Ekinler Bas Vermeden Kor Buzagi Anlami

Hafızayı beşer, nisyan ile maluldür der eskiler. Atasözlerimizden dersler çıkarmak, tarihin engin derinliğinden her zaman faydalanmak amacı ile ne büyük etkileri vardır aslında.

Ak Parti yılında kurulduğunda, ülkemizin siyasi hayatının ne şekilde olduğunu, o dönemlerde, muhafazakar kesime karşı yapılan gizli ve açık baskıları bilmeyen yoktur herhalde. Ancak dediğimiz gibi, bazen hafızayı çalıştırarak ‘’NEREDEN NEREYE’ demek için hatırlamak lazım geliyor.

En başta, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER vardı hatırlarsınız. İslam ve muhafazakarlık denildiğinde tüyleri diken diken olan biri.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında,“FP, yalnız RP’nin değil, aslında ülkemizde dini siyasete alet ettiği için kapatılan tüm siyasi partilerin devamı niteliğindedir. Metastas yapan habis bir ur gibi demokrasimizin sağlıklı işlemesini engelleyen Anayasal düzenimiz için daimi ‘açık ve yakın tehlike’ oluşturmuş bu çeşit partilerin kapatılması Türkiye Cumhuriyeti‘ni sonsuza kadar yaşatabilmenin vazgeçilmez koşuludur.”  Diyerek kapatan Vural Savaş’tan bayrağı devralan, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde garabet krizinin mimarı Sabih KANATOĞLU vardı.

Kurulduğu günden bu yana, ana mecrası hariç her alanda, özellikle Manevi ve Milli değerler alanında alabildiğince pervasızlığı hadsizce gösteren Bir TÜSİAD ve başında Erkut YÜCAOĞLU,

Başını dini inançları gereği örten kızlarımızı üniversitelere girmesine müsaade etmeyen, kapılarda kolluk kuvvetlerini bekletip bir nevi ‘’TERÖRİST ‘’ muamelesine sokan YÖK, başında Kemal GÜRÜZ, hemen akabinde aynı zihniyeti daha da şiddetle uygulamaya hazır olan Erdoğan TEZİÇ.

Üniversitesinde başı kapalı kızlarımızı HUSUSİ kurduğu İKNA ODALARI’ nda ikna mesleğini icra ederek başlarını açmalarını sağlamaya çalışan Nur SERTER…(Daha sonra CHP den İstanbul Mv.) Aynı şekilde özellikle üniversitesinde başörtüsüne karşı en şiddetli savaşı açan Antalya Akdeniz Üniversitesi rektörü Mustafa Akaydın….(Daha sonra Antalya Bşb.  Bel.Bşk. ve CHP den Antalya Mv.)

Barolar Birliğinin başında Eralp ÖZGEN, hemen akabinde her konuda kendini otorite sanan Özdemir ÖZOK…

GenelKurmay Başkanlığında ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOAĞAN için ‘’Ağzından çıkan ile, beyni arasında irtibat yok. Biz boşuna 28 ŞUBAT sene sürecek demedik….’ Diyen bir Hüseyin KIVRIKOĞLU…

“Siyasi İslam’a geçit vermemek için ülkede meydana gelen irticai faaliyetleri ilgili ve yetkililere uygun ve yasal platformlarda bildirmektir.” İçin Ordumuz içinde bir kısım subaylar tarafından kurulanBATI ÇALIŞMA GRUBU ‘ nun başındaki Çevik BİR (Çevik BİR yılında emekli olmuştur. Ancak Çetin DOĞAN dan devraldığı BÇG ‘yi, emekliliğinden sonra da uzun yıllar yönetmiştir.)

Şimdilerde yandaş diye eleştirenlerin, medyada, Başbakanları pijama ile karşılayan Aydın DOĞAN, Erol AKSOY, Dinç BİLGİN, Korkmaz YİĞİT ‘ lerin tekelinde olan medyalarında, günde beş vakit İslam ve din aleyhine yayınlar yapan meşhur, Reha MUHTAR, Ali KIRCA, Hulki CEVİZOĞLU, Uğur DÜNDAR, monash.pw BRAND ‘ların başını çektiği anchorman…lar……

Daha kimler kimler.

İşte Ak Partinin iktidar olduğu yılında Ülkenin muktedirleri bunlar idi. Milletten onayı alan Recep Tayyip ERDOĞAN maalesef eli kolu bağlı bir şekilde muktedir olmaya çalışma savaşı da veriyordu aynı zamanda.

Ne olduğu, neden olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğunu bir türlü kimsenin çözemediği 28 ŞUBAT postmodern darbesinin izleri, yıllar geçmesine rağmen Demokles’in kılıcından daha keskin vaziyette iktidarın tepesindeydi.

Bitmek tükenmek bilmeyen zorluklar karşısında milletine verdiği sözleri yerine getirme gayreti.

Ülkenin hali mi?

İMF canavarı ANKARA’yı mesken tutmuş, en ufak bir uyanmada, başınıza tokmağı vurarak bayıltma görevini üstlenmişti.

Devlet, memurunun maaşlarını ödemekte zorluk çekiyor, bir Cihan İmparatorluğunun mirası üstünde kurulan koskoca devletin Başbakanı, dünyadan 5 milyar Liracık para bulma derdine düşmüştü.

Sanayi, üretim, ihracat sadece ütopik bir hayal gibiydi.

Gayri Safi Milli Hasıla sadece Milyar Dolar, Kişi Başına düşen Milli Gelir ise $ idi. de 31 Milyar $ olan ihracat, de %16 artış gösterdi.

Hepimiz az çok hatırlarız herhalde. Biz zamanlar hemen hemen her ilçenin girişinde Karayolları Şefliklerini. Onlarca yürümeyen, yıllardan beri olduğu terde duran greyderleri, dozerleri, kamyonları. Ama her birinin mutlaka KADROLU şoförü de vardı. Hemen en yakın kahvede okey masasında bulurdunuz onları. Devlet kurumlarını YEMLİK gibi kullanıp haddinden fazla alınan işçileri hepimiz biliriz herhalde.

Türkiye ‘ nin BACASIZ SANAYİ sinde ilk sırada yer alan Muğla ‘ nın yollarından iki kamyon geçmeye kalksa, biri mutlaka diğerine yol verir halde idi. Antalya yollarının pek farklı olduğunu söylemek mümkün değil tabii. Sonra Duble Yol projelerini hatırlarız herhalde.

Dana neler mi hatırlamak gerek dersiniz?

Milletin sarsılmaz teveccühünü al aşağı etmek için devreye giren zevatları da hatırlamak lazım herhalde.

‘’Başını örteceksen Arabistan ‘ a git.’2 diyen ‘’BABA’’ Süleyman DEMİREL ‘i.

‘’Burası Devlete meydan okunacak yer değildir !!! ‘’ diyen ‘’KARAOĞLAN’’ Bülent ECEVİT’i.

‘’TÜRBAN BURAYA GİREMEZ.!!’’ Diyerek Cumhuriyet Resepsiyonlarına Ülkenin iki numaralı ismi Başbakanın Eşini ‘’BAŞI KAPALI’’ olduğu için davet bile etmeyen Ahmet Necdet SEZER’i..

Her kriz döneminde Şer Sbop’u görevini üstlenen Hüsamettin CİNDORUK’u..

Ak Parti içine sokularak  ‘’ Bir şekilde’’ dağılmasına ve dağıtılmasına’’ sebep olma görevi üstlenen Erkan MUMCU ve tayfasını..

Hasılı..

Hatırlayacağımız çok şey var yani.

Devamını bir sonraki yazımızda arz etmeye devam edeceğiz.

Bugün Bismillah diyerek Muğla’mızın en güzide Gazetelerinden biri olan MUĞLA GAZETE'miz de ilk yazımız ile huzurunuza çıktık. Amacımız ‘NE ŞİŞ yansın, ne Kebap..’’ olmayacak asla. ‘’Yaşın yanında kuruyu da yakmamak amacımız. Mesele MEMLEKET diyerek fikirlerimizi arz edeceğiz. Doğru dedikleriniz Sizin, yanlış dedikleriniz bizim olsun.

Selam Ve Dua İle.