ekşi black friday / One moment, please...

Ekşi Black Friday

ekşi black friday

black friday

  • b*ku çıkan cuma.

  • türkiyede de fena geçmeyen aktivite. trendyolun bir sürü kampanyası var ve kombolanabiliyorlar.
    ukala ukala konuşmayın dümbükler. triplere bak hayatın sırrını çözüp nirvana çıkmışlar oradan biz acizlere vaaz veriyorlar. sabah kalkıp motomot bir şekilde bugün bf ozamn yürüyen uçak almalıyım demedim amına koyayım. bu tipler birşeyi beğendikleri anda sezon fiyatından alacak kadar kodaman ve başkalarını da öyle sanıyorlar sanırım.
    benim için hatrı sayılır fiyata denk gelen bir şey alacaksam takibe alırım bu indirim döneminde de 1 2 aydır takipte olduğum 3 tane şey vardı. 3te 1e varan indirimlerle aldım. evet mont aldım mont aldığım için sevindim kendime yapay ihtiyaç yaratıp sonra giderip sahahahah. la bıdı bıdı kafa sikmeyin

  • ilk olarak 1960’lı yıllarda, abd’nin en büyük şehirlerinden biri olan philadelphia’daki polisler tarafından kullanılmıştır. polisler bu ifadeyi şükran günü sonrası (tatil nedeniyle) şehirde yaşanan yaya ve araç trafiği nedeniyle fazladan çalışmak zorunda kalmaları nedeniyle kullanılmıştır.

    kaynak

  • bu, "kara cuma diyerek mübarek cuma'mızı kötülüyorlar!" geyikleri aklıma şöyle bir anımı getirdi. 1994, ortaokuldayım. özel kanallardan biri, hangisi hatırlamıyorum, spike lee'nin 1992 yapımı "malcolm x"ini yayınlayacağını duyurdu. başrolde denzel washington var. o akşam sokakların televizyonun ilk yıllarındaki gibi boşaldığı konuşuldu. ertesi gün okuldayım, bir arkadaşım var, emre adında. benim gibi dinsiz değil, inançlı bir oğlan. filmi izleyip çok heyecan yapmış. bütün gün anlattı durdu, sözlük sahnesi filan. beyaza iyilik, erdem, temizlik; siyaha kötülük, alçaklık, pislik gibi anlamlar vermek, çarpık batı düşüncesinin özellikleri. islam düşüncesinde böyle ikili zıtlıklar yok. anladın mı oğlum? doğu felsefesi, islam uygarlığı, biz daha insancıl ve insaniyiz, bıdı bıdı...

    e peki bu ne? madem siyah ve beyaz üstünden bu iyi kötü sembolizmi hep hristiyanların olayı ve bizim insan ayırmakla ve böyle sığ ayrımlarla işimiz yok, "kara" kelimesine neden bu kadar takıldınız kuzum? siyah kötü, beyaz iyi şeklindeki düşünce modeli onlarda olur dediğiniz batı uygarlığı "black" kelimesini burada iyi bir anlamda kullanırken kelimenin türkçe çevirisinden rencide olanın insan ayırmayan islam alemi olması sizi kıllandırmıyor mu? tonlarca siyahın yaşadığı, ve woke tayfanın zaman zaman beni de yadırgatacak kadar bayağı bir politik doğruculuğu dayattığı amerika'da black friday kalıbı sıkıntı yaratmıyor, ama onu türkçeye çevirmeye kalkınca, "sen benim inancıma siyah diyemezsin!" hım...

  • gün bugündür a dostlar! indirimin son gününde muhteşem cuma'yı kaçırmayın.

  • ürünlerin indirimli fiyatları bile çok pahalı yada bizim paramız değersiz

  • kardan zarar etmek gibi, yükseltilmiş fiyattan indirim yapmak demektir.

  • black friday diyip %30 + %11 indirim diyorlar ürünü satın alıyorum ürün elime geçmeden 2 gün içerisinde 300lira daha indirim yapiyorlar. bu yapılan ahlaksız ticarettir, tüketiciyi yanıltmaktır. hakikaten kapkara bir hafta benim için , arıyorum iade yapıp bi daha alın diyorlar! kaybedilecek enerji , emek, zaman ne olacak? yazık değil mi? 1 hafta sonra yapsalar aynı şeyi şanssızım derim kaderime boyun eğerim ama süper indirim diyip bi daha yok diyip de böyle geçirmeleri koyuyor be!

  • ikidebir efsane, kestane vs diyerek video izleme zevkimin baltalanmasına neden olan fraydey. ne cumaymış arkadaş.

  • geçen senelerde 1 hafta öncesinden bestbuyların önüne çadır kuruyorlardı, bugün bestbuy, walmart ve 2-3 başka zincir mağaza gezdim, alınacak hiç bir şey yok, corona etkisi sanırım. apple'da bazı ürünlerde %20 indirim vardı gerisi önce bindirim sonra indirim.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

Black Friday'de Alışveriş Yapanları Eleştirenleri Eleştiren, Alternatif Bir Görüş

burjuva indirim kovalamadan nesnelere sahip olabilir, "ihtiyaç duyduğunuzdan fazlasını almamalısınız" şeklindeki münzevi ahlak, yalnızca düzenli olarak ihtiyaç duyduklarından fazlasını satın alabilen insanlar için mantıklıdır. kara cuma eleştirileri sefil bir ahlak karnavalı.

düşük ücretli işçiler, maddi bir zorunluluk olarak harcamalarına dikkat ederler, büyük çoğunluğu da zaten boğazına kadar kredi borcu içindedir. düşük ücretli işçilere tüketim üstünden suçluluk enjekte etmek, burjuva toplumlarında bir erdem olarak görüyor.

bu yüzden de sözde tüketim karşıtı vaizlerin hedef kitlesi hiçbir zaman burjuva sınıfı olmuyor, diğer tüm sınıflara nutuk atıyor, ahlaksız olan da, açgözlü olan da, tüketen de, alışveriş çılgını olan da, meta fetişisti olan da, tasarruf nedir bilmeyen de onlardır, rezil olan da onlardır.

insanlara neyi yapıp neyi yapamayacağını, neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin iyi neyin kötü olduğunu vaaz etme hakkını kendinde gören, yalan dolan bir kapitalizm karşıtlığını kalkış noktası edinip sinsi bir ahlak şiddetine savrulan o sefil senfoni.


iddia şudur, kapitalizm, insanları gerçek ihtiyaçlarından uzaklaştırıp yapay arzular yaratır, bu kapitalist toplum vizyonunda, burjuvazi kitlesel reklamcılığı ve kültür endüstrisinin diğer kurucu unsurları, insanları gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri istemeye yönlendirir. reklama göre davranma ve tüketme ihtiyacı pompalanır ve baskı ile bireyin sırtına yüklenir, bu yüzden bu ihtiyaçların tamamı sunidir ve "yanlış" ihtiyaçlardır.

oysa kapitalizmin arzu ve ihtiyaçları genişletmesi, karşı çıkılacak bir durum değil tam tersine kapitalizmin biricik faydalarındadır. temel gıda ve barınağın ötesinde edebiyat, sanat, dekorasyon, seyahat vb. kapitalizmin "büyük uygarlaştırma etkisi"dir.

üstelik bu "suni" ihtiyaç argümanı frankfurt okulu'na değil burjuva iktisatçılarına aittir. burjuva iktisatçılarına göre iki tür ihtiyaç vardır, birincisi, bireyin toplumsal varlığından doğan ihtiyaçlar, ikincisi ise 'suni' ihtiyaçlar ". bu "suni ihtiyaç" ifadesine ise en başta marx karşı çıkar.

1844 elyazmaları'nda sorunun kaynağını ve tedavisinin ne olduğunu da söyler, "özel mülkiyet bizi o kadar aptal ve önyargılı yaptı ki, bir nesne ancak biz ona sahip olduğumuzda bizim olur…" marx'a göre mesele tüketim ile değil özel mülkiyetin ideolojisi ile ilgilidir.

marx'ın kapitalizm başlığında tüketim eleştirisi de kapitalizmin işçilerin arzularını ve ihtiyaçlarını genişletmesi ile ilgili değil, bir yandan bunu sağlarken öbür yandan işçiyi tüketemeyecek hale getirmesidir. kapitalist şiddet. 

yani kapitalizm marx'a göre büsbütün öcü değildir, bize mutluluk vaat eder, bunu yerine getirmeye de çalışır ama başaramaz, çünkü yarattığı ihtiyaca ulaşmamızı sağlayacak geliri sunamaz, yani mesele tüketim değildir, mesele sermayedeki eşitsizlik sebebiyle vaadini gerçekleştiremiyor olmasıdır, yoksa üretici biziz, neden tüketici olunca birden suçlanıyoruz?

"sahip olduklarımız bize sahip oluyor..." neymiş bu bize sahip olan nesne, artık kullanmadığımız için dayımıza verdiğimiz 2012 model iphone 5 mi?

üstelik, birçok insan bu indirimli satışlardan yararlanarak fayda sağlar, çünkü gelirleri düşük veya mütevazı, bu nedenle bu satışlar, "lüks" mallar elde etmek için sahip oldukları ele geçen nadir fırsatlardan. buradaki sorun türkiye'nin ileri gelişmiş bir kapitalist ülke olmaması, black friday bu yüzden bizde epey absürt.


daha da ötesi, maddi şeylere duyulan arzuyu eleştirmek, insanların sosyal ilişkileri sürdürmek için bulundukları faaliyeti ve insanın kendini geliştirmesinde maddi şeylere ne kadar bağlı olduğu gerçeğini de yok saymak demek.

örneğin, işinizi yapmak için iyi bir bilgisayara sahip olmak zorundasınız, yerine daha işlevsel bir ürün çıkıyor, yahut en fazla iki sene sonra o aldığınız telefonun sarjı artık yetmiyor. tüketim eleştirilecek bir olgu değil, eleştirilecek olan şirketlerin üretim safhası, çünkü bu ürünleri elde etmeden faaliyette bulunmanız, kendinizi mutlu hissetmeniz neredeyse imkansız.

ve dahası kapitalizm altında ortaya çıkan ihtiyaçların çoğalması, özünde özgürleştiricidir, insanı zenginleştirir ve toplumsallaşmaya da katkı sağlar.

üstelik marx'ın meta fetişizmi eleştirisi de tüketim ile değil, metanın değerinin, fiziksel nesnenin kendisinin dünyevi yaratımından ve yaşayan insanlar tarafından kullanılmasından nasıl koptuğu ile ilgilidir.

o "tüketmeyin, yeter!" çığlığı atan, "ihtiyacınız olanı almayın!" gibi bir ifadeyle kişi için neyin ihtiyaç neyin gereksiz olduğunu belirleme hakkını elinde tuttuğu zannındaki ahlaksızların da bir tanesi bile diyojen gibi fıçıda yaşamıyor.

üreten biziz, tüketmek da sonuna kadar hakkımız, bu hakkın önündeki en büyük engeller de işçinin gelirini gasp eden burjuva sınıfı, adil olmayan bir servet dağılımı. hem burjuva gelirine el koysun, hem de yoksulluğunun suçlusu senin açgözlülüğün olsun, bu da yetmiyormuş gibi ürün almak istediğinde bir de ahlaksızlık fırçası ye.

burjuva tüketecek kimsenin gıkı çıkmayacak, biz tüketince ahlaksız, açgözlü olacağız.

savunulması gereken, herkesin maddi bolluğun tadını çıkarabileceği bir dünyadır, hem bireyin ihtiyaçlarının genişlediği hem de tatmin edildiği bir dünya. onun için de tek çare var, drogba.

ihtiyacı olmayan şeyleri alan insanlar mı arıyorsun ? git ülkenin en güzel semtinden yılda bir gün bile oturmadığı sekizinci villasını satın alan burjuvayı göm. bi susmadınız şu dar gelirlileri eleştirmekten, müptezel ahlak zabıtaları, kafa ütüleyen korolar sizi... 

kaynaklar:

1- herbert marcuse, tek boyutlu insan,
2- karl marx, grundrisse
3- karl marx, grundrisse
4- karl marx, 1844 el yazmaları,
5- das kapital: politik-ekonominin ideolojisinin eleştirisi, cilt 2
6- das kapital: politik-ekonominin ideolojisinin eleştirisi, cilt 1

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır