monash.pw ‘dan satın alınan ürünler, teslim tarihinden itibaren (7) gün içerisinde değişim yapabilmektedir.
Bir ürünün iade edilebilmesi genel olarak aşağıdaki şartlara bağlıdır:
Satın aldığınız ürünleri tahrip etmeden, kullanmadan ve ürünün tekrar satın alabilirliğini bozmadan, teslim tarihinden itibaren yedi (7) günlük süre içinde neden belirterek iade edebilirsiniz.
Kullanılmış, ambalajı açılmış, tahrip edilmiş vb. şekildeki ürünler iade edilemez.
Görüntülü DVD, Flash Disk görüntülü Eğitim Setleri vb. için; ürün kutusunda yer alan koruma bandı çıkarılmamış olmalıdır. Ürünlerin diğer yerlerinde çizik, hasar, darbe, sıvı teması vs. olmamalıdır.
Orijinal ambalaja sahip ürünlerin iadesi, orijinal ambalaj ile yapılmalıdır.
İade edilecek ürünün şirketimiz adına kesilecek bir iade faturası ile iade faturası düzenleme imkanı bulunmayan durumlarda, ürüne ait fatura ve sevk irsaliyesinin aslıyla birlikte iade edilmesi gerekmektedir. İade faturası ya da fatura ve sevk irsaliyesi asıllarının temin edilemediği durumlarda, bundan kaynaklanan KDV vb. mali yükümlülükler iade edilecek bedelden indirilir.
Üründe ve ambalajında herhangi bir yazı yazma, açılma, bozulma, kırılma, tahrip, yırtılma, kullanılma vb. durumlar tespit edildiği hallerde ve ürünün müşteriye teslim edildiği andaki hali ile iade edilememesi durumunda, ürün iade alınmaz ve bedeli iade edilmez.
İade şartlarına uygun durumlarda yapılan gönderimlerde taşıma masrafı müşteri tarafından ödenecektir.
İade edilecek ürünler PTT kargo ile kurumumuzdan aldığınız iade mağaza koduyla gönderilmelidir.
Baskısında hata bulunan, eksik, fazla veya yanlış basılmış ürünlerin iadesinde kargo ücreti geliş ve gidiş olarak monash.pw`a aittir.
Siparişin yanlış gönderilmesinden kaynaklanan değişimlerde kargo ücreti geliş ve gidiş olarak monash.pw’a aittir.
Nesimi Yazıcı
Ankara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Anahtar Kelimeler: Prof. Dr. Hüseyin Gazi Yurdaydın, Eskişehir, Seyitgazi, Akin Köyü, Ankara Üniversitesi
Hüseyin G. Yurdaydın, 10 Temmuz I'te Eskişehir ili Seyitgazi İlçesinin Akin köyünde doğdu, o sırada köyünde ancak üç sınıflı bir ilkokul bulunmakta idi. Burayı I'de bitirdi. Bir yıl aradan sonra kendi köyünün yakınında bulunan Kırka nahiyesinde beş sınıflı Bölge Yatılı ilkokulu açılmış bulunduğundan, bu okulun dördüncü Sınıfına kaydolarak yılında burayı bitirdi. Daha sonra, dedesi yerindeki büyük amcasının teşvikiyle Eskişehir'e giderek Eskişehir (Atatürk) Lisesi'nin orta kısmını I'de ta- marnladı. Lise öğrenimini ise. Milli Eğitim Bakanlığı hesabına İstanbul Erkek Muallim Mektebi'nde yatılı olarak I'de tamamladı. Bu sırada bir yıl Kars ili merkez Gazi ilkokulu'nda öğretmenlik yapan Yurdaydın, açılan sınavları kazanarak ders yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Tarih-Coğrafya Bölümü'ne girdi, 'te buradan mezun oldu ve Milli Eğitim Bakanlığınca Malatya Akçadağ Köy Enstitüsüne Tarih-Coğrafya öğretmeni olarak tayin edildi. Ancak ayni senenin Ekim ayında Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun bir kararından yararlanarak Ankara üniversitesi Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi'nin Tarih Bölümü'nün üçüncü sınıfına kaydoldu. Fakat Hüseyin G. Yurdaydın'ı burada bir sürpriz bekliyordu.
Fakülte'deki ilk yılını başarı ile tamamlayan ve tarihçiliğin ilk heyecan ve hevesi ile yaz tatilinden faydalanarak İstanbul'a Başbakanlık Osmanlı Arşivine araştırmalar yapmak üzere giren Yurdaydın'a Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı'nın İmzasını taşıyan resmi bir mektup ulaştı. Mektupta kendisinin Milli Eğitim Bakanlığı'na mecburi hizmetle yükümlü bir öğretmen olduğu ve bu hizmeti tamamlandıkça Fakülte'ye kayıt hakkinin bulunmadığı, kayıt işleminin sehven yapılmış olduğu belirtilerek. Fakülte ile İlişkisinin kesildiği ifade ediliyordu. Bunun üzerine derhal Ankara'ya dönen Yurdaydın, Fakülte'ye tekrar devam edebilmek, tabiatıyla bunun İçin de kaydını tazeletebilmek için büyük sıkıntılara göğüs germek mecburiyetinde kaldı. Gerçekten de güçlüklerle dolu bir yılın sonunda, Haziran 'da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümü bitmişti. Ancak aynı sıkıntılar bu defa da lisansüstü eğitim söz konusu olduğunda karşısına dikildi. yılında Üniversite özerkliğe kavuşmuş olduğu için, daha önceki sıkıntıları bilen Fakülte yönetimi, Millî Eğitim Bakanlığı izin vermedikçe, Yurdaydın’ın ne dışarıdan burslu olarak doktora yapmasına ve ne de Fakülte'ye asistan olarak kabul edilmesine müsaade etmiyordu. Bir yıla yakın süren bir uğraş döneminden sonra Yurdaydın, ancak burssuz olarak Fakülte dışından doktora öğrenciliğine başlayabildi. Bu sırada İnönü (Türk) Ansiklopedisi bürosunda bir yıl süre ile musahhihlik yaptı. Ancak bu defa da askerlik problemi ile karşı karşıya geldi. Kasım arasında vatanî hizmetini yedek subay olarak, okul dönemi sonrasında İngilizce sınavında başarılı olması dolayısıyla Ankara Etlik'te Muhabere Deposu'nda Tercüman olarak tamamladı. Terhisinden sonra ders yılında doktora çalışmalarına muntazaman devam edebilmek arzusuyla durumuna uygun bir iş arayan Yurdaydın, bütün bu uğraşları sırasında kendisine daima yardımcı olmuş olan hocası Prof. Dr. Şinasi Altundağ'ın Türk Eğitim Derneği Ankara Koleji'nin Lise kısmında öğretmenlik yapan eşi Fikret Hanım'ın hastalanması üzerine, burada Tarih öğretmenliğine başladı. Bu arada bir süre bir lisede Matematik dersleri de veren Yuraydın bir taraftan da Millî Eğitim Bakanlığı'nın önüne çıkardığı sayısız engelleri aşmak için mücadelesine detant etti.
İşte bu sırada aynı bakanlıktan müşfik bir el kendisine uzandı. Millî Eğitim Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürü Aziz Berker, yakın ilgisinin bir sonucu olarak Yuraydın'ı, Bursa Genel Kitaplığı'na Mayıs 'da, özellikle de buradaki yazmaların tasnifinde çalışmak üzere uzman/memur olarak tayin etti. Bu görevi sırasında Kasım 'da açılan Devlet Yabancı Dil sı- natında başarı göstererek bir üst dereceye yükseltildiğinde, Bakanlık çevreleri bu başarıyı biraz hayret, biraz da takdirle karşıladılar. Yurdaydın, Aralık 'da da, aynı yıl içerisinde açılmış bulunan ülkemizin ilk İlahiyat Fakültesi'nin asistanlık sınavlarında başarılı oldu. Nisan 'de Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde asistan olarak göreve başlayan Hüseyin G. Yurdaydın, artık akademik çalışmalarına daha düzenli bir biçimde devam edebilme imkânını bulmuştu.
Hüseyin G. Yurdaydın, Kasım 'de Bostanin Süleynıannâmesi adlı tezi ile Tarih Doktoru oldu. Daha sonra çalışmalarına devam eden Yurdaydın, Kasım 'de Kanunî Devrinin Gayr-ı Matbû Kaynakları adlı tezi ile Tarih Doçent oldu. Biz burada doktora ile doçentlik arasındaki altı yılın kısa hikâyesini vermek istiyoruz. Böylece bir cimle ile anlatılan bu uzun sürenin ne gibi sıkıntıları içerebildiği daha iyi anlaşılmış olacaktır.
O sırada geçerli olan usullere gore Yuraydın, doktorasını tamamladığı Kasım 'den iki tam yıl sonra tezini tamamlayarak doçentliğe başarabilirdi. O da öyle yaptı. Kasımında doçentlik prosedürünü başlatmak üzere müracaat etti. Yurdaydın bu aşamada yabancı dil Sınavını verdi ise de, tezi kabul edilmediğinden bir sonraki dönemi (yılı) beklemesi gerekti. sonbaharında bu defa da deneme dersinden başarısız kabul edilmişti. Bu sonuçta Yuraydın'ın hem Gazi Eğitim Enstitüsü'nden ve hem de Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesinden hocası olan Prof. Dr. Akdes Nimet Kuratın rolü olduğu söylentisi yayılmıştı. Buna göre bu sırada monash.pw Koymen, profesörlüğünü engellediği düşüncesiyle Akdes Nimet Kurat'ın Purut Seferi adil eserini tenkit eden bir yazı yazmış, bu yazı da Yuraydın'ın tertip, tanzim ve tashihiyle görevli bulunduğu ilâhiyat Fakültesi Delgisinde yayınlamıştı. Akdes Nimet Kurat bu yazıdan Yurdaydın'ın kendisini önceden haberdar etmesi gerektiğini düşünüyor ve bunu yapmadığı İçin de ona olan kırgınlığını herkesin önünde ifade ediyordu. Deneme dergisindeki başarısızlıkta Akdes Nimet Kurat Bey'in bu tutumunun etkili olduğu söylentisi o sırada yayılmıştı. Nitekim bugün burada isimlerinden bahsettiğimiz bütün diğerleriyle birlikte kendisi de Allah'ın rahmetine kavuşmuş olan şair/ilahiyat Fakültesi Klasik Türkçe Dini Metinler hocası Rıfkı Mehil Meriç Bey bu olayla ilgili olarak şu beyitle tarih düşürmüştü:
Mısrâ-ı talrihini üçe taksim eyledim.
Sâl-i izmihlalini bulmak için aldim birin
Kirimi ithal edince çıkdı yek tarih tamam
Kimse etmez bir Tatarın bir Tatara ettiğin
(Tarih Burada Rıfkı Bey. Akdes Bey'in Yuraydın'ın Tatar asıllı olduğunu zannettiğini vurgulamak istiyor).
Ertesi yıl Yurdaydın doçent olunca bu defa da yeni bir dörtlükte doçentligine tarih düşüren Rıfkı Bey;
Dehalet eyledi Hüseyin-i mazluma
Kavuşmak istedi zira sürüra Yurdaydın.
Bu yıl etti dersinde tarh-ı kıvâm
Düçent olup erdi huzüra Yurdaydın ()
Hüseyin Gazi Yurdaydın Mart 'da Profesör oldu ve Temmuz 'da emekli oluncaya kadar Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde görev yaptı.
Prof. Dr. Hüseyin G. Yurdaydın, tamamı Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde geçen kırk yılı aşkın akademik hayatı içerisinde, gerek fakültesinde ve gerekse üniversitesinde çok değişik İdarî ve ilmi faaliyetlerde bulunmuştur. Bunlar arasında; Fakülte Kurulu, Yönetim Kurulu üyelikleri, Bölüm Başkanlığı, Türk ve İslâm Sanatları Araştırma Merkezi Müdürlüğü, Üniversite Senatosu Üyeliği, İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı (Kasım Kasım ) v.b. saymamız mümkündür.
Prof. Dr. Hüseyin G. Yundaydın, A. Ü. İlâhiyat Fakültesi'nde Türk-İslâm Tarihi, İslâm Kurumlan Tarihi, Paleografi- Epigrafi gibi dersler okuttu. İslâm Kurumlan Tarihi Kürsüsü'nü kurdu. Yurdaydın, kendi fakültesi dışında Konya ve Kayseri Yüksek İslâm Enstitüleri'nde, Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nde dersler verdi. Ülkemizde başta Osmanlı Tarihi sahasında olmak üzere çok sayıda değerli ilim adamının yetişmesine değişik aşamalarda önemli katkılarda bulundu. Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da çeşitli merkezlerde inceleme ve araştırmalarda bulundu, konferanslar verdi. Bunlar arasında hemen hatırlayabildiğimiz birkaçı şunlardır: ders yılında Araştırma Görevlisi olarak Kanada'nın Montreal şehrinde bulunan Mc. Gill Üniversitesi’ne bağlı İslâm Araştırmaları Enstitüsü'nde görev yaptı. yılında üç ay süre ile Viyana Millî Kütüphanesi'nin Türkçe Yazmalar Bölümü'nde araştırmalarda bulundu. 'de Ankara Üniversitesi'nin sağladığı imkânlarla bir yıl süreyle tekrar Viyana Milî Kütüphanesi'nde araştırmalar yaptı. 'te İngiliz Kültür Heyeti'nin sağladığı imkânlarla ikibuçuk ay süreyle Londra'da British Museum'un Türkçe Yazmalar Bölümü'nde araştırmalar yaptı. Aralığından itibaren üç ayı Londra'da British Museum'da, üç ayı da Paris Millî Kütüphanesi'nde olmak üzere altı ay süreyle araştırmalarda bulundu. yılında Dışişleri Bakanlığı'nca Malazgirt'in yılı dolayısıyla Pakistan'a gitti ve burada konferanslar verdi. Nisan-Haziran arasında Madrit'te bulunan Yurdaydın burada, 30 Haziran-4 Temmuz 'de toplanan (Cuenca, İspanya) Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Dönemi IV. Kongresi’nin hazırlık çalışmalarını gerçekleştirdiği gibi, Madrit Millî Kütüphanesi'ndeki Türkçe yazmaların katalogunu hazırladı. ders yılında Roma'da bulunan Katolik Gregoriana Üniversitesi'nde bir yarıyıl misafir profesör olarak Türk-İslâm Tarihi dersleri verdi.
Prof. Dr. Hüseyin G. Yurdaydın, arasında Türk Tarih Kurumu Asli Üye'liğinde bulunmuş, bu sure içerisinde Yeniçağ Araştırma ve Uygulama Kolu Başkanlığını yapmıştır. Prof. Yuraydın aynı zamanda Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Derneği'nin Türkiye Milli Komitesi Başkanlığını yapmış olup, vefatına kadar da bu derneğin Uluslararası Komite üyesi olarak kalmıştır. Ayni şekilde Kasım I'te Türk Tarih Kurumu Asli üyeliği sona eren Prof. Yurdaydın, 7 Aralık 'ten sonra Türk Tarih Kurumu Şeref üyesi olmuştur.
Prof. Dr. H.G. Yurdaydın yurt İÇİ ve yurt dışında, millî ve milletlerarası çok sayıda kongreye tebliğle katılmış, bunlar meslektaşları arasında büyük ilgi ile karşılanmışa. Şimdi kendisinin de yardımlarıyla düzenlediğimiz yayılarının bir listesini tatili sırası içerisinde vermek istiyoruz. Bununla birlikte kırk yılı aşan bir akademik hayatin değişik zamanlarında, muhtelif yerlerde yayınlanan çalışmaların tamamının burada bulunamayabileceğini de belirtmemiz yerinde olacaktır. Bu vesile ile üzerinde durulabilecek bir husus da. Prof. Dr. Hüseyin G. Yurdaydın'ın yayınlarının uyandırdığı ilgi konusu- dur. Ben de bir öğrencisi olmakla daima öğündüğüm hocamın, şu veya bu çalışmasının uyandırdığı ilgiyi, onlara yapılan atıfları ve yazıları tanıtma yazılarının hiç değilse bir kısmını burada sıralayabilirim. Fakat böyle bir liste, yanında yetişenlerin bile, uzun yıllar önce profesörlük düzeyine ulaştığı muhterem hocamız İçin sanki tekrar bir "yayın ve atıflar dosyası" hazırlamak gibi olmaz mıydı?
Prof. Dr. Hüseyin G. Yurdaydın, 26 Aralık I'da Rabbine kavuştu ve Ankara'da Asri Mezarlığa defnedildi. Ruhun şadolsun hocam.
PROF. DR. HÜSEYİN GAZİ YURDAYDIN’IN YAYIMIANMIŞ KİTAP, MAKALE VE TEBLİĞLERİ
(Bu yazıların özet halindeki Almanca tercümeleri hakkında bak: Prof. Dr. monash.pwtke. Die Welt des İslâm.Ill, 34, ss. )
Bu metin rahmetli hocamız hayatta iken onunla birlikte kaleme alınmış ve OTAM dergisinin 7. sayısında (s. ) yayınlanmıştır. Bu defa küçük tadiller ye bazı eklerle iktifa edilmiştir.