gizli figanlar kimin / SÜLEYMAN NAZİF - TDV İslâm Ansiklopedisi

Gizli Figanlar Kimin

gizli figanlar kimin

kaynağı değiştir]

Süleyman Nazif, Malta’da 20 ay kadar kaldı. Oradayken “Çal Çoban Çal” adlı eseri basıldı (1921)[4] “Dâüssılâ” adlı şiiri ününü iyice arttırdı. 1922’de İstanbul’a dönebildi.

Son yılları[değiştir

Gizli figanlar kimin kitabı?

İçindekiler:

  1. Gizli figanlar kimin kitabı?
  2. Fırak ı Irak kimin eseri?
  3. Tevfik Fikret'in çocuklar için yazdığı şiir kitabı nedir?
  4. Tevfik Fikret'in şiirleri nelerdir?
  5. Süleyman Nazif hangi türde eserler vermiştir?

Gizli figanlar kimin kitabı?

Gizli Figanlar- Süleyman Nazif kaynağı değiştir]

Süleyman Nazif'in imzalı fotoğrafının Nevsal-i Milli'de basılan hali.

1870'te Diyarbakır'da dünyaya geldi. Babası, şair ve tarihçi Diyarbakırlı Saîd Paşa; annesi bir aşiret liderinin kızı olan Ayşe Hanım'dır. Şair Faik Ali Ozansoy'un ağabeyi, İffet Halim Oruz'un da dayısıdır.[3]

Babasının görevi nedeniyle Harput ve Maraş’ta bulunduktan sonra Diyarbakır’da rüştiye öğrenimi gördü.[4] 1879'da Mardin'deki babasının yanına gitti ve öğrenimini özel yollardan gerçekleştirdi. Farsça'yı babasından, Arapça'yı Muş müftüsü Emin Efendi'den Fransızca'yı da Aleksander Gregoryan adlı bir Ermeni'den öğrendi.

1892’de babasını kaybettikten sonra Diyarbakır Valiliğinde Meclis-i Vilayet kâtipliği, yaptı; 1895 tarihli Diyarbakır Vilayet Salnamesi’ni hazırladı. Bir yanda da Diyarbakır Gazetesi’nde başyazarlık yaptı, vilayet matbaasını yönetti.

1896'da Diyarbakır'a Ermeni meselesini araştırmak için gelen Abdullah Paşa'nın takdirini kazandı ve Abdullah Paşa ile Musul'a gitti.[4] Yedi ay sonra tekrar Diyarbakır’a döndü; görevlerinden istifa ederek İstanbul'a gitti. II. Abdülhamit yönetimine karşı mücadele edebilmek için 1897'de Paris'e kaçtı. Sekiz ay kaldığı Paris’te Ahmet Rıza Bey'in çıkardığı Meşveret gazetesinde istibdat aleyhine yazılar yazdı ; “Malumu İ'lam” isimli risale ile “Namık Kemal” adlı risalesini “Abdullah Tahir” takma adıyla bastırdı.

Yurda dönüşünden sonra II. Abdülhamit tarafından vilayet mektupçusu sıfatıyla Bursa'da ikamete memur edildi; 1908’e kadar Bursa’da kaldı. Bu dönemde Mısır'da İmzasız Risaleler'i yayınlanmış, ve Servet-i Fünûn dergisine de dedesinin ismi olan İbrahim Cehdî müstearı ile yazılar göndermişti. 1906'da ilk şiir kitabı “Gizli Figanlar”’ı imzasız olarak Mısır’da bastırdı. Ardından El Cezire Mektupları adlı eseri yayımlandı.

II. Meşrutiyet dönemi[değiştir kaynağı değiştir]

Süleyman Nazif'in Edirnekapı Şehitliği'nde bulunan kabri

Malta sürgünü dönüşünde millî duygulara hitap eden yazılar yazmaya devam etti. İstanbul Muallim Mektebi’nde verdiği “Namık Kemal” adlı konferansın metni, 1922’de aynı isimle neşredildi.[4] Aynı yıl, mektuplar ve makalelerden oluşan “Tarihin Yılan Hikâyesi” adlı eserinde son Osmanlı hükümdarı Mehmet Vahdettin'e şiddetle hücum etti. Padişahların halkın elinden gasp etmek suretiyle sahip oldukları mallarla ilgili makalelerini de 1922’de “Çalınmış Ülke” adıyla kitaplaştırdı. Daha önce yeni Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayınlanan “Nâsîrîddün Şâh ve Bâbîler” adlı eserini 1923’te yayımladı. Malta sürgünündeki ruh hâlini anlatan “Malta Geceleri” adlı üçüncü şiir kitabı, 1924’te yayımladı. Cemiyet-i Akvam’daki İngiliz delegesinin Türkiye’deki Hristiyan azınlığa yapılan muamelenin tespiti için bir heyet gönderilmesini istemesi ve aynı dönemde Fas’taki istiklâl mücadelesini bastırmak için Fransız, İspanyol ve İngiliz kuvvetlerinin birleşmesi üzerine Süleyman Nazif, bu konudaki makalelerini bir araya getirdiği “Hazret-i İsâ’ya Açık Mektup” adlı eserini 1924'te bastırdı.[4] Bu, Hristiyanları İsa’ya şikayet eden bir şikayetname idi.

Ölümüne kadar yazdığı diğer eserler şunlardır: Mehmet Akif (1924, daha önce Servet-i Fünûn’da çıkan beş makalesinden oluşur), Külliyât-ı Ziya Paşa (1924), İki Dost (Ziya Paşa ve Namık Kemal, 1925), Fuzûlî (1926), İmâna Tasallut-Şapka Meselesi (Fes yerine şapka giyilmesi konusunda İskilipli Atıf Hoca ile giriştiği polemik yazıları 1925), Kâfir Hakîkat (1926, Fas Mücahidi Abdulkerim’in esir düşmesi üzerine yazmıştır), Lübnan Kasrı’nın Sahibesi (1926, Fransız romancı Pierre Benoit’ten çeviri roman), Yıkılan Müessese (1927, İttihat ve Terakki hakkında yazdıkları).[4]

1927 yılı başında zatürreden öldü. Cenazesini kaldıracak malvarlığı dahi bulunmuyordu. Cenaze giderleri, Türk Hava Dergisi'ne yaptığı birçok yazı yardımlarının yüklediği manevî bir borçla Türk Tayyare Cemiyeti tarafından karşılandı. Cenaze, belediye cenaze arabasıyla Ayasofya Camii'ne getirildi. Namazı orada kılındıktan sonra Edirnekapı dışında toprağa verildi. Kabri İstanbul Belediyesi’nce yaptırıldı. Daha sonra vefat eden yakın dostu "vatan şâiri" Mehmet Âkif Ersoy, hemen yanı başına defnedilmiştir.

Başlıca eserleri[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır