Furkan Eskintan

Son dönemde Suriye'de yaşanan çatışmalarla birlikte sıkça gündeme gelen Suriye Türkmenleri'ne mikrofon uzatmaya devam ediyoruz.

Geçtiğimiz günlerde ilk bölümünü yayınladığımız röportaj dizisinin ikinci bölümünü yayınlıyoruz.

İddialara göre Bölgede sevilen Türkmen askerlerden Muhammed Genç’in İŞİD tarafından kaçırılmasında da Ali Beşir ve Sadullah Yüzbaşı’nın da isimleri geçiyor. Muhammed’in kaçırıldıktan sonra yaşadıklarını kardeşi Emin Genç anlatıyor.

Emin Genç ( Muhammed Genç’in kardeşi)

“AshEbul Yemin Tugayı’nda görev yapan ağabeyim Muhammed Genç, geçtiğimiz Ekim ayının 23’ünde IŞİD tarafından kaçırıldı.

Muhammed kaçırıldıktan sonra Sadullah yüzbaşı olarak tanınan şahıs benimle iletişime geçti. "MİT elemanı Ebu Furkan, Muhammed Genç’in dosyası için beni görevlendirdi. Biz bu görevi aldık ve bizim IŞİD ile de ilişkilerimiz var. Sizinle Muhammed Genç’in arasında konuşma sağlayacağız" dedi. Ertesi gün bizi Muhammed ile telefonda görüştürdü ama bu bizi çok şaşırttı çünkü IŞİD kaçırdığı insanlarla ailesini görüştürmezdi. Bu konuşmayı sağladıkları için onlara inandık ve Ebu Furkan’la iletişime geçtik.”

“Ebu Furkan bizden Ankara’ya birisini göndermemizi istedi. Biz de Ankara’da MİT merkezde tercüman olarak görevli bir arkadaşımız vardı. Onunla Ebu Furkan'a; "Ali Beşir ve Sadullah yüzbaşının bize ulaştığını, Muhammed’in dosyası için sizin tarafınızdan görevlendirildiklerini söyledikleri" mesajını gönderdik.”

BİN DOLAR FİDYE İSTEDİLER

“Sadullah yüzbaşı ile Ali Beşir'in Antep merkezde bir büroları var. Ben oraya gittim. bize IŞİD’in bizden bin dolar para istediğini söylediler. bin $ temin edip tekrar yanlarına geldik. Bize "Bizim IŞİD ile ortak işlerimiz var" dediler. IŞİD’e 24 milyon dolarlık uçak savarlar, tank savarlar, sniper, suikast silahları, tabancaları içeren silah satımı ile ilgili bir anlaşmanın da içlerinde olduğu bazı evraklar gösterdiler. Evrakların içinde, Ahrar-ı Şam, Tevhid ve bunlar gibi başka gruplar ile yapılmış başka anlaşmalar da vardı. Kendilerinin görevinin bu gruplara silahları ulaştırmak olduğunu söylediler ve "bize de bir şey düşüyor bu işten, onun için bu işi yapıyoruz "dediler.”

“Biz doları verdik ve kalan doları kardeşiniz çıktıktan sonra vermek konusunda anlaştık. Ben bütün konuşmaları Ebu Furkan'a bildirdim o da bana; "Sen devam et" dedi.”

 Emin Bey’in anlattığına göre Ali Beşir ve Sadullah Yüzbaşına güvenme sebepleri, Suriye masasında yüksek kademede görevli kod ismi Ebu Furkan olan MİT elemanı. Ebu Furkan bölgede bilinen bir kişi. Onun “devam et” talimatı aile için önemli.

“Parayı aldıktan sonra Osman Salih kardeşimi almaya gitti. Geldiğinde "IŞİD öldürmüş, kesmiş" dedi. Bunun yalan olduğunu,  aslında  Osman Salih’in İstanbul'a gittiğini öğrendik. Parayı da geri vermeyince dolandırıldığımızı anladık.”

“Parayı, bugün yarın vereceğiz diye bizi oyaladılar. Biz de olan her şeyi Ebu Furkan ile paylaşmaya devam ettik. Sözde Ebu Furkan mahkeme kuracak ve bunların cezasını verecekti. Ne mahkeme oldu, ne hesaba çekildiler ”

“Sonuçta Ebu Furkan ile aramız bozuldu. Biz ona "ne ağabeyimi çıkarttınız, ne de parayı geri verdiniz" dedik. Sonunda bize şu cevabı verdi; "Bize ait değil ki, bize tabi değil ki, o Suriyeli!"

Ben kendilerine, "Bu senin adınla konuştu. Bize senin adını verdi. Sen de bize “devam et” dedin. Biz de sana mesajları gönderdik. Sen de bana tekrar "bu şahıslarla devam edin" dedin. Şimdi bize diyorsun ki bu Suriyeli. Nasıl oluyor bu?” dedim Bu olay olduktan sonra Ebu Furkan da elini eteğini bizden çekti”

“Ebu Furkan’ın yanına ilk çıktığımda bana "Senin ağabeyin Özgür ordunun içindeki en şerefli insanlardan birisi. Hiçbir zaman çalmadı. Hırsızlık yapmadı” dedi. Bunları söylemesine rağmen bize hiçbir şekilde yardımcı olmadı.”

 Emin Genç’in belirttiğine göre Muhammet Genç, Türkiye toprağı içerisinde sayılan Süleyman Şah Türbesinde, Türk askerlerinin nöbet değişimlerinde görev almış bir komutan.

“Benim ağabeyim Süleyman Şah Türbesi’ndeki askerlerin değişimini iki defa kendi organize etmişti. Bunun yapılmasını sağlayan benim ağabeyimdi.”

Hasan Cafer Halep’de deri atölyeleri olan bir işadamı. Hasan Bey’in anlattığına göre “aile bireyleri kaçırıldığı ve arabalarını alıp depolarını gasp etiği için Fatih Sultan Muhammed Tugayına defalarca para ödemek zorunda kaldı”

ÖNCE ARABAMI ALDILAR

Türkmen iş adamı Hasan Cafer

“Ben işadamıyım. Deri işi ile uğraşıyorum. Savaş boyuca Muhammed Fatih Tugayı bizi çok daralttı. Önce arabamı aldılar, H.H aracılığıyla arabayı geri getirdik. Ben ilk kez Türkmen Meclisi’ndeki H.H'ye para verdim. H.H paranın içinden suri aldı. Bununla kendisine silah alacağını söyledi.”

Bahsi geçen H.H iki dönemdir Türkmen meclisinde görev yapıyor. “Ondan sonra ağabeyimi kaçırdılar. 20 gün tuttular. 5 milyon suri para karşılığında bıraktılar. Fatih Sultan Mehmet Tugayı’nın komutanı Ebu Kemal gelip benimle pazarlık yapıyordu. Muhalifler kaçırdı derdi. “Hem adamı öldür hem de cenazesine gel.” misali.

 Bizi başka gruplara satarlardı, iyi adam olmak için de aracı olurlardı. Oğlumu bu şekilde başka bir gruba sattılar. Babamı tekrar muhalifler kaçırdı. Dört gün kaldı.. Ardından dört arabamı aldılar Her defasında Ebu Kemal’in yoluyla getirdik.

 Ebu Kemal’in içinde bana içeriden haber getiren askerler var. Bu askerlerden, Ebu Kemal’in askerleri deponu soyacak“ diye bana haber geldi. Ben de Ebu Kemal’i aradım. Bana benim askerlerim yapmaz dedi. Üç gün sonra depo gerçekten soyuldu. Tekrar Kemal’i aradım ama Kemal telefonu açmadı. Sonra bizi dini liderleri aradı ve suri istedi. Ama malların hepsini geri vermedi.”

“Halep'te 25 depom var. Şimdi o depoları taşıyorum. Onlara, her araba için 50 suri para ödüyorum. Ya boşalt ya da depolarına el koyarız diyorlar. Dört milyon para koydum 10 gündür mallarımı Halep’ten çıkarıyorum.”

“Esad bölgesindeki bankalarda paralarımız var. Hepsini birden çekemiyoruz. Günlük  - suri şeklinde çekebiliyoruz. Babamla kardeşim para çekmek için Esat bölgesindeki bankaya gittiler, geri dönmediler. Esat’ın elindeler mi Fatih Sultan Mehmet Tugayının elindeler mi belli değil.”

HD. İsimli kişi bir başka iddiadan bahsediyor. HD'ye göre Fatih Sultan Mehmet Tugayı hem Türkiye, hem de Müslüman kardeşler için aynı zamanda çalışmış.

EL KAİDE SONRADAN ÇIKTI

“Ben bu adamların davranış şekillerine şaşıyorum. Ne devrimle ne milliyetçilikle alakası vardır. Esad dönemi bizim için çok zordu. Suriyeli olmayan bunu bilemez. Sonra devrim oldu. İlk muhalefeti kışkırtanlar normal insanlar olmadı. İlk Müslüman Kardeşler kışkırttılar. El Kaide sonradan ortaya çıktı.”

“Şaban Süleyman isimli biri var. Zamanında Müslüman Kardeşler’den olduğu için İsveç’e kaçmıştı. Devrimde yardım için geri döndü. Müslüman Kardeşler adına yardım getiriyordu. Muhaliflerin tarafında savaşacak asker arıyordu. Ebu Kemal “biz savaşırız. Bundan kolay ne var” dedi. Müslüman Kardeşler’den para geldi. Fatih  Sultan Muhammed Tugayı da Müslüman Kardeşler için savaşmaya başladı. Ne için yaptılar… Sonra baktılar Türkmenciliğin kapısında da bir şeyler var. Bunlar Türkmenlerin kapısına yöneldiler( Türklerle çalışmaya başlar). Çift taraflı oynadılar. Şaban Süleyman 10 gün geliyorsa 20 gün kayboluyor. Adam İsveç’e dönünce Fatih Sultan Mehmet Tugayı Türklerin kapısına gider. Şaban Bey’in geleceği zaman belli. Ne kadar askeri varsa herkes hazırlanır. Başka tugaylardan da askerleri de çağırırlar. Şaban Bey de bunları kendi askeri zannediyordu.”

“Sonra birileri Şaban Süleyman’a anlattılar bunlar böyle böyle yapıyor diye. Adam önce “olmaz” dedi. Ama sonunda anladı. Adam anlayınca araları bozuldu. Bir seneye yakın Bülbülzaden (Müslüman Kardeşler adına çalışan bir vakıf) para aldılar, Ocak’tan beri yardım almıyorlar.”

Fatih Sultan Muhammed Tugayının logosu ile Müslüman kardeşlerin logosun benzerliği de dikkat çekiyor. (Devam edecek)

Lale Ertuş

monash.pw

Ve çok ciddi suçlara ait duyurular var.

Benim için yeni olan öldürülen DAİŞ lideri ile bizim Yüce Galaksi BAşkanımız arasındaki kişisel bağlantı.

Ve bu bağlantı kanıtlanırsa bir suç oluşturuyor.
Tahmin ederim, başta bölücü Kürtler ve batılı gizli servisler harıl harıl kanıtlar peşinde geziyor.

Bunun dışında MIT'in adam kaçırdığı, işkence yaptığını yalnızca ulusal basında yer alan haberleri takip ederek benimde bildiğim ve zaman zaman dikkat çektiğim bir konudur.
Şu meşhur siyah Mersedeslerle yapılan adam kaçırmalar kaçırmalar var ya işte o.

Peki ya MIT görevlileri bu suçları neden işliyorlar?
Milli güvenlik gerekçesiyle mi?
Hayır, Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'nın, ailesinin, yakın çevresinde yer alan AKP'li suç ortaklarının suçlarını gizlemek, yeni suçlar işlemeleri için bütün bu faaliyet.
Sayısız anayasal, yasal suç
Ve bu devlet görevlileri de aynı zamanda bütün bu suçların ortağı olmaktalar.
Bakın adamlar ne diyor?

"Özel Faaliyetler Daire Başkanlığı AKP hükümetini ve Erdoğan'ı ayakta tutan bir yapıya sahiptir "

Ve doğru diyorlar.

Ayrıca yine başka kanallarda da, MIT içerisinde böyle bir grubun eski Zırhlı Birlikler arazisinde bir çiftlik evinde böylesi yasa ve ahlak dışı faaliyetler yürüttüğünü de okumuştum.
Demek ki, böylesi bir güvenli ev, ya da işkence hane de Gazi Çiftliğinde varmış, bu da yeni bir haber.

Düşman bu bilgilere sahip.
Müsaade edin biz de artık bilelim.
Sizler de bilin.

Ve şunu herkes bilmeli ve hatırlamalı, yasalar herkesi bağlar.
İşkence, adam kaçırma, öldürme gibi gizli! operasyonların hepsi de suçtur.
Ne MIT ne polis, ne de başka bir devlet kurumunun suç işleme ayrıcalığı, hakkı yoktur.

Devletin ne şartlarda adam öldürebileceği, buna kimlerin yetkili olduğu, bu yetkilerin nasıl kullanılacağı da ayrıntılı şekilde yasal mevzuatta yer almaktadır.
Biz buna kısaca SAVAŞ diyoruz, ve onun hukuku da bizim mevzuatımızda anlatılmıştır.

Devran döner, ve bir gün tıpkı Ziverbey İşkencehanesi, ve işkencecileri gibi bu suçların da failleri ortaya dökülür.
İşte o gün geldiğinden yanınızda Yüce Galaksi Başkanı olmayacak.
Ben herkese kuvvetle şunu öneririm.
Lütfen KRALDAN ÇOK KRALCI OLMAYIN.

Yarın ofsayta düştüğünüzde çok sıkıntı yaşarsınız.

Kesin olan bu ülkede bir gün çok uzak olmayan bir gelecekte tarihi bir hesaplaşma yaşanacaktır.

SUÇ DEVLET SIRRI OLMAZ!
DEVLET ADAMLARININ SUÇLARI DA DEVLET SIRRI OLMAZ..
Bunu sakın unutmayın.

Ebu Cemal: Yolu ayarladık. S&#;r&#;lm&#;ş tarlanın yanındaki kanalın &#;st&#;nde bek&#;i var. Adamlar orada n&#;bette. Oradan &#;ıkaracağız.

İlhami: &#;ok kişi var, gelsinler mi?

Ebu Cemal: Adam başı 40 milyona razı ettik. Başka şof&#;r g&#;nderdim. Yaşar sadece getirecek, milyon alacak. Askerin yanından ge&#;irecek.

İlhami: Ben yolunu g&#;reyim. Hoşuma giderse kendisine uyarım.

Ebu Cemal: S&#;r&#;lm&#;ş tarla tarafına gidiyoruz. &#;abuk olsunlar, 2 saat kaldı n&#;betin bitmesine.

'ELİME GE&#;SİN KAFASINI KESECEĞİM'

İlhami Balı'nın 23 Nisan g&#;n&#; yaptığı bir konuşmada sınırdan ge&#;erken yakalanan IŞİD'liler ile ilgili k&#;yl&#;leri tehdit ettiği ortaya &#;ıktı. G&#;r&#;şme ş&#;yle;

İlhami: Tel Ahmar k&#;y&#;n&#;n hepsi şerefsiz, onun bunun &#;ocuğu. Eğer oraya iki tane bomba atmazsam şerefsizim. Tel Ahmar k&#;y&#;nde yaşayan şerefsizlerin hepsi ile g&#;r&#;ş&#;r&#;m. Tel Ahmar'dan bir tanesi benim elime ge&#;sin, kafasını keseceğim. Sen bana desen asker olmadığını ben 12 kişi birden getirtmem.

Ebu Cemal: Telde sorun oluyorsa, istihbarat olabilir. Birşey yapamıyoruz tele. İki askere alıyoruz biz. Teldekiler hep b&#;yle konuşuyor. Ne tarafa g&#;ndersek, tel sıkı, istihbarat var, sivil var diyorlar.

İlhami: &#;zbekistan'dan gelmiş, T&#;rkistan'dan gelmiş. Bin metre kala adamı yakalat. Sizin hatanız var. Yol sağlam değilse getirtmeyin. Bu ka&#;ak&#;ı 5- 10 kuruşa bakmasın. Getirtme, Antep'te onlara bakacak yerim, ekmeğim, param var. Ben bakarım onlara. Bize yol aramayın, istemiyoruz. 3- 5 kuruşa adamları yakalatıyorsunuz. Sağlam &#;alışmıyorlar, o zaman &#;alışma bu serefsizlerle.

'T&#;RK ASKERİ ŞEREFSİZ'