

-         Potasyum kaybeden nefrit

-         RTA (Renal Tubuler Asidosis)

-         Fanconi sendromu

(III) Primer hiperaldosteronizm

(IV) Cushing hastalığı

b-     Barsak

(I)           Pürgatif alışkanlığı

(II)        Uzun süren diyare veya kusma

(III)      Mide muhtevasının uzun süre aspirasyonu

(IV)     Fistül

2-     Alım yetersizliği

a)      Malobsorbsiyon

b)      Uygun olmayan diyet

Hiperkalsemi Sebepleri:

1)      Malignite-kemik depolanmaları

2)      Malignite-Endokrin etkiler

3)      Primer hiperparatiroidi

4)      Sarkoidozis

5)      D-Vitamini zehirlenmesi

6)      Aşırı süt alkali alımı

7)      Miyelomatozis

8)      İnfantil hiperkalsemi (Karakteristik cüce yüzü)

9)      Hiperparatiroidi

Hipokalsemi Sebepleri:

1)      Kronik böbrek yetmezliği asidozu

2)      Malabsorbsiyon

3)      Hipoparatiroidi

4)      Böbrekten aşırı kayıp (RTA)

5)      Akut pankreatit

6)      Hipoalbuminemi ile beraber

Hiperkalsiüri Sebepleri:

1)      Renal fonksiyonlar normal olduğunda herhangi bir nedenle oluşan hiperkalsemi

2)      Diyetle aşırı kalsiyum alımı (peynir vs.)

3)      İdiyopatik hiperkalsiüri

4)      RTA

5)      Uzun süre yatmak

DEHİDRATASYON

1-      Hipertonik Dehidratasyon: Bu tipte organizmadan su kaybı hakimdir. Elektrolitler ya kaybedilmemiş veya suya oranla daha az kaybedilmiştir. Serum Na seviyesi yüksektir yani osmolarite yüksektir (komada su içememe, diyabetes insipiduslu hastanın susuz kalışı, bazı beyin lezyonları).

2-      İzotonik Dehidratasyon: Hastada total vücut sıvısı azalmıştır. Ekstra ve intrasellüler kompartmanları beraberce ilgilendirir. Ancak su ve elektrolit kayıpları paralel ve aynı oranda olduğundan osmolarite değişmez. Serum Na seviyesi normaldir. Diyareler, kusmalar, aşırı terlemeler, intestinal fistüller bu tipte dehidratasyona sebep olurlar.

3-      Hipotonik Dehidratasyon: Bu tipte temel ve hakim kayıp sudan daha fazla olmak üzere Na’dır. Dolayısıyla ekstrasellüler volüm eksilmesi ile beraber tuz, bilhassa Na yoğunluğu da düşer. Örnek olarak ağır kusmalar, diyareler, Addison hastalığı, Diyabet ketoasidozu gösterilebilir.

SODYUM KAYBI SENDROMLARI

TANIMLAMA: Sodyum kaybı sendromu, sodyum ekstrasellüler sıvıdan kaybına veya tükenmesine bağlıdır. Na kaybı ile beraber su kaybı olmayabilir veya su kaybı varsa bile Na kaybına oranla daha azdır.

SİNONİMLERİ: Na tükenmesi, saf tuz tükenmesi Na+ eksikliği, Na yetersizliği, düşük Na sendromu, Dehidratasyon.

ETİYOLOJİ: Na kaybı aşağıdaki grup hastalıklarda meydana gelebilir:

1. Gastrointestinal sıvılarla Na kaybı

a. Kusma

b. İshal

c. Levine veya Abbot-Miller tüpü ile mide, safra, pankreas veya barsak lavajı

d. Gastrointestinal fistüller veya safra fistülleri

e. Katyon değiştiren besinler. Bunlar gıdalardaki sodyumu midede absorbe ederle ve gaita ile atılmasına neden olurlar (Na ile birlikte K ve Mg gibi katyonlar da kaybedilebilir).

2. Deriden Na kaybı

a. özellikle susuzluğu gidermek için çok miktarda suyun içildiği şiddetli terlemeler

b. Yaygın eksüdatif deri lezyonları ve yanıklar

c. Pankreasın fibrokistik hastalığı (Mucoviscidosis)

3. Bronş salgısı ile Na kaybı

4. Na’nın vücut içinde belli kesimlerde toplanması.

a. İnce barsak tıkanmaları (barsak lümenine sıvı sızar)

b. Şiddetli yanıklarda ödem (ekstrasellüler sıvı, tuz ve protein çekilerek yanığın altında toplanır).

5. Böbreklerden Na kaybı

a. İntrensek böbrek hastalığı

b. Serebral nedenlerle tuz kaybeden hastalar: Serebrovasküler akseden, ansefalit, poliomiyelit.

c. Addison hastalığı

d. Diyabetik asidoz

e. İlaçlara bağlı olarak: Diamox, fazla NH4Cl, Civalı diüretikler, Tiazid türevleri ve Aldacton gibi aldosteron antagonistleri

6. Na’nın seröz boşluklar veya cilt altı dokulara kaybı.

7. Şiddetli hemoraji sonucu Na kaybı.

BULGU VE BELİRTİLER

-         Halsizlik, apati, bitkinlik

-         Baş ağrısı (erken belirtilerden)

-         Ayakta durmakla baş dönmesi, baygınlık

-         Kas krampları

-         Mental konfüzyon, deliryum, stupor veya koma (ileri derece Na kaybı)

-         Anoreksi, bulantı, kusma.

KLİNİK

-   Hastalar apatiktirler ve akut hastalık tablosu gösterirler

-   Göz küresi içe çökmüştür, palpasyonla yumuşaklık mevcuttur. Gözlerde donuk bir bakış vardır.

-   Dil yumuşak ve büzülmüş görünümdedir. Üzerinde longitudinal kırışıklıklar görülür.

-   Derinin turgor ve tonusu kaybolur. Normalde önkol iç yüzünün derisi tutulup çekilir ve tekrar bırakılırsa derhal eski şekline gelir. Na kaybı olduğunda 0, dk. veya daha fazla kırışık kalır.

-   Kardiyovasküler bulgular: Bu belirtiler dolaşan kan hacmindeki azalmanın derecesine bağlıdır. Ortostatik hipotansiyon, taşikardi, düşük kan basıncı ve zayıf nabız olabilir. İleri vakalarda şokun tipik bulgularını verir.

TEDAVİ

Na kaybı tedavi edilirken şunlar yapılmalıdır:

1.      Şok tedavi edilmelidir. Büyük miktarlarda Na, su, plazma gerekebilir. Na kaybına bağlı şiddetli şokun Norepinefrin (Levophed) veya Metaraminol (Aramine) gibi pressör aminlere cevabı yoktur. Ancak pressöraminler Na verilmeye başladıktan sonra etkili olabilir.

2.      Vücuttan Na kaybının önüne geçilmelidir.

3.      Na kaybını karşılamak üzere gerekirse yeterli Na, su ve plazma verilmelidir.

Na kaybının hesaplanması şu metodlardan herhangi biri ile yapılabilir:

1. Metod: Eğer akut ağırlık kaybı bulunuyorsa, Na kaybı (mEq olarak) kg cinsinden ağırlık kaybının katıdır. Burada ekstrasellüler suyun normal Na konsantrasyonunun mEq/L olduğu ve ağırlık kaybının tamamen ekstrasellüler su ve onun elektrolitlerinin kaybına bağlı olduğu kabul edilmektedir.

ÖRNEK: Hasta bir günde 2 kg ağırlık kaybetmiştir. Na kaybı bu durumda x 2 = mEq’dır (1 mEq Na yaklaşık 1 ml %5’lik (hipertonik) NaCl çözeltisine ve yaklaşık

6 ml % 0,9’luk (izotonik) NaCl çözeltisine karşılıktır.

Dolayısıyla hastaya x 6 = ml izotonik NaCl verilmelidir. Ayrıca böyle hastalara plazma ve dextran gibi bir plazma genişleticisi verilmesi tavsiye edilebilir. Plazma hacmi ekstrasellüler sıvı hacminin 1/5’i olduğundan 2 L’nin 1/5’i yaklaşık olarak ml plazma veya dextran İ.V. olarak verilebilir.

2. Metod: Eğer kilo kaybı hakkında yeterli bilgi yoksa Na kaybı hematokritten (hct) hesaplanmalıdır. Bu metod ile hesaplama sadece ekstrasellüler su ve elektrolitlerin kaybedildiği, herhangi bir hemorajinin olmadığı durumda yapılmalıdır.

ÖRNEK: ağırlığında kadın hasta, Hct’i % Normal ekstrasellüler vücut suyu hacminin yaklaşık olarak vücut ağırlığının %20’si olduğunu biliyoruz (Plazma hacmi vücut ağırlığının %4’ü civarında veya ekstrasellüler su hacminin 1/5’i kadardır).

Kadınlarda normal Hct %42 + 5

Erkeklerde normal Hct % 47 + 7’dir.

Bu bakımdan bir kadında Hct’nin %42’den %55’e yükselmesi ekstrasellüler suyun yaklaşık olarak %25’inin kaybedildiğini gösterir.

Şöyle ki: =13

13/42=0,25%25 kayıp demektir.

Bu hastanın ekstrasellüler su hacmi (70kg’ın %20’si)

Yani NaCl çözeltisine ihtiyaç vardır.

3. Metod: Na kaybı serum Na konsantrasyonundaki değişikliklerden de hesaplanabilir. Ekstrasellüler su hacmine göre serum Na konsantrasyonunda meydana gelmiş olan değişikliklerin ölçülmesi gerektiği düşünülebilir. Bununla birlikte Na tuzları verildiğinde hem hücrelerin hem de ekstrasellüler suyun osmolalitesinde benzer yükselmeler olur. Bu nedenle serum Na konsantrasyonu değişikliklerinin total su gacmi göz önüne alınarak hesaplanması gerekir (mEq/L’de birim Na eksikliği x vücut suyunun hacmi)

ÖRNEK: ağırlığında hasta, serum Na’sı mEq/L

Total vücut suyu hacminin ağırlığının %60’ı olduğunu biliyoruz (0,6 x 70 =42 L).

Her ünitede Na eksikliği (=20 mEq/L)

Bir diğer deyişle vücut suyunun her bir L’sinde 20 mEq’lik Na eksikliği vardır. Total vücut suyu olduğundan 20 x42 = mEq Na eksikliği vardır.

Ancak bu kadar çok miktarda NaCl verilmemelidir. Bu miktarın yarısı verilmelidir ( mEq). Bunun nedeni Na ve su verildiğinde dolaşım düzelmesi ile böbreklerin tekrar su atabilmeleridir. Dolayısıyla serum konsantrasyonunu artırır, tuza duyulan ihtiyaç azalır.

POTASYUM DENGESİ BOZUKLUKLARI

Hipopotasemi Sebepleri:

a)      K+ alımının çok azalması

b)      Diyabet ketoasidozu

c)      Ameliyat sonrası

d)      Cushing Sendromu

e)      Conn Sendromu

f)        Fazla miktarda steroid kullanılması

g)      Fazla veya sık diüretik alınması

h)      Gastrointestinal kayıplar

-         Pilor stenozu kusmaları

-         Ağır diyareler

-         Kolitis ülseroza

-         İntestinal aspirasyonlar

-         Devamlı pürgatif alınması

Serum konsantrasyonu 3,5 mEq/L’nin altına düşerse hipopotasemiden söz edilir.

Önemli belirtiler:

-   İskelet adalesi kuvvetsizliği

-   İleri derecede paralizler

-   Derin halsizlik

-   EKG bulguları

Daha az karakteristik olan bulgular:

-   Gastrointestinal hipotoni

-   Bazen atonik ileus

-   Hipokalemik nefropati ve buna bağlı hipotonik idrar

-   İdrar asitleşmesinin ve amonyak yapımının azalması

-   Polidipsi

-   Hipokalemik alkaloz

TEDAVİ

K+ eksikliği tedavisinde ilke, anüri veya aşikar oligüri olmadığı takdirde süratle yerine koymaktır. Bu nedenle K-Asetat, K-Sitrat veya KCl gbi tuzlar ağızdan veya damar yoluyla verilebilir. Ağır K+ eksikliklerinde doz ilk gün için 3 mEq/kg’dir. Damar içi pıhtılaşmalarında verilecek K+ miktarı saatte 10 mEq/L’den fazla olmamalıdır.

Bir K+ eksikliğini düzeltmek için gerekli K+ miktarı değişmez bir formüle göre tayin edilemez. Genellikle ila mEq arasındaki eksiklikler sıklıkla görülür. Bununla birlikte eksiklik ila mEq kadar büyük miktarlara ulaşabilir. Eksiklik birkaç günlük devrede yavaş yavaş düzeltilmelidir. Şiddetli K+ kaybının düzeltilmesi haftalar veya aylarca sürebilir. Buna rağmen K+ kaybının küçük bir kısmı düzeltilse bile hastalarda iyileşme belirtileri görülür.

Portakal ve muzun K+ muhtevası çok yüksektir. bir portakalda mEq kadar KCl bulunur. bu da yaklaşık olarak mEq K+’ya karşılık gelir. 1 lt portakal suyunda 2,8 gr KCl (1,9 gr K+) vardır. Bir muzda mg KCl vardır (0,5 gr K+).

Eğer hasta ağızdan K+ alamıyorsa 1 L’sinde mEq K+ (3,6 gr KCl) bulunan bir çözelti şeklinde İ.V. olarak verilebilir. İnfüzyon hızı saatte 20 mEq (nadir olarak 35 mEq)’ı aşmamalıdır. Eğer 60 mEq’lık çözeltiden 2 gün verilecek olursa hasta mEq K+ almış olur.

HİPERPOTASEMİ:

Plazma K+ seviyesinin 5,5 mEq’dan daha yüksek bulunmasıdır.

Etiyoloji: Çok sık görülen Na tutulması ve birikmesinden tamamen farklı olarak vücutta anormal K+ birikmesi olmadığı bildirilmiştir. Bununla birlikte aşağıdaki hastalıklarda Hiperpotasemi oluşabilir:

a.       Fazla K+ alımı (parenteral verilmesi)

b.      Doku travması (intrasellüler K+ açığa çıkar)

c.       Addison hastalığı (Adrenokortikal yetmezlikte)

d.      Respiratuar veya metabolik bir asidoz

e.       Özellikle yüksek konsantrasyonda ekstrasellüler K+ ihtiva eden büyük hacimde banka kanının süratle transfüzyonu

f.        Trombositlerin anormal derecede yükseldiği hastalar

g.       Hiperkatabolizma (postoperatuar dönem, enfeksiyon, ateşli hastalık, tetrasiklin, antianabolik)

h.       Penisilin enjeksiyonu (10 milyon ünite penisilin G’de 17,4 mEq K+ bulunur).

Bulgular:

a)      Hafif kas kuvvetsizliği

b)      Kas paralizisi (paralizi hipopotasemide olduğu gibi gevşektir ancak ondan farklı olarak yüz, dil, ayak ve ellerin parestezileri sıktır. Daha sonraları anestezi olabilir. Kas paralizisine rağmen şuur açıktır).

Hiperpotasemi’de EKG Bulguları:

-         Plazma konsantrasyonları ile paralel gider. Plazma K+ seviyeleri 5,,5 mEq/L olduğu zaman EKG normaldir (minimal hiperpotasemi)

-         Plazma K+ seviyesi 6,,5 mEq/L olduğu zaman EKG’de T dalgalarında yükselme olur (orta derecede hiperpotasemi).

-         Plazma K+ seviyesi 7,5 mEq/lt’den yüksek veya EKG’de P dalga yokluğu, QRS genişliği veya ventriküler aritmi bulunuyorsa şiddetli hiperpotasemiden bahsedilir (Yüksek derecede hiperpotasemi).

Hiperpotasemi Tedavisi:

İlke olarak üç noktaya dikkat edilir:

1)      K+’un reçine veya diyalizle kaldırılması

2)      K+’un ekstrasellüler kompartmandan intrasellüler kompartmana alkali veya glukozla sokulması

3)      Kardiyak toksisitesini önlemek için antagonistlerin verilmesi

Hiperpotasemi’de genel tedavi şekilleri şunlardır:

1)      K+ alımı kısıtlanır, vücuttan çıkarılır (potasyumsuz diyet)

2)      Glukoz – insülin infüzyonu

3)      Katyon değiştirici reçineler

4)      NaHCO3

5)      NaCl

6)      Kalsiyum

7)      Diyaliz

Hiperpotasemi’nin şiddetine göre sınıflandırılması tedaviye yardımcı olur. Sınıflama hem plazma seviyesi, hem de EKG bulguları ile yapılır.

Belli başlı toksisite kardiyak menşelidir. Minimal hiperpotasemide Napolystyrene sulphonate (Kayexalate) verilir. Orta derecede hiperpotasemide derhal İ.V. tedavi uygulanır (hipertonik glukoz solüsyonu içinde insülin şeklinde). Şiddetli hiperpotasemide kardiyak toksisiteye karşı kalsiyum infüzyonu yapılır. Diyaliz (hemodiyaliz veya peritoneal diyaliz) şiddetli ve orta derecedeki hiperpotasemide uygulanır.

Serum K+ seviyesi ve EKG değişiklikleri ile hiperpotaseminin klinik seyrinin nereye varacağı bilinemeyeceğinden dolayı serum K+ miktarı 7 mEq/L bulununca derhal hiperpotasemi tedavisine başlanmalıdır. Bazen K+ bu seviyeye gelmeden de EKG’de aritmiler, PR uzaması, P dalgasının kaybolması, QRS’in genişlemesi görülünce tedaviye başlanmalıdır.

1)      Potasyumdan kısıtlı diyet:

Yaş pasta, kremalı kek, marmelat, reçel, kahve, kakao, meyve suları, üzüm hoşafı, kuru ve taze meyveler, soya fasulyesi, kuru sebzeler, terbiye edilmemiş sebzeler, mercimek, fıstık, yabani pirinç, tatlı patates, koruyucu olarak K+ ihtiva eden yiyecekler yenilmemelidir (özellikle muz ve narenciyede fazladır). Burada en uygun gıda maddeleri şeker, pirinç ve tuzsuz yağlardır. Buna az miktarda meyve eklenmelidir.

2)      Glukoz insülin infüzyonu:

Hücrelerde glukozu glikojen olarak depo etmekle K+ intrasellüler kompartmana çekilir. Bunun için %50 dekstroz solüsyonunun ml’sine ünite kristalize insülin (her gr glukoza 1 ünite insülin) eklenir. Bu usul ya tekrar edilir ya da her ünite insüline gr glukoz hesabıyla distile suda %10’luk solüsyonu İ.V. olarak verilir. Ancak kardiyovasküler sistemin yüklenmemesine dikkat edilir. Bu şekilde hiperpotasemi normale döner. Bu tedavi ile hiperpotasemi 30 dakikada düşer, yer değiştiren K+ intrasellüler kompartmanda saatlerce kalır.

Eskiden glukoz-İnsülin’in düşük oranda uygulanması tavsiye edilirdi (2 gr glukoza 1 ünite insülin şeklinde). Bu uygulama gerek akut gerekse kronik böbrek yetmezliğinde emin bir uygulama değildir. Çünkü böbrek yetmezliğinde gerek endojen, gerekse ekzojen insülinin yarı ömürleri uzar. Glukoz metabolize olunca çok fazla miktarda insülin kalır. Bu ise hipoglisemiye neden olur.

3)      Katyon değiştirici reçineler:

Polysterene salphonate (Kayexalate) Na-cycle cation Exchange resindir. Bu maddenin her bir gramı yaklaşık olarak gr (4 mEq) Na ihtiva eder. Barsak kanalından geçerken diğer katyonlarla değişim yapar (özellikle K+, Ca++, Mg++ ile). Tek doz 15 gr Kayexalate ile yaklaşık olarak 20 mEq K+ vücutan çıkar. Bu sırada 60 mEq Na reabsorbe olur.

Bu reçine ağızdan veya rektal yoldan ya da nazogastrik tüpten verilir. Ağızdan gr her saatte bir verilir. Günde bir iki defa bu doz tekrarlanarak hafif hiperpotasemi kontrol altına alınır. Bu madde konstipasyon yaparsa laksatiflerle düzeltilir (%70’lik Sorbitol’den 20 ml eklenir). Ağır hiperpotasemi vakalarında 50 mg Kayexalate 20 ml % dekstroz içinde rektal olarak verilebilir. Bu usul her saatte bir tekrarlanır. Bu uygulama serum K+ seviyesini 0, mEq/L düşürür.

4)      NaHCO3: Hiperpotasemide NaHCO3’ın İ.V. olarak verilmesiyle plazma PH’ı yükselir,K+ hücre içine girer. Asidoz varsa daha etkili olur. NaHCO3’ın 45 mEq’ının İ.V. olarak verilmesi başlangıç dozu olabilir.

Her dakikada aynı doz tekrarlanabilir. Daha iyisi mEq NaHCO3’ın ml %10’luk dekstroz solüsyonu içinde İ.V. yavaş infüzyonudur. Burada dikkat edilecek hususlar kardiyovasküler sistemde yüklenme, akut akciğer ödemi, metabolik alkaloz ve hipokalsemik tetanidir.

5)      NaCl: Hiponatremi, hiperpotaseminin toksik etkilerini artırır.

Fazla sıvı yüklememek şartıyla bu durum salin veya hipertonik salin solüsyonlarıyla düzeltilebilir.

6)      Kalsiyum: Kalsiyum infüzyonu hiperpotasemiye karşı antagonist etki yapar.

K+’un kalbe yapacağı etkiyi antagonize eder. Bu etkisi geçicidir. Serum K+ seviyesi değişmez. Bundan dolayı diğer uygulamaların yapılmasında acele etmek suretiyle hiperpotasemiyi düzeltmek gerekir. 10 ml %10’luk Ca-Glukonat iki dakika içinde İ.V. olarak verilir. Etkisi 5 dakikada görülür. Bu enjeksiyondan 10 dakika sonra bulgular devam ederse aynı doz Ca bir veya iki defa tekrarlanır. Daha fazlası faydasızdır.

7)      Diyaliz:

Gerek periton diyalizi, gerekse hemodiyalizin özellikle hiperkatabolik akut böbrek yetmezliklerinde uygulanması gerekir. Diyaliz K+’u vücuttan atmak suretiyle etki eder.

Hiperfosfatemi Sebepleri:

a)      Büyüme hormonu fazlalığı (Akromegali)

b)      Hipoparatiroidi (Hiperkalsemi)

c)      Kronik böbrek yetmezliği

d)      Akut böbrek yetmezliği

e)      Doku yıkımı (özellikle böbrek yetmezliği varsa)

f)        Malign hastalıklardan lenfoma ve lösemi kemoterapisi

g)      Bol fosfat alımı

h)      D-Hipervitaminozu

Hipofosfatemi Sebepleri:

a)      Alım ve barsaktan emilim azlığı:

-   Fosfatsız besleyici perfüzyon

-   Fosfat bağlayıcı antiasitler

b)      Fosfatın böbrekle atılımının artması:

-   Primer hiperparatiroid (Vitamin D eksikliği)

-   Kronik metabolik asidoz

c)      Fosfat emiliminde bozukluk:

-   Fanconi sendromu, Vitamin D’ye dirençli raşitizm

-   Potasyum kaybı

d)      Fosfatın hücre içine kaçması:

-   Akut alkaloz

-   Glukoz, laktat, insülin, epinefrin tedavisi

-   Diyabetik ketoasidozun iyileşme fazı

-   Alkoliklik

-   Hiperalimentasyon

-   Ağır yanıkların iyileşme fazı

KAYNAK:

1.      Nefroloji El Kitabı, 5. Baskı, Editör: Robert W. Schrier, Çeviri Editörü: Gültekin Süleymanlar, Güneş Kitabevi, Ankara, , Sayfalar, 8, 9, 21, 45, 70,

2.      San A, Böbrek Hastalıkları Tedavisinde Kısa Bilgiler, Sayfa: , II. Baskı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kronik Böbrek Hastalıkları Tedavi Vakfı, Vakıf Yayın No: 8, , Erzurum.

  1. Sıvı – Elektrolit Dengesi ve Tedavisi, Dr. Ercan Ok, monash.pw%C4%B1v%C4%monash.pw
  1. monash.pw
  1. Erek E, Erek Nefroloji, 5. Baskı, Nobel Tıp Kitabevleri, , Sayfa:
  1. monash.pw

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır