göç destanının özeti / Göç Destanı Türk Çin Ve İran Rivayetleri | YORUMLAR | ESA

Göç Destanının Özeti

göç destanının özeti

Türeyiş Destanı Kime Aittir? Türeyiş ve Göç Destanı Hangi Devlete Ait, Konusu Önemi Ne?

Özellikle Türkler tarafından merak edilen ve ilgiyle araştırılan konulardan birisi hiç şüphesiz Türeyiş Destanıdır. Türeyiş Destanı konusu oldukça ilgi çekicidir. Genellikle öğrenci kişiler bu konuyu araştırsalar da yetişkin bireylerin de merak ederek araştırdıkları bir gerçektir. Yoğun olarak Türkler bu konuyu araştırsa da yabancı kişiler de Türk Destanlarını merak edip araştırırlar. En çok araştırılan destanlardan birisi ise Türeyiş Destanıdır. Türeyiş Destanı ile ilgili öğrenilmesi gereken pek çok ayrıntı vardır. Peki Türeyiş Destanı hangi devlete aittir? Türeyiş destanı ile ilgili merak edilen her şey bu yazıda...

Türeyiş Destanı Özet

Büyük Hun Hakanlarından birinin iki tane kızı varmış. Kızlarının ikisi de birbirinden güzelmiş. Öyle güzelmiş ki Hunlar, bu iki kızın da ancak ilhanlarla evlenebileceğine inanıyormuş ve bu kızların insanlar için yaratılmadığını söylüyorlarmış. Hakan da aynı şekilde düşündüğü için kızlarını insanlardan uzak tutmanın çarelerini armış. Ülkesinin en kuzey ucunda, insan ayağı az basan veya insan ayağı hiç görmeyen bir yerinde, çok yüksek bir kule yaptırmış. Kızların ikisini de bu kaleye kapattırmıştır. Ondan sonra da aklınca inandığı tanrısına yalvarmaya başlamış. Öyle bir yalvarıyormuş ve öyle yakarışlarla tanrısını çağırıyormuş ki nihayet bir gün, Hakanın kendi aklınca inandığı tanrısı dayanamamış ve bir Bozkurt şekline girip gelmiştir. Hun Hakanının kızları ile evlenmiş. Bu evlilikten birçok çocuk doğmuş; bunlara Dokuz Oğuz- On Uygur denilmiş ve bu çocukların hepsinin de sesi Bozkurt sesine benzemiş, yine bu çocuklar, birer Bozkurt ruhu taşıyarak çoğalmışlardır.

Türeyiş Destanı Hangi Devlete Ait?

Destanlar araştırılırken belki de ilk araştırılan şey destanın kime ait olduğudur. Halk arasında konuşulan Türk Destanlarından birisi Türeyiş Destanıdır. Türeyiş Destanı oldukça etkileyici bir destandır. Bu destanı okuyan çoğu insan Türeyiş Destanı Kime Ait sorusunu sormaktadır. Çünkü destanlar hangi devlete aitse ne kadar etkileyici olduğu anlaşılmaktadır. Ve destanların hangi devlete ait olduğu bilinmediği takdirde insanlar destanın tam olarak ne anlatmak istediğini de anlamayabilirler. Ondan dolayı destanlar araştırılırken hangi devlete ait olduğu da araştırılmaktadır. Türeyiş Destanı ise bir Uygun Destanıdır. Türklerin direnişlerini, ayakta kalışlarını anlatmaktadır. Türeyiş Destanını okuduktan sonra etkilenmeyen insan sayısı yok denecek kadar azdır. Çünkü gerçekten de çok etkileyici bir Türk Destanıdır.

Türeyiş Destanı Konusu

Türk Destanlarının her biri hayranlık uyandıracak şekildedir. Halk arasında en sevilen ve en çok konuşulan destanlardan birisi Türeyiş Destanıdır. Türeyiş Destanı Uygur Devletine aittir. Göktürklerin yıkılmasının ardından Türklerin tekrar ayağa kalkmasını anlatmaktadır. Bu destanda hükümdarın kızı bir bozkurt ile evlenip türemektedir. Ancak bu Bozkurt aslında tanrıdır. Tanrı, bozkurt suretine girerek Hun Hakanının kızı ile evlenmiş ve Bozkurt ruhu taşıyan çocukların dünyaya gelmesini sağlamıştır. Aynı zamanda doğan Bozkurt çocuklarının sesleri de Bozkurt sesine benzemektedir. Bu çocuklar da Bozkurt ruhu taşımaya devam ederek çoğalmışlardır.

Türeyiş ve Göç Destanı

Türeyiş Destanı Uygurlara ait bir destandır. Bu destanda Hun Hakanının kızları bir Bozkurt ile evlenmekte ve Bozkurt ruhuna sahip çocuklar doğurmaktadır. Hatta doğan çocukların sesleri de Bozkurda benzemektedir. Hun Hakanının kızlarıyla evlenen bu Bozkurt aslında Tanrıdır. Tanrı Bozkurt suretine girip kızlar ile evlenmiştir. Bu destan Türeyiş Destanıdır. Bir de Türeyiş Destanının devamı niteliğinde olan Göç Destanı vardır. Bu destanda anlatılanlar ise Türklerin kutsal taşı Çinlilere verince Tanrı tarafından cezalandırılmalarıdır. Kutsal Taşı Çinlilere veren Türkler Tanrı tarafından kuraklık ile cezalandırılmaktadırlar. Bunun sonucunda da Türkler ana vatanlarından göç ederler. Türeyiş Destanının devamı niteliğinde olan bu Göç Destanı Türklerin cezalandırılması konulu bir destandır.

Göç Destanı ve Özellikleri

Göç Destanı, 8. ve 9. yüzyılların ortaları arasında yaklaşık 1 yüzyıl boyunca varlıklarını sürdürmüş olan Uygurlar’a ait bir destandır. Türeyiş destanının devamıdır.

Türkler kutsal taşı Çinlilere verince Tanrı tarafından cezalandırılırlar. Ülkelerinde açlık, kuraklık başlar. Böylece Türkler anavatanlarını terk etmek zorunda kalırlar.

Göç Destanı Özeti

Uygurların vatanında “Hulin” isimli bir dağ vardı. Hulin dağından Tuğla ve Selenge isimli iki ırmak akardı. Bir gece oradaki bir ağacın üzerine gök yüzünden ilâhi bir ışık indi. iki ırmak arasında yaşayan halk bunu dikkkatle izlediler. Daha sonra ağacın gövdesinde şişkinlik oluştu, ilâhi ışık dokuz ay on gün şişkinlik üzerinde durdu. Ağacın gövdesi yarıldı ve içinden beş çocuk göründü. Bu ülkenin halkı bu çocukları büyüttü. En küçükleri olan Buğu Han büyüyünce hükümdar oldu. Ülke zengin halk mutlu oldu.

Aradan uzun zaman geçti. Yulug Tigin isimli bir prens hakan oldu. Yulug Tigin, Çinlilerle çok savaştı. Bu savaşlara son vermek için oğlu Gali Tigini bir Çin prensesi ile evlendirmeğe karar verdi.

Çinliler, prensese karşılık hükümdardan Tanrı dağının eteğindeki Kutlu Dağ adını taşıyan kayayı istediler. Gali Tigin kayayı verdi. Çinliler kayayı götürmek için kayanın etrafında ateş yaktılar, kaya kızınca üzerine sirke döktüler. Ufak parçalara ayrılan kayayı arabalara koyarak Çin’e taşıdılar. Memleketteki bütün kuşlar, hayvanlar kendi dilleriyle bu kayanın gidişine ağladılar. Bundan yedi gün sonra da Gali Tigin öldü. Kıtlık ve kuraklık oldu. Yurtlarını bırakarak göç etmek zorunda kaldılar.

Ayrıca bakınız ⇓

İslamiyetten Önceki Türk Destanları

1. Yaratılış Destanı

2. Saka Destanları
a. Alp Er Tunga Destanı ( İ.Ö. 7. yy)
b. Şu Destanı ( İ.Ö. 4. yy)

3. Hun-Oğuz Destanları
a. Oğuz Kağan Destanı ( İ.Ö. 4. yy)
b. Attila Destanı

4. Göktürk Destanları
a. Bozkurt Destanı ( İ.Ö. 2. yy)
b. Ergenekon Destanı (7-8. yy)

5. Siyenpi Destanı

6. Uygur Destanları
a. Türeyiş Destanı (8-9. yy)
b. Göç Destanı (8-9. yy)
c. Mani Dininin Kabulü Destanı

İslamiyet öncesi Türk destanlarından olan Göç Destanı kime ait? Göç Destanı'nın konusu nedir, hangi döneme aittir? Göç Destanı hakkında bilinmesi gerekenleri kısaca derledik. İşte Göç Destanı özeti kısaca.

Göç Destanı kime ait?

Göç Destanı, Uygur Türklerine ait bir destandır. Destanın içeriğinde, Uygur Türklerinin ulusal birliğini koruyan tılsım bozulunca, yurtlarını bırakarak güneybatıya doğru nasıl göç ettikleri anlatılır. 

Göç Destanı özeti

Göç Destanı özeti kısaca şöyledir: Uygur ilinde, Hulin adında bir dağ vardır. Bu dağdan Tuğla ve Selenge adında iki ırmak çıkar. Bir gece bu iki ırmak arasındaki bir ağaca gökten mavi bir ışık iner. Ağacın gövdesinde, gittikçe kabaran bir şişkinlik peyda olur. Bir gün bu şişkinlik yarılır içinden beş çocuk çıkar. Halk bunları alıp büyütür, hepsine ayrı ayrı isimler koyar. En küçükleri olan Buğu Han en akıllılarıdır. Uygurlar onu kendilerine hükümdar seçerler. 

Buğu Han soyundan bir çok hükümdar gelip geçer, Çinlilerle bitmez tükenmez savaşlar yapılır. Nihayet tahta geçen hükümdarlardan biri, savaşa son vermek için oğlunu Çin prensesi ile evlendirir. Bakıcıları ile birlikte gelen Çin elçileri, Uygur ülkesinin saadetinin Kutlu-Dağ adını taşıyan büyük bir kayaya bağlı olduğunu anlarlar ve prensesin alınmasına karşılık bu kayanın kendilerine verilmesini isterler. Hükümdar razı olur.

Çinliler, taşıyamayacakları kadar büyük olan bu kayayı, çevresinde yaktıkları ateşle kızdırıp üstüne keskin sirke dökmek suretiyle parçalarlar ve parçaları arabalarla Çin'e taşırlar. Bu büyük bir hadise olur. Memleketteki bütün kuşlar, hayvanlar, kendi dilleriyle kayanın gidişine ağlarlar. Yedi gün sonra hükümdar ölür. 

Bundan sonra memleket felaketten kurtulamaz. Irmaklar kurur, göllerin suyu çekilir, topraklar çatlayıp mahsul vermez olur. O tarihten sonra gelen hükümdarların çoğu hep erken ölür. Bunun üzerine, Uygurlar göç ederler. Hoçu'yu hükümet merkezi yaparlar ve üstünlüklerini Beşbalık'a kadar yayarlar.

Kaynak

Seyit Kemal Karaalioğlu, Edebiyat Terimleri Kılavuzu, s. 134, İstanbul: İnkılap ve Aka, 1975

Uygurların Göç Destanı

Bir Uygur destanı olan Göç Destanı,  Uygur Türklerinin ulusal birliğini koruyan tılsım bozulunca yurtlarını bırakarak güneybatıya doğru nasıl göç ettiklerini anlatır..

Yaratılış, Alp Er Tunga, şu, Oğuz Kağan, Ergenekon ve Türeyiş ile birlkte Göç Destanı Türk Topluluklarının Orta Asya döneminin mirası  destanlardır.

Prof. Dr. Umay Günay'ın anlatımıyla destanın özeti şu şekildedir: 

Uygurlar'ın yurdunda "Hulin" isimli bir dağ vardı. Bu dağdan Tuğla ve Selenge isimli iki ırmak çıkardı.

Bir gece oradaki bir ağacın üzerine gökten ilâhi bir ışık indi. iki ırmak arasında yaşayan halk bunu dikkatle izlediler.

Ağacın gövdesinde şişkinlik oluştu, ilâhi ışık dokuz ay on gün şişkinlik üzerinde durdu. Ağacın gövdesi yarıldı ve içinden beş çocuk göründü. Bu ülkenin halkı bu çocukları büyüttü. En küçükleri olan Buğu Han büyüyünce hükümdar oldu. Ülke zengin halk mutlu oldu.

Çok zaman geçti. Yuluğ Tiğin isimli bir prens hükümdar oldu. Çinlilerle çok savaştı. Bu savaşlara son vermek için Oğlu Galı Tigini bir Çin prensesi ile evlendirmeye karar verdi. Çinliler , prensese karşılık hükümdardan Tanrı dağının eteğindeki Kutlu Dağ adını taşıyan kayayı istediler.

Gali Tigin kayayı verdi. Çinliler kayayı götürmek için kayanın etrafında ateş yaktılar, kaya kızınca üzerine sirke döktüler. Ufak parçalara ayrılan kayayı arabalara koyarak Çin'e taşıdılar. Memleketteki bütün kuşlar, hayvanlar kendi dilleriyle bu kayanın gidişine ağladılar.

Bundan yedi gün sonra da Gali Tigin öldü. Kıtlık ve kuraklık oldu .

Yurtlarını bırakarak göç etmek zorunda kaldılar.

Buraya kadar kısaca tanıtmaya çalıştığımız Türklerin ilk dönem edebî eserleri olan YBüyük bir ihtimalle XV. yüzyılda yazıya geçirildiği kabul edilen "Dede Korkut Hikâyeleri" nin Hun-Oğuz Destan dâiresinden ayrılmış destan parçası olduğu görüşü oldukça yaygındır. Dede Korkut Hikâyeleri ve bu hikâyelerin hem anlatıcısı hem de kahramanlarından biri olan Dede Korkut bütün Türk dünyasında ortak olarak tanınan sözlü ve yazılı gelenekte yaşatılan önemli eserlerden biridir. 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır