erkekle konuşmuyorum / Neden Türkçe Konuşmuyorsun? - Erkek - TL

Erkekle Konuşmuyorum

erkekle konuşmuyorum

İlişkinin İlk 6 Ayında Dikkat Etmeniz Gereken K&#;t&#; Sinyaller

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Herkese merhabalar, umarım gerek iş gerekse özel hayatınızda işler yolundadır. Sizinle önemli bir konuyu paylaşmak istiyorum; hani dünyanın neresine giderseniz gidin kadınlarda bir saplantı vardır: “Ben bu adamı değiştiririm!”

Haberin Devamı

Erkek kafasıyla bakıldığında açıkça imkansız görünen “Birisini değiştirme” ideali, maalesef kadınlarda hemen her zaman karşımıza çıkan bir durumdur. Aslında bunun sebebi erkeklerin genelde sol beyin kullanarak hayatlarını sürdürmelerinden ibarettir; yani olanı olduğu gibi kabul etmek, mantık kullanmak, olaylara mühendis kafasıyla yaklaşmak.

Öte yandan kadınlar sağ beyin kullanırlar; yani yaratıcı, estetik ve duygu odaklı yaklaşımları tercih ederler, bu durumda bir adamı severken onun daha iyi versiyonunu ortaya çıkartmak istemeleri, olaya bu açıdan baktığımızda, gayet normal ve anlaşılabilir görünebilir.

Kaybedenler Kulübü filminde mükemmel bir replik vardır ve erkek dünyasında bu replik oldukça ünlüdür, erkeklerin duygularına (hiç duyguları olmaz demedim!) tercüman olmuştur:

Haberin Devamı

“Kadınlar bir adama aşık olur sonra da onu olmasını istedikleri adama çevirmeye çalışırlar…”

Erkekler şöyle düşünürler: “Bana bu halimle aşık oldun ve sevdin, peki beni neden değiştirmeye çalışıyorsun?” Bu sorunun cevabını bir erkeğin beyni kendi başına bulamaz; çünkü erkek düşünce sistemi gayet basittir: “Bir kadın bana uyar ve onunla ilişki yaşarım, ya da bana uymaz ve o kadından uzak dururum. Bu kadar basit. Onu değiştiremeyeceğimi bildiğim için eğer kadının davranışları bana uymuyorsa asla onu değiştirmeye çalışmam ve ilişkinin başında ondan uzaklaşırım; zira değiştirmeye çalışmak zaman kaybı olacaktır…”

Mantık odaklı bakan birisi için bu çıkarıma varmak gayet normaldir; oysa duygu odaklı bakan birisi şöyle düşünecektir: “Peki ama neden olmasın? Ya değişirse?”

Duygu odaklı kadın beyni, hayallerinde o adamı değiştirmiş ve adamın daha iyi bir versiyonunu ortaya çıkartmıştır; o haliyle adama yeniden aşık olmuş ve hatta onunla evlenip çoluk çocuğa karışmış, pembe panjurlu evinde onunla mutlu bir aile hayatı yaşamaya başlamıştır. Bu hayalin ona verdiği duygular, kadını o kadar mutlu eder ki, adamı değiştirme arzusu kadının hayatında önemli bir amaç haline gelir. İşi gücü bırakıp her an adama yeni bir şekil vermeye çalışırken, aniden ortadan kaybolan adam izini kaybettirir; çünkü sokaktaki on erkekten en az altı tanesi kendisine müdahale edilmesinden ve farklı bir adam haline getirilmekten hoşlanmaz. Şunu sorar: “Neden beni olduğum gibi kabul etmiyorsun?”

Haberin Devamı

Bu noktaları özellikle vurguladıktan sonra, ana konuya gelelim:

Tamam, erkekleri değiştirmek imkansızdır; peki ama hangi davranışları kabul edilemez ve evlilik öncesi kırmızı alarm anlamına gelir?

Bir diğer anlatımla, hangi davranışları gördüğünüzde asla görmezden gelmemeli ve iyice düşünmelisiniz: Acaba bu adam sizin için gerçekten de doğru adam mıdır?

İlişkinin İlk 6 Ayında Dikkat Etmeniz Gereken Kötü Sinyaller

Beşinci maddeden başlayarak, en kötü sinyal anlamına gelen birinci maddeye doğru gidelim:

5) Sadece onun vakti olduğunda görüşüyorsunuz. Size hayatında asla öncelik vermiyor ve görüşme tarihlerini sadece kendisi belirliyor. Sizin görüşme taleplerinizin onun için herhangi bir anlamı yok ve hatta taleplerde bulunduğunuzda sizi tersliyor. Ne dediğinizi duyar gibiyim: “Ben bu davranışları alttan almam ki!” Hani bir söz vardır ya; hayatta asla büyük konuşmamak gerek… Öyle bir yalnızlık yaşarsınız ki karşınıza çıkan ilk adama sarılırsınız; işte bu durumda olan ve bir ilişkide her şeyi alttan alan kadınların sayısı hiç de az değil… Yalnız şunu bilmelisiniz ki; eğer bir adam ilişkinin başında size zaman ayırmıyorsa, evlilik aşamasında sizi hayatında ilk sıraya koymasını beklemek, sizin açınızdan büyük bir hayalcilik olacaktır. Nokta.

Haberin Devamı

4) Telefonuyla çok garip bir ilişkisi var; hani neredeyse sizi kıskandıracak kadar telefonuna yürüyor! Nereye gitse yanında götürüyor, sizin yanınızda telefonuna pek cevap vermiyor, aramaları görmezden geliyor, telefonu sürekli sessizde ve hatta uçak modunda! Kendisi yeryüzünde ancak telefonu sürekli gökyüzünde! Siz aradığınızda genelde cevap vermiyor ve size en erken yarım gün sonra dönüyor, o da lütfen dönüyor yani, hani neredeyse hiç dönmeyecek… Bu arada, eğer erkek arkadaşınız size gün içinde mesaj atmıyor, sizinle dilediğiniz kadar ilgilenmiyor; ANCAK eğer mesajlarınıza ve aramalarınıza hemen dönüş yapıyorsa şunu bilin ki bu adam size OLDUKÇA bağlı birisi. Bazı erkekler telefonda ilgi göstermeyi sevmezler, yani tarz olarak bunu tercih etmezler ancak sevdikleri kadına yan yanayken muazzam ilgi gösterirler. Telefonda sürekli aramayı ve mesaj atmayı sevmezler, arkadaşlarıyla bile telefonda iletişimleri oldukça sınırlıdır. Tamamen tarz meselesi. Her erkek bütün gün telefonunu kurcalıyor diye bir şey yok. Öte yandan, sevgilisi mesaj attığı anda ona cevap verir veya aramalarına dönüş yapar çünkü ona önem veriyordur. Erkek, önem verdiği kadını bekletmez, en azından kısa bir mesajla onu bilgilendirir. Neden? Çünkü onu kaybetmek istemez, bir erkek bir şeyler hissetmeye başladığında, kaybetmek istemez.

Haberin Devamı

3) Arkadaşlarıyla sizi tanıştırmıyor. Altı aydır onunla birliktesiniz ancak çevresinde kimseyle tanışmadınız, ne akrabaları ne de arkadaşları size merhaba demedi, iki sohbet etmediniz. Burada iki ihtimal var; ya adamın çevresinde gerçekten kimse yok, ya da sizinle bir gelecek planlamadığı için sizi kimseyle tanıştırmaya gerek görmüyor. Her ikisi de sizin açınızdan kırmızı alarm anlamına gelecektir. İşin enteresan tarafı, altı aylık süreçte bu durumu açıkça fark etmesine rağmen buna ses çıkarmayan ve durumu kabullenen kadınların, bu kötü sinyali görmezden gelmeleridir. Her zaman söylerim, erkek arkadaşınıza sorun: Neden? Eğer siz soruları sormazsanız, bir erkek size yanıtları asla vermeyecektir.

Haberin Devamı

2) Geçmişiyle ilgili (geçmiş ilişkilerindeki detayları kastetmiyorum elbette) hiçbir konuda konuşmak istemiyor. En ufak bir bilgiyi ağzından kaçırmaktan korkuyor, geçmişiyle ilgili bir konu açıldığında sessiz kalmayı tercih ediyor. Konu sadece eski ilişkileri değil, mesela eski iş yerinden, hatta okuduğu okullardan bile bahsetmiyor. Oldukça garip değil mi? Ancak böyleleri var, bu size ikinci sıraya yakışacak derecede kırmızı alarm olmalıdır. Kırmızının koyu bir tonu. Örneğin bazı adamlar evlenip boşandıklarını bile söylemezler ve aniden bu durum ortaya çıktığında şu erkek taktiğine sarılırlar: “Ama sen bunu hiç sormadın ki!”

İlişkinin İlk 6 Ayında Dikkat Etmeniz Gereken Kötü Sinyaller

1) Birinci sıraya sakladığım erkek davranışı, hızlı adımlarla ondan uzaklaşmanızı gerektirir. Yani siz eğer bu davranışı görmenize rağmen onunla ilişkinize devam ediyor ve hatta onunla evlilik planları yapıyorsanız, hazır nikah hazırlıkları yaparken kısa süre sonra boşanmaya da hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim: Sizinle muazzam derecede yakınken, bir partiye gittiğinizde ve başkalarıyla konuşurken sizi görmezden geliyor, kendini tamamen onlara kaptırıyor, onlar sizinle ilgili sorular sorduklarında konuyu hızla değiştiriyor ve açıkça sizinle ilgili bilgi vermek istemiyor. Dahası var; sizi başka insanlara “arkadaşım” diye tanıştırıyor. Arkadaşım!

Bir erkek, cinsellik yaşadığı, evinde kaldığı veya ağırladığı ve ilişkinin her aşamasını paylaştığı bir kadını başkalarına “arkadaşım” diye tanıştırıyorsa bu durumda o erkekten koşarak uzaklaşın. Bırakın onunla evlenmeyi, birlikte tatil planları bile yapmayın çünkü size açık konuşacağım: Bu adamın sizinle ilgili hiçbir ciddi düşüncesi yok.

Yukarıdaki maddeler size erkekler dünyasından önemli ipuçları verecektir, gördüğünüz gibi bir erkeğin bakış açısıyla erkeklerin verdikleri kötü sinyalleri algılamak mümkün.

Bu sinyalleri gördüğünüzde kendinize şunu sormalısınız: “Ben bu davranışların ne kadarını alttan alabilirim? Bu adamı değiştiremem, peki ben bu davranışlarına rağmen ona tahammül edebilir miyim? Ya da bunu yapmalı mıyım? Ben bu ilişkiye üç senemi verdim, bu sebeple ondan ayrılamıyorum, peki üç sene daha vermeme değer mi? Zararın neresinden dönsem kar mıdır? Yoksa hayatım boyunca bu davranışlarla onu hayatıma kabul edebilir miyim?”

Size bir sır vereceğim: Yumuşak bir üslupla rest çekin; çünkü bir erkek kaybetmekten korkmadığı bir kadına ASLA değer vermez. Bunun altını kırmızı kalemle çizin.

Size erkek dünyasının karanlık koridorlarını anlatmaya devam edeceğim.

Seviliyorsunuz.

Görüşmek üzere,

Adil Yıldırım

Instagram: Adilyildirimyazar

Youtube: Adil Yıldırım

#Aşk#Aşk İlişkiler#İlişkiler

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Lale Müldür: &#;Bir de erkekle bir şey konuşmuyorum ben. Konuşmak içimden gelmiyor, mutluyum çünkü&#;

Fotoğraf ve Söyleşi: B. Ariana Akyüz

Mor çiçeklerle yağmurlu bir İstanbul günü, ‘Lale Müldür ne diyor’ diye  yola çıkıyorum. Noktürn Yayınları tarafından yeniden basılan ‘Yağmur Kızı Böyle Diyor’ şiir kitabını bahane ettiğim sorularımdan belli. Kendini yalnız hissetmeyen, tüm yaşadıklarına rağmen eğlenmeyi severken ölümü de seven, oyuncak yeşil tavşanıyla gezen, gözlerinizi delip geçen bakışlar savuran, Sirius yıldızına gidip, orada eğlenmeyi arzu eden, şair Lale, o.

Bu kitaptaki şiirleri ressam Colette Deble’nin resimleri için yazmıştın. Kitapta resimler de olsa daha iyi olmaz mıydı?

Evet iyi olurdu, ama Colette’nin telefonunu bulamadım, kötü oldu tabi.

Yıllar önce Fransa’da Colette ile de görüştüğün yıllarda, Fransız entelijansiyası    için ‘snob’ demiştin, Fransızlar tarafından kabul görmek için hem yetenekli hem güzel olmak gerektiğini söylemiştin, hala böyle mi düşünüyorsun? 

Eğer entelijansiya kaldıysa öyledir hala, ama çoğunluğu öyle değil gibi artık.

Merak ettiğim genel sorular soracağım sana. Bu sürekli yanında gezdirdiğin yeşil oyuncak tavşanın adı nedir? Kim bu?

Benim sevgili kızım Menekşe. Ben bunu yoldan aldım. Sonra bunun babasını aramaya başladım. Ama sonra bir gün otururken aklıma düştü, babası İsa, annesi de benim. Gözlerine bakarak telepati kuruyorum onunla. Konuşuyor benimle.

Peki gerçekte de çocuğun olsun istedin mi Lale?

Çok istedim tabi ama aklıma gelmedi.

Nasıl aklına gelmedi, bir de çapkınsın sen!

Nasıl çapkınım, çapkın mıyım ben? (gülüşmeler) Çocuğum olsun diye özel bir istek duymadım aslında öyle geçip gitti.

Merak ediyorum kadın-erkek ilişkileri hakkındaki fikirlerini? Mesela ne tür adamlardan hoşlanırsın?

Zeki ve hoş adamlardan hoşlanıyorum. Ben kızıyorum Fransızlara ama kendimde az kalır değilim onlardan. Ama ben iş konusunda değilim, aşk konusunda böyleyim ben. Sarışınlara yeni bir merakım var. Gözler de renkli olursa iyi olur. Ama ben Türkiye’de kimden etkileneceğim ki? Olsa yanına gider, evini basardım. Türk erkekleri, iyiler, tatlılar, mesele yok. Ben önceden mesele sanıyordum. Bir gece şöyle bir şey oldu. Bir arkadaşım bana geldi. Ben o güne kadar hep derdim ki, ‘Türkiye’de adam yok. Sevmesini bilmiyorlar.’ Ama o gece o arkadaşım dedi ki, ‘Saatler ve Geyikler’de yazdığın adam var ya, o daha seninle çıkmadan karısına gitti ve dedi ki, ‘Ben Lale ile birlikte olacağım. Ayrılacağız seninle.’ dedi. O zaman ne oldu? Adam da düştü, kitap da düştü tabi. En sevilen kitabım da patladı gitti. (gülüşmeler) Aynı şeyi iki kişiden daha duyunca, dedim ki, demek ki ben bilmiyorum sevmeyi.

Peki kadınlar? Varoluş üzerine kafa yoran, kadın kahramanlar neden bu kadar az?

Onların meseleleri başka. Birinci vazifeleri iyi bir koca ele geçirmek. Onu yaparken de ne yapıyorlar ne ediyorlar bilmiyorum. Bilgisizim bu konuda.

Peki zaman içinde bu tarz bir kadın olsam daha kolay olurdu her şey dediğin oldu mu hiç?

Tabi oldu. Ben adamın önüne zencefilli bir tatlı koyamadıktan sonra! (gülüşmeler)

Zencefilli tatlı olmasa da senin de sunduğun bir giz vardır!

Ben tamamen olduğum gibiyimdir. Bir de erkekle bir şey konuşmuyorum ben. Konuşmak içimden gelmiyor, mutluyum çünkü.

Sohbet ettiğin kişiler var mı? Yoksa kendini yalnız mı hissediyorsun?

Var tabi. Günde dört kişi geliyor bu eve, kendimi yalnız hissetmiyorum. Fatih Özgüven, Ahmet Güntan, Balkan Naci&#; bunlar kırk yıllık dostumdur.

Şair olmak, baştan ölümü göze almak bence. Sen şair olmanın bedelini ödedin mi?

Katılıyorum sana. Bütün hayatımla ödedim ben de. Başarılı olduktan sonra karalar çalınıyor. Bundan çok çektim. Diyebilirim ki otuz üç yaşımdan bu yana, işkence gördüm. Kendi batıl itikatları yüzünden acı çektirdiler bana.

Bir daha şair olur muydun?

Fizikçi olurdum!

Senin için özel bir gezegen var mı?

Sirius’a gitmek isterdim mesela. Eğer bir gün Sirius’a giderler ve beni almazlarsa hicap duyarım.

Ne yapardın orada?

Eğlenirdim. Sirius’da çok güzel şeyler var.

Genelde yazarların depresif, melankolik, yalnız insanlar olması gerektiği düşüncesi yaygın.  Ya da böyle imaj çizmeyi tercih ediyorlar. Sen hep böyle eğlenmeyi sever miydin?

Evet, hem eğlenirdim hem de eğlendirirdim ben. Hep üç kişi olsak, üç kişi çıksak yola derim ben. Ama hep tek çıktım yola. Mesela bir tarafımda Perihan (Mağden)olacak, olayları bana açıklayana, diğer yanımda da Ahmet (Güntan) olacak, onları geri çekmek için. (gülüşmeler)

Bu kırmızı ruj sevdan nedir? Rujla kurduğun bağı merak ediyorum. Kırmızı ruj seninle bütünleşti. İçinde ruj geçen bir şiir bekliyorum senden.

Güzel soru. Önceden hiç ruj sürmezdim. Patrick (eski eşi) bir gün bana, ‘Neden ruj sürmüyorsun?’ dedi. Ben de ruja başladım ve elimden atamaz oldum.

Patrick ile hala görüşüyor musun?

Evet, telefonla görüşüyoruz, arıyor. Yakında da Belçika’ya gideceğim, onu da göreceğim.

Patrick’i hala seviyorsun bence.

O beni seviyor hala ama ben aşk tarzında sevmiyorum. Çapkın dediğin kadının hayatında altı yıldır kimse yok.

Neden?

Ben İsa disiplininden geliyorum, hatırla! Çok da asılan oluyor, onları geri püskürtmek zor bir iş. (gülüşmeler)

Bu hep böyle mi gidecek?

İsa gelene kadar&#;

Zaman mefhumu senin için nedir?

Zamanı boşa harcamamaya dikkat ederim. Zamansal yolculuğum da var tabi. Ben otuz üç yaşımdayken, uçtum ben baya uçtum ben. Yanımda da bir şahidim vardı, Feyyaz Yalçın. Bana acayip bir şey oluyor Feyyaz dedim ve yola çıktık. Mor renkli V’lerin arasında gittim. V harfi de önemli bir semboldür, uçuşta. Uçarken, Picasso, Dali ve Miro’ya rastladım. Onların resimlerini o zamana dek fazla sevmemiş olsam da onların kozmik birer ressam olduğunu bu şekilde anladım. Ondan sonra karşıma İsa çıktı. Olağanüstü güzel bir adamdı, insan elinin ne çizebileceği ne de yapabileceği bir güzellikti. Beyaza yakın sarı saçları vardı. Yanında ikizi de vardı. Bazı görüşlere göre ikizi de varmış Muhammed de onu beyaz saçlı görmüş. Ama bana bir şey yapmadı İsa, sadece böyle baktı. Hiç bir şey yapmadı. O kapandı ikinci perde düştü. Hz. Muhammed! O bana boş bir saksı vermeye çalıştı. Aldım da saksıyı. Ondan sonra kendimi gördüm ama ne görüş&#; kendimin katlarca ve katlarca güzeli&#; hiç bir şey değişmese de, kaşım gözüm aynı yani. O tabi benim cemalimmiş&#; (boşluk) Soru neydi?

Ben de uçtum gittim, başka soruya geçelim, ismini niye Lale koymuş annenle baban?

Hoşuma gideceğini düşünmüşler sanırım. İsmimi çok seviyorum ben de. Lale, Allah demek, o yüzden seviyorum.

Tuhaf alışkanlıkların var mı?

Menekşe’yi yeterince tuhaf buluyorlar zaten. (gülüşmeler) Bir sürü şey var aslında. Ben bebeklerle oynanamamışım küçükken mesela. O yüzden şimdi bunları zevkle alıyorum yanıma. Çocukken bizim arka bahçeden çıkan kemiklerle oynadım uzun süre. Aydın doğumlu olduğum göz önüne alınacak olursa, bu kemiklerin Selçuk’a yakın olduğunu düşünürsek, bu kemiklerin Maria’nın yakınlarına ait olma ihtimali de var yani.

Ölümle ilgili bir hayalin, beklentin var mı?

Ölümü çok seviyorum ben. Yaşam karşıtı olmakla hiç alakası yok bunun. Sadece ölümün kendisini severim, Allah biliyor. Niye ama? O kadar çok laf edildi ki hakkımda, belki de ölüm kaçış yerimdir. Ben yok olmayı seviyorum sadece.

Yazdığın son şiiri merak ediyorum.

(Artık şiir yayınlamıyorum biliyorsun dese de gidip, şiir yazdığı kağıt parçasını odadan alıp geliyor ve henüz bitmemiş şiirini okuyor)

Sarı yapraklarla elimde sana doğru koşuyordum eylül eylül

Sarı saçlarla elinde bana doğru koşuyordun altın kalp

Çünkü her şey her şey paylaşılınca güzeldi

Saçları bana doğru uzatıyordun eylül eylül

Elimde hazırladığım çörekleri veriyordum avlanmış ağzına

Bana doğru koşuyordun eylül eylül

Fotoğraf ve Söyleşi: B. Ariana Akyüz &#; monash.pw (3 Aralık )

Kategoriler Söyleşi
Permalink.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır