genetiği değiştirilmiş canlılar / GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR: İNSAN SAĞLIĞI İÇİN OLASI YARARLAR VE RİSKLER

Genetiği Değiştirilmiş Canlılar

genetiği değiştirilmiş canlılar

kaynağı değiştir]

Monsanto'nun MON810 mısırının kullanımı Fransız hükûmeti tarafından 9 Şubat 2008 tarihinde yasaklanmıştır . Bu ürün Fransa'da izin verilen tek üründü. Korunma önlemleri insan sağlığına etkileri öğrenilmesine göre alınacak.

Fransa’da kurulan Biyoteknoloji Yüksek Kurulu ülkede satılacak bir ürünün “Genetiği Değiştirilmiş Organizma İçermez” ibaresi taşıyabilmesi için, ihtiva ettiği üzerinde oynanmış DNA oranının % 0.1′i geçmemesi koşulunu getirdi. Bunun yanında, bu kurala rağmen AB’nin ortak kararı olan % 0.9 eşiğine de tolerans gösterileceği bildirildi. Ancak, Fransa 5 sene içerisinde eşiği % 0.1’in altına düşürmeyi hedeflediğini açıkladı.[13]

Brezilya[değiştir kaynağı değiştir]

1970'lerde tarımsal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin çevre ve insan üzerindeki olumsuz etkileri tartışılmaya başlanmıştır. Bu maddelerden birçoğunun sağlığa zararı kanıtlanmıştır. Ancak bu durum çevre ve insan üzerindeki tahribata engel olamamıştır. Bunun üzerine artan insan nüfusuna besin maddesi ihtiyacı konusunda sıkıntılar yaşanmıştır. Besin maddesi sıkıntısına yeni çözümler aranmasını beraberinde getirmiştir. 1972'de Paul Berg ilk kez genetiği değiştirilmiş rekombinant DNA molekülü üretmiştir.[1] Bir yıl sonra 1973'te ilk kez genetiği değiştirilmiş bir bakteri yaratılmıştır.[2] Bu olay bilimciler topluluğunda bu tür genetik uygulamaların potansiyel tehlikeleri olduğu konusunda kaygılara neden olmuş ve konu Pacific Grove’daki (Kaliforniya) Asilomar Konferansı’nda tartışmalara yol açmıştır.[3][4] Rekombinant DNA teknolojisini kullanan ilk şirket Herbert Boyer tarafından kurulmuş ve şirket, 1978’de escherichia coli bakterisinin genetik manipülasyon yoluyla, insülin üreten bir türünü yarattığını açıklamıştır.[5] 1983'te dört ayrı ekip genetiği değiştirilmiş bitkiler üzerine çalışmışlardır. 1995'te genetiği değiştirilmiş mısır ekimi yapılmıştır. Sonraki yıllarda bu alanda çalışmaların hızı artarak devam etmiştir. 1998 yılında genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında etiketleme kuralları belirlenmiştir. Günümüzde bu yolla yaratılan mikroplara transjenik (rekombinant DNA yöntemleriyle kalıtımsal olarak değiştirilmiş) mikroplar, hayvanlara transjenik hayvanlar[6], bitkilere ise transjenik bitkiler[7] denmektedir.

Uygulama alanları[değiştir kaynağı değiştir]

Zambiya hükûmeti transgenik bitkileri de içeren biyoteknolojik çalışmaların faydalarına karşı farkındalığı artırmak ve eğitim amacıyla toplumun olumsuz düşüncesini değiştirmek kapsamında bir proje başlattı.

Fransa[değiştir kaynağı değiştir]

GDO içeren ürünlerde GDO oranı yüzde 1’in üzerinde ise etiketlenmesi zorunlu.[14]

Arjantin[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır