Posted by Seawolfmete on 31 Ağustos · 5 Yorum
9 Rus genci, 23 Ocak da, Ural Dağlarında 3 hafta sürecek bir yürüyüş için yola çıktılar. Planlarına göre 12 Şubattageri döneceklerdi, ama dönmediler. Bu gibi etkinliklerde gecikmeler normaldi. Bir kaç gün daha beklendi. Ancak bir haber çıkmayınca, 20 Şubat günü arama faaliyetlerine başlandı. 26 Şubatgünü, ismi bile olmayan bir geçitte, terkedilmiş kampları bulundu. Gençler her şeylerini geride bırakarak çadırı terketmişlerdi. Daha sonra da, geniş bir alana yayılmış cesetler bulundu. Hepsi ölmüştü. Üstelik cesetlerin kimisi çıplak, kimisi yanmış, kimi de ağır darbeler almıştı. Çok büyük bir panik halinde çadırı terkettikleri belli oluyordu. Onları neyin korkuttuğu bir türlü anlaşılamadı. Otopsi ve labaratuar test sonuçları da gelmeye başlanınca, olay iyice gizemli bir hal aldı. Soruşturma dosyasına GİZLİgizlilik derecesi verilip, her türlü araştırma da engellenince, hayal dünyası devreye girdi ve boşlukları doldurmaya başladı. Kimisi işi uzaylılara bağladı, kimisi de KGBnin (Eski Sovyet Gizli Servisi) çok gizli deneylerine. Hatta Kar Adamı Yetiye bile bağlayanlar oldu. Olayla ilgili pek çok film, belgesel çekildi, kitaplar yazıldı.
Daha sonra, ekip lideri İgor Dyatlova atfen Dyatlov Geçidi olarak adlandırılan yerde gerçekleşen bu olay, son yüzyılın en büyük gizemlerinden biridir. İşte bu yazı, Dyatlov Geçidi Faciasının hikayesidir.
1. HAZIRLIK VE YOLA ÇIKIŞ: Ekaterinburgda ki Ural Politeknik Enstitüsü Dağcılık Kulübünden bir gurup, her yıl olduğu gibi uzun bir kayaklı doğa yürüyüşüne hazırlanıyordu. O sıralar baskıcı bir rejim altında bunalan üniversite gençleri arasında, Rusyanın ücra köşelerine doğa yürüyüşleri düzenlemek çok popülerdi. Ekip lideri olarak İgor Dyatlov belirlendi. 9 da ekip üyesi olmak üzere toplam 10 kişiydiler.
Ekip şu kişilerden oluşuyordu. İgor Dyatlov (23), Yuri Yudin(22), Georgi Krivonischenko (24) Yuri Doroshenko (24), Zina Kolmogorova (22), Rüstem Slobodin (23), Nicolas Thibeaux-Brignollel(24), Ludmila Dubinina (21), Alexander Kolevatov (25) ve Alexander (Semyon) Zolotaryov (37).
10 kişiden 9u öğrenciydi. Yaşından da anlaşılacağı üzere Alexander Zolotaryov öğrenci değildi, yakınlarda ki bir boru fabrikasında yöneticilik yapıyordu. Ekip lideri Dyatlov onu gruba almak istememiş, ancak bazı ekip üyelerinin baskısı sonucu almak zorunda kalmıştı.
Ekip hedefini de belirledi. Kuzey Urallarda ki metrelik Otorten Dağları ve km.lik uzun bir kayaklı yürüyüş.
Özellikle ağır kış şartları nedeniyle yürüyüş oldukça zordu. O devirdeki en yüksek kategori olan III. Zorluk Derecesindeydi. Bölgede Şubat ayında sıcaklık 40 Ca kadar düşüyordu. Gençler bu kadar zorlu bir mevsimi isteyerek seçmemişti. Okul tatilleri bu periyottaydı. Ancak gene de bir sorun yoktu. Çünkü tüm ekip üyeleri buna benzer yürüyüşleri defalarca yapmış, deneyimli dağcılardı.
Ekip 23 OcaktaEkaterinburgdan trenle yola çıktı. İlk hedef olan Ivdele 25 Ocaktavardılar. Oradan da kamyon ile Vizhaiye geçtiler. Otorten Dağlarından önceki son yerleşim yeri olan Vizhaiden 27 Ocak günü ayrılarak yürüyüşe başladılar. Ertesi gün Yuri Yudin hastalandı ve geri döndü. Ekip 9 kişi olarak yoluna devam etti.
EKİP ÜYELERİ:
2. ARAMA FAALİYETLERİNİN BAŞLAMASI:
monash.pw bu zorlu yürüyüşün, 16 gün sürmesi planlanmıştı. 12 Şubat günü Ivdele geri dönecekler, buradan da okulun spor kulübüne döndüklerini telgrafla bildireceklerdi. 12 Şubatta okula bir telgraf ulaşmadı. Bu tip faaliyetler için olağan bir durumdu bu. Bir kaç gün beklendi, ancak haber çıkmayınca, bir şeylerin ters gittiği anlaşıldı. Hemen arama ekipleri oluşturuldu. Yürüyüş güzergahları 5 bölgeye bölündü ve 5 ayrı ekip 20 Şubat günü arama faaliyetlerine başladı.
3. EKİBİN BULUNMASI:
26 Şubat Günü, metrelik Ölüler Dağının yamacında, zirveden metre aşağıda kamp yerleri bulundu. Ekipteki hiç kimseden bir iz yoktu. Neredeyse tamamen karlar altında kalmış olan çadır, içerden dışarı doğru her iki tarafından da yırtılmış, eşyalar çevreye saçılmıştı. Gençler tüm malzemelerini, sırt çantalarını, fotoğraf makinelerini, cüzdanlarını, günlüklerini, kıyafetlerini ve ayakkabılarını da arkalarında bırakak, gece karanlığında ve 17 C derecede soğukta, çırılçıplak kendilerini dışarı atmışlardı. Üstelik bunu çadırı yırtarak çıkacak seviyede, büyük bir panik halinde yapmışlardı.
Onları bu kadar korkutan şey ne olabilirdi?
Bir diğer önemli soruda, km. ileride, hava şartlarına karşı doğal bir koruma sağlayacak alçak bir ormanlık alan varken, kamp neden daha soğuk ve rüzgara açık yüksek bir yamaçta kurulmuştu?
Ekibin bulunan çadırı
İlk göze çarpan çadırdan uzaklaşan bir ayak izi oldu. Tek kişiye aitti ve metre kadar ilerde, karların arasında kayboluyordu. Başka hiç bir iz yoktu.
Ekibin günlükleri ve fotoğraf makineleri büyük önem arz ediyordu. Çünkü olayı aydınlatabilecek veriler bunların içinde olabilirdi. Bazı ekip üyelerinin tuttukları şahsi günlüklere ilave olarak, ortaklaşa tutulan bir de ekip günlüğü vardı. İgor Dyatlovun şahsi günlüğü ve ortak ekip günlüğü bulunan eşyalar arasındaydı. Diğer günlükler bulunamadı. Ortak günlüğe göre 1 Şubatakadar herşey planlandığı gibi gitmişti. Ancak ondan sonrası boştu. Anlaşılan ne olduysa 1/2 Şubatgecesi olmuştu.
Ayrıca ekip üyelerinin 4ünde (Igor Dyatlov, Georgi Krivonischenko, Rüstem Slobodin, Alexander Zolotaryov) fotoğraf makinesi vardı. Bunlardan İgor Dyatlov ve Alexander Zolotaryovun fotoğraf makineleri bulundu. Ancak Zolotaryovun makinesine ait fotoğraflar, su girip bozulduğu için tab edilemedi. Bu olaya ilişkin tüm fotoğraflar, Igor Dyatlovun makinesinden elde edilen fotoğraflardır.
Çadırın bulunması üzerine, arama-kurtarma ekibi bir üs kurup, arama faaliyetlerini bu bölgede yoğunlaştırma kararı verdi. Ekibin yerleşeceği iyi bir yer arayan 2 arama kurtarma ekibi üyesi, çadırdan km. uzakta, tek ve büyük bir sedir ağacının altında 2 cesede rastladı. Cesetler, Yuri Doroshenko ve Georgi Krivonischenkoya aitti. İkisininde üstlerinde sadece pijamaları vardı ve ayakları çıplaktı. Yanı başlarında sönmüş bir ateş vardı ve sedir ağacının alt dalları metreye kadar tamamen kırılmıştı. Ateş yakarak soğuktan korunmaya çalıştıkları çok açıktı. Ancak hemen yanlarında bol miktarda kuru ağaç dalları olmasına rağmen, yaş sedir ağacı dallarını yakmaya çalışmaları, görme yetilerini kaybetmiş olabileceklerini düşündürüyordu.
Çadırdan kaçış yönü ve sedir ağacının bulunduğu mevkii
Ivdelden büyük bir askeri çadır getirtildi. Subaylardan, askerleri okul öğrencilerinden ve gençlerin üniversite spor kulübündeki arkadaşlarından oluşan arama kurtarma ekibinin tüm üyeleri bu çadıra yerleşti. Sayıları 40 dan fazlaydı. Ayrıca bir de Sverdlovsksavcılığından, Lev İvanovadında özel yetkili bir savcı görevlendirilmişti. Daha sonra arama kurtarma gurubundaki öğrenciler, bu savcının sürekli kendilerini gözetlediğini ve bazı bölgelere gitmelerini yasakladığını anlatmıştır.
Ertesi gün de Dyatlovun cesedine ulaşıldı. Mavi kazaklı ve eldivensiz kolu karlardan dışarı çıkmıştı. Arama kurtarma ekibi Dyatlovu karların altından çıkartırken, yakın bir noktada köpekler karı eşelemeye başladı ve oradan da Zina Kolmogoravanın cesedi çıktı.
İgor Dyatlov
Zina Kolmogorava
Bundan sonra aramalar, uzun demir çubukları kara saplayarak devam etti. Günler boyunca devam eden aramalardan sonra Rüstem Slobodinin cesedi bulundu. Böylece bulunan ceset sayısı 5oldu. Tüm bu cesetler, çadırın bulunduğu nokta ile, ilk 2 cesedin bulunduğu sedir ağacı hattı üzerinde aralıklarla dizilmişlerdi. Cesetler arası mesafe yaklaşık şer metre kadardı. Hiç birinde de bir darp izi görünmüyordu. Son 3 cesedin başları çadır istikametinde olup, tırmanarak çadıra geri dönmeye çalıştıkları anlaşılıyordu.
İlk 5 cesedin bulunduğu yerler
Bulunan cesetler önce Ivdele oradan da otopsi için Sverdlovska götürüldüler. Otopsi sonucunda hepsinin donma sonucu öldükleri kesinlik kazandı. Üzerlerinde herhangi bir darp izi yoktu. Ancak Rüstem Slobodinin kafatasında 10 monash.pw bir çatlak vardı, fakat ölüm nedeni bu değil, donmaydı. Sedir ağacı altında bulunan ilk iki cesette ise yanıklar vardı. Yuri Doroshenkonun ayakları ve sağ şakağında ki saçları yanmıştı. Georgi Krivonischenkonun da kaval kemiği üzerinde 3110 cm.lik bir yanık vardı. Bu yanıkların, hipotermi sonucu vücut fonksiyonlarının yavaşlaması esnasında yaktıkları ateşten kaynaklandığı düşünüldü. Ancak otopsilere katılan bir uzman daha sonra şu açıklamalarda bulunacaktı. KGB tüm morgu sarmıştı. Otopsi yapacaklar dışında hiç kimseyi morga yaklaştırmıyordı. Öylesine ki otopsi sontası temizliği bile bana yaptırdılar.
Devlet yetkilileri, bu 5 gencin sessiz sedasız gömülmesi için epey çaba gösterdi. Ancak ailelerinin direnmesi sonucunda, 9 Mart günü büyük bir törenle toprağa verildiler..
Kalan 4 kişinin aramaları tüm Mart ve Nisan ayları boyunca devam etti. 4 Mayıs günü, ilk iki cesedin bulunduğu sedir ağacının 75 metre yakınında, karların erimesiyle birlikte, kırılmış ağaç dalları ortaya çıktı. Bu bölgenin kazılmasına karar verildi ve kısa bir süre sonra, nehir yatağında, dallardan yapılmış bir zemin üzerinde kalan 4 cesede ulaşıldı. Bunlar Nicolas Thibeaux-Brignollel, Ludmila Dubinina, Alexander Kolevatov ve Alexander Zolotaryov a aitti. Alexander Zolotaryovun fotoğraf makinesi boynundaydı. Cesetler, 4 metre karın altında, nehir yatağına doğru 2,5 metrelik mini bir uçurumun dibindeydiler. Zolotaryov, Dubinina’nın kürklü montunu ve şapkasını giymişti. Dubinina’nın ayağında ise Krivonishenko’nun yün pantolonu vardı. Anlaşılan, sağ kalanlar ölenlerin kıyafetlerini giymişti.
Böylelikle 9 cesedin tamamı bulunmuş oldu.
Ancak bu 4 cesedin bulunuşu olayın seyrini bir anda değiştirdi. Çünkü ilk 5 cesette hiç bir darp izi yokken ve ölümleri hipotermi sonucu gerçekleşmişken, bu son 4 cesedin 3ünde çok ağır darp izleri vardı. Otopsi raporlarına göre durum şöyleydi.
Nicolas Thibeaux-Brignollel: Kafa derisinin bir kısmı yüzülmüş, kafanın sağ arka kısmında darp sonucu oluşmuş ve göz altına kadar işleyen 107 monash.pw küçük parçalı kırık mevcut. ÖLÜM NEDENİ ŞİDDET.
Nicolas Thibeaux-Brignollel
Ludmila Dubinina: Dili kopmuş, sağ; 2nci, 3ncü,4ncü ve 5nci, Sol; 2nci, 3ncü,4ncü, 5nci, 6ncı ve 7nci kaburga kemiklerinde kırık. ÖLÜM NEDENİ ŞİDDET. (Ludmilanın sadece dilinin değil, çenesinin de bir kısmının koptuğu öne sürülmüştür.)
Alexander Zolotaryov: Düşme, savrulma, çarpma ya da darp sonucu kaburgalarında çoklu kırılma. ÖLÜM NEDENİ ŞİDDET.
Alexander Kolevatov: Üzerinde bir darp izine rastlanamadı. ÖLÜM NEDENİ HİPOTERMİ.
Ancak ağır kırıkları bulunan 3 cesede de dışarıdan bir darp görülmüyordu. Sanki darbe ile değil, basınç ile yaralanmışlardı.
Bunun üzerine savcı Lev İvanov, son bulunan cesetlerin üzerindeki elbiseleri laboratuar testlerine gönderdi. Mayıstarihleri arasında yapılan incelemelerde, elbiselerin üzerinde aşırı dozda radyasyona rastlandı ve bunun ancak radyoaktif bir maddeyle temas sonucu oluşabileceği belirtildi. Üstelik labarotuar testlerinde 3 saatlik bir suyla yıkama sonucu radyasyonun % 60 azaldığı tesbit edilmişti. Bu cesetler yaklaşık 3 ay dere yatağında suyun içindelerdi. Yani ilk aldıkları radyasyon inanılmaz boyutlarda olmalıydı. Ayrıca giysiler üzerinde mor lekeler vardı. Bu olayı daha da karmaşık bir hale dönüştürdü.
Soruşturma dosyası, Mayıs sonunda kapatıldı ve arşive gönderildi.
Tüm buraya kadar anlatılanlar, otopsi raporları ve polis tutanaklarından alınmış resmi belge ve bilgilerdir. Bu olayla doğrudan bağlantısı olmayan, ancak olayın nedenleri hakkında hipotez üretenlerin dayandıkları başka bilgi ve iddialarda vardır. Bunları bilmeden, olaya ilişkin üretilen senaryoları anlamak mümkün olmaz. İşte bu iddia ve bilgiler.
İDDİALAR VE DİĞER BİLGİLER:
1. Olayın geçtiği bölgede, nüfusu yaklaşık olan ve kendi dillerini konuşan yerel bir halk yaşamaktadır. Mansiler Bu izole topluluğa ilişkin bir efsane, senaryo üretenler için iyi bir malzeme teşkil etti. Gençlerin öldüğü dağın ismi Mansidilinde Kholay Syakhl,yani Ölüler Dağıdır ve efsaneye göre bu dağda 9 Mansi bilinmeyen bir nedenle ölmüştür. Onlara göre bu dağ, iki dünya arasındaki geçittir.
2. Gençlerin kamp kurdukları bölge Baykonur Uzay Üssü (Roket testleri burada yapılıyor) ile Rusya Nükleer Araştırma Merkezi Novaya Zemlyaarasındadır.
3.Grubun 50 kilometre uzağındaki başka bit kayak ekibi, olay gecesi gökyüzünde garip turuncu küreler gördüklerini rapor etmişlerdir. Bu tip raporlar yılında Ocak ayından Mart ayına kadar pek çok farklı kaynaktan alınmıştır. Fakat bunların, teste tabi tutulan R-7 Semyorka roketleri olduğu anlaşılmıştır.
4. Olay gecesi grubun çektiği son fotoğrafta garip turuncu küreler olduğu iddia edilmektedir. (Polis kayıtlarına göre böyle bir fotoğraf yok. Büyük bir ihtimalle uydurma..)
İşte o fotoğraf
5.Olay mahallinde tuhaf bir metal parça bulunduğu ve bunun arama kurtarma ekibi tarafından fotoğraflandığı iddia ediliyor. (Resmi kayıtlarda yok)
Bulunan Metal Parça
6.Fotoğraflarına bakarak, Rüstem Slobodinin dudaklarının ve yüzünün sol yarısının şiş olduğu, ayrıca mide krampı geçirmiş ya da midesine darbe almış olabileceği iddia edilmiştir.
Rüstem Slobodin
7. Otopsi fotoğraflarında Georgi Krivonischenkonun burnunun yarısının kopmuş olduğu iddia edilmiştir. (Otopsi raporlarında yok, fotoğrafı da ben bulamadım.)
8. İddaya göre Yuri Doroşenkonın gruptan ayrı özel bir günlüğünün olduğu ve çadırda bulunduğu iddia ediliyor. Günlükte felaketin tam nedeninin yazdığı söyleniyor.
9. Yuri Doroshenko daha önce, Ekaterinburga km. mesafede bulunan ve nükleer silahlar için plütonyum üreten MAYAK isimli bir askeri tesiste çalışmıştır.
BUNLAR OLAYLA İLGİLİ RESMİ BİLGİLER VE İDDİALAR. DTYALOV GEÇİDİ FACİASI İLE İLGİLİ PEK ÇOK AÇIK NOKTANIN OLMASI VE SSCBNİN RESMİ BELGELERİ HER TÜRLÜ ARAŞTIRMAYA KAPATMASI, PEK ÇOK SENARYONUN ÜRETİLMESİNE NEDEN OLMUŞTUR. BİR SONRAKİ YAZIDA DA BU SENARYOLARA YER VERECEĞİZ.
DYATLOV FACİASI ALBÜMÜ:
Yayınlanma: - 11 Ocak Güncellenme:
İçerdiği gizemden dolayı Rusya'nın ‘John F. Kennedy’ olayının yaşandığı yer olarak da bilinen ve 9 kayakçının yılında sırrı hala çözülemeyen bir şekilde hayatını kaybettiği Ural Dağları'ndaki Dyatlov Geçidi’nde bir ceset bulunduğu bildirildi.
Dyatlov Geçidi'nin bulunduğu Sverdlovska bölgesinde yaklaşık 9 kişilik bir turist kafilesinin, geçtiğimiz Cuma gecesi Rus acil güvenlik birimlerini arayarak bir ceset bulunduğunu bildirdikleri belirtildi. Grupla uydu telefonu üzerinden temas kurulduğu; ancak kötü hava koşullarından dolayı yetkililerin bölgeye gidemedikleri kaydedildi. İddialara göre cesedin 50 yaşlarında bir erkeğe ait olduğu belirtiliyor. Olayı ilginç kılan ise cesedin, yılında, bugün hala sır perdesi aralanamamış Dyatlov Geçidi Vakası’nın yaşandığı yerde bulunmuş olması.
DYATLOV GEÇİDİ OLAYI NEDİR?
Dyatlov Geçidi vakası ya da Dyatlov Geçidi kazası, 9 kayakçının Ural Dağları’nda tahminen 2 Şubat gecesindeki gizemli ölümlerini belirtmek için kullanılıyor. Olay, Kholat Syakhl dağının doğusunda bulunan ve bu olayın ardından grubun lideri olan Igor Alekseievich Dyatlov’un soyadını alan Dyatlov Geçidi’nde gerçekleşti.
12 Şubat’ta en yakın şehre haber vermeleri gereken kayakçılardan haber alınamaması üzerine arama kurtarma çalışmaları yapılmış ve ilk olarak olaydan 24 gün sonra, yani 26 Şubat günü kayakçıların çadırı bulunmuştu. Yapılan incelemede, kayakçıların olay gecesi bilinmeyen bir nedenden dolayı çadırlarını içeriden yırtarak eksi 30 derece soğukta ve ağır kar yağışında yalın ayak çadırı terk ettikleri saptanmıştı. İlerleyen günlerde bulunan cesetlerden ikisinin üzerlerinde sadece iç çamaşırları olduğu halde kaçtığı, kayakçıların hiç birinin botlarını giymedikleri anlaşıldı.
Bulunan cesetlerden ikisinin kafatasında; diğer iki tanesinin ise kaburgalarında kırıklar bulunmuş olmasına rağmen yapılan incelemelerde hiçbir darbeye ya da şiddete maruz kalmadıkları tespit edildi. Kayakçılar arasında yer alan Lyudmila Alexandrovna Dubinina'nın ise dilinin, gözlerinin ve dudaklarının olmadığı ortaya çıktı. Ancak olayın bir diğer ilginç yanı ise, olay yerinde kayakçılardan başka kimsenin ayak izine rastlanmamasıydı.
ÖLÜMLERDEKİ GİZEM ÇÖZÜLEMEYİNCE YERİNİ KOMPLO TEORİLERİNE BIRAKTI
Olayın hemen ardından Rus makamları inceleme başlatsa da cesetler üzerinde yapılan otopsi işlemlerinde net bir sonuca ulaşılamadı. Adlî tıp uzmanları, beş cesedin hipothermi ile (yani soğuk etkisi ile donarak) öldüğünü açıkladı. Ancak dosya, ölüm sebeplerine “zorlu doğal güç” yazılarak çözülmeden gizli bir şekilde rafa kaldırıldı. Gizemi çözülemeden dosya rafa kaldırılınca, gerisinde birçok komplo teorisini bıraktı.
Grubun son kamp yerinin, Baykonur Uzay Üssü (R-7 roket testinin yapıldığı alan) ile Novaya Zemlya’nın (Sovyet Rusya’nın nükleer araştırmalar yaptığı yer) arasında kurulu olması, gizli silah testleri yapıldığına dair komploların ortaya atılmasına neden oldu.
Bölgede yaşayan yerel Mansi halklarının saldırısına uğramış olabilecekleri iddia edildi. Bazı bilimadamları hipotermiden ölen kişilerde, yanma hissi duyduklarından dolayı “paradoksik soyunma” vakasına rastlandığını açıkladı. Bazı araştırmacılar, çığ düşmüş olabileceği ve kayakçıların çığdan kaçmak için o şekilde çadırı terk etmiş olabilecekleri tezini ortaya attı. Bölgede kızılötesi sesle duyulduğu veya Rus ordusunun paraşüt mayın bombaları test ettiği iddiaları da komplo teorileri arasında yer aldı.
RUS ‘YETİ'Sİ Mİ?
Ancak gizlenen dosya, yılında tekrar açıldı ve olayla ilgili toplanan bütün deliller kamuoyu ile paylaşıldı. Bu deliller arasında ise kayakçıların çektiği bir fotoğraf çok dikkat çekti. Söz konusu fotoğrafta ne olduğu belirlenemeyen ama bir Yeti veya popüler tabirle Kocaayak'a benzetilen bir yaratık görülüyordu. Resmin orijinal olduğu tespit edilirken, kayakçıların “katillerinin” fotoğrafını çekmiş olduğuna dair birçok iddia ortaya atıldı.
Bugün bu fotoğraf ‘Rus Yeti’sinin gerçekten yaşadığına dair en güçlü kanıt olarak hala yerini koruyor. Dağcıların hayatını kaybettiği ayda, Rus hükümetinin desteği ile sürdürülen “gizemli kar adamının bulunmasına dair araştırmaların” da hiçbir sonuç rapor edilmeden bitirilmiş olması iddiaları güçlendiriyor.
Birçok araştırmacıya göre kayakçıların ölümü gizemli değil; zira adli tıp raporlarına göre kayakçıların beşi hipotermi, 4'ü ise aldıkları şiddetli darbelerden dolayı ölmüştü. Gizemli olan kısım ise gecenin o soğuğunda botlarını dahi giymeden onları çadırlarından çıkmaya zorlayan şeyin ne olduğuydu.
Gizemi hala çözülememiş bu olay, bugün hala Rusya'nın ‘John F. Kennedy’ vakası olarak da nitelendiriliyor. Olay birçok filme, belgesele de konu oldu ve çok sayıda kitap yazıldı.
CİHAN
CumaHaberkampÖlümRusyasözuzay