eylül cansın intihar / Ölümünün sorumlusu trans mafyası mı - Güncel - ODATV

Eylül Cansın Intihar

eylül cansın intihar

Trans Eylül Cansın'ı İntihara Sürükleyen Neden

Eski ev arkadaşı Yankı, Eylül'ü intihara götüren süreci anlattı: Veteriner yardımcısı olarak çalışırken çevre baskısıyla seks işçiliği yapmaya zorlandı. Orada da çeteler çalıştırmadı.

Trans birey Eylül Cansın geçtiğimiz cumartesi gecesi Boğaziçi Köprüsü'nden kendini boşluğa bırakarak yaşamına son verdi. Geride bıraktığı videoda, gözyaşlarıyla "Yapamadım, insanlar bana izin vermedi, çalışamadım, bana çok engel oldular ve beni çok mağdur ettiler" diyen Cansın'ın ölümü trans bireylerin cinsel kimlikleri nedeniyle yaşadıkları baskıları gündeme getirdi. Cansın'ın eski ev arkadaşı Trans Onur Haftası'nın Güzellik Kraliçesi Yankı Bayramoğlu, arkadaşının yaşadıklarını Milliyet'e anlattı.

"ÇOK FAZLA ÇEVRE BASKISI VARDI"

Cansın'ın veteriner yardımcılığı yaparken, iş bulamaması sebebiyle seks işçiliği yapmak zorunda kaldığını belirten Bayramoğlu, arkadaşının hayata tutunma mücadelesini şu sözlerle anlattı: "Eylül, seks işçiliği yapmak zorunda bırakıldı. Ben, kendi sosyal kariyerimi, iş olanaklarımı yarattım, kendimi toplum içerisinde daha çok kabul ettirebildim. Fakat Eylül farklı... Eylül'ün etrafında çok fazla çevre baskısı vardı, bir takım kişilerin çalışmasını engellemeye yönelik baskıları vardı. Seks işçiliği yapmak zorunda kaldı. Fakat bu alanlara hakim kişiler var. Onlar da çalışmaya engel olabiliyorlar. Çeteleşme var, bununla ilgili Eylül de 20-25 gün önce şikayet dilekçesi vermişti. Onu çalıştırmadıklarına, onu tehdit ettiklerine, haraç istediklerine dair polise ifade verdi, şikayetçi oldu. Türkiye'de trans bireylere iş olanakları verilmiyor. Suçlular da devlet ve toplum. Şu anda sosyal medya üzerinde iki gündür herkes atıyor, herkes yazıyor. Twitter'da Türkiye'nin tek gündemi bu. Bunları konuşmak için illa bir kişinin ölmesi mi gerekiyordu?

6 SENEDE 37 CİNAYET

Transgender Europe Trans Cinayetleri İzleme'nin (TCİ) 2013 Eylül verilerine göre son bir yılda Türkiye'de kayda geçen 2 trans cinayeti yaşandı. 2008'den 1 Ekim 2014'e kadar ise Türkiye'de 37 trans birey öldürüldü. KAOS GL'nin 239 kişiyle gerçekleştirdiği bir anket ise homofobi ve transfobinin boyutlarını ortaya koyuyor. Homofobi ve transfobiye dayalı nefret suçu en fazla İstanbul'da işlenirken, 177 kişi 'aşağılama veya sözlü tacize' maruz kaldığını, 84 kişi 'şiddet tehdidi' aldığını, 82 kişi ise 'fiziksel şiddete' uğradığını söyledi.

ÇARESİZ BİR ANNENİN FERYADI

Eylül Cansın'ın annesi Nurcan Zengin sosyal medyadan çocuğunun ölümüne ilişkin iddialara cevap verdi. Yankı Bayramoğlu'nun kızını borçlandırdığını ve icralık yaptığını, sonra da sokağa attığını iddia eden anne, bunun üzerine Ali Ercan Güldiken adlı bir kişinin çocuğunun bu durumundan faydalanarak "Yardım ederim" diyerek yanına aldığını anlattı. Güldiken'in Eylül'ü dövdüğünü, zorla uyuşturucu içirdiği, fuhuş yaptırdığını öne süren Zengin, şöyle dedi:
"Bir ay önce ağlayarak beni aradı. Güldiken anahtar bahanesiyle çocuğumun canına kastetmiş. Ertesi gün gittim, her yeri mosmordu. Darp raporu aldık. 'Kasten adam öldürmeye teşebbüs'ten davamız açıldı. Çocuğum can güvenliği olmadığı için taşındığını duyurdu. Aslında evini hiç değiştirmedi. Ama yine de onlardan kurtulamadı. Her gün telefon ediyordu, 'Adresimi Avcılar yazdığım için beni orada soruyorlarmış' diyordu. Bu şahıslar çocuğumun Avcılar'a gitmediğini öğrenmişler. Onu çaresiz bırakıp intihara sürüklediler. Darp edildiği gün verdiği dilekçesindeki isimler çocuğumun katilleridir. Öldüğü gün beni aradı, intihar düşüncesi kesinlikle yoktu. O gece çocuğuma ne söyleyerek ölüme sürüklediler? Buradan çaresiz bir annenin feryadı olarak tüm dünyanın duymasını, yetkililerin çocuğumun katillerini bularak cezalandırmasını istiyorum."

Haberler.Com - Güncel

MilliyetAvcılarTürkiyeEylülGüncelHaberler

Eylül Cansın'ın annesi konuştu

Haberin Devamı

‘Mahalleli rahatsız oldu diye günlerce evde aç kaldığını söyledi’

“Bir gün ‘Ben Sıla’ya taşınacağım’ dedi ve gitti. Hatta kira bedeli karşılığında Sıla’ya 5 yüz lira ödeme yapacağını söyledi. Ama kızım daha bir hafta olmamıştı ki evine geri döndü. Sıla’da başına olumsuz olaylar gelmiş. Çantasından parasını çalmışlar, hatta cüzdanını akvaryumun içine atmışlar. ‘Anne olmadı, yapamadım’ dedi. Ben nerden bileyim Sıla gibilerin bu işin tüccarı olduğunu! İçlerine girmemişim ki daha önceden neyin ne olduğunu bilmiyorum.

Ben de kızıma oturabileceği bir ev bulmasını söyledim. Kenarda birikmişim vardı, ona sıfırdan kendi başına bir düzen kuracağımı söyledim. Şişli’de eski adliye binasının sokağında bir ev kiraladık. Kısa bir zaman sonra beni aradı kızım, bina sakinleri kendisinden şikayetçi olmuşlar. Bir gün eve polis gelmiş ve kızıma çok sert davranmışlar. Hatta evde köpeği vardı, köpek havlayınca polis daha çok sinirlenmiş. Eylül, ‘Polis neredeyse silahını çıkartıp köpeğimi vuracaktı anne’ dedi bana. Parası kalmamış sokağa da çıkamıyormuş korkusundan, günlerce evde köpeğiyle beraber aç kaldıklarını söyledi. Bana da çekindiği için söyleyememiş. Ben de kızıma gece geç saatte ‘Bin bir taksiye, atla dön gel evine’ dedim. Bir iğne almadık o evden, öylece terk ettik orayı. Sırf mahalleli ve binadakiler kızımdan rahatsız oldukları için.”

‘Mahalleli ‘Travesti anası da o biçim galiba’ diyordu’

“Benim yanıma geri döndü çocuğum. Dışarı çıkmazdı, arkadaşları gelirdi eve. Mahalleli kızımdan rahatsız olmuş ve muhtara gidip şikayetçi olmuşlar. Benim kızım mahallelinin çocuklarına kötü örnek oluyormuş. Ev sahibim geldi ve bana eğer yalnız yaşıyacaksam bu evde kalabileceğimi, aksi takdirde taşınmam gerektiğini söyledi. Ben de kızımı alıp kısa süre sonra o evden ve mahalleden taşındım. Mahalle baskısı her geçen gün artıyordu, bunu artık hissedebiliyorduk. Yeni taşındığımız mahallede de bu sefer benim hakkımda bir baskı ve şiddet görmeye başladık. Kulağımıza çalınan söylentiler canımızı sıktı. Mahalleli benim için ‘Travesti anası da o biçim galiba’ diyordu. Ben de Okmeydanı’na eski evime geri döndüm.”

‘Beni çırılçıplak soydular, dövdüler’

“Ev sahibim Eylül olmadan bana yeniden kiralamayı kabul etmişti. Bir süre sonra Eylül beni aradı ve ‘Anne ben Kadıköy’e taşınıcağım, çok iyi bir insanla tanıştım’ dedi. Çok iyi insan dediği de Y. B.

Y.B. sözde Kanada’ya yerleşeceğini ve evini olduğu gibi 6 bin 500 lira karşılığında kızıma devredeceğini söylemiş. Eylül’ün intiharından yaklaşık iki yıl önce oluyor bu olay. Ben de kızıma kimseye güvenmemesini ve yine sorun yaşayacağını söyledim. Eylül bana ısrarla Yankı’nın çok iyi biri olduğunu söylüyordu. Yankı kızımdan 4 bin lira peşin para almış, geri kalanını da sonra ödersin demiş. Yaklaşık iki ay gibi bir zaman geçtikten sonra kızım ağlayarak beni aradı. ‘Anne Yankı ve arkadaşları beni çırılçıplak soydular, bütün kıyafetlerimi yaktılar, beni dövdüler ve paramı da geri vermediler’ dedi. Kızımın bütün kıyafetlerini ben kendi ellerimle dikerdim çalıştığım tekstil atölyesinde. ‘Biliyor musun anne’ dedi, ‘Hiç bir şeye yanmam ama senin diktiğin elbiseleri bile yaktılar ya ona yanıyorum üzülüyorum.’”

‘Kadıköy trans çetesi kızımı pazarladı, uyuşturucuya zorladı, dövdü!’

Nurcan Zengin Bala, Eylül’ün yaşadıkları ardından eve geri dönüp dönmediği sorusuna şu karşılığı verdi: “Hayır geri dönmedi. Yine Kadıköy’de biriyle tanışmış. ‘Anne çok iyi biriyle tanıştım, günlük 50 TL para veriyorum, evinde kalıyorum’ dedi. Hiç bana demedi, ‘Beni çalıştırıyorlar’ diye… Şebekenin içine düştüğünü söylemedi… A.G.. Kadıköy trans çetesi. Kalktım, kızımın yaşadığı o eve gittim. Gözümle görmek istedim nasıl bir yerde yaşadığını. Eve bir gittim, evde bir sürü trans kadın. İlk defa o kadar çok trans kadını bir arada gördüm. Ben o evi pansiyon gibi bir şey sandım. A.G. beni görünce yanıma geldi, ‘Anneciğim sen rahat ol, evladın burada gayet rahat, aklın hiç kalmasın’ dedi. Ay ben nereden bileyim çocuğumu orada pazarladıklarını, uyuşturucu batağına sürüklediklerini! Oradan da kısa süre sonra ayrıldı Eylül, Bostancı’da tek başına bir ev kiraladı. A.G.’nin yanında hizmetçi olarak çalışan Reyhan adında bir kadın kızıma yardımcı olmuş. Bir gün Reyhan Hanım bana kızımın A.G.’nin evinde yaşadıklarını bir bir anlattı. Kızımı fuhuş yapmaya zorladıklarını, esrar içmeye çalıştırdıklarını ve hatta dövdüklerini anlattı. Eylül’e sordum olanları, ‘Anne seni üzmemek için anlatmadım’ dedi. ‘Senin sözünü dinlemedim, başıma bu olaylar geldi. Utandım, anlatamadım anne’ dedi. Bostancı’da yeni kiraladığı evde birkaç gün kaldıktan sonra Tekirdağ’a, evime geri döndüm ben.”

Trans çete üyeleri kim?

Nurcan Zengin Bala, “Eylül’ün yaşadığı sorunlar yeni eve taşındıktan sonra yine devam etti mi” sorusu üzerine şu yanıtı verdi: "Kızımın evine girdiğimde gördüğüm tablo son derece korkunçtu. Kızım bir tek ölmemişti. Her tarafı yara bere ve kan içindeydi. Vücudunun her yerinde morluklar vardı."

“Evet, devam etti, hem de derecesi giderek artmıştı şiddetin. İntiharından yaklaşık iki ay önce A. G. kızıma ‘Eğer Kadıköy’de yaşamak istiyorsan günlük kazancının yarısını bana ödeyeceksin’ demiş. Kızım da bir süre onlara korkudan para vermiş ama sonra kabul etmemiş ve ‘Artık size para vermiyeceğim’ demiş. A.G., D. B., K.S. ve E. C. kızımı Bağdat Caddesi’nin ortasında çırılçıplak soymuşlar elektroşok silahıyla, masa ve sehpa bacaklarıyla dakikalarca dövmüşler. Evlerinin yakınlarında bir otoparka almışlar kızımı, orada öldüreceklermiş. Yoldan geçen genç bir erkek görmüş koşmuş ve yardım etmiş kızıma."

‘İntihar edecek insan o gün evine taze ekmek almaz'

Bala, Eylül Cansın’ın hayatını kaybettiği gün yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Kızım Eylül Cansın, intihar etiği gün öğlen saatlerinde beni aradı. ‘Ne yapıyorsun annem’ dedim. ‘Şila’yı gezdiriyorum’ dedi. ‘Kahvaltı yaptın mı’ dedim. Öylesine, sıradan konuştuk. Akşam üzeri yine aradı beni. Dizi izlemeyi çok severdi. Bana o gün hangi dizinin olduğunu sordu. Güllerin Savaşı, Paramparça, Yılanların Öcü ve Bu Tarz Benim’i çok severdi. Hatta Bu Tarz Benim’in tekrarlarını bile izlerdi. Bana o akşam üzeri telefonda ‘Anneciğim çok az kaldı’ dedi. Ameliyatımı olacağım, sonra babamın da emekli maaşını alırım. Diğer sosyal haklarından da yararlanırız’ dedi.

"İntihar edecek insan kalkıp o gün evine taze ekmek almazdı."

Hatta bana ‘Anne ne zaman yanıma geleceksin’ diye sordu. Ben de eşimin her ayın 20 ile 25 tarihleri arasında maaş aldığını ancak o zaman gelebileceğimi söyledim kendisine. Eylül de bana ‘Anne ne zaman gelmek istersen, ben biletini alırım’ dedi. ‘Anne sen benim için çok değerlisin. Ben senin için yaşıyorum. Senin emeğini asla ödeyemem’ dedi telefonda. Çocuğumun hayalleri vardı. İntihar edecek bir çocuk değildi. İntihar etmek için de çıkmadı kızım o gece. İntihar edecek insan kalkıp o gün evine taze ekmek almazdı.”

Nurcan Zengin Bala, Eylül Cansın’ın intihar ettiği gün yakınlarının kendisine haber vermesiyle İstanbul’a geldiğini söyledi. Bala, “Bana kız kardeşimin rahatsızlandığını ve hastaneye kaldırıldığını söylediler. İstanbul’a hastaneye gelince kızımın öldüğünü öğrendim” dedi.

‘Dünyaya tekrar gelsem yine Eylül’ü seçerdim!’

Nurcan Zengin Bala, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Evladın cinsiyeti fark etmiyor. Evlat evlattır. Ben dünyaya tekrar gelsem yine Eylül’ü seçerdim. Kızımdan hiç bir zaman utanmadım. Nereye giderse gitsin her zaman elinden tuttum. Dışarıda insanlar tuhaf tuhaf bakardı. Hiç bir zaman o insanları umursamadım. Kızımı doğurduğum için asla pişmanlık duymadım. Kızım beni çok severdi. Dudaklarımdan öperdi beni. Beni hayatta tutan tek şey Eylül’dü. Ben Eylül için yaşıyordum. Çocuğum beni yalnız bırakıp gitmezdi. Biz çocuğumla çok çile çektik. Kızım intihar etmedi. İntihara sürüklendi trans çetesi tarafından. Çocuğumun o gece yerini buldular ve tehdit ettiler. Ölüme giderken köpeğini düşünen bir çocuk, anasını hiç düşünmez mi? Beni bu hayatta yalnız bırakır mıydı? Benim çocuğumun hayalleri vardı. Hayallerinin içinde hep ben vardım. Hep benimle ilgili hayaller kurardı. ‘Anne sana güzel bir ev alacağım, güzel günlerimiz olacak’ derdi hep.”

Bala, yaşadıklarını hukuki bir boyuta taşıyıp taşımayacakları konusunda “Hukuki süreci başlattık. Avukat Eren Keskin’e vekalet verdim, İstanbul LGBTİ Derneği aracılığıyla” dedi.

Trans Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin’in ifadeleri intiharı aydınlatıyor mu

Trans Eylül Cansın, Pazar gecesi Boğaziçi Köprüsü’nden kendini atarak intihar etmişti. Eylül Cansın’ın neden intihar ettiği soruları ise cevapsız kalmıştı. Cansın’ın intihar etmeden önce çektiği videoda ise intihara ilişkin bazı ipuçlarının olabileceği iddia ediliyor. Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin’in ifadeleri ise Eylül Cansın’ın ve diğer trans kadınların intiharlarındaki perdeyi aralıyor.

Eylül Cansın intihar mesajında “Birçok insan benim arkadaşımdı ama arkadaşım değilmiş. Herkesi vicdanı ile baş başa bırakıyorum. Ben artık yapamıyorum, bunu öğrendim. Herkesin istediği gibi istediği şeyi yapıyorum. Şu anda 24 yaşında olmam lazım ve 24 yaşımda hayatımı sonlandırıyorum. Yapamadım, çünkü insanlar bana izin vermedi, çalışamadım, bir şeyler yapmak istedim ama yapamadım, bana çok engel oldular ve beni çok mağdur ettiler” ifadelerini kullanmıştı.

Cansın'ı veda videosunda kullandığı ifadelerden yola çıkarak Trans mafyası tarafından ölüme sürüklendiği iddia ediliyor. İntihara sürükleyen trans mafyanın Travesti ve Translardan haraç aldığı iddia edilen LGBTİ Mafyası olduğuna dair önemli ipuçları var.

“HER ŞEYİNİ YAKIP SADECE İÇ ÇAMAŞIRLARIYLA SOKAĞA ATMIŞSIN”

Eylül Cansın’ın annesiNurcan Zengin’in anlattıklarını İ. Ç. isimli bir Facebook kullancısı hesabından paylaştı. Zengin  yaşadıklarının sorumlusu olarak  Y.B.,  A.G. isimli travestileri  gösterdi. İsimleri geçen trans kadınlar anne Nurcan Zengin’in iddialarını reddetti. Anne Nurcan Zengin yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Ben Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin. Sözüm önce Y.’ye benim çocuğuma sebep olan sensin, diyeceksin ki neden? Benim çocuğum Şişli’nin göbeğinde oturuyordu, evini ben tutmuştum hiç bir şeye ihtiyacı yoktu oysa sen benim çocuğumun kanına girdin. Ben Kanada’ya gidiyorum Eylül orada yaşayacağım, evimi devredecek kişi arıyorum toplam 6.500 TL’ye evimi sana devredeceğim, burada daha güzel para kazanırsın bir iki ay içinde de ödesen olur çünkü ben hemen gitmeyeceğim Kanada’ya ,o zamana kadar sen bu parayı verirsin bana. Benim çocuğum da evindeki bütün eşyalarını sattı ‘Anne arkadaşım Kanada’ya gidiyor, ben onun evini devralıyorum’ dedi. Çocuğumla 6.500 TL’yi alana kadar aynı evde yaşadın ve çocuğum kendi üzerine olan teledünyayı da senin evine nakil yaptırdı sen kullandın çocuğumu icralık yaptın oysa borç senindir. Sen parayı aldıktan sonra yanındaki birkaç kişiyle çocuğumu dövüp elbiselerini her şeyini yakıp sadece iç çamaşırlarıyla sokağa atmışsın. Bana anlattı dedi ki ‘Anne ben seni dinlemedim evimi dağıttım sen haklı çıktın dolandırıldım. Anne senin bana aldığın elbiseleri bile yaktılar beni dövdüler sokağa attılar bir külotla ortada kaldım. Hiçbir şeyim kalmadı.’"

“GİDECEK YERİNDE YOKSA SEVE SEVE OLMAZSA S.S. ÇALIŞTIRIRIM BEN SENİ”

 Anne Nurcan Zengin anlatımlarını şöyle sürdürüyor: "A.G. ise çocuğumun bu durumundan faydalanarak ‘Ben sana yardım ederim’ diyerek yanına almış. Oysa o da çocuğumu daha çok bağa sokmuş. Evinde her gün dövüyormuş, zorla uyuşturucu içki içiriyormuş, elindeki bütün parasını da alıyormuş, ‘Anadolu yakasında kalacaksan bana çalışmak zorundasın, gidecek yerin de yoksa seve seve olmazsa s.s. çalıştırırım ben seni.’ diyormuş. Her gün evde Eylül Cansın’a zorla uyuşturucu içirerek ve döverek işkence yapıyormuş az para getiriyorsun git çalış yatma diye her gün işkence yapıyormuş. Bunu bana çocuğum 3 ay önce kendine ev tutup onlardan ayrıldıktan sonra söyledi. Neden bana daha önce söylemedin dediğimde ‘Anne senin üzülmeni istemediğim için söylemek istemedim. ben çok kötü şeyler yaşadım ama o pisliklerden kurtuldum , Allah’a çok şükür küçük de olsa başımı sokacak bir ev tuttum mutluyum rahatım’ dedi ama A.G. benimle yarı yarıya çalışmazsan seni Anadolu yakasından sileriz demiş ve ayrıca yanında çalışanlara da Eylül’ü bu dakikadan sonra artık buralarda barındırmayacaksınız diye talimat vermiş. "

“BENİ SOYUNDURUP ELEKTRO ŞOK CİHAZLARLA VE SEHPA BACAKLARIYLA BANA İŞKENCE YAPTILAR”

Anne Zengin anlatımlarına devam ediyor: "Bundan bir ay önce ağlayarak gece beni aradı çocuğum o akşamda A.G’nin anahtar isteme bahanesiyle çocuğumun canına kastetmişler. Beni gece aradığında ‘Anne beni gene dövdüler üstümü başımı gene aldılar beni soyundurup elektro şok cihazlarla ve sehpa bacaklarıyla bana işkence yaptılar beni öldürmeye çalıştılar’ dedi ama çevreden görenler burada ne oluyor deyince elbiselerimi ve paramı da alıp kaçtılar hatta çantamı da alacaklardı ama çantamdakiler ortalığa dağılınca insanları görünce de panikten korkup kaçtılar’ dedi . Hatta o gece spordan gelen bir çift çantasında pantolon vatandaşlardan bir çocukta sırtındaki tişörtünü çıkartıp Eylül’e vermiş ,al bacım, demiş. Ertesi gün ben sabahtan Eylül’ün yanına gittim her yeri mosmordu. O kişilerin yanında çalışan bayan beni arayarak ‘Sakın şikayetçi olmayın akşam geleceğim, konuşalım Eylül’den ne aldıysalar verecekler şimdi siz şikayetçi olursanız olaylar daha çok büyür’ dedi. Sonra Erçin adındaki bir kişiyle beni telefonla görüştürdü bu kişide A.G’nin kızlarından biriymiş: “Abla yarın gel Eylül’den aldıklarını ben sana vereceğim, Eylül’ün elbiseleri benim evimde gel benden al” dedi."

“O O... ANANI DA AL TOKAT’A GİT GİTMEZSEN SENİ ANADOLU YAKASINDA YAŞATMAM”

Anne Zengin anlatımlarını sürdürüyor: "Ve ben de A.G.’nin yanında temizlik yapan ara bulucu kadınla şöyle konuştum bir şartla şikayetçi olmam gidip Eylül’ün elbiselerini ve parasını alacağım ama çocuğumu rahat bırakacaksınız çocuğumun peşini bırakacaksınız, çocuğumdan haraç almayacaksınız demek için evlerine gittim ama beni evlerine çağıran insanlar kapıyı aralayıp önce dediler ki ‘Elbiseleri Hasan Paşa’daki evde’ ben kızınca da ‘Biz elbiseleri yırtıp attık’ dediler. Hasan Paşa’ya A.G’nin evine gidin biz de oraya geleceğiz orada konuşacağız diyerek kapıyı yüzüme kapattılar. Bunun üzerine biz de Hasan Paşa’ya gitmek için taksiye bindik oraya gitmekteki maksadım da çoğumun yakasında düşün artık demek içindi,biz taksideyken bir telefon daha geldi geri gelin pastanede buluşup konuşalım dediler. Biz de pastaneye gitmeyerek A.’yı aradık ve çocuğuma şöyle demiş ‘O o... ananı da al Tokat’a git gitmezsen seni Anadolu yakasında yaşatmam’ dedi. Bunun üzerine biz karakola gittik karakol bize dedi ki, bir gün önce olmuş biz hiçbir şey yapamayız kişilerin adresine gidip 155 arayın ancak öyle alırlar o şahısları, birkaç defa 155 i aradıktan sonra geldiler ve gelen memur o gece olayın üzerine gelen memurlardı Eylül’e dediler ki ‘Olay gecesi biz sana şikayetçi ol dedik neden o gece şikayetçi olmadın şimdi bir şey yapamayız’ dediler. Bunun üzerine Eylül Cansın darp edildiği yerlerini göstermek için üstünü çıkartarak ‘Görmüyor musunuz halimi o gece ben onlardan korktuğum için şikayetçi olamadım çünkü tektim kimsem yoktu burada ama şimdi annem yanımda biz şikayetçiyiz gereğini yapın’ dedi. Bizi polis otosuna aldılar şahıslar polis arabasının kapısını açarak çocuğumu dışarıya çekmeye çalıştılar ve Eylül’e ‘Sen daha akıllanmadın mı’ diye saldırdılar daha sonra polis kapısını kapatınca benim tarafımdaki kapıyı açarak beni çıkarmaya çalıştılar ben çantama bıçak koymuştum ve çocuğumla bana dokunan olursa seni öldürürüm diyerek bıçağı kaldırdım sonra kapıdan geri durdu,  polisler bu kişilere bile müdahale edemedi. Eğer ben bıçağı çıkarmasaydım ikimizi de polis otosundan çıkarmaya çalıştılar."

İsmini gizlemeyi tercih eden bir trans kadın da yaptığı açıklamada A.Ö. isimli trans kadının ismini vererek şunları ifade etti:  “Trans camia neden bir araya gelemez biliyor musunuz? Çünkü trans camiasında ve dernek başlarında yılanlar var… Bu yılanlar herkesin yapabileceği normal iyiliklerle göz boyayıp arkadan trans mafyacılık mesleklerini sağlamlaştırmanın peşindeler her zaman… Dernekler trans mafyacılığının başlıca suçlusudur (ilgisiz ve buna destekçileridir). Trans Melekler’i takibi bırakmamın en büyük nedeni Trans mafyacılığı savunan adminleri yüzündendir. Çünkü bunun tartışmalarını birkaç hafta önce özellikle A.Ö. denen şahıs, 'alanınızda bağımsız transları çalıştırmayın, hırsızlık yapıyorlar, müşteriye sert davranıyorlar ve adımızı kötülüyorlar' gibi bahanelerle (hırsızın başı, hakaretçinin başı sizsiniz, başta küçük mafyacılığınızı büyütmenin peşindesiniz) bağımsız, kendi halinde olan translara çalışmamasını sağlatıp alanlarınıza sokmayın diye bağırıyordu. E tabi analar birbirini destekler, kızları da kezbanca alkışlarlar! Çalıştığın sokağın vergisini mi veriyorsunuz? Satın mı aldınız? İsteyen istediği sokakta, caddede çalışır!!! İntihar eden arkadaşımız haricinde bir çok bağımsız trans açlık sınırında ve ölüm ile tehdit edilmektedir. Bir tanesi ile daha yakınlarda konuştum. Bu kızları haraca bağlıyorlar. Sosyalist davranan tiplemeler, bedenler üzerinde küçücük emperyalist düzenini kuruyorlar! Birisinin bedeni üzerinden para kazanmak nedir? Bedeni kullanılan kişini mağduriyetini de kullanarak onu seks kölesi yapmak (onun bağımsız çalışmasına izin vermemek ve anaların kızlarımız dışında kimseyi sokakta barındırmayalım propagandasını yaptıklarını okuyunca ne kadar derneklerin ve trans mafyacıların iç içe olduğunu anladık)."

“UYUMAYIN, BİR KONDOMLAR, GEREKSİZ TOPLANTILARLA TRANSLARIN HAYATI KORUNMUYOR RESMEN DALGA GEÇİLİYOR”

Trans kadın anlatmayı sürdürüyor: "Ortak çalışmak değil de, birilerinin o ortak kaderlerin üzerinden çıkıp kendini kraliçeleştirmeye / krallaştırmaya çalışmasına şiddetle karşı çıkıyorum! Bu aç gözlülük ve kendi seks sermayesini kurup sömürü politikasını uygulamaktır! Uyumayın, bir kondomlar, gereksiz toplantılarla transların hayatı korunmuyor resmen dalga geçiliyor!.. Kondom bakkalda da var yeterince bilgililer her LGBTİ bireyi. Trans mafyacılığını ele alsanıza? İşinize gelmiyor değil mi? Çünkü derneklerin başındaki çoğu trans aktivistlerin hepsi ana ve hepsi trans mafyadır! Ve bağımsız çalışan, kendi halinde olanı ölümle tehdit ederler, intihara sürükletirler, göç ettirirler nedeni çalıştırdığı kızlarının müşterilerini almasınlar diye! Derneklere gelen proje paraları ile bina alınır be! Dernekleri fakir süsü olarak gösterip proje belgelerini yayınlamayıp hala ‘utanmıyor musunuz dernekleri eleştirmeyi’ başarabiliyorsunuz ancak! Daha Kaos GL İsveç’ten sadece bir proje parası 500 küsür bin cebinize geçti ve daha çok proje yardımları aldınız fakat görünürde fakirlik süsü veriyorsunuz ve garibanın cebindeki 10 TL’sini bahane ederek 'yardım etmiyorsunuz' diyebiliyorsunuz? Görünürde dernekler LGBTİ haklarını savunup bunun ile anayasal hak mücadeleleri ile uğraşıyorlar buraya kadar normal ve bunun içinde AB ve diğer yardım kuruluşlarından proje desteğini alıp ceplerine paraları rahatça aktarıp, Meclis’te kendilerine konuşma hakkı verildiğinde ilk istedikleri hak genelevlerin kapatılmaması ve genel ev çalıştırmak istedikleridir! Bunları isteyen zaten baş aktivist trans mafyacı analardır!”

Gizem Kurt

Odatv.com

 

Yazar: Kaos GL

İstanbul’da önceki gece Eylül Cansın adlı trans kadın Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etti.

Trans kadın hayatına son verdi: Yapamadım, izin vermediler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İstanbul’da önceki gece Eylül Cansın adlı trans kadın Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etti.

 

1992 doğumlu Eylül Cansın, Cumartesi gecesi Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak hayatına son verdi. Cansın, video yoluyla bir intihar notu bırakarak “Birçok insan benim arkadaşımdı ama arkadaşım değilmiş. Ben artık yapamıyorum, bunu öğrendim. Herkesin istediği gibi istediği şeyi yapıyorum,” dedi.

 

“Yapamadım çünkü insanlar bana izin vermedi”

 

“Ben 1992 doğumluyum. Şu an 24 yaşımda olmam lazım ve 24 yaşımı sonlandırıyorum. Herkesi öpüyorum. Yapamadım. Yapamadım çünkü insanlar bana izin vermedi. Çalışamadım, bir şeyler yapmak istedim, yapamadım... Anladınız mı? Bana çok engel oldular, beni çok mağdur ettiler. Herkesi Allah ile baş başa bırakıyorum ve şu an Boğaz Köprüsü’ne doğru gidiyorum. Hepinizi öpüyorum, Allah’a emanet olun.” 

 

Cansın, evindeki küçük köpeğini de annesine emanet etti. Genç kadının “Ona her baktığında sadece beni hatırla ve onu hiç kimseye verme. Ona bakarken hep ‘o benim evladım’ de. Ona kızma,” sözleri üzerine pek çok kişi sosyal medyada üzüntülerini paylaştı.

 

LGBT intiharları toplumsal bir meseledir

 

İzmir’de Temmuz ayında Okyanus Efe Özyavuz adlı trans erkek, Mersin’de Ağustos ayında trans aktivist Figen ve Denizli’de Kasım ayında İranlı bir eşcinsel mülteci hayatına son vermişti. Uzmanlar, ayrımcılığın ciddî ruh sağlığı sorunları yarattığının altını çiziyor.   


Etiketler:yaşam

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır