gerçek islam ekşi / Son Dönemde İlahiyatçılar Kafayı Neden Seksle Bozmuş Durumda? - Ekşi Şeyler

Gerçek Islam Ekşi

gerçek islam ekşi

Arka Kapaktan

Çocuğun yetiştirilmesi için en uygun ortamın anne babasının yanı olan aile yuvası olduğunda şüphe yoktur. Ancak savaş, doğal afet, ölüm, boşanma, aile içi şiddet gibi sebeplerle çocuklar ya sıcak bir aile yuvasından mahrum kalmakta ya da çocukların sağlıklı bir ortamda yetişmesi mümkün olamamaktadır. Bu gibi durumlar çocukların geçici veya sürekli olarak aile ortamında yaşayabilecekleri alternatifleri gündeme getirmiştir. Bunların en eskisi ve en yaygın olanı evlat edinmedir. Öteden beri uygulana gelen ve suni soybağı inşasına dayanan evlat edinme, Islam'ın nesep, miras ve mahremiyet ilkeleriyle açıkça çeliştiği için yasaklanmıştır. Böylece çocuğun gerçek nesebi korunarak hak kaybına uğramasının önüne geçildiği gibi miras yoluyla haksız kazanç elde etmesi de engellenmiştir. Ayrıca bu yasakla, asıl anne babasından koparılan çocukların, gerçek anne babalarını öğrendiklerinde yaşayacakları travmalar için de tedbir alınmıştır. Osmanlı toplumunda da İslam hukukunun ortaya koyduğu ilkeler doğrultusunda kimsesiz, yetim ve fakir çocuklar daha iyi şartlarda ve aile yuvası sıcaklığında himaye edilerek bakılıp büyütülmüş ve bu çocuklara güzel bir eğitim verilmiştir.

Gerçek İslam bu işte!

“Çağrı”dan sonra nihayet İslam aleminin gurur duyacağı büyük bir sinema filmi daha oldu… 2015 yapımı “Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi” sinemalarda… Dinler tarihinden uyarlanan filmlerin kıvamını tutturmak kolay değildir pek. Dini hassasiyetler taşıyan kitleleri yaralamayacak ama kalıcı ve etkili olabilmek için fanatizm boyutlarına varmayan, slogan atar gibi olmayan ama dramatik etkisi sağlam bir senaryoya, yüksek bir bütçeye ve iyi bir yönetmene ihtiyaç vardır.

Hz. Muhammed'in peygamber olarak çıkışından, son haccında tüm islam alemine yaptığı Veda Hutbesi'ne kadarki süreci anlatan, 1976 yılı yapımı Mustafa Akkad imzalı “Çağrı” (The Message) filmi türünün en iyi örneklerinden biriydi ve tüm dünyadaki müslümanları derinden etkilemişti. O zamandan beri de güçlü bir islam tarihi filmi çekilemedi. Zaten Hz. Muhammed'in yüzünün tasvir edilmesi ve resmedilmesi ‘örfen' yasaklanmıştır. Yönetmen Akkad da filminde bu yasağa harfi harfine uymuş, onun görüntüsünü ve sesini en ufak bir sahnede bile tasvir etmemişti. Şimdi İranlı usta yönetmen Majid Majidi ise bu konuda kendisini riske atıp, ana karakterini gösterememe dezavantajını aşabilmek için sınırları elinden geldiğince zorlamış Hz. Muhammed'i ilk kez uzaktan gösteren, ya da eline, koluna, ayağına, yanağına, saçlarına yaklaşan bir üslup var bu sefer sinemada. Majidi bu sahneleri yılların tecrübesiyle kimsenin rahatsız olabileceği bir duruma izin vermeden halledebilmiş. Peygamberin söylediklerini ise duymuyoruz ama ‘italik' altyazıyla okuyabiliyoruz.

muhammed_1

Dinin anlamı…

Majidi'nin filmi, Hz. Muhammed'in doğumuyla başlayıp peygamberliğini ilan edene kadarki sürecine odaklanıyor. Yönetmenin asıl derdi de zaten islam dininin hangi ortamda ve ihtiyaç zamanında ortaya çıktığının altını çizmek. Köleliğin, açlığın, adaletsizliğin ve yozlaşmanın ortasında doğan yeni bir din ve onun habercisinin hikayesi bu. Asla bağnazlığa izin vermeyen, savaşmayı en son çare olarak gören, her şeyden önemlisi ‘insanseven', mazlumların yanında olan bir dinin elçisinin insanlığa gelişi… Bu doğum birilerini rahatsız edecek ve daha en baştan tehlikeli görünen bu bebeğin büyümesini istemeyeceklerdir.

Filmde bu ana hikayenin dışında güçlü bir ‘annelik' hikayesi anlatmayı da başarıyor yönetmen. Kocasını henüz kaybetmiş olduğu için sütten kesilen Amine'nin bebeğini besleyememesi ve onun güvenliği için ondan uzak kalma zorunluluğu etkileyici sahnelerle işlenmiş. Süt annesi olarak Halime'nin hikayeye girişi de son derece duygusal bir etki yaratıyor. Hem Amine'yi oynayan Mina Sadati hem de Halime rolünde izlediğimiz Sareh Bayat izleyicilerin kalbine dokunmayı başarıyor.

muhammed_4

Epik bir anlatım

Majidi'nin 40 milyon dolarlık dev bir bütçeyle çektiği filmde dünyanın en usta görüntü yönetmenlerinden biri olan İtalyan Vittorio Storaro'nun (Son İmparator, Kıyamet, Çölde Çay) enfes görüntü çalışmasına Hintli müzisyen A.R. Rahman'ın (Milyoner) müzikleri başarıyla eşlik ediyor. Belli ki yönetmen Hollywood'un epik macera filmleriyle (Arabistanlı Lawrence, Ben-Hur vb.) şimdiye dek çekilmiş önemli peygamber filmlerini (On Emir, Günaha Son Çağrı, Jesus Christ Superstar vb.) elden geçirmiş ve büyük bir film yapmanın peşine düşmüş.
İslam dinini yozlaştırmaya çalışanlara ya da diğer dinlerin düşmanı gibi göstermeye çalışan tüm gruplara karşı sinemanın gücünü kullanmayı hedeflemiş Majidi. “Çağrı”nın ele aldığı tarih aralığının getirdiği kimi avantajlardan yoksun olmasına rağmen (Hz. Hamza ve Hz. Ali haliyle birer sahnede görünüyorlar sadece; Hendek, Bedir ve Uhud savaşları ise bu filmin konusu dışında kalıyor), 178 dakikalık süresi boyunca yer yer heyecanlı, dramatik ve insanın derinlerine, imanına seslenen bir film çıkartmayı başarmış. İslam'ın ve diğer dinlerin aslında ne işe yaradığını unutanlara anlamlı bir hatırlatma yapmış.

3,5 yıldız
Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi
Yönetmen: Majid Majidi
Oyuncular: Mahdi Pakdel, Sareh Bayat, Mina Sadati
178 dakika,

Ekşi elma da lazım…

Yılmaz Erdoğan'ın senaristliğini severim. Sağlam duygusal çatışmalar yaratmayı bilir, kelime oyunlarıyla dolu lezzetli diyaloglar yazma konusunda ustadır. Oyunculuğunda da kendine has nüansları vardır. Trajikomik karakterlerde inandırıcıdır. Toplumsal hassasiyetlerini hikayelerine yedirmek isteyen bir sinemacıdır. Sosyal eşitsizlik üzerine bir trajikomik masal olarak tanımlanabilecek “Neşeli Hayat” benim için Türk sinemasının ikibinlerde çıkardığı en iyi filmlerden biridir. Melodram kalıplarına yenilmeden anlatabildiği hüzünlü hikayesiyle “Kelebeğin Rüyası” da önemli filmdir. Aslında aşağı yukarı her filmiyle Türkiye'nin anaakım sinemasının içinde niteliğin ön planda olduğu örnekler verebilmiştir.

eksi_elmalar_2

“Ekşi Elmalar”, Erdoğan'ın “Vizontele”de olduğu gibi yine kendi geçmişine döndüğü bir film. 1970'lerin sonunda Hakkari'de, Adalet Partisi'ne gönülden bağlı Belediye Başkanı Aziz Özay'ın ve onun üç kızının hikayesi bu. Filmde, sert mizaçlı ama sevilen, gönlü bol biri olan Aziz'in gelinlik çağlarını hafiften geçmeye başlayan kızlarına kurduğu baskı, politik iktidarını giderek yitirmesiyle paralel bir şekilde anlatılıyor. Aziz Başkan, insanlarla olan iletişimini elma yetiştirme prensipleriyle anlatıyor bir sahnede. Ona göre ekşi elmalar da insanlar gibi eğitilebilirler! Direnç gösteren ve ekşi kalmakta ısrar eden elma ağacını kesip atmalısındır bahçeden! Erdoğan hem yazdığı hem de oynadığı karakter üzerinden ‘farklı olana tahammül edemeyen sağ politikacı'ların sonunun pek de parlak gelmediğini de ima ediyor aslında. Nitekim Aziz'in yolculuğu tıpkı “Züğürt Ağa” gibi sıradanlaşma ve geçmişsiz kalmakla sonuçlanacaktır. Onun sabitfikirliliği ve dogmatik dünyası, onu sevdiği için boyunduruğu altında yaşamaya gönüllü olmuş sevimli, insancıl ve iyi kalpli dört kadının geleceğini de etkileyecektir.

eksi_elmalar_1

Senarist Erdoğan “Ekşi Elmalar”ın özünde bize aslında bunu anlatmaya soyunurken, yönetmen Erdoğan, “Züğürt Ağa”daki gibi tutarlı bir denge kuramıyor. İlk başta sıcak bir komedi ve romantik yapıyla başlayıp giderek daha ciddi ve karamsar bir drama doğru sürüklüyor filmini. Bir süre sonra komedi unsurlarını neredeyse tümüyle çıkarıyor filminden. Buna karşılık politik altmetnini sonlara sıkıştırıp kürt meselesinin başladığı günleri de birkaç cümle içine sığdırmakla yetiniyor, oysa amaçlanan şey, bunları bütün bir filmin altına döşeyebilmek olmalı..
Yine de Erdoğan'ın filmi keyifle izleniyor. Aziz Reis'in üç kızını canlandıran Farah Zeynep Abdullah, Songül Öden ve Şükran Ovalı, yüksek enerjileri ve pırıl pırıl performanslarıyla filmi sürüklüyorlar. Filmin Köyceğiz'de çekilmesine rağmen Gökhan Tiryaki'nin usta işi görüntülerine bazı dijital dokundurmalar da yapılmış, böylece bize 70'lerin cennet gibi Hakkari'sini de göstermişler. Sonuçta “Ekşi Elmalar”, bir ailenin Hakkari'den Antalya'ya uzanan 30 yıla yayılmış hikayesi, başarılı müzikleri, görüntüleri ve oyuncularıyla birlikte izleyicisini sarıp sarmalıyor.

3 yıldız
Ekşi Elmalar
Yönetmen: Yılmaz Erdoğan
Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Farah Zeynep Abdullah, Songül Öden
110 dakika

THY Genel Müdürü Ekşi'nin babası son yolculuğuna uğurlandı

İSTANBUL

Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Bilal Ekşi'nin 70 yaşında vefat eden babası İslam Ekşi, son yolculuğuna Başbakan Binali Yıldırım'ın da katıldığı törenle uğurlandı.

Maltepe İlçe Merkez Camisi'nde öğle vakti kılınan cenaze namazı öncesi Bilal Ekşi, taziyeleri kabul etti.

Başbakan Yıldırım da Ekşi'ye taziyelerini sunarken, cenazeye Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan,TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, İstanbul Valisi Vasip Şahin, AK Parti İl Başkanı Selim Temurci, THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, İslam Ekşi'nin yakınları, havacılık sektörü çalışanları ve vatandaşlar katıldı.

İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz'ın kıldırdığı cenaze namazının ardından İslam Ekşi'nin naaşı Çekmeköy'deki mezarlıkta toprağa verildi.

Muhabir: İsmail Özdemir

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

türkiye'de islam dininin yaşanamıyor oluşu

  • akp iktidarinin kullanmak zorunda oldugu soylemdir. cunku kendileri iktidar koltuguna bunu soyleyerek - islam dinini yasayanlarin yasamayanlar tarafindan ezildigini, asagi goruldugunu soyleyerek - gelmislerdir ve simdi de bu ici gecmis soylem herseyin ustunu kapatmak icin soylenmektedir.

    niye yasanamamaktadir turkiye'de islam... turbanli kizlar, ortulu falan degil arkadasim tur-ban-li politik anlamda notr olan kelimeleri kullanarak cicilestirmeye calismayin su mereti, universiteye girememektedir. dogru mudur bu, degildir cunku islam'in ana kitabi kur'an "basinizi ortun" degil bagri ortmeyi ogutler.

    niye yasanamamaktadir turkiye'de islam... kuran kurslari kapatilmis bazilarina gore. dogru mudur bu? degildir zira kur'an kursunun tek bir amaci vardir kur'an ogretmek. turkce mealleri de kalkmadiysa ortadan demek ki bu kurslarin varligi ile yoklugu birdir.

    bir daha soruyorum niye yasanamamaktadir turkiye'de islam? veya turkiye'de islam'i yasamak nedir? camilerin kapatilmadigi, imam olamayacak olsa bile imam hatip'e gidebilen kiz ogrencilerin oldugu, diyanet isleri baskanliginin calistigi, okullarinda "din kulturu" olarak muslumanligin ogretildigi bir ulkede "islam" yasanmiyorsa nerede yasaniyor merak ediyorum.

    bu arada bir dipnot/soru:
    bu argumani kullanan insanlarin baslari sikistigi zaman neden "imani tam" dogu ulkeleri yerine amerika, ingiltere gibi "gavuristanlara" kacmakta? derdi islam'i yasamak olan insan neden bunu yapar? bunu bir sorun bence... o cok sevilen "cok kotu" butonuna basmadan evvel.

  • akp'nin daha rahat sömürü yapabilmek için gerçekliği olmadığı halde varmış gibi lanse ettiği durum.

    türkiye öyle bir ülkeki her şehrinde 100 metre arayla camiler dikiliyor, nüfusunun %98inin müslüman olduğu söylenirken bu müslüman halk akp bunu dile getirmeden dinlerini yaşayamadıklarını fark etmiyor ve buna tepki gösteremiyor.

  • saçma bir önermedir.din insanın içinde, kalbinde yaşanır,ortalığa sererek yaşanamaz. ayrıca kimse de engelleyemez. (bkz: dini sömürmek)

  • (bkz: cuma günü seni camide göremedim john)

  • eğer laikçi'nin buyurduğu islam yorumundan bahsediliyorsa, evet yanlış bir ifade. çünkü zaten bu yoruma göre türban hurafedir, arapçasından kuran okumak mallıktır, filan. böyle olunca da tabi herkes çılgınlar gibi yaşama imkanına sahip islam dinini. ama sakın ha "biz kendi anladığımız gibi yaşamak istiyoruz" demeyin. (biz dediği de milyonlarca kişi). siz ki ey göbeğini kaşıyan adamlar sürüsü! hiper-laik türk aydınından daha mı iyi bileceksiniz islam dinini?

    bir de, "neden doğu'ya değil de batı'ya kaçıyorlar?" diye sorulmuş.
    doğu da sizle aynı kafadan olduğu için. arabistanlısı iranlısı aynı sizin gibi "benim doğru bulduğum islam yorumunu yaşayacaksın" diyor, batılı ise karışmıyor, kimsenin hayat tarzını yanlış bulup bastırmaya çalışmıyor.

    ha tabi, x dini ya da x dininin y yorumu bir şekilde yasaklanmayı da hakedebilir. dini özgürlükler sınırsız değildir, satanistlerin adam kesmesine izin veriyor muyuz? ama o zaman da "yok x dini aslında öyle değil" demezsiniz, "bu yaptığınız yasa dışı" dersiniz. x'ciler "biz dinimizi yaşayamıyoruz" derler, siz de "napak?" diye cevap verirsiniz.

    evet türkiye'de (en azından çokça insanın anladığı anlamda ve bazı hususlarda) islam dini bir batı ülkesindeki rahatlıkta yaşanamamaktadır* ve söz konusu yasakların hiç bir makul gerekçesi yoktur.

  • benim evimde, sokağımda arslan neden yaşayamıyorsa türkiye'de islam dininin yaşanamıyor oluşu da ondandır. şöyle ki, ben hayvanlara herhangi bir düşmanlık besleyen bir insan değilim. arslan canlısı ormanında, evinde, doğal ortamında istediği gibi yaşar, karışmam. hatta şehirde, sokağımda da dilediği gibi dolaşır ona da karışmam.
    ne zaman ki o arslan sokakta dolaşmaya başlar...
    ne zaman ki bununla yetinmez...
    ne zaman ki benim butumdan parça koparmaya kalkar...
    ne zaman ki bana yaşama hakkı tanımaz...
    o zaman ben arslanın evimde, sokağımda rahat yaşamaması için elimden geleni yaparım.

    not: işbu entry'de kimseye yırtıcı, hayvan denmemektedir. tekrar tekrar okunmasını salık veririm.

  • türkiye'de islam'ın yalnızca bir türünün (devletin hukukuyla çatışan islam ilkelerinin olmadığı islam) yaşandığını söylemeye çalışan, aynı zamanda islam'ın bu türünün "harbi" islam olmadığına kanaat getiren kişinin bunu dile getirirken kullanabileceği kalıp*

  • (bkz: vah vah)

  • (bkz: #10958118)

  • bu yüzden kendini muhacir olarak tanımlayıp, sözümona islam ülkelerine vergaz şeklinde zuhur eden bir iltica olayı sözkonusu. tabi ülke içinde devletin, milletin her türlü imkanlarından istifade edip "bu ülkede islam yaşanamıyor" diyenlerden çok daha asil bi davranış sergiliyor gidenler. kafama sıkar giderim moduna bürünüp, işini, eşini, makamını terkedip ülke dışına hicret eden çok. münferid örnekler oldugundan akıbetleri hakkında bir genelleme yapmak mümkün olmasa da tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır minvalinde işte. yine de diğerinden oldukça erdemli bir hareket. bi "hava alıp" geliyorlar. kalıp da "yemek yediği yala it bile işemez"atasözünün tam olarak muhatabı olmuyolar. ve anlıyorlar; dünya'da islam dininin yaşanıyor olduğu bir belde, bir zaman dilimi bile tam anlamıyla yok, olmamış, olamaz da. olduğu kadarı, olabileceğin en iyisi de bu ülkeyse büyük bir çoğunluğa şöyle bi sözümona islam ülkeleri turu attırmak gerek.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır