Candida Albicans mantarı, karşılaştığımız hastalıkların çoğunun nedeni olabiliyor. Peki bu mantar ile ilgili neler biliyorsunuz?
Candida Albicans mantarı, hayatımız boyunca karşılaştığımız hastalıkların neredeyse tamamının sebebi olabiliyor. Adet düzensizliğinden egzamaya, fazla kilolardan depresyona kadar yüzlerce hastalığı tetikleyici rolü var. En sık başvurulan çare diyet olmakla birlikte çoğu kez tam olarak Candida’dan kurtulmak mümkün olmuyor. Dr. Sinan Akkurt, Candida Albicans mantarını anlattı.
Candida mantarı bir çeşit maya mantarıdır. Konak hücreye girdiklerinde tomurcuklanır ve çoğalırlar. Hiçbir hastalık oluşturmadan çok sayıda candida mantarı ağız, bağırsak, vajina, üst solunum yolu ve deri florasında bulunur. Yani bu floranın doğal bir üyesidir. Fırsatçı patojendir. Yani bağışıklık sistemi güçsüz düştüğünde, candida bulunduğu durumlarda yüzeysel ve derin mantar enfeksiyonlarına sebep olur. Ağız dışında genelde görülen yerler; vajinit, oniko mikoz yani tırnak mantarı, inter trigo (koltukaltı, meme altı gibi kıvrımlı bölgelerde mantar enfeksiyonu), anüsün çevresinde enfeksiyon, akciğer candida enfeksiyonu diye sayılabilir. Daha ileri durumlarda bağışıklık sistemi iyice zayıflayanlarda endokardit, menenjit, beyin apseleri, piyelonefrit ve sistit oluşturabilir. Yayılma yoluna göre de üveyit, özefajit, karaciğer böbrek hastalarında lösemide ve yaşlılarda candida enfeksiyonu böbrek yetmezliğine sebep olabilir. Bunlar haricinde de bebeklerde gördüğümüz pişik benzeri lezyonlara candida eşlik eder. Pamukçuk en sık görülenlerdir.
Candida zaten florasında oluşan var olan bir patojendir, mantardır. Maya tipi mantardır. Tek hücrelidir. Ama bir hücre içine girdiği zaman sporlanma dediğimiz çoğalma eğilimine girer. Bizim vücudumuz bu konuda bir denge içindedir aslında. Örneğin bağırsaklarımızın normal florasında da candida örneği bulunmaktadır. Bağırsaklarımızda bizim için faydalı olan bakterilerle beraber yaşar. A, D, E, K gibi bazı vitaminler bağırsaklarda bu bakteriler tarafından üretilirler. Her şeyde olduğu gibi bu bakterilerin de hızlı çoğalması bizim için bir problem teşkil eder. Bu yüzden normal florada bakterilerle candida bir denge halindedir. Hatalı antibiyotik kullanımı, fazla şeker tüketimi, rafine un tüketimi gibi bağırsakta metabolize olan bazı ürünler bağırsaktaki bakteri florasının azalmasına ve candidanın çoğalmasına sebep olur.
Candida’nın bilinen en önemli belirtileri: Ağızda aft, beyaz pamukçuk hali, kadınlarda beyaz peynirimsi akıntı, bağımlılık derecesinde şeker, ekmek, makarna gibi karbonhidratlı yiyecekleri canın çekmesi, karında şişlik, kabızlık, kronik yorgunluk, rehavet, sabah sinirli uyanmak, yorgun kalkmak, hipoglisemi, huzursuzluk, panik atak, genital bölgede kaşıntı, cinsel istekte azalma, kadınlarda idrarda kötü koku, düzensiz ve ağrılı regl, kramplar, el ve ayak tırnaklarda enfeksiyon, eklemlerde ağrılar, idrarda yanmak sızı, iştahsızlık, ankstiyete atakları, ağlama krizi, burun tıkanıklığı, kaşıntı, ayakta ve vücutta geçmeyen koku, geçmeyen egzamalar…
Candida’yı besleyen gıdaları tüketmemek en doğrusudur. Özellikle bağırsak florasına iyi gelen diyetler fayda eder. Sağlıklı ve organik beslenme şekilleri faydalıdır. Özellikle alkali beslenme tarzı bağırsak sağlığı açısından faydalı olacaktır. Özellikle nane yağı, rezene, tarçın yağı, sarımsak, karanfil, keklik otu, kekik, aynı safa otlarından yapılan karışım, sindirim ve bağırsak sıkıntılarının önlenmesine yardımcı olur ve candida açısından da destek olur. Özellikle rafine şeker, rafine un, glutenli tahıllardan uzak durmak gerekir. Çok mecbur olmadığı müddetçe gereksiz antibiyotik tüketiminden kaçınılmalıdır. Soya fasulyesi ve soya ürünlerinin tüketiminden de uzak durulmalıdır.
Vitamin, mineral olarak B, C, E, D vitamini, kalsiyum ve magnezyum destekler. Sarımsak ve elma sirkesi candidanın çoğalmasını engelleyenlerdir. İşlenmemiş doğal deniz tuzları veya himalaya tuzu kullanılabilir. Yine balıkyağı doğru beslenme açısından önemlidir. Hindistan cevizi yağı faydalıdır.
3 dakika
Vücudumuz için sayısız faydaya sahip olan elma sirkesi, aynı zamanda faydalı bir temizlik ürünüdür ve dünyanın pek çok yerinde yaygın olarak kullanılır.
Yüksek miktarda A ve B vitamini içermesinin yanı sıra temel yağ asitleri ve mineraller gibi 30’un üzerinde besleyici öğeye sahiptir. Bütün bunlar, vücudumuzun genel performansını arttırmaya ve hastalıklara karşı savaşmaya yardımcı olur.
Elma sirkesi, çok eski zamanlardan beri rahatsızlıkları dindirmekte, hastalıklarla savaşmakta ve vücudu toksinlerden arındırmakta kullanılmaktadır.
Yıllar içinde yapılan araştırmalar göstermiştir ki bu aynı zamanda metabolizmamızı dengelemek, cilt bakımına yardımcı olmak, alerjilerle savaşmak ve solunum yolu hastalıklarını rahatlatmak gibi pek çok başka yararlı etkiye de sahiptir.
Elma sirkesini mutlaka biliyorsunuzdur ama bahse varız ki bütün bu sağlığınıza faydalı etkilerini daha önce duymamıştınız. Eğer basit ve faydalı ürünün farklı kullanım yollarını öğrenmek istiyorsanız, okumaya devam edin.
Elma sirkesi, vücudun enzim üretimini arttırma özelliğine sahiptir ve bu sayede zararlı bakterilerin yok edilmesini kolaylaştırır ve mide asitlerini düzenler. Gaz, kramplar ve kabızlık gibi sindirim sorunları için birebirdir ve genel olarak da sindirim sisteminin düzgün işlemesine yardımcı olur. Yemeklerden yarım saat önce bir tatlı kaşığı içmenizi öneririz.
Yıllar içinde, elma sirkesinin kilo vermekte çok faydalı olduğu ortaya çıkmıştır. İçerdiği asetik asitler; özellikle karın, bel ve bacak bölgelerindeki yağları yakmaya yardımcı olur.
Bu özelliğinden yararlanmak için iki çorba kaşığı sirkeyi suya katın ve tercihen aç karnına için.
Yapılan araştırmalara göre, elma sirkesini düzenli olarak tüketmek kan şekeri seviyenizi kontrol altında tutmaya yardım eder. Şeker hastalığına karşı, iki çorba kaşığı elma sirkesini bir bardak suyla sulandırın ve gece yatmadan önce için.
Ayrıca, dengeli beslenmeyi ve doymuş yağlardan ve rafine şekerden kaçınmayı da ihmal etmeyin.
Elma sirkesi, candida albicans olarak bilinen ve ciltte enfeksiyonlara yol açabilen bir mantar türüne karşı oldukça etkilidir. İçerdiği asetik asitler bu mantarı tamamıyla yok edecektir.
İki üç bardak kadar elma sirkesini ılık su dolu bir küvete katın ve 15 dakika içerisinde kalın. Ayrıca, bir tatlı kaşığı elma sirkesini bir tatlı kaşığı suyla karıştırarak mantarlı bölgeye doğrudan da uygulayabilirsiniz.
Elma sirkesi artrit (eklem iltihabı) ve osteoartirite karşı da etkilidir. Bu rahatsızlıkların yol açtığı baskı, ağrı ve sıkıntıyı azaltmaya yardımcı olur. Aynı zamanda, yaraları iyileştirmekte ve bacak kramplarını geçirmekte de faydalıdır.
Elma sirkesi, bakteriyel enfeksiyonlarla savaşmaya ve eklemlerde birikerek ağrıya neden olan ürik asit tortularını çözmeye yardım eden malik asit içerir.
Önerilen, iki çorba kaşığı elma sirkesini bir bardak ılık suyla karıştırıp içmektir. İçmeden hemen önce bir çorba kaşığı da bal ekleyebilirsiniz.
Nemli saça üç çorba kaşığı uygulamak, saçlara doğal bir parlaklık kazandırmanın ve kepeğin önüne geçmenin çok iyi bir yoludur. Kafa derisinin pH dengesini kontrol etmeye ve kaşıntıyı gidermeye yarar.
Yağlı saçlar için uygundur. Ancak, kaşıntı ve yanmaya neden olabileceği için çok sık uygulamamaya dikkat edin.
Antiseptik ve antibakteriyel özellikleri nedeniyle elma sirkesi, cilt bakımında kullanılmak için çok uygundur. Cildinizde sivilce ve lekeler oluştuğunda, cildin asit dengesini geri kazanmasına yardım ederek yağlanmanın ve cilt kuruluğunun önüne geçer.
Bir miktar elma sirkesini aynı miktarda suyla karıştırarak bir losyon hazırlayın ve bunu doğrudan cildinize uygulayın.
Sağlığınız ve cilt bakımınız dışında elma sirkesinin ev içerisinde de pek çok kullanımı vardır. İşte bunlardan bazıları:
Candida, bir maya bakterisi türüdür ve her canlıda bulunur. Genelde lenf sistemi içerisinde görev alan bu mantar türü, dış etkenler sebebiyle gereğinden fazla çoğaldığında tehlikeli olmaya başlar. Vücutta mukoza zarı bulunan her bölgede varlık gösteren candida mantarına; göz, kulak, mide, mesane, ciğerler ve genital bölgede rastlanır. Candida mantarı, genelde genital bölge mantarı olarak bilinir ve kadınların adeta korkulu rüyasıdır. Oysa candida mantarı, sadece genital bölge için tehdit oluşturmaz. Sindirim sistemi üzerinde de etkili bir mantar türüdür. Normal bir bağırsak florasında katrilyon (yaklaşık gr) ağırlığında faydalı bakteri bulunur. Bu faydalı bakteriler, düzenleri bozulmadığı sürece sistemde canlı kalmaya ve sağlığımız için işe yaramaya devam ederler. Ancak birazdan detaylarıyla bahsedeceğim yanlış beslenme ve benzer hatalar sebebiyle düzenleri bozulduğunda, gereğinden fazla çoğalarak bağırsak ve vajinal floranın da bozulmasına sebep olurlar. Candida mantarı hakkında yapılmış birçok araştırma var. yılında yapılan bir araştırmada, candida mantarının genital bölgede çoğalmasının kalıcı hale gelebildiği ve bu durumun kısırlığa neden olabildiği gösterildi.
KAS AĞRISINA YOL AÇAR
Bedenimizde candida mantarının çoğalmaya başladığını nasıl anlarız?
Candida mantarı kontrolsüz çoğalmaya başladığında, birçoğu son derece can sıkıcı belirtiler gösterir. Kemik, kas ve organ ağrıları, kokulara karşı alerjik reaksiyon ve aşırı hassasiyet, el ve ayaklarda üşüme ve vücut ısısında düşüş, darbe alma halinde cildin çabuk morarması, ilgili bölgede formal değişiklikler, sindirim problemleri, ilgili bölgede iltihaplanma (bu en sık görülen belirtiler arasında yer alır), kronik yorgunluk, ilgili bölgede doku bozulması, kaşıntı ve kızarıklık, koku, kadınlarda genital akıntı ve kas ağrısı; candida mantarının çoğalmasının belirtileri arasında sayılır. Elbette saydığım bu belirtilerin şiddeti de son derece önemli. Şikayetleriniz arttığında mutlaka uzman bir doktora başvurmalı ve tavsiye edilen tedaviye harfiyen uymalısınız. İnternette candida mantarı ile ilgili arama yaptığınızda evde uygulanan testlerin tavsiye edildiğini görebilirsiniz. Uygulaması son derece kolay olan bu testleri yapmak, hastalığı artıran bir etki göstermez ancak tanı koymada yeterli olmadığından hastalığın ilerlemesine ve tedaviye geç kalınmasına sebep olabilir.
Candida mantarının düzenini bozan ve çoğalmasına sebep olan faktörler nelerdir?
Aşırı antibiyotik kullanımı, vücut temizliğinin yetersiz yapılması ve ortak giysi kullanımı (özellikle iç çamaşırı) gibi fiziki nedenlerin dışında bir de beslenme alışkanlıklarıyla ilgili nedenlerle candida mantarı çoğalabilir. Mantarların büyük kısmı gibi candida mantarı da şekerli besinleri sever. Karbonhidratlar, hidrojenize edilmiş yağlar, işlenmiş gıdalar, hazır gıdalarda bulunan koruyucular, böcek ve tarım ilaçları ile temas ve ağır metaller; candida mantarının kontrolsüz çoğalmasının nedenleri arasında sayılmaktadırlar. Hangi konuyu işlersek işleyelim, dönüp dolaşıp geldiğimiz yer hep aynı: Beslenme alışkanlıklarımız! Doğru beslenmek, sağlıklı kalmanın en önemli anahtarıdır.
CANDİDA MANTARI İLE MÜCADELE ETMENİN YOLLARI NELERDİR?
Başlıcanedenleri arasında beslenme alışkanlıklarının sayılması sebebiyle candida mantarının tedavisinde yapılması gereken ilk şey, doğru bir beslenme programını uygulamaktır. Candida mantarından kurtulmak için bunları yapın:
ŞEKERLİ GIDALARI TÜKETMEYİN
Candida mantarını besleyen gıda maddeleri arasında ilk sırada şeker gelir. Eğer bu mantar türü ile mücadele ediyorsanız, şekerin her türlüsünü hayatınızdan çıkarmanız gerekir. Aslında ne yemeniz ya da yememeniz gerektiğini ayırt edebilmek için ana başlıkları bilmeniz yetmez. Etiket okumayı iyi bilmelisiniz. Özellikle marketten aldığınız gıdaların etiketlerinde yazan onca kısaltmanın birçoğu, şeker anlamına gelir.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ KUVVETLENDİRİN
Bağışıklık sisteminin kuvvetli olması, birçok hastalıkla mücadelede en önemli ihtiyaçtır. Candida mantarı ile mücadele döneminde de güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyacımız vardır. Bunun için taze ve doğal gıda maddeleriyle beslenmek gerekir. Güvenilir et ve balık yemek de bağışıklık sistemini kuvvetlendirmeye yardımcı olur. Yapılan araştırmalar, faydalı yağları tüketmenin candida mantarıyla mücadelede en az proteinler kadar önemli olduğunu da gösterdi. Faydalı yağlar, yağda çözülen A, D, E ve K vitaminlerinin taşıyıcısı görevini görürken, karotenin A vitaminine dönüşmesini sağlar. Bu tür yağları tüketmek D vitamininin emilimini ve kullanımını da sağlar.
SİNDİRİM SİSTEMİNDEKİ FAYDALI BAKTERİLERİ ÇOĞALTIN
Düzenli olarak probiyotik tüketmek candida mantarı ile mücadelede son derece önemli bir adımdır. Sindirim sistemimizde bulunan ve varlıklarından fayda sağladığımız bakteriler vardır. Zararlı kolonilerden kurtulmak, yararlı olanların varlık göstermesi için uygun zemini oluşturur.
DESTEKLEYİCİ VİTAMİNLER ALARAK VÜCUDU GÜÇLENDİRİN
Candida mantarıyla mücadele edenlerin bağışıklık sistemlerini stabil tutabilmeleri çok önemlidir. Bunun için de vitamin ve mineral desteğine ihtiyaçları vardır. B vitamini kompleksi, C vitamini, D vitamini, E vitamini, kalsiyum ve magnezyum alınabilir.
CANDİDA'YA DÜŞMAN YİYECEKLER
Candidamantarıyla mücadelede anahtar davranışın doğru beslenmek olduğunu artık biliyoruz. Peki gıda maddeleri arasında bu hastalığın tedavisinde en kuvvetlileri hangileridir? Birçok hastalığın şifası sayılabilecek sarımsak ve elma sirkesi, candida mantarı tedavisinde de ilk sırada yer alıyor. İster çiğ, ister yemeklerin içinde, ister tablet halinde olsun hiç fark etmez; iyileşmek istiyorsanız, sarımsak tüketin. Sarımsağın bu hastalığı tedavi etmesindeki en önemli sebep, bağışıklığı kuvvetlendiriyor olmasında gizli. Elma sirkesi, candida mantarının en nefret ettiği gıda maddeleri arasında yer alır. Yemeklerden önce bir kaşık elma sirkesini bir bardak suya karıştırın ve tüketin. Böylece hem candida mantarının kontrolsüz çoğalmasını önleyecek, hem de bağırsak floranızı tedavi edeceksiniz.
Bir maya mantarı türü olan candida, ağız boğa ve vajinada yaşayan ’den fazla versiyona sahiptir.
Normal şartlarda candida mayası vücudumuzda uygun miktarlarda bulunur ve bağırsak sağlığı ile besin emilimini destekler, sindirime yardımcı olur. Ancak ciltte bulunması enfeksiyonlara sebep olabilir.
Candida mantarının vücutta aşırı birikmesi sonucu kandidiyaz adı verilen hastalık olur.
Candida diyeti, Candida’nın aşırı büyüme riskini artırabilecek yiyecek ve içeceklerden kaçınmayı gerektirir. Bu besinler öncelikle gluten, şeker, alkol ürünleri ve belirli süt ürünleri olarak söylenebilir.
Candida diyeti, bu besinler yerine proteinler, sağlıklı yağlar ve nişastalı olmayan sebzeleri ve probiyotikleri tüketmeyi önerir. Candida diyeti ile riskli gıdaların tüketiminin azaltılıp yerine yerine riski azaltacak besinler eklenerek iltihabın en aza indirilmesi ve bağırsaktaki bakteri konsantrasyonunun dengelenmesi sağlanır.
Candida diyeti, enfeksiyon şiddetini hafifletmek amacıyla yapılan katı bir diyettir. Bu sebeple eğer yapılacaksa bir diyetisyen tarafından takip edilmesi önemlidir.
Candida İçin Risk Faktörleri Nelerdir?
Candida diyeti iltihabı azaltıp bağırsaklara fayda sağlayabilecek bir diyet türüdür. Ancak candida diyetinin faydalı olduğuna dair kesin kanıtlar için daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır.
Tüm bunlara ek olarak candida diyetinde probiyotik takviyesi almak, iltihabı hafifletmeye ve zararlı mikroorganizmaları önlemeye yardımcı olur.
Candida diyetinin etkinliğini destekleyen kanıtlar yetersiz olsa da, sağlıklı gıdalara odaklanması nedeniyle birçok potansiyel faydası vardır.
Kilo verme, kalp sağlığı, bağırsak fonksiyonu ve vücudunuzdaki inflamasyonun azalması için de faydalı olabilecek tam gıdalardan oluşur. Bununla birlikte, bir candida enfeksiyonu teşhisi konduysa, candida diyetinin sizin için işe yarayıp yaramadığını görmek yardımcı olabilir.