ense ve çene ağrısı / Diş sıkma boyun ağrısı yapar mı? - Tijen Secerli

Ense Ve Çene Ağrısı

ense ve çene ağrısı

Çene Ağrısı Neden Olur?

Çene Ağrısı Neden Olur?

Çene ağrısı neden olur?

Birçoğumuzun başına gelen ve şikayetçi olduğumuz çene ağrısı; öncelikle ağız ve diş ile alakalı olmakla beraber, kalp krizine kadar yayılan etkili bir yelpazede sebepler içermektedir. Bu doğrultuda tedavideki başarı oranı, teşhisin doğruluğuna, erken tanı ve tedavi sürecine bağlıdır. Çoğu kişi çene ağrılarının sebeplerinin nelerden var olabileceğini ve çok gün yüzünde konu olmamasından dolayı risk öngörüsünde bulunmaz ve tedavi ile alakalı harekete geçmemektedir. Öyle ki çene eklem bozuklukları çene ağrısının en sık karşılaşılan nedenlerindendir. Çene eklem ağrısı azımsanmayacak kadar yaygındır.

Çene ağrısının ortaya çıkmasına bahsettiğimiz gibi birçok sebep varken bunun ortaya çıkmasını sağlayan semptomlar da vardır. Bunlar:

  • Eklem ve kas hassasiyeti
  • Şiddetli kulak ağrısı
  • Uğultu ve çınlama
  • Eklem ağrısına bağlı olarak ortaya çıkan görüş bozukluğu
  • Çene eklem hareketlerinde çıtlama ve değişik seslerin çıkması
  • Enseden itibaren de başlamak suretiyle bölgesel şişlikler
  • Ağrı kaynaklı yüksek ateş
  • Ani gelen ağrı atakları
  • Çene de eklem ve kas hareketsizliği

Bu ve buna benzer semptomlar sadece çene ağrılarının sebebi olmakla birlikte başka türlü hastalıkların da habercisi olabilir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır.

Çene ağrısı nasıl tedavi edilir?

Çene ağrısı tedavisi yukarıda da belirttiğimiz gibi farklı sebepleri olan bir süreç olduğu için, tanısına göre yol izlenmesi gereklidir. Ağrı enfeksiyon kaynaklı ise doktor kontrolünde antibiyotik veya antiviral içerikli müdahalelerde bulunularak etkili sonuçlar alınabilir. Uyku sapmaları, kasılmalar ani gelen ataklarda kasılan çene problemleri için; ağız plağı, yatıştırıcı, kas gevşetici gibi çözümlere başvurmak yine diş hekimlerimizin kontrolünde olmak şartıyla çeşitli çözümleri yer almaktadır.  Eklemsel olarak çene yapısında, kemiğinde veya ağız yapısında bir sapma travma var ise bu gibi durumlar daha ciddi olduğu için cerrahi bir müdahale gerekmektedir. Dolayısıyla hekim kontrolünde yapılacak olan tanı ve tedavi yöntemleri, hastanın hem mental hem fiziksel sağlığı için önem arz etmektedir. Bu ve bunun gibi problemlere siz de maruz kaldıysanız bir sağlık kuruluşuna başvurmanız ciddi bir önem taşımaktadır. Kontrollü şekilde yapılacak olan test ve taramalar, sorunun teşhisi ve çözümü için en iyi sonuca ulaşmanızı sağlayacaktır.

Kalp hastalıkları gelişmiş tetkik ve tedavi yöntemlerine rağmen halen ölüm nedenleri arasında ilk sırayı almaya devam etmektedir . Bunu değiştirebilmek için tıp dünyasının  olanca gücüyle gelişmeye, ilerlemeye çalıştığını da belirtmekte fayda görüyorum. Kendi deneyimlerime dayanarak  bu durumun açıklanmasında genetik yapı, ailesel ve çevresel faktörleri gibi elimizde olmayan sebeplerin yanı sıra ,kalp hastalıklarından kaynaklanan yakınmaların başka nedenlere dayandırılarak görmezlikten gelinmesi , ihmal edilmesi , sonraya ertelenmesi , sosyal sebeplerin bazen sağlıkla ilgili sorunlarımızın önüne geçmesi de önemli bir yer tutmaktadır.

Göğüs  ağrılarını ve diğer belirtileri dikkate almalıyız!. Kalp krizi riski taşıdığını unutmamalıyız.

Vücudumuza gerekli oksijen ve besin maddelerini sağlayan kalbimiz, çeşitli nedenlerle bu görevini yerine getiremediğinde, bizzat kendinde veya diğer organlarda birtakım bozukluklara sebep olur .Bunlar da hastalık belirtileri olarak, hastaların şikayetlerini oluşturur.

Genel olarak hastalarda görünen kalp hastalıkları belirtileri nelerdir :

    Ağrı (göğüs , kol , alt çene)

    Nefes darlığı (nefes darlığı nedeniyle sırt üstü yatamama, )

    Yorgunluk ve halsizlik

    Çarpıntı

    Bacaklarda ve karında şişme(ödem ve asit)

    Öksürük

    Bayılma(senkop)

    Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

    Baş ve ense ağrıları

    Morarma, olarak sıralanabilir.

Ağrı

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir dediğimizde, en önemli ve en sık rastlanan belirtilerinden biridir. Koroner arter hastalığı(yani kalbi besleyen damarların daralması veya tıkanması) nedeniyle yeterince oksijen alamayan kalp kası, bunu ağrı ile gömonash.pw, göğüste hissedilen ağrıların hepsi kalp kaynaklı olmayabilir. Kas, kaburga, omurga, yemek borusuna ait ağrılar da göğüste hissedilebilir.

Ağrı yorulunca veya heyecanlanınca oluyor, dinlenince geçiyorsa koroner damarlarla ilgili olma ihtimali çok fazladır. Aort stenozu, hipertrofik obstruktif kardiyomiyopati, ciddi hipertansiyon, aort yetersizliği, ciddi anemi, hipoksi gibi nedenler göğüste iskemik(yani kanın az gelmesi) kökenli ağrılara neden monash.pw disseksiyonu(ana damarın yırtılması), perikardit(kalp zarı iltihabı), mitral kapak prolapsusu da iskemik kökenli olmayan ağrılara yol açar.

Özofagus spazmı, özofajial reflü, özofagus yırtılması, peptik ulkus ta gastroentestinal kökenli göğüs ağrılarına yol açar. Anksiyete, depresyon, kardiyak psikoz, kişisel çıkar amaçlı psikojenik nedenlerle de oluşan göğüs ağrıları vardır. Toraks çıkış sendromu, servikal-torasik omurda dejeneratif eklem hastalığı, kostokondrit, herpes zoster(zona), göğüs duvarı ağrı ve hassasiyeti gibi nörojenik, kas-iskelet sistemine bağlı sebepler de göğüs ağrılarını oluşturabilir.

Akciğer kaynaklı, akciğer enfarktüsü ile beraber olan veya olmayan akciğer embolisi, pnömotoraks, plevrayı da(akciğer zarını) kapsayan pnömoni(zatürree) de göğüs ağrısına neden olur. Plörezi(akciğer zarının iltihabı, su toplaması) daha ziyade yan ağrısıyla kendini gösterir.

Angina pektoris dediğimiz, koroner damarların daralması veya tıkanması sonucu oluşan göğüs ağrısı, sıklıkla ağır bir yemekten sonra veya heyecanlı, sinirli, üzüntülü bir durumdayken, bazen de yorucu bir iş, yürüyüşle meydana gelir.

Angina pektoris, genellikle yavaş yavaş artar ve yayılır. Batıcı veya saplanıcı tarzda, ani olarak maksimum şiddette oluşan ağrılar, genellikle kalple ilgisi olmayan, kas-iskelet veya sinir kökenli ağrılardır.

Anginal ağrı, genellikle retrosternal(iman tahtasının arkasında) veya orta hattın hafif solunda, sternumun altında hissedilir. Nadir olarak sol meme altında olabilir.

Miyokard iskemisi ağrısı, her iki taraftan göğüse ve kollara(daha çok sol kol), boyuna ve alt çeneye yayılma eğilimindedir. Bazen arkaya ve enseye doğru da yayılabilir.

Perikardit, yani kalp zarı iltihabı durumunda oluşan ağrı süreklidir. Nefes alıp vermekle, göğüs hareketleriyle artar. Sırt üstü yatınca artar, öne doğru eğilince hafifler. Genellikle ateş, nefes darlığı, çarpıntıyla birlikte görülür.

Akciğer zarı hastalıklarında(plörezi) da benzer tipte ağrı vardır.

Ana atar damar yırtılmasında(aort disseksiyonu) çok şiddetli bir ağrı duyulur. Hasta damar yırtılmasını, yırtılma şeklindeki ağrıyı net olarak hissedebilir. Ağrıyla birlikte hastada terleme, morarma, tansiyon düşmesi, fenalık hissi, baygınlık olur; kol ve bacaklar morarır.

Ana akciğer damarı ve dallarının pıhtıyla tıkanmasında göğsün ortasında şiddetli bir ağrı olur. Aynı zamanda öksürük, kanlı balgam, çarpıntı ve morarma vardır.

Nefes darlığı

Nefes darlığı, kişinin zorlu ve yorucu, güçlükle nefes alıp vermesi demektir. Birçok nedeni vardır.

Kronik nefes darlığı, kalp yetersizliği, kronik akciğer hastalığı veya fiziksel kondisyon eksikliğine bağlı olarak(yaşlılar, şişmanlar veya daha çok oturarak iş yapan kişiler) gelişebilir.

Nefes darlığının ani artışı akciğerden çok kalp hastalığını düşündürür. Diğer yandan, hem akciğer, hem de kalp hastalığı olanlarda nefes darlığına hangisinin daha çok sebep olduğunu ayırt etmek oldukça güçleşebilir.

Yatar pozisyondayken gelişen nefes darlığı daha çok sol kalp yetersizliği veya mitral kapak hastalığı olan kişilerde görülür. Beraberinde öksürük de vardır.

Gece yattıktan saat sonra gelişen nefes darlığı, genellikle kalkıp oturularak düzelir. Ataklar hafif olabildiği gibi, hırıltılı solunum, öksürük, şiddetli nefes darlığı ve beraberinde panikle de görülebilir. Bazen akciğer ödemine kadar gidebilir. Sol kalp yetersizliği olan kişilerde, gece yatınca merkezi kan hacminin artmasına bağlı olarak gelişir. Bacaklarda göllenmiş olan kan da gece merkezi kan sistemine eklenince, zaten sınırda çalışan kalp, yetersizliğe girer.

Eforla veya istirahatte gelen kuru, gıcık şeklindeki öksürük, kalp yetersizliğine bağlı akciğer ödemiyle ilgili olabilir. Nefes darlığı genel olarak bulunsa da, öksürük şikayeti daha ön plana geçebilir.

Akut akciğer ödemine bağlı olan öksürükte pembe, köpüklü balgam görülürken; kronik bronşitin balgamı genellikle beyaz ve sümüksüdür.

Nefes darlığıyla birlikte duyulan düdük sesi(wheezing) akciğer veya kalp hastalıklarına bağlı monash.pw darlığı, kalp hastalıklarında olduğu gibi, çok çeşitli solunum sistemi hastalıklarında, kansızlıklarda, sinir sistemi hastalıklarında da görülebilir.

Yorgunluk ve Halsizlik

Pek çok nedene bağlı olarak gelişebilir. En sık anksiyete ve depresyona bağlı olarak görülür.

Anemi, hipertiroidi ve diğer kronik hastalıklar yorgunluk ve halsizliğe neden olabilir.

Kalp yetersizliği olan hastalarda, verilen idrar sökücü ilaçlar ve kalp yetersizliğinin giderek artması, halsizlik ve yorgunluğa neden olur.

Koroner arterlerinde yaygın daralmalar olan hastalarda da, yaygın kalp kası iskemisine bağlı olarak eforla ciddi yorgunluk hissi olur.

Çarpıntı

Kalp atımları normalden daha hızlıysa veya rahatsızlık verici bir şekilde hissediliyorsa, çarpıntı hissi oluşur. Çarpıntı, sıklıkla hiçbir ciddi kalp hastalığı olmadan gelişen selim bir belirtidir; fakat bazen yaşamı tehdit edici bir durum da gösterebilir.

Bazen basit ekstrasistoller(erken atımlar) göğüste "uçuşma" veya "gümleme" hissi verebilir.

Bazen çarpıntılar krizler halinde gelir. Krizler kendiliğinden geçebildiği gibi, çok uzun sürebilir ve tedavi gerektirebilir. Çarpıntı hisseden kişi veya yakını o sırada nabzı sayabilir, düzenli olup olmadığına dikkat edebilirse, tanı koymaya çok yardımcı olur.

Nabzı el bileğinin iç kısmında, baş parmak hizasında kolayca bulabiliriz.

Bazen, çarpıntıya bağlı fenalık hissi, baygınlık olabilir. Bazen de, altta yatan ciddi bir kalp hastalığı varlığında gelişen ciddi bir ventrikül taşikardisi, genel durumu bozmayabilir.

Bacaklarda ve karında şişme (ödem ve asit)

Bacaklarda şişme(ödem), sağ veya sol kalp yetersizliğinin sık görülen bir bulgusudur.

Kalp kökenli ödem, nadiren yüz ve kolları tutar. Yatan hastalarda, kuyruk sokumu üstünde ödem görülür.

By-pass ameliyatı sonrası, damar alınan bacakta ödem oluşabilir.

Bazı ilaçları alanlarda da(kalsiyum antagonisti) ayak ve ayak bileği ödemi görülebilir.

Varis, şişmanlık, sıkı korse, böbrek yetersizliği ve hipoproteinemik siroz gibi hastalıklarda da bacaklarda şişme, ödem oluşur.

Karın çevresinin genişlemesi, karın şişmesi, asit dediğimiz karın içi sıvı gelişimiyle ilgilidir.

Konjestif kalp yetersizliğine bağlı ciddi ödemi olan hastalarda da asit gelişir.

Konstriktif perikarditte(kalp zarının sertleşip, kalbi sıkıştırması durumu) asit oldukça sıktır.

Siroz, böbrek hastalıkları, tümör gibi nedenlerle de asit gelişebilir.

Öksürük

Kalp hastalıklarında görülen öksürük, yorulmakla ilişkili ve kesik kesiktir. Hırıltılı solunum, çarpıntı ve nefes darlığı da birlikte olabilir. Öksürük kuru veya balgamla olabilir. Balgam köpük şeklinde ve pembe ise, akut akciğer ödemini düşündürür.

Geceleri uykudan uyandıran ve kalkıp oturmakla geçen öksürük, kalp yetersizliği belirtisidir.

Bazı ilaçların sebep olduğu(ACE inhibitörleri) kuru öksürük te mevcuttur.

Akciğer hastalıklarının hemen tümünde öksürük vardır. Bunlarda balgam beyaz, sarı, yeşil, sümüksüdür. Akciğere pıhtı attığı durumlarda göğüs ağrısı, öksürük, kanlı balgam birliktedir.

Bayılma(Senkop)

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir sorusunun önemli karşılığından biri de, Kardiyak senkop(bayılma), kalp debisindeki(atım hacmi) ani düşüşe bağlı olarak gelişen yetersiz beyin kan akımına bağlı geçici şuur kaybı olarak tanımlanır. Presenkop ise, hastanın fenalık hissi ve zayıflık hissedip, postürünün bozulma noktasına gelmesine rağmen, şuurunu kaybetmemesiyle karakterize edilir.

Atak sırasında yaralanma, ani bayılıp düşme ile olan daha ciddi bir durumu gösterir. Kardiyak ritm bozukluğuyla gelişen senkopta, kısa süreli kasılma gözlenebilir.

Kardiyojenik şokta hasta idrar kaçırabilir; ritm düzelince şuur ani olarak açılır. Nörolojik olanda, uykulu hal devam eder.

Sık görülen tipteki bayılma(vazovagal senkop); fazla vagal uyarıdan kaynaklanan nabız ve tansiyon düşmesi nedeniyle gelişir. Çoğunlukla, sıcak bir odada, ağır bir yemek gibi uyarıcı faktörler vardır. Bulantı, terleme, esneme, bazen görme ve duyma bozukluğu gibi ön belirtiler olur. Atak sonrasında hasta soluk, terli olabilir ve kalp hızı yavaştır. Herhangi bir gastroentestinal bulgu eşliğinde gelişen baygınlık genellikle vazovagaldir.

Boyundaki karotis sinüsünün aşırı hassasiyeti nabzı yavaşlatıp baygınlığa yol açabilir. Traş sırasında, sıkı kravat takıldığında, baş aşırı çevrildiğinde gelişebilir. Sık rastlanan bir durum değildir.

Genellikle altta yatan akciğer hastalığına bağlı öksürük nöbetleri senkopa yol açabilir.

Çok hızlı veya yavaş aritmiler hafif baş dönmesinden baygınlığa kadar şuur değişikliği yapabilir. Geçici tam kalp bloğu, kalp duraklaması, ventrikül taşikardisi, baygınlığa yol açabilir. Ön belirti olmadan ani şuur kaybı olur ve ritm düzelince kişi hemen normale döner.

Aort stenozu veya hipertrofik kardiyomiyopatisi olanlarda, eforla gelen şuur kaybı olabilir.

Kalp boşluğu içindeki tümör veya pıhtı tarafından kalp kapağının geçici tıkanması, hastanın pozisyonuna bağlı olarak senkopa neden olabilen nadir bir durumdur.

Çoğu normal hastada hızlı pozisyon değişikliğine bağlı geçici baş dönmesi olabilir. Yaşlılarda daha fazla görülür. Postüral hipotansiyon, hasta uzanmışken ve genelde yatar veya oturur pozisyondan ani kalkışlarda gerçekleşen bayılma veya baş dönmesinin sık nedenlerindendir. Buna da sebep sıklıkla periferik nöropati, otonom fonksiyon bozukluğu, sıvı kaybı veya ilaç yan etkisidir.

Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

Koroner yetersizliğine bağlı angina pektorisi olan pek çok hasta, yakınmalarını hazımsızlık ve yanma ile karıştırır. Aksine, özofajiyel reflüsü veya spazmı olan hastalar da yakınlamalarının angina pektoris olduğunu düşünebilir.

Hıçkırık, enfarktüslü hastalarda nadiren gelişir; kalp cerrahisi sonrası ise sık görülür.

Yutma güçlüğü, sistemik sklerozlu, aortik arkus anomalisi olan veya aşırı geniş sol atriumlu(kulakçıklı) hastalarda gelişebilir.

Baş ve ense ağrıları

Arter basıncının çok yükselmesinde veya çok düşmesinde baş ve ense ağrısına sıklıkla rastlanır. Ani yükselmelerde, baş ağrısıyla birlikte bulantı da olur.

Morarma (siyanoz)

Kanın iyi oksijenlenmediği veya kalp veya büyük damarlar seviyesinde kirli kanın temiz kana karışmasıyla oluşur. Kalp kaynaklı morarmalar santral tipte siyanoza sebep olur, yani mukozalar(örneğin ağız içi) da morarır.

Doğumsal kalp hastalıklarında ve kalp yetersizliklerinde görülür.

Periferik tipteki morarmada, mukus membranlar(örneğin ağız içi) morarmaz. Dolaşım yetersizliği, şok, periferik vazospazmda görülür.

 Hastaneye  ,   doktora geç kalınması ,  tanı ve tedavinin gecikmesine  ve  daha basit ve kolay tedavilerin daha zor ve kompleks hale gelmesine sebep olmaktadır  .

Şekil 1

 

Her hastalıkta olduğu gibi kalp hastalıklarında da erken teşhis ve tedavi büyük önem taşımaktadır . Çevremizde hiç şikayeti olmadığı halde önemli sağlık sorunları ile karşılaşan insanların olduğunu duymuşuzdur . Kalp hastalıklarında bazen ilk şikayetin ölüm olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır .

Kalp hastalıkları denilince koroner damar hastalıkları ilk sırada yer almaktadır. Koroner damar hastalığı, kalpte yer alan ve kalbe bağlı olan atar damarların daralması sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Bunu yanı sıra kalbin işleyişini ve aynı zamanda yapısını etkileyen birçok kalp hastalığı bulunmaktadır. Bu kalp hastalıkları, , kalp ritim bozukluğu, kalp kapağı hastalıkları, doğuştan gelen kalp hastalıkları, kalp yetmezliği, kardiyomiyopatiler , perikard hastalıkları, aort hastalıkları ve aynı zamanda periferik damar hastalıklarıdır.

Bu hastalıkların büyük bir bölümünün noninvazif dediğimiz kolayca yapılan , operasyon veya girişim gerektirmeyen testlerle kolayca tesbit edilebilmesi büyük rahatlık sağlar .EKG, ekokardiyografi ,transözafagial ekokardiyografi , kontrast ekokardiyografi , efor testi , ritm holteri , ambulatuar kan basıncı monitörizasyonu (tansyon holteri) , miyokard perfüzyon sintigrafisi , BT (veya CT) koroner anjiografi gibi noninvazif tanı yöntemleriyle hizmet vermekteyiz .

BT  koroner anjigrafi ile Koroner anjigrafiye en yakın değerlerde damar anatomisini darlıklarını değerlendirebilmekte , ve bunu hastanın koluna veya kasığına herhangi bir girişim yapmadan gerçekleştirilebilmektedir. Daha güzel günleri birlikte yaşayabilmek umuduyla sağlıklı günler dilerim

 

Halk arasında sanal anjigrafi olarak da geçen BT (CT) koroner anjiografi

Boyun &#;ene Ve Baş Ağrısı Neden Olur, Nasıl Ge&#;er?

Yaygın olarak görülmekte olan sağlık sorunları içerisinde çene, boyun ve baş ağrıları yer almaktadır. Bu ağrıya neden olan çok sayıda faktör mevcut olduğundan dolayı tedavideki başarı düzeyi, teşhisin doğruluğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

Pek çok kişi, günlük hayatı olumsuz etkilememesi durumunda çene, boyun ve baş ağrılarını önemsememektedir ve doktora gitme ihtiyacı hissetmemektedir. Ancak özellikle şiddetli biçimde seyreden ve birkaç gün içinde kendi kendine geçmeyen çene, boyun ve baş ağrıları, önemli nitelikteki bir hastalığın habercisi olabilmektedir. Bu sebeple çenede zaman içerisinde hafiflemeyen ya da iyileşmeyen ağrıların söz konusu olması halinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir ve gerekli olan muayeneleri yaptırmak önem arz etmektedir.

Boyun Çene ve Baş Ağrısı Neden Olur?

Çiğneme kasları ile alakalı ağrılar, diş sıkma ya da gıcırdatma esnasında bu kasların normalden çok daha fazla çalışmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum aynı zamanda baş ile boyun ağrısına da sebep olabilmektedir. Çene eklemi ile alakalı ağrılar ise, çene eklemi içerisindeki sert ve yumuşak olan dokuların değişikliğinden kaynaklanmaktadır. Çene ile başlayan ağrılar genellikle boyuna ve başa da vurmaktadır. Bu ağrıların sebebi genellikle çene kaynaklıdır ancak esas altta yatan sebebinin öğrenilmesi için doktora başvurmak gerekmektedir.

Boyun Çene ve Baş Ağrısı Nasıl Geçer?

Mevcut ağrının enfeksiyon hastalığına bağlı şekilde ortaya çıktığı tespit edilir ise antibiyotik ya da antiviral içerikli olan ilaç tedavisi uygulanabilmektedir. Ağrı kesici ilaçlar bölgelerdeki ağrının hafiflemesine yardımcı olmaktadır.

Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz?
Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir. Bu durum toplumda yetişkin bireylerin büyük bir çoğunluğunda gözlemlenmekte ve genellikle çeşitli olumsuz semptomlar ortaya çıkmadan farkına varılamamaktadır. Hastayı hekime getiren durumlar arasında dişlerde hassasiyet, aşınma, sallanma ve kırılma, diş sinirlerinde nekroz, çevre dokularda yaralanma, temporomandibular rahatsızlıklar, baş ağrısı ve fonksiyon bozukluğu sayılabilmektedir. Çocuklarda gözlemlenen diş sıkma ve gıcırdatma ise, normal bir süreç olarak kabul edilerek değerlendirilir.

Diş Sıkma ve Gıcırdatmanın Nedenleri
Diş sıkma ve gıcırdatmanın birçok nedeni vardır ve bu nedenler arasında; stres ve kişisel özellikler, uyku düzeni, uyku esnasındaki solunum bozuklukları, travmatik yaralanmalar, merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları, yasadışı ilaç kullanımı, ilaç tedavileri, alkol, kafein ve sigara kullanımı gibi faktörler sayılabilmektedir.

TME, çene ekleminin ve kaslarının birlikte düzgün çalışmamasından kaynaklanan semptomları tanımlamak için kullanılan popüler bir terimdir.

TME, temporomandibular eklemin kısaltmasıdır ve çene kemiğinin kafatası ile yaptığı eklemi tarif eder. Çiğneme kaslar,çiğneme ve yutma gibi fonksyonları mümkün kılmak için, boyun ve sırt kasları ile birlikte çalışır. Tüm bu eklem ve kaslarda fonksyon bozukluğu olduğunda bir takım problemlere yol açarlar.

TME&#;İN GELİŞİMİ NASILDIR?

Düzgün fonksyon gösterebilmesi için kaslarınızın ve eklemlerinizin bir arada çalışması gerekir. Bunların herhangi birindeki problem TME hastalığına yol açabilir. Örneğin; stresin yol açtığı diş gıcırdatma ve diş sıkma, çene kaslarında aşırı kasılmalara yol açar ve TME&#;e aşırı basınç uygular. Travma ve artrit gibi hastalıklar eklemde direkt hasara yol açarlar yada kaslarda ve ligamanlarda yırtılmaya neden olabilirler. Sonuç olarak &#;disk&#; denilen, eklem içinde yastık vazifesi gören kıkırdak yapının yer değiştirmesine neden olabilirler.

TME BULGULARI NELERDİR?

Eklem hareketi esnasında klik sesi, çıtırtı sesi, eklem etrafında ağrı, zayıflık, eklem kilitlenmesi ya da hareket kısıtlılığı, ısırmada ve ısırma hissinde değişiklik gibi bulgular olabilir.
Eklem hareketi esnasında duyulan klik ya da çıtırtı sesi, diskin yerinden kaydığının bir belirtisidir ve eklemin içe ve dışa oynadığını gösterir. Bazen hastalar, çene eklemi ile ilgili değilmiş gibi görünen şikâyetlerden yakınırlar. Örn; sinüs tipi baş ağrıları, kulak ağrısı, baş dönmesi, boyun ve ense ağrısı. Genellikle bu semptomlara neden olan şey, uyku esnasında kişinin istemsiz olarak dişlerini sıkması ya da gıcırdatmasıdır.

TME NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Öncelikli hedefler kas spazmını ve eklem ağrısını ortadan kaldırmaktır. Bunun için ağrı kesiciler ve kas gevşetici ilaçlar kullanılır. Daha sonra kasları rahatlatıcı splint dediğimiz çeşitli apareyler uygulanır. Kas istirahat boyutuna alınır ve kaslar rahatlatılır. Bu tedaviyle hastanın kaslarının uygun pozisyonununa ulaşılır ve ve hasta bir süre de bu boyutta rahtalatılarak tedavinin devamlılığı sağlanır. Bazı zamanlar da bu tedavi seçeneklerinin fayda etmediği durumlar da olabilir işte bu durumlarda eklem içine steroidli ilaçlar enjekte edilerek ağrı ve enflamasyon azaltılabilir.

monash.pw NOYUN        

Çene Yüz Protez Uzmanı

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır