Ekşi Sözlük Yaran Fıkralar

• eşi yatakta einstein'e der ki;
  -2 dakika sürdü gene.
  einstein yapıştırır cevabı:
  -zaman görecelidir.

• bu fıkra daha önce anlatıldı biliyorum ama benim anlatışım daha güzel olduğu için bir de benden dinleyin.
  
  temel apartmanda oturuyormuş. kapıcı gelmiş. çöpleri topluyormuş. zile basmış. demiş ki:
  
  - çöp var mı?
  
  - dur hanıma sorayım, demiş temel. karısına sormuş:
  - hanım çöp var mı evde?
  
  temel&#x;in karısı:
  
  - var, demiş. temel kapıcıya dönmüş:
  
  - varmış istemez, demiş ve kapıyı kapatmış.

• fıkra değil gerçek
  osmanlı dönemi herkes rüşvetten şikâyetçi.
  sadrazam (başbakan) koca yusuf paşa bürokrasinin tepe isimlerini toplamış:
  - rüşvet almayanlar yemin etsin.
  herkes yemin etmeye başlamış.
  salonda dönemin ünlü şairi nüktedan haşmet de varmış.
  sadrazam, haşmet'e dönmüş:
  - haşmet, sen de önemli görevlerde bulundun yemin etmeyecek misin?
  - efendimiz
  halk arasında yaygın bir inanç var yalan yere yemin eden çarpılır bekliyorum salondakilerden kimse çarpılmazsa ben de yemin edeceğim.
  
  debe editi: debe editi'ne karşıyım.

• adamcağızın canı bara gidip birkaç kadeh içmek istemiş barlar sokağında gezerken bir tabela çarpmış gözüne: "yüksek teknoloji bar" !!!
  
  adam meraklanmış, içeri girmeye karar vermiş.
  bir bakmış, barmen bir robot
  robot nazikçe yaklaşmış ve:
  - "hoş geldiniz beyefendi, zeka düzeyiniz?"
  adam şaşkınlıkla "" deyivermiş. robot hemen bir malt viski vermiş ve nükleer fizik, pnömatik sistemler, ozon tabakası, satranç gibi konulardan söz açmış
  güzel bir gece geçiren adam, ertesi gece de aynı bara gitmeye karar vermiş. yalnız bu defa zeka düzeyine "" demiş. robot hemen bir bardak bira getirmiş ve futbol, at yarışı, emeklilik hayallerinden falan bahsetmiş; açık saçık seks fıkraları anlatıp sarhoş taklidi yapmış.
  iyice keyiflenen adam ertesi gece yine gitmiş ancak bu sefer zekasına "20" demiş
  robot hemen bir fincan çay getirmiş ve başlamış:
  - "eeeee? naapceeez? gene oyumuzu akp'ye vercez de mi?!"

• fırtınanın yoğun olduğu bir gün bir yunan izmir'i gezmeye gelir. deniz kenarında 4 farklı satırdan oluşan bir tabela görür ve fakat ne yazdığını okuyamaz. oradan geçmekte olan bir türk'e sorar.
  
  -bu tabelanın en üstünde ne yazıyor?
  -türkçe olarak "denize girmek yasaktır" yazıyor.
  -peki onun altında?
  -ingilizce olarak aynısı yazıyor.
  -peki ya onun altında?
  -fransızca olarak aynısı yazıyor.
  -peki ya onun altında?
  -almanca olarak aynısı yazıyor.
  
  yunan öfkelenir;
  
  -neden yunanca olarak da yazmıyor?
  
  türk bir saniye düşünür ve derki;
  
  -çünkü yunanların girmesi yasak değil.

• malın biri pudra şekerini burnundan çekmiş sonra serbest bırakılmış.
  
  fıkra gibi dimi. o yüzden buraya yazdım.

• adamın biri kalbin de ki çarpıntılardan rahatsız olup doktora gider. doktor'a şikayetini belirtir. doktor, önce testler ve tahliller yaptırır. sonra adamı çağırır. doktor tahlilere bakar ve der ki ;
  -bir problem yok gibi, tam olarak ne şikayetiniz var?
  -kalbim çok düzensiz atıyor.
  -"at maması lazım." der doktor ve adamı gönderir.
  
  adam da gidip tüm at mamalarını toplayıp ilaç niyetine kullanır. sonrasın da, iyileştiğini düşünerek doktora tekrar gider. yalnız, doktor tekrardan önce kontrollere girmesini ister. adamın test ve tahlilleri çıkınca, doktor çağırır. bu sefer söze adam başlar.
  
  -doktor bey, geçen dediğiniz ilaç işe yaradı. kalbimin dezensiz atması bitti.
  
  doktor tahlilere bakar ve der ki;
  
  -allah allah. "bit memesi" lazım.
  
  der.
  
  not:ingilizce öğretmenimizin kelimelerin yanlış vurgulanıp, anlaşılmasına dikkat çekmek için anlattığı bir fıkraydı. o senelerde mizah bu seviye de. çok da şey yapmayın.
  
  edit : beni pek sevmezdi belki ama, saygıyla anıyorum.
  özgür tekin.

• zengin bir adam miami'de bir bara girer.
  içeri girer girmez bir afro amerikan bir kadının köşede oturduğunu fark eder.
  tezgaha gider, cüzdanını çıkarır ve bağırır:
  "barmen, bu bardaki herkese içki ısmarlıyorum, şuradaki siyahi kadın hariç!"
  barmen parayı toplar ve afrikalı kadın hariç herkese bedava içki vermeye başlar.
  siyahi kadın kızmak yerine adama bakıp: "teşekkürler" diyerek gülümser.
  
  bu zengin adamı kızdırır.
  sonra bir kez daha cüzdanını çıkarıp bağırır. "barmen! bu sefer köşede oturan afrikalı kadın hariç herkes için şarap ve ekstra yemek alıyorum!"
  barmen adamın parasını yine alır ve afrikalı hariç bardaki herkese bedava yemek ve şarap ikram etmeye başlar.
  barmen yemek ve içecek servisi bitirdiğinde afrikalı kadın adama tekrar gülümser ve "teşekkürler der.
  bu adamı daha çok kızdırır.
  tezgahın üzerine eğilip barmene sorar:
  "bu siyahi kadının nesi var. bu bardaki herkese yiyecek ve içki ısmarladım, o ise kızmak yerine orada oturdu, bana sadece gülümsedi ve teşekkür etti. o deli mi?"
  barmen zengin adama gülümser ve "hayır deli değil" dedi.. "bu mekanın sahibi o"

• kadın çocuğuyla otobüse biner akbili basarken şoför "gördüğüm en çirkin çocuk" der. kadın bozulur gider en arkada bir adamın yanına oturur. adam kadının moralinin bozuk olduğunu görünce ne oldu diye sorar, kadın şoförün yaptığını anlatır. adam "olamaz böyle bir şeye hakkı yok" der, kadın gaza gelir ben şunun ağzının payını verip geleyim der. adam "tabi ya der, bu arada maymununuza ben bakarım".

• görsel

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

• sessiz sinema formatında sesli yaran fıkralar

• bir gün komutan erlerin hepsini cezalandırarak 10 şınav çekmelerini emreder, 1, 2, 3, 9 derken komutan 9, 9, 9 diye epey devam eder ve bir türlü 10 demez
  
  bi ara komutan duraksayıp gülerek "biliyorum şimdi bana küfür ediyorsunuz ama bu üniforma küfür geçirmez" der.
  
  temel ise arka taraftan cılız bir sesle: anan da mı üniforma giyeyii?

• üç adam önümüzdeki yerel seçim ile ilgili konuşuyorlarmış.
  
  birinci adam: "ben oyumu akp'ye verecem" demiş.
  
  ikinci adam: "ben oyumu chp'ye verecem demiş.
  
  üçüncü adam: "ben oyumu mhp'ye verecem demiş.
  
  :)))

• temel bir gün dursun'a:
  
  - dursun sence ben şu gördüğün dağa çıkabilir miyim? diye sormuş.
  
  + hayır çıkamazsın.
  
  - doğru çıkamam. :)))

• stalin bir gün memleketinden annesini getirtmiş, ülkeyi gezdiriyor. kremlin sarayı'nı göstermiş. annesi ah evladım ah demiş. sanırım beğenmedi diyerek st petersburg'taki kışlık saraya götürmüş. annesi yine ah evladım ah demiş. sonra tutmuş annesini yalta'daki rejimin yazlık sarayına götürmüş. annesi yine ah evladım ah deyince stalin sormuş. anne niye böyle diyorsun hiçbir şeyi beğenmedin mi? annesi şöyle demiş. bu arabalar, saraylar, hizmetçiler hepsi çok güzel de oğlum komünistler gelirse bunların hepsini elinden alırlar.

• temel ve dursun soğuk bir kış gecesi dışarda yağan karı izliyorlarmış.
  
  - dursun kar neden beyazdır?
  
  +bilmiyorum temel, neden beyazdır?
  
  -ben de bilmiyorum. :))

• nasrettin hoca kadın doğum uzmanıymış.
  kadının birini doğuma almışlar. bi süre sonra hoca bebeği kucağına alıp doğumhanenin kapısında bekleyen adamın yanına gelmiş. müjde demiş karınız doğurdu. adam sevinçten havalara zıplamış. bi süre sonra "peki ya karım, o nasıl?" demiş. hoca ciddileşmiş. doğumda kaybettik. öldü demiş. adam "olamaz! ölemez, ölmedi, inanmıyorum size!" diye bağırmaya ve ağlamaya başlayınca hoca her fıkranın sonunda olduğu gibi taşı gediğine koymuş: doğurduğuna inanıyorsun da

• eski zamanda adamın biri çok sıkışmış, söylemesi ayıp, koşmuş umumi helaya. tam bir ibrik kapıp hacetini görüp kabahati bırakacak; araladığı kapının yanında münasebetsiz bir ses: " hoop hemşerim, ne yaptın, hiç olur mu öyle?". adamcağız çaresiz koydu, koyuverecek, demiş " n'oldu beyba bir kusur mu ettik".
  
  seslenen meğer kuburun kelek keseni, ibrikçiymiş. demiş " daha ne olacak, tiz elindekini bırakıp, bu ibriği alacaksın". bizim adamcağız kıpkırmızı, ya sabır çekerekten, münasebetsiz ibrikçinin dediğini yapmış. sonra da kubura girip bir güzel çatlamış.
  
  daha sonra çıkarken dayanamanış sormuş: "yahu erenler demin çok müşkül durumdaydım, sen kalktın ibriği değiştirttin bana, neden öyle yaptın, bir deyiver bana."
  ibrikçi demiş " her önüne gelen istediği ibriği alırsa bana ne hacet kalır bre densiz."
  
  bazı kamu kurumlarının durumu bana hep bu fıkrayı hatırlatır.

• (bkz: şimdiki kuyruk yokluk değil bereket kuyruğu)

• ormanda ayı yavruları oynarken, sürekli onları taciz eden bir tavşan vardır.
  tavşan sürekli yavru ayılara bulaşır, oyunlarını bozar, korkutur ve 'bir gün sizin ananızı s. kicem' der.
  
  böyle bir iki olunca tabii, yavru ayılar annesine anlatır.
  anne ayı:
  -siz, şurada oynayın, ben çalıların arkasındayım. geldiğinde tavşana gösteririm!
  
  ayılar oynarken tavşan yine gelir. 'sizin ananızı bir gün monash.pw' der demez, anne ayı atlar üzerine ama tavşan kaçar, sonra bir ağacın kavuğuna girer, peşinden anne ayı. tavşan diğer yandan çıkarken, ayı sıkışır ve arkası dönüktür, tavşan:
  
  bugün de hiç keyfim yok ama çocuklara söz verdim!

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

Click to rate this post!