edip cansever şiirler yazdım kitaplar okudum / Gelmiş Bulundum: Seçme Şiirler - Edip Cansever - Google Books

Edip Cansever Şiirler Yazdım Kitaplar Okudum

edip cansever şiirler yazdım kitaplar okudum

Gelmiş Bulundum - Seçme Şiirler

“Bir”in Derdi “İki”

Kendini, anlatmak, hep anlatmak... bıkmadan, usanmadan, sonuna kadar anlatmak şeklinde vareden bir bitmez tükenmez dil akışı-aktarımını bilebildiyse şiirimiz, bunu öncelikle Nâzım Hikmet’e, ama pek çok yönden ve daha fazlasını Edip Cansever’e borçludur; iddiayı daha anlaşılır kılmak adına eklemek gerekir ki mesele nicelikle ilgili değildir ve mesela, külliyatının cesametiyle hem Nâzım Hikmet hem de Edip Cansever’in yazdıklarını geride bırakan Fazıl Hüsnü Dağlarca anlatmamış, söylemiştir. Anlattığı, tek kelimelik bir maceradır Edip Cansever’in... ama işte, öyle bir “tek kelime”dir ki o macera, geçmişi ve şimdiyi, içine geleceği de katıp “ân”da kavrayan binbir kollu kapsayışıyla “varoluş”un akla geldik gelmedik tüm konaklarına uğrar; eğleşir de o konaklarda bir zaman, ama hangi konakta ne süre eğleşirse eğleşsin, bir sonraki konağın çağrısı kaçınılmazdır ve bir zaman da söz konusu o “yeni” konağın suyundan içmek üzere yola koyulmak zorunda kalır; sonra bir konak daha, sonra bir daha... yalnızlık çünkü, sonsuzdur; insan gibi; ki bunu, başı sonu yalnızlık demek olan ömür adlı o kutlu macerayı, Şairin Seyir Defteri adını verdiği kitabının girişindeki şu dört dizeyle, (dünya durdukça duracak, ancak has şairlerin harcı bir mükemmel dille) gene Edip Cansever’in kendi özetler: “Doğanın bana verdiği bu ödülden / Çıldırıp yitmemek için / İki insan gibi kaldım / Birbiriyle konuşan iki insan”.

Gelmiş Bulundum: Seçme Şiirler

Edip Cansever (1928–1986) İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiği Yüksek Ticaret Okulu’ndaki öğrenimini yarıda bırakarak babasının Kapalıçarşı’daki dükkânında ticarete başladı ve 1976 yılına kadar antikacılık yaptı... Turgut Uyar ve Cemal Süreya ile birlikte “İkinci Yeni”nin öncü şairleri arasında anılan Cansever’in ilk kitabı İkindi Üstü (1947), henüz 19 yaşında bir delikanlının, dünyayla ilk karşılaşmasının, tanışmasının ve ilk itirazlara yeltenişinin izlenimlerini dile getirir. Yer yer acemice de olsa alttan alta, akacağı derin ve geniş yatağın ilk işaretlerini de taşıyan İkindi Üstü’nden sonraki ikinci kitabı Dirlik Düzenlik (1954), büyük ölçüde “Garip Şiiri”nin etkisinde kalsa da, şairin daha sonra İkinci Yeni’ye ulanacak şiir yaklaşımının ilk ipuçlarını verir; bu kitapta yer alan “Masa da Masaymış Ha” adlı şiir, Türk şiirinin en çok bilinen şiirleri arasında yer alacaktır. Dilini olduğu kadar konularını, yöneliş ve tercihlerini de bulduğu kitap olan Yerçekimli Karanfil (1957), “bireyin yalnızlığı ve yabancılığının güdülediği sonsuz arayış çabası” biçiminde özetlenebilecek Cansever şiirinin temellerini atar; ve aynı izlek, “dramatik şiir”in ayrı ayrı ustalık örnekleri olan Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964) ile sürer. Çağrılmayan Yakup’la (1969) başlayan sol siyasal eylemlere duygusal ve düşünsel planda katılışın şiirleri, Kirli Ağustos’ta (1970) çeşitlenerek sürdükten sonra, Sonrası Kalır’la (1974) destansı boyutlar kazanır. Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) ve Sevda ile Sevgi (1977), toplumsal planda yaşanan “yenilgi”nin ardından yeniden bireysele dönüştür; ve Şairin Seyir Defteri (1980), Bezik Oynayan Kadınlar (1982), İlkyaz Şikâyetçileri (1984), Oteller Kenti (1985) adlı kitaplar, bu “içe kapanış”ı evrensel yalnızlık planında kavrayışın şiirlerini bir araya getirir. Yerçekimli Karanfil ile 1958 Yeditepe Şiir Armağanı; Ben Ruhi Bey Nasılım ile 1977 TDK Şiir Ödülü; ve Yeniden adlı toplu şiirleriyle Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü bulunan Edip Cansever’in yayımlanmamış şiirleri Gül Dönüyor Avucumda (1987) adlı kitapta toplanmıştır.

Gelmiş Bulundum

Ben mişim---neymiş?---su sesiymiş Oymuş---cam kırıkları gibi gövdemi yakan--- Yanağında sardunya kokusuyla yazdan Kimmiş o gelen ya giden kimmiş Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan. Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan Kim koparmış dalından bu yabani incirleri Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan. Yıldızlar, büyülü ülke, adımı unutturan Bir kaya, bir ot, bir akarsu Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu Ki bütün ölüleri sığa çıkaran Ve kenti bir ölüm derinliğine salan Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu. Şiirler yazdım, kitaplar okudum Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum Derinlerde kaldım böyle bir zaman Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları Söylesin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.

Edip Cansever

Ben mişim---neymiş?---su sesiymiş
Oymuş---cam kırıkları gibi gövdemi yakan---
Yanağında sardunya kokusuyla yazdan
Kimmiş o gelen ya giden kimmiş
Bir yabancı mı , yoksa bir ermiş
Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.

Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi
Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan
Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan
Kim koparmış dalından bu yabani incirleri
Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri
Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.

Yıldızlar, büyülü ülke, adımı unutturan
Bir kaya, bir ot, bir akarsu
Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu
Ki bütün ölüleri sağa çıkaran
Ve kenti bir ölüm derinliğine salan
Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu.

Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmus ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır