evliliği kurtarmak / Psikolojik Danışma Ve Rehberlik - Evliliği Kurtarmak İçin Neler Yapılmalıdır? - DoktorTakvimi.com

Evliliği Kurtarmak

evliliği kurtarmak

Yorulan Bir İlişkiyi/Evliliği Kurtarmak İçin Ne Yapmalısın?

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Herkese merhabalar. Metal yorgunluğu diye bir tabir vardır. Uçaklarda, trenlerde, kısacası makinelerde meydana gelen bu yorgunluk rutin çalışma sistemine yenik düşme diye özetlenebilir.

Haberin Devamı

Bu durum ilişkilerde veya evliliklerde de geçerlidir zira insan ilişkilerinde rutin haline gelen tartışmalar mide bulanması yaratır ve iki insan bir süre sonra birbirlerini görmeye bile tahammül edemezler.

Günümüzde boşanma oranları büyük bir hızla artıyor; belki boşanmaların 51% oranına kadar ulaştığı Amerika’ya ulaşmamız mümkün görünmüyor ancak Türkiye’de boşanmalar çeşitli sebeplerle hızla artıyor ve bunun önüne geçebilmek için detaylı analizler ve çalışmalar yapılması gerekiyor. Genel olarak insanlar evlilik öncesi karşılarındaki insanı analiz ederek, bu evliliğin kendileri açısından doğru bir karar olup olmadığını düşünmüyorlar çünkü hemen hiç kimse boşanma ihtimalini aklına getirmiyor. Benim başıma gelmez diye düşünüyorlar; bu kadar insanın başına geliyor ve çekişmeli boşanma davaları insanın hayatından uzun yılları çalıyor; ancak yine de benim başıma gelmez! diye düşünüyorlar.

Haberin Devamı

Bu yazıda, gerek evlilik gerekse ilişki aşamasında, kopma noktasına geldiğinizde uygulamanız gereken formülü sizlerle paylaşacağım. Bitirme kararını vermeden önce tam olarak ne yapmalısınız? Her zaman aklınıza gelen sorunun yanıtını alabilmeniz için yapmanız gerekenleri beş adımda sizlere ileteceğim: “Acaba hala bu ilişki çabalamaya değer mi?”

Yorulan Bir İlişkiyi/Evliliği Kurtarmak İçin Ne Yapmalısın

Kimi zaman insan yorulur ve “Ben neden halen bu ilişkinin ya da evliliğin içerisinde vakit kaybediyorum, yaşam enerjimi neden buna harcıyorum?” diye sormaya başlar. Etrafındaki insanlara akıl danışır ancak herkes farklı yönlendirmeler yapar çünkü herkesin deneyimleri farklıdır. Kocasından çekişmeli boşanma davasıyla ancak beş senede boşanabilen bir yakın arkadaşınız size “Allah belasını versin bu adamın, sen de ona dersini ver hemen ondan ayrıl!” diye akıl verirken bir başkası “Bence ona çok sevecen davran ve her şeyi görmezden gel, bu devirde düzgün erkek bulamazsın!” diye akıl verebilir. Aklınız karışır; ne yapmanız gerektiğini bilemezsiniz. Sürekli tartışmak sizi yormuştur ve eve giderken ayaklarınız geri gitmeye başlamıştır. Bu evliliğin tadı tuzu kalmamıştır ve aslında kimseye belli etmeden boşanma süreçleri konusunda internetten çeşitli araştırmalar yaparak kendinizi psikolojik olarak bu zorlu sürece hazırlıyor olabilirsiniz.

Haberin Devamı

İşte bu noktada, kesin ayrılık kararını vermeden önce ve size “Son kararınız mı?” sorusu sorulduğunda kendinizden emin bir ifadeyle “Evet!” yanıtını vermeden önce yapmanız gereken ve kesinlikle emin olmanızı sağlayacak yöntemi sizlere bu sayfadan aktarıyorum:

  • Bir insandan ayrılmak başlı başına ciddi bir karardır; hayatınızla ilgili önemli bir karar alıyorsunuz. O insan hayatınızdan tamamen çıktığında başka bir kadere doğru ve muhtemelen bir süre sonra başka bir ilişkiye doğru yola çıkacaksınız. Hayatın doğal döngüsü içerisinde hayatınıza yeni gelişmeler olacak ve en önemlisi ayrıldığınız insanla paylaşmaya alıştığınız ritime ve deneyimlere elveda diyeceksiniz. Tam olarak emin değilsiniz. Emin olmak istiyorsunuz. İlişkiniz o kadar yoruldu ki tartışmalardan artık nefes alamıyorsunuz. Aynı evde kalmak, onunla aynı masaya oturmak hatta onunla göz göze gelmek bile midenizde kasılmalara neden oluyor ancak yine de; evet yine de kesin ayrılık kararını alamıyorsunuz çünkü senelerdir birliktesiniz ve bundan kaynaklı olarak alışkanlıklar var; hatta buna bağımlılık bile diyebiliriz. Ondan ayrı kalmalısınız ve bu şekilde onu gerçekte ne kadar özleyeceğinizi anlamalısınız. Belki de birkaç gün özledikten sonra o insan aklınıza bile gelmeyecek ve o defteri tamamen kapatacaksınız. Kim bilir? İşte sorun da tam olarak burada; çünkü siz ayrı kalamıyorsunuz ve kavgalar artmasına rağmen sürekli onunla yan yana olmaya çalışıyorsunuz. En büyük hatayı yapıyorsunuz ve kavgalar gittikçe derinleşiyor. Oysa altmış gün ayrı kalmalısınız. Tam altmış gün. Bazı kadınlar böyle kriz dönemlerinde annelerinin evine dönerler ve kocalarını o evde yapayalnız bırakırlar. Bir erkek, karısı gittiğinde, o eve girmekte zorluk çeker; çünkü bir erkek sadece karısını kaybettiği zaman onun kendi hayatındaki gerçek değerini anlayabilir. Maalesef erkeklerin aklı başına biraz geç geliyor; erkek olmak böyle bir şey. Altmış gün evleri ayırın ve kafanızı dinleyin, göreceksiniz ki ona karşı gerçek duygularınız ortaya çıkacak. Bu formülü şöyle düşünün: bir krizin dışına çıkıp baktığınızda tüm problemi daha rahat şekilde analiz edebilirsiniz. Siz de evden uzaklaşın ve bir süre ayrı kalın. İşe yarayacak.
  • Altmış gün süresince onu kesinlikle aramayın. Sesini duymayın. Zor olduğunu biliyorum; ancak bazen kangren olan bir evlilikte cerrahi müdahale gerekebilir; işte siz de tam olarak bunu yapıyorsunuz. Tek amacınız yorulan evliliğinizi kurtarmak ve bunun için cerrahi müdahale yapıyorsunuz; böyle düşünmelisiniz. Sürekli yan yana olmak problemlerinizi çözmedi, biraz ayrı kalmak, ondan gerek fiziksel gerekse iletişimsel olarak uzak kalmak aklınızdaki soruların yanıtlarını size verecektir. Sesini duymak sağ beyni yani duygusal tarafınızı devreye sokar ve mantık devre dışı kalır; sakın bu hatayı yapmayın. İradeli olun, güçlü olun ve ondan altmış gün boyunca her anlamda uzak durun.
  • Bugün iletişimde aramalardan çok whatsapp mesajları geçerli. Ona altmış gün boyunca mesaj atmayacaksınız. Acil durumlarda annenizi veya kardeşinizi devreye sokun, siz iletişime geçmeyin. Filmlerde bu sahneler vardır; adam evi terk eden karısına ulaşmak için kadının annesini veya babasını arar ve onlarla konuşmak zorunda kalır çünkü karısı telefonlara çıkmaz ve mesajlara cevap vermez. Aynen bunun uygulamalısınız, ayrılık kararı öncesi altmış gün uzak durmayı deneyin. Kesin kararınızı vermeden önce altmış gün kafanızı dinleyin, belki de ona hala aşık olduğunuzu göreceksiniz ve bir daha kavga etmemek üzere ona döneceksiniz.
  • Onu aklınıza getirecek filmlerden, şarkılardan ve eşyalardan uzak durun. Sürekli onunla gittiğiniz mekanlara asla uğramayın. Altmış günlük detoks terapi süresince, onu size hatırlatacak her detayı kendinizden uzak tutun. Doğru bir karar alabilmek için çemberin tamamen dışına çıkarak içeri bakabilmelisiniz; bunun tek yolu onunla ilgili her şeyi kendinizden uzak tutmanızdır.
  • Pekala, siz yukarıdaki dört maddeyi uyguladınız ancak o sizi sürekli arıyor, mesaj atıyor ve bir saniye olsun rahat bırakmıyor. Bu durumda ne yapmalısınız? Ona vermeniz gereken bir cevap var; biliyorsunuz erkeklere doğru kelimeleri doğru zamanda (momentum) kullanarak başarıya ulaşabileceğinizi youtube kanalımda tüm videolarda sizlerle paylaşıyorum, işte yine doğru cevabı doğru üslubu kullanarak vermelisiniz: “Seninle ortak bir karar aldık ve altmış gün boyunca hiçbir iletişime geçmeni istemiyorum. Eğer mesajlarında yazdığın gibi beni gerçekten çok özlediysen, bu sürecin sonunda bana bunu hissettir. Daha fazla mesaj atmanı istemiyorum…”

Bakınız hanımlar; erkekler ciddiyetten anlar. Orduda yüzbinlerce erkeği ciddiyet ve disiplinle yönetirler, dünyanın her ülkesinde disiplinle erkekler yönetilir. En azından ciddiyetinizi ona gösterin ve altmış gün boyunca kendinizi tutun. Bir erkek, hayatındaki kadın çekip gitmeden onun değerini anlayamaz.

“Peki ya beni bırakıp giderse?” diye soranlara gelsin: Sen ciddi olduğunda seni hayatında istemeyen bir erkek, seni asla ciddiye almayan bir erkektir.

Haberin Devamı

Riskleri alanlar ilişkilerde, evlilikte ve hayatta her zaman kazanırlar. Risk almadan başarı olmaz. Asla cepte olmayın ve gereken adımları atın.

Sizleri sevdiğimi tek bir an olsun unutmayın.

Sevgiler
Adil Yıldırım

#Aşk#Evlilik#İlişki Psikolojisi

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Evliliğinizi kurtarmanın 5 yolu

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

‘Severek, ömür boyu beraber olmak için evlendik ama ne oldu da bu hale geldik?

Haberin Devamı

Hiçbir şey eskisi gibi değil, gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor. Ayrılmak istemiyorum, derinlerde bir yerde onu hâlâ seviyorum. Ama bir şeyleri düzeltmezsek bu evlilik daha fazla süremeyecek. Acaba evliliğimizi kurtarmanın bir yolu var mı?” Siz de böyle düşünen binlerce kişiden biriyseniz ve evliliğinizi kurtarmak istiyorsanız, aşağıdaki maddelere bir göz atmanızı tavsiye ederim...


1. Her şeyden önce, medeni bir şekilde tartışmayı öğrenin: Anlaşamadığınız konuları çözmeye çalışırken, konuya odaklanın, birbirinizi eleştirmekten, alay etmekten, aşağılamaktan kaçının. Çatışmaların ve kızgınlıkların her ailede olması doğaldır. Önemli olan olumsuz duygularınızı ifade edebileceğiniz güvenli bir ortam sağlamaktır. Farklılıklarınızı, kızgınlıklarınızı veya problemlerinizi birbirinize ifade ettiğinizde bile aranızdaki bağın güçlü olmasını sürdürün. Birbirinize güvendiğinizde, problemlerinizi konuşmak ve yönetmek daha kolay olur.
Çatışmaları kırıcı olmadan yönetmeyi öğrenin. Tartışmalarınızda kimin haklı olduğu veya kimin kazanacağı asıl amaç haline gelirse, ikiniz de kaybedersiniz, çünkü böyle bir tartışma sonunda hiç bir şey çözülemez.
Kimin haklı olduğunu ortaya çıkarmaya çalışmak yerine probleminizi çözmek için seçtiğiniz yolların doğru olup olmadığını anlamaya çalışın. Evliliği bozan çatışmanın kendisi değil, yönetme biçimidir.
Karşınızdakinin size nasıl davranacağını aslında siz belirlersiniz. İhtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı ona bildirmezseniz, sizin hayal ettiğiniz gibi davranmasını beklemeyin.
Hayatın her döneminde krizler olacaktır. Karşımıza çıkan her krizin evliliği yıkma potansiyeli olduğu gibi, evliliği güçlendirme potansiyeli de vardır. Beklenen (yaşlılık, ölüm vs.) ve bazen de beklenmedik zorluklarla (hastalık, ekonomik kriz vs.) baş etmeye hazırlıklı olmalı, bu zorluklar karşısında ortaya çıkacak acılara beraber göğüs gererek ilişkinizi güçlendirmelisiniz.
Stresi iyi yönetebilirseniz, her krizde evliliğiniz daha da güçlenir.
2. Adil olun: Evliliklerde mutluluğun, huzurun, uyumun ilk şartı, eşlerin, hayatı adil bir şekilde paylaşması. Eşlerden biri haksızlığa uğradığında veya uğradığını düşündüğünde problemler ortaya çıkar. ‘Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar’ sözü aklınıza gelsin.
Biri sürekli iş yaparken diğeri sürekli oturunca, biri sürekli gezerken, diğeri evde onu bekleyince, biri çok para harcarken diğeri biriktirmeye çalışınca aralarında gerginlik çıkmaması mümkün değil.
Günümüzde hâlâ kadın erkek rolleri, sorumlulukları arasında eşitsizlikler var maalesef. Kadın ve erkek aynı anda işten eve geliyor, kadın mutfağa giriyor ya da çocuklarıyla ilgilenmeye başlıyor, erkek TV karşısına geçiyor. Buna içerlenen kadın sesini çıkarmıyor ama kızgın.
İşler bitince eşinin yanına oturuyor, bu arada enerjisi çoktan tükenmiş, suratı asılmış, yorgun. Bu sefer erkek sinirleniyor ‘hep yorgunsun.’
Adalet duygusu evlilikleri kurtaran bir duygudur. Çünkü her iki taraf da karşısındakine haksızlık yapmamaya odaklanır. Tam anlamıyla adil davrandığında sadece kendi değil eşinin de hakkını korur, onun ihtiyaçlarını, isteklerini önemser. Bunu yapabilmek için, kendisini karşısındakinin yerine koyabilme becerisinin gelişmesi gerek.
İnsanların, ‘erkek işi değil,’ ‘kadın beceremez’ gibi kalıp yargılardan kurtulması gerek. Adil olmayı hedefleyen kişi kendisine şu soruyu sorabilmeli ‘ben onun yerinde olsam, bu durumda ne hissederdim?’

Haberin Devamı

ROMANTİZM İÇİN FIRSATLAR YARATIN

Haberin Devamı

3. Artık kendinize ait bir aileniz olduğunu unutmayın: İçinde büyüdüğünüz aileden, (anne-baba, kardeşler) hem duygusal, hem de fiziksel anlamda ayrılmalısınız. Bu tamamen onlardan kopun anlamına gelmiyor elbette. Onlarla geçirdiğiniz zaman, eşinize ve çocuğunuza ayırdığınız zamanla dengeli olmalıdır.
Artık ayrı bir aileniz olduğunu hatırlayarak kendi ailenize odaklanın. Bir kadın veya bir erkek eşinden, çocuklarından daha çok anne-babasıyla, kardeşleriyle vakit geçirdiğinde problemlerin ortaya çıkmaması mümkün değil. Hem eşler hem de çocuklar ihmal edilmiş hissederler, paylaşımlar azaldıkça aralarındaki bağ zayıflar. Ortak bir hedef, ortak bir yaşam kalmaz. Aile, birbirinden kopuk insanlar topluluğu haline gelir.
Bazı durumlarda, hastalık, ihtiyaç vs. gibi elbette anne-babanıza, kardeşlerinize destek olmak istersiniz, bundan daha doğal ve güzel bir şey olamaz. Ama her başınız sıkıştığında anne-babanıza gitmemelisiniz.
Aynı şekilde, anne-babanız ve kardeşlerinizin de her ihtiyaçlarına cevap vermeye kalkmamalısınız, sınırlarınız olmalı. Anne-babanız istiyor diye eşinizin istemediği şeyler yaparsanız veya eşinizi, onların istediği doğrultuda davranmaya zorlarsanız, eşiniz ve siz henüz bir aile, bir birlik olamamışsınız, kendinizi yeni kurduğunuz aileye değil, hâlâ içinde büyüdüğünüz aileye ait hissediyorsunuz demektir.
Her evlilik yeni bir başlangıç, yeni bir oluşumdur. İki apayrı aileden, dünyadan, kültürden; kısacası ayrı yaşamlardan gelen kişinin bu yeni oluşuma alışması elbette çok kolay olmayabilir. Yeni oluşumlar değişmeyi, adapte olmayı gerektirir. Bu süreçte önceliği kendi ailenize verdiğinizde, yeni ailenizi sadece birbirinizin isteklerini ve ihtiyaçlarını göz önünde tutarak inşa ettiğinizde, çok daha huzurlu bir aileye sahip olabilirsiniz.
4. Muhabbeti ihmal etmeyin, romantizmi besleyin: İlişkinizde dostluğa, arkadaşlığa, muhabbete önem verin. İlk tanıştığınız zamanlardaki gibi birbirinizle konuşun, sohbet edin. Beraber kalabilmek için, bağlanabilmek için, ortak zaman geçirmek, paylaşmak çok önemlidir.
Ortak uğraşılarınız, hayalleriniz, hedefleriniz olsun. Beraber eğlenip, beraber dinlenmek için ortak aktiviteler yapın. Bunun yanında, beraberliğin içinde birbirinize nefes alacak alan vermek de çok önemlidir. Ne çok kopuk ne de çok bağımlı olmak mutlu bir beraberlik için sağlıklıdır.
Beraber zamanların içinde romantizmi canlı tutmaya çalışın. Yine evliliğinizin ilk zamanlarında yaptığınız gibi, fırsatlar yaratmaya çalışın. Romantizm, evlilikler içinde çok kolay unutulur ama bir yandan da hep ihtiyaç duyulur.
İlişkilerde romantizmin olmaması aslında ihtiyacın bitmesinden değil, ihmal edildiğindendir. İnsanın romantik olma ihtiyacı karşılanmadığında, birbirinden soğuma, uzaklaşma, evlilikten sıkılma, bıkma veya romantizmi başka kişilerde arama gibi sonuçlar doğurur. Birbirinizi niye seçtiğinizi ve sevdiğinizi hatırlayın. Hatta bunu zaman zaman hem kendinize hem de eşinize hatırlatın. Birbirinize karşı hayranlığınız, saygınız bittiyse evliliğinizi mutlu bir şekilde sürdürmek çok kolay olmaz.
Cinsel yaşamınızı ihmal etmeyin, korumaya özen gösterin. İş stresi, aile sorumlulukları, psikolojik veya fizyolojik problemler en önce cinsel hayatı etkiler. Bunun farkında olup, dış etkenlerin cinsel hayatınızı olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Mutlu ve uzun bir evlilik için mutlu bir cinsel hayat gereklidir
Anne-baba olduğunuzda da, karı-koca olmayı sürdürmelisiniz. Bebeğin aileye girişindeki etkiyi beraber göğüslemeli ve paylaşmalısınız. Anne-baba olmanın getirdiği sorumluluklar ve rolleri yerine getirirken evlilikteki duygusal zenginliğin, romantizmin sürmesini sağlamalısınız.
Birbirinize zaman ayırmalı, çocuk dışında baş başa olabileceğiniz aktiviteler yapmalı, ilişkinizin büyüsünü korumalısınız

Haberin Devamı

DEVAMLI ELEŞTİRİLEN KİŞİ MUTSUZ OLUR

5. Destekleyin: Dertlerinizi, sıkıntılarınızı birbirinizle paylaşın. Destek görmek, cesaretlendirilmek, onaylanmak bir ihtiyaçtır. Bunu birbirinizden esirgemeyin. Yapılan son araştırmalar, insanların uzun yaşamalarına neden olan faktörlerden birinin ‘onaylanmak’ olduğunu gösteriyor.
İşte bu nedenle evli kişiler daha uzun yaşıyor, çünkü hayatlarında kendilerini onaylayan biri var. İnsan, birçok şeyi onaylanmak için yapar ve onaylandığında kendini daha iyi hisseder. Kendini daha iyi hisseden kişiler de iyi davranışlarına devam eder.
Devamlı eleştirilen kişi ise doğal olarak mutsuz olur, kendisini yetersiz ve değersiz hisseder. Kendisini eleştiren, beğenmeyen, onaylamayan kişinin yanında olmak istemez. Çoğu kişi eşini desteklemediğini farkına bile varmaz. ‘Şimdi işim var’ demek yerine, işe geç kalmak uğruna eşinizin sıkıntısını dinlemek dostluğunuzu pekiştirir.
İhtiyacınız olduğunda, başkalarına değil birbirinize dönün. Her derdinizi başkalarıyla paylaşırsanız, eşinizden uzaklaşmanız çok doğaldır.

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Evliliği Kurtarmak İçin Tavsiyeler

Selamünaleyküm hocam.Ben 29 yaşında güvenlik görevlisi olarak çalışan, dışarıdan bakıldığında kalıbının adamı sanılan, mü'min zannedilen acizin,  günahkârın tekiyim. Üstelik namazında, taatında olmaya çalışan, cemaate önem veren, zaman zaman zikirle meşgul olan biriyim. Bu anlamda kendimi geliştirmek için de İmam Gazali’den, Ömer Nasuhi Bilmen’e kadar gerek fıkıh kitapları, gerek ilmihaller okuyor siz değerli hocalarımı da severek takip ediyor sohbetlerinizi dinliyorum.  Hocam, kısa bir zamandır evliyim. Eşim 25 yaşında. Eşimle ilk 5 ay yakınlık kuramadık, daha yeni yeni yakınlaşıyoruz çok şükür; fakat çok iç açıcı bir evliliğimiz yok hocam maalesef, zaman zaman hep bir çekişme, tartışma, küsme, ayrı yatmalar var Görücü usulü olmasından mı bilemiyorum. Hocam asıl mesele, manevi anlamda her şey yolunda giderken, bekârlık döneminden kalan bir sorunum, son zamanlar da musallat olan hatta psikiyatriye bile gitmeyi düşündüğüm derdim var. Birincisi af buyurun porno izleyip kendi kendime ihtilam oluyorum. Defalarca tövbe edip tekrar yaptım. Pişman oluyorum gene yapıyorum. Mesela 1-2 ay internete girmeme rağmen olmuyor; ama nefsime yeniliyorum gene yapıyorum. Bu konuda işlediğim günahın, ahlaksızlığın farkında olmama rağmen yapıyorum ya hocam kahrediyor beni. İkincisi de, daha öteki derdimi üzerimden atamadan bir de bu eksikmiş gibi, bundan 4 sene önce konuştuğum sevdiğim evlilik planları yaptığım fakat olmayan bayanla tekrar karşılaştık, ilk seferde uyardım, görüşmeyi bırak konuşmak bile felakete götürür dedim, kestirip attım. Fakat 2-3 hafta sonra mesaj atıp niyetinin kötü olmadığını söylüyor. Şeytan aleyhillane öyle tuzaklarla geliyor ki hocam şimdilerde çok matah bir şeymiş gibi, mesajlaşıp telefonda konuşuyor eski günleri hatırlıyoruz. Evli fakat eşinden pek de muzdarip ve bir de 2 yaşında kızı var hediye bile aldım. Bir şekilde verdim kendisine. Diğer türlü yakınlaşmaktan korumaya çalışıyorum kendimi ama başarabilir miyim Rabbim biliyor. Bunun hata olduğunu bile bile içimden hep hal hatır sormak, şiirler yazıp göndermek geliyor. Tövbe Ya Rabbim hatta geçmişte olmayan evliliğimiz ilerde olur mu acaba diye geçiyor içimden. Hocam, son alarak da çok sinirliyim, eşimle kavga ettiğimiz zamanlar da bile kendimi kaybetme noktasına geliyorum.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır