gençliğe hitabe yabancı kelimelerin anlamları / İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe – Türk Dil Kurumu

Gençliğe Hitabe Yabancı Kelimelerin Anlamları

gençliğe hitabe yabancı kelimelerin anlamları

İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'de Yer Alan Kelimeler

İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'de Yer Alan Kelimeler

12.10.201516:44

İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'de yer alan kelimelerin anlamlarını merak ettiniz mi ?

Haber güncelleme tarihi 13.10.2015 12:25

İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'yi okurken karşımıza anlamını bilmediğimiz ya da anlamından emin olamadığımız kelimeler çıkmaktadır. Bu nedenle bu kelimelerin anlamlarını sizler için derledik.

İstiklal:  Bağımsızlık

Ocak:  

  1. Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer
  2. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet 
  3. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer: Mermer ocağı, kömür ocağı.
  4. Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden biraz yükseltilmiş toprak parçası
  5. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer
  6. Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri.
  7. mec. Ev, aile, soy
  8. Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile.

Çehre 

  1.  Yüz  
  2.  mec. Görünüş.
  3.  mec. Kimlik

Irk 

  1. Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu
  2. Soy
  3. Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm.

Celal   

  1. Büyüklük, ululuk.
  2. Öfke, kızgınlık

Hak     

  1. Allah’ın isimlerinden biri.

Ezel    

  1. Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik

Bent   

  1. Bağ, rabıt.
  2. Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm.
  3. Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet
  4. Gazete yazısı.
  5. Bir şiirdeki dörtlüklerin her biri, bağlam.
  6. huk. Kanun maddesi.

Engin  

  1. Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi:
  2. Açık deniz

Garp  

  1. Batı, günindi.

Serhat 

  1. Sınır boyu
  2. Ulumak               
  3. Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak İnsan iniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak

Siper 

  1. Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer.
  2. Yağmur, güneş ve rüzgârın etkilemediği gizli, kuytu yer, dulda
  3. Güneş ve yağmurun etkisinden korunmak amacıyla şapka, kasket vb.nin önüne yapılan çıkıntı, siperlik
  4. Askerlerin savaşta vurulmamaları ve rahat ateş edebilmeleri için kazılmış, üstü açık hendek

Hayasız

  1. Utanması olmayan, sıkılmayan

Vadetmek    

  1. Bir işi yerine getireceğine söz vermek
  2. Davranışıyla, tutumuyla bir işi yapacağı duygusunu uyandırmak, umut vermek

Şüheda

  1. Şehitler

Canan

  1. Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
  2. Tasavvufta Tanrı

Hüda  

  1. Tanrı

Cüda  

  1.  Yurt, baba ocağı gibi çok sevilen şeylerden ayrılmış olan, uzak kalmış olan.

Emel   

  1. Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek

Mabet

  1. Tapınak
  2. Özel bir konuda, sevgi ve saygı ile bağlanmanın ortaya konulduğu yer

Namahrem 

  1.  Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek).
  2.  Yabancı, el

Vecd   

  1.  Sevgi veya heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme, esrime

Ceriha  

  1. Yara

Naaş   

  1.  Ölen insanın vücudu, ceset

Arş  

  1. din
  2. İslam inanışına göre göğün en yüksek katı.

Şafak

  1. Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık
  2. Askerler arasında terhis için kalan gün sayısından önce söylenen bir söz

Ebedi  

  1.  Sonsuz, ölümsüz, bengi

İzmihlal

  1. Yıkılma, çökme

Hitabe 

  1.  Söylev

İlelebet    

  1. Sonsuza değin, sonsuzluğa kadar, sürgit

Muhafaza    

  1. Koruma, saklama, korunum

Müdafaa  

  1.  Savunma, koruma

Mevcudiyet  

  1.  Varlık
  2.  Varoluş

İstikbal

  1.  Gelecek
  2.  Karşılama

Yegane

  1.  Biricik, tek

Dahili 

  1. İçle ilgili

Harici  

  1.  Dışla ilgili, dıştan olan

Bedhah     

  1.  Başkasının kötülüğünü isteyen, kötü yürekli

Şerait  

  1.  Şartlar, koşullar

Namüsait    

  1.  Uygun olmayan, elverişsiz

Mahiyet    

  1.  Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas
  2.  İçyüz

Tezahür      

  1. Belirme, görünme, gözükme, ortaya çıkma, oluşma
  2. Belirti

Emsal   

  1. Benzer, eş, denk
  2. Yaşıt.
  3. Örnek.
  4. Katsayı.

Mümessil    

  1. Temsilci

Cebren

  1. Zorla

Zapt etmek   

  1. zorla almak
  2. tutmak
  3. bir şeyi güç kullanarak önlemek
  4. yazıya geçirmek
  5. hatırında tutmak: Söylediklerinizin birçoğunu zapt ettim.
  6. anlamak, kavramak, bütünüyle öğrenmek

Tersane   

  1. Gemi yapılan yer, gemilik, tezgâh

Bilfiil   

  1. İş olarak, iş edinerek, gerçekten, eylemli olarak

Elim    

  1. Acıklı

Vahim 

  1.  Ağır, korkulu, çok tehlikeli, vahametli

İktidar 

  1. Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret
  2. Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği.
  3. Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi
  4. Bu yetkiyi elinde bulunduran kişi ve kuruluşlar.

Gaflet  

  1. Aymazlık
  2. Çevresinde olup bitenlerin farkına varamama durumu, aymaza yakışacak durum, gafillik, gaflet

Dalalet

  1.  Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma

Hıyanet  

  1. Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, ihanet.
  2. Güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık
  3. Şahsi menfaat   Kişisel çıkar

Müstevli   

  1. Bir yeri istila eden, yönetimi altına alan 
  2. Salgın

Tevhit etmek

  1.  Allah'ın bir olduğunu söylemek 
  2.  birleştirmek, bir araya getirmek

Fakr-u zaruret 

  1. Fakirlik ve zorunluluk

Harap  

  1. Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
  2. Çok sarhoş.
  3. mec. Bitkin, yorgun, perişan

Bitap  

  1. Bitkin, yorgun
  2. Ahval ve şerait  Durumlar ve şartlar

Kudret 

  1. Güç, erk, erke, iktidar
  2. Yetenek
  3. Maddi güç, zenginlik.
  4.  Tanrı yapısı.
  5.  Tanrı'nın ezelî gücü.

Asil     

  1. Soylu
  2.  Yüce duygularla yapılan: Asil bir davranış.

Mevcut

  1. Bir topluluğu oluşturan bireylerin tümü: Okulun öğrenci mevcudu.
  2. Var olan, bulunan
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!

👏

👎

😍

😥

😱

😂

😡

Etiketler:istiklal marşı, gençliğe hitabe, atatürk, istiklal marşı içerisinde geçen kelimelerin anlamları, gençliğe hitabede geçen kelimelerin anlamları

İstiklal Marşımızdaki Kelimelerin Anlamları

İstiklal Marşımızdaki Kelimelerin Anlamları

İstiklal Marşımızdaki Kelimelerin Anlamları

İstiklal marşımızın yazıldığı dönem, yazan şair ve o günün edebiyat anlayışı, ayrıca eserin mahiyeti itibarıyla manevi yönü dikkate alındığında günümüz Türkçesi ile birebir tercüme yapmak çok doğru sonuç vermeyecektir. Kaldı ki Mehmet Akif Ersoy’un ağır dili, tüm basitleştirme gayretlerine rağmen, görünen veya sözlük anlamında yer alan manalardan ziyade manevi değer ve anlamlara yöneliktir.

Ayrıca şiir hazırlığının ulusa milli ruh ve azim kazandırmak gayesiyle hazırlandığı da düşünülürse asıl önemi olan anlamların aslen mecazi anlamlar olacağı açıktır. Nihayet “tek dişi kalmış canavar” benzetmesinde olduğu gibi şairin demek istediklerini tam olarak izah edebilmek de çoğu zaman mümkün değildir.

Tüm bunlara rağmen genel mana anlaşılmakta ve hissedilmektedir. Günümüz lisanına yabancı kelimeler ise öğrenci kardeşlerimize yardımcı olmak adına kıta bazında çıkarılmış ve aşağıda listelenmiştir.

1.Kıta

ŞAFAK: Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık.

SANCAK: Bayrak, liva.

YÜZMEK: mecaz Dalgalanmak.

OCAK: mecaz Ev, aile, soy, yurt.

MİLLET: Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus.

2.Kıta

ÇATMAK: Kaşını, yüzünü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak.

ÇEHRE: Yüz, sima.

HİLAL: Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay. (BAYRAK).

IRK: Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu.

CELAL: Öfke, kızgınlık.

HAKK: Allah.

İSTİKLAL: Bağımsızlık.

3.Kıta

EZEL: Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik.

HÜR: Özgür bir biçimde.

ÇILGIN: Aşırı davranışlarda bulunan, deli, mecnun.

KÜKREMEK: Deniz, nehir kabarmak, taşmak.

BENT, BEND: Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet.

ENGİN: Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi.

4.Kıta

GARP: Batı, günindi (Avrupa)

AFAK: Ufuklar.

ZIRH: Savaşlarda ok, kılıç, vb. silahlardan korunmak için giyilen, demir ve tel levhalardan yapılmış giysi.

İMAN: İnanç, Allah’a olan sonsuz güven, inanç ve korkuyla karışık sevgi.

SERHAT: Sınır boyu, sınır.

ULUMAK: Köpek, kurt, çakal vb. hayvanların uzun, iniltili, ağlar gibi çıkardığı ses.

MEDENİYET: Uygarlık.

5.Kıta

SİPER: Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer.

HAYASIZ: Utanma duygusu olmayan,arsız,edepsiz, namussuz.

AKIN: Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul vb. amaçlarla toplu olarak yapılan baskın.

VAAT: Bir işi yerine getirmek için verilen söz.

6.Kıta

TOPRAK: Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. (Mecazi: vatan)

KEFENSİZ YATAN: Şehit.

ŞEHİT: Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda, Allah yolunda ölen kimse.

VATAN: Yurt.

7.Kıta

FEDA: Bir amaç uğrunda bir değer veya varlıktan vazgeçme.

ŞÜHEDA: Şehitler.

CANAN: Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili.

HÜDA: Allah.

CÜDA: Yurt, baba ocağı gibi çok sevilen şeylerden ayrılmış olan, uzak kalmış olan.

8.Kıta

RUH: İnsanda, vücuttan ayrı bir varlık olarak var olduğuna inanılan öz.

İLAHİ: Allah ile ilgili olan, Allah’a özgü olan.

EMEL: Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek.

MABED, MABET: Tapınak (cami).

NAMAHREM: Yabancı, el, (dinen mahrem olmayan, yabancı.)

ŞEHADET: Tanıklık, şahitlik.

EBEDİ: Sonsuz, ölümsüz, bengi.

9.Kıta

VECD: Sevgi veya heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme.Coşkulu istek.

SECDE: Namaz kılarken alnı, el ayalarını, dizleri ve ayak parmaklarını yere getirerek alınan durum.

CERİHAM: Yara.

RUH-I MÜCERRED: Maddesiz (soyut) ruh.

NAAŞ: Ölü.

ARŞ: İslam inanışına göre göğün en yüksek katı.

10.Kıta

ŞANLI: Yüce, ulu, büyük.

HELAL: Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı.

EBEDİYET: Sonsuzluk.

İZMİHLAL: Yıkılma, çökme, yok olma.

HÜRRİYET: Özgürlük, egemenlik.

İSTİKLAL: Bağımsızlık.

Etiket Kurtuluş savaşımız, söyleşi

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır