Genel Kültür
Bilim
9 Dağcının Dyatlov Geçidi'ndeki Gizemli ve Trajik Ölümünün Sırrını Bilim İnsanları Çözdü!
'da Ural Dağları'nda 9 genç gizemli bir biçimde ölmüştü, bu trajik olay nihayet aydınlandı.
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Yayınlanma: - 11 Ocak Güncellenme:
İçerdiği gizemden dolayı Rusya'nın ‘John F. Kennedy’ olayının yaşandığı yer olarak da bilinen ve 9 kayakçının yılında sırrı hala çözülemeyen bir şekilde hayatını kaybettiği Ural Dağları'ndaki Dyatlov Geçidi’nde bir ceset bulunduğu bildirildi.
Dyatlov Geçidi'nin bulunduğu Sverdlovska bölgesinde yaklaşık 9 kişilik bir turist kafilesinin, geçtiğimiz Cuma gecesi Rus acil güvenlik birimlerini arayarak bir ceset bulunduğunu bildirdikleri belirtildi. Grupla uydu telefonu üzerinden temas kurulduğu; ancak kötü hava koşullarından dolayı yetkililerin bölgeye gidemedikleri kaydedildi. İddialara göre cesedin 50 yaşlarında bir erkeğe ait olduğu belirtiliyor. Olayı ilginç kılan ise cesedin, yılında, bugün hala sır perdesi aralanamamış Dyatlov Geçidi Vakası’nın yaşandığı yerde bulunmuş olması.
DYATLOV GEÇİDİ OLAYI NEDİR?
Dyatlov Geçidi vakası ya da Dyatlov Geçidi kazası, 9 kayakçının Ural Dağları’nda tahminen 2 Şubat gecesindeki gizemli ölümlerini belirtmek için kullanılıyor. Olay, Kholat Syakhl dağının doğusunda bulunan ve bu olayın ardından grubun lideri olan Igor Alekseievich Dyatlov’un soyadını alan Dyatlov Geçidi’nde gerçekleşti.
12 Şubat’ta en yakın şehre haber vermeleri gereken kayakçılardan haber alınamaması üzerine arama kurtarma çalışmaları yapılmış ve ilk olarak olaydan 24 gün sonra, yani 26 Şubat günü kayakçıların çadırı bulunmuştu. Yapılan incelemede, kayakçıların olay gecesi bilinmeyen bir nedenden dolayı çadırlarını içeriden yırtarak eksi 30 derece soğukta ve ağır kar yağışında yalın ayak çadırı terk ettikleri saptanmıştı. İlerleyen günlerde bulunan cesetlerden ikisinin üzerlerinde sadece iç çamaşırları olduğu halde kaçtığı, kayakçıların hiç birinin botlarını giymedikleri anlaşıldı.
Bulunan cesetlerden ikisinin kafatasında; diğer iki tanesinin ise kaburgalarında kırıklar bulunmuş olmasına rağmen yapılan incelemelerde hiçbir darbeye ya da şiddete maruz kalmadıkları tespit edildi. Kayakçılar arasında yer alan Lyudmila Alexandrovna Dubinina'nın ise dilinin, gözlerinin ve dudaklarının olmadığı ortaya çıktı. Ancak olayın bir diğer ilginç yanı ise, olay yerinde kayakçılardan başka kimsenin ayak izine rastlanmamasıydı.
ÖLÜMLERDEKİ GİZEM ÇÖZÜLEMEYİNCE YERİNİ KOMPLO TEORİLERİNE BIRAKTI
Olayın hemen ardından Rus makamları inceleme başlatsa da cesetler üzerinde yapılan otopsi işlemlerinde net bir sonuca ulaşılamadı. Adlî tıp uzmanları, beş cesedin hipothermi ile (yani soğuk etkisi ile donarak) öldüğünü açıkladı. Ancak dosya, ölüm sebeplerine “zorlu doğal güç” yazılarak çözülmeden gizli bir şekilde rafa kaldırıldı. Gizemi çözülemeden dosya rafa kaldırılınca, gerisinde birçok komplo teorisini bıraktı.
Grubun son kamp yerinin, Baykonur Uzay Üssü (R-7 roket testinin yapıldığı alan) ile Novaya Zemlya’nın (Sovyet Rusya’nın nükleer araştırmalar yaptığı yer) arasında kurulu olması, gizli silah testleri yapıldığına dair komploların ortaya atılmasına neden oldu.
Bölgede yaşayan yerel Mansi halklarının saldırısına uğramış olabilecekleri iddia edildi. Bazı bilimadamları hipotermiden ölen kişilerde, yanma hissi duyduklarından dolayı “paradoksik soyunma” vakasına rastlandığını açıkladı. Bazı araştırmacılar, çığ düşmüş olabileceği ve kayakçıların çığdan kaçmak için o şekilde çadırı terk etmiş olabilecekleri tezini ortaya attı. Bölgede kızılötesi sesle duyulduğu veya Rus ordusunun paraşüt mayın bombaları test ettiği iddiaları da komplo teorileri arasında yer aldı.
RUS ‘YETİ'Sİ Mİ?
Ancak gizlenen dosya, yılında tekrar açıldı ve olayla ilgili toplanan bütün deliller kamuoyu ile paylaşıldı. Bu deliller arasında ise kayakçıların çektiği bir fotoğraf çok dikkat çekti. Söz konusu fotoğrafta ne olduğu belirlenemeyen ama bir Yeti veya popüler tabirle Kocaayak'a benzetilen bir yaratık görülüyordu. Resmin orijinal olduğu tespit edilirken, kayakçıların “katillerinin” fotoğrafını çekmiş olduğuna dair birçok iddia ortaya atıldı.
Bugün bu fotoğraf ‘Rus Yeti’sinin gerçekten yaşadığına dair en güçlü kanıt olarak hala yerini koruyor. Dağcıların hayatını kaybettiği ayda, Rus hükümetinin desteği ile sürdürülen “gizemli kar adamının bulunmasına dair araştırmaların” da hiçbir sonuç rapor edilmeden bitirilmiş olması iddiaları güçlendiriyor.
Birçok araştırmacıya göre kayakçıların ölümü gizemli değil; zira adli tıp raporlarına göre kayakçıların beşi hipotermi, 4'ü ise aldıkları şiddetli darbelerden dolayı ölmüştü. Gizemli olan kısım ise gecenin o soğuğunda botlarını dahi giymeden onları çadırlarından çıkmaya zorlayan şeyin ne olduğuydu.
Gizemi hala çözülememiş bu olay, bugün hala Rusya'nın ‘John F. Kennedy’ vakası olarak da nitelendiriliyor. Olay birçok filme, belgesele de konu oldu ve çok sayıda kitap yazıldı.
CİHAN
CumaHaberkampÖlümRusyasözuzay
Dyatlov Geçidi, Rusya'nın kuzey Ural bölgesinde bulunan Kholat Syakhl dağı üzerinde bir geçit ve adını Urallar Politeknik Enstitüsü mühendislik öğrencisi Igor Dyatlov'dan alıyor.
\nIgor Dyatlov, 9 arkadaşı ile birlikte 2 Şubat 'da Kyolat Syakhl'ın doruğunda gizemli bir şekilde hayatını kaybetmişti. Daha sonraları bu geçit yaşamlarını yitiren gençlerin anısına grup lideri Igor Dyatlov'un adıyla anılır oldu.
\nÖn raporlara göre cesetler üzerinde tuhaf ve açıklanamayan yaralar vardı ve bazılarında radyasyona maruz kaldıklarını düşündüren belirtiler bulunuyordu. Daha da tuhaf olan şey cesetlerin konumlarıydı. İlk izlenimlere göre uykularından fırlayan gençler çadırı içeriden yırtmışlar ve panik içinde çadırlarından fırlayarak ölüme koşmuş görünüyorlardı.
\nAraştırmalar sürerken dönemin Sovyet yönetiminin çalışmaları durdurması olayı daha da gizemli bir boyuta taşıdı ve beraberinde akıl yakıcı komplo teorileri üretildi.
\nAma gerçeğe tam olarak ulaşılamadı ve Şubat 'da Rus yetkililer sürpriz bir şekilde, bu olayla ilgili dosyayı yeniden incelemeye açacaklarını duyurdular.
\n\nPeki, bu gençlere ne olmuştu?
\nSoğuk Savaş'ın zirveye ulaştığı yıllardayız. Urallar Politeknik Enstitüsü'nden 10 öğrenci, Avrupa ve Asya'yı birbirinden ayıran Ural Dağları'nda bir keşif gezisine çıkıyorlar. Grubun amacı, kilometrelik bir doğa yürüyüşünü tamamlayarak Sovyetler Birliği'nde o dönemler oldukça popüler olan yüksek prestijli bir sertifikaya sahip olmak.
\nTümü tecrübeli kayakçılardan oluşan grubun liderliğini 23 yaşında bir mühendislik öğrencisi olan Igor Dyatlov üstlenmişti. Sekiz erkek ve iki kadından oluşan grupta 38 yaşındaki Zolotaryov dışında hepsi yaşlarındaydı.
\nSert kış koşulları daha başlangıçta yolculuğun çok zor geçeceğini belli etmişti. Grup üyelerinden Yura Yudin, yürümesini kısıtlayan ekrem ağrıları nedeniyle eşyalarını grubun diğer üyelerine bırakarak evine geri döndü.
\nGeride kalan dokuz kişi ise evlerine bir daha dönemeyecekti.
\n\nKayıp öğrenciler 23 Ocak 'da yataklı bir trenle yolculuklarına başlıyor.
\nGezinin 12 Şubat'ta tamamlanmış olması planlanmış, ancak kötü hava koşulları nedeniyle birkaç gün gecikme normal karşılansa da tarih 20 Şubat'ı gösterdiğinde artık yanlış giden bir şeyler olduğu kesindir.
\nAilelerin başvurusu üzerine kayıp öğrencileri aramak için küçük ekipler oluşturulur.
\n26 Şubat'ta, arama ekipleri kamp yerini ve çadırı bulurlar. Çadır yarı yıkılmış, hasar görmüş ama ayaktadır ve üzeri kısmen karla kaplıdır. Dahası çadır içeriden yırtılmış; grubun tüm eşyaları, sırt çantaları ve ayakkabıları dahil, içeride terkedilmiş durumdadır.
\nÇadırdan ormanlık alana doğru bazıları çıplak, bazıları çoraplı olduğu anlaşılan ayak izleri vardır ve izleri takip eden araştırmacılar büyük bir çamın altında iki ceset bulurlar.
\nCesetlerden biri Yura Doroşenko'ya aittir. Onun yanında da Yuri Krivnişenko vardır; her ikisi de çıplak ve ayakkabısızdırlar ve üzerlerinde yalnızca iç çamaşırı bulunmaktadır.
\nDaha aşağıda üç ceset daha bulunur: Dyatlov, Kolmogorova ve Slobodin; cesetlerin pozisyonlarından çadıra dönmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
\nIgor Dyatlov'un üzerinde giysi olmakla birlikte ayakkabıları yoktur. Yüz üstü yere yatmış, bir ağaç dalına sarılmış olup yakınında Zinayda Kolmogorova'nın cesedi, can havliyle çadırın olduğu tepeye tırmanmak ister pozisyondadır. Üzerinde kat kat giysiler bulunan uzun mesafe koşucusu Rüstem Slobodin ise kolunda saati 'te durmuş olarak bulunur; belli ki hayatını onlardan sonra kaybetmiş ve ölen arkadaşlarının üzerindeki giysileri alarak korunmaya çalışmıştır.
\n\nKalan dört kişinin cesedine ulaşılamaz.
\nDört ay sonra 4 Mayıs'ta, kampın ilerisinde bir vadide dört metre karın altında bulunurlar. Üçü diğerlerinden daha iyi giyinik durumdadır. İlk cesetlerin neden çıplak olduğu da anlaşılır. İlk ölenlerin giysilerinin diğerleri tarafından kullanılmak üzere çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
\nBir Fransız komünistin oğlu olan Nikolai Thibeaux-Brignolle ve nükleer fizik öğrencisi Aleksandr Kolevatov'un kulağının arkasında derin yaralar olup boyunları ters dönmüştür.
\nGrubun en genç üyesi Lyudmila Dubinina ve en yaşlı üyesi Spor öğretmeni Semyon Zolotaryov'un birden fazla kaburgası kırıktır ve Zolotaryov'un kafatasında açık bir yaradan kafatası kemiği görünmektedir. İkisinin de gözleri çıkarılmış ve Lyudmila'nın ise dili yoktur.
\nÖğrencilerin ölüm nedeni kayıtlara hipotermi ve donma olarak geçer. Ancak bazı cesetlerdeki bulgular soğukla açıklanamaz.
\nGençleri uykularından kaldıracak ve paniğe sürükleyecek şey ne olabilirdi?
\nKomplo teorileri muhtelif: Öğrencilerin bir askeri deneye kurban gittiği; hatta başka yerde ölmüş olabilecekleri ve cesetlerinin helikopterlere yüklenerek bölgeye götürüldüğü; ardından donarak ölmüş süsü verildiği ortalığa saçılan spekülasyonlardan bazıları. Dahası gizliliği kaldırılmış bir ABD belgesinde, 'un ilk yarısında bir ABD casus uçağının o bölgede gizli bir görev yerine getirdiği de iddialar arasında.
\nGrubun ortadan kayboluşunun araştırılmasının başlangıçta Sovyet yönetimi tarafından bastırılmış olması, çok çeşitli komplo teorilerinin üretilmesinin temel nedeni olsa da, ülke içi bilgilerin gizlenmesi o dönem için standart bir işlemdi ve bu nedenle çok yadsınacak bir durum değildi.
\nOlaya dönecek olursak, panik olgusu ve cesetlerin pozisyonları yüksek sesli patlamaları akla getiriyor. Nitekim o dönemde olayı inceleyen adli tıp uzmanları da cesetlerdeki yaraların \"bir patlama dalgası\" sonucu olduğunu belirtmişler.
\n\nÖte yandan öğrencilerin dağda bulundukları sırada, bölgede Sovyet ordusu tarafından test edilen paraşüt mayınlarına ilişkin kayıtlar bulunuyor. Paraşüt mayınlarının, Dünya yüzeyine çarpmadan havada patlama dalgası yaratarak öğrencilerde görülenlere benzer yaralanmalara neden olabildiği belirtiliyor.
\nGençlerin çadırlarını içerden kesecek kadar panik olmaları ve çıplak ayaklarla dışarı çıkmaya çalışmaları ise onların nefes almada zorlandıklarını gösteriyor.
\nOtopsi raporlarında bazı cesetlerde radyoaktiviteye rastlandığı, saç ve ciltte yanıkların bulunduğu bilgisi askeri deney iddialarını destekler nitelikte. Kurbanların yakınları da cesetleri turuncu tenli ve gri saçlı olarak tanımlıyorlar.
\nŞubat 'da Rus yetkililer sürpriz bir kararla, bu olayla ilgili dosyayı yeniden incelemeye açtılar. İnceleme sonunda öğrencilerin çadırlarına bir çığın düştüğü ve öğrencileri ölümcül koşullara sürüklediği değerlendirmesi yapıldı. Ancak o bölgede bir çığın varlığı hiçbir zaman rapor edilmemişti ve dahası söz konusu çadır da bir çığın altında kalmış izlenimi vermiyordu.
\nYani, yanıtı zor sorular var.
\nNe resmi açıklamalar ne de komplo teorileri Dyatlov Geçidi vakası olarak bilinen olayı tam olarak aydınlatmaya yeterli görünmüyor.
\nSavaşlar insanın en vahşi tarafını yansıtır ve resmi tarih, bu savaşlarda güçlülerin diğerlerine yaşattığı ağır acılarla doludur. Ancak Soğuk Savaş yılları da insanlara çok acı çektirdi; bugün onların hikâyeleri önümüze geliyor ve vicdanları sorguluyor.
\nBu olayda gençlerin bir nükleer test kurbanı olup olmadıkları bilinmiyor ama Soğuk Savaş kurbanı oldukları kesin görünüyor!
\nTEŞEKKÜR: Yaklaşık 4 yıla yakın, her hafta yazımın yer aldığı T24 Haftalık'ta, son birkaç ay içinde kısmen sağlık sorunları ve kısmen de yoğunluk nedeniyle, iki kez yazımın yer almaması üzerine bazı okuyuculardan merak eden ve sorgulayan mesajlar aldım. Öncelikle ilginize teşekkür ederim. Ben gazeteci değilim; popüler bilime dönük yazılar yazan bir bilim insanıyım. Ancak gördüm ki gazetecilerin onları merak eden ve onlarla empati kuran, belki de hiç tanımadıkları sağlam dostları var. Bir meslek dalı için gerçekten büyük zenginlik. Bir kaos ortamının hüküm sürdüğü bu mecrada onların bitmez-tükenmez enerjisinin kaynağı da bu olmalı. İlginiz için tekrar teşekkürler.
\nmonash.pw mystery-dyatlov
\nmonash.pw
\nmonash.pw#:~:text=A%20recent%20Russian%20government%20investigation,now%20called%20the%20Dyatlov%20Pass.
\nmonash.pw?at_custom3=BBC+Turkce&at_custom2=twitter&at_custom1=%5Bpost+type%5D&at_custom4=BDEAEACC&at_campaign=64&at_medium=custom7
\n