eliza hastalığı / Elisa Testi – Anti HIV

Eliza Hastalığı

eliza hastalığı

Elisa Nedir? Elisa (Eliza) Testi Hangi Durumlarda, Kimlere Yapılır?


AIDS hastalığı çoğunlukla cinsel yolla bulaşan bir hastalık olmakla beraber kişinin kısa bir süre içerisinde hayatını kaybetmesine neden olabilmektedir. Her zaman belirti göstermeyen bu hastalık için laboratuvar ortamında yapılan elisa testi ile sonuç belirlenebilir.

Elisa Testi Nedir?

Elisa nedir kısaca; ciddi derecede önemli ve bulaşıcı bir hastalık olan AIDS hastalığının anlaşılmasında kullanılan bir laboratuvar testidir. Hasta HIV ile enfekte olduktan sonra, bağışıklık sistemi virüse karşı antikorlar üretir. Anti-HIV antikorlarının virüse karşı gelişmesi biraz zaman alabilir. Bu zaman periyoduna pencere zaman periyodu denir. Ortalama olarak bu süre 6 hafta ile 12 hafta arasında değişmektedir. Bu süre göz önüne alındığında, şüpheli bir cinsel karşılaşmadan hemen sonra bir Elisa testi yapmanın bir anlamı yoktur.

Örneğin, anti-HIV antikorları, HIV ile enfekte bir hastada 6 hafta içinde tespit edilebilir bir seviyeye ulaşabilir veya başka bir kişinin aynı tespit seviyesine ulaşması 12 hafta sürebilir. Bu sürelerden önce yapılan Elisa anti-HIV testleri, negatif sonuçların oluşup oluşmadığını belirleyemez.

Test Sonuçlarını Almak Ne Kadar Sürer?

Laboratuvar testi, bir tüp ile damardan kan çekmeyi ve kanın test için laboratuvara gönderilmesini içerir. Sonuçlar için birkaç kez tekrar gerekebilir. Hızlı antikor tarama testi sonuçları 30 dakika veya daha kısa sürede tamamlanabilir. Test genellikle parmaklardan veya oral sıvılardan alınan kan kullanılarak yapılır. Hızlı antijen / antikor testi, parmakla delinerek yapılır ve 30 dakika veya daha kısa sürer. Oral sıvı antikorlar 20 dakika içinde sonuç verebilir.

Elisa Testi Nerede ve Nasıl Yapılır?

Teknisyen küçük bir kan örneği alır ve laboratuvara gönderir. Bazı immünolojik testler idrarı veya oral sıvıları kontrol eder. Ancak çok fazla antikor olmadığı için yanlış negatifler kullanılabilir. Bir ev kan testinde, kan örneği almak için bir parmak delinir. Sonuç olumlu ise, laboratuvar ayrıca takip testleri de yapacaktır.

Oral sıvı testinde, üst ve alt diş etlerini temizlenerek numune bir şişede test edilir. Bu testte, enfekte kişilerin yaklaşık on ikide biri yanlış sonuç alır. Sonuç pozitifse, doğrulamak için bir laboratuvar testi önerilir.

Elisa Testi Ne Zaman Yapılmalı?

Genel olarak 13 ile 64 yaş arasındaki herkesin HIV testi yaptırması önerilir. Enfeksiyon riski daha yüksek olan kişilerin yıllık olarak test edilmesi önerilir. Yeni bir partnerle seks yapmadan önce, HIV testi yapmayı düşünülmelidir. Ek olarak bazı durumlarda da test yapılması önerilir.

HIV (ELISA Testi)

AIDS nedir?

AIDS, Acquired Immuno Deficiency Syndrome (=Edinilmiş Bağışıklık Yetmezlik Sendromu) kelimelerinin kısaltması ile tanımlanan bir hastalıktır. Hastalık etkeni HIV virüsüdür.
Virüs, vücudun hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemini etkisiz hale getirmektedir. Vücut normalde kolayca yok edeceği hastalık mikroplarıyla artık çarpışamayacak duruma gelir. Bu, basit bir enfeksiyonun bile tehlikeli hale gelmesi demektir.
AIDS hastalarının yarısından çoğu bağışıklık sistemlerinin etkisizleşmesi sonucu oluşan “fırsatçı enfeksiyonlar” ve kanserler nedeniyle hayata veda etmektedir.

HIV nedir?

HIV,  AIDS’e neden olan virüstür.(Human Immunodeficieny Virus = İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü). Retrovirüs ailesinden olan bir RNA virüsüdür. HIV-I (Avrupa, Amerika’da) HIV-2 (Afrika’da) olarak bilinen iki tipi vardır.
HIV vücuda girince hedef olarak  bağışıklık sistemini seçer ve savunmada en önemli hücre olan Yardımcı T lenfositleri (CD4+=Th lenfosit) tahrip eder. Sağlıklı bir kişi kanında mikrolitrede CD4 hücresi vardır. HIV ile enfeksiyon sonrasında bu rakam giderek azalır. ün altına düşünce AIDS tablosu oluşur.
Virüs en fazla lökositlerde, cinsel salgılarda (meni, vajinal sıvı), anne sütünde, kan içeren diğer sıvılarda ve daha az olarak BOS, sinovyal sıvı, amniyon sıvısında bulunur.

AIDS ne zamandan beri bilinmektedir?

İlk kez yılında ABD’de tanımlanmıştır. O zamandan bu yana bilinen vakaların sayısı hızla artmaktadır. Artış hızı yılda iki kata yakındır. sonu itibariyle Dünyada yaklaşık 35 Milyon HIV pozitif kişi bulunmaktadır. Her gün , her bir dakikada 10 yeni vaka eklenmektedir. Başlangıçtan bu yana 34 milyon kişi AIDS nedeniyle yaşamını yitirmiştir. En fazla görüldüğü yerler Güney Doğu Asya (Filipin ve Endonezya başta), Güney Afrika ve Doğu Avrupa ülkeleridir. Başlangıçta homoseksüel ilişki içinde olanlarda daha sık görülmüşken şimdilerde sıklık, korunmasız heteroseksüel ilişki içinde olanlarda ve kısmen de uyuşturucu kullananlarda fazladır.

AIDS neden önemlidir?

  • Virüs çoğunlukla sağlıklı taşıyıcılar tarafından bulaştırılmaktadır.
  • Hiç kimse HIV ‘e karşı bağışık değildir.
  • HIV ile enfekte olan kişilerde hemen daima hastalık gelişmektedir
  • Hastalığın (AIDS) ortaya çıkması yıllar alabilir (10 yıl hatta daha uzun)
  • AIDS gelişen hastaların hepsi sonunda hastalıktan ölmektedir
     

HIV’in Bulaşma Yolları

HIV’in bulaşma yolları 3 ana başlıkta toplanabilir:

  1. Kan ve kan ürünleri ile.
  2. Korunmasız cinsel ilişki ile.
  3. Anneden çocuğa (Perinatal) geçiş.

 

Kan ve Kan Ürünleriyle Bulaşma

Tüm bulaşmaların % kadarı bu yolla olmaktadır.

  • Test yapılmadan uygulanan kan nakli
  • Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş enjektör, cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme, kulak delme, akupunktur iğneleri, jilet, makas gibi aletlerin ortak kullanımı
  • Damar içi madde kullananların ortak  kullandıkları enjektörler ve kaşıklar (En yaygın bulaşma şekli)
  • HIV’li kişilerden yapılan organ nakli. 

 

Özellikle hemofili hastaları gibi sıklıkla kan ürünleri kullanan kişilerde yaygın olarak görülen bulaşma yılından sonra kullanılan HIV tarama testlerinden sonra azalmıştır. Ancak pencere dönemindeki kişilerden alınan kanlar hala tehlike arz etmektedir.( Olasılık çok az da olsa vardır.)

Kan nakli için kullanılacak kanlar alınmadan önce donör (Kan veren kişi) testten geçirilmektedir. Hepatit B,C ile şüpheli HIV varlığında kan alınmamaktadır.

 

Cinsel İlişki ile bulaşma

Tüm bulaşmaların % i bu yolla olmaktadır. Bulaşma için HIV pozitif kişiyle tek bir ilişki bile yeterli olabilir.

Cinsel ilişkinin her şekli geçerlidir (Vajinal, Anal, Oral). HIV korunmasız cinsel ilişki ile kadından erkeğe, erkekten kadına bulaşabilir. Erkekten kadına bulaşma olasılığı 20 kez fazladır. (Menideki yoğun virüs yükü ve vajinanın yüzey genişliği nedeniyle) Eşcinsel ilişkide erkekten erkeğe geçmesi olasılığı yüksek, kadından kadına geçiş seyrektir. Kanama ve zedelenme olasılığı en yüksek olduğu için anal ilişki en riskli olanıdır.

Menide, vajinal sıvıda ve kanda bol miktarda bulunan HIV, cinsel ilişki sırasında vajinada, peniste ve ağızda gözle görülmeyen yara, sıyrık ve açıklıklardan vücuda girer. Bulaşma için partnerin hasta olması gerekmez, HIV taşıması yeterlidir.

HIV’ li partnerle cinsel ilişki kuran kişi başka cinsel hastalık taşıyorsa (Bel soğukluğu, frengi, hepatit vs.) doku hasarı nedeniyle bulaşma riski katlanarak artar. Ayrıca partnerin yaşı, hastalığın evresi, ilişkinin şekli ile risk oranı değişir. Kadınlarda menstrüal kanama zamanındaki ilişkide risk yüksektir. Ne kadar farklı kişi ile cinsel ilişki kurulursa HIV kapma olasılığı o denli artar

 

Cinsel Bulaşmada değişkenlikler

Eş seçimi: Seçilen eşin (partnerin) kanında virüs olması önemlidir. Uyuşturucu bağımlılarının, eşcinsellerin, turizm bölgelerinde günlük ilişki içinde olanların virüsü taşıma olasılığı yüksektir.

Eş sayısı: Cinsel yaşam içinde giderek artan eş değiştirme, birden fazla kişi ile ilişki içinde olma virüs taşıyan bir kişi ile karşılaşma olasılığını arttırmaktadır.

Cinsel İlişkinin cinsi ve sıklığı: Şüpheli kişi ile kurulan ilişkinin fazlalığı bulaşma olasılığını arttırır. Ayrıca anal ilişki yine daha risklidir.

Cinsel organlarda yara ve hastalık olması: Doku tahribatı nedeniyle bulaşma kolaylaşır.

Prezervatif Kullanılması: İlişkide prezervatif kullanılması, bulaşma riskinin oldukça azalması için başlıca nedendir.

 

HIV ve Bebekler

Tüm bulaşmaların % i bu yolla olmaktadır. HIV taşıyan anneden bebeğe doğum öncesi ve doğum sırasında geçebilir. Bebeğin emzirilmesiyle geçiş olasılığı artar. Gebelik sırasında AZT adlı ilacın kullanılmasıyla bulaşma olasılığı azalır (Virüs miktarı düşürüldüğü için) HIV pozitif anneden çocuğa geçme olasılığı % 30 kadardır. Tedavide bu oran % 7 ye düşmektedir. Gebe annenin haftada sezaryenle doğum yapması ve çocuğu emzirmemesi gerekir. Bebek doğumdan sonra hekim kontrolünde olmalıdır.

Türkiye’de Bulaşma Yollarına ve cinsiyete göre dağılım

Bulaşma yollarına ve cinsiyete göre HIV/AIDS olgularının dağılımı(Aralık , T.C. Sağlık Bakanlığı)

BULAŞMA YOLU

ERKEK

KADIN

TOPLAM

Homo/biseksüel cinsel temas

0

Damar içi madde bağımlılığı

10

Homo/biseksüel cinsel temas+
damar içi madde bağımlılığı

5

0

5

Hemofili hastalığı

10

0

10

Kan nakli  yapılması

29

17

46

Heteroseksüel cinsel temas

HIV pozitif anneden  bebeğe

24

23

47

Hastane Kaynaklı bulaşma

11

6

17

Bilinmeyenler

TOPLAM

 

 

HIV nelerle bulaşmaz?

AIDS li hastalara yaklaşılmaması ve onların toplumdan dışlanması son derece yanlış bir davranıştır. Zira yukarda belirtilenlerin dışında hastalığın bulaşması söz konusu değildir. Virüs sağlam deriden geçemez. Bu belki de İnsanlığın virüs karşısındaki şansıdır. Kaygı yanlış bilgilenmeden dolayıdır.

HIV virüsü,

  • Aynı mekânı kullanma, aynı havayı solumakla (Oda, sınıf, büro vs)
  • Dokunmakla, el sıkmakla, sarılmakla, yanaktan öpüşmeyle,
  • Nezle, grip gibi aksırık ya da öksürükle,
  • Yiyecek ve içecekle,
  • Kapı kolları, para, havlu, sabunla
  • Aynı elbiseleri giymekle (yıkanmamış bile olsa),
  • Aynı aletleri (telefon, bardak, çatal, kaşık vs.) kullanmakla,
  • Aynı tuvalette, banyoda, havuzda, saunada bulunmakla bulaşmaz.

Ayrıca sivrisinek, böcek sokması, hayvan ısırması bulaşmaya neden olmaz.

 

HIV in dezenfeksiyonu nasıl yapılır?

HIV vücuttan çıktığı zaman son derece dayanıksız olan bir virüstür. Meni ve vajina sıvısındaki virüs dış ortamda en fazla 1 saat canlı kalır. Kuru ortamda bu süre yarım saate iner. Kan için de aynı şey geçerlidir. Bulaşmış eşyadaki virüsün yok edilmesi için sulandırılmış () hypo ile 10 dakika bekletmek yeterlidir.

Deriye bulaşma durumunda sabunlu su ile yıkanır. (en az 20 san.) Yıkama sonrası alkol sürülmesi yarar sağlar. Mükoz membranlar sadece su ile yıkanabilir. Yara üzerinde bulaşma varsa önce sabunlu su ile yıkanır; üzerine betadine gibi antiseptik sürülür.

Kaynatılabilir eşyalar birkaç dakika kaynatılır veya 60 derecede 30 dakika ısıtılır. Temizlik için Ultraviyole ışınları tercih edilmez. (UV, sadece yüzey temizliği yapar alta nüfuz etmez.)

 

HIV Bulaştığı nasıl anlaşılır?

HIV vücuda girince, bununla savaşmak üzere antikorlar oluşmaya başlar. Bu antikorların ELISA yöntemiyle saptanmasına Anti HIV testi denir. HIV enfeksiyonunun varlığını öğrenmenin tek yolu HIV testi yaptırmaktır. Test HIV antikorlarının varlığının gösterir.

Tarama testi, Card Test şeklinde (yarım saat içinde sonuç alınabilir) veya ELISA (EIA=Enzim İmmüno Assay) Tekniğiyle yapılabilir.

Bu testlerden birinin pozitif bulunması durumunda Doğrulama testine (Western Blot) gerek vardır. Doğrulama testi yalancı pozitifliği ortadan kaldırmak amacıyla yapılır

 

HIV Pozitiflik Ne Demektir?

Kanında HIV Virüsü bulunan kişilere “HIV pozitif”denir. HIV testinin pozitif olması o insanın AIDS hastası olduğu anlamına gelmez.
Bu olgular tedavi almazlarsa yıl içinde AIDS tablosu gözlenmeye başlar. Bu zaman aralığı kişiden kişiye göre değişir (yaş, tedavi, Virüsün alındığı yer, ilave hastalık vs.)

 

Viral Yük Ne demektir?

Bulaşmanın başlangıcında Anti HIV henüz oluşmadığından ancak PCR tekniğiyle Virüs miktarı tayin edilebilir. PCR tekniğiyle HIV  RNA’sı doğrudan tayin edilebilmektedir. Test ayrıca Bebekte bulunan HIV’ in kendine mi yoksa annesine mi ait olduğunun saptanmasında ve şüpheli Western Blot Testi durumunda da kullanılır.

 

HIV Testi ne zaman yapılmalıdır?

HIV (yaygın bilinmesiyle ELISA) Testinde haftadan itibaren sonuç alınabilir. Ancak antikorların tam oluşması için 3 aylık süreye gerek vardır. 3 ay öncesinde negatif çıkan bir sonuca kuşku ile bakmak gerekir. Bazı durumlarda antikor cevabı 6 aya kadar uzanır.

 

Bu döneme Pencere Dönemi denir. Henüz Antikorların tam oluşmadığı bu dönemde PCR Testi veya p24 antijen aranmasıyla doğrudan virüs tayini mümkündür. (PCR için hafta, P24 antijeni için 3 hafta gerekir)

Şüpheli durumda:

  • hafta içinde HIV 1 proviral DNA Testi (PCR)
  • 3 hafta- 3 ay içinde p24 Antijen Testi ve ELISA testi
  • monash.pw ELISA testi (Pozitif çıkarsa Doğrulama=Western Blot Testi)
  • monash.pw ELISA testi.

 

Diğer testler nelerdir?
Kullanılmakta olan başka testler de vardır:

  • Hızlı latex agglutination assay: Basit, pahalı olmayan bir testtir.
  • Dot-blot immunobinding assay: Hızlı, ucuz. EIA and Western blot testlerine alternatif bir testtir.
  • p24 antigen capture assay: HIV-1 antigen capture assay olarak bilinir. İlk zamanlarda kullanılmaktaydı. Yeterliliği konusunda şüphe yaygındır.

Değişik bazı araştırmalar amacıyla ve şüpheli durumlarda kullanılan, yapımı zor ve pahalı başka teknikler de bulunmaktadır:

  • Radioimmunoprecipitation assay (RIPA): Doğrulama testi. Antikorlar çok düşük olduğu vakit veya Western Blot sonuçları kesin olmadığında kullanılır.  
  • Polimeraz zincir reaksionu (PCR): HIV genomunu yakalayan spesifik bir testtir. Pahalı olmasına rağmen erken dönemde dahi bir insanda HIV genomumu tayin edebilir.

 

Bebeklerde HIV Testi:

Bebeklerde HIV tanısı için kan kültürü ve DNA tabanlı PCR testi yapılır. HIV pozitif anneden doğan tüm çocuklar için ilk 48 saatte, 1 -2ayda ve 4. ayda PCR testi yapılmalıdır. Yaşamın ayından sonra pozitif olan ELISA ve Western Blot anneden geçen enfeksiyonun varlığını kanıtlar.

 

HIV bulaştıktan sonra ne olur?

HIV bulaşınca hastalık belirtileri hemen ortaya çıkmaz. hafta içinde grip benzeri bir tablo gelişir. Halsizlik, Baş ağrısı, bulantı, hafif ateş, adale ağrısı, deride kızarıklık, lenf büyümesi gibi bulgular birkaç günde geçebilir. Bu aşamadan sonraki normal, sağlıklı görünüm yıllarca sürebilir . Bu kişiler tedavi almazlarsa virüsün etkisiyle zaman içinde AIDS tablosu gelişir.

HIV enfeksiyonunun Klinik seyri 7 aşamada değerlendirilir.

  • Virüsün bulaşması
  • Primer HIV enfeksiyonu (Akut Retroviral Sendrom)
  • Antikorun oluşması (Serokonversiyon)
  • Asemptomatik Dönem
  • Erken Semptomatik dönem
  • Geç Semptomatik Dönem (AIDS)
  • İleri Dönem

 

AIDS'in Belirtileri
AIDS ile çoğu virüs tarafından oluşturulan diğer hastalıkların belirtileri hemen hemen aynıdır. Ancak AIDS'e yakalanmış bir kişi için belirtiler, görünen neden olmaksızın, çok ısrarcıdır. Kişinin neden hasta olduğu anlaşılmaz ve bu uzun sürer. Kişinin hastaneye başvurması genellikle sık görülen enfeksiyonlar nedeniyledir. Ancak dikkatli bir hekimlik ile tanı konabilir.

Başlıca belirtiler şöyle sıralanabilir:

  • Nereden kaynaklandığı belli olmayan aşırı bir yorgunluk
  • Hızlı kilo kaybı (iki aydan kısa bir sürede kilo kaybı)
  • Tekrarlayan ateş, gece terlemeleri 
  • Uykuda sırılsıklam terleme
  • Vücuttaki salgı bezlerinin şişmesi (Özellikle boğazda, boyunda ve koltuk altında bulunan lenf bezleri)
  • Kesilmeyen ishal
  • Çok uzun süren kuru öksürük
  • Kuru Öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı
  • Deride kat kat, ya da yükselen bir şekilde leke ve sert şişliklerin oluşması
  • İyileştirilemeyen mukoz membran iltihapları
  • Dilde pamukçuk görülmesi
  • Ağızda, burun içinde, ve gözlerde küçük kırmızı, kahverengi küçük purpuralarin görülmesi
  • Pnömoni
  • Kolay yaralanma, açıklanamayan kanama
  • Hafıza kaybı
  • oryantasyon düzensizliği gibi nörolojik hastalıklar
  • Tbc, pamukçuk, bakteri, mantar, protozoon hastalıkları (fırsatçı enfeksiyonlar)

 

AIDS nasıl tedavi edilir?

HIV bulaşmasından yıl içinde kişinin direncine, yaşam koşullarına, tedavi olup olmamasına bağlı olarak AIDS tablosu gelişir.

HIV enfeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi henüz gelişmemiştir. Tedavi, virüsü kontrol esasına dayanır. Hastanın ömrünü uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak amaçtır. Kullanılan kombine ilaçlar virüsün çoğalmasını azalttığı gibi immün sistem üzerindeki tahribatın fazlalaşmasını da önler. (Antiretroviral Tedavi)

Tedavide kullanılan ilaçların önemli yan etkileri vardır. Kişiye ve bulunulan evreye göre mutlaka Hekimin hazırladığı şemaya uygun olarak, laboratuar denetimli tedavi yapılmalı ve Hasta mutlaka sıkı bir eğitimden geçirilmelidir. Ayrıca fırsatçı enfeksiyonlar ve kanser için de özel tedaviler uygulanabilir.

Tedavi, virüsün HIV li anneden bebeğe geçmesinin olasılığını da oldukça azaltır.

Tedavi Hekim kontrolünde ve kesintisiz olarak sürdürülmelidir. Bu konuda uzmanlaşan çok sayıda Tıbbi Merkez bulunmaktadır.

 

Korunma

Yoğun çalışmalara rağmen HIV için henüz aşı geliştirilememiştir. AIDS belli bir sosyal gurubun hastalığı değildir. HIV yaş, cins, ırk farkı gözetmeden enfekte bir kişi ile temas eden herkese bulaşabilir. Bu nedenle her alandaki korunma önemlidir.

 

Cinsel Bulaşmaya karşı korunma

Dünya sağlık Örgütünün (WHO) verilerine göre her 20 gençten biri cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmaktadır. Bunların başında HIV/AIDS, Frengi, Bel soğukluğu, Klamidya ve Herpes Enfeksiyonları gelmektedir. Neden çoğunlukla sağlam görünen kişilerle kontrolsüz ilişkidir.

  • Genital ve oral mukoza membranlarının cinsel ilişki sırasında kan,semen, vajinal sekresyonlarla temasının azaltılması
  • Her türlü cinsel ilişkide Kondom kullanılmasının yaygınlaştırılması
  • Cinsel yolla birleşen diğer hastalıkların tedavisi
  • Güvenli seksin yaygınlaştırılması. Özellikle çok kişi ile ilişki kuranlardan kaçınmak.   (Tek eşli cinsel yaşam, karşılıklı sadakat esas)
  • Cinsel Birleşme yerine okşama, öpme, mastürbasyon veya masaj yapma.

 

Kan ve Kan Ürünleriyle bulaşmaya karşı korunma

  • Kan örneklerinin alımından önce yapılan Antikor testleri ile bu bulaşma türü oldukça azalmıştır. Test yapılmamış kanlar kullanılmamalıdır.
  • Yakın zamanda şüpheli ilişkide bulunmuş kişi kan bağışında bulunmamalıdır.
  • Pencere dönemindeki bir kişiden  kan alınmasına engel olmak için kan bağışı sırasında sorulan sorulara içtenlikle yanıt vermek gerekir
  • Sterilitesi bilinmeyen kesici malzemelerin kullanımına izin vermemek. Enjektör, jilet, akupunktur, dövme iğnelerinin tek kullanımlık olmasına özen göstermek.
  • Cerrahi ve diş hekimliği malzemelerinin sterilitesine dikkat etmek gerekir.
  • Ortak enjektör kullanmamak (Uyuşturucu alışkanlığından vaz geçmek)
     

Anneden bebeğe geçişten Korunma

  • HIV’li anneye doğum kontrolünü önermek.
  • Gebe kalan HIV’li anneye erken dönemde kürtaj uygulamak
  • Bebekte ısrar eden anneye gebeliğin son döneminde ve bebeğe doğunca anti retroviral tedavi uygulamak
  • Doğum için sezaryen uygulamak
  • Bebeği emzirmemek
     

Sağlık personelinin korunması:

  • Sağlık personeli HIV pozitif hastaları ayırt etme şansına sahip olmadığından tüm hastaların kan ve diğer vücut sıvılarının bulaşıcı olabileceğini düşünerek çalışmasına özen göstermek zorundadır.
  • Tüm kan alma, cerrahi işlemlerde mutlaka tek kullanımlık eldiven kullanılmalı, eldivenler çıkartıldıktan sonra eller hemen sabun ve su ile yıkanmalıdır.
  • Cilt yüzeyine hastanın kanı ya da diğer vücut sıvıları bulaşırsa hemen su ve sabunla yıkanmalıdır.
  • İğne batmasını önlemek için iğneler kullanıldıktan sonra plastik kılıfları tekrar takılmamalı, iğneler enjektörden çıkartılmamalı, eğilip bükülmemelidir.
  • İşlem sırasında kan, vücut sıvılarının sıçrama olasılığı varsa maske ve gözlük takılmalıdır. Tüm işlemler sırasında mutlaka önlük giyilmelidir.
  • Çalışma alanına kan, vücut sıvısı döküldüğünde sulandırılmış hypo ile temizlik yapılmalıdır.

 

Prezervatifin (Kondom) Kullanımı :

Kondom doğru kullanıldığında kişiyi HIV, AIDS Cinsel Yolla geçen Enfeksiyonlardan korur:

  • Her tür cinsel ilişkide (Anal, Oral, Vajinal) kondom kullanılması gerekir.
  • Her ilişkide yeni bir kondom kullanılır.
  • Kullanım süresi geçmiş kondomları kullanılmamalıdır.
  • Kondomları sıcakta, nemli yerlerde ve güneş ışığında saklamamak gerekir.
  • Kullanılacak kondom mutlaka Lateksten yapılmış olmalıdır.
  • Kondom su bazlı kayganlaştırıcılarla birlikte kullanabilir. (Vazelin, bebek yağı ve losyon içeren kayganlaştırıcılar kondoma zarar verir.)
  • Kondom paketinden çıkarılırken kesici alet kullanmamak gerekir.
  • Kondom, Penis sertleşir sertleşmez ve henüz cinsel sıvılar birbirine değmeden takılmalıdır
  • Ucunda spermin toplanması için boşluk bırakılır. Varsa, hava kabarcıkları çıkarılır.
  • İlişki sırasında kondomun zarar gördüğü hissedilirse hemen değiştirmek gerekir.
  • Kondom, boşalmadan hemen sonra, henüz penis sertliğini korurken, kondomun uç kısmını sıkıştırılıp çıkartılır.
  • Spermin dışarı akmasını önlemek için kondom sıkıca bağlanır ve çöpe atılır.
  • Kondom hiçbir zaman bir kereden fazla kullanılmamalıdır.

 

AIDS Hakkında En Çok Sorulan Sorular:

AIDS (ELISA) testi nedir?
HIV vücuda girince vücut savaşmak için buna karşı antikorlar oluşturur. HIV testi bu antikorların tayinine dayanır. Test halk arasında ELISA Testi olarak bilinmektedir.

 

AIDS testi nerede yaptırılır?
Hemen hemen tüm hastaneler, tıp merkezleri ve tıbbi tahlil laboratuvarlarında HIV Testi (ELISA Testi) yapılabilir.

Test Ne zaman yapılmalıdır?

Haftadan sonra test yapılabilir. Ancak Antikorların ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık süreye gerek vardır. 3. Ay sonunda negatiflik varsa sorun yok demektir. Ancak bazen 6 ay kesin sonuç için beklenen süre olarak kabul edilir.
 

Test olmak için isim vermek şart mı?
Hayır, İsim vermek zorunlu değildir. Hiç bir özel sağlık kurumunun özel hastane kimlik isteme hakkı yoktur (Sağlık Bakanlığı'nı Genelgesi).

Pozitif çıkarsa herkes duyar mı?
AIDS, Sağlık Bakanlığı'na bildirilmesi zorunlu bir hastalıktır. Ama bildirim ismin baş harfleri ve doğum yılı kodlanarak yapılır. Müspetlik durumunda ilgili hekim dışında kimseye bildirim yapılmaz.


“Test yaptırdım HIV (+) çıktı. Bu AIDS hastası olduğum anlamına mı geliyor?”
HIV testinin pozitif olması AIDS'e neden olan virüsle enfekte olduğunuz anlamına geliyor. CD4+ T hücre sayınız hücre/mm3'ün altına düştüğünde ve AIDS ile ilişkili hastalıklar  gelişirse (fırsatçı enfeksiyonlar ve Kaposi Sarkomu gibi) AIDS den söz etmek mümkündür.

CD4+ T Hücresi Nedir?
CD4+T hücrelerine,  T yardımcı hücreleri de denilmektedir. İnsan bağışıklık sisteminin etkili ajanlarından biridir. HIV, çoğalmak için bu hücreleri kullanır ve bağışıklığın azalmasına neden olur. Normal bir kişide CD4+T hücre sayısı /mm3 kadardır.

CD4+ T hücre sayısı ne demektir?
HIV,  kişinin CD4+ T  hücrelerini enfekte eder ve çoğalmak için bu hücreleri kullanır Bu hücreler zarar gördükçe kişinin bağışıklık sistemi zayıflar ve fırsatçı enfeksiyonlar daha sık görülür. Hastalığın seyrinin anlaşılması için bu hücrelerin sayımının yapılması önemlidir.

Viral Yük Nedir?
Viral yük insanın kanında bulunan HIV miktarıdır. Yüksek miktarda viral yük olan kişide  AIDS daha çabuk gelişir.

HIV virüsü dış ortamda yaşayabilir mi?
HIV, açık havada uzun süre yaşayamaz. Dış ortamda ısı, kuruma, su, sabun ve deterjanlar etkisiyle kolayca ölür. Kurumuş kan içindeki HIV kısa zamanda tahrip olur. Spermdeki ve vajina salgısındaki HIV, dış ortamda birkaç saatte, kuru ortamda ise yarım saatte ölür. Ancak riski tümüyle yok etmek için bulaşmış yüzey sulandırılmış hypo ile silinir veya mümkünse birkaç dakika kaynatılır. 

AIDS'li kişiye dokunmak, el sıkışmak veya sarılmak tehlikeli mi? HIV hapşırmakla geçer mi?
Hayır. HIV ancak kan yoluyla geçer. El sıkışmak, sarılmak, Hapşırmak ve öksürmekle bulaşmaz.

Günlük basit davranışlar yolu ile (el sıkma, aynı tuvaleti kullanma, ayni bardaktan su içme, hapşırma ve öksürme) enfekte bir kişiden HIV bulaşabilir mi?
Hayır, kalabalık yerlerdeki sosyal davranışlar sırasında HIV bulaşmaz. HIV el sıkmayla, sosyal öpücük yolu ile veya ter ile bulaşmaz. Tuvalet oturaklarından, kapı tokmaklarından, çatal, bıçak, para, bardak ve tabak kullanımından enfekte olunmaz.

Sivrisinek ve diğer böceklerin ısırmasıyla hastalık bulaşabilir mi?

Hayır. HIV, sivrisinek, pire, bit gibi haşeratların bünyesinde canlı kalamaz. Bu nedenle bunların ısırmasıyla hastalık bulaşması söz konusu değildir.

HIV, ev hayvanlarından bulaşır mı?

Hayır, Köpek, kedi ve diğer hayvanlardan virüs bulaşmaz.

Kan bağışında bulunmakla hastalık bulaşır mı?

Hayır.  Ancak enfekte kan verilen kişiye bulaşma olur. Kan bağışı yapılırken kullanılan iğneler ve kan alma seti, sterildir, sadece bir kez kullanılır.

Bana eski yıllarda kan verilmişti, AIDS bulaşmış olabilir mi?

Kesin bir şey söylenemez. den beri verilecek tüm kanlar test edilmektedir. Ayrıca kan verecek kişiler AIDS bulaşma riski açısından sorgulanmakta ve risk taşıyabileceğinden şüphelenilen kişilerden kan alınmamaktadır. Ancak ölümcül derecede acil kanamalarda doktorun kararıyla tahlil yapılmadan kan nakilleri yapılabilmektedir. Benzer bir durumda kan verildiyse tahlil yaptırmak gerekir.

Öpüşmekle hastalık bulaşır mı?

Bugüne kadar sadece öpüşmekle bulaşmaya rastlanmamıştır. Öpüşmekten kasıt yanaktan (sosyal) öpüşme ise, cevap mutlaka hayırdır. Şehvetle, dudaktan öpüşmede ise bulaşma mümkündür. HIV,  tükürükte az miktarda bulunabilir. Uzun öpüşmelerde dudakta bulunabilecek ya da öpüşme sırasında oluşabilecek, çatlak, uçuk yarası ya da sıyrıklardan virüsün doğrudan kana karışması ile hastalık bulaşabilir.

Oral seks ile hastalık bulaşır mı?

Bulaşabilir. Menide ve vajina salgısında HIV bulunabilir. Oral seks sırasında ağızda bulunabilecek çok küçük çatlak ve yaralardan virüs kana karışabilir.

Anal seks ile HIV bulaşır mı?

İster homoseksüel (aynı cinsle), ister heteroseksüel (karşı cinsle) anal yoldan cinsel ilişki kurulduğunda karşı taraf HIV taşıyorsa bulaşma mümkündür. Anal ilişki  bulaşma açısından en riskli ilişki şeklidir.

Sadece karşı cinsle ve normal bir cinsel ilişkide hastalık bulaşma riski var mıdır?

Normal ilişkide bulaşma riski hem erkek hem de kadın için geçerlidir. Yani HIV taşıyan kadın erkeğe bulaştırabildiği gibi, HIV taşıyıcısı erkek de kadına bulaştırabilir.

Cinsel birleşme sırasında kondom (prezervatif) kullandığım sürece hastalık kapmam, değil mi?

Cinsel birleşmede kondom kullanılmasının AIDS ve cinsel yoldan bulaşan diğer hastalıkları oldukça azalttığı gösterilmiştir.

Gerek vajinal, gerekse anal ya da oral seks yapıldığında, her seferinde doğru bir şekilde kondom kullanılması gerekir. Buna rağmen cinsel yoldan AIDS bulaşmasını önlemenin en kesin yolu HIV taşımadığına emin olduğunuz kişiyle ilişkiye girmektir.

HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında ilişki var mı?

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar HIV virüsü bulaşmasını kolaylaştırır. Frengi, herpes gibi hastalıkların varlığında ciltteki yara ve çatlaklardan bulaşma kolaydır. Bel soğukluğu, Klamidya gibi durumlarda çatlak olmadan da risk yüksektir.

Hamile kalırsam, bebeğime HIV virüsü bulaşır mı?
Bulaşma riski yüksektir. Ancak ilaçla bu risk azalabilir. Hamileyseniz ya da  hamile kalmayı düşünüyorsanız, bu dönemi hekim kontrolünde  götürmenizde yarar vardır..

HIV tedavisi görürken virüsü başkasına bulaştırır mıyım?
Anti-HIV ilaçları, virüsü başkalarına bulaştırmayı önlemez. Tedavi, virüs miktarını düşük seviyelerde tutar. Ancak, HIV varlığını devam ettirir ve cinsel ilişki, iğne paylaşımı veya annelerin bebeklerini emzirmesi yoluyla başkalarına bulaşabilir.

Intravenöz ilaç kullananlar neden HIV için risk altındadırlar?
Her intravenöz enjeksiyonun başlangıcında bir miktar kan iğne ve enjektöre temas eder. Bu bir kaidedir. HIV enfekte kişinin kanında bulunabılır. İşte HIV ile enfekte olmuş birinin kullandığı iğne veya enjektör tekrar başkası tarafından kullanıldığında kan yolu ile virüs vücuda girer.

Dövmelerden ve kulak delme aletlerinden HIV bulaşır mı?
Dövme yapılırken ya da kulak deldirirken sterilize olmamış aletler kullanıldığında  HIV virüsü bulaşabilir. Onun için doğrusu bu işlemler sırasında tek kullanımlık aletlerin uygulanması önerilir.

Dişci ve doktor muayenehanesinde hastalar HIV bulaşma riski ile karşılaşırlar mı?
Normalde bu yolla bulaşma çok az bir ihtimal. Ancak ülkemizde da ehliyetsiz dişçiler sterilizasyon koşullarına tam uymadıklarından bu gibi yerlerde kullanılan enfekte aletler yolu ile HIV bulaşabilir.

AIDS li hastaların cildinde lekeler oluşurmuş. İlişki Kurduğum  kişide  lekeler yoksa güvenli olabilir miyim?

Lekeler AIDS in ancak belli dönemlerinde olur. Bu nedenle leke olmaması tehlikeyi yok etmez.

Doğum kontrolü hapı ya da vitamin kullanmanın AIDS’i önleme konusunda koruyuculığu  var mı?

Hayır. Tersine doğum kontrolü hapları kullanıldığında gebelik korkusu olmadığından kondom da kullanılmaz. Dolayısıyla virüs kapma olasılığı daha yüksektir. Vitaminlerin ve bazı doğal ilaçların da kesinlikle bulaşmama konusunda etkisi yoktur.

Sünnet olmanın AIDS’i önlediği doğru mu?

Sünnetli olmanın virüsü kapma açısından koruyucu olmadığı ancak hastalığa yakalanma ihtimali hakkında görüşler bulunmaktadır. 
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Belirtiler Virüs alındıktan genellikle iki - dört hafta sonra görülür. Ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, sürekli öksürük, farenjit, nefes darlığı, ciltte döküntü, genital bölgelerde lekeler, ağızda pamukçuk, lenf bezlerinin şişmesi, ishal, bulantı, kusma, karın ağrısı, aşırı yorgunluk, kas ve eklem ağrısı ise virüsün belirtileri olarak gösterilebilir.

AIDS tedavisi için Sosyal Yardım sağlanabilir mi?
Hastalığın tüm tedavi giderleri sigorta kuruluşları tarafından karşılanmaktadır. Sosyal güvenliği olmayan, maddi gücü yetersiz kişiler ise yeşil karttan yararlanabilir.

HIV hastalarında sıkça görülen ruhsal bozukluklar nelerdir?
En sık karşılaşılanı depresyondur. Depresyon AIDS hastalarında normal kişilere nazaran yüzde 40 daha fazla görülür. Depresyon, eşcinsellik ve madde kullanımı riskini arttırmakta bu da daha fazla bulaşma ve daha çabuk etkilenmeyi getirmektedir. Yine intihar riski normalden 10 kat daha fazladır. 

Tedavide son durum nedir?
Merck Sharp & Dohme İlaçları, AIDS aşısının gelecekte hastalığa çözüm sağlayacağını açıkladı. Maymunlar üzerinde iyi sonuçlar veren aşı insan üzerinde denendi. Aşı için daha çok vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek virüsün kontrol altında tutulması düşünülüyor. Aşının önümüzdeki yıl içinde kullanılmaya başlanacağı sanılıyor

Kendimi İyi hissediyorum, HIV ilaçlarına gerek var mı?
Vücutta belirti olmasa da virüs bağışıklık sistemini yavaş yavaş zayıflatmaya devam eder. Virüs düzeyinin ölçülmesi (Viral Yük) ve T-hücresi sayımı mevcut durum hakkında bilgi verebilir. Hekim kontrolünde tedavinin değişkenliği sağlanabilir. 

Türkiye'de Tedavi Merkezi var mıdır?
Hacettepe Üniversitesinde (HATAM),  İstanbul Tıp Fakültesi ve Ege Üniversitesi'nde AIDS merkezi bulunmaktadır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?
AIDS tedavisi için ten bu yana ilaç kullanılıyor. Ancak ilaç hastalığı yok etmemekte, yaşam süresini arttırmakta ve virüsün daha kötü etkilerini azaltmaktadır. İlaç hekim kontrolünde yaşam boyu, ve kombinasyonlar şeklinde kullanılmaktadır.  İlacın yan etkileri olduğu gibi hastalığın ilerleme seviyesine göre ilacın etkisi de olmayabiliyor.

Kaynaklar:

  1. Fatih Köksal, Emre Alhan, Çukurova Üniversitesi, AIDS de Sık sorulan sorular
  2. Gülay Sain Güven, Hacettepe Üniversitesi. HIV Enfeksiyonunun Klinik Özellikleri
  3. Pınar Zarakolu, Hacettepe Üniversitesi. Cinsel Yolla Bulaşan hastalıklar
  4. Fatma Sırmatel, Harran Üniversitesi. HIV gerçeği
  5. UNICEF. AIDS’ e kulak verin
  6. Aygen Tümer, Hacettepe Üniversitesi, HIV/AIDS epidemiyolojisi
  7. Sağlık Bakanlığıi AIDS
  8. Yurdanur Akgün, Osmangazi Üniversitesi, HIV / AIDS
  9. Kızılay, AIDS
  10. Dilek Arman,Gazi Üniversitesi. HIV ve AIDS enfeksiyonu
  11. Mehmet Doğanay, Erciyes Üniversitesi, Dünyada ve Türkiyede HIV/AIDS
  12. Gonca Zeren, Ağrı Üniversitesi, HIV / AIDS e yönelik Eğitim
  13. Hüsnü Pullukçu, Ege Üniversitesi.  AIDS Epidemiyolojisi
  14. Dolunay Polat. HacettepeÜniversitesi, Güvenli Cinsel Yaşam.

 

Korkunç gerçeği öğrendiğimde hamileydim

Türkiye'de yaklaşık 6 bin, dünyada ise milyon insan HIV virüsünün etkisinde. Eğer uygun şekilde tedavi edilirlerse, virüsün korkutucu evresi olan AIDS'den korunarak uzun yıllar yaşayabilirler. Tedavisi sanıldığından çok daha kolay, hatta ilaçlar artık o kadar etkili ki, virüs kanda saptanamayacak düzeye inebiliyor. Yine de tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Özellikle cinsel anlamda tek eşli olmak hala çok önemli. Bu anlamda HIV virüsünün zorluğunu fazlasıyla yaşayan iki çocuk annesi 42 yaşındaki H.G., bu zorlu hastalıkla nasıl mücadele ettiğini monash.pw'ye anlattı.

Hastaların en büyük problemi ise hala "damgalanmak." Bu nedenle işlerini, arkadaşlarını kaybedebiliyorlar hatta yaşadıkları evden bile çıkarılmak durumunda kalıyorlar.

Bugün 1 Aralık Dünya AIDS Günü'nde 42 yaşında iki çocuk annesi HIV pozitif H.G. hastalıkla tanışmasını, virüs taşıyorken hamile kalmasını, hayata da nasıl pozitif kalabildiğini anlattı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fehmi Tabak, çok bilinen ama hala önyargılardan kurtulunamayan virüs ile ilgili bilgiler verdi.

HIV TAŞIDIĞIMI ÖĞRENDİĞİMDE HAMİLEYDİM

H.G. 42 yaşında, iki çocuk annesi, 21 yaşında çok gençken evlenmiş, 20'inci yılın sonunda ise boşanmış. Eşinin bencilliğinden, sorumsuzluğundan şikayetçi hatta hastalığı bilerek kendisine onun bulaştırdığını düşünüyor. İkinci çocuğu düşünmüyormuş ama olmuş, üstelik bu süreçte hayat onun karşısına zorlu bir sınav çıkarmış. Virüsü taşıdığını hamileyken öğrenmiş. İşte H.G.'nin HIV pozitif öyküsü Sürekli hastalanıyor, her gün bir yerlerimde irili ufaklı şişlikler çıkıyordu. Lenf bezlerinde çıkan bezeler sürekli alınıyor, patolojiye gidiyor ve bu durum hep lenfoma şüphesini düşündürüyordu. Onkoloji doktorlarından biri bunun kanda araştırılması gerektiğini söyleyerek beni hemotolojiye yönlendirdi. Yine bir sürü test

aşamalarından geçtiğim halde yine sonuç bulunamıyor, hastalığımin adı konulamıyordu.

"BU TESTİ İSTER YAPTIR İSTER YAPTIRMA"

Hematoloji doktoru geriye bir tek ihtimal kaldığını fakat uzun zamandır tek eşli olduğum için önemsemediğini belirterek, 'Bu testi istersen yaptır, istersen yaptırma' dedi. Hiç oralı olmadım. Çünkü bu hastalığı kendime hiç konduramadim. Aradan yıl geçti. Doğum kontrol hapı ile korunduğum halde hamile kaldım ve hamileliğimi çocuk karnımda aylık olunca farkettim. İşte o zamana kadar olamaz dediğim hastalık beynimde şimşek gibi çaktı ve test yaptırmaya karar verdim. Ve sonuç pozitif! Daha sonra bu testin Western blood yöntemiyle doğrulanmasi gerektiği söylendi. Onu da yaptırdım. Sonuç yine pozitif.

HEM HAMİLE HEM HIV POZİTİF
 
Düşünsenize hem hamilesiniz, hem HIV(+). Yıkıldım, günlerce uyumadim,kimseyle paylasamadim. İçimde kocaman bir boşluk ve sürekli gel-gitler yaşıyordum. Öleceğimi düşünüyordum.  Ben ölürsem hayatta olan çocuğum ne yapacaktı? Yalnız mı kalacaktı? Ya çok hasta olursam,ya herkes benden korkup uzaklaşırsa, ya çocuğuma bulaştırırsam? Bunun gibi bir sürü soru. Hepsini de kendim soruyor,kendim cevapliyordum. Sonra Cerrahpaşa'da  kardeşim gibi sevdiğim gencecik bir doktor olan kişi aklıma geldi ve Ona hemen durumu anlattım.

"ÇOK POZİTİF VE İNANÇLIYDIM"
 
O da bana, "Ablacım bizim hastanede Enfeksiyon Hastalıklarının AIDS polikliniği var. Çok iyiler." dedi. Ve benim hayatımı, kaderimi değiştiren hocamla tanıştım. Hocam bana olabilecekleri eğrisi ve doğrusu ile anlattı. Ben yeni hayatıma hocam ile adım attım. İşe öncelikle iyi bir Jinekolog önererek başladı ve iki doktorum da sürekli irtibat halinde olarak hep birlikte yola çıktık. Nasıl acı çektiğimi bilemezsiniz.  Belki de deli cesareti ama o kadar pozitif düşünüyor ve inançlıydim ki, önce Allah'a sonra doktoruma çok güvendim. Önce hamileliğim boyunca şu anda adını hatirlayamadigim bir ilaç kullandım. Bu ilaç, bendeki HIV virüsünün bebeğe geçmesini önlemek içindi.

"YENİDEN DOĞDUM, YENİ BİR HAYATA BAŞLADIM"

Sonra sezeryanle onu dünyaya getirdim. Bulaşma riskine karşı ona hiç süt vermedim. 6 hafta boyunca her 6 saatte bir bir şurubu şırınga ile çekerek mamasina kattim. Bebeğimi korumak için elimden ne geliyorsa yaptım ve doktorlarımin sözünden hiç çıkmadım. Doğduktan hemen sonra test yapılan bebeğimin sonuçları negatifdi. En ince ayrıntıyı bile düşünen doktorum, bebek 2 aylık olunca testi tekrar istedi. Sonuç yine negatif. Çocugumun test sonuçları ile ben sanki yeniden doğmuş ,yepyeni bir hayata başlamıştım. Ama içimdeki yaşama sevincini hiç kaybetmedim ve rutin tahlillerimi hiç aksatmadim yıl bu şekilde geçti. Tıbbi terimleri ve hesaplamaları bilmediğim için hocam sağlığımla ilgili risk teşkil ettiğini anladığı zaman ilaca baslamam gerektiğini söyledi. 1 yılı aşkın süredir hiç aksatmadan her gün iki farklı ilacı, birer tablet olarak kullanıyorum. Sanki bu ilaçlar da benim diğer iki çocuğum oldu. Bu ilaçları da iki çocuğum gibi hayatımın vazgeçilmezleri arasına aldım. Hocam bu ilaçları ölene kadar şeker ve tansiyon hastaları gibi sürekli kullanmam gerektiğini, bilinçli olunduğu takdirde HIV'den ölümlerin gerceklesmedigini söylüyor. Ben de onun her söylediğine harfiyen uyuyorum.  

TESTLERDE VİRÜS BULUNAMAYACAK KADAR DÜŞÜK
  
Şimdi mi? Sonuçlar o kadar mükemmel ki; düşünün değerlerim sıfırlarda seyrediyor. Pozitif karakterli olusumdan hiç ödün vermiyorum. Hocama sonuna kadar güveniyor ve inanıyorum. Onun tavsiyesiyle enerjimi hiç düşürmuyorum. Hayatımdan negatif olan her şeyi çıkartmaya çalışıyorum. Bana hastalığı bulaştırdigina inandığım, beni mutsuzluga sürükleyen eşimden ayrıldım. İki cocugumla mutlu bir hayatım ve çok mutlu olduğum bir işim var artık. Çalışmaktan mutluluk duyuyorum. Büyük çocuğum hastalığımi biliyor, küçük olana ise zamanı geldiğinde söylemeyi düşünüyorum. Bulaşma yollarını çok iyi öğrendiğim için,herhangi bir doktora gittiğimde hastalığımi gizlemiyorum. Kısacası risk taşıyabilen durumlarda karşı tarafa bunu belirterek önlem alıyor ve böylece karşı tarafı kendimden koruyorum. Bu sayede geceleri yastığa  başımı vicdanim rahat bir şekilde koyuyorum.

"DÜNYANIN EN ŞANSLI İNSANIYIM"
 
Ve ben HIV konusunda müthiş başarılara imza atan hocamla  tanıştığım için kendimi dünyanın en şanslı insanı sayıyorum. Ben onun imzalarindan sadece biriyim. Sizlere anlattıklarım belki de yaşadıklarımin binde biri. Sayfalar dolusu bir kitabı doldurabilirim. Ben sadece işin özüne değinmek istedim. HIV(+) olmak korkunç gibi görünse de,bilinçli olduğunuz sürece bunu kabullenmeyi öğreniyor ve çok mutlu yasayabiliyorsunuz. En büyük ödülüm ise: Senin kadar güçlü bir annenin çocukları olduğumuz için gurur duyuyoruz diyen evlatlara sahip olmak…
 
PROF. DR. FEHMİ TABAK: AIDS BELİRLİ BİR SOSYAL GRUBUN HASTALIĞI DEĞİL

Türkiye bu hastalık ile ilgili hangi noktada? Dünya'da ve Türkiye'de AIDS için son rakamlar nedir?

Dünyada yılı verilerine göre milyon kişi HIV ile infektedir.  Bu kişilerin milyonu yetişkin, milyonu kadın, milyonu 15 yaş altı çocuklardır. Ülkemizde 01 Ekim 31 Aralık tarihleri arasında toplam vaka bildirilmiştir. Bu vakaların bir bölümünün maalesef kaybedildiği düşünüldüğünde yaklaşık bilinen HIV pozitif olgumuz bulunmaktadımonash.pw vakaların ’si hastalığın ileri evresi olan AIDS tablosunda takip edilmektedir. HIV pozitiflerin %82’si erkek, %18’i ise kadındır.

Hala önyargılı mıyız?

Maalesef halen önyargılarımız, hastalık hakkındaki yanlış ve güncel olmayan bilgilerimiz ve hastalığa diğer hastalıklardan farklı bakış açımız devam etmektedir. Dünyada AIDS ilk tanımlandığı zaman eşcinsel hastalığı olarak damgalandı. Ancak çok kısa süre sonra böyle olmadığı anlaşıldı. Çoğu insan HIV’in hayat  kadınlarında, uyuşturucu  kullananlarda, eşcinsellerde  bulunduğu ve kendisine  bulaşmayacağı kanısındadır. Ancak, AIDS belirli bir sosyal grubun  hastalığı değildir. Hastalık etkeni olan  HIV; cins, ırk, renk, din, yaş farkı gözetmeden  herkese bulaşabilmektedir.

Peki, önyargılar bir yana mesela hastanelerde gerçekten yeterli önlemler alınıyor mu? Kan alınırken, ameliyat malzemelerinde yeterli denetim ve önlem mevcut mu?

Bu konuda bir sorun bulunmamaktadır. Tüm kanlar vericiden alındıktan sonra çok hassas testler ile sadece HIV açısından değil, Hepatit B ve Hepatit C açısından da taranmaktadır. Ameliyat öncesinde hastalarımız bu üç virüs açısından kontrolden geçmektedir. Özellikle HIV dış ortam koşullarına dayanıksızdır. Malzemelere yapılan sterilizasyon HIV’ünü ortadan kaldırmaktadır.

TEDAVİSİ NEREDEYSE DİYABETTEN DAHA KOLAY

Birçok uzman kanserin değil ama AIDS'in kesin tedavisinin bulunacağına inanıyor. Sizce insanoğlu bu hastalığı ne zaman yenecek?

HIV ile infekte olmak günümüzde ölümcül değildir. Erken tanı ve farkında olmak bu hastalık için çok önemlidir. İleri evreye ulaşmadan tanı ve tedavi ile yaşam süresi, toplumdaki  infekte olmayan bireylerin yaşam süresine yaklaşmaktadır. HIV ile infekte kişilerde şu andaki tedaviler ile tam kür sağlanamamaktadır. Bununla birlikte ömür  boyu tedavi  ile kandaki HIV düzeyi ölçülemeyecek düzeye indirilerek yaşam süresi uzatılmakta ve yaşam kalitesi artırılmaktadır. HIV Pozitif kişiler, tedavilerini ve kontrollerini aksatmadıkları sürece diğer insanlar gibi sağlıklı hallerini koruyabilme şansına sahiptirler. Kısaca günümüzde tedavisi günde 1 veya 2 tablete kadar inmiş hastalık, tedavi bırakılmadığı takdirde baskılanabilir konumdadır. Artık hastalığın ilk kurbanlarından Freddie Mercury’yi değil, tanıdan sonra yılını yaşayan basketbolcü "Magic" Johnson konuşulmalıdır. Tamamen virüsü ortadan kaldıran ve yakın gelecekte de beklenmeyen tedaviler olmamakla beraber, tedavisi diyabetten daha kolay olan bir hastalık konumuna geldiğini söyleyebiliriz.

Geçtiğimiz yıl 3 bebek doğar doğmaz verilen bir ilaç ile HIV virüsünden tamamen kurtuldu. Bu çok mucizevi bir şey. Bununla ilgili neler söyleyebiliriz? Mesela neden sadece bebekler?

Maalesef “Misssisipi Baby” olarak bilinen bebekte 10 Temmuz ’de virüs tekrar görüldü ve yeniden tedavi başlandı.

DÜNYADA HALA HIV POZİTİFLER DAMGALANMA SORUNU YAŞIYOR

Türkiye'de HIV virüsü taşıyanlar deşifre olmaktan ve damgalanmaktan kurtulabiliyor mu?

Buna evet demek çok güç. Bu sadece bize özgü bir durum değil, dünyanın yaşadığı bir sorun. Olmaya da devam edecek. Bunu hep birlikte ortadan kaldırabiliriz.

HIV POZİTİF OLANLAR PSİKOLOJİK DESTEK ALMALI

HIV pozitif hastaları korurken, hasta olmayanları da korumak için neler yapılabilir mi? Daha önce HIV taşıdığını bilerek eşine bu virüsü bulaştıranların davalarına tanık olmuştuk?

HIV ile infekte kişiler sağlıklı kalmaya, partnerine söyleyerek bulaştırmamaya dikkat etmelidir. HIV ile infekte kişilerde şu andaki tedaviler ile tam kür sağlanamamaktadır. Bununla birlikte ömür  boyu tedavi  ile kandaki HIV düzeyi ölçülemeyecek düzeye indirilerek yaşam süresi uzatılmakta ve yaşam kalitesi artırılmaktadır. Bu nedenle HIV tedavisinde uzmanlaşmış bir merkezde takip ve tedaviye devam etmelidir. HIV pozitif kişi başkalarına bulaştırmamak için  kesinlikle kan bağışında bulunmamalıdır. Cinsel ilişki sırasında mutlaka kondom kullanmalıdır. HIV'li sperm sıvısı, genital sıvı ve kan bulaşmış alet ve eşyanın yaralı dokuya teması ile de HIV'in bulaşabileceği unutulmamalı, açık yaralar bantla kapatılmalıdır. Yeni tanı alan hastalarımızın başlangıçta psikolojik destek almaları bu açıdan çok önemlidir.

HIV virüsü nasıl tespit ediliyor? Mesela bu testlerin laboratuvar süreci ne kadar zaman alıyor?

Şu anda hızlı ve bildiğimiz ELİSA testleri tanıda kullandığımız testlerdir. Hızlı testler yaklaşık dakika içinde sonuçlanıyor. Ama yalancı pozitiflikler önemli sorun. Yeni kuşak ELİSA testleri gün içerisinde pozitifleşiyor.
 
Unutamadığınız bir hasta öyküsü var mı?

10 sene once bir hastama AIDS tanısı koyuldu. Bu hastalarda mutlaka eş ve aile taraması yaparız. Aile taraması yaptığımızda maalesef hanımının da HIV pozitif olduğunu gördük. Çok israr etmemize karşın tedaviye başlamadı. Bu arada bir çocuk istekleri vardı ve eşi hamile kaldı. Eşine hemen tedavi başladık. Bebek doğunca koruyucu tedaviler aldı. Bugün 8 yaşına gelen HIV negatif bir çocukları var. Anne tedavi aldığı için mükemmel bir durumda, hayata yeni gelmiş gibi farklı gözle bakıyor. Maalesef babayı anlamadığımız bir şekilde tedaviyi reddettiği için kaybettik. Bu aile zamanında tedaviye başlanmasının önemini göstermektedir. AİDS te artık tedavi ile hastalık çok rahat bir şekilde kontrol altına alınabilmektedir.

Kaynak:monash.pw

 


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır