Fas, fas , "Maroc" ifadesinin Türkçe içine en iyi çevirileridir. Çevrilmiş örnek cümle: As-tu entendu parler du Maroc? ↔ Morocco ( fas ) yu duydun mu sen?
Marocpropermasculine dil bilgisi
+Çeviri ekleEkleMaroc
Pays d'Afrique du Nord. [..]
Le gouvernement insiste sur son écoute des demandes du peuple. et abandone la surveillance du Maroc.
Hükûmet ısrarla halkın arzularına kulak verip Fas hakkındaki planlarından vazgeçtiğini savunuyor.
monash.pw
maroc
terme géographique (au niveau du pays)
+Çeviri ekleEklemaroc
As-tu entendu parler du Maroc?
Morocco ( fas ) yu duydun mu sen?
wiki
Örnek ekleEkle
On vient de décharger au Maroc.
Az önce Fas'a bir yük bıraktık.
OpenSubtitlesv3
Que ferons-nous s'il nous suit jusqu'au Maroc?
Tanrım, ya bizi Fas'a kadar takip ederse ne yapacağız?
OpenSubtitlesv3
Après l’Amérique, nous sommes allés au Nigeria, puis au Kenya, puis au Maroc.
Amerika’dan sonra Nijerya’ya, sonra Kenya’ya, sonra da Fas’a gittik.
Literature
Donc à l’ouest l’Océan, à l’est la Méditerranée, au nord l’Espagne, au sud le Maroc.
Demek ki batıda okyanus, doğuda Akdeniz, kuzeyde İspanya, güneyde Fas yer almakta.
Literature
" La même chose en Italie et au Maroc.
İtalya ve Fas'ta da durum aynı.
OpenSubtitlesv3
Des preuves incontrovertibles sur les véritables intention du gouvernement par rapport au Maroc.
Hükûmetin Fas'a karşı olan gerçek niyetlerinin kesin kanıtı.
OpenSubtitlesv3
C'est pourquoi, le mois prochain, au Maroc, il y aura un colloque rassemblant tous les pays.
Bu yüzden gelecek ay Fas'ta bu ülkeler arasında bir toplantı olacak.
ted
Depuis la première crise marocaine (sur le statut colonial du Maroc, entre mars et mai ), il y avait eu une course aux armements, opposant les puissances européennes.
Birinci Fas Krizi (Tanca Krizi olarak da bilinir), Mart ve Mayıs tarihleri arasında Fas'ın I. Dünya Savaşı öncesindeki konumu dolayısıyla oluşan uluslararası krizdir.
WikiMatrix
Et j'enverrai une escadre au Maroc pour l'obtenir.
Atlantik'teki filoyu Fas'a yolluyorum. Saygı için.
OpenSubtitlesv3
D’anciens diplômés de Guiléad qui ont été missionnaires au Bénin, en Côte d’Ivoire, au Maroc et au Zaïre mettent aujourd’hui leur expérience au service de ce champ d’activité en pleine expansion : la réaction est étonnante.
Benin, Fildişi Kıyısı, Fas ve Zaire’de hizmet etmiş Gilead eski mezunları, büyüyen bu sahayla ilgilenmek üzere kendi deneyimlerinden yararlanıyor ve muazzam bir sonuç alınıyor.
jw
Il y a des courses de chameaux au Maroc, actuellement.
Yılın bu zamanında Fas'taki büyük deve yarışında.
OpenSubtitlesv3
Et j' enverrai une escadre au Maroc pour l' obtenir
Atlantik' teki filoyu Fas' a monash.pwı için
opensubtitles2
Le pourcentage d’emplois obtenus par rapport au nombre total de demandeuses d’emploi en Jordanie et au Maroc ( diplômées) est estimé à 49 %, et 6 % des participantes ont trouvé un stage.
Ürdün ve Fas'ta iş arayanlar arasında işe yerleştirme oranının ( mezun) %49 olduğu tahmin ediliyor; katılımcıların %6'sı ise stajyerlik pozisyonlarına yerleştirildi.
WikiMatrix
Il y en a un au Maroc qui souffle en tourbillons: " l' Aajej "
Güney Fas' da bir, bir kasırga var
opensubtitles2
Il est brancardier pour les moines, au Maroc.
Rahipler onu Fas'taki bir hastanede hademe olarak çalıştırıyorlarmış.
OpenSubtitlesv3
Voilà pourquoi tu es venu au Maroc.
Fas'a gelme sebebin de bu.
OpenSubtitlesv3
En dépit de plusieurs voyages que j’ai effectués au Maroc, c’est la première fois que je viens à Tanger.
Ve şu ahir ömrümde birkaç kez Fas'a gelmeme karşın, yolum ilk kez düştü bu kente.
Literature
On a trouvé ça au Maroc, un animal immense.
Bunu Fas'ta bulduk; kocaman bir yaratık.
QED
On pense l'avoir trouvé. Sur un navire en partance du Maroc.
Onu Fas'tan hareket eden bir gemide bulduğumuzu sanıyoruz.
OpenSubtitlesv3
On dit que le roi de Maroc a dans son sérail des femmes blanches, des femmes noires, des femmes jaunes.
Fas kralının sarayında beyaz, kara, sarı renkte birçok kadının bulunduğunu söylüyorlar.
Literature
Partons ensemble, recommençons là où nous nous sommes arrêtés au Maroc.
Birlikte gidelim, ve Fas'ta yarım bıraktığımız yerden başlayalım.
OpenSubtitlesv3
Il vit au Maroc.
O, Fas'ta yaşıyor.
tatoeba
La Brigade d'infanterie de Ceuta est stationnée, comme son nom l'indique, dans l'enclave espagnole de Ceuta, au Maroc.
Ceuta Helikopter Pisti (IATA: JCU, ICAO: GECE) İspanya'nın Ceuta şehrindedir.
WikiMatrix
Né au Maroc, étudiant à Paris.
Kendisi Fas'lı, Fransa'da eğitim görmüş.
OpenSubtitlesv3
Ce n'était sans doute pas un type à donner en exemple, mais il m'avait sorti de prison au Maroc.
Belki çoğunuzun yanında olmasını isteyeceğiniz tiplerden değildi ama bombalarından beni hasta hapiseneden çıkarmıştı.
OpenSubtitlesv3