FACEBOOK'TA PAYLAŞ TWITTER'DA PAYLAŞ412
Şeker Hastalığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?
Vücudumuzun enerji ihtiyacı, yiyeceklerimizdeki temel besin öğeleri karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Emilebilmek için en küçük parçalarına ayrılan besin öğelerinin en önemlisi “glukoz” adı verilen basit şekerlerdir. Glukoz başta beyin olmak üzere vücudun tüm organlarının önemli bir besin kaynağıdır. Hücreler ihtiyacı olan glukozu, midenin arkasında bulunan pankreas bezinin salgıladığı insülin hormonu yardımıyla kullanır.
Şeker hastalığı (diyabet), pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi ya da ürettiği insülinin etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen bir hastalıktır. İnsülin, şekerin hücre içine girmesini ve hücrede glikojen olarak depolanmasını sağlar. Şeker hastası, yediği besinden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve bu durumda kan şekeri düzeyi yükselir (hiperglisemi). Bu durum uzun dönemde birçok doku ve organda hasara yol açar.
Günümüzde dünyada her 12 kişiden 1’i şeker hastalığından etkilenmektedir. Öte yandan şeker hastalığı olan kişilerin neredeyse yarısı henüz tanı almamıştır. Bu da, aslında her 2 şeker hastasından 1’inin hastalığından habersizce yaşamına devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’de ise 2014 verilerine göre 7.2 milyonun üzerinde şeker hastası bulunmaktadır. Bu hastaların 2 milyondan fazlasına henüz tanı konmamıştır.
Şeker hastalığının tip 1 şeker hastalığı ve tip 2 şeker hastalığı olmak üzere belirgin iki tipi vardır. Tip 1 şeker hastalığı insülinin pankreasta hiç üretilmediği ya da çok az üretildiği tiptir ve sıklıkla çocukluk ve gençlik döneminde görülür.
Tip 2 şeker hastalığında ise vücut insülin üretmektedir, ancak hücreler insüline direnç göstermektedir. Buna bağlı olarak zaman içinde üretilen insülin miktarı da yetersiz kalır. Bu sebeple yemeklerden sonra kandaki şeker hücrelere giderek enerjiye dönüşemez ve kan şekeri düzeyi yükselir. Tip 2 şeker hastalığı genellikle orta yaş ve üzerindeki bireylerde görülür ve şeker hastalığı vakalarının %90-95’ini oluşturur.
Kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olduğu halde şeker hastalığı tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse bu durumda kişi gizli şeker hastası olarak adlandırılır. Bazı çalışmalarda gizli şekeri olan çoğu kişide 10 yıl içinde tip 2 şeker hastalığı geliştiği saptanmıştır. Gizli şeker hastası bireylerde kalp ve damar hastalık riski kan şekeri normal olan bireylere kıyasla 1.5 kat daha fazladır. Şeker hastalığı olan bireylerde ise 2-4 kat fazladır. Gizli şekeri olan bireyler yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde şeker hastalığını önleyebilir ve geciktirebilir.
Hamilelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücreleri hamileliğin ilerlemesiyle yeterli insülin salgılayamaz, bu nedenle daha önce şeker hastalığı belirtisi olmadığı halde hamilelik boyunca kan şekeri yükselebilir. 'Gestasyonel Diyabet' olarak isimlendirilen bu tablo, hamilelik bitiminde genellikle düzelir.
Genellikle ailesinde çok sayıda şeker hastası bulunan kişiler, 30 yaşın üzerinde, fazla kilolu hamileler gestasyonel diyabet açısından risk taşırlar. Gestasyonel diyabet doğumdan sonra genellikle düzelir fakat sonraki hamileliklerde tekrarlama riski yüksektir (yaklaşık %50).
Tip 1 şeker hastalığının başlıca belirtileri; ağız kuruluğu, susama hissi, sık idrara çıkma, yorgunluk ve halsizlik, sık acıkma, diyet yapmadığı halde zayıflama, bulanık görme, ellerde ve ayaklarda hissizlik veya uyuşma ve karıncalanmadır.
İnsülin eksikliğine bağlı olarak kanda biriken aşırı şeker idrarla atılırken vücut suyunu da çektiği için idrar miktarı fazlalaşır. Bu durumda susama hissi ve ağız kuruluğu artar. Sonuç olarak hasta normalden daha çok idrara çıkıp daha fazla su içmeye başlar.
Hücre içinde enerji (şeker) yoksunluğu nedeniyle hasta, kendisini yorgun ve huzursuz hisseder.
Alınan gıdalardan yararlanamayan vücut hücreleri enerji kaynağı olarak depolardaki yağları yakıt olarak kullanmaya başlar ve kişi zayıflar.
Kandaki şeker seviyesi çok yüksek ise vücudun tüm dokularından, bu arada göz merceğinden de su çekilir. Bu sebeple bakılan objelere odaklanılması güçleşir ve bulanık görme ortaya çıkar.
Bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken süre, tahribatın miktarına ve hızına bağlıdır. Bazı hastalarda belirtiler o kadar hızlı ilerler ki, hastalar şeker hastalığı teşhisi konmadan önce önemli bir şikayetleri olmadığını ifade ederler. Öte yandan, tahribat haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca sürebilir. Tahribatın hızlı olması durumunda vücut enerji ihtiyacı için kendi proteinlerini ve yağlarını kullanmak zorunda kalır. Özellikle yağların aşırı yıkımıyla oluşan ve keton cisimleri adı verilen son ürünler vücut için zararlı atıklardır ve vücutta birikerek ketoasidoz denilen duruma yol açar. Ketoasidozun belirtileri ise, karın ağrısı, hızlı solunum, aşırı halsizlik ve yorgunluktur. Böyle bir durumda derhal hastaneye başvurmak gerekir.
Tip 2 şeker hastalığının başlıca belirtileri; sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, sık sık enfeksiyon gelişmesi, ellerde ve ayaklarda hissizlik veya uyuşma ve karıncalanmadır. Ancak bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkar.
Sık idrara çıkma
Cilt yaralarının geç iyileşmesi
Ağız kuruluğu ve çok su içme
Kuru ve kaşıntılı bir cilt
Açlık hissi
Referanslar: 1. Türkiye Diyabet Vakfı. http://www.turkdiab.org/. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015. 2. Türk Diyabet Cemiyeti. http://www.diabetcemiyeti.org/. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015. 3. IDF Diabetes Atlas 6th Edition. http://www.idf.org/diabetesatlas/update-2014. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015. 4. International Diabetes Federation. http://www.idf.org/membership/eur/turkey#membership. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015. 5. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu. http://diyabet.gov.tr/index.php?lang=tr&page=29. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015. 6. Türkiye Diyabet Vakfı. http://www.turkdiab.org/page.aspx?u=1&s=13. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015. 7. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği. http://www.turkendokrin.org/files/pdf/03_Tip_1_Diyabet.pdf. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015. 8. Türkiye Diyabet Vakfı. http://www.turkdiab.org/page.aspx?u=1&s=14. Son erişim tarihi: 22 Temmuz 2015.
Doğru Bilinen Yanlışlar - Şeker HastalığıKimler Şeker Hastalığı Riski Altındadır?
Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) genellikle diyetin tam olarak uygulanmaması sebebiyle görülmekte olup bazı ilaçlar ve enfeksiyon hastalıkları gibi sebeplerden dolayı da meydana gelebilir.
Kan şekeri seviyesinin yükselmesi olarak ifade edilen hiperglisemi kandaki glikoz seviyesinin yükselmesidir. Tip 1 diyabet ve tip 2 diyabetin ayırıcı noktası olarak görülen bu duruma göre açıklık halinde kan şekeri 100 mg/dl, toklukta ise 140 mg/dl seviyesinin üzerindedir. Normalde kan şekeri belli bir dengede olmalı, tokluk halinde artmamalı ve açlık halinde düşmemelidir. Yüksek kan şekeri pek çok nedenden görülebilir. Dolayısıyla tedavi uygulanmadan önce bu nedenler araştırılmalı ve ona göre tedavi programı hazırlanmalıdır. Eğer bu yükseklik hastada uzun süreli olarak devam ederse çeşitli komplikasyonlar meydana gelebilir. Gerekli tedbir alınmadığında ileri seviyelerde hastalar komaya bile girebilir.
Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) görülen kişiler şu şekildedir:
Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) sebepleri bilindiğinde kontrollü tedavi mümkün hale gelecektir. En sık görülen sebepler şu şekildedir:
Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) belirtileri arasında sık sık idrara çıkma, bulanık görme, cinsel organlarda mantar ve kaşıntı, dudak çevresinde yaralar, dil üzerinde beyaz tabaka oluşması, aşırı yemek yeme arzusu ve açlık hissi, ağız kuruluğu ve kokusu, koyulaşan ve köpükleşen idrar, yorgunluk ve halsizlik hissi, çok fazla su içme ihtiyacı, açılan yaraların geç iyileşmesi gibi belirtiler yer almaktadır.
Genellikle obezite, böbrek nakli başta olmak üzere organ nakli, ailede şeker hastalığı olan kişilerin bulunması, hareketsiz bir yaşam tarzı, hipertansiyon, polikistik over sendromu ve yüksek kolesterolü olan kişilerde bu belirtiler daha yaygın şekilde görülmektedir. Ancak kan şekeri seviyesi yüksek çıkan her hastayı diyabet diye tanımlamak doğru değildir. Bu tanının koyulabilmesi için hiperglisemi belirtileri gösterilmelidir.
Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) tanısı için belirtileri bulunan kişilerden açken damardan ya da parmak ucundan kan alınır. Tokluk kanı alındığında hiperglisemi için gösterilen referans aralıkları daha farklı olacaktır. Elde edilen kan şekeri sonucu 183 mg/dl üzerinde ise şeker idrara geçer. Bu durum kan şekerinin yüksek olabileceğini düşündürür. Bunun yanı sıra kişiye hemoglabin A1C ölçümü yapılır. Üç aylık kan şekeri hakkında bilgi veren bu uygulama sonucu 6,5 üzerindeyse bu durum kan şekeri seviyesinin yüksek olduğu işaret eder.
Yüksek kan şekeri (hiperglisemi) tedavisi için hem ilaç tedavi uygulanmakta hem de hastaların bazı önerileri uygulaması istenmektedir. Buna göre hiperglisemi hastaları için öncelikle altta yatan sebep hastalık varsa bunun tedavisi yapılır. Bu kişiler mutlaka kilo vermelidir. Düzeli olarak egzersiz, spor ve yürüyüş yapmalı, diyetisyen tarafından verilen diyet programına eksiksiz şekilde uymalıdır. Aynı zamanda hastalar tedavinin düzeni ve verilen insülin ilaçlarının kullanımı ile ilgili mutlaka bilgilendirilmelidir. Bunların yanı sıra hastalara tedavi amaçlı insülin salgılayıcı antidiyabetikler ile insülin duyarlaştırıcı ilaçlar verilmektedir. Bu ilaçları kullanacak olan kişiler böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliklerine karşı daha dikkatli olmalıdır. Aynı zamanda ilaçların kilo aldırıcı yan etkileri de görülebilir. İlaç tedavisinde hastalara bu durumlarla ilgili hekim tarafından açıklama yapılmaktadır.