geç konuşan çocuğa ne yapılmalı / Çocukları geç konuşan aileler neler yapmalı?

Geç Konuşan Çocuğa Ne Yapılmalı

geç konuşan çocuğa ne yapılmalı

Eğer çocuğunuz 3 yaşındaysa ve hala konuşamıyorsa...

Çocuk Sağlığı

 Son Güncelleme:

Eğer çocuğunuz 3 yaşındaysa ve hala konuşamıyorsa...

Sabırlı olun. Baskı yapmaktan kaçının. Problemi onda aramaktansa kesin çözüm için kaynağı arayın! Tam olarak neden mi bahsediyoruz? Çocuklarda görülen ve sıklıkla karşılaşın bir durum olmasına karşın çoğu aile tarafından bir sorun olarak tanımlanmayan bir problem; ‘geç konuşma’.

Nörolog Mehmet Yavuz, çocuklarda geç konuşma probleminin ciddi bir mesele olduğunu söyleyerek bu durum karşısında aile yaklaşımın büyük önem arz ettiğini ifade etti. Ayrıca yapılacak tedavi ile problemlerin aşılabileceğinin önemine değinen Yavuz, bu konuyla ilgili gerekli ipuçlarını sizler için anlattı.

ÇOCUKLARDA GEÇ KONUŞMA PROBLEMİ NEDİR?

Normal süreçte çocuklar; ilk 6 ayda heceleri çıkarır, 1 yaşını doldurduktan sonra yavaş yavaş kelimeleri söylemeye başlar, 1,5 yaşında daha fazla kelimeyi söyleyebilir ve 2 yaşına geldiğinde ise artık kelimeleri birleştirerek söyler. Eğer sıralama bu doğrultuda gitmiyorsa bir sorun var demektir. Yani, çocuğunuz 3 yaşını geçtiği halde kelimeleri doğru söyleyemiyor (örneğin suya hala bu diyorsa) heceleri birleştiremiyor ve nesnenin ismini söylemek yerine eliyle gösteriyorsa gecikmiş konuşma problemiyle karşı karşıya olabilirsiniz. Bu anlamda çocuklarda gecikmiş konuşma; konuşmanın akıcılığı, anlamı ve kelime dağarcığında yetersizlikle karakterize olan bir konuşma engeli şeklinde tanımlanabilir.

ÇOCUĞUNUZ 3 YAŞINDA OLMASINA RAĞMEN KONUŞAMIYORSA…

Normal şartlarda bir çocuk 3 yaşına geldiğinde belli oranda konuşma becerisini kazanmış olması gerekir. Ancak çeşitli sebepler birleştiğinde çocuklarda konuşma geriliği görülebilir. Bu sebepler; genetik ve duygusal olabileceği gibi nörolojik veya nöropsikiyatrik bir bozukluk da olabilir. Tüm bunlara ek olarak;

• Çocuklarda görülen ve fark edilmeyen işitme kaybı,
• Zeka geriliği,
• Konuşma organları koordinasyonundaki sorunlar,
• Çocuğun çok fazla yalnız kalması ve insanlarla iletişim kurmaması,
• Özellikle 0-3 yaş arası çocukların uzun süre TV izlemesi sebebiyle dış dünyadan kopmaları ve insan ilişkilerinden uzak kalmaları geç konuşma problemlerini açığa çıkarabilir.

Çocuklar geç konuştuğunda aileler genellikle 2 farklı yönde tepki göstermektedir. Birincisi, ‘Çocuğum geç konuşuyor. Bazı çocuklar geç konuşabilir. Bu normal bir durumdur.’ İkincisi ise ‘Çocuğum geç konuşuyor. Bu bir zeka geriliği olabilir mi? Bu normal bir durum değildir.’ Aslında iki durumda da ailenin yaklaşımı kaygılanmadan bir hekime başvurmak olmalıdır. Çünkü normal bir durum diye yorumlamak olası riskleri göz ardı etmektir. Bunu bir zeka geriliği olarak yorumlamak ise ebeveynlerin kaygılanmasına yol açacağından çocuk üzerinde negatif bir etki yaratabilir. Tüm bunlarının önüne geçebilmenin tek yolu ise alanında uzman birinin desteğini almaktır.

PEKİ, HANGİ BELİRTİLER ‘GECİKMİŞ KONUŞMA’ PROBLEMİNE İŞARET EDER?

Bazı çocuklar yaşıtlarına kıyasla geç konuşabilir. Bu durumun doğrudan gecikmiş konuşma ile bağlantılı olduğu düşüncesine kapılmak doğru değildir. Ancak çocuğunuz;

• Çocukta fiziksel veya gelişimsel bir sorun varsa,
• İşaret ve diğer iletişim biçimleri normal değilse,
• Çevresine karşı ilgisizse,
• Kelimeler yerine anlamsız sesler çıkarıyorsa,
• Genellikle yalnız kalmayı tercih ediyorsa,
• İsteklerini öfkeli davranışlarla anlatmaya çalışıyorsa,
• Yeni bir ortama uyum sağlamakta zorlanıyorsa zaman kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır. Çünkü bu belirtiler zararsız sayılabilecek ve geçici olarak görülebilecek bir geç konuşma probleminden çok daha fazlasını ifade eder.

ERKEN MÜDAHALE İLE ÇOCUĞUNUZ AKRANLARIYLA ARASINDAKİ FARKI KAPATABİLİR

Tedavide erken müdahalenin önemin vurgulayan Dr. Mehmet Yavuz, bu süreçte maksimum yarar sağlamak için nörolojik, psikiyatrik ve psikolojik disiplinleri bir arada kullandıklarını ifade etti. Peki, bu tam olarak ne anlama geliyor. Şöyle ki; çocukta geç konuşma problemi yukarıda da belirtildiği gibi birçok ayrı nedene bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu sebeple tüm bulguları göz önüne alarak entegre bir tedavi planı hazırlanmalıdır. Doğru ve entegre yapılan bir tedaviyle çocuğun akranlarıyla arasında fark kapatılabilir.

Çok yönlü bir tedavinin öngörüldüğü süreçte; alanında uzman bir doktor, öncelikle ebeveynlerle kapsamlı bir görüşme sonrası çocuğun günlük rutinlerini öğrenir ve bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirmede hem işitsel algının (konuşulanları anlama) hem de sözel ifadenin (konuşarak kendini ifade etme) yaş aralığı olarak nerede olduğu belirlenir. Son aşamada ise uzman aileyi bilgilendirilerek çocuklarının gelişimini nasıl destekleyeceğini anlatır ve ailenin katılımıyla terapiye başlanır.

AİLE İLE OLAN İLETİŞİMİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

Geç konuşmanın en büyük problemi çocuğun ailesiyle yaşadığı iletişim problemleridir. Bu yüzden tedavi süreci boyunca ebeveynleri bu konuda ekstra dikkatli olması gerekir. Çocuğuyla daha fazla vakit geçirmeli ortak zamanlar yaratarak iletişim kurmalıdır. Bunlara ek olarak;

• Çocuğun çok fazla TV izlemesine müsaade edilmemelidir.
• Sık sık sorular sorun.
• Bir kelimeyi yanlış telaffuz ettiğinde ona karşı sabırlı olun ve baskı uygulamayın.
• Sosyalleşmesini sağlayarak iletişim kurmasının önünü açın.
• Çocuğunuz ile yaratıcı oyunlar oynayın.
• Bol bol kitap okuyarak kelime dağarcığını zenginleştirin.
• Çocuğunuzla şarkılar söyleyerek konuşmayı eğlenceli hale getirin.
• İşaretle gösterdiği şeyleri yapmak yerine kelimeyi söylesine teşvik edin.
• En önemlisi de düzenli bir beslenme ve uyku rutini olmasına dikkat edin.

False

Sağlık Rehberi

Konuşma; düşüncelerin artikülasyon sistemi adını  verdiğimiz dil, dudak, dişler, damak gibi ağız içi organlarını kullanarak seslendirilip ifade edilmesidir. Gerek lisan gerekse konuşma, sinir ve kas sisteminin koordineli çalışarak ürettikleri insanın duygu ve düşüncelerini ifade edebildiği en önemli beyin fonksiyonudur. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik konuşma yeteneğidir. Lisan ve konuşma eylemi insan beyninin en üst düzey fonksiyonudur. Lisan; söylenileni anlama,cümleler kurma kapasitesi, düşünce ve fikirlerin söz, yazı, şekil, jest, mimik ve hareketlerle anlama ve anlatma yeteneğidir. Konuşma; düşüncelerin,artikülasyon sistemi adını verdiğimiz dil, dudak dişler, damak gibi ağız içi organlarını kullanarak seslendirilip ifade edilmesidir.

Gerek lisan gerekse konuşma, sinir ve kas sisteminin koordineli çalışarak ürettikleri insanın duygu ve düşüncelerini ifade edebildiği enönemli beyin fonksiyonudur. Bu yeteneğin kazanılması için normal gelişim gösteren beyin ve kas sistemleri ve uyarıcı bir çevreye ihtiyaç vardır. 

Çocukta Dil (Lisan) ve Konuşma Gelişimi: Çocukta lisan ve konuşmanın

gelişebilmesi için duyu, motor, psikomotor, entelektüel gelişimin normal düzeyde olması gerekir. Bu gelişim özelliklerinden bir veya bir kaçının eksik olması lisan ve konuşmanın geri kalmasına neden olur.

Duyu Gelişimi (Sensör Gelişim): Çocuğun lisan ve konuşma gelişimi için işitme duyusunun normal olması şarttır. Çocuk , anne karnında yedinci aydan sonra işitsel uyarıları algılamaya başlar. Doğar doğmaz sese karşı tepkiler oluşur.   Bu dönemden itibaren konuşma ve lisanı öğrenme için işitsel uyarılara gereksinim vardır. Çevresel sesler, çocuğun çıkardığı içgüdüsel sesler (Babbling-agulama) sesleri tanımanın birinci ve en önemli basamağıdır. Konuşmayı öğrenme süreci bebek hayata gelir gelmez başlamaktadır. Bebeğin işitmesindeki hafif bir işitme kaybı bile, dil ve konuşma gelişimi için önemli bir engel teşkil eder. Ülkemizde 2004 yılında başlattığımız Yenidoğan İşitme Taraması uygulamaları çocuklarımızın işitme sorunlarını doğar doğmaz tespit etmekte ve gerekli tedavi ve  rehabilitasyon programlarının doğumdan sonraki üçüncü aydan itibaren başlanmasına olanak sağlamaktadır. Dil ve konuşma gelişimi için görme duyusunun da önemli olduğunu belirtmek gerekir. İşitme duyusu kadar olmasa da görme duyusu da lisanın kavranıp öğrenilebilmesi için önemli bir yere sahiptir. İşitmeleri normal olduğu halde görme duyusu yeterli olmayan çocuklarda önemli lisan ve konuşma gecikmeleri gözlenmektedir.

Motor Gelişim: Bebek doğar doğmaz kas iskelet sisteminin hareket özelliği mevcut olsa da yaş ilerledikçe her gün farklı gelişimsel özellikler kazanır. İki ay civarında başını tutmaya, altı aylıkken desteksiz oturmaya 8-9 aylıkken emeklemeye, bir yaş civarında desteksiz ayağa kalkarak yürümeye başlar. Büyüdükçe çocuğun kazanmış olduğu bu yeteneklere motor (hareket) gelişim adı verilir.  Bu safhadaki gelişim gerilikleri de konuşmanın gecikmesinin nedenlerinden birisi olabilir. Lisan ve konuşma yeteneği çok ince, dil, dudak, yumuşak damak hareketleri gerektirir. Çocuklarda meydana gelen motor gelişim geriliklerinin dikkatle izlenmesi ve diğer fonksiyonlara etkisinin önlenmesi de önemlidir. Özellikle sağ-sol el ince motor beceri özelliği dil gelişimine yansıyacak olan en önemli fonksiyonlardan birisidir. El dominansı ile beyindeki lisan işlem merkezleri arasında çok sıkı bir ilişki mevcuttur. 3-4 yaşına geldiği halde her iki elinde de tutma, kavrama gibi ince hareketlerin oluşmadığı çocuklarda konuşma gelişim geriliklerine sıklıkla rastlanmaktadır. Ayrıca çocukta sol el sağ elden daha başarılı bir ince motor beceri kazanmışsa, kesinlikle sağ elini kullanmaya zorlanmamalıdır.

Butür yanlış anlayış ve uygulamalar çocuğun konuşma, öğrenme gibi yeteneklerini kısıtlayacak ve geri dönüşü zor olan hasarlar yaratacaktır.

Psikomotor Gelişim: Normal gelişim gösteren bir çocuk, çevresel uyarılara karşı belirli tepkiler gösterir. Uzakta gördüğü oyuncağına emekleyerek ulaşan, karnı acıkınca bisküvisini kutusundan alıp yiyebilen, tanımadığı kimsenin kucağına gidince ağlayan ,annesi gülünce gülen çocuk normal psikomotor gelişime sahiptir. Yukarıdaki örnekler çoğaltılabilir. Duygusunu davranışlarına yansıtan çocukta psikomotor gelişim normal düzeydedir. Bu tür davranış yokluğu veya eksikliği çocuğun dil gelişimi için olumsuz etkilerdendir.

Entelektüel Gelişim (Çevre iletişimi): Bebek doğduktan kısa bir süre sonra kendi çıkardığı sesleri kullanarak işitme duyusunu geliştirmeye başlar. Doğumun 6. ayında ürettiği ses kalitesi artar ve çeşitlenir. Mutluluk, huzur farklı melodilerle ifade edilirken; açlık, hastalık, altını ıslatma gibi durumlarda daha farklı ritim ve melodi kullanılır. Kullandığı sesleri tanıyıp geliştirir. Özellikle yakın çevreden (Anne-baba-kardeş-aile fertleri) duyduğu seslerle işitme algısını geliştirir. Çocuğun konuşma gelişimi için en önemli devre 0-2 yaş arasıdır.Çocuğun beyninde mevcut milyarlarca sinir hücresi uyarı alabildikleri ölçüde gelişebilir ve birbiri ile iletişime geçerek bilgiyi gerekli merkezlere ulaştırır. Özellikle bu dönemde çevreden yeterli düzeyde işitsel uyarı alınmazsa beyindeki sinir hücreleri gelişemez, çocuğun konuşma gelişmesine yeterli desteği sağlayamazlar. Uyarı eksikliği yalnız konuşma yeteneğini değil, öğrenme ve zihinsel kapasiteyi de olumsuz olarak etkiler. Çok küçük yaştaki bu olumsuz etki yaşam boyu eksikliğini gösterir. Konuşma gelişiminin büyük bir kısmı 4 yaş civarında tamamlanır. Lisan ve konuşma ile ilgili gelişim süreci yavaş da olsa uzun yıllar devam eder. Bebeklik çağlarındaki bu eksik ve yanlış uyarıların ileri dönemlerde onarılması çok güçtür.

Entellektüel dönem dil gelişiminin en önemli safhasıdır. Dünyada ve ülkemizde hızla gelişen teknoloji, çocukların işitme ve konuşma uyarılarından uzak kalıp kendi başlarına ayrı bir dünya yaratmalarına, sosyal iletişim becerilerinin geri kalmasına yol açmaktadır.

Sabahtan akşama kadar televizyonlardaki çizgi filmleri izleyen, ellerinden bilgisayar ve akıllı telefonları düşürmeyen çocukların sadece dil gelişimi değil, bütün alanlarda büyük bir kayba uğradıkları bilimsel olarak ispatlanmıştır. Dil gelişim geriliği, konuşma bozukluğu şikayeti ile getirilen çocukların hikayelerinde her gün uzun sürelerde televizyonlardan çocuk programlarındaki çizgi filmleri izledikleri belirtiliyor. Hiç bir hastalığı olmayan ve dil ve konuşma gelişiminin tüm şartlarının mükemmel olduğu çocuklarda çok yüksek oranda konuşma gecikmelerine rastlanmakta. Bu çocuklarda sadece dil gelişimi değil çoklu zeka indekslerinde de büyük düşüşler tespit edilmektedir. Dil gelişimi insan beyninin en üst düzey fonksiyonudur. Sıfır yaşından itibaren başlayan öğrenme süreci dört yıl gibi uzun bir zaman içerisinde tam fonksiyona ulaşabilir. İşitsel uyarıların, beslenmedeki proteinler,   karbonhidratlar, vitaminler gibi insan sinir sistemini, beyindeki işitme ve konuşma ile ilgili alanları geliştirme ve olgunlaştırma etkisi vardır. Bu uyarılardan uzak kalan çocuklar konuşmayı ve konuşmanın, ses çıkarma, cümle kurma gibi özelliklerini algılayamaz ve uygulayıp isteklerini ifade edemezler.

Yoğun görsel uyarılar işitsel uyarıları ikinci plana iterek çocuk için daha kolay olan, el ile göstererek veya işaretle konuşmaya neden olurlar. Öğrenilen bu iletişim yöntemi konuşarak ifade etme, konuşarak iletişim kurma yeteneğini ortadan kaldırır. İştme sistemi iletişimde önemini yitirmiştir. Ailelerin bu konuda bilinçlenmesi çocuklarının geleceği açısından önemlidir.

Gecikmiş Konuşma Nedir?

Çocuğun, beklenen yaşta, konuşmanın tüm kurallarını uygulamasındaki gecikmeler ve eksikliklerdir. Alıcı ve ifade edici dil olarak iki safhada incelenir. Alıcı dil; konuşulan lisanın içeriğini,anlamını ve gramer yapısını anlamadaki güçlüktür. İfade edici dil ; Düşünceyi ifade etme isteğinde anlam, gramer ve kullanımda güçlüktür.

Çocuk, yukarıdaki zaman dilimleri içerisinde oluşması beklenen konuşma yeteneğini kazanamamışsa konuşma gecikmesi mevcuttur.

Duyu, motor, psikomotor ve entelektüel gelişim sürecindeki çok küçük aksaklıklar bile dil gelişiminde çok önemli sorunlar olarak karşımıza çıkar. Önemli olan, bebekle ilk tanışan hekimin ve ailenin gelişimsel evreyi çok iyi izlemeleri gereğidir. Yukarıda anlatılan konuşma gelişimi ön şartlarının çok iyi değerlendirileceği, hastalıklarla ilgili tüm uzmanlık alanlarının ortaklaşa karar verebileceği bir çalışma disiplini gereklidir. Konuşma gecikmesi nedeni belirlendikten sonra medikal tedavi önceliklidir. Daha sonra gerekiyorsa yardımcı cihazlar ve uygun terapi yöntemleri ile dil gelişimi sağlanabilir. Her türlü tedavi ve terapi programı içerisinde ailenin bilinçlive belirlenmiş bir programı yürütmesi çok önemlidir. Konuşma gecikmesinin nedeni ne olursa olsun tedavi ve terapideki en büyük sorumluluk aileye düşer.

Özellikle çocuğun ihtiyacı olan çevresel uyarılar eğitim ortamlarından çok daha yoğun yaşanan ev ortamlarında verilmelidir. İnsan beyninin ve özellikle işitme konuşma sistemindeki sinirlerin gelişmelerini sağlayan beslenmeden sonraki ikinci ve en önemli uyarı müziktir. Nitelikli ve matematiksel kuralları bozulmamış müzik uyarılarının sinirlerin olgunlaşmasına katkıları çok önemlidir. İnsanın iç kulağından başlayarak beyindeki işitme konuşma merkezleri ve iki beyin yarım küresi arasındaki iletişim yolları müzik uyaranları ile gelişirler. Bu nedenlerle konuşma gecikmesi olan çocuklarda müzik eğitiminin  rehabilitasyonda önemli bir yeri olduğu unutulmamalıdır.

Çocuklarda Aylara Göre Konuşma Gelişimi

            1. ay           Refleks ağlamaların tonal lisanı

2. ay           Babbling’in (agulama) yapısal işaretleri

6.ay            Ses ve basit kelime taklitleri (Lalling)

8. ay           Konuşmayı anlamanın başlaması

9-11. ay       Amaca yönelik anlatım-İdioglossia

13-15 .ay     Sembolik işaretler

13-18.ay      Tek fiilli cümleler

18-24.ay      İki fiilli Cümleler

36.ay           Çok fiilli cümleler

48.ay           Cümle geliştirme ve konuşma gelişiminin tamamlanması

* Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Anne ve babaların, çocuklarının gelişimine ilişkin olarak öncelikle bekledikleri aşamalardan biri konuşmaya başlamasıdır. Anne-baba olmanın zevkini doyurucu bir tarzda yaşamaları için çocuklarının “dillenmesi” gerekir. Bu mucizevi olay birçok çocukta gerçekleşir ve herhangi bir özel çaba olmadan çocuklar anadillerini kendiliklerinden öğrenmiş olurlar. Ama bu iş sanıldığı gibi zahmetsiz değildir ve bir anda gerçekleşmez. Öncelikle bir çocuğun iletişimi, konuşmaya başlamasından önce, daha doğumdan itibaren başlar. Çocuğun ilk sözcükleri ve cümle kurması sonra gelişse de konuşmanın bazı bileşenleri doğumla birlikte gelişmeye başlar. Çocuğun ağlamaya başlaması ve ağlamayı iletişim için kullanması bile bir çeşit dil becerisidir. Çocuklar, kısa zamanda ağlama seslerinden farklı sesler çıkarır ve işittikleri belli sesleri algılamaya ve yorumlamaya başlarlar. Pek çok çocuk, bir yaş civarı ilk anlamlı sözcüklerini çıkarıp en geç 2-3 yaş gibi düzgün bir şekilde konuşmaya başlar. Ancak bu durum bazen böyle olmayabilir ve çocuklar zamanında konuşmaya başlayamayabilirler. Bu durum gecikmiş konuşma olarak adlandırılır.

Gecikmiş Konuşma Nedir ?

Çocuğun konuşması yaşından beklenenden çok geri ya da konuşma gelişimi açısından çok daha yavaşsa, o çocuğun konuşması gecikmiş konuşma olarak adlandırılır.

Gecikmiş Konuşmaya Ne Yol Açar ?

Çocuğun konuşmasının gecikmesinde birçok faktör rol oynayabilir. Zihinsel yetersizlik temel becerilerin gelişimini geciktirebilir, hatta engelleyebilir. Yarık damak, dudak gibi konuşma organlarında oluşan bir problem doğrudan dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir. Fiziksel yetersizlik, işitme kaybı ve görme özrü gibi bazı duyusal kayıplar, erken dil ve bilişsel gelişim için önemli olan deneyimleri engelleyebilir, bu durumda da çocuk çevrenin ve duyuların zengin kaynağından ve sonuç olarak bilgiden yoksun kalabilir.

Uzun süreli hastalıklar ve çocuğun sık sık hastalanması da dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir. Eğer çocuğun çevresinde ilgisini çeken, dil ve konuşma gelişimini destekleyen bir ortam yoksa, konuşma gelişimi daha yavaş olabilir. Bu konudaki uyarıcıların yetersizliği, uyarım eksikliği konuşmada gecikmeye yol açabilir. İki dil konuşulan ev ortamı, baskıcı aile tutumları, düşük sosyoekonomik düzey gibi çevresel faktörler de dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir.

Dil ve konuşmanın gecikmesi erken doğum, kromozom anomalileri, motor gelişim geriliği, işitme kayıpları, genetik bozukluklar, ailede gecikmiş dil öyküsü, zeka geriliği, yarık dudak/damak, otizm, yaygın gelişimsel bozukluk, çevresel koşullar, uyaranların az olması, anne-babanın tutum hataları gibi birçok nedene bağlı olabileceği gibi bazen tüm bu nedenlerden bağımsız olarak da görülebilmektedir. Bir kısım çocuk muhtemelen kalıtsal nedenlerle zamanında konuşmaya başlayamaz. Bu çocukların bir kısmı tam öğrenmeden konuşmaya başlamak istemeyen çocuklardır. Ama belirli bir yaşa geldiklerinde (sıklıkla 3 yaş civarı), birden ve düzgün bir şekilde doğrudan cümle kurarak konuşmaya başlarlar. Bunların bir kısmında ise dil ve konuşma ile ilgili beyin bölgeleri daha geç olgunlaşmakta ama daha sonra hızlı ve sıçramalı bir gelişim göstererek yaşıtlarına ulaşmaktadır. Ancak bu çocukların zeka ve diğer gelişim aşamaları normaldir. Sözel-olmayan iletişimleri iyidir. Sözcük anlamaları iyidir. Var olan konuşmaları, özellikle dilbilgisi özellikleri açısından bozuk ya da anormal değildir.

Gecikmiş Konuşmanın Belirtileri Neler Olabilir ?

Gecikmiş konuşma hem derece, hem tür olarak çok değişiklik gösteren bir dil ve konuşma güçlüğüdür. Tanılamada siz anne babaların gözlemleri önemli bir yer tutmaktadır. Çocuğunuzu gözlemlerken, aşağıdaki belirtilerin onda olup olmadığına dikkat etmeniz yapılacak tanılamayı kolaylaştıracaktır.

Gecikmiş konuşması olan çocukların :

Burada dikkat etmemiz gereken, belirtilerin sıklığı ve devamlılığıdır. Çocuğunuz bu tarz belirtiler gösteriyorsa bir dil ve konuşma terapistine baş vurmanız faydalı olacaktır.

Dil ve konuşmanın normal gelişim basamakları nedir ?

Çocukların dil ve konuşma gelişimi çok değişkenlik gösteren özelliklerle gerçekleşir. Buna rağmen dil ve konuşma gelişimi ile ilgili belirli basamaklar belirlenmiştir. Bunlar:

Gecikmiş konuşmanın tedavisi için kim yardımcı olabilir?

Konuşmanın gecikmesi durumunda bir dil ve konuşma terapistinden yardım almak sorunun giderilmesinde yardımcı olacaktır.

Dr. Serkan Bengisu
Dil ve Konuşma Terapisti

Çocuklarda Geç Konuşma Yaşayan Anneler Neler Yapmalı?

Çocuklarda geç konuşma evresi nasıl yaşandığı hep merak edilmiştir. Her çocuk gelişim döneminde kendine göre farklı özelliklere sahiptir. Bazı çocuklarda gelişim evreleri diğer çocuklara göre daha hızlı tamamlanırken, bazı çocuklarda gelişim evreleri geç tamamlanabilmektedir. Çocukların gelişim evreleri, normal sayılan aralık genel nüfusa ve yaş aralığına bakılarak, çocuğa göre saptanmaktadır. Bu nedenle gelişim evrelerinin geç veya erken olarak ifade edilmesi buna göre yapılmaktadır. Yapılan analizlere göre çocuğun normal veya normal olmadığı konusunda çıkarımlar yapılabilmektedir. 

Çocuklarda Geç Konuşma Nedenleri Nelerdir?

Geç Konuşan Çocuklar İçin Ebeveynlerin Yapabileceği Aktiviteler

0-3 yaş arasındaki çocukların özellikle televizyon, bilgisayar, tablet ce telefonla olacak olan ilişkileri dil gelişimini negatif yönde etkilemektedir. Bu nedenle çocuklarda geç konuşma olasılığı artmaktadır. Geç konuşma problemiyle baş başa olan ebeveynler gün lük hayatta şu aktiviteleri yaparak çocuklarının konuşmalarını destekleyebilirler:

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır