galatasarayın en kötü sezonu / Galatasaray (futbol takımı) sezonları listesi - Vikipedi

Galatasarayın En Kötü Sezonu

galatasarayın en kötü sezonu

Galatasaray'dan son 17 sezonun en iyi performansı

Spor Toto Süper Lig'in 21. haftasında deplasmanda Bitexen Giresunspor karşısında aldığı galibiyetle son dönemdeki etkili performansını sürdüren Galatasaray, teknik direktör Okan Buruk yönetiminde tarih yazıyor.

Sezon başında teknik direktörlük görevine Okan Buruk'u getiren ve kadrosunu da Leo Dubois, Lucas Torreira, Fredrick Midtsjö, Dries Mertens, Milot Rashica, Sergio Oliveira, Juan Mata ve Mauro Icardi gibi önemli oyuncularla takviye eden sarı-kırmızılı kulüp, yaptığı tercihlerin karşılığını görmeye devam ediyor.

🟡🔴 GALATASARAY HABERLERİ

Teknik direktör Okan Buruk idaresinde Spor Toto Süper Lig'de 10 ve Ziraat Türkiye Kupası'nda 3 olmak üzere 13 maçlık galibiyet serisi yakalayan Galatasaray, bu başarısıyla yeni rekorlara imza attı.

Süper Lig'in, profesyonel olarak oynanmaya başladığı 1959'dan itibaren resmi maçlarda 1987-1988 sezonunun son bölümü ile 1988-1989 sezonunun ilk haftalarında ulaştığı 13 maçlık galibiyet serisini egale eden sarı-kırmızılı takım, aynı zamanda lig tarihinde bir sezon içerisinde ilk kez üst üste 10 maç kazanma başarısı gösterdi.

Okan Buruk, Galatasaray'da da 13 maçlık galibiyet serisiyle Mustafa Denizli'nin rekoruna ortak olurken, ligde de bir sezon içinde en uzun galibiyet serisi yaşayan ilk teknik direktör de oldu.

Son 17 sezonun en iyi performansı

Galatasaray, Süper Lig'de ilk 20 maçı itibarıyla son 17 sezonun en iyi performansını sergiledi. Sarı-kırmızılı takım, ligde 15 galibiyet, 3 beraberlik ve 2 mağlubiyet sonucunda 48 puan topladı.

📊 SÜPER LİG PUAN DURUMU

Galatasaray, ligde en son 2004-2005 ve 2005-2006 sezonlarında ilk 20 maçta 48 puan elde etmişti. Sarı-kırmızılı ekip, bu sezonlardan önce en fazla puanı ise 1999-2000'de (51 puan) almıştı.

Deplasman performansıyla göz dolduruyor

Galatasaray, son yıllarda kötü bir grafik çizdiği deplasman maçlarında bu sezon farklı bir performans ortaya koyuyor. Süper Lig'de bu sezon konuk olarak çıktığı 11 maçın 8'ini kazanan, 2'sinde berabere kalan ve sadece birini kaybeden sarı-kırmızılı ekip, hanesine 26 puan yazdırdı.

Sarı-kırmızılı ekip, geçen sezon Süper Lig'de deplasmanda oynadığı 19 maçta ise sadece 4 galibiyet elde etmişti. 7 maçı berabere bitiren ve rakiplerine dış sahada 8 kez mağlup olan Galatasaray, söz konusu maçlarda 19 puan alabilmişti.

Ligin en az gol yiyen takımı

Bu sezon savunma performansıyla da dikkati çeken Galatasaray, Süper Lig'in en az gol yiyen takımı unvanına sahip. Sarı-kırmızılı takım ligde çıktığı 20 maçta rakip ağları 42 kez havalandırırken, kalesinde ise 14 gol gördü.

Galatasaray, ligdeki 20 maçın 9'unda kalesini gole kapatmayı başardı. Sarı-kırmızılı ekip, özellikle son 4 maçta hücumda ve savunmada etkili performansıyla dikkati çekti.

Söz konusu dönemde Fenerbahçe maçını 3-0, Atakaş Hatayspor ve Bitexen Giresunspor karşılaşmalarını 4-0'lık skorlarla kazanan Galatasaray, Fraport TAV Antalyaspor'a 2-1 üstünlük kurdu. Sarı-kırmızılı ekip, bu 4 maçta 13 gol atarken, kalesinde sadece bir gol gördü.

TARİHİN EN KÖTÜ SEZONU

31981-1982 SEZONU

1981-1982 SEZONU

32 maçta 10 galibiyet, 12 beraberlik, 10 yenilgi aldılar.26 gol atıp 26 gol yediler ve 32 puanla ligi 11. sırada bitirdiler.

42003-2004 SEZONU

2003-2004 SEZONU

34 maçta 15 galibiyet, 9 beraberlik, 10 mağlubiyet aldılar.56 gol atıp, 47 gol yediler ve ligi 54 puanla 6. sırada bitirdiler.

52010-2011 SEZONU

2010-2011 SEZONU

23 maçta 10 galibiyet, 2 beraberlik, 11 mağlubiyet aldılar.26 gol atıp 29 gol yediler ve ligin bitimine 11 hafta kala tarihin en kötü sezonunu yaşatmış oldular.İşte bu sezon ligde kaybedilen maçlar:

Galatasaray şampiyon: Hezimet sezonundan zafere giden yolun öyküsü

Galatasaray kupayı kaldırdı

Kaynak, Getty Images

Haber bilgisi
  • Yazan, Burak Abatay
  • Unvan, BBC Türkçe

Süper Lig’in 36’ncı haftasında şampiyonluğu kesinleşen Galatasaray, dün oynadığı derbide de Fenerbahçe'yi 3-0 yendi ve şampiyonluk kupasını kaldırdı.

Sarı kırmızılılar bununla birlikte 1959 yılından beri oynanan Süper Lig’de 23’üncü kez şampiyon oldu.

Fotoğraflarla Galatasaray'ın şampiyonluk kutlamaları

2021-2022 sezonunda çok kötü bir performans sergileyen Galatasaray'ı bu yıl şampiyonluğa taşıyan yolda neler yaşandı? Futbol yazarları, Galatasaray'ın bu yılki başarı öyküsünü BBC Türkçe'ye anlattı.

Yönetim kriziyle gelen yenilik

2021-22 sezonunda ligi 13’üncü sırada tamamlayarak bir hezimet yaşayan Galatasaray, sezon ortasında önce kulübün efsane ismi Fatih Terim'le, sezon sonunda da Domenec Torrent ile yollarını ayırdı.

UEFA Avrupa Ligi Son 16 Turu’na kadar yükselmesine rağmen Mart 2022’de yapılan mali genel kurulda kulüp başkanı Burak Elmas ve yönetiminin faaliyetleri mali yönden ibra edilirken, idari yönden ibra edilmedi. Elmas olağanüstü seçim kararı aldı. Seçim, mahkeme kararıyla iki kez iptal edilmesinin ardından Haziran 2022’de yapılabildi.

Bu seçimde Dursun Özbek, rakibi Eşref Hamamcıoğlu'nu 135 oy farkla geçerek yeni sezon öncesinde başkanlığa seçildi. Özbek, futbol yönetiminin başına da Erden Timur’u getirdi.

Hemen ardından da Torrent’den boşalan teknik direktörlük koltuğuna kulübün eski futbolcularından ve Başakşehir ile de şampiyonluk yaşamış Okan Buruk getirildi.

Kulüpteki değişim sadece bununla da sınırlı kalmadı ve Marcao, Mostafa Mohamed, Mbaye Diagne, Ömer Bayram, Alexandru Cicaldau ve Patrick van Aanholt gibi isimlerle vedalaşıldı.

Başta Mauro Icardi, Dries Mertens, Lucas Torreira, Sérgio Oliveira, Juan Mata ve Haris Seferovic gibi yıldız isimler transfer edilirken, Léo Dubois, Fredrik Midtsjø, Milot Rashica ve Yunus Akgün gibi isimler de kadroya dahil edildi.

Transfermarkt verilerine göre yönetim transferlere yaklaşık 47 milyon euro harcadı. Bunun karşılığında ise giden futbolculardan sadece 14,5 milyon euro kazanabildi.

Transfer politikaları

BBC Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan futbol yazarları, sezon başlarken yapılan bu yıldız transferlerinin şampiyonlukta önemli bir katkısı olduğu görüşünde.

Galatasaray’ın yaptığı transferlerle uzun zamandır ligde görülmeyen bir yıldızlar karması takım yarattığını ifade eden Hürriyet yazarı Banu Yelkovan, “Bu kadar çok yıldızın bir arada olması her zaman işleyen bir formül olmasa da, bu sezon Galatasaray’da kesinlikle işe yaradı” diyor.

Tivibu Spor’dan Rezzan Yetiş de, bu sezonki yönetim başarısındaki aslan payını transferlere veriyor.

Yönetimin, takımın ihtiyaçlarına göre uygun takviyeler yaptığını dile getiren Yetiş, yıldız isimlerle taraftar motivasyonunun da yükseltildiğini söylüyor:

“Ki bu yıldızlar, ‘Türkiye'ye tatil yapmaya gelen’ klişesinin dışında olan isimler. İtalya'dan gelirken ‘bitmiş’ gözüyle bakılan Mertens, orta sahanın beyni oldu. Juan Mata, çoğu zaman yedek kalmasına rağmen katkı sağladı ve liderlik yaptı. Yönetilmesi zor olarak görünen süperstar Icardi, biraz geç adapte olsa da şampiyonluk yolunda büyük rol üstlendi. Rashica, Torreira ve Oliveira takımın belkemiği oldu.”

Socrates Dergi’den Emre Özcan da İngiliz kulübü Arsenal’den transfer edilen Lucas Torreira’ya ayrı bir pencere açarak takım için sezonun açık ara en yıldızlaşan oyuncusu olduğunu savunuyor.

Ardından da Icardi’nin geldiğini belirten Özcan, “Bu iki oyuncu inanılmaz performans gösterdi. Nelson bu sene gelmese bile savunmanın lideriydi. Raschica harika dengeleyici oldu Kerem’in ters kenarında. Mertens ve Oliveira her ne kadar son 1-2 ayda biraz düşseler de sezonun çok kritik aşamalarında çok büyük maçlardaki performansları belirleyici oldu” değerlendirmesini yapıyor ve Galatasaray’ın ağırlıklı bir şekilde yabancılarıyla şampiyonluğa gittiğini ifade ediyor.

Icardi, şimdiye kadar 22 gol ve 8 asistlik performansıyla takımın skor yükünü sırtladı. Raschica 6 gol ve 6 asistle öne çıkan diğer bir yabancı isim oldu. Sezon boyu ilk 11’de çok fazla forma şansı bulamasa da özellikle maça sonradan girip son dakikalarda kaydettiği gollerle fark yaratan bir isim de 37 yaşındaki Bafétimbi Gomis oldu.

Sezon sonuna doğru kadroda hiç şans bulamadığı için teknik direktör Okan Buruk’la sorun yaşayan Gomis, 10 gol 3 asistlik bir katkı sundu.

Okan Buruk’un yıldız yönetimi

Gomis’le yaşanan sorun haricinde kamuoyuna yaşanan başka bir kriz olmadı. Bu durum da yine spor yazarlarının 49 yaşındaki Okan Buruk’un kadro yönetimi konusunda takdirini topladı.

Özcan, Buruk’u takım içi dengeleri koruma ve egoları idare etme noktasında “kusursuz” olarak tanımlıyor ve şöyle devam ediyor:

“Mertens, Icardi, Torreira, Oliveira, Kerem ile birlikte Nelson, Midjtö, Mata’yı sezon boyunca hiç sıkıntı yaşamadan, en azından dışarıya yansıyan bir sıkıntı göstermeden idare etti. Saha içinde olduğu kadar dışındaki mahirliği belki de daha çok konuşulması gereken tarafı Okan Buruk’un.”

Yetiş de Buruk’un soğukkanlılığını öne çıkaran futbol yorumcularından birisi.

“Forma adaletini çok iyi sağladı” dediği Buruk’un bu kadar yıldız oyuncuyu bir arada yönetebilmesinden, yeri geldiğinde çok önemli isimleri yedekte tutmasına rağmen hiçbir oyuncusunu küstürmemesinden övgüyle söz eden Yetiş şöyle devam ediyor:

“Buruk’u göreve geldiğinde çok fazla eleştiren olmuştu. Özellikle Fenerbahçe'nin yarışı önde götürdüğü dönemlerde Buruk'un Galatasaray'da teknik direktör olmaya yeterli görünmediği yönünde yorumlar gündeme gelmişti. Ama Buruk genel olarak soğukkanlı bir hoca. Belli ki bu yorumlara kulağını çok iyi kapatıp tamamen saha içinde kalabilmeyi başardı.”

Yıldız oyuncularla olan ilişkisini vurgulayan Yelkovan da Buruk’un “takımı oluşturan oyuncuların yedek kalsalar bile küsmediği ve galibiyet sevincinin parçası olduğu bir atmosfer yaratmayı başardığından” söz ediyor.

Eurosport Yayın Yönetmeni Bağış Erten’e göre kulüp yönetiminin Okan Buruk’a güvenmesi bir hayli önemliydi.

Bunun Türkiye’de zor olduğunu düşünen Erten, “Malum, yerli, genç, camianın çocukları genelde hızlı yıpranır. Öyle olmadı” diyor.

Uzun galibiyet serisi

Galatasaray, Giresunspor galibiyeti, bir hafta ardından gelen Trabzonspor beraberliği ile aslında sezona çok da moralli başlamadı.

Üzerine Ekim ayında oynadığı üç maçta alınan bir mağlubiyet ve iki beraberlik de Okan Buruk’un eleştirilerin hedefine oturmasına neden oldu.

Yelkovan, hocanın bu dönemde “Galatasaray’a hazır olmadığı taktiksel olarak da yetersiz kaldığı” yönünde eleştirildiğini anımsatıyor. Ancak Buruk’un bu eleştirilerden etkilenmediği ya da etkilense bile belli etmediğini söylüyor.

Türkiye’de üç büyükler dışında şampiyon olan sayılı teknik direktörlerden biri olduğunu belirttiği Buruk’un azımsanmayacak düzeyde futbolculuk kariyerine sahip olduğunu söyleyen Yelkovan, “Ancak o da sürekli kendisini kanıtlamak zorundaydı…Bizim futbol kültürümüz eleştiri üzerine kurulu” diyor.

Nitekim öyle de oldu. Galatasaray 28 Ekim’de 2-0’lık galibiyet elde ettiği deplasmandaki Karagümrük maçının ardından üst üste 14 maç galibiyet elde etti. Takım bu seride 39 gol kaydetti.

Şampiyonluk yarışındaki Fenerbahçe’nin de aynı dönemde yaşadığı puan kayıplarıyla önce liderliği devralan Galatasaray, yüksek moralle yoluna devam etti.

Bu süre içerisinde önce evinde Beşiktaş’ı yendi ve daha sonra da Emre Belözoğlu’nun çalıştırdığı Başakşehir’i de 7-0 gibi farklı bir skorla mağlup ederek tabir yerindeyse “gövde gösterisi” yaptı. Kadıköy’deki 3-0’lık Fenerbahçe galibiyeti de sezon başında sarsılan moralleri en yüksek noktaya çıkardı.

Dünya Kupası arası ve depremler

Ancak dünya futbolu, bu sene Kuzey Yarım Küre’de ilk kez kış mevsiminde oynanan Dünya Kupası ile Ocak ayında bir aylık ara verdi. 6 Şubat’ta Türkiye’yi vuran ve 11 ili etkileyen depremler de ligin bir süre daha durmasına neden oldu.

Erten, Sarı-Kırmızılılar için bu sezon başında her şeyin çok da düzgün gitmeyeceği hissinin olduğunu söylüyor.

İlk dokuz maçın beşinde galip gelemeyen takımın transferlerle ve oyun düzenini oturmaya başlamasıyla açıldığını belirten Erten, “Sonra da gerisi geldi. Sanırım bu çıkışta meydan okuyan galibiyet Başakşehir karşısında alınandı. Deplasmanda 7-0'lık skorla Dünya Kupası arasına gitti Cim Bom. Bu galibiyet sanki o dönemi iyi değerlendirebilmesi için bir ön ödeme gibi geldi” diyor.

Yelkovan verilen bu araların momentum yakalamış takımları genelde kötü etkilediği, düzeltilmesi gereken noktaları olan takımlar için ise bir avantaj yarattığı kanaatinde.

Depremin ardından Gaziantepspor ve Hatayspor ligden çekildi. Bu iki takımla oynanacak maçlarda rakip takımlar hükmen galip kabul edildi. Beşiktaş’ın bu konuda itirazları olsa da değişen bir şey olmadı.

Hatayspor ve Gaziantep SK’nin oyuncuları başka takımlara dağıldığını dile getiren Yelkovan, “Dengeler değişti. Zaten bir hafta bay olan bir sezonda bu eksik maçlar da eklenince bazı takımların konsantrasyonu iyice dağıldı” değerlendirmesini yapıyor.

Dünya Kupası arası öncesinde oynadığı futbolla beğeni toplayan ve ligi lider götüren Fenerbahçe bu aranın ardından bekleneni veremedi.

Depremlerin yarattığı psikolojik etkiyi “O noktadan sonra devam edebilmek çok zordu” diyerek vurgulayan Yetiş ise Dünya Kupası arasından en kötü dönen takımın ise Fenerbahçe olduğu düşüncesinde.

Futbol kamuoyunda Fenerbahçe’nin rekor kırararak şampiyon olacağı yönündeki tahminleri anımsatan Yetiş, “O takım ne oldu da şampiyonluk yarışında havlu atar kıvama geldi, hala çözemedim” diyor.

Özcan ise “hesaplanabilir bir ara değildi” dediği deprem arasından sonra özellikle ilk 1 ay Galatasaray’ın sıkıntılar yaşadığını ifade ediyor ve şöyle devam ediyor:

“Ama Galatasaray bir şekilde oralarda kazanmayı başardı. Sonra puan kayıpları geldi ama 14 maçlık galibiyet serisinden sonra biraz da olması gereken puan kayıplarıydı. O nedenle iki arada da çok hasar almadan çıktığını söylemek lazım.”

Rakipleri ne yaptı?

Son sezonun şampiyonu Trabzsonspor’un unvanını koruyacak performans gösterememesi, Beşiktaş’ın ise bekleneni verememesi şampiyonluk yarışında Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yalnız kalmasına neden oldu.

Fenerbahçe maç başına 2,23 puan ortalamasıyla mücadele ederken Galatasaray ise 2,41 puan ortalaması elde etti.

Yetiş, Galatasaray’ın sezon içerisinde kaybettiği puanlarla zaman zaman rakiplerine liderlik fırsatı verdiğini ancak özellikle Fenerbahçe’nin bu fırsatları tepmesinin Galatasaray’ın da bir noktadan sonra aklını başına getirdiğini söylüyor:

“O yüzden söz konusu başarıda payın yüzde 51'e yüzde 49 Galatasaray'da olduğunu söyleyebilirim.”

Özcan, Yetiş’le Fenerbahçe’nin fırsatları değerlendirmediği noktasında hemfikir ve Galatasaray’ın Konyaspor ve Beşiktaş maçlarındaki puan kayıpları karşısında Fenerbahçe’nin gereken reaksiyonu gösteremediğini düşünüyor.

Bunun aksinin gerçekleşmesi durumunda sezonun daha farklı bitebileceğinin altını çizen Özcan, “Ama genel itibarıyla asıl kredinin sarı kırmızılıların genel performansıyla alakalı olduğunu düşünüyorum” diyor.

Şampiyonluğun hem Galatasaray’ın başarısı hem de rakiplerinin zayıflığı olduğunu söyleyen Yelkovan, Galatasaray’ın rekor serisinin sadece puan farkını değil, psikolojik üstünlüğü de eline geçirmesinde önemli faktör olduğu yönünde bir değerlendirme yapıyor.

Yelkovan, diğer takımlar için o dönemde normal bir sezonda aslında iyi sayılabilecek sonuçların, Galatasaray’ın bu performansı karşısında sönük kaldığını belirterek şunları söylüyor:

“Taraftarın da etkisi büyüktü. Bütün bunlar bir araya gelince aslında zayıf olmayan sonuçlar bile zayıf göründü.”

Galatasaray taktiksel olarak neleri iyi yaptı?

Banu Yelkovan’a göre Galatasaray’ın ilk 11’ini erken bulması, istikrarla oynatması, set oyunları yaratması, oyuncuların birbirlerine ve set oyunlara alışmasından doğan kimya ve sıkışan maçlarda yıldızlarla çözümü bulması saha içi ve dışında taktiksel olarak iyi yaptığı şeyler arasında.

Rezzan Yetiş Galatasaray savunmasının üst düzey bir performans sergilediğini ifade ediyor ve bunun hem orta saha oyuncularına hem de hücumdaki isimlere daha fazla özgürlük ve güven sağladığını söylüyor. Buna ek olarak da takımın kötü oynadığı maçlarda dahi kazanmayı başarması maç sonuna kadar disiplinden kopmayan bir takım görüntüsü çizdiğini belirtiyor.

Özellikle 14 maçlık galibiyet serisini işaret eden Emre Özcan ise Galatasaray’ın çok iyi bir pres ve karşılama takımı olduğunu dile getiriyor:

“Rakibi kompakt bir şekilde karşılayıp, kadro kalitesinin getirdiği öndeki yaratıcılık sayesinde çok kolay pozisyon bulan bir takım oldular. Okan Buruk, derinde bekleyen takımlara karşı set oyunlarında, her ne kadar mükemmel olmasa da, bir şekilde savunmada çok sıkıntı yaşamadan pozisyon bulan bir takım yaratmayı başardı.

“İki oyunda da Galatasaray son derece mahirdi. Zaten bence diğer takımlara göre en büyük avantajları da buydu. Oyunun iki fazında da karşılamada ve topa sahip olmada, kontrada ve set oyununda standartların oldukça üzerine çıkabilmeleri fark yarattı.”

Yönetim bu başarıyı istikrarlı olarak sürdürebilir mi?

Galatasaray, transfer harcamalarında 2017/18 sezonundan bu yana ilk kez bu sezon 40 milyon euronun üzerine çıktı.

Transfermarkt verilerine göre 2017/18’de 44,8 milyon euro harcayan sarı kırmızılı takım, buna karşın 36,71 milyon euroluk da transfer geliri elde etmişti.

Ancak transfer gelir ve giderleri arasındaki fark bu sezon çok daha büyük. Üstelik döviz kurundaki büyük yükseliş de futbol kulüplerinin borçları için çok önemli bir faktör.

Emre Özcan da kulüp yönetiminin bu yıl çok maliyetli bir kadro inşa ettiğini ifade ediyor.

Futbolculara verilen yıllık maaşları hatırlatan Özcan, “Mevcut gelirlerle bu maaşları düzenli bir şekilde vermek ne kadar mantıklı, bu tartışmaya açık” diyor.

Ancak Galatasaray’ın bu sezonki toplam maaş bütçesinin çok yüksek olmadığını, son 10 sezonun ortalamasının çok altında olduğunu da vurgulayan Özcan, düzenli başarı için, özellikle de Şampiyonlar Ligi gruplarına katılım durumunda birkaç benzer harcamanın daha yapılabileceğini, bu durumun ise “hesapların şaşmasına neden olabileceğini” söylüyor:

“Süper Lig’in mevcut konjonktüründe bu kadar pahalı, yüksek ücret alan yabancı oyuncularla gidebileceğini çok düşünmüyorum. Bir şekilde farklı yönlerden bu maaş bütçesini çok fazla aşmadan Galatasaray buralarda tutmayı başarırsa mantıklı ve sürdürülebilir olabilir.”

Rezzan Yetiş ise sürdürülebilir başarı için yönetim, teknik direktör ve kadro istikrarını vurguluyor.

Başarı varken her şeyin sürdürülebilir olduğunu söyleyen Banu Yelkovan ise Türk futboluna ilişkin şu eleştiriyi getiriyor:

“İlk tökezlemede fikir ayrılıkları ortaya çıkmaya başlar. Türkiye’de genelde olan budur.”

Cumhuriyet’in 100. yılında gelen şampiyonluk

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı sezon başında dört büyük kulüp dahil kulüpler için de sembolik bir anlam ifade etti.

Kulüpler başarı ve şampiyonluk parolası ile sezona başladı.

Galatasaray’ın 23’üncü şampiyonluğunun böylesi bir yılda gelmesinin önemini hatırlatan Banu Yelkovan, “Galatasaray Türkiye’de en çok şampiyon olan takım, son 10 senede 4 şampiyonluğu var. Bu sadece rakamsal değil, psikolojik olarak da büyük bir üstünlük sağlaması demek” diyor.

Bağış Erten ise Galatasaray’ın “en winner takımı” olduğunu savunuyor. Erten’e göre söz konusu şampiyonluk bu görüntüyü iyice perçinledi.

Erten, diğer takımlar için şampiyonluk yolunda pek çok unsur bir araya gelmesi gerekirken Galatasaray'a herhangi biri yettiğini söylüyor ve ekliyor:

“Mesela Fenerbahçe, hele de son 10-15 yıldır, ancak ve ancak bütün koşullar doğruysa kupaya uzanabilecek gibi görünüyor. Winner'lık için asıl tanım bu sanırım. Bunu Real Madrid'de de, Bayern Münih'te de görürsünüz. Başarı alışkanlığı bir kez oturdu mu, ihtimal en uzakta bile belirse odaklanabiliyor bu kulüpler. İşlerin iyi gitmesi yönünde gidiş yolunu bulmaları yetiyor.”

Galatasaray, 3 puanlı sistemde en kötü sezonunu geçiriyor

Ligin 21. haftasında Atakaş Hatayspor'a deplasmanda 4-2 yenilen Galatasaray, bu sezonki 8. yenilgisini yaşadı. Geride kalan bölümde 7 galibiyet ve 6 beraberlik bulunan sarı-kırmızılılar 27 puan toplayabildi.

Bu performans, Süper Lig'de 3 puanlı sisteme geçilmesinden sonra 21. haftalar dikkate alındığında sarı-kırmızılı takımın en kötü istatistiği olarak kayıtlara geçti.

2010-2011 SEZONUNUN GERİSİNDE

Galatasaray, söz konusu süreçte bundan önce en kötü performansını 2010-2011 sezonunun 21. haftasında 29 puan toplayarak gösterdi.

Bu sezon 21. hafta sonunda 27 puanda kalan sarı-kırmızılı takım, 8. tamamladığı 2011'in de gerisinde kaldı.

AVERAJI EKSİDE

Ligde geride kalan 21. hafta sonrasında sarı-kırmızılı takımın averajı eksi 2 olarak gerçekleşti.

Bu sezon Süper Lig'de 26 gol atan Galatasaray kalesindeki 28 gole engel olamadı. Sarı-kırmızılılar, bu istatistiğiyle haftayı -2 averajla kapattı.

Galatasaray, 3 puanlı sisteme geçilmesinden sonra 21. haftalar itibarıyla en az gol attığı 2. sezonunu geçiriyor. 2010-2011 sezonunda 21. hafta sonunda 24 kez ağları havalandıran Galatasaray, yediği 26 golle yine -2 averaja sahipti.

PENALTILAR KAÇIYOR

Galatasaray, Süper Lig'de bu sezon kullandığı 4 penaltı atışının sadece birini golle çevirebildi.

Sarı-kırmızılı takım, bu sezon ilk haftadaki GZT Giresunspor maçında 2, 10. haftadaki Beşiktaş derbisi ile 21. haftadaki Atakaş Hatayspor müsabakalarında birer penaltı kullandı.

Giresunspor mücadelesindeki ilk penaltıyı Alexandru Cicaldau gole çevirirken, ikinci penaltıdan Mbaye Diagne yararlanamadı.

Beşiktaş derbisinde Mustafa Muhammed, Hatayspor karşılaşmasında ise Patrick van Aanholt penaltı noktasından gol bulamadı.

TERİM'İN YERİNE TORRENT GELDİ

Galatasaray'da yeni teknik direktör Domenec Torrent, ilk sınavında mağlup oldu.

Sarı-kırmızılı takım, Spor Toto Süper Lig'de 2021-2022 sezonuna teknik direktör Fatih Terim yönetiminde gençleştirme projesiyle girdi. İstenilen sonuçlar alınamayınca 20. haftanın ardından tecrübeli teknik adamla yollar ayrıldı.

Galatasaray, yeni göreve gelen İspanyol teknik direktör Domenec Torrent idaresinde çıktığı ilk maçta deplasmanda Atakaş Hatayspor'a 4-2 yenildi.


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır