el parmaklarına göre ırk / Parmaklara göre karakter analizi

El Parmaklarına Göre Irk

el parmaklarına göre ırk

Ayak parmaklarına göre karakter analizi

Haberin Devamı

Kişiliğiniz hakkındaki ipuçlar ayak parmaklarında saklı! İşte parmaklarınızın şekline göre karakter analizi:

Ayak parmaklarına göre karakter analizi


a) DENGELİ VE SOSYAL 

Eğer parmaklarınızın boyu sağdan sola doğru kısalıyorsa çok dengeli bir insansınız demektir. Kendinizi başkalarına ifade etmeyi seviyorsunuz, oldukça arkadaş canlı bir insansınız. Bir duvarla bile konuşma kabiliyetine sahipsiniz ve yeni insanlarla tanışmayı seviyorsunuz. Bu kadar dışa dönük olmak zaman zaman sizi sıkıntıya soksa da, yine de çok sayıda arkadaşınız olmasından mutlusunuz.

Ayak parmaklarına göre karakter analizi
Haberin Devamı


b) YARATICI VE COŞKULU

Eğer ikinci parmağınız baş parmağınızdan büyükse sizin yaratıcı bir zihniniz var. Sanatçı bir ruha sahipsiniz. Her zaman yeni şeyler öğrenmek istiyorsunuz ve onları nasıl yapacağınızı kendi kendinize öğreniyorsunuz. Her şeye atlama isteğiniz bazen stresli ve yorucu olabilir ama bu durumlarda kendinizi rahatlatmanın bir yolunu her zaman buluyorsunuz.

Ayak parmaklarına göre karakter analizi


c) GÜVENİLİR VE DİKKATLİ

Bütün parmaklarınız aynı uzunluktaysa, siz sadık birisiniz. Aynı zamanda bir mantık abidesi olduğunuz söylenebilir. İnsanlar sizin sadece yanlarında olacağınızı değil, çeşitli durumlarda da mantıklı davranacağınızı biliyorlar.Dikkatli doğanız sizi bazen temkinli ve hatta çekingen yapabilir. Güvendiğiniz kişilerin sizi çizginizden çıkaracak şeyler yaptırabilir, bu konuda dikkatli olmalısınız.

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU (OSB) NEDİR?

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) doğuştan gelen ve belirtileri yaşamın ilk üç yılında kendini gösteren nöro-gelişimsel bir bozukluktur. Otizm olan bireylerde sosyal iletişim ve etkileşim becerilerinde yetersizlikler, sınırlı ilgiler ve tekrarlayıcı davranış kalıpları görülmektedir. .

 

OTİZMİN GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?

Amerikan Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezleri’nin 2023 yılında yayımladığı rapora göre Amerika Birleşik Devletleri’nde her 36 çocuktan 1’i otizm tanısı almaktadır. Otizmin görülme sıklığı üzerine yapılan bu çalışmanın ilk verileri 2000 yılında her 150 çocuktan 1’inin otizm tanısı aldığını gösteriyordu. Bu da geçtiğimiz 23 yılda otizmin görülme sıklığında %317 bir artışın olduğunu gösteriyor.

 

OTİZM KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Araştırma sonuçlarına göre; otizm ırk, etnik grup ve sosyoekonomik grup farkı olmaksızın tüm topluluklarda meydana geliyor. Erkek çocuklarda kız çocuklarından 4 kat daha sık görülüyor.

OTİZMİN NEDENİ NEDİR?

Otizmin nedeni nedir? Bugün için bu soruya verilebilecek en doğru yanıt “Otizme neyin sebep olduğu bilinmiyor” yanıtı olacaktır.

Otizmin anne-babadan kalıtım yoluyla geçmiş olabileceği ile ilgili bir düşünce vardır. Dolayısıyla, bu yönde pek çok araştırma yapılmaktadır. Ancak, henüz otizmin geni bulunabilmiş değildir. Otizmin çevresel faktörlerle tetiklendiği düşünülmektedir.

Otizm her çeşit toplumda, ırkta ve ailede ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla otizmin ırk, toplum yapısı, çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla ilişkisi yoktur.

OTİZMİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Otizmin özelikleri ve düzeyi kişiden kişiye göre değişmekle birlikte otizm olan bireylerin genel olarak Sosyal Etkileşim, İletişim ve Sınırlı ve Tekrarlayıcı Davranışlar alanında gösterdikleri belirtilere aşağıda yer verilmiştir;

1-  Sosyal İlişkilerde Güçlük:

2-  İletişimde Zorluklar:

3-  Sınırlı ve Tekrarlayıcı Davranışlar: 

OTİZM TANISI NASIL KONULUR?

Otizmin kesin tanısı için kullanılan nesnel bir yöntem, kan tahlili gibi bir tetkik veya biyolojik bulgu yoktur.  Belli davranışsal tanı ölçütleri ortaya konmuştur. Bu tanı ölçütlerine göre çocuğun sosyal etkileşim, dil ve iletişim, ilgi ve davranış alanlarında görülen sorunları gözlem ile saptanır. Ayrıca çocuğun ailesi veya birincil bakım verenleri ile görüşmeler yapılır. Gözlem sonuçlarına ve aileden aldığı bilgilere dayanarak çocuk ruh hastalıkları uzmanı ya da çocuk nöroloğu tarafından otizm tanısı konur.

Eğer çocuğunuz yukarıda bahsettiğimiz otizm belirtilerini gösteriyorsa ve çocuğunuzun otizmli olabileceğine dair bir kuşkunuz varsa lütfen zaman kaybetmeyin.  Otizm ile ilgili gerekli değerlendirmelerin yapılabilmesi için bulunduğunuz ildeki Sağlık Bakanlığı’na bağlı özel veya devlet hastanelerinin çocuk ruh hastalıkları kliniğine veya çocuk nöroloji kliniğine başvurabilirsiniz. 

 

Kaynaklar; 

İslam

Başlığın diğer anlamları için İslam (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.

Dosya:Namaz kabe R.ESLAMI.jpg

İslam'ın kıblesi olan Kâbe'de toplu olarak kılınan namaz (Mekke, Suudi Arabistan)


Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah
Arapça: لا اله الا الله محمد رسول الله
Türkçe: Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın elçisidir.
(Kelime-i tevhid)


TipMonoteizm
Milliyet Çok uluslu
Sınıflandırmaİbrahimî din
Aktif saha Dünya çapında (Genellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika)
Kutsal metinKur'an
TanrıAllah
İbadetlerNamaz, oruç, zekât, hac
İbadethaneCami veya mescit
Vaizİmam, hâfız, müezzin
MerkezMekke, Suudi Arabistan
Kutsal yerlerKâbe (Mekke)
Mescid-i Nebevî (Medine)
Mescid-i Aksa (Kudüs)[1]
Arafat Dağı (Mekke)
Kutsal gün Cuma
Kutsal vakitlerRamazan
Kadir Gecesi
Ramazan Bayramı
Kurban Bayramı
Miraç Kandili
Berat Kandili
Regaib Kandili
Mevlid Kandili
Üç aylar
Kuruluş MS y. 610
Mekke, Hicaz, Arabistan
(günümüzde Suudi Arabistan)[not 1]
KurucuMuhammed(y. 570 - 632)[not 2]
MezheplerSünnîlik
Şiîlik
Haricîlik
Takipçiy. 2 milyar[2]

İslam[not 3] (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:Bu ses hakkındael-’İslām (yardım·bilgi)), İslamiyet veya Müslümanlık,[3]tek Tanrı inancına dayalı en yaygın İbrahimî dinlerden birisidir.[4][5]Allah'ın resulü ve son peygamber olduğuna inanılan Muhammed aracılığıyla 610 yılında, Arabistan'ın Mekke şehrinde ortaya çıkmış ve yayılmıştır.[not 4] Takipçilerine, "iman etmiş" veya "inanan" anlamlarına gelen mümin[6] veya "Allah'a teslimiyet gösteren" anlamına gelen Müslüman[7][8] denir. Günümüzde İslam, 2 milyarı aşkın takipçi sayısıyla yeryüzünün Hristiyanlıktan sonraki en kalabalık dinidir.[9]

İslam inancına göre İslam'ın kutsal kitabı olan Kur'an'ı oluşturan ayetler ve sureler, Cebrâil adlı melek aracılığıyla, ilki 610 yılında olmak üzere sözlü olarak Muhammed'e vahyedilmiştir. İslam'ın temelinde, "tek ilah olarak Allah'a, O'nun eşi ve benzerinin olmadığına inanmak" anlamına gelen tevhit inancı yatmaktadır. İslam'ın ana kaynağı olan Kur'an'ın dışında Muhammed'in hayatı, davranış tarzı (sünnet) ve sözleri (hadis) de çoğu Müslüman için bağlayıcı bir öneme sahiptir.

Müslümanlar, İslam'ın Âdem, İbrahim, Musa ve İsa gibi peygamberler aracılığıyla daha önce de birçok kez vahyedilmiş olan eksiksiz ve evrensel bir din olduğuna inanırlar.[9][10] Müslümanlar, dili Arapça olan Kur'an'ı Allah'ın değiştirilmemiş son vahyi olarak kabul ederler.[11] Diğer İbrahimî dinlerde olduğu gibi, İslam'da da doğruların cennette ödüllendirileceği ve haksızların cehennemde cezalandırılacağı inancı vardır.[12] Namaz, oruç ve maddi duruma göre zekat ve hac, İslam dininin başlıca ibadetleri arasında yer alır. İslam, Tanrı'nın (Allah) bir ve tek olduğunu, her şeye gücünün yettiğini, merhametli olduğunu, doğmayıp doğurmadığını[not 5] ve eşi ile benzerinin olmadığını öğretir.[13][14][15]Mekke, Medine ve Kudüs şehirleri, İslam'ın en kutsal mekanlarına ev sahipliği yapmaktadır.[16]

Tarihsel bakış açısıyla İslam, 7. yüzyılın başında Arap Yarımadası'nda ortaya çıktı.[17][not 4]Muhammed, İslam dinini yaymasının yanı sıra, siyasi ve askeri bir yapılanmaya da gitti ve Medine'de İslam Devleti'ni kurdu. Daha sonraları hâlifeler ve hanedanlarca yönetilen bu devlet, zaman içerisinde bir imparatorluğa dönüştü ve bu devletin bölünmesiyle birlikte dünyanın ayrı bölgelerinde yeni ve farklı Müslüman devletler ortaya çıktı. 8. yüzyıla gelindiğinde İslam inancı, batıda İber Yarımadası'ndan doğuda İndus Nehri'ne kadar uzanıyordu. Daha sonraları İslam'ın Altın Çağı, yani 8. yüzyıl ortalarında başlayan ve 13. yüzyıl sonlarına kadar devam eden, Müslüman dünyasının çoğunun bilimsel, ekonomik ve kültürel yönden zirvede olduğu tarihsel dönem yaşandı.[18] 16. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar İslam dünyasınınliderliğiniOsmanlı İmparatorluğu üstlendi. I. Dünya Savaşı'ndan sonra İslam ülkeleri sömürgeleştirildi, II. Dünya Savaşı'ndan sonra da bağımsızlıklarını kazandılar.[19] İslam, Orta Çağ'daki Haçlı Seferleri'nden ve Batı'nın sömürgeci egemenliğinden sonra hem ideolojik hem de siyasal olarak Hristiyan dünyasıyla çatışmaya girdi.[20] Yakın zamanda yaşanan bazı gerilimler, bazı köktendinci Müslümanların cihadı köktenci bir biçimde yorumlayıp inançlarını çatışmayla savunmayı dini bir görev saymasına yol açtı ve bunun sonucunda İslamofobi adı verilen kavram dünyaya yayıldı.[20][21]

Siyasî ve teolojik kavramlarla birbirinden ayrılan Sünnilik ve Şiilik, İslam mezheplerinin başlıcalarıdır.[22] Fakat İslam toplumlarında, kelâm ve fıkıh konuları ile ilgili olarak çok sayıda mezhep bulunur. Günümüzde geleneksel mezheplerin dışında modernist, Kur'ancı veya tarihselci olarak adlandırılan çeşitli görüşler ve yaklaşımlar da mevcuttur.

Dünya nüfusunun yaklaşık %25'ini (yani dörtte birini) kapsayan İslam dini,[23] en büyük dinlerden biri olarak varlığını sürdürüyor. Müslümanların %80-90'ı Sünni, %10-20'si de Şii'dir.[24] Yaklaşık 50 ülkenin nüfusunun çoğunluğu Müslümandır. Müslümanların çoğunluk nüfusta bulunduğu ülkelerin bir kısmı dine dayalı şeriat yönetimlerini benimsemekte, bir kısmı şeriatı belirli alanlarda uygulamakta, bir kısmı şeriatı esas almayıp İslam'ı sadece resmî devlet dini kabul etmekte, geriye kalan diğer ülkeler ise şeriatı devre dışı bırakan laik sistemlerle yönetilmektedir. Endonezya, en büyük Müslüman nüfusa sahip ülkedir; Müslümanların yaklaşık %13'ü (231 milyon) orada yaşamaktadır.[23] Onu sırayla Pakistan, Hindistan ve Bangladeş izlemektedir.[24]Hindistan, sayısal açıdan dünyanın en büyük Müslüman azınlık nüfusunun (195 milyon) yaşadığı ülkedir. Genel olarak Müslümanların yarısından fazlası Asya'da, %25'i Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da yaşar; ama dünyanın neredeyse her ülkesinde Müslüman topluluklar vardır.[25][26]

Etimoloji

İslam, Arapçada "س ل م‎ (sin, lam, mim)" kökünden oluşup bu kökten türeyen "teslimiyet" anlamına gelmektedir.[4][27] Sonuç olarak İslam, "teslimiyet"[4] anlamına gelirken, Müslüman da "teslim olan" anlamına gelir. Burada teslim olunan, tek Tanrı olduğu kabul edilen Allah'tır.[27][28][29] Sözlükte "kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak, barış yapmak" anlamlarındaki selm kökünden türemiştir. İbn Kuteybe, kelimeyi "boyun eğmek ve itaat etmek" anlamında açıklar. Sonraki kaynaklarda genellikle bu açıklamalar tekrar edilmiş ve "sulh, selâmet, boyun eğmek, tâbî ve teslim olmak" manaları öne çıkarılmıştır.[30]

''Müslüman'' kelimesi, Arapçamüslim kelimesine Farsça çoğul eki takılarak elde edilmiş bir kelimedir.[31] Ancak Türkçede tekil gibi kullanılır ve çoğul için Müslümanlar denir.

İnanç esasları ve inançlar

Ana maddeler: İslam'da iman, Akide, Kelam ve İslam mitolojisi

Sünnilikte (Ehl-i Sünnet)

Sünnilikte inanç esasları, amentü (İmanın Şartları) olarak adlandırılır. Klasik kelâm mezhepleri, imanın şartlarından birini kabul etmeyen kişiyi kâfir veya mürted olarak sayarlar. Kur'an'dan alınarak özetlenen iman esasları şunlardan oluşur:[32][33]

Allah'a, meleklere, kutsal kitaplara, peygamberlere, kıyamete, ölümden sonra dirilmeye ve ahiret hayatına iman etmek, kaza ve kadere iman etmek

Allah

Ana maddeler: Allah ve Tevhid

İslam'daki iman esaslarının birincisi ve temeli Allah'a, onun varlığına, yaratıcı olarak ibadet edilmeyi hak eden tek Tanrı olduğuna, onun dışında tapınılan her şeyin batıl olduğuna inanmak, yani tevhiddir. İslam'a göre içerisindeki her şeyle birlikte evrenin yaratıcısı, doğma ve doğurma sıfatlarından münezzeh ve tek Tanrı olan Allah'tır. Onun varlığı ezeli ve ebedidir. Her şeye gücü yeter.

''Allah'' kelimesi, İslam öncesi dönemde çok tanrılı inanca sahip olan Arap toplumunda Tanrı anlamına gelen bir sıfat veya baş Tanrı kabul edilen Hubal için kullanılan bir isimdi.[34]El-Lât, El-Uzzâ ve El-Menât gibi putlar, baş Tanrı olan Hubal'in şefaatçileri ve kızları olarak inanılırdı.[35] İslam ile birlikte, Arap toplumundaki çok tanrılı inanç tek bir Tanrıya indirgenmiş ve ilahların sembolü olan putlar kaldırılmıştır. İslam toplumunda Allah ismi, Tanrı'nın özel adı olarak kullanılmakla birlikte, Allah için kullanılan birçok başka isimler de vardır. Bu isimlerden derlenen 99 tanesi özel bir şekilde ele alınır ve birçoğu Kur'an'da Allah için kullanılan ifadelerden köken alan bu isimlere topluca "güzel isimler" anlamına gelen Esma'ül Hüsna denir.[36]

İslamiyetin yayılışı ile ilgili yaptığım harita.

  Şii nüfusa sahip bölgeler

  Sünni çoğunluğa sahip ülkeler

  Sünni çoğunluğa sahip bölgeler

  Eskiden müslümanların elinde olan topraklar

  Katolik çoğunluğa sahip ülkeler

  Ortodoks çoğunluğa sahip ülkeler

  Protestan çoğunluğa sahip ülkeler

  Diğer dinler

  Ateist çoğunluğa sahip ülkeler

Şeytan taşlama, 1942. Eski Mısır'ın tanrısal figürü Set, şeytanlaştırıldı[40]ve diğer ortadoğu dinleri gibi İslamda da kendine kötü bir yer buldu.

Öte yandan Allah'ın birliğini ifade eden tevhid öğretisi, İslam'daki en büyük günahın, yani tevhidin ihlali olan bağışlanamaz şirk koşma günahının temelini de oluşturur. Allah'a ortak koşmak, ya birden çok Tanrı'ya inanmaya, ya da Allah'ın tam olarak kusursuz olmadığına ve bir ortağa ihtiyaç duyduğuna inanmaya işaret eder.[41]

İslam, Allah'ın insan idrakının ötesinde olduğunu öğretir. Bu durum, Müslümanların Allah'ı düşünmelerine; kim olduğu, ne olduğu ve nasıl olduğu konularına kafa yormalarına herhangi bir engel teşkil etmez; ama asla Allah'ın niteliklerini ya da işlerini anlama beklentisiyle bunu yapmamalılar. Çünkü İslam'a göre insan aklı ve bilinci sınırlı olduğu için, Allah'ı idrak etmeleri de mümkün değildir.[42]

Kelam, İslam inanç felsefesini oluşturan bilim dalının adıdır. Tanrı benzetmesi hakkında antropomorfik bir dil kullanılıp kullanılamayacağı konusunda Yahudi, Hristiyan ve İslam düşünce tarihinde oldukça yoğun tartışmalar olmuştur. Kutsal kitaplarda Tanrı’yı hem teşbih eden hem de tenzih denilen olumsuzlama örneklerine rastlanmaktadır. Üç İbrahimi dinin de bu konuya yaklaşımını incelediğimizde, hem Kur’an’ın hem de Kitab-ı Mukaddes’in olumsuz nitelemeler yanında olumlu nitelemeleri çok daha fazla kullanıldığı görülecektir; yani vahiyde tenzihten çok teşbih vardır.[43]

Allah inancı ve diğer inanç sorunları üzerinde kelamcılar ve imamlar tarafından yürütülen tartışmalar sonucunda birçok kelam ekol ve mezheplerinin ortaya çıktığı görülür:[44]

Ruhaniler (Melek, Cin ve Şeytan)

Ana madde: İslam'da melek

İslam inancında melekler, Allah'ın kendisine ibadet ve emirlerini yerine getirsinler diye nurdan yarattığı üstün, ruhanî varlıklardır.[47]Fatır Suresi'ne göre melekler iki, üç veya dört kanatlı elçilerdir.

Baş melek Cebrail, Allah'tan peygamberlerevahiy getirir; Mikâil, doğa olaylarıyla; İsrafil, Kıyamet ve yeniden diriliş günü Sûr üflemekle; Azrail ise canlıların hayatını sona erdirmekle görevlidir. Bunların dışında, insanların sevap ve günahlarını yazan Kirâmen Kâtibîn, insanları kabirde sorguya çeken Münker ve Nekir ve Allah'ın tahtını taşıyan Hamele-i Arş melekleri de vardır.

İslam kültüründe melekler dışında, iyi ve kötülerinin bulunduğuna ve değişik kılıklara girebildiklerine inanılan cinler bulunur. Kur'an'ın 72. suresi Cin Suresi'dir ve birçok Kur'an ayetinde de onlardan bahsedilir. Buna göre cinler, tıpkı insanlar gibi akıl sahibidirler, iyi (müslüman) ve kötü karakterli olanları vardır, yerler, içerler ve çoğalırlar. Cinci ekoller ve Mitolojik anlatımlarda onlar insanlarla ilişkiye girer.

Şeytanlar ve İblis değişik ayetlerde geçer. Müslümanlar, Kur'an okumaya başlarken Euzü Besmele çekerek[48] kovulmuş ve lanetli şeytanın şerrinden Allah'a sığınırlar. İnanca göre Allah Adem'i topraktan yarattığında İblis, diğer meleklerin ve cinlerin aksine Adem'e secde etmemiş; onun topraktan ve kendisinin de ateşten yaratıldığını[not 6] ve dolayısıyla da kendisini daha üstün gördüğünü dile getirdiği için Allah tarafından lanetlenmiş ve kovulmuştur.[49] O günden sonra da İblis, kıyamet gününe değin Adem'in soyundan gelen insanları kötülüğe teşvik edeceğine dair yemin etmiştir. Bu olay, Kur'an'ın belli başlı ayetlerinde de geçmektedir.

Peygamberler

Ana maddeler: Nebi ve İslam peygamberleri

İslam'da, diğer Semavi dinlerin de zaman zaman İslam olarak adlandırıldığı, yoldan çıkan ve sapıtan insanları Allah'a çağırmak için bazılarının adı Kur’an'da anılmış olan peygamberler gönderildiğine inanılır. Hristiyanlık ve Musevilikte aziz, din büyüğü, ata ya da siyasi şahsiyetler olarak kabul edilen bazılarından da peygamber olarak bahsedilir[52] ve onlara dair kıssalar büyük benzerlikler gösterir.[53]

İslam’a göre insanın ve peygamberlerin tarihi, ilk insan ve peygamber sayılan Âdem ile başlar.[not 8] Son peygamber ise Muhammed'dir. Kökü ise, inancı açıklamaya gönderilen peygamberler silsilesinin ilk peygamberi İbrahim'e dayanır. Musa ve İsa gibi birçok peygamberin de içinde olduğu bir silsiledir bu. Kur'an'da ise peygamberlerin sayısına dair kesinlik addeden bir ifade bulunmaz ve yalnızca 25 peygamber, ismen anılır.[54]

And olsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var. Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmadan bir mucize getiremez. Allah'ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar. (Mümin Suresi: 78)

Hadislerde ise peygamberlerin sayılarıyla ilgili çokluk ifade eden rakamlar verilir.[53] Bu sayılar, genellikle 124.000 olarak verilir.

İslam'da peygamberlerin birtakım üstün sıfatlar (zekâ, anlayış, doğruluk, günahsızlık vb.) ile donatıldıklarına, mucizeler göstererek insanları doğruya çağırdıklarına, son peygamber olan Muhammed'in geleceğini ve kıyameti haber verdiklerine inanılır. Bunlardan Adem, ilk peygamber olmasıyla; Nuh, "Tufan" adı verilen olayıyla; İbrahim, tevhid mücadelesi ve Nemrud tarafından ateşe atılması olayıyla; Yusuf, kendi adını taşıyan kıssasıyla; Musa, Davud, İsa ve Muhammed ise getirdikleri şeriat ve kitaplarıyla öne çıkarlar. Musa'ya Tevrat, Davud'a Zebur, İsa'ya İncil ve Muhammed'e Kur'an'ın indirildiğine inanılır.

İslam inanışına göre, Kur'an'da adı geçen veya geçmemiş olmasına rağmen daha önceden gelmiş olup da sayıları tam kesin bilinmeyen peygamberden birine bile inanmayan kişi, tam anlamıyla Müslüman olamaz.[56]

İslam'da peygamberlik misyonu iki kategoride değerlendirilir: nebîler ve resuller. Buna göre resuller, kendileriyle birlikte yeni bir şeriat (dinî hükümler, kutsal kitaplar) gönderilen, Allah'ın elçileri olarak tanımlanırlar.[57][53] Her resulün bir nebî olduğu, buna karşılık her nebînin bir resul olmadığı söylenir. Nebîler, şeriat getirmedikleri için kendilerinden önceki son resulün şeriatına uyarlar. Bu anlayışta Muhammed bir resuldür ve İslam şeriatı da son ve geçerli sayılan tek şeriattır.[53][57] Bunun yanı sıra bazı İslam alimleri, bazı peygamberleri ülü'l azm, yani kelime anlamıyla sabırlı, gayretli ve kararlı kimseler olarak sınıflandırmışlardır. Bu peygamberler, inanca göre diğer peygamberlere nazaran daha fazla sıkıntılı, zorluklu ve çileli hayatlar yaşamışlardır.[58]Kur'an'da Ahkaf Suresi'nin 35. ayetinden yola çıkarak İslam alimleri, bu peygamberlerin Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed olduklarını söylemişlerdir.[59]

Muhammed

Ana madde: Muhammed

"Kabe'deki Muhammed" (Siyer-i Nebi, 1595), (Burada, İslami geleneklere uygun bir şekilde yüzsüz bir figür çizilmiştir.)

Muhammed bin Abdullah,[60][61] İslam'a göre son peygamberdir ve kendisine Allah tarafından Kur'an'ın vahyedildiğine inanılır.[60]Resul bir peygamber[60] olarak ortaya koyduğu şeriat, Müslümanlar tarafından uymakla yükümlü olduklarına inanılan son şeriat sayılır. Mekke'de 570 ya da 571 yılında doğmuş, 610 yılında Mekke'ye 5 km uzaklıkta olan Hira Mağarası'nda ilk vahyi almış, Mekkelilerce hakaretlere ve şiddetlere maruz kalmış, bunun için de 622'de Medine'ye göç etmiş, aralıklarla Mekkeli paganlarla savaşmış, 630'da Mekke'yi fethetmiş ve 632'de, Veda Hutbesi'nden sonra Medine'de ölmüştür.

İslam inancında diğer din mensuplarının, önceki peygamberlerin getirdiği dini tahrif etmelerinden dolayı Muhammed'in Allah tarafından aynı mesajın bazı tamamlayıcı değişikliklerle ve mükemmel bir din olarak yeniden gönderildiğine inanılır. Müslümanlar tarafından Muhammed, son peygamber veya ahir zaman peygamberi olarak tanımlanır:

Muhammed yalnızca bir elçi ve peygamberlerin sonuncusudur. (Ahzâb Suresi: 40)

Muhammed'in söz ve fiilleri (hadis ve sünnet), Kur'an'ın yanında ikinci derecede kaynak kabul edilir ve İslam hukukunun iki temel kaynağından biri sayılır.[62][63]

Kaynaklara göre yaklaşık MS 570 civarında Arabistan'ın Mekke şehrinde, o zamanlar ticaret, bilim, sanat ve kültür merkezlerinin çok uzağında olan, dünyanın geri kalmış bir yerinde doğan Muhammed, hayatının ilk yıllarında hem öksüz hem yetim kalınca, amcası Ebu Talib'in koruması ve gözetimi altında büyüdü. 25 yaşında, Mekke'nin zengin ve dul kadınlarından biri olan Hatice isminde birisiyle evlendi. Kırk yaşında, düzenli olarak bazı geceler inzivaya çekildiği Hira Mağarası'nda iken, Cebrail'in kendisine gelerek Allah'ın ilk vahyini ilettiğini duyurdu. Aldığını söylediği vahiylerle birlikte üç yıl sonra, "tevhit" inancını açıkça ilan ederek insanları, İslam inancına göre diğer peygamberlerin de daha önceden öğrettiği şekilde İslam'a davet etmeye başladı. İslami kaynaklar, okuma ve yazmasının olmadığını söylerler.

Başlarda Muhammed kendisine az sayıda destekçi buldu ve kimi Mekkeli kabilelerin ve hatta akrabalarının düşmanlıklarıyla karşı karşıya kaldı. Kendisine ve kendi inancını benimseyenlere yapılan eziyetten kaçmak için ilk önce bazı Müslümanları 615 yılında Habeşistan'a gönderdi, ardından 622'de destekçileriyle birlikte Medine'ye göç etti. Hicret adı verilen bu olay, daha sonradan Hicrî takvim olarak da bilinen İslami takvimin başlangıcı kabul edildi.

Medine'ye geldiğinde Muhammed, Medine Sözleşmesi ile birlikte kabileleri tek bir çatı altında topladı, bir devlet sistemi oluşturdu ve İslam'ı buradan yaymaya devam etti. Mekkeli kabileler ile aralıklarla sekiz yıl süren çatışmaların ardından, büyük bir Müslüman ordusu kurarak 630'da kansız bir şekilde Mekke'nin kontrolünü eline geçirdi. Ayrıca yaşamının son dönemlerinde Habeşistan Krallığı, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu, Mısır, Çin ve Sasani İmparatorluğu başta olmak üzere birçok devletin hükümdarlarına elçiler aracılığıyla İslam'a davet mektupları gönderdi. Muhammed 632'de Medine'de öldüğünde, Arap Yarımadası'nın tamamını fethetmiş ve bölgenin yine neredeyse tamamı İslam'ı benimsemişti.

Sana'a el yazmaları. UV ışıkkullanılarak ortaya konan "altmetinler" günümüz Kur'anlarından çok farklıdır. Gerd R. Puin bunun gelişen bir metin anlamına geldiğine inanıyordu.[64] Benzer bir ifade "Lawrence Conrad" tarafından Muhammed'in biyografisi için kullanılır. Çünkü O'nun incelemelerine göre H. ikinci yüzyıla kadar Peygamber'in doğum tarihiyle ilgili İslami bilimsel görüş, 85 yıllık bir çeşitlilik sergilemişti.[65]

Kutsal metinler

Müslümanlar, Allah'ın peygamberleri aracılığıyla içinde doğru yolu, iyiliği ve kurtuluşu gösteren ayetler ve sözler bulunduğuna inandıkları dini metinlere inanırlar. Bunlar Adem, Şit, İdris ve İbrahim'in sahifeleri (suhuf) ile Musa, Davud, İsa ve Muhammed’in Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an ismi verilen kutsal kitaplardır.

Kur'an

Ana madde: Kur'an

Kur'an, İslam peygamberi Muhammed'e Allah tarafından melekCebrail aracılığıyla gönderildiğine inanılan kutsal kitaptır.[66][67] Müslümanlar, "Hiç şüphe yok ki, bu kitabı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız. (Hicr: 9)" ayetine dayanarak Kur'an'ın orijinal olduğuna, değiştirilmediğine inanırlar.[68]

İslam'a göre, Allah'ın son elçisi olarak seçtiği Muhammed'e 22 yılda vahiyle bildirilen Kur'an, Allah'ın son sözünü ve iradesini içerir. İçinde, Allah'ın isteklerini ve emirlerini dünyaya bildiren ayetler vardır. Arapça bir sözcük olan Kur'an, "okumak, ezbere okumak" anlamlarına gelir.[69] Müslümanlara göre Kur'an, Allah'ın insanoğluna göndermiş olduğu harfi harfine sözüdür.[70]

Nuh'un gemisi, Zübdetü't-Tevarih. Gılgamış DestanıTevrat ve Kur'an'da yeniden işlenir.[71][72]Ancak gemi, Tufan sonrasında Tevrat yazarlarına göre Ararat dağına oturduğu halde, Kur'anda Cudi dağına oturtulur.

İslam geleneğine göre Muhammed, bir gece Mekke'ye yukarıdan bakan Hira Mağarası'nda tefekküre dalmış iken, Cebrail ona görünüp onu peygamberliğe davet etti ve "Oku!" dedi. Bunu, Kur'an'ın ilk vahyi olan, Alak Suresi'nin ilk beş ayeti izledi. Kur'an'ın tamamı, uzun bir dönem boyunca Muhammed'e indirildi; bu yüzden kademeli olarak başkalarına okuyabildi. Çoğunu Muhammed'in vecit halindeyken aldığı vahiyler, 610'da gelmeye başladı ve 22 yıl sürdü. Başlangıçta Muhammed, bu vahiyleri ezberledi ve sözlü olarak aktardı. Sonrasında takipçileri bunları ezberledi. Fakat sonunda vahiyler, Muhammed'in kendi izni ve kontrolü dahilinde, bazen Muhammed'in katipleri tarafından, bazen de takipçileri tarafından yazıya geçirildi.[70]

Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir. (Alak Suresi ilk 5 ayet)

Biz Kur'an'ı, insanlara dura dura okuyasın diye ayet ayet ayırdık ve onu peyderpey indirdik. (İsra Suresi: 106)

İslam öncesi Araplar, ağaçlar, kuyular ve dağlara ilişkin kıssa ve mitolojiler kurgulamış; Safa, Merve, Ebû Kubeys, Arafat, Mina ve Müzdelife'de bulunan kaya ve dağlara ilişkin kültler oluşturmuşlardı. Kur’an, bir kısım çoktanrılı tapınmaları kaldırmasına rağmen, kökleşmiş Arap mukaddesatıyla çatışmamış, aksine büyük oranda bu ritüelleri devam ettirmiştir.[73] Kur'an'da dini emir (farz) ve yasaklar (haram), sosyal düzenlemeler, nasihatler, teşvik ve korkutmalar ile önceki peygamberlerin hikâyeleri içerik olarak önemli yer tutar. İslam inançları ve şeriatın ana kaynağı Kur'an'dır.

Kur'an ayetleri, sure adı verilen bölümleri oluşturur. Kur'an'da toplam 114 sure bulunmaktadır.[66] Kronolojik olarak Kur'an'ın ilk yazılan ayetinin Alak Suresi'nin birinci ayeti olduğuna inanılır; son ayet ise Maide Suresi'nin 3. ayetidir.

...Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı seçtim... (Maide: 3)

Kur'an'ı oluşturan sureler ve ayetler, kronolojik olarak ya da konuya göre değil, genel olarak uzunluğuna göre düzenlenmiştir. Uzun sureler Kur'an'ın başında bulunurken, daha kısa olanlar sona doğru düzenlenmiştir. Bir bütün olarak sureler, çeşitli konuları ele alırlar; ibadetler, siyaset, evlilik, aile yaşamı, muhtaçlara yardım, hijyen, ekonomi konularında yol gösterir. Kur'an'daki bazı sureler, Muhammed'in Mekke'de veya Medine'de bulunma dönemlerine bakılarak Mekke sureleri veya Medine sureleri olarak adlandırılır. Bunun yanı sıra, hem Mekke'de hem Medine'de belirli ayetleri inen sureler de bulunmaktadır. Kur'an'da bazı ayetler çok ritmiktir ve mecazla doludur. Hatta birçoğu yeminlerle başlar.[74]

Müslümanlara göre Kur'an, Allah'ın insanoğluna gönderdiği son vahiydir.

Kur'an ayetlerinin ne şekilde anlaşılması ve yorumlanması gerektiği ile ilgili mezheplerin değişik görüşleri olmuştur:

Kıyamet ve ahiret

Ana maddeler: Kıyamet, Ahir zaman, İsrafil ve Sırat

İsrafil (Arapça: إسرافيل), İslam inancına göre dört büyük melekten birisidir ve kıyametin başlangıcı için Sûr adı verilen boruyu üfler. Buna göre İsrafilin ilk üflediğinde kıyamet kopacak, ikinci üfleyişinde ise diriliş ve ahiret yaşamı başlayacaktır.

İslam'a göre kıyametin vaktini istisnasız sadece Allah bilir denir. Ancak aynı zamanda Muhammed bir Ahir zaman peygamberi olarak bilinir ve İslamda Kıyametin her zaman çok yakın olduğuna inanılmıştır.

Kur'an'ın pek çok ayetinde kıyamet gününden, o gün gerçekleşecek olan yıkıcı ve korkutucu doğa olaylarından bahsedilir ve hatta ''Kıyamet'' adında bir sure de bulunur.[75]

Dünyanın sonu olan Kıyamet gününe, yeniden dirilişe ve hesaba çekilme zamanı olan ahirete iman etmek, İslam'ın temel inançlarındandır. Ahiret günü, Allah'ın insanları yeniden diriltip bir arada toplayacağı gündür. O gün insanlardan bazıları, nimetleri bol olan Cennet’e ya da elem verici bir azabın olduğu Cehennem'e gireceklerdir. Kur'an'da ahirete iman, çeşitli ayetlerde vurgulanmış, Bakara Suresi'nin 62. ayetinde ise Allah'a inançla birlikte insanların kurtuluşa erecekleri belirtilmiştir:

Eskiden özellikle ülkemizde bir Roman Kadının yanımıza yaklaşıp avucumuzun içerisine bakarak geleceğimizi söylemesi aşk ve iş yaşamımız hakkında bilgiler vererek bizden 3-5 bir şeyler alması durumunu hatırlayanlarımız vardır.

Aslında uzak doğuda asırlardır bu bilime merak salındığını biliyor ve karakter analizinin ellerden yapıldığını duymuştuk.

Her gün bedenimiz hakkında yeni bir şeyler öğreniyoruz. Eller hakkında araştırma yapan, Amerikan El Analizi Akademisi başkanı Kay Packard, avucumuzun bizim hakkımızda çok şey söyleyebileceğini belirtiyor ve bunun egzotik bir şey değil bir bilim konusu olduğunu söylüyor. Akademi uzmanı, her bir parmağın kişiye özel olan karakteristik anlamlara sahip olduğunun artık kesinleştiği bilgisini verdi.

Artık kendiniz hakkında bilmediklerinizi öğrenebilir hem de çevrenizdeki insanların ellerine bakarak onların karakterleri hakkında yüzeysel de olsa bilgi sahibi olabilirsiniz. Tabi bu durum el falı gibi bir şey yani size gelecekteki aşk, sağlık veya iş yaşamınız hakkında bilgi vermekten ziyade hâlihazırda karakter hakkında bilgiler veriyor. Tabi karakter yapısından yola çıkarak gelecek hakkında bazı temel fikirlere de sahip olabilirsiniz. Nasıl mı işte böyle...

EL FALINA BİLİMSEL OLARAK NASIL BAKILIR?

1. Güçlü elinizi belirleyin!

Bunu belirlemek çok kolay: kısaca hangi elinizi kullanıyorsunuz, sağlak mısınız, solak mı? Kalemi tutuş şeklinizden araçları kullanma şeklinizden iş yaşamınıza ve kişisel kalitenize dair bilgiler verirken Parmaklarınızın birbirine olan mesafesi yakınlarınızla ilişkili tutumunuzu anlatır.

2. Güçlü ve zayıf parmaklarınızı belirleyin!

Her insanın güçlü ve zayıf parmakları vardır bunlar kişiden kişiye farklı karakteristik özellikler gösterir. Bu karakterinizin belirli özelliklerini gösterir. Bir parmak bükülmüş, bir başkasına doğru veya öne ya da arkaya doğru eğilmişse veya bazı şeyleri kolayca yapamıyorsa, zayıflık demektir. Bir parmak uzun ve düzse, o zaman güç göstergesidir.

*Lider elinizdeki güçlü başparmak, mesleğinizde başarı için çabaladığınızı söylüyor.
*Güçlü bir işaret parmağı güç, kudret ve kurnazlık konusundaki güçlü olduğunuzu anlatır.
*Güçlü bir Orta parmak sizin sorumluluk, verimlilik, güven, büyüme ve bilgeliktir.
*Yüzük parmağınız sanatınız ve kendi ifadenizdir.
*Küçük parmak, iletişimsel yeteneklerinizi tasvir eder.

Örnek: Potansiyel elinizde güçlü bir başparmak ve orta parmağınız varsa, o zaman muhtemelen, yalnızca kendine dönük olmayan, sorumluluk sahibi ve iyi bir profesyonel olduğunuz anlamına gelir.

3. Parmak uçlarının şekli!

*Yuvarlak bir şekil, başkaları ile barış içinde olma isteğini içerisinde olduğunuz anlamına gelir. Onaylamamaktan korkan bir yapıya sahipsiniz demektir.
*Kare şekli gibi parmak uçlarınız varsa, hassas bir yapıda olduğunuz ve belirsizlikten hoşlanmadığınız anlamına gelir.
*Kürek şeklinde, geniş belli ince uçlu parmak şekli, becerikli bir insan olduğunuzu gösterir. Bilmediğiniz zorlu yollara girmek konusunda temkinli olduğunuzu anlatmaktadır.
*Keskin bir şekil, Kolay işlerden ziyade zor başarılan işlere meyilli olduğunuzu göstermektedir.

4. Parmaklarınız arasındaki boşluklara bakın!

*Ellerinizi düz bir yüzeye koyun veya parmaklarınızı önünüzde normal biçimde açarak tutun.


*Parmaklarınız birbirinden uzaksa, muhtemelen bağımsız bir karaktere sahipsiniz ve yeni deneyimler yaşamayı seviyorsunuz.


*Parmaklarınız birbirine yakınsa, ihtiyatlı, dikkatli ve muhtemelen kendi kendinize yetebilen bir karaktersiniz.


*Yüzük parmaklarınız ve orta parmaklarınız birbirine uzaksa ( ayrıksa) , etkilenmesi zor bir insansınız. Eğer birbirlerine yakınlarsa, sosyal beklentilere ayak uydurmaya ve kurallara uyma konusunda özenli bir insan olduğunuzu gösterir.


*Yüzük ve küçük parmak arasındaki mesafeye bakın. Eğer boşluk genişse, hem çalışma hem de ev ilişkilerinizi etkileyen ciddi görüşlerinizi belirtmekten ve önemli kararlar vermekten kaçınmaya meyilli bir insansınız demektir. Normal bir mesafedeyse (bir arkadaşınızın eli ile karşılaştırarak anlayabilirsiniz  ) varsa, muhtemelen sizinle ilgili maceraperest, yetenekli, bağımsız bir karakteriniz var ve bir filozof mantığı ile düşünürsünüz.

AŞKINIZI ELİNDEN TANIYIN: Bu arada karşı cinsten biriyle ilişkiye girmek istediğinizde de eline bakarak nasıl bir karaktere sahip olduğu konusunda biraz da olsa bilgi sahibi olabilmek için bu değerli bilgiyi kullanabilirsiniz. Tabi eli ile bu kadar haşır neşir olduktan sonra istemiyorum demekte biraz zorlanabilirsiniz. :)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır