edebiyatı cedide sanatçıları / Edebiyatı Cedide Nedir ve Özellikleri Nelerdir? Maddeler Halinde

Edebiyatı Cedide Sanatçıları

edebiyatı cedide sanatçıları

Servet-İ F&#;nun (Edebiyat-I Cedide) yazarları kimlerdir ve &#;zellikleri nelerdir? Serveti F&#;nun yazarlarının eserleri

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mart 30,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Divan edebiyatı, yıllık Osmanlı tarihi boyunca etkisi sürdürmüş, ancak yüzyılın ikinci yarısından itibaren eski gücünü kaybetmeye başlamıştır. Bunun sonucunda başta Servet-i Fünun olmak üzere birçok edebiyat akımı kurulmuştur. Edebiyat-ı Cedide adıyla da bilinen Servet-i Fünun yazarlarını ve özelliklerini detayları ile derledik.

Haberin Devamı

Edebiyat-ı Cedide akımı yılında Tevfik Fikret'in öncülüğünde kurulmuştur. yılında, Tevfik Fikret ile Ahmet İhsan arasında yaşanan tartışma sonrası Servet-i Fünun topluluğu dağılmıştır.

Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide) Yazarları Kimlerdir?

 Servet-i Fünun topluluğunun en çok okunan şairleri Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin'dir. Halit Ziya Uşaklıgil ve Hüseyin Cahit Yalçın ise topluluğun en üretken romancıları arasında yer alır.

Servet-i Fünun Özellikleri Nelerdir?

 1- Servet-i Fünun tamlamasının anlamı ilimler hazinesidir. Tevfik Fikret'in bu ismi seçmesinin nedeni, roman, hikaye ve şiiri ayrı birer ilim kaynağı olarak görmesidir.

 2- Sanat sanat için anlayışına bağlı kalan yazarlar, toplumsal meselelerle ilgilenmemiştir.

 3- Divan edebiyatı şairleri tarafından benimsenen ''kafiye göz içindir'' anlayışı terk edilmiş, ''kafiye kulak içindir'' anlayışına göre şiirler yazılmıştır.

Haberin Devamı

 4- Öykü ve roman türündeki olay yazılarında, aşk, ayrılık acısı, kuşak çatışması ve yabancılaşma gibi konular ele alınmıştır.

 5- Şiirlerde sembolizmin etkisi bariz bir şekilde görülür. Doğrudan anlatım yerine, çağrışıma ve imgeye dayalı bir şiir dili oluşturulmuştur.

 6- Romanda ise naturalizm etkisi görülür. Olay örgüsü içerisinde yer alan şeyler, detaylı ve gerçekçi bir şekilde anlatılmıştır.

 7- Yazarlar, edebi eserlerinde çok fazla Farsça, Arapça ve Fransızca kökenli kelime kullanmıştır. Bu da Servet-i Fünun akımının ''toplumdan uzak bir edebiyat akımı'' olarak suçlanmasına neden olmuştur.

 8- Hikaye ve romanların birçoğu İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir gibi büyük şehirlerde geçer.

 9- Sone türündeki şiirler, ilk defa bu dönem kaleme alınmıştır.

 Hem düz yazılarda hem de manzum eserlerde, mübalağa, tezat, aliterasyon ve mecaz-ı mürsel gibi söz sanatları sık sık kullanılmıştır.

Serveti Fünun Yazarlarının Eserleri

1- Tevfik Fikret:

 İlk şiir kitabı yılında Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz) adıyla yayımlandı. Öykülerini ''Senin İçin'' adlı kitapta toplayan Tevfik Fikret, her zaman şair kimliğiyle ön plana çıktı. Çocuklar için çıkardığı Şermin adlı kitabı dönemin en çok okunan kitapları arasında yer aldı. Fransız edebiyatından etkilenen Tevfik Fikret, terzerima ve sone türünde birçok şiir kaleme aldı.

Haberin Devamı

 Eserleri: İnanmak İhtiyacı, Haluk'un Çocukluğu, Tarih-i Kadim, Hasta Çocuk

2- Halit Ziya Uşaklıgil:

 Türk Edebiyatı tarihinde ilk kez Halit Ziya Uşaklıgil, kendi eserlerini sadeleştirerek yeniden yayımladı. Tevfik Fikret gibi eserlerinde ağır ve sanatlı bir dil kullanan yazar, roman ve öykü dışında, tiyatro oyunları, gezi yazıları, hatıra ve deneme türünde de birçok kitap kaleme aldı.

 Eserleri: Aşk-ı Memnu (Yasak Aşk), Saray ve Ötesi, Sepette Bulunmuş, Mai ve Siyah, Bir Ölünün Defteri

3- Cenap Şahabettin:

 Şiirlerinde sembolik bir fil kullanan Cenap Şahabettin, Almanya ve İsviçre'ye yaptığı yolculuklarda edindiği izlenimleri ''Avrupa Mektupları'' adlı kitabında topladı.

Haberin Devamı

 Eserleri: Tiryaki Sözler, Merdud Aile, Hac Yolunda,

4- Mehmet Rauf

 Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edilen Eylül adlı eseri yılında yayımlandı. 14 romanı ve 11 öykü kitabı bulunan Mehmet Rauf, şiirlerini Sonbahar adlı kitapta topladı.

 Eserleri: Ferda-yı Garam, Son Emel, Hanımlar Arasında, Eski Aşk Geceleri

5- Süleyman Nazif:

 Eserleri: Hz. İsa'ya Açık Mektup, Yıkılan Müessese, Çal Çoban Çal, Batarya ile Ateş

6- Ali Ekrem Bolayır

 Eserleri - Tair-i İlahi, Şiir Demeti

Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide) Genel Özellikleri
Recaizade Mahmut Ekrem’in önderliğinde Servet-i Funun Dergisi etrafında toplanan bazı gençler Tevfik Fikret’in derginin başına getirilmesiyle edebi bir topluluk özelliği kazanır.
Sonraları Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir Erozan, Ali Ekrem Bolayır, Halit Ziya Uşaklıgil’in katılımıyla genişler.
Eserlerinde toplumsal konuları işlemediler.
Fransız edebiyatından etkilendiler.
Aruz başarıyla ölçüsü kullanılmıştır.(Sadece Tevfik Fikret “Şermin” adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.)
Hep uzak ülkelere gitme hayaliyle yaşadılar.
Sanat, sanat içindir ilkesine bağlı kaldılar.
Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırılmıştır. Konu bütünlüğüne önem verilmiştir.
Batı’dan sone ve terza-rima gibi yeni nazım şekilleri alınmıştır.
Roman dalında Halit Ziya oldukça başarılı eserler vermiştir.
Şiirde parnasizm ve sembolizmden etkilenmişlerdir.

SERVET-İ FUNUN EDEBİYATI SANATÇILARI

TEVFİK FİKRET()

Kendi akımının ve Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir.
Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
Fen, bilim, teknik onun kalemiyle şiirimize girmiştir.
Parnasizm akımından etkilenmiştir.
Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır.
Şermin adlı eserinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
Servet-i Funun’dan sonra herhangi bir topluluğa katılmamış, bazı sosyal şiirler yazmıştır.
Türk edebiyatında ilk defa İstanbul’u eleştiren şair olmuştur.(Sis şiiri)
Mehmet Akif ile atışmışlardır. Oğlu Amerika’ya okumak için gider; ancak papaz olur.
Eserleri: Rubab-ı Şikeste, Haluk’un Defteri, Rubab-ın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru, Şermin
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL()

Birçok edebi türde eser vermesine rağmen asıl ününü romanlarda bulmuştur.
Sanatlı bir söyleyişi, iyi bir gözlemciliği vardır.
Romanlarında üst tabakanın hayat özelliklerini işlemesine rağmen hikâyelerinde sıradan insanları işlemiştir.
Realizm ve natüralizmi benimsemiştir.
Eserleri teknik açıdan kuvvetlidir, bu yönüyle romancılığımızın üstadı sayılır.
Şiirleri düz yazıya oldukça yakındır.
Eserleri: Aşk-Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Aşka Dair, Kâbus.
CENAP ŞAHABETTİN ()

Sanat, sanat içindir görüşünü benimsemiştir.
Halk arasında birçok dizesi atasözü gibi kullanılmaktadır.
Dilini süslemiş, kelime oyunları bol, söz sanatları oldukça fazla kullanmıştır.
Şaire göre “şiir kelimelerle resim yapma işidir.”
Eserleri: Hac Yolunda, Evrak-ı Eyyam, Tamat, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Afak-ı Irak Tiryaki Sözleri.

HÜSEYİN CAHİT YALÇIN ( – )

Roman ve hikâyeci olarak ün kazanmış; sonraları siyasi yazarlığa geçmiştir.
Roman ve hikâyelerinde şairane ve süslü bir üslup kullanmıştır.
Fıkra, anı, eleştiri, mensur şiir türlerinde de eserler yazmıştır.
Eski-yeni tartışmalarında yeni edebiyatın başta gelen savunucularından olmuştur.
“Edebiyat ve Hukuk” makalesinden dolayı Servet-i Fünun dergisi kapatılmıştır.
Eserleri:

Hikâye: Hayat-ı Muhayyel
Roman: Hayal içinde
Eleştiri: Kavgalarım
Anı: Edebi Hatıralar (Edebiyat Anıları), Siyasal Anılar
AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU ( – )

Servet-i Fünun dergisinde sanatlı, ağır bir dille yazdığı hikâyelerle Servet-i Fünun topluluğu içinde yer almıştır.
Hikâyeleri Maupassant tarzına (olay hikâyeciliği) uygundur.
Türkçülük ve Yeni Lisan akımını benimsedikten, Türk Yurdu, Türk Derneği dergilerine geçtikten sonra milli konularda sade bir dille hikâyeler yazmıştır.
Eserleri:

Hikâye: Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar
Roman: Gönül Hanım
SÜLEYMAN NAZİF ( – )

İlk şiirlerinde Namık Kemal başta olmak üzere Tanzimat şairlerinden etkilenmiştir.
Makale, şiir, mensur şiir, mektup gibi türlerde eserler vermiştir.
Nesirlerinde ahenk kaygısıyla yabancı sözcük ve tamlamalardan yararlanmıştır.
Eserleri:

Şiir: Gizli Figanlar, Firak-ı Irak, Malta Geceleri (nazım nesir karışık)
MEHMET RAUF ()

İlk psikolojik romanımız olan “EYLÜL”ü yazmıştır.
Çok fazla bir edebi kimliği yoktur.
Halit Ziya’nın etkisinde kalmıştır.
SERVET-İ FUNUN DÖNEMİNİN BAĞIMSIZ İSİMLERİ
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR()

Realist-natüralist bir yazardır.
Toplum için sanat görüşündedir.
Hemen her şey onun eserlerine konu olmuştur.
Mizaha, günlük konuşmalara çok sık başvurmuştur.
Ona göre roman sokağın aynasıdır.
Yabancı hayranlığı, mürebbiye takıntısını, kadın dedikodularını eserlerinde sıkça işlemiştir.
Eserleri İstanbul merkezlidir. Anadolu yoktur.
Eserleri: Şık, Mürebbiye, İffet, Şıpsevdi, Gulyabani, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Ben Deli Miyim? Nimetşinas
AHMET RASİM ()

Eserlerinde ele aldığı kişilerin geleneklerinden, göreneklerinden, inançlarından bahsetmiştir.
Yapıtlarında sohbet havası vardır.
Servet-i Fünundan uzak durmuştur, Ahmet Mithat Efendi’nin edebi çizgisini izlemiştir.
Eserlerinde yaşadığı döneme ait ayrıntılı bilgiler vermiştir.
Kadın-erkek ilişkileri konusunu eserlerinde katı ahlakçı bir tutumla işlemiştir.
Şarkı da bestelemiştir.
Başlıca eserleri: Hamamcı Ülfet (), Fuhş-ı Atik (), İki Güzel Günahkar, Afife, Kitabe-i Gam, Şehir Mektupları, Falaka, Muharrir Şair Edip, Ramazan Sohbetleri, Menakıbı İslam, Eşkali Zaman, Ciddü Mizah, Gülüp Ağladıklarım, Muharrir Bu Ya, Osmanlı Tarihi, İki Hatıra Üç Şahsiyet, İstibdattan Hakimiyeti Milliyeye, Romanya Mektupları

kaynağı değiştir]

Divan edebiyatında kafiye, iki mısrada bir, Arap alfabesindeki harflerin tekrarıyla oluşturulur. Şiirin anlamı ve beyitlerin bütünlüğü bu kafiye sayesinde bütünleşir. Türk edebiyatında bu kural, Türkçe fonetiğine uygun biçimde düzenlenmemiş ve Türkçede aynı sesi karşılayan farklı harfler yerine Arap abecesindeki aynı harflerin tekrarı esas alınmıştır. Ancak bu durum Tanzimat edebiyatının getirdiği şekilde ve içerikte yenileşme çabası içinde ufak adımlarla çözülmeye çalışılmıştır.

Şinasi, Alphonse de Lamartine'den Meditations şiirinden dört kıtayı çevirirken yeni kafiyeleniş şekilleri arar. Bir sonraki adımda da Ethem Pertev Paşa'nın Victor Hugo'dan tercüme ettiği Tıfl-ı Naim isimli şiirinin eski edebiyat ile ilgisi yoktur. Bu kafiyedeki yenilenme çabaları içerisinde Abdülhak Hamit Tarhan'ın Duhter-i Hindu piyesiyle yeni nazım şekilleri gelir. Bu hareketler, bize şiirde şekil değişikliğine yönelişi gösterir.[3] Bu değişim çabalarının içerisinde Hasan Asaf isimli bir genç, tarihinde Malumat Gaztesi'nde Bürhan-ı Kudret isminde bir şiir yayımlar.

Bürhan-ı Kudret şiirindeki "Zerre-i nurundan iken muhtebes / Mihr ü mehe bakmak abes" beytindeki kafiye unsuru olan s, muktebes (مقتبس) sözcüğünde sin harfi ile abes (عبث) sözcüğünde&#;ise s harfi ile yazılmıştı. Bu basit olay, devam etmekte olan eski - yeni tartışmasını daha sistemli bir zemine oturmasına yardımcı olur ve yenilikçi grup Recaizade Mahmud Ekrem'in çağrısıyla Servet-i Fünûn dergisi etrafında toplanır. Böyle bir toplaşma, güçlerini birleştiren yenilikçi kanada, herkesin dikkate alacağı bir vizyon sağlar ve bu bağlamda Servet-i Fünûn dönemi başlamış olur.[4]

Servet-i Fünûn edebiyatının dağılışı[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır