erciyes üniversite tahlil sonuçları / Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı Bulunan Tüm Üniversiteler | YÖK Önlisans Atlası

Erciyes Üniversite Tahlil Sonuçları

erciyes üniversite tahlil sonuçları

BEYAZ KOD
BEYAZ KOD

Hastane çalışanının sözlü veya fiziksel saldırıya uğraması durumunda, sabit telefondan numarası tuşlanarak Beyaz Kod çağrısı başlatılır.

MAVİ KOD
MAVİ KOD

Hastanelerimizde temel yaşam fonksiyonları (solunum ve dolaşım) riski altında olan veya durmuş olan bireylere gerekli müdahalenin yapılabilmesi için sabit telefondan numarası tuşlanarak Mavi Kod çağrısı başlatılır.

PEMBE KOD
PEMBE KOD

Hastanelerimizde yeni doğan, bebek ve çocukların kaçırılmaları veya kaybolmaları halinde sabit telefondan numarası tuşlanarak Pembe Kod çağrısı başlatılır.

KIRMIZI KOD
KIRMIZI KOD

Hastanelerde meydana gelebilecek yangın, sel, deprem ve kimyasal sızıntı gibi acil afet durumlarında sabit telefondan numarası tuşlanarak Kırmızı Kod çağrısı başlatılır.

TURUNCU KOD : 


BEYAZ KOD
BEYAZ KOD

Hastane çalışanının sözlü veya fiziksel saldırıya uğraması durumunda, sabit telefondan numarası tuşlanarak Beyaz Kod çağrısı başlatılır.

MAVİ KOD
MAVİ KOD

Hastanelerimizde temel yaşam fonksiyonları (solunum ve dolaşım) riski altında olan veya durmuş olan bireylere gerekli müdahalenin yapılabilmesi için sabit telefondan numarası tuşlanarak Mavi Kod çağrısı başlatılır.

PEMBE KOD
PEMBE KOD

Hastanelerimizde yeni doğan, bebek ve çocukların kaçırılmaları veya kaybolmaları halinde sabit telefondan numarası tuşlanarak Pembe Kod çağrısı başlatılır.

KIRMIZI KOD
KIRMIZI KOD

Hastanelerde meydana gelebilecek yangın, sel, deprem ve kimyasal sızıntı gibi acil afet durumlarında sabit telefondan numarası tuşlanarak Kırmızı Kod çağrısı başlatılır.

TURUNCU KOD : 


Haberler

  16 Haziran

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) girecek adaylara başarılar diledi. Rektör Elmacı mesajında şu ifadelere yer ve

  15 Haziran

Amasya Üniversitesi Akademik Yılı Mezuniyet Töreni coşkuyla düzenlendi. Amasya Spor Salonunda düzenlenen törene, Amasya Vali Yardımcısı Mustafa Pala, Amasya Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Şahin, İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. D

  12 Haziran

Amasya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Birimi tarafından düzenlenen "2nd International Erasmus+ Staff Week" etkinliği başladı. Amasya Üniversitesi Hüseyin Hüsameddin Yasar Merkez Kütüphanesi Konferans Salonunda başlayan etkinliğin açılış toplantısına Amasya Üniversitesi R

  08 Haziran

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, ’den bu yana verilen “Engelsiz Üniversite Ödülleri”ne bu yıl layık görülen üniversiteleri açıkladı. Özvar, törende yaptığı konuşmada, eğitimde fırsat eşitliğini her düzeyde sağlayabilmek amacıyla yükseköğretime girişte ve eğitim sü

  07 Haziran

Üniversitemiz Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyeleri Dr. Öğr. Üyesi Bige Şimşek İlhan ile Dr. Öğr. Üyesi Deniz Özge Aytaç tarafından organize edilen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen “Yapay Zekâ Rotalama Algoritmalarına Dayalı Alternatif Turizm Rotaları Üreten Mobil Bir Uygulama

  06 Haziran

  Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü “Diyetisyenler Günü Etkinliği” düzenledi. Etkinliğe; Amasya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Şahin Yağlıoğlu, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Meryem Çetin, SŞSHMYO Müdürü D

  02 Haziran

Üniversiteler Arası Futbol Süper Lige yükselme grup maçları sonunda Süper Lige yükselen Amasya Üniversitesi Futbol Takımı, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı’yı makamında ziyaret etti. Ziyarette kazanılan kupa, Amasya Üniversitesi Futbol Takımı Kaptanı Yunu

  01 Haziran

Amasya Üniversitesi Suluova Meslek Yüksekokulu, Prof. Dr. Saliha Kırıcı, Prof. Dr. Yüksel Kan ve Doç. Dr. Gülsüm Yaldız’ın katılımıyla çalıştay etkinliği gerçekleştirdi. Suluova Meslek Yüksekokulu Konferans salonunda düzenlenen etkinliğe; Amasya Vali Yardımcısı Mustafa Pala,

  30 Mayıs

Amasya Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu, Dr. Katie Welch’in katılımıyla çalıştay etkinliği gerçekleştirdi. Yüksekokul Müdürü Doç. Dr. Melike Baş’ın koordinasyonunda gerçekleştirilen “ELT Workshop Series” çalıştayına; Yabancı Diller Yüksekokulu Yabancı Diller Bölümü, Mü

  26 Mayıs

Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Akademik yılı mezunu Hemşirelik ve Ebelik Bölümü mezunları kendi bölümlerine özgü olan yeminlerini ederek mesleklerine ilk adımı attılar. İpekköy Yerleşkesinde düzenlenen yemin törenine Amasya Üniversitesi Rektör Yardım

  23 Mayıs

Amasya Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ ‘Kariyer Söyleşileri’ programında Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencileriyle bir araya gelerek tecrübe paylaşımında bulundu. Programa Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meryem Çetin, Rektör Danışmanı Doç. Dr.

  22 Mayıs

Amasya Üniversitesi Öğretmenlik Uygulaması Dersi toplantısı Milli Hakimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Toplantıya, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Resul Çekin, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Kurtuluş Özlü ve Fakülte Akreditasyon Sorumlusu Doç. Dr. E

  18 Mayıs

Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Akreditasyon Danışma Kurulu toplantısının dördüncüsü Milli Hakimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Toplantıya, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Halil Apaydın, P

  17 Mayıs

Anadolu Üniversiteler Birliği Üniversite Tanıtım Fuarı Malatya’da Malatya Park AVM’de düzenlendi. Düzenlenen Etkinliğe Malatya Valisi Hulusi Şahin, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Sivas Bilim ve Teknol

  16 Mayıs

Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü tarafından “Hemşireler Günü Etkinliği” düzenlendi. İpekköy Yerleşkesi Mihri Hatun Konferans Salonunda gerçekleşen Programa Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Şahin Yağlıoğlu, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan V. Pr

  15 Mayıs

Amasya Üniversitesi araç filosunu günün şartlarına uygun ve öğrencilere daha iyi hizmet verebilmek için genişletmeye devam ediyor. Bu kapsamda 1 yeni araç daha satın alınarak araç filosunu güçlendirildi. yılında kurulan Amasya Üniversitesi, bu tarihten itibaren, araç fil

  15 Mayıs

Amasya Gençlik Merkezi Gençlik Haftası dolayısıyla Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı’yı ziyaret etti. Ziyarette Gençlik ve Spor İl Müdürü Haşim Murat Öztürk, Gençlik Hizmetleri Müdürü Şahin Gümüş, Gençlik Liderleri ve gençler hazır bulundu. Ziyaretten

  15 Mayıs

1’nci Erasmus+ Staff Week etkinliği, Amasya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Birim Başkanlığı tarafından gerçekleştirildi. 8 farklı ülkeden 21 akademisyenin katılımıyla başarılı bir şekilde tamamlanan etkinlikte, misafirler, 5 gün boyunca her sabah akademik eğitimlerle bir

  14 Mayıs

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı Anneler Günü vesilesiyle yazılı bir mesaj yayımladı. Annelerin yılın sadece bir gününde değil, her gün hatırlanması gerektiğini ifade eden Rektör Elmacı mesajında; “Karşılıksız sevgi, sabır, fedakârlık gibi yüce hasletleri

  11 Mayıs

Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü'nü Online Konferansla kutladı. Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Safiye Temel moderatörlüğünde gerçekleştirilen konferansın konuğu, Eskişehir Osmangazi Üniversi

  09 Mayıs

Amasya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Birimi tarafından düzenlenen "1st International Erasmus+ Staff Week" etkinliği 11 farklı ülkeden 21 katılımcı akademisyenle birlikte başladı. Amasya Üniversitesi Hüseyin Hüsameddin Yasar Merkez Kütüphanesi Konferans Salonunda başlaya

  08 Mayıs

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde düzenlenen Üniversiteler Arası Futbol Süper Lige yükselme grup maçları sonunda Amasya Üniversitesi Süper Lige yükseldi. Büyük bir başarıya imza attıklarını belirten Amasya Üniversitesi Futbol Takımı Teknik Direktörü Öğr. Gör.

  03 Mayıs

Amasya Üniversitesi’nin uluslararası öğrencileri Rektörlük tarafında verilen kahvaltıda buluştu. TÖMER hazırlık sınıfında okuyan öğrenciler yapılan etkinliğe büyük ilgi gösterdi. Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı’nın katılımlarıyla gerçekleşen kahvaltıda,

  03 Mayıs

Amasya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Sarıkoç ve Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden Arş. Gör. Dr. Erman Çelik’in ortak çalışmalarının ürünü olan "Yağlama Yağı Kalan Ömür ve Kalite

  02 Mayıs

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde düzenlenen Üniversiteler Arası Futbol Süper Lige yükselme gurup maçları Afyon'da başladı. Amasya Üniversitesi, Yalova Üniversitesi ile oynadığı maçta rakibine üstünlük sağladı. Amasya Üniversitesi süper lige yükselme gurub

  30 Nisan

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. 1 Mayıs’ın emek ve alın terleriyle yaşayan emekçiler açısından önemli bir gün olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Elmacı, “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün, barışı

  27 Nisan

Amasya Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şehit Ferhat Ünelli Bilim ve Sanat Merkezi ( BİLSEM ) tarafından hayata geçirilen “Notice My Ability, Steer My Future! (Yeteneğimi Fark Et, Geleceğime Yön Ver)” isimli İPA projesi kapanış toplantısı niteliğinde düzenlenen “Bütünleştir

  27 Nisan

Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesinin Fen Bilgisi Öğretmenliği, İlköğretim Matematik Öğretmenliği, İngilizce Öğretmenliği, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ve Türkçe Öğretmenliği programları akredite edildi. Akreditasyonlar, Yükseköğretim Ka

  24 Nisan

Amasya Üniversitesi ailesi Rektörlük Binası Fuaye alanında düzenlenen Ramazan Bayramı bayramlaşma töreninde bir araya geldi. Bayramlaşma törenine Rektör Prof. Dr. Süleyman Elmacı’nın yanı sıra Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Halil Apaydın, Prof. Dr. Ayşe Şahin Yağlıoğlu, Rektör

  20 Nisan

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, Ramazan Bayramı dolayısıyla bir kutlama mesajı yayımladı.  Rektör Elmacı mesajında, “Bayramlar birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızın pekiştiği; sevgi ve saygının geliştiği çok özel günlerdir. Yaşanılan felaketler

  31 Mart

Amasya Üniversitesi Kalite Komisyonu olağan toplantısı tarihinde gerçekleştirildi. Toplantı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Şahin Yağlıoğlu başkanlığında Rektörlük Senato salonunda gerçekleştirildi. Kalite Komisyon üyeleri ile Genel Sekreter Duran Çuhadar ve Genel

  21 Mart

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, 21 Mart Nevruz Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Rektör Elmacı, mesajında şu ifadelere yer verdi: “Yeni yılın başlangıcı ve baharın müjdecisi olarak kabul gören Nevruz Bayramı, bolluğun da habercisidir. Nevruz Bayr

  17 Mart

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Rektör Elmacı, mesajında şu ifadelere yer verdi: “Çanakkale Zaferi, dünya ve ülkemiz tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. Donanmasıy

  16 Mart

Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, 17 Mart yılında kurulan Amasya Üniversitesi'nin 17’nci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. “ yılında kurulan üniversitemiz bugün itibariyle öğrenci, akademik ve idari personeli ile Şehzade

  13 Mart

Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Rektör Elmacı, “Hekimlik, çok büyük sorumluluk ve özveri gerektiren kutsal bir meslektir. Ülkemizde yaşanan deprem felaketinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını minnetle

  09 Mart

Amasya Üniversitesi Rektör Yardımcıları; Prof. Dr. Halil Apaydın, Prof. Dr. Ayşe Şahin Yağlıoğlu ve Genel Sekreter Duran Çuhadar, Merzifon İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne Dekan olarak atanan Prof. Dr. Kemal Aydın ve Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İnan Akdağ’a hayırlı

  07 Mart

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tüm dünyada kadınlar için eşitlik ve adalet taleplerinin dile getirildiği bir gün olarak kutlandığını ifade eden Elmacı, “Toplumsa

  03 Mart

Amasya Üniversitesinin koordinatörlüğünü yaptığı Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Amasya Ticaret ve Sanayii Odası, Kütahya Termal ve Sağlık Turizmi Derneği ortaklığında gerçekleştirilen konsorsiyum ile hazırlanan proje Avrupa Birliği Türkiye Ulusal Ajansı tarafından kab

  13 Şubat

Amasya Üniversitesi’nin başlattığı kampanya kapsamında toplanan 2 tır dolusu yardım malzemesi, deprem bölgesine gönderildi. Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilimizi doğrudan etkileyen deprem felaketinin ardından deprem bölgesindeki vatandaşların ihtiyaçlarına bir ne

  02 Şubat

Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığına Vekaleten Prof. Dr. Nevzat Aydın atandı. Aydın, bu görevi Prof. Dr. Halil Apaydın’dan devraldı. İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleştirilen devir teslim törenine Rektör Prof. Dr. Süleyman Elmacı, Genel Sekreter Duran Çuhadar ile

  25 Ocak

TÜBİTAK BiGG Yılı 2. Yeşil Büyüme Çağrısının sonucuna göre yürütücülüğünü Amasya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Sarıkoç’un yapacağı “İnsansız Hava Taşıtlarının (İHA ve SİHA) Uçuş Evresine ve Yüksek İrtifa Koşullarına

  24 Kasım

24 Kasım Öğretmenler Günü Amasya ÜniversitesiEğitim Fakültesi tarafından resim sergisi ve müzik dinletisinden oluşan bir dizi etkinlik ile kutlandı. Kongre ve Kültür Merkezi Milli Hâkimiyet Yerleşkesinde düzenlenen programa; Amasya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayş

  18 Mayıs

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Ombudsmanlık ile ilgili gençlerle söyleşi gerçekleştirdi. Milli Hakimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde geçen söyleşiye Kamu Başdenetçisi Şeref Ma

  06 Aralık

Amasya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Amasya Üniversitesi arasında imzalanan protokol çerçevesinde Üniversite bünyesinde faaliyet gösteren öğrenci kulüp ve topluluklar Milli Hâkimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde bir araya getirildi. Amasya Üniversitesi Genç Ofisi

Muhalefet tabanda değil tavanda kaldığı için başarısız oldu

Seçim sonuçlarını psikolog Oğuzhan Nacak ile konuştuk. Nacak siyasette psikolojinin önemine değinirken; muhalefetin başarısızlığını ise muhalefetin tabana yayılmayan işbirliğine bağladı. Nacak; “Olması gereken tabanla bir ilişki kurmak ve yerelde halkla temas etmek olmalıydı” dedi.

Sunuş

Geçtiğimiz hafta Birikim’in web sitesinde psikolog Oğuzhan Nacak’ın “Seçimler ve Psikanaliz” başlıklı yazısını okuyunca, kendisiyle konuşmak istedim.

Çünkü seçimleri bugüne kadar hep siyaset bilimciler, ekonomistler, sosyologlar yorumladı, onlara soruldu. Nacak ise, seçim sonuçlarını psikoloji ve psikanaliz açısından değerlendirdi.

Nacak ile yazısı üzerinden Erdoğan’ı, AKP’yi, muhalefeti ve muhalefetin başarısının nasıl olabileceğini konuştuk.

Erdoğan kazandı, Kılıçdaroğlu kaybetti. Erdoğan nasıl kazandı, Kılıçdaroğlu neden kaybetti?

Bu konuda birçok farklı açıdan birçok farklı şey söylenebilir fakat biz şu noktadan başlayabiliriz: Muhafazakâr kesim geçmişten bu yana hem cemaatleşme hem de siyaseten örgütlenme konusunda güçlü bir deneyime sahip.

Cumhuriyet dönemini konuşacaksak, bunun kuruluşun ilk yıllarında reaksiyonel bir tutumla güçlendiğini söylemek mümkün. Çünkü Cumhuriyet’in kuruluşu onlar için bir anlamda yenilgiydi. Merkezdeki konumlarından feragat etmek ve kamusal alandan özel alana çekilmek durumunda kaldılar. Bu durum zaman içinde kendi aralarında politik örgütlenmeye daha fazla önem vermelerine yol açmış gibi görünüyor. Bu örgütlülüğün o dönemden bu yana genişleyerek ve güçlenerek sürdüğünü söylemek mümkün.

Yani yeni bir şey ile karşı karşıya değiliz…

Kesinlikle. Tabii bir de şu var: Adnan Menderes’e yapılan askeri darbe sonrasında sekteye uğrayan merkezde kalma umutları, ’li yıllarla birlikte sol hareketin yükselişine karşı devlet aklının bu kesimi desteklemesiyle tekrar yeşerdi ki esas olarak bu durum onların siyasallaşmasının önünü büyük ölçüde açtığını ve onlara merkezde bir yer bulabilme umudunu tekrar aşıladığını söyleyebiliriz.

Bu kesim bugün geldiğimiz noktada artık sistemin ve hâkim düzenin muhalifi değil, sahipleri. Ve bu iktidarın başarısının büyük ölçüde bire bir etkileşime, ev ev örgütlenmeye dayandığını söylemek mümkün. yılına kadar yaşadığım Samsun’dan biliyorum ki her dernek toplantısında, her düğünde, her sosyal ortamda en az bir AKP’li -ki, bu herhangi bir AKP&#;li değil- görebilirsiniz.

Muhafazakâr ve sağ kesim, geçmişten gelen deneyimiyle mikro alanda güçlü bir ağ örgütlenmesine sahip. Refah Partili kadınların ’lardaki ev ev dolaşarak seçmeni ikna etme stratejisi bunun önemli bir örneği. Her ne kadar farklı bir damarı temsil etse de bu hareketin içinden çıkan AKP de hep aynı yöntemi izledi ve 21 yılın sonunda şu görülüyor ki başarılı oldular. Ancak bugünkü AKP daha farklı.

AKP TABANDAKİ GÜCÜ MERKEZE TAŞIDI

Nasıl farklı?

AKP iktidar olduğu zaman kendisi gibi merkezin dışında kalmış farklı toplumsal kesimlerle ittifaklar yaptı. Amaç merkezdeki gücü dönüştürmek gibi görünüyordu fakat zaman içerisinde meselenin öyle olmadığı açığa çıktı. sonrasındaki süreçte bütün bu ortaklarını farklı nedenlerle devre dışı bıraktı. Tabandaki örgütlenmeden gelen gücü merkezde de elde etmeye başladı. Devlete ait kurumları dönüştürme ve demokratikleştirme vaadiyle çıktıkları yolculuğu devlete ait tüm kurumları ele geçirerek sürdürdüler ve sürdürüyorlar. Bu kurumların yapılarında en ufak bir demokratikleşme olmadığı gibi bu kurumlar iktidar partisinin organları gibi hareket etmeye başladı çünkü alakalı alakasız birçok AKP taraftarı bu kurumların önemli noktalarına yerleştirildi.

Bu durumun en görünür olduğu alanlardan birisi ise medya. Şu anda neredeyse tamamı iktidar denetiminde, özellikle ana akım olarak adlandırabileceğimiz medya kuruluşları. Ana akımda görece ortada durduğunu söyleyebileceğimiz Habertürk’le ilgili son çıkan haberler gösteriyor ki onlar da benzerleriyle aynı kadere doğru ilerliyorlar.

AKP, devletin merkezi kurumlarının verdiği gücün ve geleneksel medyaya olan neredeyse mutlak hakimiyetinin yardımıyla, tabanda yakın markaj altından tuttuğu sağ kesimin üzerindeki propaganda gücünü büyük ölçüde arttırdı. Ve bu, Erdoğan’ı Türkiye sağının tek ve mutlak temsilcisi konumuna getirdi.

AKTARIM GÜÇLÜ OLDUĞU İÇİN PROPAGANDA BAŞARILI OLUYOR

Medya neden önemli?

Türkiye’de yaşayan insanların önemli bir kısmı için hala geleneksel medya merkezi rolünü koruyor. İnsanlar işyerlerinde, işten eve geldiklerinde gündemi takip etmek için çoğunlukla televizyonu kullanıyor.

Şunu söylemek mümkün: Tüm kanallarda farklı farklı isimler, farklı farklı saatlerde aynı şeyleri anlatıyorlar. A Haber’den TV Net’e, CNN’den NTV’ye birçok kanalda aynı sözler ve iddialar var. Sağ seçmenin gün içerisinde bu sözlere maruz kalmaması neredeyse imkânsız. AKP ve diğer sağ partilerin tabandaki canlılıkları artık sağlam bir propaganda makinasıyla, yani merkez medyayla destekleniyor.

Tabii muhalefette yer alan kişilerin sorduğu temel sorulardan bir tanesi şu: “İstedikleri kadar aynı şeyleri söylesinler, bu iddiaların önemli bir kısmının gerçeği yansıtmadığı açık değil mi? Nasıl oluyor da gerçek bu kadar açıkken bu anlatılanlara inanıyorlar?” Bu soruya psikanalizin bir cevabı var: aktarım sayesinde.

SEÇMENLE AKTARIM İLİŞKİSİ KURULAMADI

Nedir aktarım?

Aktarım her ne kadar psikanalitik teori içerisinde birçok farklı tanıma sahip olsa da en genel ifadeyle hastanın gündelik hayatındaki önemli insanlarla ilgili duygu ve düşüncelerini terapistine aktarması ve terapistinde kendi sorunlarına dair bir bilgi farz etmesidir. Eğer bir hasta terapistini kendi hayatındaki önemli insanların yerine koyabiliyor ve kendi sorunlarıyla ilgili terapistinin bir şeyler bildiğini hissedebiliyorsa, bu sorunlarının çözümüne gidecek yolun terapistinde olduğuna inanıyorsa o çalışmadan fayda görebilir.

Bu ise karşınızdaki insana karşı pozitif bir duygu hissetmenizle mümkündür. Bu ölçüde onu kendinize yakın görürsünüz, bu ölçüde ona sizin sorunlarınıza bir yanıt verme gücü atfedersiniz. AKP’nin en tabandan en yukarıya doğru yaymaya çalıştığı şey en temelde bu. Bunu ne kadar bilinçli yapıyorlar bilmiyorum ama yapıyorlar. Ve toplumun geniş bir kesimine temas etmeye çalışıp dokundukları herkese bu hissi vermeye çalışıyorlar.

Ancak bu tek taraflı değil. İnsanlar da AKP’li birini tanımanın kendilerini sağlayacağı avantajı biliyor, zor durumda kaldığında onu arayabileceğini biliyor. Bu açıdan karşılıklı bir çıkar ağından söz etmek de mümkün. Bazı zamanlarda seçmenin bu talepleri bir karşılık bulmasa bile en azından devlet tarafından muhatap alındıklarını hissediyorlar. Bu da şu sonuca yol açıyor: “Tamam, bu sefer sorunumu çözemedi ama en azından uğraştı. Bir sonraki sefer benim sorunumu çözebilecek mercii yine onlar.”

İşte bu boyut, yani başarılı bir örgütlenme stratejisinin sonucunda ortaya çıkan, sorunların çözümünün yine AKP ve Erdoğan’da olduğunu dair inanç AKP ve Erdoğan’a yönelik olumlu aktarımın sürmesine sebep oluyor. Sorunu yaratan parti ve lider çözüm için de tek adres olarak görülüyor, aynı mülteci meselesinde olduğu gibi.

Yani bir taraftan seçmen sürekli bir propagandaya maruz kalıyor, diğer yandan sahada da bu propagandayı temsil eden partilileri görüyor, tüm bu süreçlerin sonucunda da ikna olması kolaylaşıyor.

Bunu muhalefet neden yapamıyor?

Bu çok kritik bir soru. AKP’nin 11,5 milyon üyesi var ve bunların büyük kısmı aktif ve sahada. CHP’ye baktığımızda ise durum hiç de böyle değil, özellikle büyük olmayan şehirlerde. Bu önemli bir sorun çünkü aktarım ilişkisi birebir temasla kurulabilen bir şey. Televizyondan ya da sosyal medyadan yapılan propagandanın tabanda geniş bir karşılık bulabilmesi ancak söz konusu savların gündelik söylemde yer bulabilmesiyle mümkün. Bunun için de bu söylemi esnafa, işçiye, emekliye taşıyabilecek kanlı canlı insanlar gerekiyor ki bu kişilerin gündelik sohbetlerine bu savlar dahil olabilsin.

Yukarıda bahsettim, sıradan bir vatandaşın telefonunda mutlaka bir AKP’li yetkilinin, yöneticin numarası var. Bu numaranın varlığı o insan için önemli çünkü bir gün zorda kalırsa, bir şeye ihtiyacı olursa arayabileceği birinin olduğunu biliyor. Yani çözüme dair bilgi ve marifetin o kişide ve partide olduğuna inanıyor. Sorunun çözülüp çözülememesinden ziyade muhatap alınıyor olmakla ilgileniyor.  Muhalefet söz konusu olduğunda durum böyle görünmüyor. Yine söylüyorum, buradaki adaletsizlik, liyakatsizlik, torpil, adam kayırma gibi meselelerin öneminin farkındayım ama var olan durumun tahlilini yapmaya çalışıyorum.

Lacan’a göre ötekini onda bir bilgi farz ettiğiniz ölçüde seversiniz. Eğer ötekinde bilgi farz etmezseniz, ona ya kayıtsız kalır ya da ondan nefret edersiniz. Gündelik hayatta aktarım kendiliğinden ortaya çıksa da siyasetçinin bu aktarım ilişkisini inşa etmesi gerekir, insanların kendiliğinden onda bir bilgi farz etmesini bekleyemez.

MUHALEFETİN ÖRGÜTLERİ SEÇMENLA BAĞ KURAMADI

O zaman muhalefetin seçmenle bu bağlamda güçlüğü bir aktarım ilişkisi yok diyebiliriz…

Evet. Ben muhalefetin kendi argümanlarını AKP tabanına ya da muhafazakâr tabana yayamamasının en temel nedenlerinden bir tanesinin bu olduğunu düşünüyorum.

Şunu çok duydum; “Kılıçdaroğlu ne anlar?”, “CHP bu işi çözemez”. Kılıçdaroğlu ne anlar demek ya da CHP bu işi çözemez demek, seçmenin ötekinde, yani muhalefette kendisine yarayacak bir bilgi ve marifeti farz etmemesi demektir. Yani aralarında olumlu bir aktarım ilişkisi kurulamamıştır.

Yukarıda bahsettim, lise sona kadar Samsun’da yaşadım ve politik dünyaya gözüm açıldığında iktidarda AKP vardı. Bu yıllarda inanın neredeyse bir tane bile CHP’liyle politik bir bağlamda karşılaşmadım. Bir gün birisi beni bir yerde bulup örgütlemeye çalışmadı, partisine davet etmedi. Ama tam tersine çok şahit oldum. Gerek AKP, gerek MHP, gerek o zamanki diğer cemaatlerin örgütleme çabalarına fazlasıyla şahit oldum. Bu sadece benim deneyimim de değil. Karadeniz’de, İç Anadolu’da büyümüş birçok kişinin benzer bir deneyim yaşadığını söyleyebilirim.

Kabul edin ya da etmeyin, bu CHP için, CHP örgütleri için büyük sorun. Bunu hesaba katmadığı ölçüde muhalefetin yüzde 48 “tuzağını” geçmesi imkânsız.

Neden tuzak?

Çünkü yüzde 48 zaten orada duruyor. Önemli olan diğer yüzde 52’lik kısma ulaşmak ve orayla ilişki kurmak.

İŞBİRLİĞİ TABANDA DEĞİL TAVANDA KALDI

Bu Altılı Masa ile denendi ama başarılı olmadı neden?

Çünkü bu ilişkiyi tabanda değil tavanda kurdular. Aylarca o masada ne konuşulduğuna dair en ufak bir fikrimiz olmadan geçti. Oysa olması gereken tabanla bir ilişki kurmak ve yerelde halkla temas etmek olmalıydı.

Bunu yapması gerek muhalefetin örgütleri değil mi? Yani bu aktarımı sağlaması gerekenler parti örgütleri değil mi?

Kesinlikle öyle. Bu aktarımı sağlayacak bir örgütlenme şart. Ben başka bir yol göremiyorum. Örgütler tabana inecek, bu insanlarla temas kuracak, sohbet edecek ve ikna edecekler.

Unutmayalım ki muhalefetteki insanlarda da iktidara destek veren insanlarda da aynı mekanizmalar işliyor. Karşı tarafta yabancılar, canavarlar yok. Karşı tarafta da insanlar var. Biz nasıl kendi mahallemizin propagandasına maruz kaldığımız için bugünkü pozisyonlarımızı koruyoruz: Politikyol, T24, Diken ve Duvar okuyoruz, Twitter’da kendimiz gibi düşünenleri takip ediyoruz, AKP ve Erdoğan destekçileri de benzer bir yol izliyor.

O yüzden muhalefetin başarısı örgütlerin tabanla aktarım ilişkisi kurmasına bağlı görünüyor.

OSMANLI’DAN BERİ LİDER KÜLTÜ VAR

Peki lider mi, parti mi? Baktığımız zaman AKP yüzde 41den 35e düştü fakat Erdoğan ’de olduğu gibi yüzde 52 oy aldı. Bu toplum Erdoğan ile nasıl bir bağ kuruyor? Bu bir baba figürü mü yoksa yaparsa o yapar duygusu mu var?

Burada bakış açımızı bir miktar genişletmemiz gerektiğini düşünüyorum. Mesele sadece Erdoğan değil. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın bakiyesi ve Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişte bazı temel mekanizmalarda ve devlete bakış açısında büyük bir değişim yok.

Şöyle bir örnek vereyim: Ortalama bir Amerikalı devlete ve hükümete tırnak içinde “düşman” gözüyle bakar, pek sevmez. Niye? Çünkü devlet ondan vergi alır, onun işlerini engeller, ona birtakım yasalarla sorunlar ve problemler çıkarır.

Bunu karşın Avrupa’da işler biraz daha karmaşık. Avrupa’da toplumla devlet arasında hep bir gerilim olmuştur. Avrupa’da bütün demokratik teamüller neredeyse adım adım bugüne gelmiştir. Bugün eğer Avrupa’da bir demokrasiden bahsediyorsak bu süreç ’deki Magna Carta ile başlamıştır diyebiliriz. Yasalar ve sözleşmeler ihtiyaç hasıl oldukça ortaya çıkmıştır. Bazen iki adım ileri bir adım geri, bazen bir adım ileri üç adım geri fakat içselleştirilerek.

Peki Türkiye’de?

Toplum ile devlet arasında bir gerilim olduğunu söylemek pek mümkün değil, tam tersine devletin her şeye hâkim olduğu bir durum var. Bu sadece Cumhuriyet’le bağlantılı değil, tarihteki tüm devletlerde böyle. Merkezde hep güçlü devlet var ve toplum tarafından da arzulanan bu.

“YAPARSA ERDOĞAN YAPAR” ALGISI BELİRLEYİCİ OLDU

İstisnalar var sanki Türkiye’de…

Kuşkusuz. Bunlardan biri de AKP ve Erdoğan’ın ilk dönemiydi. AB aday üyeliği, Kürt sorununu çözmeye çalışma girişimleri, Ermenistan’la atılan adımlar gibi. Ama sonuçta onlara da merkez, yani devlete sahip olma fikri daha çekici geldi. Türkiye’de merkez bir mıknatıs gibi. Bir boşluk oluştuğunda bir iktidar adayı ya da psikanalitik terimlerle söylersek “tüm-güçlü bir baba” hemen kendisini o merkeze doğru konumlandırıyor. O yüzden merkezin, devletin güçlü kalması, dolu kalması gerektiği fikri, güçlü bir lider fikri Türkiye seçmeni için birçok şeyden daha önemli.

Soruda Erdoğan’la ilgili önemli bir şey söylediniz: “Yaparsa Erdoğan yapar.” Bu çok önemli, çünkü bu söylem halkın ona duyduğu güvene onun bir şeyler bildiğini farz etmeye dayanıyor. Bunun için de yanlış da yapsa hatalar da yapsa bu güven kolay kolay sarsılmıyor.

Şöyle düşünün, sevdiğiniz bir insan size birtakım yanlışlar yapar ama siz bu kişiyi sevdiğiniz ölçüde, bu yanlışları büyük ölçüde görmezden gelirsiniz. Bütün hataları, yanlışları, kötü yönleri size görünmez gelir. Başkalarının o kişiyle ilgili uyarılarını duymazsınız, onun içindeki iyiliği bildiğinizi ve bir gün söz konusu sorunların geçeceğini düşünürsünüz. Sevgi sürdükçe, yani o kişiye olan olumlu aktarımınız devam ettikçe neredeyse tüm olumsuz özellikleri görmezden gelirsiniz, hoş görürsünüz.

Lacan aşkın söz konusu olabilmesi için ötekinde bir bilginin farz edilmesi gerektiğini söyler: Öteki benim eksiğime dair bir yanıta sahiptir ve onu bu bilgi sayesinde, eksiğime dair onda farz ettiğim bu cevap sayesinde severim. Eğer ötekinin eksiğime dair bilgiye sahip olmadığını anlarsam aşkım her an nefrete dönüşebilir

Özetle Erdoğan halkın halen bir şeyler bildiğini farz ettiği bir lider. Yanlışlar da yapsa, hatalar da yapsa yine de bilen bir figür, bilen bir baba. Aynı zamanda insanların özdeşleşebileceği bir figür.

Neden?

Çünkü Erdoğan hatalar yaptığında bunlardan geri dönüş yapabiliyor. Bunu hatalarının sorumluluğunu alıyor anlamında söylemiyorum fakat suçlayacak birilerini ustaca buluyor. Her seferinde suçlanacak yeni isimler, yeni kesimler bulunuyor. Bu da şöyle bir sonuca yol açıyor: Erdoğan’ın söylemi değiştikçe insanlar onunla beraber kendi söylemlerini de değiştiriyor.

Çünkü tüm insanlar gibi bu insanlar da gündelik hayatlarında hatalar yapan ve bu hatalardan sıyrılamaya, bunların sorumluluğunu ötekine atfetmeye çalışan insanlar. Muhalefete oldukça şaşırtıcı gelen bu olgu aslında insanın insan olmasıyla, kendi içinde tutarlı bir varlık olmamasıyla ilişkili. Bu durum muhalif kişiler için de geçerli fakat belki de iktidarda olmamak bu çelişkileri daha az görünür yapıyor. Dolayısıyla bu yolla Erdoğan’ın hataları ve eksiklikleri görmezden geliniyor, anlaşılır ve makul bulunuyor ve bu hataların onun şahsından değil çevresindeki birtakım hainlerden kaynaklandığına kolayca ikna olunuyor.

Çünkü insanların Erdoğan’a duygusal ve zihinsel yatırımları çok güçlü; kolayca, birkaç mantıklı argümanla insanların bu yatırımı çekmesi mümkün değil. Düşünün, hiç tanımadığınız birisi size gelip çok sevdiğiniz birisiyle ilgili olumsuz birçok şey anlatıyor. Ne yaparsınız? Yüksek ihtimalle inanmaz ve duymazsınız.

MEDYA ÖTEKİ/DÜŞMAN SÖYLEMİNİ PEKİŞTİRİYOR

TV’deki dizilere baktığımızda, seçim öncesinde haber kalanlarında İHA-SİHA’la, TCG gemileri vs. hepsi geçmişe bir kutsama, gerçek olmayan bir geçmiş kurgusuna dayanıyor. Bu tabanda etki yapıyor, sonuçlar bize bunu gösteriyor. Ne dersiniz?

Türkiye Cumhuriyeti’nin söylemiyle uyumlu olarak AKP tabanında ve AKP’nin söyleminde bir iç düşman ve dış düşman söylemi var. Ve bu o kadar güçlü ki, muhalefetin kaybetmesinin belki de en önemli nedeni bu söyleme karşı bir çözüm üretememesi.

Sürekli şu söylendi: “Siz teröristlerle iş birliği yapıyorsunuz.” Ki aynı AKP ’te teröristler dediği partinin yetkilileriyle Dolmabahçe’de görüştü. Öncesinde Oslo’da görüşmeler yapıldı. Bunları yapan parti, muhalefete “Terörle iş birliği yapıyorsunuz.” diyor. İktidarın gücü, bu gerçek olmayan söylemi -amiyane tabirle- tabanına satabilme başarısı. Bir şeyi yapıyor olmanızın tek başına hiçbir önemi yok. Önemli olan yaptığınız şeyi nasıl sunduğunuz ve öyle görünüyor ki iktidar bu konuda hayli maharetli.

Bir toplumun kendi tarihiyle, yapısal kusurlarıyla, kendi politik ajandasındaki yanlışlıklar sonucunda ortaya çıkan sorunlarla yüzleşmesinin cesaret isteyen bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bu, geçmiş üzerine düşünmeyi gerektiren ve bazen acı verici de olsa bazı bedeller ödemeyi gerektiren bir süreç.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak kendi geçmişimize, kendi tarihimize bakış açımız problemli. Geçmişteki sorunların, hataların, eksiklerin sorumluluğunu alamıyoruz ya da almıyoruz. Bu Ermeni meselesinde, Türkiye’de gayrimüslimlerin yaşadığı sorunlarda, Kürt meselesinde ve şimdi mülteci meselesinde aynı.  Hiçbir konuda hata bizde değil gibi, hep ötekinde.

GEÇMİŞE ELEŞTİREL BAKMAYI ÖĞRENMELİYİZ

Bu neye yol açıyor?

İçe kapanmaya. Kendi tarihiyle, geçmişiyle, yanlışlarıyla yüzleşemeyen bir toplum her zaman oradan vurulmaya ve bir anlamda oradan kaşınmaya devam eder.

Bunu birey ölçeğinde düşündüğümüzde de böyle. Bir insan travmatik bir deneyim yaşadığında bunu görmezden gelmeye, bastırmaya, onun üzerindeki etkilerini yok saymaya çalışırsa ileride bu o kişi için birçok probleme yol açar, birtakım semptomlar ortaya çıkarır: kabuslar görür, depresif bir ruh hali ortaya çıkar, kaygı sorunları yaşar vs. Eğer bir insan yaşadığı sorunların, travmaların onda yarattığı etkileri, sıkıntıları kabul edip bir psikoterapistin kapısını çalarsa işte o zaman bir şeylerin çözülme ihtimali de ortaya çıkar. Eskiden yaşadığı meselelerin, travmaların ya da problemlerin onun üzerinde yarattığı etkileri en aza indirme ihtimali de ortaya çıkar.

Ama siz yaşadığınız sorunların hep ötekinden kaynaklandığını düşünürseniz, sadece başkalarını suçlarsanız bunun değişme ihtimali hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Bir şeyleri değiştirmek istiyorsak bir noktada sorumluluk almak, kendi öznel tarihimizin, kendi başımıza gelenlerin sorumluluğunu almak gerekir. Lacan bu konuda çok nettir. Ona göre bir kişinin değişebilmesi ve iyileşebilmesinin tek bir şartı vardır: insanın kendi sorunlarının sorumluluğunu alması. Bu tek başına yeterli olmasa bile zorunlu bir şarttır. Size hep başkaları kötülük yapmış olabilir ama sizi gelip de bu ötekiler düzeltemez.

Türkiye’nin en temel sorunlarından bir tanesinin bununla ilgili olduğunu düşünüyorum. Kendi sorunlarıyla yüzleşemeyen her bir kişi ve her bir toplum ötekinin etkisine ve müdahalelerine sonuna kadar açıktır.

Geçmişe eleştirel bakamıyoruz…

Ne yazık ki. Bunun yerine somut bir figüre sarılmak ya da aslında var olmayan bir ötekine saldırmak daha kolay. AKP’nin başarısı da bu figürleri çok rahat bir şekilde yaratabilmesi ve somutlaştırabilmesi. Tabanında bu yönde bir ikna üretebiliyor ki TV’deki tarihsel diziler de bu ikna sürecinde önemli işleve sahip.

DİZİLER KAHRAMANLARI MÜKEMMELLEŞTİRİYOR

Açabilir misiniz?

Bu dizilerde inanılmaz bir propaganda var. Profiller o kadar ideal ve ulaşılamaz ki gerçek hayatta bunun böyle olması mümkün değil.

Batılı ülkelerde de benzer tarihsel diziler yapılıyor. Orada gördüğümüz şu: Liderlerin hataları, eksikleri, cinsel hayatları vs. var. Bu dizilerin yapılabilmesi ve farklı platformlarda kendilerine yer bulabilmesi burada resmedilen negatif özelliklerden, kendi tarihsel figürlerine atfedilen hatalardan toplum olarak daha az rahatsız oldukları anlamına geliyor.

Ama bizdeki dizilere ve o dizilerde resmedilen karakterlere (Osman Gazi, Ertuğrul Gazi, Abdülhamit vs.) bakıldığında, bu karakterlerin gerçek olma ihtimalinin olmadığını görüyoruz. Burada mesele Abdülhamit’le, Orhan Gazi’yle, Ertuğrul Gazi’yle ilgili değil, bizim tarihe bakış açımızla ilgili. Bununla bağlantılı olarak Türkiye’nin Ermeni meselesi, Kürt sorunu gibi problemleri çözememesinin nedeni de kendi geçmişimize bakışımızdan kaynaklanıyor. Kabul edelim ki hiçbir eksiği üzerimize almıyoruz. Ve sorunların nedenini hep kökü dışarıda olan bir failde arıyoruz.

Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz: İktidardaki birisi için düşmanı, suçluyu birtakım dış güçlerde ve iç hainlerde bulmak çok daha etkili ve çok daha konforlu bir pozisyon. AKP ve Erdoğan da bunu sonuna kadar kullanıyor. Çünkü diğer türlüsü zor ve meşakkatli bir yol. Geçmişle yüzleşmek, yasaya tabi olmak ve bedel ödemek sorumluluk almayı gerektiriyor. Bu soyut ve girift alanla uğraşmaktansa ötekini suçlamak çok daha konforlu.

Bunun ayrıca politik olarak şöyle bir avantajı da var: Sorunların kaynağına ilişkin işaret edebileceğiniz somut bir fail yaratabiliyorsunuz. Suçlu Amerika, Avrupa ya da İsrail dediğinizde ekonomik sorunlara yol açan politikaları, adaletin sağlanmasındaki eksiklikleri, liyakatsizliği vs. düşünmeye gerek kalmıyor. Sanki biz her şeyi doğru yapıyoruz da dış güçlerin engellemesi yüzünden ilerleyemiyoruz gibi bir sonuç çıkıyor.

SİYASET PSİKİYATRİSTLERDEN, PSİKOLOGLARDAN YARARLANMALI

Açıkçası ben bunun siyasi bir mühendislik olduğunu düşünüyorum ve bana kalırsa Erdoğan ekibi içinde psikiyatristler, psikologlar vs. var ve bu konuda çalışıyorlar gibi geliyor. Ne dersiniz?

Çok doğru bir noktaya parmak bastınız. Bu alanlarda AKP’ye yakın bir isim var örneğin: Nevzat Tarhan. Kendisi ünlü bir psikiyatrist. Söylediklerinin neredeyse hiçbirine katılmıyorum ama bu bağlamda önemli olan bu değil. Burada önemli olan Tarhan’ın bu yapının bir parçası olması. Söylediği şeylerin ideolojik olarak bana yanlış gelmesi başka bir şey, AKP’nin içinde böyle bir figürün etkili olması ve sözünün dinleniyor olması başka bir şey. Ben CHP’nin içinde böyle birisi var mı hiç bilmiyorum.

Bu temel bir ihtiyaç. “İnsanlara neden ulaşamıyoruz?” sorusuna multidisipliner bir yaklaşımla cevap aranması gerekiyor. Muhalefet partilerinde eksik olan bir boyut bu. Türkiye’de psikoloji, psikoterapi, psikanaliz yeni yeni “ünleniyor” ve bunu siyasilerin kapsamlı bir şekilde düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü karşılarında karmaşık bir yapıya sahip bir canlı var. Çok boyutlu, çok katmanlı, tek yönlü çalışmayan bir varlık var.

SEÇMENİ SUÇLAMAK HATA OLUR

Gerçekten insan irrasyonel varlık mı?

İnsan irrasyonel bir varlık derken, insanın her zaman irrasyonel olduğunu kastetmiyorum. Daha ziyade insan ona rasyonel olarak görünen kararlarının arkasında bir takım irrasyonel süreçlerin işlediği bir varlık. Dolayısıyla bu irrasyonel kısmı hesaba katmayan herhangi bir siyasi hareketin başarılı olma şansı yok.

Sonra soru şuna geliyor; “Biz bu kadar anlattık, bu kadar miting yaptık, niye bu insanlara temas edemedik?” Buna cevap bulamayınca bu kez AKP’li seçmen ya da muhalefeti desteklemeyen seçmen suçlanmaya başlıyor. Bu ise kamplaşmayı ve kutuplaşmayı iyice derinleştiriyor ve temas kurma imkânın azaltıyor.

Siz birisine “cahilsin”, “anlamıyorsun” dediğinizde o kişi sizi duyması bir hayli zorlaşır çünkü reaksiyon gelişmeye başlar, size karşı negatif bir tutum geliştirir. Sizin argümanlarınız ne kadar rasyonel ve mantıklı olduğunun o andan itibaren hiçbir önemi yoktur. Sizin haklı olduğunuzu bilse bile size karşı çıkabilir.

Muhalefetin bu aşamada üzerine düşünmesi gereken şeylerden birinin psikologlardan, psikiyatristlerden, psikanalistlerden destek alıp almamak olduğunu düşünüyorum.

Bu konuya ilgi duyduğunuz ve röportaj yapmak için inisiyatif aldığınız için çok teşekkür ediyorum. Umarım sizin ve Politikyol’un siyasi olanın ruhsal olanla ilişkisine gösterdiği bu ilgi yayılır ve daha geniş bir yankı bulur. Ve umuyorum ki meslektaşlarım ve tüm ruh sağlığı uzmanları da bu konular üzerine daha fazla düşünür ve üretir. Çok teşekkürler.

Veteriner Klinikleri Ücret Tarifesi

Ev-süs hayvanları ücret tarifesi her yılın başında belli olan ve veteriner klinikleri ile hayvan sağlığı konusunda faaliyet gösteren diğer kurumların uygulaması gereken asgari fiyatlardır. ‘Veteriner Hekimler Odası’ o sene içerisinde uygulanacak asgari fiyatları belirler. Evcil hayvan yakını olan herkes aşı, muayene, iç, dış parazit uygulaması, tedavi ve ameliyat fiyatlarını merak edebilmektedir. Bu fiyatların bölgeden bölgeye değişiklik gösterebileceği unutulmamalıdır.

İçindekiler

Veteriner hekimi muayene ücretleri

Hayvan dostlarımızın sağlık durumları ve düzenli veteriner hekimi kontrolleri oldukça önem taşıyan bir konudur. Sizinle birlikte uzun yıllar boyunca, sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebilmeleri için düzenli bir şekilde muayene olmaları gerekmektedir. Belirli ücretler karşılığında hizmet gören minik dostlarımızın yılı muayene fiyatları ise aşağıdaki gibidir:

  • Kedi Genel Muayene: TL
  • Köpek Genel Muayene: TL
  • Kedi Kontrol Muayenesi: TL
  • Köpek Kontrol Muayenesi: TL
  • Kedi Acil Durum Muayenesi: TL
  • Köpek Acil Durum Muayenesi: TL
  • Muayene (Çalışma Saatleri Dışı) : TL
  • Dr. Veteriner Hekimi Muayenesi : TL
  • Kafes Kuşları Muayene: TL
  • Kafes Kuşları Kontrol Muayenesi : 85 TL
  • Sürüngen Muayene: TL
  • Sürüngen Kontrol Muayenesi : TL
  • Kemirgen Muayene: TL
  • Kemirgen Kontrol Muayenesi : TL

Veteriner aşı ücretleri

Kuduz, sokak ve ev hayvanları açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek tehlikeli bir hastalıktır. Önlem alınmadığı takdirde ölüme sebebiyet veren kuduz, alanında uzman bir veteriner eşliğinde ile tamamen ortadan kaldırılabilmektedir. Önerilen aşıların düzenli aralıklarla yaptırılması hem hayvan dostlarımız hem de insanlar için hafife alınmaması gereken bir konudur. Kuduz aşısının haricinde, kedi-köpeklerin sağlığı için birçok başka aşı ve iç-dış parazit ilaç uygulamaları da bulunmaktadır. Bu aşı ve ilaç uygulamalarının fiyatları değişkenlik göstermektedir.

  • Kedi Kuduz Aşısı: TL
  • Kedi Karma Aşı: TL
  • Kedi Lösemi Aşısı: TL
  • Kedi FIV Aşısı: TL
  • Kedi İç Parazit İlaç Uygulaması (Oral): TL
  • Kedi İç Parazit İlaç Uygulaması (Enjektabl): TL
  • Kedi Dış Parazit İlaç Uygulaması: TL (İlaç ücreti ekstra olarak eklenecektir)
  • Köpek Kuduz Aşısı TL
  • Köpek Karma Aşı: TL
  • Köpek Corona Aşısı: TL
  • Köpek monash.pwiseptica Aşısı: TL
  • Köpek Lyme Aşısı: TL
  • Köpek İç Parazit İlaç Uygulaması (Oral): TL (kiloya göre artış gösterebilmektedir.)
  • Köpek İç Parazit İlaç Uygulaması (Enjektabl): TL (kiloya göre artış gösterebilmektedir.)
  • Köpek Dış Parazit İlaç Uygulaması: TL (İlaç ücreti ekstra olarak eklenecektir)

Muayene sonrası uygulanacak klinik işlem ücretleri

Hayvan dostlarımız birçok sebeple tedavi edilmek zorunda kalabilir. Bu gibi durumlarda veteriner hekimi kontrolü ve tedavi planı mutlaka gereklidir. Evcil hayvan yakınlarının, hekim bilgisi dışında bilinçsizce uyguladığı tedavi yöntemleri oldukça tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Bundan dolayı bu gibi tedaviler yalnızca veteriner hekimin,n uygun göreceği şekilde gerçekleşmelidir.

  • Subkutan Enjeksiyon TL
  • İntramuskuler Enjeksiyon: TL
  • İntravenöz Enjeksiyon: TL
  • Subkonjuktival Enjeksiyon: TL
  • İntraartiküler Enjeksiyon: TL
  • Retrobulber Enjeksiyon : TL

Muayene sonrası uygulanacak tedavi ücretleri

Hayvan dostlarımızın sahip olduğu hayat şartları ne kadar iyi olursa olsun, çeşitli nedenlere bağlı olarak hastalanabilirler. Bundan dolayı muayenenin ardından tedavi edilmeleri, dostunuzun sağlığı açısından çok önemlidir. Muayene sonrası belirlenen fiyatlar genel olarak şu şekildedir:

  • Anal Kese Temizliği: TL
  • Anal Kese Temizliği (Lavaj): TL
  • KornealFluoresin Uygulaması: TL
  • Shirmer Gözyaşı Testi: TL
  • Oksijen Tedavisi : TL
  • Abdominosentez ile Örnek Alınması : TL
  • Dişi İdrar Yolu Sondalama : TL
  • Erkek İdrar Yolu Sondalama : TL
  • Sistosentez ile Örnek Alınması : TL
  • Basit Yara Temizleme: TL
  • Komplike Yara Temizleme: TL
  • Pansuman: TL
  • Kulak Temizleme, Yıkama ve İlaç Uygulama : TL
  • Lavman: TL
  • Hospitalizasyon: TL
  • Yoğun Bakım: TL
  • Gastrik Lavaj: TL
  • Mide Sondası Uygulama: TL
  • Besleme Sondası Uygulama: TL
  • Karın İçindeki Sıvı Drenajı: TL
  • Torasik Hava/Sıvı Drenajı TL
  • Mikroçip Uygulaması: TL
  • Bronkoalveolar Lavaj: TL
  • Transtrakeal Yıkama: TL
  • Tırnak Kesme TL
  • Ayaktan Yabancı Cisim Çıkarma (Basit): TL
  • Ayaktan Yabancı Cisim Çıkarma (Komplike): TL
  • Kulaktan Yabancı Cisim Çıkarma: TL
  • Burundan Yabancı Cisim Çıkarma (Basit): TL
  • Burundan Yabancı Cisim Çıkarma (Komplike): TL
  • Kan Transfüzyonu: TL
  • Subkutan Sıvı Tedavisi: TL
  • Parenteral Sıvı Tedavisi: TL
  • Anjiokat Uygulama: TL
  • Anjiokat Yenileme: TL

kediler ve köpekler

Veteriner Laboratuvar İşlem Ücretleri

Laboratuvar çalışmaları, hayvanların hastalıklarının tespit edilmesinde çok büyük rol oynar.  Laboratuvar çalışmaları doğrultusunda, hızlı ve kesin bir şekilde pek çok hastalığın teşhisi konulabilmektedir. Ayrıca laboratuvar sonuçlarına göre tedavi veya operasyon yöntemleri belirlenmektedir. Laboratuvar işlemlerinin genel fiyat prosedürü ise şu şekildedir:

  • Kan Alımı: TL
  • Kan Glukoz Testi: TL
  • Kan Serum Biyokimyasal Analizi: TL (Tek parametre)
  • Kan Serum Biyokimyasal Analizi: TL (Çoklu parametrelerde her parametre başına)
  • Kan Sayımı (Hemogram): TL
  • Eritrosit Sayımı (Thoma lamı yöntemi): TL
  • Lökosit Sayımı (Thoma lamı yöntemi): TL
  • Hematokrit: TL
  • Total Protein: TL
  • Trombosit: TL
  • Formül Lökosit: TL
  • Dışkı Muayenesi: TL
  • Dermotofit Testi: TL
  • Sitolojik Muayene: TL
  • Deri Kazıntısı Testi: TL
  • İdrar Muayenesi (Total): TL
  • Kuduz Kan Titrasyon Testi: TL (Referans laboratuvar ücretlerini kapsamaz)

Görüntüleme İşlemlerinin Ücretleri

Gerekli görüldüğü durumlarda uygulanan radyografi işlemleri, söz konusu hastalığın teşhisi için kilit noktalardan biridir. Radyografi uygulamalarının genel fiyatları şu şekildedir:

  • Dijital Röntgen: TL
  • Dijital Röntgen İkinci Poz Bedeli: TL
  • Gastroenterografi (Pozitif kontrast): TL
  • MR: TL
  • Tomografi: TL
  • Ultrason Kardiak Muayene: TL
  • Ultrason Kardiak Muayene (Doppler cihazı ile): TL
  • Ultrason Abdominal Muayene:  TL
  • Ultarason Jinekolojik Muayene: TL

Cerrahi Uygulamaların Ücretleri

Cerrahi operasyonlar, evde ve sokakta yaşayan hayvan dostlarımız için en önemli hizmetlerden biridir. Zira yapılan operasyonlar ile dostlarımız en ölümcül durumların eşiğinden kurtarılabilmektedir. Bundan dolayı veteriner fiyatları hakkında bilgi sahibi olmanız yararlı olacaktır. Cerrahi operasyon öncesi veya sonrasında oluşabilecek masrafların genel tablosu şu şekildedir:

  • Gaz Anestezi(saatlik): TL
  • Enjektabl Anestezi: TL
  • Lokal Anestezi: TL
  • Sedasyon : TL
  • Erkek Kedi Kısırlaştırma: TL
  • Erkek Köpek Kısırlaştırma: TL
  • Dişi Kedi Kısırlaştırma: TL
  • Dişi Köpek Kısırlaştırma: TL
  • Kedi Sezaryen: TL
  • Köpek Sezaryen: TL

Ameliyat Ücretleri

Hayvan dostlarımızın hastalanma, yaralanma, kaza geçirme vb. riskleri oldukça fazladır. Buna bağlı olarak bu gibi vakalar çeşitli ameliyat gereksinimlerini de beraberinde getirebilmektedir. Fiyatlar, yapılacak operasyonun içeriğine göre değişebilmekle birlikte genel olarak şu şekildedir:

  • ProlapsusVagina Operasyonu: TL
  • Pyometra Operasyonu: TL
  • Meme Tümörü Operasyonu: TL
  • Parmak Amputasyonu Operasyonu: TL
  • EkstremiteAmputasyonu Operasyonu: TL
  • Kuyruk Amputasyonu Operasyonu(medikal zorunluluk durumlarında): TL
  • Kalça Çıkığı Operasyonu: TL
  • Çapraz Bağ Kopuğu Operasyonu: TL
  • EksternalFiksasyon ile Kırık Operasyonu: TL
  • Patella Çıkığı Operasyonu: TL
  • Özofagotomi Operasyonu: TL
  • Gastrotomi Operasyonu: TL
  • Gastropeksi Operasyonu: TL
  • Enterotomi Operasyonu: TL
  • Rektum Prolapsusu Operasyonu: TL
  • Anorektal Tümör Operasyonu: TL
  • Deri Tümörü Operasyonu: TL
  • Diyafram Hernisi Operasyonu: TL
  • İnguinalHerni Operasyonu: TL

Bu yazı İstanbul Veteriner Hekimler Odası (İVHO) ücret tarifesi göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.

Fiyatlar sürekli güncelleniyor güncel fiyat listesi için => monash.pw

Veteriner Klinikleri Ücret Tarifesi Yazılarının Benzerleri

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır