İçindekiler
Ekmel Varlık delili, evrende bulunan her şeyde belirli ölçüde eksiklik, zayıflık bulunmaktadır der. Bu varlıkların sahip olduğu eksiklikleri ve zayıflıkları tamamlamak için uğraş verilmesi, Allah'ın varlığının delillerinden bir tanesidir.
ONTOLOJİK DELİL. – Bu delil Tanrı'nın varlığını «Tanrı» kavramının çözümlemesiyle ortaya koymayı amaçlar. – Buna göre, Tanrı kavramı eğer çelişki içeren bir kavram değilse, Tanrı'nın varlığını ortaya koymak için bu yeterlidir. -Başka bir ifadeyle Tanrı'nın mümkün olması var olmasını gerektirir.
Ontolojik ya da varlıkbilimsel kanıt, diğer kozmolojik, teleolojik ve ahlaki kanıtlar gibi, tanrının varlığını belirli bir mantıksallıkla öne sürmeye ve geçerli kılmaya çalışır. Buna göre, tanrı en yetkin varlıktır. Var olmamak en yetkin olmayla çelişir, dolayısıyla tanrı var olmak zorundadır.
b) İhtirâ Kanıtı: İbn Rüşd bu kanıtı şöyle tanıtır: “İkinci yol, mevcut nesnelerin cevherlerinin yaratılmasında (ihtirâ) tezahür eden şeylerdir; örneğin cansızlarda hayatın ortaya çıkması, hissî idrakler ve akıl. Bunu, ihtirâ delili olarak isimlendiriyoruz.”
Felsefe'de Allah'ın varlığı genellikle kozmolojik, ontolojik ve teleolojik delillere dayalı olarak ispatlanmaya çalışılmıştır. Ontolojik delil, her türlü tecrübi verinin dışında aynı zamanda zihni bir ispat delili olup en yetkin varlık tasavvuru üzerine kurulur. Bu ise, "ekmel delil" olarak tanımlanır.
A)ONTOLOJİK DELİL(VARLIK DELİLİ,EKMEL VARLIK DELİLİ): düşünce insanın kendi ürettiği bir şey değildir.İşte bu mükemmel varlık düşüncesi insana kendisi mükemmel Allah'tan gelmiştir. ✓ Ekmel varlık delilini İslam düşüncesinde ilk kullanan kişi Farabidir.
Ontolojik delil, Allah'ın varlığının mantık yürütülerek bulunmasıdır. ''Nihil ex nihilo fit'' (hiçten hiç çıkar) deyişi ile ''Neden hiçbir şey yok da bir şey var?'' sorusunu Tanrının varlığını ispatlayan ontolojik delillerdir.
Ekmel Varlık delili, evrende bulunan her şeyde belirli ölçüde eksiklik, zayıflık bulunmaktadır der. Bu varlıkların sahip olduğu eksiklikleri ve zayıflıkları tamamlamak için uğraş verilmesi, Allah'ın varlığının delillerinden bir tanesidir.
İnsan zihni “mükemmel varlık” düşüncesi taşır. Bu düşünce insanın kendi ürettiği bir şey değildir ve olamaz. ... Mükemmel varlık sadece zihinde olursa, yani zihnin dışında bir gerçek- liği bulunmazsa mükemmel olamaz. Bu durumda “mükemmel varlık” düşüncesi Tanrı'nın insan zihnine koyduğu bir düşüncedir.
Ontolojik kanıt, ontolojik argüman ya da ontolojik veri; tanrının var olmasını, yetkin ve kusursuz olması ile açıklamaya çalışan teist savdır. ... Buna göre, tanrı en yetkin varlıktır. Var olmamak en yetkin olmayla çelişir, dolayısıyla tanrı var olmak zorundadır. Bu argüman ilk olarak İbn-i Sina tarafından kullanılmıştır.
Din felsefesinin son yüzyılda en çok gündeme gelen konularından biri de dinî tecrübedir ve en genel anlamıyla, kutsal ile karşılaşma tecrübesi olarak tanımlanabilir. ... Doğuşu itibariyle, Hıristiyanlık bağlamında kullanımı Protestanlığa özgü olan dinî tecrübe, zamanla tüm dinler için kullanılır hale gelir.
Tecrübe ya da deneyim, bir konuda zamanla elde edilen bilgi birikimidir. Tecrübe kavramı felsefede geniş bir kullanım alanına sahiptir. Søren Kierkegaard felsefesinde sıklıkla işlenir.
a) Mistik tecrübe, doğrudan doğruya yaşanan vasıtasız bir tecrübedir; ânîdir ve uzun süre devam eden bir mahiyet göstermez. ... Bazıları ise bunun, tecrübenin mahiyetinden kaynaklandığına inanmaktadır.
Dinsel Deneyimin Çeşitleri - William James
Ekmel Varlık delili, evrende bulunan her şeyde belirli ölçüde eksiklik, zayıflık bulunmaktadır der. Bu varlıkların sahip olduğu eksiklikleri ve zayıflıkları tamamlamak için uğraş verilmesi, Allah'ın varlığının delillerinden bir tanesidir.
Ekmel Varlık delili, evrende bulunmakta olan her şeyde belirli ölçüde eksiklik, zayıflık bulunmaktadır. Bu varlıkların sahip olduğu eksiklikleri tamamlamak üzere uğraş veriyor olmaları Allah'ın varlığının delillerinden bir tanesidir.
A)ONTOLOJİK DELİL(VARLIK DELİLİ,EKMEL VARLIK DELİLİ): düşünce insanın kendi ürettiği bir şey değildir.İşte bu mükemmel varlık düşüncesi insana kendisi mükemmel Allah'tan gelmiştir. ✓ Ekmel varlık delilini İslam düşüncesinde ilk kullanan kişi Farabidir.
İbn Sînâ zorunlu varlığın ispatını yaparken şöyle der: “Bilmelisin ki var olan her şeyin var olmasının ya bir sebebi vardır ya da yoktur. Şayet onun bir sebebi varsa biz ona 'mümkün varlık' diyoruz. Eğer hiçbir şekilde bir sebebe dayanmıyorsa biz ona 'zorunlu varlık' diyoruz.
Dinî tecrübe delili genel olarak, insanın yaratıcı veya kutsal kabul ettiği Varlık karşısında yaşadığı manevî tecrübeler, Tanrıyla karşılaşma, birleşme, benliğini O'nda yok etme gibi farklı hislerden hareket ederek, Tanrı'nın varlığını ispat etme gayreti olarak tanımlanabilir.
Ontolojik Delil: Ontolojik delil demek tanrının varlığına ulaşırken dış dünyadan değil, insan zihninde var olan zorunlu varlık ya da mükemmel varlık düşüncesinden yola çıkarak ulaşmaktır. Bu deli tanrının var olmasını kusursuz olması ile açıklamaya çalışır. Ontolojik kanıtta tanrı en yetkin varlıktır.
Ahlak delili, insanlığın ahlak tecrübesini, ahlaki gelişimi ve değerlerini, insanın doğasında yerleşik bulunduğu düşünülen ahlaki yetimiz olan vicdanın varlığını, Allah'ın (cc) varlığının delillendirilmesinde birinci basamak veya ilk öncül olarak alan bir delildir.
ahlakın varlığından hareketle, allah'ın olduğunu kanıtlayan delildir. ahlaki önermelerin nesnek olmadığını düşünmemiz için geçerli hiç bir argüman yoktur. ... nesnel ahlaki değerlerin varlığı, teizm lehinde önemli bir delil oluşturmaktadır.
İki tarafın birinden zorunluluğun kaldırılması anlamına gelmektedir. Zâtî imkân. Bir şeyi var veya yok saymanın akla aykırı olmaması durumudur (Mevsûʿatü muṣṭalaḥâti ʿilmi'l-manṭıḳ, s. 111-112; Cirâr Cihâmî, s. 112-113).
En Yüksek İyi » Felsefe Terimi 3. Değerli olanların nesnel aşama düzeninde en yüksek basamakta olan değer. (Ör. Skolastikte Tanrı Kant'ta erdemle bağlantı içinde mutluluk.
Demiourgos, Tanrı'nın etkin, hareket ettirici, düzenleyici, akıl ve ruh sahibi yönünü temsil ederken İyi ideası ise Tanrı'nın değişmez, sabit ve dingin yönünü, varlık ötesi varlığını temsil eder. ... O hâlde Platon'a göre varlık, özü gereği hem iyi hem güzel hem de adildir.
İyi: İnsanın yapması gereken davranışlardır. Ahlakça değerli olandır. Ahlak felsefesinin temel kavramıdır. ... Kötü; iradeli olarak yapılan, ahlaki kurallara ve iyiye aykırı olan; mutluluğa, ideallere, amaçlara ulaşmaya engelleyen davranışın özelliğidir.
İnsan, dik duruşa, görece gelişmiş bir beyine, soyut düşünme yeteneğine, konuşma (dil kullanma) kabiliyetine, alet kullanma ve üretme becerisine sahip primat türü. Biominal ismi `Homo sapiens`tir.
Oluş, varlığın gelişme sürecidir. ... Herakleitos'a göre bütün varlıklar, tek unsurun değişmelerinden ibarettir ve değişme olayı sonsuza kadar sürecektir, evren sürekli bir oluş içindedir.
Felsefe kelimesi ise; Yunanca φιλοσοφία seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen “philia” ve bilgi, bilgelik anlamına gelen “sophia” sözcüklerinden türedi. Bu bağlamda düşündüğümüzde filozof da aslında bilgiyi arayan kişi anlamına geliyor.
Arapça sözcük Eski Yunanca philósophos φιλόσοφος "bilgelik seven, felsefe ile uğraşan" sözcüğünden alıntıdır. (İlk kullanımı: Pythagoras, Yun. filozof (MÖ 5. yy).) Bu sözcük Eski Yunanca philéō φιλέω "sevmek" ve Eski Yunanca sophós σοφός "bilge, bilgin, üstad" sözcüklerinin bileşiğidir.
Cevap: Dini düşünceler,dini bilgiler nesnel'dir. Nesnel Ne Demek; Bir konu hakkında,tek bir cevabın olduğu ve cevabın kişiden kişiye göre değişmediği şeylere nesnel denir.
Ontolojik, kozmolojik ve teleolojik kanıtlar, dışımızdaki dünyadan hareket ederek Tanrı'nın varlığını temellendirmeye çalışmıştır. Oysa bu kanıt, inanan bir varlık olan insanın deneyimlerinden hareketle, sorunu inceler. Bu nedenler deyim tam yerini bulmasa da bu kanıta “dini tecrübe kanıtı” da denilebilir.
* Felsefe dini temellendirirken, konuya olabildiğince geniş kapsamlı ve kuşatıcı bakışla yaklaşmalıdır. * Din felsefesi nesnel olmak zorundadır. Nesnel olmak, dogru olana varmak amacıyla taraf tutmadan inceleme yapmak, yargıda bulunmak demektir.
Teolojinin en önemli amacı belirli bir dini temellendirmek, açıklamak ve o dinin inananlarının inançlarını güçlendirmeye çalışmaktır.
Teoloji ve dinî felsefe ile karşılaştırıldığında, din felsefesinin daha tarafsız bir duruşu amaçladığı görülür.
Canterburyli Anselmus, Thomas Aquinas, Rene Descartes, G. W. Leibniz ve John Locke gibi filozoflar bu çabayla Tanrı'nın varlığını herkesçe kabul edilebilir argümanlara dayandırmaya çalışmışlardır.
Din felsefesi XVIII. Yüzyılda ortaya çıkan bir neolojizmdir. Bu te- rim ilk defa bir Cizvit olan Sigismund von Storchenau (1731-1797) tarafından kullanılmıştır.
Hristiyan dinine karşı yapılan eleştirileri savunmak adına bu din içinden bazı filozoflar çıkmıştır. Bu filozofların felsefesi, apoloji (savunma) olarak bilinir.
– Din felsefesi, belli bir dini değil de genel olarak din olgusunu, dinin kavramlarını, temel iddialarını, insan yaşamındaki yerini, akla dayalı olarak açıklamaya ve sorgulamaya çalışır. Din felsefesi özgür düşünmeyi ve sorgulamayı temel alır. Yani otoriteye bağlılığı yoktur. Din felsefesi dini yaymak gibi amaç gütmez.
Felsefe ile din arasında, yöneldikleri amaç bakımından bir benzerlik vardır. Her ikisi de varlık ve değer bakımından en temel olanı bulmaya çalışır. ... Felsefede ise doğrulara akıl ve akıl yürütme yoluyla ulaşılır. Din kaynağı bakımından ilahi, felsefe ise insan ürünüdür.
Bilim ve felsefe sıkı bir ilişki içindedir. Bilim gerçeği parçalara ayırarak incelerken felsefe gerçeği bir bütün olarak inceler. Bilim gerçeğe bilimsel yöntemi kullanarak ulaşmaya çalışırken felsefe temellendirmeyi amaçlar.