ebru şahin röportaj / One moment, please

Ebru Şahin Röportaj

ebru şahin röportaj

Güzel oyuncu Ebru Şahin'den özel pozlar! 

Ebru Şahin Osman yeni sezonda Yüz Yıllık Mucize adlı dizide başrol oynuyordu. Birkan Sokullu ile partner olan Ebru Şahin Osman, yeni dizisinde beklediği reytingi bulamadı. Yüz Yıllık Mucize için final kararı verildi. Bu süreçte eşi Cedi Osman'dan da ayrı düşmek zorunda kalan ünlü oyuncu, bir yandan da dergi ve röportaj çalışmalarına devam ediyor.

Ebru Şahin Osman son olarak Harper's Bazaar Türkiye'nin yeni sayısına kapak oldu.

Öte yandan ünlü oyuncu, sosyal medyada sıklıkla şarkı söylediği anlara ait paylaşımlarda bulunuyor. Şahin son olarak, TRT Müzik kanalında katıldığı yayında söylediği Ederlezi türküsü ile beğeni toplamıştı.

İŞTE İSMAİL SAYMAZ'IN GERÇEK YÜZÜ

Röportaj Filiz Şeref 

Dünyası temelinde kendi ekseninde dönen insanlar vardır. Hayır, kendini düşünen, parantez içine aldığımız bir insandan bahsetmiyoruz, tırnak içine koyarak özelleştirdiğimiz o kızdan bahsediyoruz. “Ebru Şahin”; hayata, ünlü olmaya, sanal dünyaya sınırlarını öyle bir çizmiş ki, olgunluğu ile özel bir yerde konumlanmayı hak ediyor. Siz onu yükselen başarı basamakları, şöhret, şaşalı bir hayat, sahne tozları, sosyal medyada güçlü etkileşimler altında görseniz bile o kendi dünyasının sınırları içindeki mütevazı dünyasını kurmuş, hepsiyle baş etmenin yolunu içtenlikle, samimiyetle bulmuş. Başarısının sırrı da belki doğru adımları atmak için düşünmesinde değil, içinden geldiği gibi hareket etmesinde yatıyor. “Her acı, öfke, üzüntü, sevinç, mutluluk, yaşadığımız her an başarıdır” diyerek, yozlaşan dünyanın unutulan dünyasına ışık tutuyor. 

Çocukluğunuzdan bugüne hayat hikayenizin yazılı olduğu senaryoyu elinize alsanız, altının kalemle çizilmesi gereken bölümleri nereleri olurdu? Hangi olaylar sizi bugünkü siz yaptı sizce?

Küçük yaşta hayatı tanımak zorunda kalmam hayatımda verdiğim ve istediğim her şeyde mücadele etme ve pes etmeme gücü verdi. Kendi ayaklarımın ağırlığımı taşıması için beni büyüten çok dönemeç var hayatımda. Pozitif bakış açımı başıma gelen her şeye verdiğim değere ve anlatmaya çalıştığı mesaja odaklanmaya borçluyum. İyi, kötü her şeyin bugünkü Ebru’da imzası var.

Başarının tanımı sizin sözlüğünüzde nedir? Edindiğiniz tecrübeler sonucu zamanla evrildi mi bu tanım? Peki, kendinizi hangi konularda başarılı buluyorsunuz?

Başarının genel geçer herkesçe belli kalıplara oturtulmuş bir kavram olduğunu düşünmüyorum. Her minik adım bile kişi için başarıdır; çünkü onu koşmaya hazırlar. Her acı, öfke, üzüntü, sevinç, mutluluk, yaşadığımız her an başarıdır. Başarılı olma hayalin bile, kurduğun hayalin gerçek olması için seni hazır edecek deneyimi başlatır. Kendimi ve çevremi anlamlandırma, bazen kendi durgunluklarıma ve kafa karışıklıklarıma rağmen ilk duru hissimi kaybetmeden mücadeleye devam etmem ve çıkarlarıma ters düşse de duygularıma söz hakkı verebilmek ve samimiyete inanmak yozlaşan düzenin içinde en büyük başarılarımdan diyebilirim.

Bugüne kadar canlandırdığınız karakterler içinde hangisini en çok özlüyorsunuz, hangisini görseniz hemen sarılmak isterdiniz? Ona ne söylerdiniz?

Ruh üflediğim karakterleri cebimde taşımıyorum, onları yaşattığım dünyada kendi yaşamlarında, olağan mucizelere ve yoruma açık bırakıyorum. Üflediğiniz nefesi tutamazsınız, artık kendi kanatları vardır. Her karakter hayatıma girdiğinde o anki yaşamı ve dünyayı nasıl algılıyorsam, ne anlıyorsam ya da ne anlatmam gerekiyorsa olması gerektiği zamanda olması gerektiği biçimde oldu. Onlara çok önce sarılıp kendi yollarına uğurladım. O yüzden karakterlerime beni bir sonraki cana, yeni dünyalara hazırladıkları için sadece teşekkür edebilirim. 

Destan dizisinin senaryosunu okuduğunuz o ilk an, sizi en çok heyecanlandıran ne oldu ve sizi endişelendiren şeyler de oldu mu?

Bozkırın çıplaklığında kendi idealleri ve inandıkları uğruna savaşan, mücadele veren güçlü bir kadın karakter, hikayenin güçlü bir kadın üzerinden anlatılması, aksiyonda kadınların da yeri olduğunu gösterme fırsatı beni çok heyecanlandırdı. Diğer yandan Destan geldiğinde Hercai yeni bitmişti; o yüzden o karakterin yansımasına ya da insanların kolay kabul edip etmeyeceğine dair ister istemez tedirgin oluyor insan ama hikayenin içine girince Akkız Reyyan’ı başka ve farklı bir karakter olarak bırakıp, ona teşekkür edip, kendi yolunu ve farklılığını buldu. Yaratım sancısı, endişeden ziyade heyecanlı bir stres oluyor bende.

Günümüzde oyuncu olmak isteyen gençlere tanınan imkanlar geçmişe nazaran daha fazla gibi görünüyor. Eksiden bir elin parmağı kadar genç, başarılı ve ünlü isim sayabilirken, şu dönem sektörde ön plana çıkan pek çok isim var. Bu durumun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu düşünüyorsunuz?

Popülerlik ve yüzeysellik algısına kapılmadan, sadece sevdiği işi yapmak isteyenler adına daha fazla fırsat sunulduğuna sadece mutlu olabilirim. Sektörü rekabet ortamı olarak görmüyorum, hep beraber yıllar sonra bile kayıtlarda olacak hikaye anlatıcılığı yapıyoruz. Hayat özgeçmişimizi hazırlıyoruz, hem kendimiz hem ülkemiz için televizyon ve sinema sektörünü şekillendiriyoruz. Hiçbir sektör kendi içinde kapalı kalarak gelişemez. Bunu değerlendirip gerçekten oyuncu olmak isteyen insanların getirebileceği yeni soluklara, fikirlere, yaratıcılığa ihtiyaç var. İş sadece ekranda görünme hırsına dönüşmediği sürece iyi olduğunu düşünüyorum.

Sizi siz yapan ana özelliklerinizin neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Mücadeleci, özgür ruhlu ve hassas terazi olmam.

Ünlü olmak, rol yapmak, Instagram dünyası, dergi çekimleri&#; Bu dünyanın sizin doğallığınıza ters düşen, kendinizi duygusal rollercoaster’da hissettiren zamanları oluyor mu?

Hayatınız, bakış açılarınız yaşadıklarınız ve insanların sizi tanıdığını düşünmesi, bunun üzerinden hayatınıza müdahil olma çabaları insanı zaman zaman baskı altında bırakıyor. Duygularınızla birlikte bir labirente girip çıkış aradığınız da oluyor. Özellikle bu mecraların yarattığı yüzeysel çevrelerin yapaylığı beni çok yoruyor. Oraların insanı değilim, bu yüzden samimiyet ve doğal iletişim ağımı koruyarak sanal ve sosyal duygu dolandırıcılığına karşı kendi filtrelerimi oluşturduğumda rollercoaster’da mide bulantım da daha az oluyor.

“Sevmek birbirine bakmak değil, birlikte aynı yöne bakmaktır” demiş ya Antoine de Saint-Exupéry. Katılıyor musunuz? Sizin ilişkinizde de navigasyon daima aynı rotayı mı gösteriyor?

“Ve aşka rota belirleyebileceğinizi sanmayın, layık bulursa şayet aşk size rota belirler” Halil Cibran, Ermiş.

Metaverse kavramı son günlerde öne çıktı. Gelecekteki gerçeğimiz sanal bir dünya olacak gibi görünüyor? Ne hissettiriyor bu düşünce size?

Dünyayı iki elinde tutamadığı için hırs yapıp kendi dünyasını yaratan insanlar gibi geliyor bana. Bozulacak ya da kendi çıkarlarına hizmet edecek başka dünya arayışı beraberinde başka güç savaşlarını getirebilir endişesi veriyor. Olumlu yanları elbette var ama hiçbir yararlı kullanımın insan elinde temiz kalacağını ya da bu amaçla üretileceğini ne yazık ki düşünemiyorum. Zamanla dünyadan daha kopuk, iletişim yetisini kaybetmiş ve bulduğu özgürlük alanını ve sınırsızlığı kaldıramayacak kişilerin olduğu, gerçek dünya işleyişini önemli ölçüde değiştirecek sanal güç olduğunu düşünüyorum. Belki ileride ilgimi çekebilir ama altında milyonlarca soru bulunduran fazla karmaşık şeylerin ve “bu oyuncak bozuldu, düzeltmek yerine yenisini alalım” insanı da değilim. Sanırım dünyada metaverse ve insan arasındaki ilişki şu an bu.

Yaşamın olduğu yeni bir gezegen keşfettiniz diyelim. Orada nasıl bir dünya kurardınız?

Mümkünse hemen başlamak isterim. Sanıyorum en istediğim şey insani duyguları kaybetmemiş, nereden geldiğini bilen ve doğaya, insana, hayvana saygılı, ırk, din, dil ayrımı, ayrıştırıcılığı olmadan, herkesin kaliteli şartlarda sağlıkla, sevgiyle, güvenle ve huzurla yaşayacağı bir dünya kurmak isterdim.

Sabah kalktığınızdaki rutininiz genellikle nedir? 

Limonlu veya sirkeli ılık su içmek, vaktim varsa yoga yoksa kısa nefes egzersizi yapmak.

Bugüne kadar aldığınız/duyduğunuz en iyi öğüt neydi? 

İlk aklıma gelen; her ayağın kayması, düşmek demek değildir.

Kendinizle en çatıştığınız konu nedir?

Çok rahat ve her olasılığa karşı hoşgörülü biri olarak detaycılık ve ketumluğum devreye girdiğinde içinden çıkılmaz bir çatışma ortamı yaratabiliyor.

Tam da güzellik anlayışımız idealize özelliklerden uzaklaşıp, kusurlar yeni güzellik anlayışında önemli bir yer edinirken; filtreler, estetik uygulamalar eskisinden daha güçlü geldi. Siz güzelliğe hangi pencereden bakıyorsunuz? İnsanı güzel kılanın farklılıkları ve tavrı olduğuna inanıyorum. Baktığım herkeste başka bir güzellik bulmayı, bunun üzerine düşünmeyi seviyorum. Güzellik algısında tek tipleşmektense kendi ruhuna ve karakterine uygun yönelimleri doğru buluyorum. Oyunculukla görselliğin bu kadar iç içe geçmesinin işlerin kalitesine kötü şekilde yansıdığını ve çoğu zaman işi gerçeklikten uzaklaştırdığını düşünüyorum. Günün sonunda güzel bir surete belli bir yere kadar ama güzel bir anlatıma ve ruha hayat boyu bakabilir ve saygı duyabilirsiniz.

Hayvanlar, iklim, kadınlar&#; Siyaset, ekonomi kadar her gün gündem bu başlıklar üzerinden dönüyor. Siz umutla mı umutsuzlukla mı bakıyorsunuz geleceğe?

Genel olarak pozitif olanı aramaya, her durumdan bir doğru çıkarmaya meyilliyim. Buna rağmen şu an umutla bakmaya kendimi zorluyor ama emin olamıyorum. Her yerin, herkesin hırsa, güce ve kötü niyete dönüştüğünü görmek diğer bütün güzel olasılıkların olamamasına şahit olmak, benim için de dünya için de üzücü. Evrene karşı borçlu ve mahcup hissediyorum.

Sürdürülebilir bir dünya için çabalıyoruz hepimiz artık. Siz bu konuda bir şeyler yapabiliyor musunuz?

Özellikle su olmak üzere enerji kaynaklarımızı verimli yeteri kadar kullanmaya çalışıyorum. Paylaşımın sürdürülebilirliği yıllar boyu devam ettirdiğine inanıyorum, bu yüzden belli bir süre kullanmadığım her şeyi işine yarayacak insanlarla paylaşıyorum. 

 

İlgili

Oyuncu Ebru Şahin, Re Touch Mag dergisine röportaj verdi. NBA takımlarından Cleveland’da oynayan Cedi Osman ile ilişkisini anlattı. 

“Cedi de ben de sevdiği işi yapan ve tanınırlığı olan kişileriz ama hayatımızı bunun çevresinde şekillendirmiyoruz. Bir insanla kurduğun gönül bağının saldırılara bu kadar açık olması zor. Yine de biz etrafımızdaki sevgi çemberine odaklanıyoruz. Çalışma tempomdan dolayı basketbolu çok takip ettiğimi söyleyemem ama şu an eş durumundan gece maçı fanatiği oldum diyebilirim. Keyif aldığım her maçı izleyebilirim.”

“Önceliğimiz; hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışırken, adımlarımızı insanların hayatında etkili bir yer bırakabileceğinin bilincinde olarak ve ince bir süzgeçten geçirerek atmaya çalışmak. İlham olabilmek, cesaret verebilmek ve birilerinin hayatına dokunmak. Bir gün arayıp ‘Her şeyi bıraktım tropikal bir adadayım’ diyebilecek bir yönüm var.”

“Cedi ile ilk günden beri hiçbir şeyimiz planlı değildi. İki sene önce böyle bir ilişki yaşayacağımı söyleseler ‘Aynı şehirde bile biriyle böyle bir duygu yaşayamam’ derdim. Ama bu bana hayatın hiç anlamadığım bir yanını gösterdi; mesafelerin zorlayıcı olsa da aranızdaki bağı daha güçlü ve daha gerçek kılabileceğini. Zaman bizi nereye götürür bilmiyorum. Ama akışta olmaya ve birbirini bulduğuna inanan iki insanın başka bir düzen inşa etmek etmek için daha fazla motivasyonu ve enerjisi olduğunu biliyorum. Kalp aynı heyecanla atarken uzaklık sadece coğrafi konumu belirler. Düğün aniden de olabilir uzak bir tarihte de. Plan program yapmadık.”

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır