gebelikte hematom yaşayanlar / Gebelikte Hematom geçer mi?-Hamilelik Dönemi Genel

Gebelikte Hematom Yaşayanlar

gebelikte hematom yaşayanlar

Subkoryonik Hematom (Kese Çevresinde Kanama)

Subkoryonik hematom gebelik döneminde yaşanan ve ultrasonda en sık karşılaşılan patolojilerden biridir. Hamilelik döneminde hafif lekelenme şeklinde olabilen yerleşme kanaması dışında hiçbir kanama normal kabul edilmez. Fakat gebeliklerin yaklaşık olarak % 25’i ile % 50’si arasında değişen oranlarda kanama sorunu yaşanıyor.

Kanama ile kendini belli eden problemlerden biri de subkoryonik hematom oluyor. Gebelik kesesi ile rahim duvarı arasında meydana gelen bir problemden kaynaklı olan kan birikmesi şeklinde açıklanabilecek olan bu rahatsızlık ‘subkoryonik kanama’ olarak da adlandırılabiliyor. Elbette gebelikte kanama olması durumunda zaman kaybetmeden gebelik takibini yapan doktora başvurulmalı ve kanamaya dair bilgi verilmelidir. Kanamanın neden meydana geldiği ya da risklerin neler olduğu gibi soruları da yanıtlayacağız. Ancak öncesinde bulguları hep birlikte gözden geçirelim.

Bulguları Nelerdir?

Anne adayları subkoryonik hematom bulgularının neler olduğunu da net bir şekilde bilmek isteyebilir. Ancak bu rahatsızlığın genellikle herhangi bir bulgu vermediğini de belirtmemiz gerekiyor. Sadece vajinadan lekelenme şeklinde ya da damlama şeklinde kanama olması, anne adayı tarafından anlaşılabilen bir bulgudur. Bu kanamaya yol açan unsur ise gebelik zarı ile rahim arasında birikim yapan kanın bir süre sonrasında vajinadan sızmaya başlamasıdır. Kanama şikayeti ile doktora başvuran kadınların büyük bölümünde bu rahatsızlık saptanıyor.

Kanama dışında ağrı, sızı, kramp ya da ateşlenme gibi farklı semptomlar ortaya çıkmaz. Dolayısıyla bulgu olarak ifade edilebilecek tek unsur kanamadır. Yapılan ultrason görüntülemesi ile durum kolaylıkla saptanabilir. Anne adayları kanama başladığında çoğunlukla düşük yaptığını ya da enfeksiyon gibi farklı bir sorun yaşadığını düşünüyor. Burada önemli olan en kısa zamanda doktora başvurmaktır. Gebelik döneminde meydana gelen her kanama tıbbi anlamda önem taşır ve erken tanı da önemli olduğundan bir an önce doktora başvurulmalıdır.

Riskleri Nelerdir?

Elbette subkoryonik hematom bir risk tablosunun ortaya çıkmasına yol açıyor. Ancak tanı konan her anne adayı için bu risklerin gerçekleşeceğinden de söz edemeyiz. Öncelikle bu kanamanın çoğu zaman herhangi bir probleme yol açmadan kendiliğinden kaybolduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bu süreçte mutlaka doktor takibinin yapılması da gerekiyor. Dolayısıyla kanamaya derhal müdahale edilmesi gerektiğini belirtemeyiz. Kimi zaman da bu kanamadan kaynaklı olarak gebelik zarı rahim duvarından kısmen de olsa ayrılıyor ve bu durumda maalesef düşük riski ortaya çıkıyor.

Hangi durumlarda riskin gerçekleşme olasılığının daha yüksek olduğu da merak edilebilir. Bu noktada dikkate alınan faktörler anne adayının yaşı ve hematomun büyüklüğü oluyor. Bu iki unsurun riskler üzerinde de etkili olduğu biliniyor. Yapılan incelemelerde gebelik kesesinin % 30 ile % 40’ının rahim duvarından ayrılması durumunda düşük riskinin çok daha fazla artığını ortaya koyuyor.

Aynı zamanda subkoryonik hematom ebatlarının da önem taşıdığına değinmek gerekir. Hematom çapının, gebelik kesesi çapından % 50 oranında daha büyük olması durumunda hematomun büyüklüğünden söz edilebilir. Şayet hematom çapı gebelik kesesi çapından % 20 dolaylarında daha büyükse bu durumda orta büyüklük söz konusudur. % 20’den daha küçük olması ise hematomun küçük olduğunu gösterir.

Bir anlamda hematomun çapı büyüdükçe düşük riski de buna bağlı olarak artar diyebiliriz. Aynı zamanda hematomun büyük olması ya da kan mevcudiyetinin 50 mililitreden daha fazla olması durumunda riskler daha da ciddi bir boyut kazanır. Hamileliğin ilerleyen haftaları daha da önemlidir çünkü bu dönemlerde kanamanın plasentanın arka kısmına doğru olması erken doğum ile ölü doğum riskinin belirgin düzeyde artmasına yol açar.

Bilginiz olsun –> https://www.saithalil.com/plasenta-previa/

Nasıl Tedavi Edilir?

Tanı konduğunda anne adaylarının ilk olarak merak ettiği unsur subkoryonik hematom tedavisi oluyor. Ancak bu rahatsızlığın yani kanamanın bir tedavi prosedürünün olmadığını belirtmemiz gerekir. Sadece bazı yaşamsal değişiklikler yapılması gerekir. Elbette bu süre boyunca hematomların doktorunuz tarafından takip edilmesi de önem taşıyor.

Çoğu zaman 1 hafta ile 2 hafta içerisinde değişen bir sürede söz konusu problem ortadan kalkar. Bu süre zarfında sıklıkla ultrason kontrolünün yapılmasına ihtiyaç olacaktır. Bununla birlikte anne adayı ile bebeğin kalp atışlarının değerlendirilmesi de önem taşıyan unsurlar arasında bulunuyor.

Doktorunuz hematomun büyüklüğü, genel sağlık durumunuz ve kanamanın oranı gibi çeşitli unsurları göz önünde bulundurarak bazı kısıtlamalar getirebilir. Şayet düşük riski ortaya çıktıysa progesteron gibi hormon içerikli bir tedavinin uygulanması da gündeme gelebilir. Bu dönemde getirilen kısıtlamalara şu örnekleri verebiliriz:

  • Yatak istirahati
  • Uzun süre ayakta kalmamak
  • Vücudu zorlayan tüm hareketlerden kaçınmak
  • Cinsel perhiz uygulamak
  • Egzersiz ve spor yapmamak

Gebelik Kesesinde Kanama Neden Olur?

Günümüzde tıp teknolojisi her ne kadar çok fazla ilerlemiş olsa da vücutta meydana gelen bazı değişimlerin ve rahatsızlıkların nedeni tam olarak bilinemiyor. Sebebi net olarak bilinemeyen durumlar arasında subkoryonik hematom da bulunuyor. Gebelik kesesinde meydana gelen kanamalar üzerine yapılan pek çok araştırma bu sorununun nedeninin tam olarak belirlenmesini sağlayamadı.

Dolayısıyla subkoryonik hematom nedenine dair net bir sebep listesinden de söz edilemiyor. Sadece kanamanın nedeninin rahmin yanında, astarında ya da plasentanın altına kan birikmesi ve bu kanın da vajinadan sızması olduğu biliniyor. Kan birikmesine yol açan faktör ya da faktörlerin neler olduğu sorusunun yanıtı ise henüz bilinemiyor.

İlginizi çekebilir –> https://www.saithalil.com/hamilelikte-seyahat-etmek/

Subkoryonik Hematomun Belirtileri Neler?

Maalesef subkoryonik hematom anne adayı tarafından anlaşılabilecek net bir bulgu ortaya koymaz ve bu nedenle belirtilerden söz etmek de mümkün olmaz. Zira anne adayları kanama olduğunda bir terslik olduğundan şüpheleniyor. En kısa zamanda kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına başvurduklarında ultrason ile bir muayene ve değerlendirme yapılıyor. Bu sayede hematomun varlığı belirleniyor ve dolayısıyla kanamanın nedeni de anlaşılıyor. Ancak bunun dışında herhangi bir belirti vermediğinden anne adaylarının dikkate alması gereken tek unsur kanama oluyor.

Gebelik döneminde meydana gelen kanamanın tek nedeninin hematom olmadığını belirtmeliyiz. Zira kanama durumunda anne adaylarının en kısa sürede doktoruna bilgi vermesi bu yüzden önem taşıyor. Pek çok farklı unsur ya da beklenmedik durumlar da kanamaya yol açabildiğinden öncelikle kanamanın nedeninin anlaşılması gerekir. Özellikle hamileliğin ilk haftalarında meydana gelen kanamalar düşük belirtisi de olabildiğinden derhal müdahale edilmesi gerekir. Bu nedenle kanama sorunu hafif lekelenme şeklinde olsa bile her anne adayı tarafından ciddiye alınmalıdır.

Gebelikte Hematom Geçer Mi?

% 100 şeklinde kesin bir bilgi verilemiyor olsa da subkoryonik hematom çoğunlukla kendiliğinden geçer. Ancak kendiliğinden geçiyor olması nedeniyle bu durumu ciddiye almamak da yapılabilecek en büyük hatalardan biridir. Çünkü kanamanın başladığı günden itibaren bebeğin ve anne adayının kalp atışlarının dinlenmesi, kanama durumunun ultrasonla gözlemlenmesi gerekir.

Dolayısıyla bu süreçte doktorunuzun belirlediği sıklıkta kontrole gidilmesi hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı bakımından çok büyük bir önem taşıyor. Kanama olduğunda doktorunuza bilgi vermelisiniz. Böylelikle gebelik takibini yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, kontrol periyodunu belirleyerek tarafınıza iletecektir. Konuyla ilgili tüm sorularınızı hemen yorum bölümüne yazabilirsiniz.

Okumanızı öneririz:
https://www.saithalil.com/nst-non-stress-test/

Gebelikte kanama neden olur ve ne yapılır?

 Gebelikte kanama sıklıkla meydana gelen ve çoğunlukla sorun teşkil etmeyen bir durumdur. Ancak yine de gebeliğin hangi haftasında meydana gelirse gelsin vajinal kanama mutlaka doktor değerlendirmesi gerektiren bir durumdur. Kanamanın çok hafif olması ya da bir süre sonra kendiliğinden kesilmesi, doktor kontrolünden vazgeçmek için bir neden teşkil etmemelidir.

Gebeliğin herhangi bir döneminde kanama ortaya çıkması ender görülen bir durum değildir, ancak neden mutlaka ortaya çıkarılmalıdır.


Video: GEBELİKTE HER KANAMADA MUTLAKA DOKTORA GİDİLMELİ Mİ? KANAMA SIK GÖRÜLÜR MÜ,NEDEN OLUR,RİSKLİ MİDİR?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Kanamanın nedeni basit bir serviks (rahim ağzı) enfeksiyonu olabileceği gibi, ablatio placenta (ablasyo plasenta okunur-plasentanın erken ayrılmasıdır) ya da placenta previa (plasenta prevya okunur, "eşin" önde gelmesidir) gibi anne adayı ve bebek açısından hayati tehlike taşıyan bir durum olabilir.

Gebeliğin ilk yarısında meydana gelen kanamalarda çoğunlukla ciddi bir neden söz konusu değilken, bazı durumlarda  düşük tehdidi veya düşük, ender durumlarda da  dış gebelik veya mol gebeliği söz konusu olabilir. Serviks (rahim ağzı) lezyonları (enfeksiyonlar, erozyon ("yara"), CIN (rahim ağzında kanser öncüsü lezyonlar) gibi durumlar) özellikle cinsel ilişki sonrasında tahrişe bağlı olarak kanamaya neden olurlar.

Bazı durumlarda idrar yollarından gelen bir kanama ya da hemoroid (basur) nedeniyle oluşan bir rektal kanama (makattan gelen kanama) anne adayı tarafından vajinal kanama sanılabilir.

Gebeliğin birinci yarısında ortaya çıkan kanamaların değerlendirilmesinde ve tedavisinde fetus henüz "yaşama sınırına", yani doğduğunda yaşayabilecek gebelik haftasına ulaşmadığından tedavinin tek odağı anne adayının hayatının korunmasıdır.

Gebeliğin ikinci yarısında ve özellikle de 24. gebelik haftasından sonra ortaya çıkan kanamaların değerlendirilmesi ve tedavisinde ise anne adayının hayatının korunması birinci planda olmakla beraber, fetusun sağlık durumu da yeni bir odak noktası teşkil eder.



Gebeliğin birinci yarısında meydana gelen kanamalar

Gebeliğin ilk 10 haftalık dönemi kanamanın nispeten sık meydana geldiği bir dönemdir ve sağlıklı bebek doğurmuş olan annelere sorulduğunda yaklaşık %20-30'u az veya çok miktarda bir kanamalı dönem geçirdiklerini hatırlarlar.


Video: 9 haftalık gebelik subkoryonik hematom (kanama alanı) ultrason görünümü, bebek sağlıklı ve hareketli

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Bebeğin henüz ana rahmine düştüğü ve anne adayında adet gecikmesi bile olmayan bir dönemde lekelenme tarzında oluşan kanamalar "implantasyon (rahim içine yerleşme") esnasında rahimdeki yerleşme alanında kılcal bir damar çatlaması sonucu oluşan kanamalardır ve bunu adet gecikmesi ve nihayet gebelik takip ettiğinde bu tanı doğrulanmış olur.

Gebelik 6-8 haftalar arasındayken ise yumurtalıklardan salgılanan progesteron hormonunun salgısının bebeğe devir edilmesi esnasında bir "plasental shift (devir teslim) kanaması" görülebilir. Sıklıkla ağrısız ve hafif olan bu kanama anne adayının panik olmasına neden olur, ancak her şey yolunda seyreder..

Yine ilk haftalarda "nedensiz" kanamalara sıklıkla rastlanır ve çoğu durumda gebelik sağlıklı bir şekilde devam eder.


Video: Gebelikte ilk haftalarda kanama neden olur? Mutlaka düşükle sonuçlanır mı?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Ancak yukarıda bahsedilen selim tabiyatlı kanamalar yanında ciddi durumlara bağlı oluşan kanamalar da söz konusu olabilir ve aşağıda anlatılmıştır. 

Düşük tehdidi ve düşük

Gebeliğin özellikle ilk 12 haftası düşüklerin en sık görüldüğü dönemdir. Ağrıyla birlikte ya da tek başına olan bir kanama özellikle "parça düşürme" söz konusuysa düşük habercisi olabilir. Yapılan muayene ve ultrasonda bebek canlı ve rahim ağzı kapalı ise düşük tehdidi'nden bahsedilir.

Düşük tehdidi düşük olup olmayacağının belirsiz olduğunu ifade etmek için kullanılan bir terimdir. 

Düşük (Abortus) ve Tekrarlayan Düşükler



Dış gebelik

Gebelik ürününün rahim dışında bir yerde yerleşmesi durumunda dış gebelik'ten bahsedilir. Dış gebelik en sık tüplerde yerleşir. Gebeliğin yerleştiği bölge bebeğin büyümesiyle birlikte gerilmeye başlar. Özellikle tüpler gerilmeye çok dayanıklı olmayan yapılar olduklarından bir süre sonra yırtılırlar ve hem karın içine hem de vajinadan dışarıya kanama başlar. Bilinen bir gebelikle ya da adet gecikmesiyle beraber şiddetli ağrı ve/veya kansızlık belirtileri (bayılma, solukluk, halsizlik) ve/veya vajinal kanama durumlarında dış gebelik söz konusu olabilir.

Ektopik Gebelik (Dış Gebelik)

Mol gebeliği

Anormal bir gebelik şekli olan mol gebeliğinde rahim içi üzüm salkımı benzeri yapılarla doludur. Genellikle erken dönemlerden itibaren vajinal kanama gözlenir. Kanama ve beraberinde üzüm tanesi gibi parçalar düşürülmesi mol gebeliğini akla getirir.

Mol (Üzüm) Gebeliği


Video: Dış gebelik erken tanısının önemi ve metotreksat tedavisi ile tüpün hasar görmeden kurtarılması


Gebeliğin ikinci yarısında meydana gelen kanamalar

20. gebelik haftasından sonra tüm anne adaylarının yaklaşık %4'ünde değişen şiddetlerde vajinal kanama meydana gelir. Bu dönemde meydana gelen kanamalarda en sık görülen nedenler placenta previa (plasenta prevya okunur, "eşin" önde gelmesidir) ve ablatio placenta'dır (ablasyo plasenta okunur-plasentanın erken ayrılmasıdır). Diğer nedenler arasında ise yine rahim ağzına ait lezyonlar ve idrar yollarından gelen ya da hemoroide bağlı meydana gelen kanamalar yer alır.

Nadir görülen nedenler arasında ise vasa previa (vaza prevya okunur, kordona ait damarların doğum kanalının girişinde yer alması) ve marjinal sinüs rüptürü (plasentanın en uç noktasından hafifçe ayrılması) yer alır:

Marjinal sinüs rüptürü

Plasenta prevya ve ablasyo'dan sonra en sık görülen üçüncü trimester kanama nedenidir. Plasentanın alt kenarının hafifçe yerinden kalktığı ve az miktarda kanamanın olduğu selim bir olaydır.


Video: PREVİA (ÖNDE GELEN PLASENTA) NASIL SAPTANIR, KENDİ KENDİNE DÜZELİR Mİ, DOĞUM ŞEKLİ NASIL OLMALIDIR?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Vaza prevya (Vasa previa)

Plasentadan bebeğe uzanan kordon damarları normalde amnion sıvısının içinden geçerler. Vasa previa durumunda ise damarlar amnion zarı üzerinde dallanma gösterirler. Bu dallanma genelde rahim ağzı hizasında olur. Üzerlerinde koruyucu Wharton jeli tabakası olmayan bu damarlar kese açıldığında kolaylıkla yırtılıp kanamaya neden olurlar. Kaybedilen kan fetusun kanı olduğundan fetal distres gelişimine ve kısa zamanda bebeğin ölmesine neden olabilir. Kanama olmasa bile bu damarlar basıya duyarlı olduklarından sıklıkla fetal distrese neden olurlar.

Vaza prevya yaklaşık 1000 gebelikten birinde görülür. Çoğul gebeliklerde daha sıktır.

Kanama ya da fetal distres olduğunda acil sezeryan gerekir.



"Nişan gelmesi"

Hafif kanamayla birlikte mukus tarzı bir akıntı gelmesi şeklindedir ve doğuma yakın dönemde rahim azğı tıkacının atılmasından ibarettir. Nişan gelmesini takiben ilk günlerde genelde doğum başlar.

Kanama ile başvuran anne adayında yapılan değerlendirme

  • Gebelikte kanama her zaman ciddi bir durumdur ve kanama ile başvuran anne adaylarına her zaman muayenede öncelik tanınır.
  • Gebeliğin ikinci yarısındaki kanamalarda anne adayı hemen her durumda hastanede yatırılarak izlenir.
  • İlk işlem, her gebelik muayenesinde olduğu gibi genel bir muayeneden ibarettir.
  • Daha sonra kanamanın kaynağını belirlemek için genellikle bir ultrason incelemesi yapılır. Plasenta prevya ultrasonda kolaylıkla saptanabilen bir durumdur. Ultrasonda gebelik haftası, bebeğin anomalisi olup olmadığı ve yaşayıp yaşamadığı belirlenir.
  • Aynı anda anne adayının ne kadar kan kaybettiğini belirlemeye yönelik olarak bazı kan tetkikleri yapılır, kan grubu belirlenir, genel durum değerlendirilir, tansiyon takibine alınır, gerekirse damar yoluyla sıvı verilmeye başlanır.
  • İdrar çıkışı vücuttaki kan kaybıyla doğru orantılı olarak azaldığından ciddi kanamalarda verilen sıvı tedavisinin yeterliliğini değerlendirmek amacıyla genellikle idrar sondası takılarak takip yapılır.
  • Anne adayının durumu kontrol altına alındıktan hemen sonra bebeğin durumu değerlendirilir. 24-28. gebelik haftasının üzerinde olan gebeliklerde (bebeğin yaşam sınırına ulaştığı kabul edilen gebelik haftasının üzerinde) fetal distres olup olmadığı araştırıldıktan sonra gerekirse acil doğum için hazırlık yapılır.
  • Çok şiddetli kan kayıplarında genellikle kan transfuzyonu (kan nakli) yapılır. Kan transfuzyonu hayat kurtarıcı bir müdahale olmasına karşın bazı riskleri de beraberinde getirir.

Kan Nakli ve Riskleri

Kan kaybının tehlikeleri

Kan kaybı belli bir dereceye kadar vücudun refleks olarak aldığı çeşitli önlemlerle tolere edilir. Bu yüzden kan bağışı gibi durumlarda verilen 500 mililitre kanın sağlıklı bir insan üzerinde hiç bir olumsuz etkisi yoktur.

Gebelik esnasında kan hacmi yaklaşık %50 artar. Bu nedenle gebelikte meydana gelen kanamalarda nispeten fazla miktarlarda kan kaybı bile hiçbir belirti vermeyebilir.

Kan kaybı belli bir miktarı aştığında vücutta bazı refleks mekanizmalar devreye girer. Bu refleks mekanizmaların amacı yaşamsal organlar olan beyin ve kalbe giden kan miktarı ve oksijeni yeterli sınırlarda tutmaktır. Bu amaçla ilk önce kalp atım hızı artar. Böylece var olan kan daha fazla çalıştırılarak sorun giderilmeye çalışılır. Daha ileri aşamalarda idrarla atılan sıvı azaltılır. Bunun amacı da damariçi sıvı miktarını sabit tutmaktır.

Kan kaybının devam etmesi durumunda belli bir aşamadan sonra vücudun alabileceği önlemler biter. Tansiyon düşmeye başlar. Soğuk terleme, ağız kuruluğu, nabzın ileri derecede hızlanması, tansiyonun düşmeye devam etmesi gibi belirtiler şok gelişmekte olduğuna işaret eder. Preşok (şoköncesi) adı verilen bu dönemde vücut dışarıdan yardım beklemektedir. Sıvı tedavisi ve kan nakli yapılmazsa hasta şoka girer.

Şok, vücudun aldığı önlemlerin yetersizliğinin bir ifadesidir. Kan hacminin yetersiz olması organlara giden oksijeni azalttığından başta böbrekler olmak üzere tüm organlarda yetersizlikler ortaya çıkmaya başlar. Plasentaya giden kan azaldığında fetal distres veya fetal ölüm ortaya çıkabilir. Organ yetersizliği ilerlediğinde tedavi edilmezse hasta kaybedilebilir. Bu yetersizlikler ortaya çıkmaya başladığında tedavi başlatılsa bile organ yetersizlikleri tümüyle engellenemeyebilir. Özellikle böbrekler kansızlığa çok duyarlı organlar olduklarından hayatı kurtarılan hastalarda kalıcı böbrek yetersizlikleri görülebilir.

Tüm bu nedenlerle kanaması olan anne adayları dikkatlice değerlendirilir ve hem bebeğin hem de annenin hayati tehlikesi göz önünde bulundurularak bir an önce tedaviye başlanır. Bir yandan eksilen kan yerine konur öte yandan kanamaya yol açan etken (plasenta prevya gibi) ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Diğer Nedenler

Serviks (rahim ağzı) problemleri

Rahim ağzı, bazı enfeksiyonlar, kanser öncüsü lezyonlar ya da erozyon ("yara") gibi olaylara bağlı olarak çok hassas bir dokuya dönüşebilir. Bu durumlarda özellikle cinsel ilişki sonrası ve bazen de kendiliğinden kanama ortaya çıkabilir.

Gebeliğin hangi döneminde olursa olsun kanama ortaya çıktığında mutlaka tam jinekolojik muayenede spekulum (vajinadan yerleştirilen ve vajina içi ve rahim ağzını gözlemeye yarayan alet) ile rahim ağzının değerlendirilmesi büyük önem taşır. Beraberinde vajinal ultrasonografi yapılması gerekebilir.

Spekulum muayenesi veya vajinal ultrasonografinin düşüğe veya erken doğuma neden olduğuna dair bir bilimsel veri yoktur.

İdrar yolu problemleri

İdrar yolu enfeksiyonları, idrar yollarında taş, polip gibi oluşumlar, böbrek kisti gibi durumlar idrarla birlikte kanama gelmesine neden olabilir. Bu kanama anne adayı tarafından vajinadan geliyor sanılabilir.

Rektal kanama (kalın bağırsaklardan gelen kanama)

Hemoroid (basur) anne adaylarında sıklıkla rastlanan bir durumdur. Ağrı yanında kanama belirtisi yaptığında anne adayı kanın vajinadan geldiğini sanabilir.


İLGİLİ KONULAR:


GEBELİKTE DİĞER SORUNLAR:



nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır