geleceğin dijital parası / KRİPTO PARALARIN ULUSLARARASI TİCARETTE KULLANIMI | Özgün Law Firm

Geleceğin Dijital Parası

geleceğin dijital parası

&#;zg&#;n Law Firm

İnternetin ve yazılım teknolojilerinin gelişimi, gücün merkezlerde olmayıp insanların elinde toplandığı finansal teknolojileri ortaya çıkarmış; kripto paraların finansal piyasalarda yer bulmasına ve yaygınlaşarak işlem görme potansiyellerinin artmasına olanak sağlamıştır.

Kripto paralar, özellikle bankaların uyguladıkları işlem ücretlerine kıyasla düşük işlem ücretleri, kolay ve hızlı aktarımları sayesinde yer edinmiş; kullanımının yaygınlaşması, ticari işlemlerde de kullanımını gündeme getirmiştir.

Bu çalışmada, kripto paralar ve akıllı sözleşmelere değinilerek kripto para ile ticarete bakış ve kripto para ile yapılacak ticari işlemlerin hukuksal boyutu incelenecektir.

I-            KRİPTO PARA

       Kripto paralar, parasal değeri olan yüzlerce kod ile yazılmış bir veri bütünüdür. Dünyadaki diğer para birimlerinden daha fazla ilgi görmesinin sebebi bir hükümet veya merkez tarafından denetlenmemekte ve yönetilmemekte olmasıdır. Kripto para birimi, mal ve hizmet alımında ödeme aracı olarak kullanılan, güvenilir bir merkezi sisteme bağlı olmaksızın, kişilere ödeme aracı sağlayan standart bir para birimi gibi sanal para sistemidir. Kripto paralar, dijital verilerin iletişimine bağlıdır ve kriptografik (şifreleme) yöntemleri kullanılarak, kurallara uygun ve tekil olmalarını sağlamaktadırlar. [1]

       Yüzyıl ile birlikte günlük hayata entegre olmaya başlayan kripto paraların kullanılan ilk örneği Bitcoin’dir. Bitcoin ile birlikte Ethereum, Litecoin, Ripple ve Iota gibi binin üzerinde kripto para çeşidi vardır. Bu paraların kullanılabilmesi blok zincir teknolojisinin varlığına ihtiyaç duymaktadır.

       Blokzincir; işlemlerin eşler arası ve ağ paydaşlarınca meydana geldiği, bütün faaliyetlerin kayıtlarını tutmak için kullanılan dağıtık defter teknolojisinin kullanıldığı dijital bir yapı olarak özetlenebilir. Kriptosfer üyeleri kripto para birimlerini ödemenin yanı sıra değer saklama, yatırım ve hatta değer geliştirme aracı şeklinde ele almaktadır. [2]

       Blokzincir, her ne kadar daha çok kripto paralar ile ilişkilendirilse de geleceğin teknolojisi olarak görülmekte ve bankacılık sektörü gibi birçok alanda değişimin öncüsü olması beklenmektedir. Bu doğrultuda, blokzincir teknolojisinin bankacılık ve finans alanında kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. 23 Avrupa ülkesi bir Avrupa Blockchain Ortaklığı (European Blockchain Partnership) kurulmasına dair deklarasyon imzalamıştır (monash.pw, ). Ortaklık, üye devletler arasında, teknik ve düzenleyici alanlarda deneyim ve uzmanlık alışverişi yapma, kamu ve özel sektörün yararına dijital tek pazar boyunca AB çapında Blockchain uygulamalarının başlatılmasının hazırlığına yönelik bir araç olacaktır. Bu ortaklık, Avrupa'nın Blockchain teknolojilerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında lider bir rol oynamaya devam etmesini sağlama amacıyla atılan bir adım olarak gösterilmektedir. Ortaklık, AB yasalarına ve Avrupa genelinde Blockchain gelişimini kullanan hizmetlere yardımcı olacak açık yönetişim modelleri ile uyumlu bir ortam yaratılmasına katkıda bulunacaktır. [3]

       Ülkelerin kripto paraya bakışını kısaca incelemek gerekirse; Amerika Birleşik Devletleri Hazine Bakanlığı’na bağlı ve bankaları federal düzeyde denetleyen Para Birimi Kontrol Ofisi (OCC), yılında bankaların kripto para saklama hizmeti sunabileceklerine kanaat getirmiş, Amerikan Merkez Bankası (FED) kendi kripto parasını yapma çalışmalarında bulunduklarını açıklamıştır. 

  yılında Bitcoin’i yasaklayan Çin’de, Çin Merkez Bankası ve dört bakanlık Bitcoin risklerine karşı önlemler hakkında ortaklaşa bildiri yayınlamıştır. Çin’de bankalar ve ödeme kurumlarında kripto paralar ile alım satım ve diğer işlemler yasaklanmış olsa da bireysel ticarette Bitcoin kullanımı serbesttir.

  Rusya, tarihinde yürürlüğe giren FZ sayılı kanun ile kripto paraları dijital finansal varlıklar olarak kabul etmiş, ’den itibaren kripto para varlığının bildirimi zorunlu hale gelmiştir. Rusya Maliye Bakanı, uluslararası ticarette kripto para kullanımına yılında başlanacağını duyurmuştur.

  Türkiye’de kripto paraların yasal olarak kabulü ve tanımlaması yapılmadığından dolayı vergilendirilmelerine yönelik bir uygulama ve mevzuat bulunmamaktadır. 25 Kasım yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından bir açıklama yapılmıştır.

Bu açıklamaya göre bitcoin, kanun nezdinde elektronik bir para biçimi olarak kabul edilmediğinden dolayı devlet gözetimi mümkün değildir ve ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları için düzenlenen güvence kapsamında bulunmamaktadır. An itibariyle bitcoin Türkiye’de yasak değildir ancak herhangi bir kanunla desteklenmediği için yasal da değildir. Bu konuda yılında Hazine Müsteşarlığı bir açıklama yaparak kripto paralar konusunda bir çalışma grubunun kurulacağını belirtmiştir. Kripto paraların, para olarak sayılması durumunda alım satımlarda döviz muamelesi görecek olması, emtia olarak sayılması durumunda farklı vergilendirilecek olması, ticaretin içerisinde edinilen kar kapsamında sayılacak olması ve tokenların kıymetli evrak olarak sayılması durumlarından dolayı vergilendirme konularında bir mutabakat sağlanamamaktadır. [4]

II-          AKILLI SÖZLEŞMELER

       İlk olarak yılında Nick Szabo tarafından ortaya atılan akıllı sözleşmeler, işleyen sistemlerde üçüncü kişileri aradan çıkararak iş yükünü, evrak ve prosedür kalabalığını, üçüncü kişilerin komisyonlarını ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Akıllı sözleşmelerdeki şartlar, bilgisayar diline dönüştürülerek bir kod haline getirilmekte, bu kodlar dağıtık defterlerde anonim olarak tutulmaktadır. Bu sözleşmeler şeffaf bir yöntem izlenerek dışarıdan gelebilecek müdahaleleri engelleyecek şekilde şifrelendiğinden para, eşya veya herhangi bir şeyin alım satımında akdedilecek sözleşmelerin yerine kullanılabilecektir.

       Bitcoin, ilk kripto olması dolayısıyla basit akıllı sözleşmelerin de ilk örneğidir. Ancak yapısı gereği Bitcoin sadece para transferi olarak kullanılmaktadır. Geliştiriciler, Ethereum kod yapısını kullanarak kira sözleşmeleri, sigortacılık, kredi kullanımı, kitle fonlamaları gibi birçok alanda kullanılabilecek akıllı sözleşmeler ortaya çıkarabilmektedir. Mevcut yasal düzenlemeler akıllı sözleşme teknolojisi konusunda yetersiz kaldığından, sözleşmelerdeki hatalı düzenlemelerin kötüye kullanımı gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

       Akıllı sözleşmelere dayalı bir uyuşmazlık çıktığında tahkim devreye girecektir. Sürecin ilerlemesi sistemin niteliği gereği birçok işlemin ve dokümanın otomatikleştirilmesiyle sağlanacaktır. Bir başka deyişle hakemin atanmasından sonraki süreç normal tahkim yargılamasındaki gibi işleyecek ancak tüm işlemler çevrimiçi olarak gerçekleştirilecektir. [5]

       Akıllı sözleşmelerde özel anahtarlar ile onaylanan akıllı sözleşmeler tarafların sözleşmeyi onaylaması ve imzalaması olarak kabul görebilecek ve taraflar açık olarak seçtikleri hukuka tâbi olacaktır. Ayrıca, tahkim yargılamasının akıllı sözleşmeye dahil olabilmesi için sözleşmede tahkim hükmü bulunmalıdır.

       Akıllı sözleşmeler sisteme girildikten sonra başka sözleşmelerin temelini oluşturacak veya maddeleri düzenlenerek yeniden kullanılacak şekilde taslak olarak kullanılabilecektir. Taslak akıllı sözleşmeler sayesinde kullanıcılar sözleşmelerde eksik gördükleri ve değişmesi gereken hususları kolayca tespit ederek sistem üzerinden değiştirip kendilerine uyarlayabileceklerdir.

III-        ULUSLARARASI TİCARETTE UYGULANAN TESLİM ŞEKİLLERİ VE ÖDEME YÖNTEMLERİNE KRİPTO PARALARIN VE BLOKZİNCİR TEKNOLOJİSİNİN EKLENMESİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

       Peşin ödeme yöntemi, ithalatçının mal bedelini ihracatçıya fiili ihraçtan önce ödediği yöntemdir. Bu ödeme yönteminde, sevkiyatın yapılmaması, eksik yapılması ve ayıplı mal gibi riskler mevcuttur. Bu ödeme şeklinin akıllı sözleşme ile kripto para kullanmak suretiyle gerçekleşmesi durumunda, akıllı sözleşmede belirtilecek tarihe kadar paranın blokede durması, sevkiyatın yapılmaması, sevkiyatın eksik yapılması gibi sorunların önüne geçilebilecektir. Ayrıca, sevkiyat hazır hale geldikten sonra ithalatçının bilgilendirilmesi ve sevkiyatın hazır olduğu bilgisinin akıllı sözleşmeye işlenmesi de mümkün olabilecektir. Tüm bu işlemler, aracı olmaksızın gerçekleşeceğinden ekstra masraf ve zaman kaybı gibi sorunların da önüne geçilecek, akıllı sözleşmenin herkese açık olması sebebiyle gümrük işlemlerinde evrak kalabalığı sorunu da ortadan kalkacaktır.

       İhraç edilen malın bedelinin malın ithalatçı tarafından teslim alındıktan sonra belirlenen ileri bir tarihte ödenmesi yöntemi ‘’mal mukabili ödeme yöntemi’’ olarak adlandırılmaktadır. Bu ödeme yönteminde, ihracatçı malını sevk ettikten sonra, sevkiyata ilişkin vesaiki doğruda veya bedelsiz teslim edilmek kaydıyla banka aracılığıyla ithalatçıya göndermektedir. Bu ödeme şekli eğer akıllı sözleşme ile kripto para kullanılarak gerçekleşirse, alıcı malları aldıktan sonra akıllı sözleşmede ödeme kısmı onaylanacaktır ancak parayı ödeyene kadar akıllı sözleşmede ödeme kısmı açıkta kalacaktır ve herkese açık olan bu sistemde alıcının herhangi bir usulsüzlük yapması durumunda hanesinde ödenmemiş bir işlem olarak güven azaltıcı bir durum oluşturacaktır. Hukuki olarak akıllı sözleşmede yapılacak kural ihlalinin mahkemede ispatlanması çok daha kolay olacaktır. Banka avalli işlemlerde de hukuki olarak ispatlanma durumu olacaktır ancak bu durum bankalar aracılığıyla olması sebebiyle hem maliyetli hem de uzun bir süreç olacaktır. İthalatçı borcunu ödememesi durumunda akıllı sözleşme ve kripto paralar ile yapacağı ilk ticarette otomatik olarak para önceki akıllı sözleşmesinde olan borcuna aktarılabilecek ve ithalatçının olumsuz ticari sicili akıllı sözleşmelerinde görülebilecektir. Böyle bir ticaretle ihracatçı ve ithalatçı güven altına alınmış olacaktır. [6]

       Vesaik mukabili ödeme yönteminde, ihracatçı sevkiyatı başlattıktan sonra bilgileri kendi bankası aracılığıyla ithalatçının bankasına veya direkt ithalatçıya ve bankasına göndermekte; ithalatçı belgeleri almadan malı gümrükten çekmemektedir. Bu işlemin, akıllı sözleşme ve kripto para aracılığıyla yapılması halinde, öncelikle, her iki taraf da banka masrafları gibi ekstra masraflardan kurtulacaktır. Sevkiyat bilgileri akıllı sözleşme ile onaylandığında ithalatçı parayı ödeyene kadar sözleşmede yer alan vesaik bilgileri tarafına açılmayacak ve malı gümrükten çekemeyecektir. Taraflar, akıllı sözleşmede, malın ithalatçı tarafından gümrükten alınmama ihtimaline karşılık paranın blokeli olarak sözleşme ağında tutulması konusunda anlaşabilecek; bu durumun gerçekleşmesi halinde blokedeki para ihracatçının teminatı olacaktır.

       Bu tür sonradan ödemelerde ithalatçı, iflas veya başka gerekçeler göstererek ürünü gümrükten çekemeyeceğine veya daha ucuz fiyata çekebileceğine dair beyanatlarla ihracatçıyı mağdur edebilmektedir. Bu yöntemde ihracatçı bu anlamda korunmaktadır. İthalatçı için ise belgelerin doğruluğu veya gecikme riski ortadan kalkacaktır. Paranın gönderilmesini müteakip girilecek şifreyle belgeler ithalatçı için ulaşılabilir bir hale gelecek ve malı gümrükten çekebilecektir.

IV-        AKILLI SÖZLEŞMELERİN VE KRİPTO PARALARIN ULUSLARASI TİCARETTE KULLANIMININ HUKUKİ BOYUTU

       Tarafların kripto paralar ile ödeme yapılması konusunda anlaşması ve ihracatçının malları gönderdikten sonra ithalatçının parayı ödememesi durumunda akıllı sözleşmelerdeki maddeler açıkta kalacak ve bu işlemin ispatı hukuki olarak akıllı sözleşmeler sayesinde çok kolay olacaktır. Borçlu, sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun vd. maddeleri gereğince tüm borçlardan sorumlu olacaktır. Ayrıca, akıllı sözleşmelerde yapılacak düzenlemelerle, iflas eden borçlunun borcunu ödeyene kadar ticari sicilindeki açık işlemler sebebiyle aktif olamayacağı da hüküm altına alınabilecektir. İthalatçının borç tutarından fazla olan tutarı ihracatçıya göndermesi durumunda da sebepsiz zenginleşme hükümlerine gidilecek; bu durum işleyişe engel olmayacaktır.

       Her ne kadar akıllı sözleşmelerde uygulanacak kurallar, üzerinde anlaşılan ülke hukukunun emredici kurallarına aykırı olamasa da emredici hükümlere aykırılığın olması halinde seçilen ülke hukukunun emredici kuralları geçerli olacaktır.

       İthalatçı malları aldıktan sonra akıllı sözleşmede belirtilen tarihte borçlarını ödemez ise ihracatçı, alacaklı olarak borcunun faizini isteyebilecek, bu sebeple kripto paralardaki kur değişimi nedeniyle daha sonra yapılan ödemelerde büyük farklar oluşabilecektir. Belirlenen kur üzerinden alacaklının zarara girme ihtimali doğarsa alacaklı, zararının tazmini için akıllı sözleşmede belirtilen şartları önde sürerek dava açabilecektir.

       İthalatçı veya ihracatçı tarafından malın ve paranın teslimi konusunda elde olmayan sıkıntılar yaşanabilecektir. Akıllı sözleşmede açık işlem olarak gözükecek olan bu durumda ifa imkansızlığı veya aşırı ifa güçlüğü pozisyonu oluşabilecektir. İhracatçı açısından ticarete konu mal için akıllı sözleşme yapıldı ise ve bahse konu ürüne bir zarar geldiyse veya ihracatçının başına bir durum geldiyse para önceden yatmış olmasına rağmen ifada imkânsızlık durumu oluşacaktır. Akıllı sözleşmede ihracatçı şahıs olarak işlem yaptıysa bu işlem açık pozisyonda gözükecektir. Paranın iadesi durumu sebepsiz zenginleşmeye girerek halledilse bile blok zincirde problemli işlem olarak görülebilecektir. Tersi durumda teslimat yapıldıktan borcun vadesi geldiğinde kur farkından dolayı ödenecek kripto paralarda yüksek tutar farkları oluşursa borçlu durumun düzeltilmesini isteyebilir. Bu durumda tahkim tarafından alınacak kararların akıllı sözleşmeye işlenmesi gerekecektir. [7]

       Yapılacak akıllı sözleşmede, sözleşmenin hükümsüzlüğüne sebebiyet verecek durumların da düzenlenmesi gerekmektedir. Zira, blokzincire eklenen akıllı sözleşmenin hükümsüzlük nedeniyle açıkta işlem olarak gözükmesinin engellenmesi tarafların mağdur olmaması konusunda önem arz etmektedir. Ayrıca, borçlu tarafından borcun devrinin ve daha sonra borcun ödenmemesinin gerçekleşmesi durumunda sözleşmeye dahil olacak üçüncü kişilere uygulanacak hükümlerin akıllı sözleşme kapsamında düzenlenmesi gerekmektedir.

Stj. Av. Anıl Sağlam

Kaynakça:

1. Farell, R. (). An Analysis of the Cryptocurrency Industry. Wharton Research Scholars.

2. Arıkan, N.İ. (). An Overview of the Cryptocurrencies: The Theory of Money Perspective, Malatya Turgut Ozal University Journal of Business and Administrative Sciences

3. Durbilmez S.E. ve Türkmen S.Y., Blockchain Teknolojisi ve Türkiye Finans Sektöründeki Durumu, Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi

4. Onur Yılmazer, Uluslararası Ticarette Kripto Para Kullanımı (İstanbul: İstanbul Ticaret Üniversitesi, Dış Ticaret Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, )

5. Jevremović N., 27 Ocak , Blockchain Teknolojisi ve Tahkim,

6. Yılmazer, s

7. Yılmazer, s

Blok zincir teknolojisi bize nasıl bir gelecek vadediyor?

Kripto para birimleri, DAO'lar, DeFi, MetaFi, NFT'ler ve bütün bunların akıllı kontratlarla optimize edildiği bir ortamda hayatlarımızda ne gibi değişiklikler olabilir? Bu değişikliklerin öncülerinden olmak için henüz geç değil.

Kripto para birimlerinin gelecekteki kullanım alanları

Daha önce kriptonun özellikle Web3 üzerinden daha çok kullanıcıya ulaşmasının nasıl mümkün olacağını ve gidişatın da bu yönde olduğunu anlatmıştık. Önceki yazımızda da bahsettiğimiz üzere; araştırmalara göre analistler, kripto pazarının önümüzdeki yıllarda daha da artan bir hızla büyüyeceğini tahmin ediyor. Bunda kripto para birimleri ile yapılan işlemlere gelince, geliştiricilerin gittikçe kullanıcı dostu arayüzlere geçmesinin büyük payı var. Bu sayede kripto kullanımı yavaş yavaş ana akım oluyor.

Merkezi finansal yapılar her ne kadar blockchain teknolojisini kavradıkça baskılamaya çalışsa da kripto para birimleri küresel anlamda gittikçe daha çok benimsenmeye başlıyor. Öncelikle şunu kabul edelim: Kriptonun doğası; hükümetler, merkez bankaları ve VC’ler gibi merkezi ana akım kurumların çıkarlarıyla taban tabana zıtlaşıyor. Kriptonun doğası, hortumlama ve yolsuzluk gibi niyetleri olanların, sisteme entegre edilmiş komisyoncuların çıkarlarıyla da çakışıyor. Kriptonun özünü oluşturan merkeziyetsizlik, doğası gereği şeffaflık, değişmezlik ve güvenlik ilkelerini içinde barındırıyor. Kriptonun Dünya Ekonomik Krizi’nin hemen ardından inşa edilmesi bir tesadüf mü? Bazıları bu zamanlamanın tesadüf olmadığını, büyük ana akım kurumların yaptığı hatalar sonucu oluşan bu krize karşılık, insanlara finansal gücü geri vermeyi ve fırsat eşitliğini amaçladığını düşünüyor. Bundan sonra itibari paraya ve merkezi bankacılığa olan ekonomik bağımlılığı azaltmak veya sona erdirmek amacını güttüğü de düşünülüyor. Tabi en azından Bitcoin’in ne olduğunu ve gelecekte neye dönüşebileceğini o zaman anlayabilecek olanlara.

Günümüzde, düzenleyici kurumlar ve kripto kuruluşları arasındaki çekişme, kriptonun gerçekten de ana akım haline gelmeye başladığının kanıtlarından biri olmasa bile bazı kurumların kriptodan korktuğunun açık bir göstergesi. Regülasyon tabi ki kötü bir şey değil ancak, merkezi kurumların, kriptoyu da kendilerine benzetmek için biraz merkezilik aşılamaya çalıştığına şahit olmak oldukça eğlenceli.

Bu arada her merkezi yapının da bu şekilde davranmadığını belirtelim. Örneğin El Salvador, Bitcoin’i yasal para birimi yapmasıyla son zamanlarda çok konuşulan bir ülke. Görünen o ki, bazı ülkeler de El Salvador’un ayak izlerini takip etmeye çalışıyor. Bu, kripto paraların gittikçe daha çok ülkede yasallaşacağı anlamına geliyor. Böyle bir ortamda kriptonun uzun bir süre burada kalacağı ortada. Son yıllarda Bitcoin edinen Tesla, MicroStrategy ve Square gibi dev firmaları da unutmayalım. Allied Market Research’ün yayınladığı rapora göre; kripto para piyasasının yılına kadar yaklaşık 3 katlık bir artışla 5 trilyon dolarlık bir değere ulaşacağı tahmin ediliyor.

Kripto gelecekte geçerli bir ödeme şekli olacak mı?

Kripto paralar, özünde bir değer barındırmadığı gibi iddialarla uzun süre eleştirilse de bu algı artık yavaş yavaş değişiyor. Pandemi ortamı, iş yapma şeklini global anlamda değiştirdi. Bu da ister istemez birçok insanı dijital ödeme kolaylığıyla tanıştırdı. Hatta ’nin Kasım ayında yayınlanan BKM verilerine göre; internetten kartlı ödemeler yüzde 52 artarken, temassız ödemeler milyon TL'ye ulaştı.

Yine de işletmeler, hemen her tüzel ve özel kişilik gibi kripto paralara şüphe ile yaklaştıklarından dolayı kripto para birimlerini bir ödeme şekli olarak benimsemekte yavaş kaldılar. Ancak kripto küresel çapta daha çok anlaşıldıkça, gelecekte daha fazla işletmenin, kriptoyu kabul etmenin, işlem ücretlerinden tasarruf etmek gibi faydalarını fark edeceğini ön görebiliriz. Pandemi süreci bizi eve kapattığında, ilginç bir şekilde bir çok insan kriptoyla ilgilenmeye ve anlamak için çaba sarf etmeye başladı. Bu süreç, kriptonun geçerli bir ödeme seçeneği olarak hız kazanmaya başlamasına da önayak oldu diyebiliriz. PayPal, Visa ve Mastercard gibi devasa ödeme platformları, müşterilerinin kripto alıp satmalarını ve bunlarla başka işlemler yapmalarını artık mümkün kılıyor. PayPal artık Bitcoin (BTC), Ether (ETH), Bitcoin Cash (BCH) ve Litecoin (LTC) gibi kripto paralarla işlem yapmak için kullanılabiliyor. Visa, kullanıcılarının Ethereum ağı üzerinde sabit coin’lerle işlem yapmasına olanak tanıyor. Mastercard ise 'in sonlarında kripto kartını piyasaya sürdüğünü duyurdu ve ödeme ağındaki bankaların kripto para hizmetleri sunmasına izin vereceğini açıkladı.

Finans devlerinin kriptonun bir ödeme şekli olarak kullanılmasına yönelik bu yarışları, kriptoyu ödeme şekli olarak kabul etme konusunda hâlâ kararsız olan diğer işletmeleri de treni kaçırmamak adına kamçılayacak.

Hisse senedi yerine kripto para birimi

Günümüzde pek çok modern işletme, kriptodan bağımsız olarak, çalışanlarıyla şirket kârını hisse senedi dağıtarak paylaşıyor. Bu yaklaşım, geleneksel birçok firma çalışanlarının aksine, çalışanlarını müthiş bir şekilde motive ediyor çünkü çalışanlar bir anlamda firmayı sahipleniyor ve kendi firmaları adına çalışmış oluyorlar. Bu da verimliliği büyük ölçüde artırıyor. Hatta yakın zamanda Unicorn statüsü kazanan Insider, bunun en güzel örneklerinden biri. Şirket, yılında hisse sahibi çalışanlarına nakit çıkışı hakkı sunarak, nakit çıkışı isteyenlerden hisselerinin bir bölümünü satın almak için yaklaşık 8 milyon lira ayırdığını açıklamıştı.

Yakın bir gelecekte, bu hisse senetlerinin yerini büyük olasılıkla şirketlerin kripto para birimleri alacak. Bu şekilde her işletme, çalışanlarının iştirak edebileceği, kendine ait bir ekosistem oluşturabilecek. Şirketler ayrıca, kripto para birimi kullanarak, geleneksel halka arz modellerinde (hisse senedi) uygulanan ekstra ücretleri de aradan çıkarabilecekler. Şirketlerin kendi kripto para birimlerini yaratması için vakit henüz erken çünkü bu yepyeni bir sistem kurmak ve yepyeni bir teknolojiye adapte olmak demek. Ayrıca, bu sistemi işletmelere entegre edebilecek kalifiye elemanların yetişmesi de biraz zaman alacak. Ancak, kripto paralar benimsendikçe giderek daha fazla işletmenin kendi ekosistemlerini kripto paralar ve akıllı kontratlar vasıtasıyla yarattığını görmek hiç şaşırtıcı olmaz.

Çalışan maaşı olarak kripto

Bildiğiniz gibi Pandemi ile birlikte çalışma şeklimiz uzaktan çalışmaya dönüştü. Bu süreçte, birkaç şirket şimdiden çalışanlarına kripto para ile ödeme yapmaya başladı bile. Özellikle dünyanın farklı yerlerinde ekiplere sahip olan global şirketler, çalışanlarının maaşlarını kripto ile ödemenin çeşitli avantajlarından yararlanıyor. Bu şirketler, dünyanın herhangi bir yerindeki çalışanına çok daha az komisyon ve transfer ücreti ödeyerek ödeme yapabiliyor. Çünkü kripto para birimleri için ‘ülkeler arası transfer’ diye bir kavram yok. Kripto para birimleri, yine ülkeler arası transfer kavramından bağımsız olarak kolayca yerel para birimlerine dönüştürülebileceği için çalışanlar için de uygun bir seçenek olarak konumlanıyor. Üstelik bu sayede çalışanlar maaşlarının bir kısmını direkt olarak yatırıma da dönüştürebileceklerdir.

Kripto cüzdanlar ve kitlesel fonlama

Ülkemizde de yaygın olarak kullanılan kitlesel fonlama platformları, birçok girişimin hayata geçmesinde önemli bir rol oynuyor. Hatta bunlardan Fonbulucu ve fongogo sıkça gündeme gelen kitlesel fonlama şirketleri arasında yer alıyor. Bu arada Fonbulucu’nun yakın zamanda milyon TL değerleme üzerinden 4,5 milyon TL yatırım aldığını hatırlatalım.

Bu alanın öncüsü Kickstarter’da projeler, şeffaflık ve dürüstlük adına, fonlar toplandıkça yapılan geliştirmelerden kitlelerini haberdar ediyorlar. İhtiyaç duyulan fonun belli bir tarihe kadar sağlanamaması durumunda ise sistem herkesin parasını iade ediyor. Böylece, platform aracılığı ile karşılıklı güven ve düşük risk tesis edilmiş oluyor.

Aynı sistem güvenli kripto platformlarında da geçerli. Artık daha kullanıcı dostu arayüzler aracılığıyla daha anlaşılır hale gelen bu platformlar, kolay kullanımları sayesinde daha çok insan çekiyor. Aradaki tek fark, burada üçüncü parti platformlar yerine akıllı kontratlar vasıtasıyla güvenliğin sağlanması. Özel bir blok zincir cüzdanı kullanan kitle fonlaması, sermayelerini artırmak isteyen küçük işletmeler için şeffaf bir süreç sunuyor. Böylece hem yatırımcıların hem de kripto şirketlerinin karşılıklı güvene dayanarak işlem yapmaları için ortam sağlanmış oluyor. Ayrıca bu sayede bağış toplayıcılar hem şeffaflıktan ödün vermemiş oluyor hem de temelde karşılıklı güveni tahsis etmek için kullanılan üçüncü parti platformlara komisyon ücretleri ödemek zorunda kalmıyor.

Blockchain tabanlı akıllı kontratlar vasıtasıyla güvenlik nasıl sağlanır?

Cüzdana ait akıllı kontrat hash’ini giren herkes, hangi cüzdanın ne kadar bağış yaptığını ve havuzda ne kadar para toplandığını açık bir şekilde görebiliyor. Ayrıca akıllı kontratlar da halka açık, yani açık kaynak olduğundan, herkes bu kodlara bakarak havuzun kilitli olup olmadığını, hangi şartlar karşılandığında kilidin açılacağını veya bu kontratın bir güvenlik açığı olup olmadığını da görebiliyor. Aslında burada karşılıklı taraflardan ziyade, değiştirilemez olan akıllı kontrata güveniliyor. Bu da nihayetinde karşılıklı güvene gerek olmayan (trustless) bir sistem demek.

Merkeziyetsiz otonom organizasyonlar (DAO) olarak yapılanma

Hatırlarsanız daha önce ‘DAO nedir? Nasıl çalışır?’ sorularını yanıtlarken, Ethereum çatallanmasında DAO'nun rolü, Blockchain ve NFT oyunları ile DAO ilişkisi ve DAO'ların markalar için vadettiklerini size aktarmıştık.

Merkeziyetsiz otonom organizasyon (DAO - Decentralized Autonomous Organization) kavramı, organizasyonların geleceğini büyük ölçüde etkileyecek bir sistemdir. DAO, devletlerden şirketlere, her türlü organize yapıya, geleneksel organizasyon yapılarının sağlayamayacağı faydaları sağlıyor. Bunun en başında da bürokrasinin kaybettirdiği zamansal ve ekonomik maliyeti geri kazanmak geliyor. DAO'lar, blok zinciri teknolojisinin bir öğesi olan akıllı kontratlar vasıtasıyla, karmaşık iş akışlarını düzene sokmaktan, dosyalama izinleri, imzalama ve onay vermeye kadar bürokrasi gerektiren, sıkıcı ve uzun evrak işlerini otomatik olarak gerçekleştirdiği için önemli ölçüde kolaylık sağlamış oluyor. DAO'lar ayrıca hükümetlerdeki yolsuzluğu önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahiptir. Her işlem blok zincirine yazılacağı için, kayıtlar her zaman halka açık olacaktır. Ayrıca bu işlemler geri alınamaz ve silinemez. Bu da yolsuzluk yapmayı düşünenlerin iki kere düşünmesini sağlayacaktır.

Çalışma şeklimiz şimdiden değişti ve şirketlerin farklı şekilde yapılandırıldığı bir gelecek hayal etmek zor değil. DAO, iş yapma şeklimizi değiştirme, hatta global anlamda iş etiğimizi geri kazandırma potansiyeline sahip olan ve yakından izlenmesi gereken büyüleyici bir kavram.

Peki bankacılık hizmetlerine ulaşamayanlar?

Dünya nüfusunun dörtte biri civarında insanın şu anda banka hesabı olmadığını ve bankacılık hizmetlerine erişmenin bu insanlar için neredeyse lüks olduğunu biliyor muydunuz? Bu insanlar için kripto para birimi kullanmak, geleneksel bankacılık sisteminin sunduğu hizmetlere olan ihtiyacı karşılayabilir. Birkaç girişim, fakir ülkelerde bankacılık hizmetinden faydalanamayanları, kripto para birimleri aracılığıyla bu hizmetlerden yararlandırmak için çalışıyor. Bu tip platformlara örnek olarak Afrika'daki Kotani Pay ve Leaf’i verebiliriz.

Temmuzunda Politika Analiz Laboratuvarı (PAL) tarafından hazırlanan “Dijital Finansal Kapsayıcılık” raporuna göre yüksek gelir seviyesindeki ülkelerde 15 yaş üstü bireylerin yüzde 92’sinde banka hesabı bulunurken Türkiye’de 15 yaş üstü bireylerin sadece yüzde 69’unun banka hesabı bulunuyor. Buna karşılık, ülkemizde kadınların sadece yüzde 54’ünün, düşük gelirlilerin ise yüzde 56’sının banka hesabı bulunuyor.

Kripto para birimleri mal ve hizmetler için ödeme yapmak, para göndermek ve almak, faize yatırmak, oy vermek ve çok daha fazlası için kullanılabiliyor. Ayrıca geleneksel bankacılık sisteminin sağlayamadığı güvenlik ve mahremiyeti de sunuyor. Görünen o ki; yakın bir gelecekte sadece bankacılık hizmetlerine ulaşamayanlar değil, bunu geleneksel bankacılığa tercih edenler de DeFi’a geçebilir. DeFi ile başka neler mi yapılabilir?

DeFi platformlarında borçlanmak da mümkün

Hem borç verenler hem de borç alanlar için daha yönetilebilir koşullarla kredileri kolaylaştıran DeFi platformlarının ortaya çıkışı, insanların ve işletmelerin borçlanmaları için yeni fırsatlar yarattı.

Borçlanma, genellikle kötü bir şey olarak görülür. Ancak borç, hesaplı ve dikkatli olarak kullanıldığında işletmelerin zor zamanlarda ayakta kalmasına yardımcı olabilir. Üstelik bu borçlanmaların faiz oranları bankaların sunduğundan çok daha düşük olduğu için, işletmeler sadece önemli derecede tasarruf etmekle kalmıyor, borçlar daha kolay ödenebilir olduğundan riski de azaltıyor.

Şu anda birkaç platform, işletmelerin DeFi yoluyla borçlanmalarına imkan tanıyor. Bu platformlara örnek olarak Dharma, dYdX ve Compound'u verebiliriz. Bu platformlarda toplanan borç para, genellikle işletme sermayesi veya işletme maliyetlerini karşılamak için kullanılıyor.

Dünya çapında birçok işletme pandemi dolayısıyla zor dönemler yaşıyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler her ne kadar modern ülkelerde devlet desteği ile ayakta kalabilmiş olsalar da, fakir ülkelerde işletmeler ya kapandı ya da ayakta kalma mücadelesi veriyor. Yakın bir gelecekte pandemi sona erdiğinde, işletmeler yeniden ayağa kalkmak için DeFi kredilerine yönelebilir. Böylece DeFi’ın önümüzdeki yıllarda daha popüler hale gelmesini bekleyebiliriz. Kullanım kolaylığı ve rekabetçi faiz oranları, DeFi kredisini oldukça çekici bir seçenek haline getiriyor.

MetaFi (Metaverse DeFi)

Citi’nin geçtiğimiz ay yayınladığı Metaverse and Money adlı rapora göre, geleceğin Metaverse'ü dijital olarak yerel tokenları daha fazla kapsarken, paranın görece daha geleneksel formlarını da kabul edecek. Para kavramı, oyun içi tokenlar, sabit para birimleri, merkez bankası dijital para birimleri ve kripto para birimleri ile Metaverse'de çeşitlilik içeren ve değişken bir yapıya sahip olabilir. Şu anda kullanılan ödeme sistemleri, Metaverse için yetersiz kalıyor. Bu nedenle Citi, MetaFi’da Merkeziyetsiz finansal sistemler (DeFi) ile mevcut geleneksel finansal sistemlerin bir arada var olacağını düşünüyor.

NFT'ler ve etrafında toplananlar

NFT’ler, fiziksel varlıklardan dijital sanat eserlerine, koleksiyon parçalarına, spor kartlarına kadar her şeyi temsil edebiliyor. NFT’lerin bir özelliği de benzer kafada insanları bir araya toplama potansiyeline sahip olmasıdır. Aynı psikolojik rahatsızlığa sahip olanlardan aynı süper kahramanı sevenlere kadar çok çeşitli topluluklar oluşturulabilir.

Örneğin, bilgisayar oyuncularının NFT'leri yaratmasına, takas etmesine ve toplamasına izin veren CryptoKitties, Gods Unchained ve Axie Infinity gibi oyunlar mevcut. Bu oyunların zamanlarındaki başarısı, NFT'lere ve NFT’ler etrafında şekillenen GameFi’ya olan talebin potansiyelini her ne kadar ortaya koyuyor olsa da asıl sükseyi yakın gelecekte NFT'lerin oyunda kullanımını sürdürülebilir bir ekonomik sisteme akıllıca entegre eden oyunlar yapabilir.

NFT'ler için sürekli olarak yeni kullanım alanları ve faydalar geliştiriliyor. Bu, dijital içeriklerle etkileşim kurma biçimimizde devrim yaratabilir. Örneğin Decentraland'da insanlar Metaverse'te, NFT olarak sahip oldukları üç boyutlu avatarlarıyla hologram bir konser izleyebilir, karakterlerinin yeteneğine göre oradan oraya uçabilirler. Böyle alanlarda da insanlar, avatar kimlikleri üzerinden topluluklar yaratmaya başladıkça, NFT topluluklarının çok daha geniş bir alanda çeşitleneceğini ön görebiliriz.

Avatarlardan bahsetmişken, D2C'den (Direct to Consumer) sonra yeni kullanıcıları tanımlamak için kullanılan D2A (Direct to Avatar) ifadesi stratejilerin, markaların dijital mağazaları, deneyimleri ve blok zincir tabanlı evrenlerini oluşturacak ürünlerin avatar ekonomisinin yapı taşlarını oluşturacağı tahmin ediliyor. Yani daha açık bir ifadeyle, çok da uzak olmayan bir gelecekte örneğin Decentraland’de, arsa sahipleri tarafından kiralanan reklam panolarında bilindik markaların reklamlarını görmekle kalmayacağız aynı zamanda belki bu arsalarda kiraladıkları mağazalarda ürünlerini satın alabileceğiz. Hatta bazı durumlarda belki bazı ürünleri avatarlarımız veya VR gözlüklerimiz vasıtasıyla deneyimleyebileceğiz.

fazla oku

Dünya, Rusya-Ukrayna savaşına odaklanmışken, Rusya üzerindeki yaptırımlar ve ülkenin SWIFT sisteminden çıkarılması, son dönemin en popüler tartışmalardan birine de hız verdi: Ekonomideki dijitalleşme ve yeni ödeme sistemleri dünya düzenini nasıl etkiliyor?

Rusya’nın dijital ruble ve kripto paralar aracılığıyla yaptırımların etkisini hafifletip hafifletemeyeceği, Rus birliklerin Ukrayna’ya girdiği 24 Şubat’tan itibaren tartışılıyor.

Prof. Dr. Emre Alkin ve Prof. Dr. Mustafa Özer'in görüşleri ışığında nakitsizleşmenin avantajlarıyla dezavantajlarını, kripto paraların geleceğini ve Çin’le Rusya’nın başını çektiği dolardan arındırma çabalarında dijital paraların rolünü irdeledik.

Dijital ekonominin bugünü: Sanal cüzdanlar ve elektronik ödeme sistemleri

Ekonomistler, internetin ortaya çıkışından bu yana dijital ödemelerin giderek kaçınılmaz hale geldiğinde hemfikir. Zira 'larda, işletmelerin bir banka hesabından diğerine doğrudan elektronik ödeme yapmaları için geliştirilen Bankacıların Otomatik Takas Sistemi (Bankers' Automated Clearing System / BACS) ortaya çıktığından beri, nakit kullanımı azalırken dijital ödemeler ve özellikle sanal cüzdanlar ivme kazanıyor.

Ayrıca Kovid pandemisi hayatın her alanında olduğu gibi ekonomideki dijitalleşmeyi de hızlandırdı. Dijital cüzdanların ve kripto paraların popülerliğini keskin biçimde artırdığı ’de Visa’nın küresel çapta yürüttüğü bir araştırma, tüketicilerin yüzde 78'inin pandemide ödeme yöntemlerini değiştirdiğini ortaya koyuyor.

Muhasebe ve danışmanlık ağı Moore Global Network’te görev alan finansal danışman Ewen Fleming, "Banka şubesi ve ATM sayısı düşerken nakde erişim azalıyor" diyor:

Dijital ödemeler yaygınlaşıyor ve birkaç yıl önce var olan çok sayıda cüzdan artık Apple, Google ve PayPal'ın hakimiyetinde.

Bugün yaygın kullanılan bu ödeme sistemlerinin çoğu yurttaşların halihazırda bankalarda olduğu varsayılan paralarına dayanıyor. Bankaların geliştirdiği farklı cüzdan sistemlerinin yanı sıra özel olarak üretilmiş ve ücret karşılığı kullanılabilen cüzdan uygulamaları da mevcut. 

En yaygın dijital cüzdan hizmetleri arasında ise Apple Pay, Google Pay ve Paypal yer alıyor. Güncel tahminlere göre Apple Pay, 70’den fazla ülkede kullanımda. Paypal ise 'den fazla ülkede 25 para biriminde hizmet verirken, Google Pay de 42 ülkede kullanılıyor.

Çinli teknoloji firmaları Alibaba’nın ödeme hizmeti Alipay ve Tencent’in hizmeti WeChat Pay de yaygın benimsenen uygulamalar arasında. WeChat Pay, 25 ülkede kullanılırken, Alipay de ülkede hizmet veriyor.

"Kullandığımız para zaten dijital"

Ekonomist ve Akademisyen Prof. Dr. Emre Alkin, ekonominin halihazırda dijitalleşmiş olduğunu, "Biz zaten şu anda dijital paradayız" diyerek vurguluyor:

Yani merkez bankalarının ürettiği paraların 10, 20, 30 katı bankalarda ve finans müesseselerinde faiz çarpanıyla para büyüyor. Dolayısıyla para dijital olarak bizim hesaplarımızdadır.

Independent Türkçe’ye konuşan Alkin, "Bunları nakit olarak kullanmamıza zaten gerek yok" diyor ve ekliyor:

O yüzden Merkez Bankaları'nın bastığı paradan çok bankacılık ve finans sisteminin ürettiği ve büyüttüğü paradan bahsediyoruz. Bunun zaten neredeyse tamamına yakını dijital.

Nakitsizliğin avantajları ve dezavantajları

Ekonomistlere göre bu tür nakitsiz sistemler, ödemeleri daha kolay ve rahat hale getirerek ekonomik büyümeyi teşvik edebilir ve dolayısıyla tüketimi kolaylaştırabilir. 

Bunun yanı sıra büyük miktarlarda nakit taşımanın risklerini ve işlem noktalarının hırsızlığa karşı savunmasızlığını da azaltabilir. Nakit ödemelerdeki yanlış hesaplamalar, yanlış yere yapılan ödemeler ve soygunlar; emtia alıcıları ve satıcıları için bugün çok gerçek riskler.

Prof. Alkin bu durumu, "Bizim merkeziyetçi sistem diye ürettiğimiz kağıt paraların da çok ciddi bir kayıt dışılık yarattığını söylemek istiyorum" diye açıklıyor:

Ne kadar enteresan değil mi? Devlet kendi eliyle ürettiği banknotlarla kendi gözleriyle takip edemediği bir ekonomi yaratıyor.

Öte yandan, bu önemli avantajlara rağmen, dijital ödeme sistemlerinde işletmeler ve bankaların entegrasyonu açısından önemli sorunlar yaşanabiliyor. Bu da bazı dijital sistemlerin küresel çapta benimsemesinin önüne geçerken, sistemler arası rekabet de artıyor.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Örneğin, ApplePay ve Paypal gibi şirketler, Türkiye’deki bankacılık sistemiyle işbirliği yapılamadığı için ülkemizde kullanılamıyor. Alipay ’da Türkiye pazarına girmişti ama kurumların desteğini kazanamadığı için o da yaygınlaşamadı.

Bunun yanı sıra dijital sistemlerin de kendilerine özgü güvenlik sorunları var. Yapıları gereği bunlar, siber saldırı olasılığını artırarak potansiyel olarak veri sızıntısına meydan verebiliyor.

Diğer yandan, dijital ödeme sistemleri döviz kurlarının ve birçok başka faktörün devreye girdiği uluslararası ticarette yaygın kullanıldığı için güvenlik ve kolaylık arayışı SWIFT gibi küresel ödeme sistemlerinin de doğuşuna önayak oluyor.

Güvenlik arayışından doğan sistem: SWIFT ve alternatifleri

SWIFT kavramı, birçok kişinin hayatına muhtemelen Batı ülkelerinin İran’a ve son olarak da Rusya’ya yaptırımlarıyla girdi. SWIFT, (Society for Worldwide Interbank Fi­nancial Telecommunication / Dünya Bankalar Arası Finansal İletişim Top­luluğu), ’te 15 ülkeden banka­nın katılımıyla kurulan bir elektronik ödeme sistemi. Şu anda sisteme ’den fazla ülkeden banka ve finans kurumları üye.

Yurtiçi yada yurtdışındaki banka hesaplarına döviz cinsinden para transferleri genellikle bu sistem üzerinden gerçekleşiyor. Tüm bankaların kendilerine özel bir SWIFT kodu var. Sistem, finansal işlemleri standart hale getirerek ko­laylaştırıyor, maliyetleri düşürerek işlem risklerini azaltıyor.

Şu anda uluslararası ticaretteki en yaygın sistem olan SWIFT, aslında ödemelerde güvenlik ve hız arayışından doğdu. Zira bundan önceki TELEX sisteminde hem güvenlik hem de hız sorunları vardı.

Diğer yandan, birçok ülkede SWIFT’e alternatif sistemler de mevcut. Örneğin Moskova 'te Kırım'ın ilhakının ardından SPFS adı verilen benzer bir altyapı kurmuştu. Rusya’nın bugün de uluslararası ticarette bu altyapıya yöneleceği düşünülüyor ama zor olan kısım yeni bir sistem kurmak değil, sistemin geniş çapta benimsenmesini sağlamak. SPFS bu açıdan çok başarılı görülmüyor.

Ancak Çin’in ’te kurduğu CIPS adlı alternatif sistem, 47'si doğrudan katılımcı ve 'si dolaylı katılımcı olmak üzere 'den fazla ülkede finans kurumunu çekmeyi başardı. Bu nedenle SPFS’ye kıyasla daha güçlü bir alternatif olabilir. Yine de birçok uzman, Çin'in bu sisteminin Rusya'yı yaptırımlardan kurtarmaya yetmeyeceği görüşünde.

Blok zinciri atılımı: "Dananın kuyruğu kopacak"

Diğer yandan, gelecekte blok zinciri tabanlı uluslararası ödeme sistemleri de SWIFT’e rakip olabilir. Örneğin, Plaid gibi finansal teknoloji (FinTech) şirketleri, blok zinciri teknolojilerinin SWIFT'e daha hızlı ve daha ucuz bir alternatif olabileceğini öne sürmüştü.

emre alkımonash.pw

Özellikle kripto paraların kullanıldığı bu ödeme sistemleri, ekonomide dijitalleşmenin ileri aşamaları olarak görülüyor.

Prof. Dr. Emre Alkin, blok zincirini "geri dönülemez bir yol" diye niteliyor.

"Pandemi, Rusya - Ukrayna krizi veya dış ticarette bankacılık sisteminin tam olarak yeterli olamaması gibi birçok sebepten dolayı önünde sonunda insanlar ticarette kripto unsurları değiş tokuş etmeye başlayacak" diyen Alkin, şöyle ekliyor:

Bunlar herkesin anlayabileceği kadar basitleştiği zaman, blok zinciri mekanizması her yerde kabul gördüğü zaman bence artık dananın kuyruğu kopacak.

El Salvador'un Bitcoin deneyi

Orta Amerika ülkesi El Salvador'un lideri Nayib Bukele, geçen yıl ülkede sansasyonal bir "deney" başlattı ve Bitcoin'i resmi para olarak kabul etti. Böylece para birimi olarak ABD dolarının kullanıldığı El Salvador'da, Bitcoin yasal olarak tedavüle girmiş oldu.

Bu karar dünya genelinde kripto para savunucularının dikkatini çekerken, bazı uzmanlar temkinli yaklaşıyor. Kimisine göre bu adım, kripto paraların geleceğine dair fikir veren bir deney olacak. Kimisiyse Bukele'nin kendi halkının refahı üzerinde adeta kumar oynadığını söylüyor.

Orta Amerika Mali Araştırmalar Enstitüsü Kıdemli Ekonomisti Ricardo Castaneda, her şeyin yolunda gitmesi halinde El Salvador'un dünyaya örnek olacağını, ters gitmesi halindeyse  bedelini halkın ödeyeceğini ifade ediyor.

jpg


Kripto paralar siyaset sahnesinde: Yaptırımlar ve Rusya

İtibari para birimlerinin (euro, Türk lirası vb.) aksine, herhangi bir merkez bankası veya hükümet tarafından kontrol edilemeyen kripto paralar, itibarıyla dünya genelinde büyük bir popülariteye kavuştu. Nisan ’de toplam değeri 2,2 trilyon doları aşan kripto paralar, aynı zamanda dünya siyasetindeki çekişmelerde de adından söz ettiriyor.

Örneğin, İran ve Kuzey Kore gibi ülkeler, ABD’nin ekonomik yaptırımlarının etkisini hafifletmek için bir süredir kripto paralara başvuruyor. İranlı yetkililer yaptırımlara karşı ithalat ve ihracatta Bitcoin başta olmak üzere kripto paraları kullanacaklarını açıklarken, ülke ambargo altındaki petrol rezervlerini, büyük miktarda enerji gerektiren kripto madenciliği için kullanıyor. İran’ın bu sayede yüz milyonlarca dolar değerinde para kurtardığı biliniyor. 

Kuzey Kore'ninse nükleer programını finanse etme amacıyla kripto para çalmak için fidye yazılımı kullandığı öne sürülüyor. Fidye virüsleri, bulaştığı bilişim sistemleri üzerinde dosyaları erişimi engelleyerek kullanıcılardan fidye talep eden zararlı yazılımlar. Kuzey Koreli bilgisayar korsanlarının bu sayede kripto para piyasasından milyon dolar çaldığı iddia edilmişti.

Bu arada Rusya’nın da ABD ve Avrupa ülkelerinin son yaptırımlarını hafifletmek için kripto paraları kullanma ihtimali tartışılıyor. Rus zenginlerin, kriptoya taşıdığı paraları Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) nakde çevirmeye çalıştığı iddiası da bu tartışmayı alevlendirdi. Reuters’ın ulaştığı bazı kaynaklar kimi müşterilerin BAE’de gayrimenkul yatırımı yapmak için kripto para kullandığını, bazılarının da kripto paralarını nakde dönüştürmek ve başka yerlerde saklamak için oradaki firmaları kullanmak istediğini söylüyor. Ayrıca taleplerin hiçbirinin 2 milyar doların altında olmadığı ifade ediliyor.

Uluslararası ticarette kripto: "Burada yumurta-tavuk ilişkisi var"

Rusya’nın Batı ülkeler karşısında kripto paraya yönelip yönelmeyeceği aslında Ukrayna savaşından önce gündeme gelmişti.

Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ekim ’deki açıklamasında, kripto para birimlerinin petrolde kullanılamayacak kadar dalgalı ve istikrarsız olduğunu ama yine de bir ödeme aracı olarak değerlendirildiğini söylemişti. Kısa süre önce, Rus parlamentosunun alt kanadı Duma'nın Bütçe Komitesi Başkanı Pavel Zavalnıy, dost ülkelerle enerji ticaretini yerel para birimleriyle, gerekirse Bitcoin’le yapabileceklerini açıklayınca kriptonun uluslararası ticaretteki olası rolü yeniden gündeme geldi.

Birçok ekonomist, Rusya’nın hamlelerinden de bağımsız olarak, kripto paraların gelecekte uluslararası ticarette rol oynamasını imkansız görmüyor.

jpg


Prof. Dr. Emre Alkin, kripto paraların oynaklığı söz konusu olduğunda, "Burada yumurta tavuk ilişkisi var. Meseleye tam tersinden bakabiliriz" diyor:

Merkeziyetsiz olarak üretilen kripto paralar alışverişte değil de zenginleşme aracı olarak kullanılması nedeniyle dalgalanabiliyor. Yoksa bunlar alışveriş aracı olarak kullanılsa, günlük hayatta işimize yarayan, ödemelerimizi halleden araçlar olsa değerler de bu kadar dalgalanmaz.

Bunun yanı sıra, geleneksel bankacılık sistemlerini kripto paralara entegre etmeye yönelik çabalar da var. Örneğin ABD merkezli çok uluslu finans şirketi Visa, geçen yıl, geleneksel bankaları kripto para borsalarına dönüştürebilecek bir dizi uygulamaya (API) geçmişti. Bu uygulamalar sayesinde federal lisanslı dijital varlık bankası Anchorage cüzdanlarında kripto varlıklarını saklama imkanı sunulmuştu.

Kripto para borsalarının yaptırımlar karşısındaki tavrı

Kripto para işlemlerinin gerçekleştirildiği borsalar merkezi veya merkeziyetsiz olabiliyor. Yani kimsenin denetleyemediği borsalar olduğu gibi, yönetim kurulu olan geleneksel yapıda borsalar da mevcut. Ukrayna krizinde bu merkezi borsalar değişken tavırlar aldı. 

Örneğin dünyanın en büyük kripto borsalarından Binance, yaptırım altındaki Rus bankalarını kullanan kart sahiplerinin platformda işlem yapamayacaklarını açıkladı. Coinbase ise Rusya faaliyetlerini sona erdirmeyi reddetti ve bu hamlelerin yalnızca ülke halkına zarar vereceğini gerekçe gösterdi. Ancak bu borsa da  "Rus kurum veya kişilerle" bağlantılı olduğunu ve yasadışı faaliyetlere karıştığını söylediği 25 binden fazla dijital cüzdanı engelledi.

Merkeziyetsiz borsalardaysa faaliyetlerin engellenmesi mümkün değil. Öte yandan, merkeziyetsiz uygulamaların kullanımını kolaylaştırmak için kurulan ve Ethereum ağında köprü görevi gören kripto para cüzdanı MetaMask’ın kısa süre önce Venezuela’daki kullanıcıların işlemlerini kısıtlaması şaşkınlık yarattı.

Cüzdanın internet sitesinde yayımlanan özür açıklamasında, kısıtlamaların, veri göndermek ve almak için kullandığı sunucu Infura’yla ilgili bir sorundan kaynaklandığı ifade edildi. Infura, ABD’nin "yeni yaptırım direktiflerini" takiben yapılandırmasında bir değişiklik yapmış ve sonuçta Venezuela’da işlemler kısıtlanmıştı. Infura, ABD’deki federal yasalara tabi olan merkezi bir şirket.

Merkez bankalarının sanal paraları: 87 ülke arasında Çin başı çekiyor

Kripto paralardan ilham alan ama onlar gibi merkeziyetsiz olmayan başka bir sanal para türü de yükseliş trendini izliyor: Merkez bankası dijital para birimi (MBDPB).

Bunlar, ülkelerin merkez bankaları tarafından üretilip dağıtılan dijital para birimleri. Kavram doğrudan Bitcoin'den esinlense de bunlar blok zinciri tabanlı olmak zorunda değil. Örneğin aşağıda ayrıntılı bahsedileceği üzere, Çin’in dijital parası blok zinciri tabanlı değilken, Venezuela’nınki blok zincirinde üretiliyor.

Küresel GSYİH'nın yüzde 90'ından fazlasını temsil eden 87 ülke, şu anda MBDPB’leri değerlendiriyor. Ayrıca Ukrayna, Tayland ve Güney Afrika’nın da dahil olduğu birçok ülkenin bu paraları pilot uygulamalarda kullanıma sunduğu biliniyor. En büyük ekonomiler arasındaki Çin ise sürecin açık ara en ileri aşamasında. 

b1f19dcf4c-4be5-bcjpg

Dijital Türk lirasının da bu yıl içinde piyasaya sürülmesi hedefleniyor (Atlantic Council)


Çin Halk Bankası, ocak ayında Şanghay ve Pekin gibi metropoller de dahil olmak üzere 10 bölgede dijital para birimini kullanıma açtı. WeChat Pay ve Alipay’in de dijital yuan uygulamasının ortaklarından olması, uygulamanın Çin genelinde yaygın benimsenmesini sağlayabilir. Zira 1 milyardan fazla kullanıcısı olan WeChat, halihazırda ülkede günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası. İki firma da ülke ekonomisindeki dijitalleşmenin bel kemiği konumunda.

Dijital paralarda en ileri hamleleri yapan ülkelerden biriyse Venezuela oldu. Ülke ’de fiyatı petrole sabitlenen dijital petroyu kullanıma sundu. Ancak teknolojik gelişmeler açısından Çin’in epey gerisinde kalan Venezuela’da halkın petroyu benimseyip benimsemediği bir süredir tartışma konusu.

Rusya da önceki aylarda dijital rublenin pilot uygulamalarına 12 bankasıyla birlikte başladı. Dijital ruble, son günlerde Ukrayna krizi ve yaptırımlar bağlamında gündeme geliyor. Zira yaptırım altındaki Rus kuruluşları, dijital rubleyi dolara çevirmeden kabul etmek isteyen herkesle doğrudan ticaret yapabilir ve böylece yaptırımların itici gücü olan dolar tabanlı sistemi atlayabilir.

Dijital rupi diye bilinen MBDPB’yi bu yıl içinde piyasaya sürmeyi planlayan Hindistan da bu anlamda dikkat çeken ülkelerden. Ülke, Birleşik Ödemeler Arayüzü (UPI) adlı sistem aracılığıyla ekonomiyi dijitalleştirme çabalarını ’dan beri sürdürüyor.

Dijital paraların dolarsızlaştırma çabalarındaki rolü

Dijital paralarda en büyük ilerlemeleri katedenlerin, çeşitli sebeplerle ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan ülkeler olması dikkat çekiyor. Bu ülkelerin dijital paraları teşvik etmesinin anonimlik, güvenlik ve hız gibi birçok gerekçesi var. Ancak en önemli gerekçelerden biri de doların hegemonyasını kırma çabaları olarak görülüyor.

mustafa-ozer_monash.pw

Bunlar, de-dolarizasyon ya da dolarsızlaştırma diye de bilinen dolardan arındırma çabaları diye anılıyor.

Anadolu Üniversitesi’nde görev alan iktisat profesörü Mustafa Özer’e göre, kripto ve dijital paralar, dünya ekonomisindeki bu hegemonya savaşının görünen yüzü olabilir.

Independent Türkçe’ye konuşan Özer, "Kripto varlıklar ya da elektronik paralara yönelik bir vurgu, bunlara özgü düzenlemeler görebiliriz. Yani mücadelenin görünen yüzü bunlar olacaktır" diyor:

Ama aslında temelinde yatan şey, 'Doların rezerv para konumunu, dolayısıyla Amerikan hegemonyasını nasıl esnetiriz, nasıl geriletiriz?' mücadelesi. Yani bir anlamda bu varlıklar, buzdağının görünen yüzü olacaktır.

Mark Carney’nin tarihi konuşması

Doları küresel rezerv para birimi olmaktan çıkarmaya yönelik çabalar, aslında birkaç yıl öncesine kadar Çin ve Rusya’yla sınırlı değildi.

Birleşik Krallık’ın Eski Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, ’daki tarihi konuşmasında, ABD dolarının dünya ekonomisini "istikrarsızlaştırdığını" savunmuş ve dijital paralara değinmişti.

Carney, farklı ülkelerdeki merkez bankalarının benimseyeceği bir dijital para biriminin, "doların küresel ticaret üzerindeki baskın rolünü azaltabileceğini" söylemişti:

Diğer rezerv para birimleri ortaya çıkabilir. Örneğin, ben bunların RMB (yuan) gibi mevcut ulusal para birimlerinden olmasını bekliyorum.

monash.pw

Kanadalı politikacı İngiltere Merkez Bankası'ndaki görevini Mart 'de tamamlamıştı (Reuters)


Çin, blok zinciri tabanlı küresel ödeme sistemi kuruyor

SWIFT’teki işlemlerin çoğu, dünyada rezerv para birimi olarak hizmet etmesi nedeniyle dolar cinsinden gerçekleşiyor. Bu da ABD’nin sistemi uluslararası arenada bir tehdit unsuru olarak kullanmasının önünü açıyor.

ABD bu sistem üzerinden Çin, Rusya ve İran’ı daha önce de birçok kez tehdit etti. Bu da ülkeleri başka uluslararası sistemler tasarlamaya yöneltti. Son günlerin çok konuşulan girişimiyse Çin’in blok zinciri tabanlı projesi oldu.

Çin devletine bağlı blok zinciri firması BSN,  MBDPB’ler arasındaki uluslararası transferler ve ödemeler için standartlaştırılmış prosedürlere dayalı küresel bir dijital ödeme ağı geliştiriyor.

BSN’den geçen yıl gelen açıklamada, sistemin 5 yıl içinde kurulması planlandığı belirtilmişti.

Yakın gelecekte Çin’in ticaret ortaklarıyla dijital yuan pilot bölgeleri oluşturabileceği ve bu sayede yuanın uluslararası ticaretteki statüsünü güçlendirebileceği düşünülüyor. Özellikle ülkenin tarihi İpek Yolu ticaret hattını canlandırmak için başlattığı Kuşak Ve Yol Girişimi kapsamındaki ülkelerde yuanın ağırlığının artması bekleniyor.

Dolar dünya piyasasına nasıl hakim oldu?

Dolarsızlaştırma çabalarından söz ederken, doların dünya piyasalarına nasıl hakim olduğuna da kısaca değinebiliriz. Ekonomist Mahfi Eğilmez, bloğunda yayımladığı bir yazıda, doların hakimiyetinin diğer para birimlerinin altın standardını terk etmesiyle mümkün olduğunu aktarıyor.

Buna göre yüzyılın ilk çeyreğinde kâğıt paranın giderek yaygınlaşmasıyla birlikte Birleşik Krallık’ta altın standardına geçilmişti. BK para birimi sterlin, altına bağlı para olduğu için genel kabul görmüş ve giderek dünyadaki en önemli rezerv para haline gelmişti. Ancak I. Dünya Savaşıyla birlikte merkez bankalarına yönelik altın talebi artınca altın karşılığı meselesi rafa kaldırılmış, ABD ise parasını altına bağlı tutmaya devam etmişti. Bu sayede sterlinin yerini alan dolar, dünyaya hakim olmaya başlamıştı.

Temmuz 'te ABD'nin New Hampshire eyaletinin küçük bir beldesi olan Bretton Woods'da imzalanan Uluslararası Para Anlaşması ise bu anlamda dönüm noktası olmuştu. Doğu Bloku ülkeleri dışındaki 44 ülkeden delegenin imzaladığı bu anlaşmayla katılımcı her ülkenin parasının değerinin, dolar esas alınarak saptanması kabul edilmişti.

Bretton+Woods+monash.pw

Bretton Woods Anlaşması diye de anılan anlaşma, adını düzenlendiği küçük kasabadan aldı (AP)


Eğilmez’in aktarımına göre madeni para, üzerinde yazılı değer kadar olmasa bile bir değer taşıyor. Altın karşılığı kalmamış olan kâğıt paranın üzerinde taşıdığı değere karşılık gerçek değeriyse yalnızca kâğıt ve mürekkep masrafı oluyor. 

Diğer yandan, ABD de ’de altın standardı ilkesini terk etti ama dolar, dünya piyasasındaki hakimiyetini sürdürüyor. Dolar geçmişten gelen gücüyle hala merkez bankalarının döviz rezervlerinde en gözde para. Ancak günümüzde ülkelerin yaklaşık yüzde 10'u veya dünya nüfusunun dörtte biri ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya olduğundan dolarsızlaştırma eğilimi de göze çarpıyor.

Rusya ve Asya’daki ortaklarının dolarsızlaştırma çabaları 

Dolarsızlaştırma kabaca içeride ve dışarıda ulusal para birimlerinin dolara tercih edilmesi anlamına geliyor. Çin ve Rusya gibi ülkelerin dolarsızlaştırma çabaları aslında merkez bankası güdümündeki dijital paraların hayata geçirilmesinden çok daha köklü.

Rusya rezervlerindeki doları hızla azaltmaya ve yuan rezervlerini artırma çabasına birkaç yıl önce girişti. Bloomberg’e göre Rusya Merkez Bankası'nın elindeki dolar, toplam rezervlerin sadece yüzde 16'sı civarında. 'de bu oran yüzde 40'tı.

Rus petrol ve gaz devi Gazprom, Eylül ’da ruble üzerinden petrol ihracatına başlamıştı. Rubleyle ilk ihracat Ermenistan’a yapılmıştı. Petrol devi, Çin’e jet yakıtı satışlarında yuan ödemelerine de geçen yıl geçmişti.

Ancak Çin ve Rusya’nın bu ticaret ortaklığı aslında Kırım’ın ilhak edildiği ve ülkenin yine ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldığı ’te başlamıştı. O dönemde Çin Başbakanı Li Keqiang, Moskova'yı ziyaret etmiş ve milyar yuan (yaklaşık milyar TL) değerinde üç yıllık bir döviz takası öngören 38 anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşmalar 'de yenilenmişti.

indir (51).jpg

Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev (sağda), 13 Ekim 'te Moskova'daki imza töreninde Çin Başbakanı Li Keqiang'la el sıkışırken görüntülenmişti (Reuters)


Asya’da dolarsızlaştırma çabasının en önemli ortaklarından biri de Hindistan’dı. Ülke ilk olarak ’te Rusya’yla bir savunma anlaşması nedeniyle ABD’nin yaptırım tehdidiyle karşı karşıya kalmış ve ödemeleri rupi-ruble üzerinden yapmayı kabul etmişti. Geçen yıl Rus hükümetinin silah ihracatçısı Rosoboronexport'un başkanı Alexander Mikheev, Rusya ve Hindistan'ın ikili silah anlaşmaları için dolar yerine ulusal para birimlerini kullandığını belirtmişti:

Rosoboronexport, ABD’nin para birimiyle yapılan ödemeleri neredeyse tamamen bıraktı.

Hindistan, Rusya - Ukrayna savaşının ardından gelen yaptırım dalgasına karşı da dikkat çeken adımlar atıyor. Örneğin Hintli yetkililer, Rusya’yla ticari ödemelerin rupi-ruble cinsinden yapılacağı yeni bir mekanizma kurulacağını da açıkladı.

Suudi Arabistan'ın da petrolü dolar yerine yuan üzerinden satmak için Pekin'le aktif görüşmeleri hızlandırdığı biliniyor. ABD’li Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, Çin'le görüşmeler, Riyad'ın ABD’nin güvenlik taahhütlerinden memnun olmamasından dolayı giderek hızlanıyor.

Petrodolara karşı petroruble girişimi

Ukrayna krizinde Rusya’nın en çok ses getiren hamlelerinden biri de Putin’in doğalgaz ihracatının ruble cinsinden yapılmasını öngören kararnameyi imzalamasıydı.

Rusya enerji ödemelerini artık sadece ruble üzerinden kabul edeceğini bildirirken, Avrupa ülkeleri ise bunun mevcut anlaşmalara aykırı olacağı ve kabul edilmeyeceğini duyurmuştu. 

Bunun üzerine Rus tarafı, mevcut anlaşmaların etrafından dolaşan bir çözüm önerisi sundu. Kararname uyarınca Batılı ülkeler Rusya'dan doğalgaz alımını ancak Gazprombank'ta "K-hesabı" diye adlandırılan özel bir hesap açarak, euro veya dolar karşılığında gerçekleştirebilecek. Banka da ödemenin ardından dövizi rubleye çevirecek.

Rus enerji devi Gazprom'a bağlı banka, Batı'nın yaptırım listesinde yer almıyor.

Birçok kişi Rusya’nın bu kararını, "petrodolar"ın yerine "petroruble"yi koyma girişimi olarak yorumluyor. Petrodolar terimi, petrol satışlarından elde edilen geliri tanımlamak için kullanılıyor. Zira petrol çoğunlukla dolar cinsinden fiyatlandırılıyor.

’de ABD’nin doların karşılığını altın olarak veremeyeceği anlaşılınca ’te Suudi kraliyet ailesiyle, kraliyet ailesinin hükümranlığını koruma karşılığında petrolün dolarla satılmasını öngören bir anlaşma yapılmıştı. Diğer OPEC ülkeleri de bunu takip etmiş ve petrol karşılığı için sadece dolar kabul etmeye başlamıştı.

Fotoğraflarla dünyadan haberler

Hepsini göster 30


"Nihai hedef Rusya değil, Çin"

Öte yandan, Prof. Dr. Mustafa Özer, bu noktada nihai aktörün Rusya değil, Çin olduğunu ifade ediyor.

"Putin'in ruble üzerinden petrol ticareti, doların uluslararası rezerv konumunu, dolayısıyla hegomonyasını sarsacak en önemli hamle. Bu anlamda bakıldığında da bütün hareketler Çin'e odaklanıyor aslında" diyen Özer, sözlerine şöyle devam ediyor:

Bütün amaç ne? Doları değersizleştirmek ve uluslararası rezerv para olmaktan çıkarmak. Bunun en kolay yolu nedir? Petrol ve değerli metaller gibi stratejik ürünlerde doların kullanımının boşa çıkarılması. Bunun mimarlığını aslında Çin yapıyor. Çünkü dünyada dolarla fiyatlanan bu tür değerli metallerin, doğal gaz ve petrol gibi ürünlerin en büyük alıcısı kim? Çin.

Dolar iktidarını kaybediyor mu: "Bunu gösteren veri yok"

Bu faaliyetler dünya çapında yankı uyandırsa da bazı uzmanlar dolarsızlaştırma çabalarının ABD’yi etkilemekten çok uzak olduğu görüşünde. Uluslararası Para Fonu verilerine göre, doların küresel döviz rezervleri içindeki payı ’te yüzde 59’ken, 'de yüzde 59,02'ye yükseldi. Bazı uzmanlara göre mevcut tablo, doların küresel finans düzenindeki egemenliğine son vermenin çok zor olduğunu gösteriyor.

ABD’deki Tufts Üniversitesi Fletcher Hukuk ve Diplomasi Fakültesi’nden öğretim üyesi Chris Miller, "Temelde İran, Çin ve Rusya'daki politikacıların açıklamaları dışında de-dolarizasyonun gerçekleştiğini gösteren veri noktası yok" diyor:

ABD'nin İran ve Rusya'ya yönelik yaptırımları son 10 yılda yoğunlaştıkça doların rolü arttı. İnsanların gelecekte bunun değişeceğini iddia etmesini anlıyorum ama son 10 yıldaki kanıtlar bunun gerçekleşmediğini gösteriyor.

Öte yandan, ülkedeki yetkili makamlar bu konuda o kadar da rahat değil. Eski Hazine Bakanı Jacob J. Lew, daha 'da Atlantic Council'e verdiği demeçte, "ABD’nin merkeziliğini parçalayacak alternatiflerin sayısı giderek artacak" ifadelerini kullanmıştı.

"Hegemonya savaşında kimin galip geleceğine bağlı"

Prof. Dr. Mustafa Özer ise doların iktidarının hegemonya savaşının sonucuna bağlı olduğunu ifade ediyor.

Çin ve ABD


"Hegemonyanın el değiştirmesi ve kapitalizmin krizleri vb. süreçleri bilmeden bu soruyu yanıtlamak mümkün değil" diyen Özer, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Bu tamamen, 'Yeni dünyanın jandarması kim olacak?' sorusuna bağlı.

"Dijital paralar doların saltanatını bitiremez"

Birçok uzman, Çin’in dijital paraya geçiş hamlesinin dolarsızlaştırma çabasıyla ilintili olduğunu düşünse de, dijital paranın doların konumunu sarsmada muktedir olmayacağı görüşünde.

Prof. Dr. Emre Alkin, "Ne yaparsak yapalım. İşlemler dolara karşı ölçülerek yapılıyor. Yani rubleyle Türk lirası arasındaki işlemler bile Türk lirasının dolar karşısındaki değerine bakılarak hesaplanıyor" diyor:

Dolar, Amerikan parası olmaktan ziyade uluslararası bir değiş tokuş aracı. Herhangi bir hazinesi yok, maliye bakanlığı da yok. Ortak bir hükümet varla yok arası. Bu açıdan baktığımızda tamamen merkeziyetçi yapı diye adlandırmak çok mümkün değil. Dolayısıyla doların saltanatını dijital parayla yok etmenin çok mümkün olduğunu düşünmüyorum.

ABD dijital paralara geçişte Çin’e yetişecek mi?

Doların geleceğine dair farklı görüşler olsa da ABD’li yetkililer özellikle dijital paralara karşı önlem hazırlığına başladı. Mart başında ABD Başkanı Joe Biden, dijital doların ve diğer kripto para birimlerinin risklerinin incelenmesini öngören bir kararname imzaladı. Bu kararnameyle ilk kapsamlı dijital varlık stratejisinin oluşturulması hedefleniyor. Kararnamenin Rusya’ya yönelik yaptırımların hayata geçirilmesiyle aynı döneme denk gelmesi de dikkat çekiyor.

monash.pw

Biden'ın dijital varlıklara ilişkin kararnameyi imzalamasının ardından kripto para birimi Bitcoin, son 24 saatte yüzde 9'un üzerinde değer kazanarak 42 bin dolar seviyelerine yükseldi (Reuters)


Aslına bakılırsa ABD makamları bu kararnameden önce de dijital paraları araştırıyordu. Örneğin, Biden yönetimi Kasım ’de Kongre’ye sunduğu raporda stablecoinler için düzenleyici bir çerçeve oluşturulması gerektiğini ifade etmişti. Değeri itibari paralara sabitlenen kripto paralara stablecoin adı veriliyor. Biden yönetimi böylece dijital paralara ilgisini göstermiş oldu.

Öte yandan, ülkenin bu adımlarını değerlendiren birçok uzman, ABD’nin dijital paralarda Çin’in gerisinde kaldığını belirtiyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nin (The Atlantic Council) JeoEkonomi Merkezi'ndeki Dijital Para Birimi’nin müdür yardımcısı Ananya Kumar, "Bence ABD, diğer ülkelerin, özellikle de teknoloji ve politika açısından yarıştığı Çin'in çok gerisinde olduğunu fark etti" ifadelerini kullanıyor.

Biz kendi standartlarımızı yaratmazsak, bu yeniliğin avantajlarının zaten farkında olan diğer ülkeler standartları belirleyecek ve ABD geride kalacak.

"Çin’in otokratik yapısı işi kolaylaştırıyor"

Çin Merkez Bankası, kripto paralar ve türevleriyle yapılan tüm işlemleri ve Bitcoin madenciliğini geçen yıl yasaklamıştı. Bu hamle, uluslararası arenada kripto para savunucularından büyük tepki toplamıştı.

Ancak bu esnada Çin, devlete bağlı blok zincir geliştirme firmasını, yukarıda da bahsi geçen BSN’yi kurmuştu. Böylelikle metaverse de dahil, blok zinciri altyapılı teknolojileri devlet kontrolüne almıştı.

Prof. Dr. Mustafa Özer, Çin’in kripto paraları kontrol altına almaya yönelik keskin hamleleri otokratik yapısı nedeniyle daha kolay yapabildiğini söylüyor.

"Çin'in uluslararası rezerv ya da hegemonyayı kaybetme diye bir korkusu yok. Tam tersine, kripto varlıklarla ilgili her hareketi yeni dünya düzenindeki başat rolü ele geçirme kaygısına dayanıyor. Yani bu çabanın bir parçası" diyen Özer, şöyle devam ediyor:

Çin tırnak içerisinde daha dışa kapalı. Sistem olarak daha otokratik bir yapıda. Bu tür kararları almada zamanlama ve çabukluk açısından daha etkin olduğunu da söylemek gerekir.

Özer’e göre, ABD’nin kripto varlıklara karşı net adımlar atamamasının sebebi, kripto paranın halk arasındaki popülerliği.

"Aslında şimdiye kadar bu kripto varlıklara karşı çok radikal kararlar alarak, eylemlere girişebilirlerdi. Ama domino etkisi gibi bunun gelip Batı’daki, ABD’deki birçok insanı vurabileceğini biliyorlar" diyen Özer, şöyle devam ediyor:

Bu tip finansal işlemlerden para kazanan Amerikalıların olduğunu da onlar biliyor. Çünkü birçok kişi kripto varlıkları yeni bir yaşam güvencesi olarak algılıyor. Dolayısıyla sistemi kontrol altına almaları çok kolay değil. İlk başta denediler ama sonra 'Çin’in hamlelerine karşılık olarak FED’in sanal paraları üzerinde sistem geliştirmeye çalışalım' dediler.

Ekonomiste göre ABD, bu konuda siyasi iradeyi tam olarak ortaya koyabilmiş değil:

Mesela Demokrat Parti’nin senato grubunda birçok insanın çok büyük miktarda kripto varlıklara yatırım yapmadığını kim garanti edebilir? Bu durumda o yasal düzenlemeleri nasıl geçirebilir?

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır