KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
Eritematöz Antral Gastrit, bugün dünya çapında oldukça bilinen bir rahatsızlıktır. Mide iltihabı olan bu hastalık ciddiye alınması gereken, tedavi gerektiren hastalıklardandır.
İçindekiler
Eritematöz Antral Gastrit
Eritemli antral gastrit, önemli mide sorunlarından bir tanesidir. Dünya üzerinde birçok kişinin muzdarip olduğu, hastayı özellikle yaşam standartlarının büyük ölçüde düşmesi açısından zorlayan bu hastalık, midenin iltihaplanması olarak yorumlanabilir. Midenin iç zarında meydana gelen iltihaplanma mutlaka tedavi edilmesi gereken hastalıklar arasında bulunmaktadır. Mide içerisinde tahribat yaratan ve hastada önemli belirtilerin görüldüğü antral gastrit, her yaş grubunda görülebilmektedir. Yapılan anketler ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) analizleri incelendiğinde, erkeklerin bu hastalığa daha fazla yakalandığını söylemek mümkündür. Hastalık tedavi edilmezse ciddileşebilir, hastanın kanser olmasına ve ölümle dahi sonuçlanabilir.
Antral gastrit, midenin çeşitli sebepler ile iltihaplanması anlamını taşımaktadır. Genetik ya da herhangi akut nedenler ile mide zarar görebilir. Böyle bir durumda hasta antral gastrit yaşamaktadır. Önemli bir hastalık olan, dünya üzerinde birçok kişinin hayatını kaybetme nedeni olan bu hastalığın tedavisi bulunmaktadır.
Kelime anlamı olarak ciddi kızarıklık anlamına gelen eritem, bünye içerisinde kendiliğinden ortaya çıkabilmektedir. Tamamen genetik faktörler sebebi ile yeni doğanda meydana gelebileceği gibi, 40 yaş üstünde de akut olarak meydana gelebildiği bilinmektedir. Antral gastrite neden olan en önemli faktörler mide sağlığına dikkat etmemektedir. Aşırı asitli içecek tüketmek, baharatlı besinler ve sigara bu hastalığın başlıca nedenleri arasında yer almaktadır. Bunun yanı sıra, hastalığın başlıca sebebi hiç kuşkusuz ki alkoldür. Yapılan araştırmalar, alkol alışkanlığı bulunan kadın ve erkek yetişkinlerin bu hastalığa yakalanma ihtimallerinin büyük ölçüde arttığını göstermektedir. Bunun yanı sıra çeşitli bakterilerin vücuda alınması da mide iç çeperine zarar vererek burada bir hastalık meydana getirebilir.
Yukarıdaki belirtilerin en az ikisinin bir arada görülmesi, ciddi bir hastalığın habercisi olabilir. Acilen doktora danışmalısınız.
Mide zarınızın ilhitaplandığı bu hastalık yukarıda belirttiğimiz etkilere neden olabilir. Özellikle sabahları uyandığınızda yoğun bir ağız kokusu hastalığın ilk belirtileri arasında yer almaktadır. Sık sık kusma isteği ve istifra ederken kan ya da yeşil safra akıntısı görmeniz, asla ihmal edilmeyecek; derhal doktora görünülmesi gereken bir durumdur. Zira hastalık, tedavi edilmezse ülsere dönüşme ihtimali olan hastalıkların başında gelmektedir. Ülser ileri derecede mide kanseri olmakla beraber, birçok hastanın yıl içinde bu sebepten hayatını kaybettiğini söylemek mümkündür.
Midenin iltihaplı olmasından dolayı sindirim sisteminizin bozulması oldukça doğaldır. Bu hastalık sırasında çeşitli sindirim ve boşaltım sistemi hastalıkları yaşayabilir, iştahsızlık ile mücadele edebilirsiniz. İltihabın sürmesi durumunda midenizin şişmektedir. Bu durum dışarıdan bakıldığında midenizin aşırı şişmesine neden olabilmektedir. Yediklerinizi kabul edemeyebilir ve sık sık istifra edebilirsiniz. Yaşam standartlarını oldukça düşüren bu hastalık derhal tedavi edilmesi gereken hastalıklar arasında bulunmaktadır.
Hastalığın birçok tedavisi bulunmakla beraber, tıbbi görüntüleme yöntemleri ile midenizde antral gastrit bulunduğu sonucuna ulaşıldığında, aşağıdaki yöntemler uygulanmaktadır.
Antiasitler: Mide içerisinde bulunan baskıyı ve asit miktarını en aza indirmek için hekim tarafından hastaya antiasit tedavisi uygulanabilir. Bu durum temelli bir tedavi yöntemi değildir, ancak hastanın rahatlamasına ve kesin tedavi uygulanana kadar hastalıkla mücadele etmesine yardımcı olabilmektedir.
Antibiyotikler: Hastalık, mide zarının iltihaplanması olarak tanımlandığından, hekim tarafından hastaya uygulanan antibiyotikler ve çeşitli diyetler ile mide içerisindeki iltihabın yok edilmesi ve hastanın tedavisi mümkündür. Bu yöntem genellikle hastada kesin sonuç veren yöntemler arasında yer arasında olmakla beraber, kesin çözüm oluşturmazsa, cerrahi operasyon tercih edilmelidir. Endoskopi yapılarak hastanın ameliyata ihtiyaç duymadığı anlaşılabilir.
Ameliyat: Eritematöz Antral gastrit tedavisinde kullanılan yöntemlerin başarılı olmaması durumunda, hastaya cerrahi operasyon yapılmaktadır. İltihaplı kısmın dışarı atılması ve midenin bir kısmının alınması, bu yöntemde yapılan işlemler alınmaktadır. Böylelikle sorunun ortadan kaldırılması amaçlanır. Ameliyat yöntemi, genellikle erişkin hastalarda görülmektedir.
03.07.2011
Endoskopik eritematöz antral gastritHocam merhaba, nasılsınız? Hocam, benim, midemde sorun var ve endoskopi rapor sonucunu yazıyorum size: Özafagus Z çizgisi 42 cm.'de düzenli, hiatus diafragmaticus Z çizgisi ile aynı düzeyde, gastrit pililer Z çizgisine kadar uzanıyor. Özofagus mukoza ve vasküler yapıları olağandır. Mide: Kardiada endoskoun yeterli sarıldığı görüldü, kardia fundus ve korpus mukozası olağandır. Antrum mukozası hiperemik görünümdedir. Antrumdan (ş1) biyopsiler alındı, pilor forme. Hızlı üreaz: Antrum negatif. Bulbus: Forme olağan izlendi. Duodenum 2. segment olağandır. HpFast adlı kutunun içinde ise sarımtırak cisim alınmış. Tanı endoskopik eritematöz antral gastrit, hocam benim boğazım faranjit şuan ve bu asitten kaynaklanıyormuş ama rapor sonucum normal çıkmış, ayrıca ş1 biyopsiler alındı, az derecede kasık fıtığı, ileri derecede kıl dönmesi ve bu kıl dönmesi kaynaklı reaktif lenf bezi hastalıklarım var, ne yapmam gerekiyor? Bilgilerinizi bekliyorum, saygılarımla.
Bu Soruya Doktor Cevabı Gönder
Mide-bağırsak sistemini ilgilendiren sağlık sorunları toplumda sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Özellikle sindirim sistemi sorunları , kişilerin günlük yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz yönde etkileyen faktörlerin başında gelir. Bu kapsamda sık görülen rahatsızlıklardan biri de mide yüzey örtüsünün iltihabı olarak bilinen gastrittir.
Gastrit; çeşitli etkenlere bağlı olarak, mide yüzeyini örten örtü (mukoza olarak isimlendirilen) bölümünün iltihaplanması veya hasar görmesi durumudur. Mide, mukoza ve alt tabakalarında gelişen iltihabi reaksiyona bağlı olarak işlevini yeterince yerine getiremez ve sindirim fonksiyonu ile ilgili çeşitli yakınmalar ortaya çıkar. Bununla ilgili semptomlar hayat kalitesini som derece bozacak seviyede görülebilir.
Sağlıklı bir bireyin midede doğal işleyiş sürecinde gıdaların alınmasıyla birlikte asit salgısı oluşur. Hidroklorik (Hcl) asit besinlerin parçalanmasında son derece etkin rol üstlenir. Salgılanan asit gıdaları parçalarken mide örtüsü için zararlı olabilir. Bu zararlı etkiden korunmak için mide yüzeyini kaplayan koruyucu bir tabaka ile örtülü olup bariyer bütünlüğü oluşur. Bu sayede, ağızdan alınan asidik veya zararlı maddeler veya midenin kendi asit salgısı mide örtüsünün kendisine ve alt tabakalarına ulaşamaz, zarar veremez ve organ sağlıklı bir şekilde işlevine devam eder. Eğer koruyucu tabakada hasar, asit salgısında aşırılık veya mide örtüsünde farklı faktörlere bağlı herhangi bir bozulma ortaya çıkarsa bu durum gastrite ve bunlara bağlı yakınmaların ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Gastrit, meydana geliş zamanı ve etkenlere tanımlanırlar. Ani veya kısa zaman içinde gelişen gastrit tablosuna akut gastrit adı verilirken; uzun dönemde ortaya çıkan ve tedaviye rağmen kısır döngü ile mukoza iltihabını sürmesine neden olan gastritlere kronik gastritler adı verilir.
GASTRİTİS VE GASTROPATi SINIFLAMASI
Gastritler:
Akut veya kronik gastrit ayrımından çok etkene göre en sık karşılaştığımız gastritleri sırlayabiliriz.
1. Kronik nonspesifik (Helikobakter pilori –mide mikrobu- (+) diffüz antral gastritis, multifokal atrofik gastritis, diffüz korpus atrofik gastritisi)
2. İnfeksiyöz (viral, bakteriyel, fungal, parazitik)
3.Granülomatöz (Crohn hastalığı –İnflamatuvar barsak hastalığı-, sarkoidozis, yabancı cisim, infeksiyon, tümörle birlikte olan)
4. Farklı formlar (kollajenöz, eozinofilik, lenfositik)
5. Diğerleri (gastritis sistika profunda, Graft-versus-host hastalığı- transplantasyon sonrası doku reddi-
GASTROPATİLER
Gastropatiler: Mide mukozasında hasar yapma etkilerine bağlı olarak ortaya çıkan iltihabi patolojilere örnekler verebiliriz.
1. Reaktif (erozif) gastritis: Aspirin, alkol, kokain, stres (yoğun bakıma yatış, yanıklar, geçirilmiş kafa veya batın operasyonlarına bağlı yatışlar ile ilgili stresler), radyasyon (kanser ışın tedavisi) , safra reflüsü (safra kesesi operasyonları ve mide operasyonlarına bağlı mideye safra kaçışları), iskemi (mideye kan akımının yetersizliğinin ortaya çıktığı kalp yetmezlikleri veya şoklara bağlı dolaşım yetersizlikleri), bezoar (midede yabancı cisim), hiatal herni (mide fıtığı) , konjestif durumlar (karaciğer sirozu veya portal hipertansiyona bağlı kan göllenmeleri) nazogastrik (burun-mide tüpü yerleştirme v.s’e bağlı mide mukozasında yaralanmalar,
2. Hiperplastik gastritis:
Akut ve kronik gastritler meydana geliş sebeplerine göre farklılıklar gösterir.
AKUT GASTRİTLER
Sık rastlanmayan akut gastrit tipleri:
Süpüratif gastrit (felgmanöz gastrit) . Lokal (bölgesel) veya vücudun tümüne yayılan bir infeksiyonun mide mukozasının bir bölümüne veya tümüne yayılması durumunda ortaya çıkar. Ciddi ve zaman zaman hayatı tehdit eden klinik durumlar görülebilir.
Amfizematöz gastritler: Süpüratif gastritlerde olduğu gibi ciddi bir klinik durumdur. Gaz üreten bakterilere bağlı olarak oluşur.
Akut gastritte kullanılan bazı tanımlamaları kısaca açıklayalım.
Akut eroziv gastrit: Erozyon mide mukozasının değişik sebeplerle yüzeyel hasarına bağlı ortaya çıkan durumdur. Toprak erozyonuna benzetilebilir. Erozyomlar ne kadar yayagın ise hastanın yakınmaları o oranda fazladır. En sık aspirin, NSAİD ilaçlar ve yoğun alkol kullanımı , assidik veya alkali maddelerin kullanımına bağlı ortaya çıkabilir.
Akut hemorajik gastrit: Akut eroziv gastrite sebep olan etkenlerin daha ciddi forma ulaşması ile ortaya çıkan hemoraji (kanama ) görünümü ortaya çıkar. Bazen bu kanamalar ciddi kanamalara dönüşebilir. Hematemez (ağızdan kırmızı veya kahve telvesi renkli kanama ) ve/veya melena ( makattan cıvık ,kötü kokulu siyah renkli kanama), hematokezya (makttan aşırı kırmızı renkli kanama) ortaya çıkması söz konusu olabilir.
Akut stres gastriti: Bu formdaki gastritin oluşumunun sıklıkla anksiyeteye (üzüntü, sıkıntı, sinirlilik hali) bağlı olarak oluştuğu sanılmakla beraber bu gastrit şeklinde kastedilen stres vücudun aldığı şok, yanıklar, operasyonlar, böbrek yetmezliği, santral sinir sistemi (kafa) yaralanmaları nedeni ile yoğun bakım koşullarında bulunma, solunum yetmezliği nedenleri ile solunum cihazlarına bağlanma, (soluk borusuna tüp yerleştirilmesi (entübasyon ) gibi durumlarda ortaya çıkan strese bağlı gelişen gastrit durumudur. Ülser gelişimi söz konusu olabilir. Ciddi kanamalara sebep olabilir.
KRONİK GASTRİTLER
Kronik (süreğen) gastrit pek çok sebebe bağlı olarak ortaya çıkan mide mukozasının kronik yangısıdır. Bu yangı (iltihap) farklı sebeplerde farklı derecelerde olduğu için hastalarda farklı yakınmalara sebep olurlar.
Kronik gastritlerin sebeplerine genel anlamda ikiye ayırabiliriz.
A-) İnfeksiyonlara bağlı olanlar,
B-) İnfeksiyonlara bağlı olmayanlar (non-infeksiyoz) sebepler.
C-) Nedeni açıklanamayan gastritler.
A-) Helikobaktar pilori (mide mkrobu) , Helikobakter Helimani , mukobakteriozis (Tüberküloz vb. etkenler), histoplazmozis, mukormikozis, paraziter enfeksiyonlar (strongiloides türleri, Schistozomiazis,difilobotrium latum) ,viral enfeksiyonlar(CMV-sitomegalovirüs, Herpes simplex) vb.
B-) Otoimmn gastrit- pernisiyoz anemi- B12 vitamin eksikliği, kimyasal gastropatiler
(Aspirin, NSAİD kullanımı, kronik safra relüsü (safranın mideye aşırı kaçışı-safra kesesi operasyonları ve/veya mide operasyonlarına bağlı), üremi, kronik non-infeksiyoz granülomatöz gastritler (Crohn hastalığı, Sarkoidozis, Wegener granülomatozisi, yabancı cisim tahrişlerine bağlı, kokain kullanımı, vaskülitis, plazma hücreli gastritis) , eozinofilik granülom, alerjik granülom, gastrik lenfoma), eozinofilik gastritis, lenfosittik gastritis, radyasyona bağlı, iskemik patolojilere bağlı gastritis,graft versus host hastalığı-transplantasyona bağlı) gastritler.
Gastrit gelişmesi temelde üç mekanizma üzerinden gerçekleşir. Sağlıklı kişilerde fonksiyonel bir midenin korunması; mide duvarını örten sağlam bir koruyucu bariyerin varlığına, dengeli bir asit salgısına ve fizyolojik olarak sağlıklı bir mide dokusuna bağlıdır. Aaşağıdaki mekanizmalar doğrultusunda gastrit ortaya çıkabilir:
Kotuyucu bariyerin bozulması Hp ile olabileceği gibi uzun süreli asspirin ve NSAİD kullanımı veya kronik üremik hastalıklar Crohn hastalığı gibi pek çok sebeple oluşabilir. Bu faktörler arasında en sık karşılaştığımız Hp infeksyonudur.
Stres ve sigara kullanımı Hp ‘den sonra en sık asit salgısını artıran sebeplerin başında gelir. Bu nedenler ile aşırı asit salgısı mide mukozasının bütünlüğünün bozulmasına ve koruyucu bariyerin azalmasına sebep olabilir. Bununla birlikte üzüntü, sıkıntı, telaş,sigara kullanımın tek başına gastrit sebebi olduğunu ileri sürmek mümkün değildir.
Midenin yeterince kanlanmaması akut veya kronik sebeplerle bozulabilir. İnfeksiyoz, hipovolemik veya kardiyojenik akut patolojiler baplı midenin kanlanmasının bozulması iskemik gastropatileri ortaya çıkarır. Damar sertliği – Ateroskleroz-, vaskülitler gibi kronik dolaşım bozuklukları veya batın operasyonları sırasında midenin kanlanmasını bozan akut veya kronik sorunlar da gastrite sebep olabilirler. Bu süreç ilerledikçe gastritlerde de mide mukoza bütünlüğünün bozulmasına bağlı fonksiyonel kayıp söz konusudur. Farklı derecelerde yakınmaların ortaya çıkışları söz konusudur.
Hp nin gastrit oluşturmasının saptanması gastroenterolojide çok önemli bir devrim (1983 yılı) ortaya koymuştur. Sıklıkla çocukluk çağında toplumdan bulaşma yolu ile gelen Hp özelikle midede mukoza örtüsünün altına yerleşir. Midenin örtüsünün katlarına girmez. Bu nedenle vücudumuz bu bakteriye karşı ortadan kaldırmak için saldırdığında çoğunlukla başarısız olur. Hp ‘nin ortadan kaldırılması için vücut lenfositlerini, makrofajlarını, polimorf nüveli lökosit gibi pek çok hücresini harekete geçirir. Bu hücrelerden salgılanan sitokin isimli özel proteinler (İL (interlökin)-8, İL -6, İL-10,TNF- alfa (tümör nekrozis faktör alfa) gibi proteinler bu bakteriyi mukoza altında saklanması nedeni ile ortadan kaldıramazlar. Bu proteinler bakteriyi ortadan kaldırmak isterken mide örtüsüne zarar veriler. Bu nedenle kısır döngü içerisinde ortaya çıkan kronik yangı gastriti oluşturur. Gastrin denilen Hcl (mide asidini) salgılatan mide hormonudur. Gıdanın mideye gelmesi ile normal olarak salgılanan gastrin HCl salınımını sağlar. Hp varlığında ise gıda alımı ile gastrin salınımında abartılı Hcl salınımı söz konusudur. Bu aşırı salgılanma kronik yangının sürmesine ve şiddetlenmesine sebep olur. Ayrıca aşırı asit mide örtüsüne ve oniki parmak barsağına zarar verir. Mide ve oniki parmak barsağı ülserine ,mide kanserine , MALT-lenfoması gelişimine sebep olabilir.
Hp ile Hp ‘e bağlı gelişen kronik atrofik (mide örtüsünün zayıflaması, incelmesi) gastrite bağlı
olarak intestinal metaplazi ( mide örtüsü yerine ince barsak örtüsünün geçmesi) ortaya çıkabilir. İntestinal metaplazi TipI-II-III şeklinde tiplere ayrılır. Tip- II ve Tip-III mide kanseri ile ilişkilidir. Takip edilmesi gerekir. Yüksek oranda mide kanserine dönüşüm söz konusu olmamakla beraber değerlendirilmesi ve takibi önemlidir.
Gastrit görülen kişilerde bazı belirtiler ve şikâyetler ortaya çıkar. Bu belirtiler altta yatan sebebe bağlı olarak değişkenlik gösterebileceği gibi akut ve kronik patolojilere bağlı olarak ta değişebilir. Silik karakterde veya çok şiddetli olabilir. Bu yakınmalar yalnızca gastritlerde karşımıza çıkmaz Kalp krizi, angına pektoris (koroner yetmezliğine bağlı iskemi-, yemek borusunun hastalıkları (Akalazya, reflü sendromu, kanser, iltihaplanmalar), mide –oniki parmak barsak ülserleri (akut-kronik), mide kanserleri, pankreatit ((akut-kronik),pankreas kanserleri,) kolon kanserleri, aorta damar hastalıkları gibi pek çok sebebe de bağlı olabilir. Bu nedenle bu yakınmalar gastritler için spesifik değildir.
Yukarıda sayılığı gibi pek çok yakınma gastrit ile ilgili olabilir, olmayabilir. Gastrit sanılan bu belirtiler kalp, safra kesesi, oniki parmak bağırsağı, pankreas, kalın barsak, ana atardamar, karaciğer gibi pek çok organın hastalıkları ile karışabilir. Bu yakınmalar ciddi olmayan sorunlar ile ilgili olabileceği gibi kalp ve damar hastalıklarının hayatı tehdit eden patolojileri ile de karışabilir. Halk arasında sıklıkla gaz sıkışması tanımlaması ile geçiştirilmeye çalışılan bu yakınmalar bir çok hastalıkla karışabileceği için dikkatlice değerlendirilmesi gereken yakınmalardır.
Gastrit tanısı gastroskopi ve bu sırada alınan doku biyopsi örneklerinin patolog tarafından değerlendirilmesi ile konur. Şikayetleri dinleyerek kuşkulanılır ancak doku tanısı olmaksızın tanı konulması yanlış tanı konulmalarına sebep olur. Ultrasonografi gastrit tanısını koymada yeterli değildir. Yalnızca yakınmalara bakarak elle muayene ile gastrit tanısı konulamaz. Yukarıda saydığım pek çok hastalık ile gastritin karışabileceğini ve benzer bulgular ile karışıklıklar olabileceğine önem vermek gerekir. Gastroenteroloğun değerlendirmesi geniş kapsamlıdır.
Gastrit tedavisinde temel yaklaşım, gastrite yol açan mekanizmaların tekrar fizyolojik sınırlara döndürülmesine yöneliktir. Bununla birlikte, altta yatan çeşitli hastalıklara bağlı olarak belirlenen hastalığa yönelik spesifik tedavi yöntemlerinin uygulanması da gerekebilir. Hastadan alınan hastalık öyküsü, fizik muayene, çeşitli görüntüleme yöntemleri ve endoskopi aracılığı ile alınan biyopsiler değerlendirilerek kesin tanı konularak, uygun tedavi planlanır.
Gastrite yönelik en sık tercih edilen yaklaşım mide asit salgısının düzenlenmesidir. Buna yönelik olarak antiasit ve/veya proton pompa inhibitörleri gibi çeşitli ilaç tedaviler uygulanır. Aynı şekilde hastalara günlük yaşam aktivitelerinde çeşitli değişiklikler önerilerek, beslenme programları düzenlenir.
Eğer gastrite yol açan sebebin H. pylori enfeksiyonu olduğu tespit edilirse; buna yönelik Üç-dört antibiyotik içeren üçlü veya dörtlü ilaç tedavisi birkaç hafta süreyle uygulanabilir. Tedavi sonunda yapılan kontrol tetkiklerinde bakterinin tamamen yok edilmesi amaçlanır.
İlaç kullanımına bağlı gastrit olgularında, anti-inflamatuvar ilaçların kullanımına son verilmesi veya kullanımının gerekliliğinin değerlendirilerek düzenlenmesi gerekir. Bu bakımdan, doktor kontrolü olmadan hastaların kendi kararlarıyla ilaç kullanmaması oldukça önemlidir. Aspirinin gerekmediği yerde düzensiz kullanımı son derece sakıncalıdır. Bebek aspirini ve bağırsakta çözünen aspirin kullanımında da şiddetli gastrit, ülser oluşumu ve ülsere bağlı kanama gelişimi söz konusu olabilir.
Otoimmün hastalıklar veya İnflamatuvar bağırsak hastalıkları gibi özel sebeplere bağlı gastritlerde, altta yatan hastalığa yönelik tedavi uygulanır.
Akut ve kronik gastrit gelişmesi durumunda, erken veya uzun dönemde yeterli ve etkili tedavi verilmeyen hastalarda, çeşitli komplikasyonlar gelişebilir. Bu komplikasyonlar mevcut hastalık tablosunu şiddetlendirdiği gibi, hayatı tehdit edebilen daha ağır hastalıklarla da sonuçlanabilir. Gastrit tablosunun komplikasyonları şu şekilde özetlenebilir:
Ülser: Altta yatan sebebe bağlı olarak mide cidarında veya onikiparmak bağırsağında ülserler görülebilir. Ülserin ortaya çıktığı anatomik bölge ve ülserin şiddetine bağlı olarak; mide-bağırsak duvarı delinebilir, ciddi kanamalar meydana gelebilir veya ülserlere bağırsak tıkanıklığı gibi çeşitli komplikasyonlar gelişebilir.
Mide kanaması: Mide dokusunun zarar görmesi veya ülserleşmesi sonucu mide veya oniki parmak bağırsağından hafiften şiddetliye değişen, zaman zaman da hayatı tehdit edici düzeye ulaşabilen kanamalar ortaya çıkabilir.
Mide lenfoması: Özellikle H. pylori enfeksiyonu edeniyle; mide dokusundaki bağışıklık sistemine ait hücrelerin zamanla kanserleşmesi sonucu, mide mukozası ile ilişkili lenf dokusunda (MALT) mide lenfoması (MALToma) gelişebilir. Hp eradikasyonu ile çok ciddi seviyede başarılı sonuçlar elde edilebilir.
Mide kanseri: H. pylori enfeksiyonu ile gelişen kronik gastrit tedavi edilmediğinde, uzun dönemde mide dokusunda tümörler gelişim göstererek mide kanserine yol açabilir. Mide kanserine gidiş riski yaklaşık 15 kat arttığı şeklinde belirtilmektedir. Bu nedenle Hp infeksiyonu olan kişilerin büyük oranda mide kanserine yakalanacaklarını ileri sürmek doğru değildir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda Hp ‘nin tedavi ile ortadan kaldırılmasının (eradikasyonunun) mide kanseri gelişim riskini azalttığının belirlendiği bildirilmektedir. Bu nedenle öncelikle anne veya babasında mide kanseri olan kişilerin çocuklarında Hp mevcut ise eradikasyonu son derece önemlidir. Hp pozitifliği olan bireylerinde eradikasyon tedavisini görmeleri gerekmektedir. İkili antibiyotik tedavileri (üçlü ilaç kullanımları-Proton pompa inhibitörü + klaritromycin + amoksisilin) direnç gelişimi nedeni ile terk edilmiştir. Kullanılmamaktadır. Halen kullanan hekimlerin uygulamaları dirençli Hp suşlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.