fetih suresi son üç ayeti / Fetih sûresi 3. ayetin okunuşu ve anlamı, meali

Fetih Suresi Son Üç Ayeti

fetih suresi son üç ayeti

Fetih suresi ayet tefsiri ve meali nedir? Fetih suresi ayeti okunuşu ve anlamı

Kur'an’da s&#;rada yer alan Fetih suresi çok hay&#;rl&#; ve önemli bir suredir. Toplam 29 ayetten olu&#;an bu sure, Medine döneminde inmi&#;tir. 1, 18 ve ayetlerde geçen fetih kelimesinden gelen ismi, ele geçirme, zafer kazanma, yard&#;m etme anlam&#;ndad&#;r. Surede anlat&#;lan genel konu devlet, din ve millet için sava&#;a kat&#;lman&#;n farz oldu&#;una vurgu yap&#;l&#;r. Ayr&#;ca &#;slam’&#;n son hak din oldu&#;u ve di&#;er dinlerden üstün oldu&#;u da anlat&#;l&#;r. Günde 1 defa Fetih suresinin okunmas&#;, ki&#;iyi kötülüklerden korur ve onun i&#;lerinin bereketli olmas&#;n&#; sa&#;lar.

Fetih suresi ayet nas&#;l okunur?

Fetih suresi ayet okunu&#;u özellikle bu sureyi ezberlemek isteyenler için önemlidir. Müslümanlar, bu ayetin anlam&#; ve faziletlerinden dolay&#; mealini de Arapça okunu&#;unu da ö&#;renmek ister. Fetih suresi ayet Arapça olarak &#;u &#;ekilde yaz&#;l&#;r:

fetih

Arapça okuma ve yazmay&#; bilmeyenler ayetlerin Türkçe okunu&#;lar&#;na bakar. Bu sayede sureyi kolayca ezberleyebilirler. Fetih suresi ayet Türkçe okunu&#;u ise a&#;a&#;&#;daki gibidir:

  • Muhammedun resulullah, vellezine meahu e&#;iddau alel kuffari ruhamau beynehum terahum rukkean succeden yebtegune fadlen minallahi ve r&#;dvanen simahum fi vucuhihim min eseris sucud, zalike meseluhum fit tevrat, ve meseluhum fil incil, ke zer'in ahrece &#;at'ehu fe azerehu festagleza festeva ala suk&#;hi yu'cibuz zurraa, li yagiza bihimul kuffar, vaadallahullezine amenu ve amilus salihati minhum magfireten ve ecren azima.

Fetih suresi ayet ne anlama gelir?

Fetih suresi ayet anlam&#; Müslümanlar&#;n bilmesi gereken bir &#;eydir. Bir sureyi ya da ayeti yaln&#;zca ezberlemek yeterli de&#;ildir. Ayn&#; zamanda o ayetin mealini bilmek, dini daha iyi kavramak aç&#;s&#;ndan önemlidir. Fetih suresi ayet meal olarak çok önemli konulara de&#;indi&#;i için bilinmelidir. Fetih suresi 29 ayet Türkçe meali a&#;a&#;&#;daki gibidir:

  • O, Allah’&#;n elçisi Muhammed’dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere kar&#;&#; sert, kendi aralar&#;nda merhametlidirler. Onlar&#;, Allah’&#;n lutuf ve r&#;zâs&#;na talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simalar&#; oturmu&#;tur; Tevrat’ta onlar için yap&#;lan benzetme budur. &#;ncil’deki misalleri ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kal&#;nla&#;&#;r ve kendi saplar&#; üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmu&#;tur). Onlar aras&#;ndan iman edip dünya ve âhirete yararl&#; i&#;ler yapanlara Allah bir ba&#;&#;&#;lama ve büyük bir ödül vaad etmektedir.

Fetih suresi ayet tefsiri nedir?

Bir surenin Türkçesi ö&#;renildikten sonra o surenin tefsirine bakmakta fayda vard&#;r. Çünkü bu sayede ayetlerin ne anlatmak istedi&#;i daha detayl&#; bir &#;ekilde anla&#;&#;labilir. Fetih suresi 29 ayet Türkçesi ile birlikte tefsiri de okunmal&#; ve ayetin din aç&#;s&#;ndan önemi anla&#;&#;lmal&#;d&#;r. Fetih suresi ayet tefsiri a&#;a&#;&#;da verilmi&#;tir:

Cümleyi âyetin ba&#;&#;ndan ba&#;latarak “Muhammed Allah’&#;n elçisidir” &#;eklinde bir çeviri yapmak da mümkündür. Ancak bir önceki âyetle ba&#;lant&#; kurarak, “Elçisini do&#;ru yol rehberi ve hak din ile gönderen” cümlesinde vazifesine vurgu yap&#;lan ve “Kim bu elçi?” sorusunu akla getiren ifadeye cevap olarak anlamak da mümkündür ve tercümede bu ikincisi tercih edilmi&#;tir (bk. &#;bn Â&#;ûr, XXVI, ).

Hudeybiye biat&#; sebebiyle önemli bir k&#;sm&#;ndan Allah’&#;n raz&#; oldu&#;u bildirilen ashab&#;n burada tamam&#; ile ilgili övücü bir aç&#;klama daha yap&#;lmaktad&#;r. Hz. Peygamber’i mallar&#; ve canlar&#;yla destekleyen, seven, hayatlar&#;n&#;n merkezine alan sahâbe (mümin olarak onu gören ve yeterli bir süre yan&#;nda bulunan, e&#;itiminin etkisinde kalan insanlar) gönüllerini de Allah r&#;zas&#;na tahsis etmi&#;lerdir; nefretleri ve sevgileri &#;ahsî ç&#;kar ve arzular&#;na de&#;il, O’nun r&#;zas&#;na göre de&#;i&#;mektedir. Onlar, &#;slâm’a ve peygambere dü&#;man olanlara kar&#;&#; gerekti&#;inde sert ve ac&#;mas&#;z olurken kendi aralar&#;nda karde&#;ler gibi ya&#;amakta, birbirlerine sevgi ve &#;efkat göstermektedirler. Gayri müslimlere kar&#;&#; tav&#;r ve davran&#;&#;la ilgili di&#;er âyetler (meselâ Mümtehine 60/8) göz önüne al&#;nd&#;&#;&#;nda, Hz. Peygamber devrindeki Arap mü&#;riklerine kar&#;&#; ac&#;mas&#;z davranman&#;n bütün gayri müslimleri kapsamad&#;&#;&#;, müminlere inançlar&#; yüzünden bask&#; yapmayan, onlar&#; yurt ve yuvalar&#;ndan ç&#;karmayanlara, &#;slâm’&#;n genel amaçlar&#; ve yüksek ahlâk ilkeleri çerçevesinde davran&#;laca&#;&#; anla&#;&#;lmaktad&#;r, uygulama da genellikle böyle olmu&#;tur.

Sîmâ Türkçe’ye de geçmi&#; bir kelimedir, sözlük mânas&#; “alâmet, ni&#;an, yüz özelli&#;i, fizyonomi”dir. Burada geçen sima üç &#;ekilde yorumlanm&#;&#;t&#;r: a) Secdeden meydana gelen maddî iz, al&#;ndaki siyahl&#;k, b) Yine secde sebebiyle olu&#;an mânevî iz, yüzdeki nur,

c) K&#;yamette namaz k&#;lanlar&#;n, secde edenlerin tan&#;nmas&#;n&#; sa&#;layan yüz i&#;areti. Bize göre bu yorumlar&#;n biri di&#;erine z&#;t dü&#;memekte, birbirini tamamlamaktad&#;r; sahâbe gibi çokça namaz k&#;lan ve secde edenlerde bu üç i&#;aretin birden olu&#;mas&#; ve bulunmas&#; mümkündür. âyet meâlinin buraya (yani “Tevrat’ta onlar için yap&#;lan benzetme budur” cümlesine) kadar olan k&#;sm&#;, sahâbenin Tevrat’ta bulunan tan&#;m&#;d&#;r. Bizim “&#;ncil’deki misalleri ise” diye ay&#;rd&#;&#;&#;m&#;z k&#;sm&#; da buraya ba&#;layarak, “&#;u onlar&#;n hem Tevrat’taki hem &#;ncil’deki temsilleridir” &#;eklinde çevirenler ve daha sonra gelen tohum misalini her iki kitapta geçen tek misal olarak verenler de olmu&#;tur (bk. Esed, III, ).

&#;bn Â&#;ûr eldeki Tevrat üzerinde yapt&#;&#;&#; ara&#;t&#;rma sonunda, yukar&#;daki tasvire yak&#;n buldu&#;u &#;u pasaj&#; nakletmi&#;tir: “Rab Sînâ’dan geldi ve onlara Seir’den do&#;du, Paran da&#;&#;ndan parlad&#; ve mukaddeslerin on binleri içinden geldi, gerçek s&#;ptlar&#; sever ” (Tesniye, 33/). Paran (Fârân) da&#;&#; Mekke taraf&#;ndad&#;r, “bütün s&#;ptlar&#; sever” cümlesi de konumuz olan âyetteki “birbirlerine kar&#;&#; merhametli” ifadesine yak&#;nd&#;r (XXVI, ).

&#;ncil’deki örne&#;e, yine bugün elde bulunan &#;nciller’in içinde en uygun dü&#;en parça ise &#;udur: “Ve Îsâ onlara mesellerle çok &#;eyler söyleyerek dedi. &#;&#;te, ekinci tohum ekme&#;e ç&#;kt&#; ve ekerken baz&#;lar&#; yol kenar&#;na dü&#;tü ve ba&#;kalar&#; iyi toprak üzerine dü&#;tü, baz&#;s&#; yüz, baz&#;s&#; altm&#;&#;, baz&#;s&#; otuz kat semere verdiler. Kulaklar&#; olan i&#;itsin” (Matta, 13/3). Bu örnekte Hz. Peygamber çiftçidir; o, &#;slâm tohumunu Hatice, Ebû Bekir, Ali, Zeyd gibi temiz topraklara yani temiz kalplere, yetenekli zihinlere ekmi&#;tir. Bu birkaç ki&#;inin iman&#; ile ba&#;layan &#;slâmla&#;ma k&#;sa zamanda ç&#;&#; gibi büyümü&#;, önceleri ba&#;kalar&#;n&#;n destek ve himayesine muhtaç olan müslümanlar giderek güçlenmi&#; ve kendi ayaklar&#; üzerinde durmaya, e&#;riyi do&#;rudan, hakk&#; bât&#;ldan ay&#;rma kabiliyetini kaybetmemi&#; insanlar&#; kendilerine imrendirmeye ba&#;lam&#;&#;lard&#;r; bu geli&#;me, inkârla &#;artlanm&#;&#; olanlar&#;n da kin ve nefretlerini artt&#;rm&#;&#;t&#;r.

Kur’an’&#;n, dolay&#;s&#;yla &#;slâm’&#;n as&#;l amac&#; insanlara do&#;ru yolu göstermek, dünyada bütün insanl&#;k için örnek olacak bir topluluk yeti&#;tirmek, onlar sayesinde erdem toplulu&#;unun dünya görü&#;ünü ve hayat düzenini insanl&#;&#;a sunmak ve hür iradeleriyle ona tâbi olmalar&#;n&#;, onlar&#;n izledi&#;i yolu izlemelerini te&#;vik etmektir. Sava&#;lar ve fetihler amaç olmay&#;p adalet, hürriyet ve faziletin hâkim oldu&#;u bir dünya düzeni olu&#;turman&#;n araçlar&#;d&#;r. Fetih sûresi belirtilen amaca vurgu yaparak son bulmaktad&#;r. (Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: )

Fetih suresi ayet fazileti nedir?

Fetih suresi 29 ayet fazileti ve s&#;rlar&#;, bu sureden yararlanmak isteyenlerin merak etti&#;i bir konudur. Her ayetin bir fazileti vard&#;r ve bunlar insanlar&#;n ya&#;am&#;nda önemli yer tutar. Fetih suresi de faziletleri ile öne ç&#;kar ve müminlerin pek çok konuda rahata ermesini sa&#;lar. Fetih suresinin faziletleri &#;öyle s&#;ralanabilir:

  • Fetih suresinin ayetinin sürekli okunmas&#; dualar&#;n kabul edilmesini sa&#;lar.
  • Fetih suresi ayetini okuyan ki&#;iler maddi ve manevi s&#;k&#;nt&#;lardan kurtulur.
  • Dünya ve ahirette r&#;zklara ula&#;mak için Fetih suresi Ayetin okunmas&#; gerekti&#;i söylenir.
  • Günde bir defa Fetih suresi okuman&#;n tüm kötülüklerden korunmaya yarad&#;&#;&#; söylenir.
  • Ramazan ay&#;n&#;n ilk gecesinde Fetih suresi okuyan ki&#;ilerin r&#;z&#;k kap&#;lar&#; geni&#;ler.

Fetih suresi ayet kaç defa okunmal&#;?

Bir ayetin faziletlerinin gerçekle&#;mesi için o ayetin belli bir tekrarda okunmas&#; gerekir. Bu yüzden Fetih suresi ayet fazileti kaç defa okunmal&#; sorusu merak edilir. Bu sureyi günde 7 defa okuyan ki&#;ilerin ne murad&#; varsa gerçekle&#;ece&#;i söylenir. Ayr&#;ca günde 1 defa Fetih suresi okuman&#;n da ki&#;iyi bütün kötülüklere kar&#;&#; korudu&#;u buyrulmu&#;tur.

Fetih suresi ayeti niçin okunur?

Fetih suresinin Ayetinin neden okundu&#;u s&#;kça ara&#;t&#;r&#;l&#;r ve üzerinde durulan bir konudur. &#;&#;lerin aç&#;lmas&#;, büyük nimetlere kavu&#;mak, dualar&#;n kabul olmas&#;, s&#;k&#;nt&#;dan kurtulmak ve sava&#;tan galip ç&#;kmak için Fetih suresi okunabilir.

ANASAYFAYA DÖNMEK &#;Ç&#;N TIKLAYINIZ

Nur talebeleri öğle namazından sonra neden Fetih sûresinden beş ayet okuyor?

Sabah ve akşam namazlarından sonra Kur’an’dan “Lâ yestevî”, öğle namazından sonra “Lekad sadakallâhu” ayetleri ile başlayan aşırlar; ikindi namazından sonra Amme sûresinin son yarısı veya tamamı; yatsı namazından sonra da “Âmenerresûlü” aşr-ı şerifi okunmaktadır.

Esâsen her zaman ve fırsatta okunan her Kur’ân harfine on sevap vardır. Hepsinin de okunması faziletlidir. Namazlardan sonra da her sûre okunabilir ve yine sevaplıdır. Ancak bâzı sûre ve ayetler vardır ki, lafız, mânâ, mâhiyet ve şümûlü cihetiyle diğer sûrelerden farklılık arz etmektedir. Meselâ, Fâtiha, Yâsin ve İhlâs sûreleri fazilet ve muhteva bakımından diğer sûrelerden; Âyetelkürsî de diğer âyetlerden aynı mânâda farklıdır.

Bunların faziletini müteaddit hadislerde Peygamber Efendimiz (asv) ifade etmiştir. Hadis kitaplarında da ayrıca “Fedâilü’s-suver” adı altında bâzı sûrelerin fazilet ve sevabını anlatan bablar yer almaktadır. Namazlardan sonra okunan “aşır”ların fazileti de aynı bablarda anlatılmaktadır. Meselâ Bakara Sûresinin sonunda yer alan iki âyetli “Âmenerresûlu” nün fazileti hususunda şu meâlde hadisler rivâyet edilmektedir:

“Bakara Sûresinin sonunda iki ayet vardır. Kim bunları okursa (dünya ve âhiret maksatları için veya o gecede okuyacağı Kur’ân için) ona yeterlidir.”

“Yüce Allah Bakara Sûresini iki âyetle nihayet vermiştir. Onları okuyana mükâfatını Arş-ı Âlâdaki hazinesinden verecektir. Onları öğrenin, hanımlarınıza ve çocuklarınıza öğretiniz.”

Tirmizî’de aynı mevzuda şu meâlde bir hadise yer verilmektedir.

“Cenab-ı Hak yeri ve göğü yaratmazdan bin sene önce bir kitap yazdı. O kitaptan iki âyet indirdi. O âyetlerle Bakara Sûresine nihayet verdi. O âyetler bir evde üç gece okunursa o eve şeytan yaklaşmaz.”

Bu hadis, “âmenerresûlü”nün faziletini ifâde eden en veciz ve geniş hadistir. Cenab-ı Hakk'ın yeri ve göğü yaratmazdan bin sene önce yazmış olduğu kitaptan maksad, bütün peygamberlere gönderdii kitabın kendisidir.

Âyetler Cenab-ı Hakk'ın kelâmı olduğu için onların Peygamberimizin zamanında nâzil olması daha önceden ilm-i İlâhide bulunmalarına engel değildir. Çünkü Cenab-ı Hakk'ın kelâmı ezelî olduğundan, bunun için zaman mefhumu söz konusu olmaz. Kur’ân-ı Kerim ve içindeki âyet ve sûreler de buna dahildir.

İşte her yatsı namazından sonra bu iki âyeti okumakla bu faziletlerden nasibimizi almaya çalışıyoruz.

Sabahve akşam namazlarından sonra okunan ve “Lâ yestevî” ile başlayıp okunan Haşr Sûresinin sonundaki aşrın fazileti hakkında da yine bâzı hadisler rivâyet edilmektedir.

İrbad bin Sâriye (r.a.) Peygamber Efendimizin yatağa girmeden önce Sebbeha, Yüsebbihu ile başlayan sûreleri okur ve “Bu sûreler içinde bin âyetten daha hayırlı bir âyet vardır” buyururlardı. Hadis şerhlerinde bu âyetin “Lev enzelnâ” ile başlayan Haşr Sûresinin sonunda yer alan âyet olduğu izah edilmektedir.

Başka bir hadiste de sabah ve akşam vaktinde bu âyetlerin okunmasının fazileti hakkında Peygamber Efendimiz (asm) meâlen şöyle buyururlar:

“Kim ki sabahleyin üç kere eûzü billahi’s-semîi’l-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîm der ve Haşr Sûresinin sonundaki üç âyeti okursa, Allah o kimseye akşama kadar duâ ve istiğfar etmek üzere yetmiş bin melek vazifelendirir. O gün vâdesi yetip ölürse şehit olarak vefat eder. Kim bu ayetleri akşamleyin okursa aynı mükâfat ve dereceye ulaşır.”

İşte sabah ve akşam namazlarından sonra bu âyetleri okuduğumuz zaman, inşâallah bu mükâfata nâil oluruz.

Öğlenamazından sonra okuduğumuz “Lekad sadakallahü” ile başlayan aşır ise Fetih Sûresinin son üç âyetidir. Müstakil olarak Fetih Sûresini okumanın faziletini bildiren hadisler mevcuttur.

Hz. Ömer’in (r.a.) rivâyet ettiği bir hadiste meâlen Peygamber Efendimiz (asv) şöyle buyurmaktadır:

“Bana bu gece öyle bir sûre nâzil oldu ki, o sûre bana, üzerine güneşin doğduğu bütün varlıklardan daha hayırlıdır.” buyurdu ve bundan sonra‘İnnâ fetahnâ leke’yi okudu.”(Hadisler için kaynak: et-Tâc, IV/)

Bâzı kitaplarda rivâyet edilen bir hadiste ise Peygamberimiz (asv) Fetih sûresinin sonundaki âyeti kasd ederek, “Bunları okuyun ve Allah’tan hayır ve bereketini isteyiniz” buyurmuştur.

İşte bu “aşır”ların faziletini bilen ulemâ, her namazdan sonra okuyarak bu sünnetin herkes tarafından tatbikini temin etmişlerdir. Bu aşırları okumak hem bir sünnetin yerine getirilmesi, hem de Kur’ânın sevap bakımından en faziletli kısımlarının okunmasıdır.

Sorularla Risale

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Fetih Suresi - . Ayet Tefsiri

Ayet


  • اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحاً مُبٖيناًۙ

    ﴿١﴾

  • لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَاَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطاً مُسْتَقٖيماًۙ

    ﴿٢﴾

  • وَيَنْصُرَكَ اللّٰهُ نَصْراً عَزٖيزاً

    ﴿٣﴾

  • هُوَ الَّـذٖٓي اَنْزَلَ السَّكٖينَةَ فٖي قُلُوبِ الْمُؤْمِنٖينَ لِيَزْدَادُٓوا اٖيمَاناً مَعَ اٖيمَانِهِمْؕ وَلِلّٰهِ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٖيماً حَكٖيماًۙ

    ﴿٤﴾

  • لِيُدْخِلَ الْمُؤْمِنٖينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرٖي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا وَيُكَفِّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْؕ وَكَانَ ذٰلِكَ عِنْدَ اللّٰهِ فَوْزاً عَظٖيماًۙ

    ﴿٥﴾

  • وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقٖينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكٖينَ وَالْمُشْرِكَاتِ الظَّٓانّٖينَ بِاللّٰهِ ظَنَّ السَّوْءِؕ عَلَيْهِمْ دَٓائِرَةُ السَّوْءِۚ وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ وَلَعَنَهُمْ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَهَنَّمَؕ وَسَٓاءَتْ مَصٖيراً

    ﴿٦﴾

  • وَلِلّٰهِ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ وَكَانَ اللّٰهُ عَزٖيزاً حَكٖيماً

    ﴿٧﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾﴿

Senin ge&#;miş gelecek b&#;t&#;n g&#;nahını Allah’ın bağışlaması, sana nimetini eksiksiz vermesi, seni dosdoğru yolda y&#;r&#;tmesi ve Allah’ın sana g&#;&#;l&#; bir şekilde yardım etmesi i&#;in sana apa&#;ık bir fetih ihsan ettik.

﴾4﴿

İmanlarına iman katsınlar diye m&#;minlerin kalplerine huzur ve g&#;ven aşılayan da O’dur. G&#;klerin ve yerin askerleri yalnız Allah’a aittir ve Allah her şeyi bilmekte, yerinde yapmaktadır.

﴾5﴿

B&#;yle yapmıştır ki, m&#;min erkekleri ve m&#;min kadınları, orada devamlı kalmak &#;zere, altından ırmaklar akan cennetlere koysun ve onların k&#;t&#; fiillerinin &#;st&#;n&#; &#;rts&#;n. Bu Allah katında (onlar i&#;in) b&#;y&#;k bir kazan&#;tır.

﴾6﴿

Erkek olsun, kadın olsun, Allah hakkında k&#;t&#; zan besleyen m&#;nafıkları ve m&#;şrikleri de cezalandırsın. K&#;t&#;l&#;k ve bel&#; &#;emberi asıl onların boyunlarına ge&#;miştir. Allah onlara gazap etmiş, kendilerini l&#;netlemiş ve onlar i&#;in cehennemi hazırlamıştır. Orası ne k&#;t&#; bir varış yeridir!

﴾7﴿

G&#;klerin ve yerin askerleri yalnızca Allah’a aittir; O sonsuz g&#;&#; ve hikmet sahibidir.

Tefsir (Kur'an Yolu)


Sûreye adını veren fethin Hudeybiye Antlaşması mı yoksa Mek­ke’nin fethi mi olduğu konusunda farklı değerlendirmeler vardır. Fetih kelimesinin “savaş yoluyla bir toprağı ele geçirmek” mânasında kullanıldığını dikkate alan tefsirciler burada, Mekke’nin fethinden söz edildiğini ileri sürmüşlerdir. Sağlam rivayetler yanında (Buhârî, “Tefsîr”, 48/1) bu sûrede geçen ve yeri geldikçe açıklanacak olan işaretlere dayanan tefsirciler ise haklı olarak burada Hudeybiye sulhunun anlatıldığı kanaatine varmışlardır. Bunlara göre fetih kelimesi, bir çözüm getirdiği ve tıkanıklığı açtığı için sulh için de kullanılabilir. Ya da sebepten söz edip bununla sonucu kastetmek şeklindeki “mürsel mecaz” üslûbunun kullanıldığı düşünülebilir. Çünkü Hudeybiye sulhunun yol açtığı gelişmeler birden fazla fethi beraberinde getirmiştir: 1. Bu antlaşmadan sonra Hayber fethedilmiştir. 2. Mekkeli müşriklerle savaş ihtimali geçici olarak kalktığı için iki tarafın halkı birbirine gidip gelmişler, görüşmüşler, İslâm hakkında bilgi alışverişi yapılmış ve birçok müşrik ihtida etmiş, İslâm ile müşerref olmuştur. 3. İki yıl sonra on bin kişilik bir ordu ile Mekke üzerine yürüyen müminler burayı kolayca fethetmişlerdir. 4. Daha önceleri müslümanları muhatap kabul etmeyen ve çözümü savaşta arayan müşrikler ilk defa bu antlaşmada karşı tarafı tanımışlar, onlardan güvenlik talep etmişler, müslümanların o yıl yapmak istedikleri umre ibadetini bir yıl sonra gelip yapmalarını kabul etmişlerdir ( Kurtubî, XVI, vd. Hudeybiye ile ilgili özet bilgi için bk. Bakara 2/).

Bu fethin sağladığı faydalar, doğurduğu sonuçlar ilk üç âyette veciz bir şekilde açıklanmaktadır. âyette işaret edildiği üzere bu sefere çıkmak, Mekkeli müşriklere bir mânada meydan okumak demekti, bu da bir cesaret meselesiydi. Bu yüzden münafıklar “Bunların işi bitti, müşrikler tamamını yok edecek” demişlerdi. Ancak âyette sözü edilen rüyayı bir işaret ve emir sayan Peygamber efendimiz, çeşitli faydalarını da gözeterek, kendisine sadık kadar sahâbî ile bu meşakkatli ve tehlikeli seferi göze almışlardı. Başta hesap edilmeyen gelişmeler oldu; sahâbe sabır, cesaret, bağlılık ve fedakârlık imtihanlarına tâbi tutuldular. Bütün bunlar olurken ve olduktan sonra Allah Teâlâ’nın şu lutufları tecelli etti: 1. Hz. Peygamber, kendisinin dışında hiçbir ümmet ferdine bahşedilmeyen bir iltifata nâil oldu, “geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlanmış olduğu” rabbi tarafından ilân edildi. Esasen bütün peygamberler gibi Hz. Peygamber de ismet (Allah tarafından günah işlemekten korunmuş olma) özelliğine sahiptir, dolayısıyla zaten günahsızdır. Şu halde Peygamberimizin, bağışlandığı bildirilen günahı, fiilen işlediği yahut işleyeceği bir günah olmayıp, beşer olması hasebiyle kendisinde bulunan günah işleme potansiyelidir. İsmet sıfatı, peygamberlerdeki bu potansiyel günah işleme imkânının fiiliyata geçmesini önleyen ilâhî bir koruma ve esirgemedir; âyetteki af bu anlamdadır. Bir önceki sûrenin tefsirinde geçen (Muhammed 47/19) farklı bir yoruma göre bu antlaşma ile Mekkeliler nezdinde suçlu (zenb kelimesinin suç mânası için bk. Şuarâ 26/14) ve ölüme mahkûm bulunan Hz. Peygamber bu antlaşma sonunda barış ve güvenlik antlaşmasının tarafı haline geldi, böylece müşrikler tarafından suçluluk hükmü kaldırılmış oldu. 2. En büyük nimet ve dosdoğru yol olan İslâm dini sulh ortamında tamamlanarak yayılma imkânı buldu. 3. Yolculukta, sulh müzakerelerinde ve dönüşte Allah’ın büyük yardımları görüldü.

Peygamberler ümmetlerine örnek olduklarından Allah onları günah işlemekten korumuştur. Buna rağmen Peygamber efendimiz gece gündüz nâfile ibadetler yaparak ve özellikle çok namaz kılarak, hem bu konuda da ümmetine örnek olmuş hem de ibadetin cennet ümidi veya cehennem korkusundan değil, Allah buna lâyık olduğu, kul bununla mânevî hayat ve huzur bulduğu için yapılacağını göstermiştir. Nitekim kendisine, günahlarının peşinen bağışlanmış olduğu hatırlatılarak niçin bu kadar çok namaz kıldığı sorulduğunda şu cevabı vermişlerdir: “Elimden geldiğince Allah’a şükreden bir kul olabilmem için” (Buhârî, “Tefsîr”, 48/2; peygamberlerin günahsızlığı (ismet) konusunda geniş bilgi için bk. Mehmet Bulut, “İsmet”, DİA, XXIII, ).

4. âyette müminlere, olağan üstü sıkıntılı durumlarında Allah’ın moral yardımından söz ediliyor, arkasından da O’nun askerlerinden bahsediliyor. Öyle anlaşılıyor ki bu askerlerden maksat, müminlerin yanında olan ve ilâhî yardımı onlara ileten meleklerdir. Buna göre 7. âyette zikredilen askerler ise ilâhî cezayı icra eden melekler olmalıdır.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa:

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır