1- ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR ()
Saf (Öz): Arı, katıksız, has
Saf Şiir: Müziğe yakın bir ritmin, ahengin, söyleyişin ön planda olduğu ve içinde şiirsel öğelerin dışında hiçbir şey barındırmayan şiire saf şiir denir. Saf şiirde, şiire ait olmayan unsurlar şiirde kullanılmaz. Saf şiir, bir düşünceyi anlatmak için yazılmayan şiirdir.
Saf şiir anlayışı, Fransız şair Stephane Mallerme’ nin Şiir, fikirlerle değil kelimelerle yazılır. Sözünden kaynaklanan bir anlayışla ortaya çıkmıştır. Dünya edebiyatında Paul Verlaine, saf şiirin öncüsüdür.
Şiirde ahenk, ritim, ses, söyleyiş ve müzikalite şiiri şiir yapan özelliklerdendir. Saf şiir, bu özelliklerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır.
Saf şiirde en etkili isim Ahmet Haşim dir. Saf şiirin edebiyatımızdaki öncüsü Ahmet Haşimdir. İkinci etkili isim ise Ahmet Haşimden etkilenen Yahya Kemal Beyatlıdır. Milli Edebiyat Döneminde Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı başta olmak üzere saf şiir anlayışına uygun şiirler yazan şairler vardır. Ancak saf Şiir, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlının çabalarıyla anlam ve değer kazanır.
monash.pw - Türkçe ve edebiyat Öğretmenlerinin Kaynak Sitesi
• Saf (öz) şiir anlayışı Paul Valerynin şiirde dili her şeyin üstünde tutan görüşünden hareketle, Batı edebiyatından Paul Valery, Stephane Mallarme ve Divan şiirinin biçimci yapısından bir hayli etkilenen;
• Ahmet Haşim
• Yahya Kemal Beyatlı
• Ahmet Hamdi Tanpınar
• Cahit Sıtkı Tarancı
• Ahmet Muhip Dıranas
• Behçet Necatigil
• Asaf Halet Çelebi
• Necip Fazıl Kısakürek
• Özdemir Asaf
• Fazıl Hüsnü Dağlarca
• Ziya Osman Saba
gibi şairlerimizde görülen ortak zevk ve anlayışa verilen addır.
• Türk edebiyatında Saf Şiir eğilimi Ahmet Haşimin Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar adlı makalesiyle (Türk edebiyatında ilk poetika örneği kabul edilir.) başlar.
• Sanatın bir form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel bir imge düzeni oluştururlar. Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler, dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir.
• Dilde saflaşma düşüncesi, kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir. Şiirsel söylemin zirvesine ulaşmak düşüncesiyle dilin yücelişi paralellik gösterir.
• Şiirde her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimi, bu şairleri her türlü mektepleşme eğiliminin dışında kalıp müstakil şahsiyetler olarak şiir yazmaya yöneltmiştir.
• Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel (hayali) ve bireysel yön ağır basar. İçsel ve bireyci bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.
• Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır. Bu anlayıştaki şairler didaktik bilgiden uzak durup; bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaç edinirler. Kısacası bu şairler şiirde anlama fazla önem vermezler. Anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için şiir yazarlar.
• Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacıdır. Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendini hissettirir.
• Gizemsellik, simgecilik, bireysellik, ruh, ölüm, masal, rüya, mittemalarının yoğunca işlendiği bu şiirler zekâ ve bilincin disipliniyle bütünleştirilerek yazılmıştır.
Saf şiir, bazı kişiler tarafından toplumsal mesele ve ideolojilere olan uzaklığı nedeniyle eleştiri oklarına maruz kalabiliyor. Fakat bazı kişiler de bu şiir türünün, bu edebiyat türünün, gerçek edebiyat olduğunu, dış etkenlerden kendini soyutlayarak şiir sanatının asıl temsilcisi olduğunu savunuyorlar. Bu, biraz da kişiden kişiye değişen ve şiir anlayışlarına göre değişen bir mesele olarak yorumlanmalıdır. Edebiyat, kocaman bir kumsala benzetilebilir. İçerisinde çeşit çeşit renkli taş mevcuttur. Bireyler, hangi edebiyat içerisindeki çok çeşitli akımlardan bazılarını muhakkak sevecek ve bu alanda kendi zevklerine uygun temsilcileri okuyabileceklerdir.
Saf şiir temelde, Paul Valery'nin "şiirin dilini her şeyin üstünde tutan" düşüncesinden yola çıkarak oluşmuş olan bir akımdır. Batı edebiyatından Paul Valery, Stephane Mallarme ve Divan şiirinin biçimci şeklinden oldukça etkilenen şairler, bu akımı Türkiye'de temsil etmişler ve bu akıma uygun olacak şekilde çalışmalar yapmışlardır.
Saf ya da diğer adıyla öz şiir'e olan eğilim, ilk olarak Ahmet Haşim'in "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" isimli makalesi ile başlar. Bu eser aynı zamanda Türk edebiyatında ilk poetika örneği olarak da kabul edilir.
Saf şiir, sosyal olaylardan ve akla gelebilecek herhangi bir ideolojiden uzak duran, yalnızca kişide haz duygusunu uyandıracak şekilde yazılan bir şiir türüdür. Zengin imge, ritimli sözler vardır ve esas olay bunların uyumlu kullanımında yatar.
Öz şiirin dünyada ve ülkemizde temsilcileri bulunmaktadır. Saf şiirin dünyadaki temsilcileri, aşağıdaki gibidir.
Ülkemizdeki temsilciler ise aşağıda sıralanmaktadır.
Aşağıda öz şiir, iki adet şiir ile örneklendirilmiştir.
BİR GÜNÜN SONUNDA ARZÛ
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi… sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nâlân;
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrârını ömrün eder i'lân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Âlemlerimizden sefer eyler?
Gök! Benim… Geliyorum ölüm mağaralarından,
Duymaya çarpışını sahile dalgaların,
Görüyorum altın kürekli kadırgaların
Belirişlerini şafakla karanlıklardan.
Ünlüyor kralları şimdi bu yalnız eller,
Tuzlu sakalları parmaklarımı eylerdi;
Ağlıyordum. Onlar utkularını söylerdi
Ardında gemilerin uzaklaşan körfezler.
Duyuyorum boynuzların, süel boruların
Kalkışına tempo tutuşunu kürelerin;
Boğuyor gürültüyü türküsü tayfaların.
Şanlı burnunda gemilerin, coşkun Tanrılar,
O eski gülüşleriyle dövdüğü denizlerin
Yontuk, dost kollarını bana uzatıyorlar.
Öğrenciler, saf şiirin temsilcilerini daha kolay bir şekilde ezberlemek için, bu şairleri sırasıyla ezberleyebilirler. Aşağıda, ilk harfleri kalın puntolarla yazılmış şairlerin baş harfleri sıra ile okunduğunda FB'li ÖZCAN YAAA kodu ortaya çıkmaktadır.