Gıda zehirlenmesi, kontamine (bozulmuş) gıdaları yemenin neden olduğu hastalıktır. Bakteriler, virüsler ve parazitler dahil bulaşıcı organizmalar veya bunların oluşturduğu toksik maddeler, gıda zehirlenmesinin en yaygın nedenleridir.
Bulaşıcı organizmalar veya onların ürettiği toksik maddeler, gıdaları işleme veya üretimin herhangi bir noktasında kontamine edebilir. Yiyecekler yanlış şekilde saklanır veya pişirilirse evde de kontaminasyon meydana gelebilir.
Kontamine yiyecekleri yedikten sonraki saatler içinde başlayabilen gıda zehirlenmesi semptomları arasında genellikle mide bulantısı, kusma veya ishal bulunur. Çoğu zaman, gıda zehirlenmesi hafiftir ve tedavi olmaksızın düzelir. Ama bazı gıda zehirlenmesi durumlarında hastanede tedavi gerekebilir.
Gıda kontaminasyonu yetiştirme, hasat, işleme, depolama, nakliye veya hazırlama gibi üretimin herhangi bir noktasında olabili. Zararlı organizmaların bir yüzeyden diğerine transferi yani çapraz bulaşma genellikle gıda zehirlenmesinin nedenidir. Bu durum özellikle salatalar veya diğer ürünler gibi çiğ, yemeye hazır gıdalar açısından problem oluşturur. Bu yiyecekler pişirilmediği için zararlı organizmalar yemeden önce yok edilmez ve gıda zehirlenmesine neden olabilir.
Birçok bakteriyel, viral veya parazitik ajan gıda zehirlenmesine neden olabilir. Aşağıdaki tablo, belirtileri hissetmeye başlayabileceğiniz olası zehirlenme kaynaklarından bazılarını ve organizmanın yayıldığı yaygın yolları göstermektedir.
Zehirlenme Etkeni | Semptomların başlangıcı | Bulaştıran yiyecekler ve bulaşma yolları |
Campylobacter | 2 - 5 gün | Et ve kümes hayvanları. Hayvan dışkısı et yüzeyleriyle temas ederse, işleme sırasında kontaminasyon meydana gelir. Diğer kaynaklar arasında pastörize edilmemiş süt ve kirli su bulunur. |
Clostridium botulinum | 12 - 72 saat | Düşük asitli konserve yiyecekler, uygunsuz konserve ticari yiyecekler, tütsülenmiş veya tuzlanmış balıklar, alüminyum folyoda pişirilmiş patatesler ve çok uzun süre sıcak sıcaklıklarda tutulan diğer yiyecekler. |
Clostridium perfringens | 8 - 16 saat | Etler, yahniler ve soslar. Genellikle tabaklara servis yaparken yayılır, yiyecekleri yeterince sıcak tutmaz veya yiyecekler çok yavaş soğutulur. |
Escherichia coli (E. coli) | 1 - 8 gün | Kesim sırasında dışkı ile kontamine olmuş sığır eti. Esas olarak az pişmiş kıyma yoluyla yayılır. Diğer kaynaklar arasında pastörize edilmemiş süt ve elma şarabı, yonca filizi ve kirli su bulunur. |
Giardia lamblia | 1 - 2 hafta | Çiğ, hazır besinler ve kirli su. Enfekte bir gıda işleyicisi tarafından yayılabilir. |
Hepatit A | 28 gün | Hazır besinler ve kabuklu deniz ürünleri. Enfekte bir gıda işleyicisi tarafından yayılabilir. |
Listeria | 9 - 48 saat | Sosisli sandviçler, pastörize edilmemiş süt ve peynirler, yıkanmamış çiğ ürünler. Kirlenmiş toprak ve su yoluyla yayılabilir. |
Norovirüsler (Norwalk benzeri virüsler) | 12 - 48 saat | Kirlenmiş su ile yıkanan besinler, hazır ürünler ve kabuklu deniz ürünleri. Enfekte bir gıda işleyicisi tarafından yayılabilir. |
Rotavirus | 1 - 3 gün | Çiğ, hazır yemekler. Enfekte bir gıda işleyicisi tarafından yayılabilir. |
Salmonella | 1 - 3 gün | Çiğ veya kontamine et, kümes hayvanları, süt veya yumurta sarısı. İyi pişirilmeyen yiyeceklerde çoğalır. Bıçaklar, kesme yüzeyleri veya enfekte bir gıda maddesi aracılığıyla yayılabilir. |
Shigella | 24 - 48 saat | Deniz ürünleri ve çiğ, yemeye hazır ürünler. Enfekte bir gıda işleyicisi tarafından yayılabilir. |
Staphylococcus aureus | 1 - 6 saat | Etler ve hazır salatalar, kremalı soslar ve kremalı hamur işleri. El teması, öksürme ve hapşırma yoluyla bulaşabilir. |
Vibrio vulnificus | 1 - 7 gün | Çiğ istiridyeler ve çiğ veya az pişmiş midye, istiridye ve deniz tarağı. Kirlenmiş deniz suyu yoluyla yayılabilir. |
Kontamine yiyecekleri yedikten sonra hastalanıp hastalanmamanız bulaşan organizmaya, maruz kalma miktarına, yaşınıza ve genel sağlığınıza bağlıdır. Gıda zehirlenmesi açısından yüksek riskli grup içindeki bireyler:
Gıda zehirlenmesi belirtileri kontaminasyon kaynağına göre değişir. Çoğu gıda zehirlenmesi türü, aşağıdaki belirti ve semptomlardan bir veya daha fazlasına neden olur:
Belirti ve semptomlar, kontamine gıdayı yedikten birkaç saat içinde veya günler hatta haftalar sonra başlayabilir. Gıda zehirlenmesinden kaynaklanan hastalık genellikle birkaç saatten birkaç güne kadar sürer.
Aşağıdaki belirtilerden veya semptomlardan herhangi biriyle karşılaşırsanız, tıbbi yardım alın.
Gıda zehirlenmelerinin teanısı genellikle ne kadar süredir rahatsız olduğunuz, belirtileriniz ve yediğiniz belirli yiyecekler de dahil olmak üzere sizden alınan ayrıntılı bilgilere dayanarak teşhis edilir. Doktorunuz ayrıca dehidrasyon(sıvı kaybı) belirtilerini arayacağı bir fizik muayene gerçekleştirecektir.
Belirtilerinize ve sağlık geçmişinize bağlı olarak, doktorunuz zehirlenmenin nedeni belirlemek ve tanıyı doğrulamak için kan testi, dışkı kültürü veya parazit muayenesi gibi tanı testleri yapabilir.
Bir dışkı testi için doktorunuz dışkınızın bir örneğini bir teknisyenin bulaşıcı organizmayı tanımlamaya çalışacağı bir laboratuara gönderecektir.
Bazı durumlarda, gıda zehirlenmesinin nedeni tespit edilemez.
Gıda zehirlenmesinin en yaygın ciddi komplikasyonu ciddi miktarda su ve esansiyel tuz ve mineral kaybı olarak tanımlanan dehidrasyondur. Sağlıklı bir yetişkinseniz ve kusma, ishalden kaybettiğiniz sıvıları yerine koymaya yetecek kadar su içiyorsanız, dehidrasyon sizin için bir problem olmayacaktır.
Bebekler, yaşlı bireyler ve bağışıklık sistemi baskılanmış veya kronik hastalıkları olan kişiler, yerine koyabileceklerinden daha fazla sıvı kaybettiklerinde ciddi şekilde susuz kalabilirler. Bu durumda hastaneye yatırılmaları ve intravenöz sıvı almaları gerekebilir. Çok ciddi durumlarda, dehidrasyon ölümcül olabilir.
Bazı gıda zehirlenmesi türleri, belirli insanlar için potansiyel olarak ciddi sonuçlar üretebilir. Bu sonuçlar şunları içerir:
Gıda zehirlenmesi tedavisi tipik olarak zehirlenmenin kaynağına ve belirtilerinizin ciddiyetine bağlıdır. Çoğu insanda gıda zehirlenmesi tedavi olmaksızın birkaç gün içinde düzelir, ancak bazı gıda zehirlenmesi türlerinde iyileşme daha uzun sürebilir.
Gıda zehirlenmesi tedavisi şunları içerebilir:
Kanlı ishali olmayan ve ateşi düşük yetişkinler, loperamid veya bizmut subsalisilat (Pepto-Bismol) alarak rahatlayabilir. Bu seçenekler hakkında doktorunuza danışın.
Gıda zehirlenmesi genellikle 48 saat içinde tedavi olmaksızın düzelir. Kendinizi daha rahat tutmaya yardımcı olmak ve iyileşirken dehidrasyonu önlemek için aşağıdakileri deneyin:
Gıda zehirlenmesini önlemek için evde yapabilecekleriniz:
Gıda zehirlenmesi özellikle küçük çocuklar, hamile kadınlar, anne karnındaki bebekler, yaşlı yetişkinler ve zayıf bağışıklık sistemi olan kişiler için ciddi ve potansiyel olarak yaşamı tehdit edicidir. Bu kişiler aşağıdaki gıdalardan kaçınarak ekstra önlemler almalıdır:
Gıda zehirlenmesi, çeşitli organizmalar ya da bakteri toksinleri nedeniyle bozulmuş gıdaların tüketilmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Gıdaların yanlış muhafaza edilmesi, kullanılması ya da pişirilmesi durumunda kontaminasyon meydana gelebilmektedir. Kontamine yiyeceklerin tüketilmesinden birkaç saat sonra başlayan gıda zehirlemesinin tipik belirtileri genellikle mide bulantısı, kusma ve ishaldir. Gıda zehirlenmesi çoğu hastada hafif seyreder ve tedavi gerektirmeden kendiliğinden iyileşir. Ancak ağır vakalarda tıbbi yardım için mutlaka hastanede tedavi gereklidir.
Kontamine yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi sonucunda ortaya çıkan gıda zehirlenmesinin en sık nedenleri arasında bakteriler, virüsler ve parazitler vardır. Gıdaların kontamine olmasındaki en büyük neden üretim, taşıma, depolama veya işleme esnasındaki hijyen yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Gıda zehirlenmesi üç grupta ele alınabilir.
Gıda zehirlenmesinin en yaygın nedeni olan maddeler bakteriyel toksinlerdir. Bakteriyel gıda zehirlenmesine yol açan mikroorganizmalardan bazıları Salmonella, Escherichia coli, Campylobacter ve Listeria’dır. Bu bakteriler hayvansal gıdalardan bulaşmaktadır. Dolayısıyla bakteri ile kontamine olmuş gıdaların tüketilmesi ve bakterilerin vücutta toksin salgılaması ile gıda zehirlenmesi gerçekleşmektedir.
Bakteriyel olmayan gıda zehirlenmesinin nedenleri şu şekildedir;
Virüslere bağlı bazı sindirim sistemi enfeksiyonları gıda zehirlenmesine neden olabilir. Bu enfeksiyonlar genellikle rotavirüsü, Norovirüs, hepatit A ve hepatit E virüsü kaynaklıdır.
Gıda zehirlenmesi belirtileri kaynağına ve tipine göre farklılık gösterebilmektedir. Bazı kişilerde hafif belirtiler görülürken bazı kişilerde çok ağır belirtiler görülebilmektedir. Gıda zehirlenmesinde yaygın görülen belirtiler arasında;
Bulunmaktadır.
Bu belirtiler kontamine yiyeceklerin tüketiminden saatler sonra başlayabileceği gibi bazı kişilerde günler sonra da başlayabilmektedir. Gıda zehirlenmesi şüphesinin olduğu şiddetli belirtilerin varlığında mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Hastalığın tanısı bireyin beslenme geçmişine bakılarak konulur. Doktor bireye yediği yiyecekler ve şikayetler ile ilgili çeşitli sorular sorduktan sonra dehidrasyon belirtileri mevcutsa fiziksel muayene yapar. Gıda zehirlenmesinin kesin nedenini belirlemek için kan testi, parazit muayenesi ve dışkı kültürü gibi tanı testleri gerçekleştirilebilir.
Gıda zehirlenmesinde belirtiler genellikle 1 ila 3 gün içerisinde kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak bazı vakalarda zehirlenme uzun sürebilir ve tedavi gerektirebilir. Hastalığın tedavisinde genel amaç, ishal nedeniyle vücudu etkileyen dehidrasyonun etkisini azaltmak için kaybolan sıvının vücuda yeniden kazandırılarak sıvı dengesinin yeniden sağlanmasıdır. Bu nedenle hastalar bol miktarda sıvı tüketmelidir. Gerekli durumda hastaya, vücudun ihtiyaç duyduğu elektrolitleri içeren toz karışım verilebilir. Eğer hasta karışımı ağızdan sıvı yoluyla alamıyorsa damar yolu ile sıvı desteği gerekebilir.
Bakteri kaynaklı gıda zehirlenmelerinde doktor tarafından antibiyotik kullanımı uygun görülebilmektedir. Ancak antibiyotikler sadece bakteri kaynaklı zehirlenmeler için etkili olup virüslerin neden olduğu gıda zehirlenmelerinde kullanılmaz. Çünkü virüs kaynaklı gıda zehirlenmelerinde antibiyotik kullanımı semptomları daha da kötüleştirebilmektedir. Bu nedenle tedavi sürecinde antibiyotik doktor tavsiyesi üzerine kullanılmalıdır.
Bilgi al
Yaz aylarında daha sık görülmekle birlikte yılın her zamanı da görümonash.pw her yaş grubu ve cinsiyeti etkilediğinden genel bir sağlık sorunudur. Besin zehirlenmesinin ne olduğu, belirtileri ve tedavisi hakkında aşağıdaki yazımızda merak ettiğiniz tüm bilgileri bulabilirsiniz.
Besin zehirlenmesi bakteri, virüs,parazit veya çeşitli toksinler içeren gıdaların yenmesiyle meydana gelen hastalıktır.
Besinlerin yanlış muhafaza edilmesi ve pişirilmesi, hijyenik olmayan şekilde hazırlanması,ellenmesi ve kontamine edilmesi besin zehirlenmesi etkenleri arasındadımonash.pw zehirlenmesi ve buna bağlı gelişen ishal, bulantı ve kusma gibi şikayetler çoğu zaman sağlığımız ve iş gücünde kayıpla sonuçlanmaktadır.
Besin zehirlenmesi salgın olarak da görülebilir, bir veya bir kaç kişiyi de etkileyebilir.
Sosyoekonomik seviye arttıkça besin zehirlenmesi sıklığı da düşmonash.pw ortamlar veya gıdalar besin zehirlenmesi görülme sıklığını azaltır.
Besin zehirlenmesi belirtileri, etkeni içeren gıdanın alınmasından sonra birkaç saat veya gün içinde başlayabilir. Şikayetler, zehirlenmeye neden olan gıdanın alınmasından sadece 1 saat sonra (Ömonash.pwokok aureus) başlayabildiği gibi Hepatit A virüsü enfeksiyonunda olduğu gibi 28 gün sonra da belirtiler görülebilir.
Besin zehirlenmesi sonrası belirtilerin görülme süresi çoğu zaman doktorlar için tanıda önemli bilgiler vermektedir. Bu tür bir rahatsızlık geçirildiğinde hangi durumlarda doktora gidilmesi ve hangi tahlillerin yapılması büyük önem taşımonash.pwçsizce kullanılan ilaçlar besin zehirlenmesine bağlı gelişen bazı rahatsızlıklara olumsuz etkide bulunabilir.
Doktora danışılmadan antibiyotik, ishal durdurucu ve benzeri ilaçlar kullanılmamalıdır.Çoğunlukla besin zehirlenmesi hafif belirtilerle geçer ve tedavi gerekmez.
İshal şikayeti ile gidilen bazı sağlık merkezlerinde kimi zaman herhangi bir tahlil yapılmadan direkt ilaç başlanabilmektedir.
Bu çok istediğimiz bir durum değildir. Bu tür rahatsızlıklarda tercihen bir enfeksiyon hastalıkları kliniğine başvurmakta yarar vardımonash.pwılacak muayene ve tahliller sonrası gerek görülürse tedaviye başlanmalıdır.
Beliritler çoğunlukla ani başlar etkene bağlı olarak belirtilerin görülme süresi değişiklik gösterse de en yaygın olarak 1 saat ile 3 gün içinde görülür.
Besin zehirlenmesinde en sık görülen belirtiler:
İshal kimi zaman kanlı ve bol mukuslu olabilir. Çoğunlukla besin zehirlenmesi hafif belirtilerle geçer ve tedavi monash.pw hastalık uzadığında ve ilerlediğinde aşırı sıvı kaybına bağlı dehidratasyon, yüksek ateş, baş dönmesi, bilinç kaybı gibi daha ciddi belirtiler görülebilir.
Sık kusma ve aşırı sıvı kaybı, ağızdan sıvı alımında zorluk, kanlı kusma, kanlı ishal, 3 gün ve üstü ishalin sürmesi, ileri derecede karın ağrısı veya kramplar, ve üstü ateş tarzında belirtiler vücudun dehidrate kaldığını gösterir.
Bu bulgulara ilave olarak aşırı susuzluk hissi, ağız kuruluğu, idrara çıkamama veya çok az çıkma, ağır derecede halsizlik,Baş dönmesi, bulanık görme, kas güçsüzlüğü ve karıncalanma hissi gibi nörolojik şikayetler de ilave olduğunda durumun ciddiyetini göstermektedir.
Siz veya çevrenizdeki yakınlarınızdan biri bu tür belirti ve şikayetleriniz olduğunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
İmmün sistemi (bağışıklık sistemi) zayıf olan ve immün yetmezlikli kişiler, bebekler ve küçük çocuklar, hamileler ve yaşlı bireyler daha fazla risk altındadır. Besin zehirlenmelerinde mide asiditesinin varlığı önemli bir koruyucu unsurdur. Gereksiz ve doktora danışmadan mide asiditesini azaltan ilaçların kullanılması mide asit salgısını azaltarak besin zehirlenmelerine karşı vücudumuzun direncini ırabilir.
Benzer şekilde bilinçsizce ve doktora danışmadan antibiyotik kullanımı da normal bağırsak florasına zarar vererek vücudumuzu besin zehirlenmelerine karşı savunmasız hale getirebilir.
Besin zehirlenmesine çeşitli mikroorganizmalar ve toksinler yol açmonash.pwiler, virüs ve parazitler besin zehirlenmesine yol açabilmektedir.
Besin zehirlenmesinin etkenine göre belirtilerin görülme süresi, belirtilerin şekli, hastalığın seyri, tanı ve tedavisi farklılık gösterebilmektedir.
Bu nedenle kişilerin tedavisine başlanmadan önce yapılacak muayene ve mikrobiyolojik tahliller ömonash.pw zehirlenmesine yol açan başlıca etkenler, bulaş yolları ve belirtilerinin görülme süreleri aşağıda belirtilmiştir.
Besin zehirlenmesi etkenleri belirtilerinin görülme süresine göre sıralanmıştırEtkenin vücuda girmesinden sonra en kısa sürede belirti veren etkenden daha geç sürede belirti veren etkene göre sıralama yapılması hedeflenmiştir.
Maruziyet sonrası en hızlı belirti veren besin zehirlenmesi etkenidir. Sıklıkla karşılaştığımız bir besin zehirlenmesi türüdür. Bakterinin ürettiği enterotoksin hastalıktan sorumludur.
Staphylococcus aureus bir bakteridir.Vücuda girdikten sonra 1 ile 6 saat arasında belirtileri başmonash.pw,et ürünleri, salatalar, kremalı soslar, kremalı pastalar bulaş için uygun ve bakterinin kolaylıkla üreyebildiği besinlerdir.
Proteinden zengin ve şeker içeren besinler özellikle buluşlardan sorumludur.Gıda üretiminde ve servisinde çalışanların öksürük, hapşırması sonrası bulaş ortaya çımonash.pwşa yol açan gıdanın dış görünümü, kokusu monash.pwenme her mevsimde görülebilir.
Bakterinin ürettiği toksin kusmaya özellikle neden olduğundan bu besin zehirlenmesinde kusma ön planda olabilir. Karın ağrısı,ishal ve ateş de belirtiler arasındadımonash.pwık 48 saat içinde kendiliğinden geçebilir.
Özel bir antibiyotik tedavisine gerek bulunmamaktadır. Kişinin kaybettiği sıvının yerine koyulması yeterlidir.
Bakteriyel bir besin zehirlenmesi olup 30 dakika ile 15 saat içinde zehirlenme belirtileri görülümonash.pw zehirlenme türü de Staphylococ besin zehirlenmesinde olduğu gibi kısa sürede belirti veren bir monash.pwileri de Staphylococ zehirlenmesine benzer.
Kusma 30 dakika ile 6 saat içinde kendini gösterirken ishal 6 ile 15 saat içinde belirti monash.pw süre oda ısısında beklemiş pilav ve pirinç ürünleri, soslar ve çorbalar en sık etken olan monash.pw zaman ölümcül şekilde seyredebilir.Çoğunlukla hastalık 24 saat boyunca sürer.
Belirtilerin görülmesi etkenin alınmasından 8 ile 16 saat sonra görülümonash.pwi türü olup hızlı belirti veren besin zehirlenmelerinden biridir.
Uygun olmayan sıcaklıklarda pişirilmiş gıdalar sıklıkla zehirlenmeye yol açan monash.pw ürünlerin pişirildikten sonra saklanmalarındaki hatalar da zehirlenmeye sebep monash.pwşirmeden sonra, düşük sayılarda organizma içeren gıdalar, soğutma ve depolama esnasında, gıda zehirlenmesi yapacak seviyeye ulaşır.
Etler, et suyu, güveç ve soğumayı önleyen tabak ve kaplarda uzun süre muhafaza edilmiş besinler zehirlenmelerden sorumlu olabilir
Belirtilerin görülmesi 12 ile 72 saat gibi kısa süreler olan ciddi ve son derece tehlikeli ve Clostridium botulinum bakterisine bağlı gelişen bir besin zehirlenmesidir.
Ev yapımı konserveler düşük asitli, konserveler, özensiz hazırlanmış konserveler, tütsülenmiş ve füme balık, tuzlanmış balık, alüminyum folyoda pişirilmiş patates, ılık sıcaklıkta uzun süre bekletilen gıdalar olası zehirlenme monash.pwığa ve ciddi tabloya bakterinin salgıladığı Botilinum toksini sebep olur.
Söz konusu toksin sinir sistemini tutar. Solunumu bloke ederek ölümle sonlanabilen ciddi etkiler yapabilir.
Belirtilerin görülmesi 9 ile 48 saat arasındadır. Bir bakteri türüdümonash.pwörize olmayan süt, sosisli sandviç, peynir, kontamine su ve topraktan bulaşabilir.
Temastan 12 ile 48 saat sonra belirti veren besin monash.pwine su ve kabuklu deniz hayvanlarından hazırlanan gıdalarla bulaşır. Gıda sektöründe ve üretimde çalışan kişiler de bulaş için potansiyel risk etmenidir.
Etkenin alınmasından 24 ile 48 saat sonra belirti veren bakteriyel bir besin zehirlenmesi türüdümonash.pwlar (ton balığı,patates,tavuk, makarna salatası vb), çiğ sebze, süt ürünleri, kümes hayvanları,deniz ürünleri bulaşa neden olan başlıca gıda türleridir.
Dışkıyla kontamine olmuş kirli içme suları da bulaş da etkindir.Gıda sektöründe çalışan kişilerin hijyen kurallarına dikkat etmemesi de enfeksiyonun yayılımına sebep olabilir.
Kimi zaman kanlı olabilen ishal, bulantı ve kusma, kramp şeklinde kendini gösteren karın ağrıları başlıca belirtilerdir.
Etken alındıktan 6 ile 48 saat sonra belirtiler görülür. Salmonella bakterisi yol açmaktadır.Çiğ veya az pişmiş kontamine et, kümes hayvanlarının yenmesi, süt ve süt ürünleri, salata sosları, kremalı tatlılar ve tatlı sosları, bozuk çikolata, hindistan cevizi sosları zehirlenme ve enfeksiyonun başlıca gıda kaynaklarıdır.
Gıda üretiminde çalışan kişilerin kullandıkları hijyenik olmayan kesme yüzeyleri (kesme tahtaları vb.), bıçak ve mutfak malzemeleri de bulaş etkenleri arasındadır.
Bulantı hissi, kusma, karın krampları, ishal, baş ağrısı ve yüksek ateş de başlıca belirtileri arasındadımonash.pwık 3 gün ile 1 hafta arası sürebilir. Çoğu zaman tedavisiz de iyileşmonash.pw bazı ileri vakalar yapılacak gaita ve kan tahlilleri sonrası hastaneye yatırılıp antibiyotik tedavisi alabilirler.
Virüs kaynaklı bir besin zehirlenmesi olup, etken alındıktan 1 ile 3 gün sonra belirtiler görülebilir.
Çiğ et ve hazır gıdalar zehirlenmeye etken olabilen başlıca gıdalardır. Hijyenik koşullara uymadan çalışan gıda çalışanları da bulaştan sorumlu olabilir.Kış aylarında daha sık görülmektedir.
Belirtilerin görülmesi 1 ile 8 gün arasındadımonash.pw'nin OH7 adı verilen patojenin bir suşundan kaynaklanan besin zehirlenmesi türüdümonash.pw suş özellikle sığır etinde monash.pw nedenle kontamine olmuş sığır eti en önemli bulaş kaynağıdımonash.pw dışında süt ve süt ürünleri ile kirli içme suları zehirlenmeden sorumludur.
Belirtilerin görülmesi 2 ile 5 gün arasıdımonash.pw ve kümes hayvanları bulaş ve zehirlenmeden sorumludur.Özellikle çiğ tavuk eti önemli bir risk faktörüdümonash.pw çok sağlıklı tavuk bu bakteriyi ince bağırsaklarında taşımaktadır.
Çiğ süt de önemli bir bulaş monash.pwinasyon hayvan dışkısının ete bulaşması ile olur ayrıca pastörize olmamış süt ve kontamine olmuş sular da enfeksiyona sebep olabilmektedir.
Özellikle Avrupa ülkelerinde en sık görülen ishal etkenlerinden monash.pwş( kimi zaman 40 dereceye kadar yükselebilen), yorgunluk hissi, kramp şeklinde karın ağrıları, baş ağrı ve kimi zaman kanlı da olabilen ishal en sık görülen belirtilerdir.Şikayetler 1 hafta içinde kendiliğinden de geçebildiği gibi kimi zaman antibiyotik ve destek sıvı tedavisine gerek duyulabilir.
Besin zehirlenmesine yol açabilen bir parazit türüdümonash.pwilerin görülmesi temastan sonraki 1 ile 2 hafta arasındadımonash.pw ve kontamine içme suları kaynaklı bulaş daha sıktır. Ancak özellikle kirli sularla yıkanmış gıdalar (salata ve sebzeler) besin zehirlenmesi sebebidir. Gıda sektöründe çalışanların hijyen kurallarına uymadan çalışması da enfeksiyon görülme sıklığını arttırmaktadımonash.pwşmekte olan ülkelerde daha sık görülür.
Uzun süren ishaller bebek ve yeni doğanlarda kimi zaman ölümle sonlanabilen dehidratasyona yol açabilir.
Belirtilerin görülmesi ortalama 30 gün olup bulaş sonrası en geç belirti veren besin zehirlenmesi türüdümonash.pwine su, çiğ besinler ve hijyen kuralarına uymayan gıda işleyicileri tarafından yayımonash.pw çıkan ateşi bulantı, iştahsızlık,karın bölgesinde rahatsızlık hissi, keyifsizlik, halsizlik ile başlar.
Bir kaç gün sonra ise sarılık belirtileri görülebilir.Özellikle çocuklarda klinik olarak fazla belirti vermeden de geçmonash.pw enfeksiyonu olan insanların dışkısından atılımonash.pw virüsle kontamine olmuş su ve gıdalarla hastalık ve besin zehirlenmesi gelişmonash.pw ELİSA testi ile HAV IG M saptanması ile tanı monash.pwu deniz hayvanları, meyve ve meyve suları, süt ürünleri, salata ve çiğ sebzeler,buzlu içecekler sıklıkla bulaşlardan sorumludur.Gıda sektöründe çalışanların hijyen kurallarına dikkat etmeyerek çalışması da bulaş da rol sahibidir.
İshalde diyet çok önemlidir. Tüketilen gıda ve sıvıların özenle seçimi iyileşmeyi kolaylaştırımonash.pw diyetinin temel amacı kişinin kaybettiği su ve elektrolitin yerine konmasıdımonash.pwa birlikte enerji ve besin ihtiyacı karşılanması ve bağırsakların çalışma hızını artıran posalı besinlerin azaltılması monash.pwe posasız ve yağsız gıdalar tercih edilmelidir. Posa içeriği yüksek çiğ sebze ve meyveler, kuru baklagiller ise tercih edilmeyecek ürünlerdir.
Yağsız makarna ve pirinç pilavı, pirinç lapası, yoğurt çorbası, yağsız beyaz peynir, yoğurt, muz, şeftali, havuç, haşlanmış patates ve patates püresi, haşlanmış yağsız et ve tavuk, yağsız ızgara köfte önerilen başlıca gıdalar arasındadır.Gıdalar haşlama ve fırında pişirme yöntemi ile hazırlanmalıdımonash.pw ayran, bol su, açık çay ise tüketilmesi önerilen sıvı türleridir.
Kuru yemişler, şeker ve şekerli yiyecekler, çikolata,,kaymak,mayonez, tereyağ). Sosis, sucuk, pastırma gibi şarküteri ürünleri
Şerbetler, şekerli içecekler,kayısı suyu, alkollü içecekler
Besin zehirlenmelerinde etken mikroorganizmayı saptamak için duyarlı mikrobiyolojik tahlil yöntemlerine ihtiyaç vardımonash.pw mikroskopisi, tam kan sayımı, bazı biyokimyasal tahliller, gaita kültürü ve çeşitli serolojik tanı yöntemleri çoğu zaman tanıda yeterlidir.
Besin zehirlenmesine yol açan etken konusunda laboratuvar tanısı koyulduğunda buna uygun tedavi de planlanacaktır.
Aynı zamanda bağırsak florasını düzenleyen bazı ilaçlar da besin zehirlenmesi tedavisinde önemli yere sahiptir.
Besin zehirlenmesi tedavisinde esas hedef ishal ve kusmayla vücudumuzun kaybettiği sıvı, elektrolit ve mineralleri karşılamak ve yerine koymak olmalıdır.
İshali durduran ve kesen ilaçlar ise doktor önerisi olmadan asla tercih monash.pw bu tür ilaçlarla durduğunda besin zehirlenmesine yol açan mikroorganizma ve etkenlerin dışarı atılmasında sorun olur ve bu zararlı maddeler vücudumuzda kalımonash.pw ve kusma gibi vücud reaksiyonlarının temel amacı aslında zehirlenmeye sebep olan unsurları vücudun dışına tahliye etmektir.
Bol sıvı tüketilmesi en uygun çözümdür. Ağızdan beslenmenin olmadığı ağır vakalarda ise kişi hastaneye yatırılarak damar yoluyla sıvı ve beslenme ihtiyacı karşılanmalıdımonash.pwa beraber zehirlenmeye etken mikroorganizma izole edilir ve tanısı koyulursa gerek görüldüğünde patojen mikroorganizmayı vücudumuzdan bertaraf etmek hedeflenmelidir.
Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.
Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.
Serum PON1 düzeyleri diyet, akut faz proteinleri, gebelik ve apo AI düzeyini etkileyen olaylardan etkilenmektedir 10. PON1in LDL lipid peroksidasyonu ile oluşabilen oksidatif modifikasyonunu önleyerek antioksidatif ve antiaterosklerotik rol oynadığı gösterilmiştir 11,18,19. PON1in en iyi bilinen koruyucu fonksiyonu; organofosfat sinir ajanlarını, aromatik karboksilik asit esterlerini ve insektisitleri hidrolize etme yeteneğidir 10.
ABD zehirlenme verilerine göre analjezikler, stimülan ilaçlar, antidepresanlar, kardiyovasküler sistem ilaçları, sedatif-hipnotik-antipsikotik ilaçlar zehirlenmeye en sık neden olan ajanlardır. Bu ilaçlardan analjeziklerin önemli oranda mortaliteye neden olduğu belirtilmiştir Analjeziklerden asetaminofen ve ASA; antidepresanlardan ise amitriptilin bu gruplar içinde en çok zehirlenmeye neden olan ajanlardır 2. Yapılan bazı çalışmalarda ise zehirlenmenin en sık TCAlar ile olduğu bildirilmiştir (20). Bizim çalışmamızda ise en sık maruz kalınan ajan grubu mantarlar olup (%), bunları (%) ile TCAlar izlemektedir. Çalışmamızda zehirlenme etkeni olarak en sık mantarların görülmesinin sebebi, çalışmanın yapıldığı dönemde mevsimsel ve bölgesel özelliklerden dolayı yabani mantar tüketiminin fazla olması olabilir.
Yapılan bazı çalışmalarda serum ve doku MDA düzeylerinin çeşitli hastalıklara ve ilaçların toksik etkilerine bağlı olarak arttığı gösterilmiştir. Bu hastalıklarda lipid peroksidasyonu sonucunda serum ve dokuda MDA düzeylerinde artış olmaktadır (göğüs ağrılı ve diyabetli hastalar) 21,22. PON1 düzeyleri özellikle aterosklerotik hastalık, insülin bağımlı diyabet ve ailesel hiperkolesterolemi durumlarında artabilmektedir 11. Bu nedenlerle PON1 ve MDAyı değiştirdiğini düşündüğümüz klinik durumları çalışmaya dahil etmedik.
Cengiz ve ark.ı 23 asetaminofen ve aspirin hepatotoksisitesinde lipid peroksidasyonunun rolünü araştırmak amacıyla ratlara toksik dozda intraperitoneal (IP) asetaminofen ( mg/kg) ve aspirin ( mg/kg) vermişlerdir. Daha sonra karaciğerde ve plazmada MDA düzeyleri ölçülmüştür. Sonuçta asetaminofen ve aspirinin plazma ve karaciğerde MDA düzeylerinde önemli bir artışa neden olduğu bildirilmiştir. Bu artışlar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Oak ve ark.ı 24 ratlara yüksek doz asetaminofen verilerek ( mg/kg vücut ağırlığı), kan glutatyon (GSH) ve MDA düzeylerine bakmış, 6. ve saatlerde karaciğer histolojisi incelemiştir. Asetaminofen zehirlenmesini takiben MDA seviyesinin artıp GSHnin azaldığı ve karaciğerde masif sentrilobüler hepatosit nekrozu yaptığı gösterilmiştir. Ratlara asetaminofen enjeksiyonundan iki saat sonra glutatyon glikozit (GSH-glyc) verildiğinde MDA ve GSH değişiklikleri önlenmiş ve ratların çoğunda karaciğer nekrozunun histolojik belirtileri ya tamamen kaybolmuş ya da ciddi oranda azalmıştır. Bizim çalışmamızda asetaminofen ve diğer zehirlenmelerde, MDA1 ve MDA2 değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır. Hasta grubumuzda MDA değerlerinde anlamlı bir yükselme olmamasının sebebi, asetaminofen zehirlenmesi olan hastalarımızdan toksik doz sınırını asan grubun sayısının az olması olabilir.
Lukaszewicz ve ark. 25 organofosfat, chlorfenvinphos ve insektisit zehirlenmelerinde karaciğer SOD, katalaz (CAT) ve MDAnın 1, 24 ve saatlerde konsantrasyonlarına bakmışlardır. Chlorfenvinphos zehirlenmesinden 24 saat sonra MDA düzeyleri azalmış iken 48 saat sonra MDA düzeyleri artmıştır. Bizim çalışmamızda ise organofosfat ve diğer ajanlarla olan zehirlenmelerde MDA1 ve MDA2 düzeylerinin 6. ve saat ölçümlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmemiştir.
Loguercio ve ark.nın 7 yaptığı bir çalışmada akut ve kronik alkol kullanımı olan hastaların eritrositlerinde in vivo ve in vitro olarak MDA düzeylerinin arttığı bulunmuştur. Skrzydlewska ve ark.ı 26 metanol zehirlenmesi olan ratlarda (3 gr/kg metanol) karaciğer, serum ve eritrositlerde 6, 14 ve saatler ile 2, 5 ve 7. günlerde MDA, SOD, glutatyon peroksidaz (GSH-Px), glutatyon redüktaz (GSSG-R), GSH, askorbik asit, alfa tokoferol düzeylerine bakmışlardır. Karaciğer, eritrosit ve serumda GSH-Px ve GSSG-R aktivitesi, GSH düzeyleri ve askorbik asit konsantrasyonlarının azaldığını, MDAnın ise arttığını göstermişlerdir. SOD ve alfa tokoferolün ise eritrositlerde azaldığı gösterilmiştir. Zentella ve ark.ı 27 NSAİ ilaç olan piroksikamın, etanol ile akut zehirlenmiş tok ratlarda karaciğer MDA ve GSH seviyeleri ile kan triaçilgliserol ve etanol düzeyleri üzerine olan etkilerini araştırmışlardır. Piroksikamın aç ratlarda rapor edildiği gibi, tok ratlarda da etanol verilmesine bağlı oluşan kandaki etanol konsantrasyonunu azalttığını, triaçilgliserol ve MDAnın hepatik artışını inhibe ettiğini göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda ise akut alkol alımını takiben MDA1 ve MDA2 düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Akgür ve ark.nın 28 akut organofosfat zehirlenmesi olan 28 hasta üzerinde yaptıkları bir çalışmada PON1 düzeyleri ile akut zehirlenmeler arasında bir korelasyon olduğu ve bu korelasyonun kronik zehirlenmelere göre daha düşük olduğu görülmüştür. Sozmen ve arkadaşlarının 29 organofosfat zehirlenmesi olan vakalar üzerine yaptıkları bir çalışmada, PON1 düzeylerinin ve alloenzimlerinin organofosfat zehirlenmelerinde önemli role sahip olduğunu ve arttığını tespit etmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise tüm hasta gruplarında PON ile PON düzeyleri arasında istatistiksel alarak anlamlı fark bulunamamıştır.
Özaras ve ark.nın 30 24 rat ile yaptıkları bir çalışmada, etanolun serum AST, ALT ve serum-doku MDA düzeylerini yükselttiği ve karaciğer hasarını arttırdığı, bunun da N-Asetil Sistein ile azaldığı gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda ise etanol alan hastalarda AST1, AST2, ALT1, ALT2, MDA1 ve MDA2 değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır.
Larrey ve ark.ı 31 yaptıkları bir çalışmada ilaçların karaciğer yetmezliği etiyolojisinde önemli bir role sahip olduğunu ve özellikle de asetaminofenin ilk sırayı aldığını göstermişlerdir. Bu çalışmada asetaminofen zehirlenmelerinde aminotransferaz düzeylerinin ilk saatlik dönemde normal olduğu ve zehirlenme sonrası ilerleyen saatlerde karaciğer yetmezliğinin göstergesi olarak artış gösterdiği belirtilmiştir. Bizim çalışmamızda ise 6. saatte ve saatte aminotransferaz düzeyleri anlamlı artış göstermemiştir. Bu durumun sebebi toksik doz aralığında ilaç alan hasta grubumuzun sayısının az olması olabilir.
Kuffner ve ark.nın 32 uzun dönem alkol ile beraberinde asetaminofen alan hastalar üzerinde retrospektif olarak yaptıkları bir çalışmada, çalışmaya alınan hastadan sadece 4ünde AST düzeyleri yüksek olarak bulunmuş ve çalışma sonucunda günlük asetaminofen düzeyleri ve karaciğer hasarı arasında ilişki bulunamamıştır. Bizim yapmış olduğumuz çalışmada da literatürle uyumlu olarak alkol ve asetoaminofeni birlikte alan hastalarda AST, GGT, ALT düzeyleri anlamlı artış göstermemiştir. James ve ark.nın 33 adölesan ve cocuklarda yaptıkları bir çalışmada, asetaminofen zehirlenmesi sonrasında 24 ve saatlerde AST, ALT ve protrombin zamanı ölçülmüş ve sonuçta hepatotoksisitesi olan hastalarda bu parametrelerin normal olduğu tespit edilmiştir. Bizim yapmış olduğumuz çalışmada da literatürle uyumlu olarak asetoaminofen zehirlenmesi olan hastalarda AST, GGT, ALT düzeyleri anlamlı artış göstermemiştir. Gyamlani ve ark.nın 34 yaptıkları bir çalışmada intihar amaçlı veya kazayla asetaminofen alan 93 hastanın saatlik yoğun bakım izlemlerinde aminotransferaz düzeylerinin intihar amaçlı alımlarda, kazayla alımlara göre ilk dönemlerde atış göstermediği ancak 48 saatten sonra arttığı tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda da literatür ile uyumlu olarak hastaların 6 ve saatlerde alınan kanlarında AST, ALT, GGT değerlerinde artış bulunamamıştır.
Knight ve ark.nın 35 ratlarda yaptıkları bir çalışmada, ratlara asetaminofen ve alkol uygulayarak, bu iki maddenin rat karaciğerinde oluşturduğu patofizyolojik değişikliğe, serum MDA ve ALT düzeyindeki artışlarına bakılmıştır. Sonuçta bu iki madde ile MDA ve ALT düzeyleri artarken vitamin E tedavisi verilenlerde bu artış daha düşük düzeylerde olmuştur. Husain ve ark.nın 36 rat plazmalarında alkol etkisi ile MDA düzeyleri arasındaki ilişkiye baktıkları bir çalışmada, yüksek doz alkol etkisi sonucunda MDA düzeylerinde yükselme olduğunu göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda ise alkol alan hastalarda MDA düzeylerinde artış tespit edilememiştir. Li ve ark.nın 37 yaptıkları bir çalışmada akut alkol alımı ile hepatik enzimler ve MDA arasındaki ilişkiye bakılmış, alkol verilen hastalarda MDA düzeylerindeki değişiklik istatistiksel olarak anlamsız bulunmuşken, ALT ve AST düzeyleri artmış olarak tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda ise alkol alan hastalarda 6. ve saatlerde literatür ile uyumlu olarak MDA düzeylerinde değişiklik bulunmazken, AST ve ALT düzeylerinde de değişiklik olmamıştır.
Sonuç olarak yaptığımız çalışmada TCA, organofosfat, asetaminofen, mantar ve alkol zehirlenmelerinde serum MDA, PON1, AST, ALT ve GGT değerlerinde alımın 6. ve saatlerinde yapılan ölçümler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir değişiklik olmamıştır. Bunun sebebi hasta grubumuzu oluştururken ASye gelen tüm zehirlenme hastalarını almamız, toksik doz sınırının altındaki hastaları da çalışmaya dahil etmemiz olabilir. Zehirlenmelerde bu maddelerde anlamlı artış tespit edilen çalışmalara bakıldığında biyokimyasal olarak bakılan parametrelerin seviyesi ilk saatlerden itibaren 1, 2, 5. ve hatta bazı çalışmalarda 7. günde bile ölçülmüştür. Eğer bizim çalışmamızda da sadece toksik doz sınırındaki hastalar alınmış olsaydı ve hastaların saatten sonraki ölçümleri de yapılabilmiş olsaydı bu parametrelerde artış olabileceği görüşündeyiz. Zehirlenme gibi önemli bir sorunun takip ve tedavisinde yeni laboratuvar parametrelerinin araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz.