ZMR - Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüü (MTA) geçtiimiz hafta Türkiye'de diri fay hatt üzerinde yer alan ve deprem riski tayan illerin yenilenmi haritasn yaynlad. Haritaya göre Türkiye'de diri fay bulunurken, bu faylar üzerinde 45 il ve ilçe yer alyor. Birinci derece risk tayan toplamda 30 il bulunduu görülen haritada, Ege Bölgesi'ndeki riskli iller ise zmir, Manisa, Mula, Aydn, Denizli, Isparta ve Uak olarak yer ald.
Dier yandan Ege Bölgesi'nin en önemli merkezlerinden biri olan zmir'de kentin altnda 13’ü aktif 17 fay hatt bulunmas endieye neden oldu. 30 Ekim tarihinde yaanan depremin ardndan TÜK’in yl verilerine göre 1 milyon bin binann bulunduu zmir'de, kent halk deprem riski ve özellikle binalarn salaml konusunda kaygl. zmir Valisi Selim Köger geçtiimiz hafta kentteki 8 okulun tahliye edilmesine karar verildiini açklad.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odas (JMO) zmir ube Bakan Sinancan Öziçer, Ege Bölgesi için özellikle denizlerdeki faylarn varlna dikkat çekti. Denizdeki gömülü faylarn tespit edilmesi gerektiinin altn çizen Öziçer, "Kimi 13 kimi de 7 diyor. Ancak say önemli deil. Baktmz zaman zmir'de aktif faylarn mevcut olduu görülüyor. Bunlar geçmite de ciddi depremler üreten faylar. Özellikle denizdeki faylara dikkat çekmek istiyorum. Midilli'den tutun Sisam Adas'na kadar uzanan hatta can ve mal kaybna sebebiyet veren depremler üreten faylarmz var. Bu faylar son 30 ylda ciddi depremler ürettiine göre bundan sonra da üretecek. 30 Ekim de meydana gelen depremi üreten fay herhangi bir ekilde haritada görülen bir fay deildi. Gömülü bir fayd. Bu da Ege Denizi'nde büyük depremler üretecek gömülü faylar olabilecei anlamna geliyor. Bunlarn tespit edilmesi ve ortaya çkarlmas gerekmektedir" dedi.
Bu faylarn tespit edilebilmesi için gerekli ekipmanlarn var olduuna da dikkat çeken Öziçer, "Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü'ndeki Piri Reis Gemisi'nde sismik yansma yöntemi ile tespit edilebilir. Bu gemimizle denizdeki tüm fay aratrmalar yaplabilir. Bunu daha önce de söyledik. Maddi anlamda külfet ortaya çkacak bir aratrma da deil. Son dönemde denizlerden gelen ciddi bir tehlike olduu için öncelikle deniz faylarnn incelenmesi gerekiyor" dedi.
Büyükehir Belediyesi'nin yürüttüü jeofizik ve jeolojik çalmalarn önemli olduunu da ifade eden Öziçer, kentte son süreçte yaplan deprem çaltay ile bu konuda bir adm atldn dile getirdi. Öziçer, "Büyükehir Belediyesi'nin çok önemli yeralt aratrma projesi var. Bunun bir çaltay da yapld. Derin mesafeleri görebilecek jeofizik ve jeolojik çalmalar mevcut. Bu çalmalarla zmir'in yeralt tomografisi çkacak. Bu konuda bir adm atld. Bu çalmann sonuçlarna göre hareket edilmesi lazm. Kötü zeminler ve binalarla ilgili gerekli çalmalarn yaplmas gerekiyor. Tabii ki çalmalar çok önemlidir. Ancak çalmadan çkacak sonuçlar ile neler yaplmas gerektiini planlamak ve gerekenleri yapmak da çok önemli" diye konutu.
zmir ve çevresindeki faylarn üretebilecei deprem potansiyelinin belli olduunu söyleyen Öziçer, "Deprem olacak m?" sorusundan ziyade depremlere kar tedbir alnmasnn önemini vurgulad. Hem zmirlilerin hem de yerel yönetimlerin yapmas gerekenlere deinen Öziçer, son olarak unlar söyledi:
"Son depremlerde de gördük. nsanlar hep merdiven altlarnda ya da kap altlarnda yaamlarn yitirdiler. Vatandamzn deprem annda nasl hareket edilmesi gerektiine dair daha fazla bilinçlendirilmesi lazm. Bunu her zaman söylüyoruz; kaçp komaktan ziyade hayat üçgeni oluturulmaldr. Yerel belediyelerin de zemin etütleri ve gerekli denetimleri yapmas gerekiyor. Bina yaplmadan önceki zemin etüt raporlarnn belediyelerde doru bir ekilde denetlenmesi gerekiyor. Ama maalesef zmir'de 30 ilçenin 23'ünde jeofizik mühendisi istihdam yok. Bu da jeofizik çalmalarn denetlenemedii anlamna geliyor. Denetlenmeden bina tasarlanyor ve ruhsat veriliyor. Bu riski ortadan kaldracak tek ey bu istihdamn artrlmasdr."
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) “Türkiye Diri Fay Haritası”nı açıkladı. Buna göre, Türkiye’de ve üzeri büyüklükte deprem üretebilecek diri fay bulunurken listede fay sayısı bakımından İzmir dikkat çekti.
Cumhuriyet gazetesine haritayı yorumlayan Jeofizik Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, karadaki faylardan çok denizlerdeki fayların daha tehlikeli olduğunun altını çizdi.
Bazı deprem bilimcilerin bu fayların 7 ve üzeri büyüklüğünde deprem üretebileceği iddialarının bilimsel verilere dayanmadığının altını çizen Sinancan Öziçer, “Bunun için çok ciddi jeofizik çalışmalar yapılması gerekiyor. Diri fay haritasındaki fayların aktif olup olmadığı ve ne kadar büyüklüğe kadar deprem potansiyeli olduğu ancak sismik yansıma yöntemi ve derin elektrik yöntemleri gibi çok derin jeofizik yöntemlerle elde edilebilir. Bir faydaki deprem 6, 7, 10, 15 kilometre derinliklerde meydana geliyor. Ana odak merkezi orası. Bir sondaj ile 7 veya 10 kilometre derinliğe gidilemez. Hendek kazılarak 3 metrelik bir çukur kazılarak o fayın ne kadar büyüklükte bir deprem yaratacağı konusunda kesin bir yorum yapılamaz” diye konuştu
İzmir ve çevresinde son yıllarda meydana gelen depremlerin denizlerden geldiğine dikkat çeken jeofizik mühendisi Öziçer, “En büyük tehlike denizlerde. Son 30 yıla bakıldığında yıkıcı, hasar verici depremler denizlerde meydana gelmiş. Oradaki faylar çok daha derin, daha büyük depremler üretebilecek potansiyeli olan faylar. Bizlerin Ege Denizi’nin açıklarındaki fayları araştırmamız lazım. Çünkü İzmir’in yerleşimindeki faylar zaten yapılaşmadan dolayı ayrıntılı bakılamaz. Gömülü aktif faylar olabilir. Sisam depreminde meydana gelen fay, diri fay haritasında yoktu. Böyle bir fay görülmüyordu. Depremden sonra ortaya çıktı. Ege Denizi’nde bunun gibi faylar olabilir” dedi.
Jeofizik Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer
İzmir’deki fayların özelliklerine dair bilgiler veren Sinancan Öziçer, “İzmir ve çevresindeki faylar normal faylar ve 7 ve üzeri deprem üretebilecek büyüklükte değil. Normal fayın karakteri zaten çöküntü özelliği gösterdiğinden dolayı daha sık aralıklarla 7’yi geçmeyecek şekilde 6, , büyüklüklerinde deprem oluşturabilecek özelliklere sahiptir. Ama Doğu Anadolu fay hattı geçen hafta Kahramanmaraş’ta meydana gelen fay hattı ile Marmara ve İstanbul’da beklenen Kuzey Anadolu Fay hattının karakteri ‘doğrultu atımlı fay’ olduğundan dolayı yer yer 20, 30, 50 yılda bir 7 ve üzeri deprem üretebilecek fay karakterleri. Ege Bölgesi’ndeki çöküntü havzasında meydana gelen irili ufaklı fayların olduğu coğrafyadaki faylar normal fay olduğu için farklı karakterde ve özelliktedir” şeklinde konuştu.
İzmir merkezinde de körfeze kıyısı olan ilçelere dikkat çeken Öziçer, “Çiğli’den Güzelbahçe’ye kadar uzanan İzmir Körfezi’ne kıyısı olan bölge ile Manavkuyu-Bornova kısmının zeminleri oturmamış. Özellikle Manavkuyu taraflarında anakaya derinliği , metrelere uzandığı için buraya gelen deprem dalgalarının gücünü artıran bir zemine sahip. Ondan dolayı depreminde Manavkuyu ve Mansuroğlu mahallelerinde ciddi hasarlar meydana geldi. Aynı şekilde kıyı şeridindeki ilçeler de sağlam bir zemine oturmadığı için tehlikeli” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin deprem çekincesi” başlığı adı altında il il deprem bölgeleri haritasını yayınlayan Yüksek Jeofizik Mühendisi ve Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada İzmir için hayati uyarılarda bulundu. Başta İzmir olmak üzere, çevre iller ile birlikte Batı Anadolu’daki riski gözler önüne seren Ercan, yaptığı bilimsel araştırmalar sonucunda Denizli, Buldan, Germencik-Ortaklar, Sisam, Selçuk, Akhisar, Dikili, Seferihisar-Urla hattında oluşan gerilim sonucunda büyük bir risk olduğuna dikkat çekti. Ercan ayrıca, İzmir’in sarsıntı bölgelendirme jeofizik haritasında en riskli ilçeler olarak Çiğli, Sasalı, Konak, Bayraklı sahili, Bostanlı, İnciraltı gibi bölgeleri gösterirken, Güzelbahçe, Bornova, Bayraklı’nın iç kesimleri, Narlıdere ile Menemen’i tehlikeli olarak gösterdi. İzmir’in büyük bölümünün olası bir büyük depremden olumsuz etkileneceğini hatırlatan Ercan, Foça, Aliağa, Bergama, Dikili, Menderes ve Urla’yı ise depremde daha az riskli ve güvenli bölgeler olarak nitelendirdi.
depremİzmir KörfezijeofizikSinancan Öziçerfay hattıdiri fayfayİzmir
Yayınlanma: - 28 Şubat Güncellenme:
Uşak Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Tahir Gönen, Ege Bölgesi’nin depremselliğine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ege Bölgesi’nden geçen fay hatlarının Kuzey Anadolu’daki fay hatlarına göre daha kısa olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gönen, “Kuzey Anadolu fay hattında daha uzun kırımlar meydana geliyor. Dolayısıyla daha uzun süreli depremler üretebilirken, Ege Bölgesi’ndeki faylar kısa olduğu için çok uzun süreli depremler beklenmiyor. Ege’de deprem açısından Denizli, Aydın ve Manisa çok riskliyken, Uşak avantajlı. Uşak’ın kuzeyine doğru baktığımızda Kütahya Gediz ile Uşak Banaz’a doğru, güneyinde ise Denizli Çivril’den Afyon Dinar’a doğru bir fay hattı bulunmaktadır. Uşak’ın kuzey ve güney kesimlerinde bulunan fay hatlarından Uşak merkezi 1’inci derecede etkilenmez” dedi.
‘TORBALI VE ÖDEMİŞ RİSKLİ BÖLGEYE DAHA UZAK’
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Ege Bölgesi’nde de deprem senaryoları üzerine çalışıldığını belirten Doç. Dr. Tahir Gönen, Kütahya Gediz’deki depremin büyüklüğünde, Denizli’nin Çivril’dekinin ise büyüklüğünde olmasının beklendiğini kaydetti.
İzmir’in bazı bölgelerinde deprem riski olduğunu dile getiren Gönen, bazı ilçelerinin de bu riskten daha uzak konumda olduğunu kaydederek, “İzmir’in bazı bölgeleri riskli. Torbalı ve Ödemiş riskli bölgeye daha uzak konumda. Bu nedenle deprem riski açısından daha şanslı bir konumda bulunan Uşak, afet gibi durumlarda bir lojistik merkezi haline getirilebilir” diye konuştu. (DHA)
İlginizi ÇekebilirEge depreminin ardından kritik uyarı: Şimdilik kaygılanacak bir durum yokaydınDenizlidepremizmirKahramanmaraşKütahyaManisaUşakUşak Üniversitesiuygulama