fatih sultan mehmet fetih haritası / İSTANBUL'UN FETHİ () | Sutori

Fatih Sultan Mehmet Fetih Haritası

fatih sultan mehmet fetih haritası

Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fetih rotası belirlenmeye başladı

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Köse'nin yürütücülüğündeki "MÖ yılında Onbinler'in ve yılında Fatih Sultan Mehmet'in Karadeniz'e varış güzergahlarının tespit edilerek modellendirilip coğrafi işaretle belirlenmesi" projesi, AB destekli COST Aksiyonu Bilim ve Teknolojide Avrupa İşbirliği Programı-SEADDA kapsamında KTÜ Teknoloji Transferi Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin katkısıyla hazırlanarak TÜBİTAK'a sunuldu.

TÜBİTAK'ın desteğiyle hayata geçirilen projeyle günümüzden yıl önce Pers Prensi Kyros'un iktidarı ele geçirmek için ağabeyi 2. Artakserkes ile yaptığı Kunaksa Savaşı'nda yardıma çağırdığı 10 bin paralı askerin kullandığı güzergah ile yılında Trabzon'u fetheden Fatih Sultan Mehmet'in kara ordusunu yürüttüğü güzergahı tespit etmek isteyen bilim insanlarınca çalışma başlatıldı.

Bu kapsamda Trabzon, Gümüşhane ve Bayburt'taki savaş ile fetih rotaları, KTÜ'den harita mühendisi Prof. Dr. Ebru Çolak ve Prof. Dr. Fevzi Karslı, eskiçağ tarihçisi Doktor Öğretim Üyesi Osman Emir, Osmanlı tarihçisi Doktor Öğretim Üyesi Miraç Tosun, Trabzon Üniversitesi'nden coğrafyacı Prof. Dr. Yavuz Akbaş, Erzurum Atatürk Üniversitesi'nden Doç. Dr. Yasin Topaloğlu, Gümüşhane Üniversitesinden Doç. Dr. Metin Aksoy ile Bayburt Üniversitesi'nden Araştırma Görevlisi Hüseyin İlhan'ın yer aldığı ekip, alan çalışmalarının birinci dönem birinci etabını tamamladı.

Çalışmaların, yaklaşık 2 yılda tamamlanması planlanıyor.

BİLGİLER VE OLGULAR ŞEKİLLENİYOR

Proje yürütücülerinden Doç. Dr. İsmail Köse, projenin amacının, Onbinlerin geçiş yolu ve Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon fethi esnasında kullandığı rotanın, Bayburt-Aydıntepe'den Trabzon'a kadar belirlenmesi, haritalandırılması ve harita üzerinde modellendirilmesi olduğunu söyledi. İlk olarak projeyi yazmak için ekip kurduklarını dile getiren Köse, "Haritacılardan, coğrafyacılardan, eskiçağ tarihçilerinden, Osmanlı ve cumhuriyet tarihçilerinden ekip oluşturduk. Geniş bir literatür var. Taradık ve projemizi yazdık." ifadesini kullandı.

Köse, projenin ikinci aşamasının da vadileri ve arazileri incelemek olduğuna dikkati çekerek, olası bütün yolları incelediklerini belirtti. Yollar üzerindeki şehitlikleri, taş kemer köprüleri, eski hanları, kaleleri ve gözetleme kulelerini de GPS koordinatları ile kaydettiklerini aktaran Köse, bir sonraki aşamada bu koordinatların harita üzerine işlenerek modelleneceğini ifade etti.

Köse, henüz bütün yolları inceleyemediklerini aktararak, "Bilgiler ve olgular şekillenmeye başladı. Saha araştırmalarımız Mayıs ayına kadar sürecek. Haritalandırma, modellendirme ve yayına aktarma son 6 ayı kapsayacak" dedi.

Güzergah boyunca tespit ettikleri taş döşeli yolların, hanların, köprülerin, kalelerin ve diğer envanterin yok olmaya başladığını aktaran Doç. Dr. Köse, "Biz bunu kayıda aktarıyoruz, tescilliyoruz. Nerede olduğunu koordinatlarıyla tespit ediyoruz. Mil taşı yoksa bile modellendirildiğinde harita üzerine gidip mil taşının yerini bulabilirsiniz" değerlendirmesinde bulundu.

Köse, söz konusu çalışmanın turistik destinasyonlar oluşturacağını belirterek, şöyle devam etti:

"Trabzon limanı tarih boyunca İran'a, Orta Asya'ya, Türkistan'a ve Çin'e giden ticaretin ve o bölgelerden ticaretin ana ulaşım noktalarından birisi. O güzergahın bir kısmında yeni bir rota ve gezi alanı oluşmuş olacak. Onbinlerin ya da Fatih'in izinde yürüyebilirsiniz. Yürürken taş köprüleri, yıkılmış olsa da hanları, taş döşeli yolları, dikili taşları görebilirsiniz. Bu büyük bir turistik değer kazandırır."

Söz konusu çalışmanın kırsal kesimdeki vatandaşa da katkı sağlayacağına dikkati çeken Köse, "Bizim projemiz herhangi bir fiziksel müdahaleyi kapsamıyor. Tamamen belirleme ve haritalandırma üzerinde gidiyor" diye konuştu.

Doktor Öğretim Üyesi Osman Emir de projeyle Onbinlerin ve Fatih'in yol güzergahını araştırırken aynı zamanda tarihi yol güzergahlarını da belirginleştirmeye ve tanıtmaya çalıştıklarını ifade etti. Yaklaşık önemli yol güzergahı olduğunu kaydeden Emir, "Tabii bunlar haricinde daha küçük alternatif yol güzergahları da var. Bunları harita üzerinde çizdikten sonra incelemeye karar verdik. En doğudan başladık. Çalışmalarımızı Bayburt'tan itibaren Maçka'ya doğru devam ettirdik" dedi.

Emir, söz konusu alanda yapılan faaliyetleri de anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yol güzergahlarını belirlerken her türlü envanteri de kayıt altına alıyoruz. Bu projenin sonunda bir modellendirme ile dijital bir harita hazırlandığı zaman şu an aktif durumda olan sitemize yüklenecek. İnsanlar bu siteye girip yapılmış haritayı açtığı zaman Onbinlerin dönüş yolu ve Fatih Sultan Mehmet'in son verilere göre kullanmış olduğu yol güzergahını saha araştırmalarıyla tescillendirilmiş olarak görecekler. Tabii ki hiçbir zaman yüzde yüz tanımlamada bulunamayız ama bizim çalışmamız bu konuda bu zamana kadar yapılmış en detaylı çalışma olacak."

Saha araştırması sırasında birçok yabancı turistle de karşılaştıklarını aktaran Emir, "Bu tarihi yolları ve yollar üzerindeki kültürel yapıları incelemeye gelen yabancı turistlerle karşılaştık. Dolayısıyla böyle bir yol güzergahının turizm açısından da çok dikkat çekeceğini düşünüyorum" diye konuştu.

Prof. Dr. Yavuz Akbaş da projenin tarih ağırlıklı görülse de arazide geçtiği için önemli ayaklarından birisini coğrafyanın oluşturduğunu belirtti. Projenin kırsal kalkınma ve turizm anlamındaki çıktılarının önemli olduğuna dikkati çeken Akbaş, şunları kaydetti:

"Bu yollar harita üzerinde modellendiğinde, hanları, şehitlikleri ve diğer unsurları harita model üzerinde ortaya çıktığında biz aslında şunu da yapabiliyor olacağız. Güzergahlar belli. Bu güzergahlar üzerindeki tarihi ve kültürel unsurların, doğal unsurların, bitki örtüsünün kıyıdan itibaren yüksekliğe doğru değişkenliğini, basamaklarda farklılaştığını da görebiliyoruz. Tüm unsurları ortaya koyduğunuzda coğrafya ve tarih öğretimi açısından da çok uygun bir öğrenme ortamı oluşacak."

Prof. Dr. Akbaş, bu kapsamda projenin eğitim konusundaki çıktısının da önemli olduğunu sözlerine ekledi.


OsmanlıPadişahFatih sultan Mehmettrabzon

kaynağı değiştir]

"Şehri sana teslim etme konusuna gelince, bu ne benim ne de başka birinin yapabileceği bir şeydir. Daha açık konuşmak gerekirse, bunun için hepimizi öldürmen gerekiyor. Bu, senatomuzun oy birliğiyle aldığı karardır. Direneceğiz. Bu uğurda ölmeye de hazırız."[][Not 7]
İmparator XI. Konstantinos

Haliç'e indirilen donanma, şehirde başlayan kıtlık, yeraltındaki savaşlar ve surlardan yüksek yürüyen kuleden sonra Osmanlı ordusunun son hücum için hazırlıkları başlamıştı; 23 veya 24 Mayıs günü II. Mehmed, eniştesi İsfendiyaroğlu Kasım Bey'i İmparator Konstantin'e elçi olarak gönderdi.[1][][][][] Teslim olmaları halinde Konstantin ve ailesinin arzu ettikleri yere güvenle gidebileceği, halkın canına ve malına dokunulmayacağı, son olarak Paleologos Hanedanı'yla dostane ilişkilerin kurulacağı ancak teslim olmazlarsa imparator ve diğer asillerin öldürüleceği, şehir halkının esir edileceği, orduya yağma için müsaade verileceği belirtiliyordu.[] İmparator şehri teslim etmeyi reddetti fakat vergi vermeye hazır olduğunu belirtti.[1][][][][] Konstantin-Mehmed arası diyalogdan hemen sonra 25 veya 26 Mayıs günü Macaristan Krallığı elçisi ordugâha geldi, kuşatmanın kaldırılmaması halinde Macar-Bizans ittifakının kurulacağını ve büyük bir Haçlı donanmasının da yola çıkmış olduğunu iletti. Bahsedilen Haçlı donanması, Konstantin'in beklemekte olduğu Jacomo Loredan komutasındaki donanmaydı ve Sakız Adası'na ulaşmıştı.[][][] Bu tehditten sonra 27 Mayıs günü Osmanlı ordugâhında toplantı yapıldı; Sadrazam Çandarlı Halil Paşa'nın endişelerine rağmen kuşatmanın sürdürülmesine ve 29 Mayıs'ta son hücumun yapılmasına karar verildi.[][][] Macar elçisi hapsedildi, hücum kararı ve günü Osmanlı ordusuna duyuruldu; şehrin fethedilmesi halinde bütün askerlerin üç gün boyunca şehri yağmalama hakkına sahip olduğu padişah tarafından ilan edildi.[][][] Ayrıca padişah, surların üzerine çıkacak ilk askere ödül vereceğini fakat savaştan kaçanları da idam ettireceğini ilan etmişti; yağma izninin çıkmasından sonra Osmanlı ordusunda şenlikler başladı ve çadırlar, gemiler ışıklandırıldı; şehirdekiler duyacak biçimde tekbir sesleri yükselmekteydi.[45][][]

"Buradan gitmem mümkün değildir, ya ben şehri zapt ederim yahut şehir beni ölü veya diri olarak zapt eder. Eğer şehirden sulhen çekilirsen sana Aforo'yu ve kardeşlerine diğer eyaletleri vereceğim; bu suretle dost oluruz. Şayet şehre harben girecek olursam eşraf ve ayanını ve seni öldürüp halkını esir edip mallarını yağmalatırım."[]
Sultan II. Mehmed

Artık surlar geceleri de bombalanıyordu ve savunmacılara gedikleri kapatmak için fırsat verilmiyordu, 28 Mayıs'ta St. Romanos Kapısı'nda açılan bir gediğe giren Osmanlı birlikleri Cenevizli Giustiniani'nin birlikleriyle çarpıştı ve püskürtüldü. Çarpışma esnasında komutan Giustiniani'yle dövüşen Murad Paşa, Giustiniani tarafından öldürüldü.[] O gece halkın ve asillerin katılımıyla Ayasofya'da ayin yapılarak insanların görev yerlerine gitmesi için gün boyu çanlar çalındı.[9][][][] Surların mazgallarına yerleştirilmek üzere Venedik elçisi Bailo tarafından getirtilen yedi araba dolusu kalkan, Bizanslı hamalların istediği paranın zamanında karşılanmaması sebebiyle yerleştirilemedi ve ertesi günkü son muharebede kullanılamadı.[] Sabah olmadan önce Giustiniani, hasar gören yerlerin tamiratıyla meşguldü ve harap haldeki St. Romanos Kapısı'nın ardına derin bir hendek ile siper yaptırdı. Giustiniani, yaptırdığı sipere yerleştirilmek üzere birkaç top istediyse de Megadük Notaras bunu reddetti.[]

Muharebe[değiştir kaynağı değiştir]

Mehmed’in Manisa’daki ilk yıllarında neler yaptığına dair çok fazla bilgi yoktur. Babasının ’da Mora’ya düzenlediği sefere katılmamıştı. sonlarında ya da başlarında Arnavut kökenli bir Hristiyan köle olan Gülbahar Hatun’dan ileride padişah olacak Bayezid adında bir oğlu oldu.[47] ’de Macarlar ile yapılan II. Kosova Savaşı’nda babasına Anadolu birliklerinin önderliğinde eşlik ederek ilk defa bir savaşta yer aldı.[48] 17 yaşına geldiğinde Gülbahar Hatun ile birlikteliğini tasvip etmeyen babası tarafından Dulkadir hanedanından Süleyman Bey'in kızı Sitti Hatun ile evlendirildi.[49]

Mehmed, Manisa’da bulunduğu sıralarda oldukça başına buyruk bir biçimde hareket etmişti. Onun rızasıyla Türk korsanları Ege’deki Venediklilere saldırıyordu. Hicri takvimle (/) yılında Selçuk’ta kendi adına paralar bastırmıştı.[50] ’un Ağustos veya Eylül ayında annesi öldü.[51] yılında babasının İskender Bey üzerine yaptığı Arnavutluk seferine ve başarısızlıkla sonuçlanan Akçahisar Kuşatması'na katıldı.[48]

Merhum olan oğlu Ali'nin yanına gömülmek isteyen babasının vasiyetinde "Benden sonra evladımdan ve ensabımdan filcümle soyumdan sopumdan her kim ki ölücek olursa benim yanımda komayalar, katıma getürmeyeler"[52] demesinden ikilinin arasındaki ilişkilerin bozulduğu sonucu çıkarılabilirse de, Mehmed'in yılında Edirne'de evlenmesi Manisa ile İstanbul arasındaki ilişkilerin düzeldiğini göstermektedir.[53]

Tahta ikinci çıkışı[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır