gök gürültüsü hangi meleğin sesi / Şimşek ve yıldırımın meleğin kırbacı hakkında

Gök Gürültüsü Hangi Meleğin Sesi

gök gürültüsü hangi meleğin sesi

2-BAKARA:

19-Mânâya gelelim: Yahut o münafıkların hali bir yağmur kıssasına, diğer ifadeyle yağmura tutulanlar kıssasına benzer ki, semanın her tarafından "bardaktan dökülür gibi" boşanmış kuvvetli bir yağmur, onda türlü türlü karanlıklar var. Gece karanlığı, kara yağmur bulutu dünyayı kaplamış, yağmurun yoğunluğu da bunlara eklenmiş, insanın içini sıkıyor mu sıkıyor; göz, gönül kararıyor mu kararıyor. Şu halde karanlıklar katmerlenmiş, iç dış zifiri karanlık, bundan başka dehşetli bir gök gürültüsü, titretici bir patlayışı, gürleyişi var ki, beyinlerde çatlıyor, ufuklarda gürlüyor, bir de şimşek, şimşek çakışı. Çakıp şakıdıkça, parlayıp yıldıradıkça bir ümit ışığı gibi karanlıkları yarıyor, yürek l eri ağıza getiren bir halecan (yürek çarpıntısı) veriyor. Bunlara tutulanlar parlayarak geldiği için yıldırım, çarptığını mahvettiği için sâika (ve çoğulunda savâık) denilen, gözlere şimşek, kulaklara gök gürültüsü halinde gelen, ucu nereye dokunursa yo k eden, insanı ve hayvanı bir anda mahveden, madenleri eriten, demiri mıknatıslayan, mıknatısların kutuplarını alt üst eden, özetle (es-Savâık) denilince her türlü felaket ve yok ediciliği ile bilinen o âteşîn kamçılardan, o dehşetli kıvılcımlardan, yıldırımlardan parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar, bunu da ölüm korkusuyla, ölümden sakınmak için yapıyorlar. Fakat kulak tıkamak neye yarar, korkunun ecele faydası ne? Allah bütün kâfirleri her taraflarından, içlerinden, dışlarından, dünyalarından, ahire t lerinden kuşatmıştır. İlâhî kudretin kuşatmasından dışa çıkmak mümkün mü? Allah'ın izni olmadıkça bundan kurtulmalarına ihtimal mi var? Yıldırımdan korkulmaz mı? Ölümden sakınılmaz mı? Evet ama bunlardan daha önce Allah'dan korkmak ve O'nun azabından sakı n mak gerekir. Yıldırımları yapan kim? Bütün bu alâmetleri belirten kim? Bulutların arasından, o su hazinelerinin içinden bu ateşleri çıkartan kim? Onları tâ uzaklardan kulaklara işittiren, gözlere gösteren kim? Sakınmak hissini veren, ona göre tedbir almak kabiliyetini ihsan eden kim? O yıldırımların çıkış noktalarını, isabet noktalarını tayin eden ve bulutları ona göre sevk ve idare eden kuvvetler, melekler kimin? Hepsi hepsi Allah'ın, yıldırımlar da Allah'ın bir belası, azabının bir örneğidir. Bunlardan k o rkup sakınmak istiyenlerin daha önce Allah'tan korkmaları ve onun emirlerine, kanunlarına uyarak felaketten sakınmanın, nimetine ermenin yolunu bilmeleri gerekir. Bir Allah korkusu, insana bütün korkuları attırır. Allah'ın izniyle her korkudan kurtulmanın bir çaresi vardır. Fakat Allah'tan kurtulmanın imkanı yoktur. O da iman ve kulluk etme ister; kanunlarının, emirlerinin tatbikini ister. Ona bununla yaklaşılır; azablarından bununla korunulur, kurtuluş bulunur. Yoksa gök gürültüsü ve şimşeği gördükten son r a yıldırımdan korkmanın, kulak tıkamanın hiçbir faydası yoktur. Şimşek çakınca olan olur, yıldırım yerini bulur. Gök gürültüsü işitildiği zaman da bunlar beş on saniye önce olmuş bitmiştir. Ümit ve müjde şimşeğin yaldızlı çakışında değil, gök gürültüsünün gümbürtülü gelişindedir. Bilmeyenler gök gürültüsünü şimşekten sonra, yıldırımı da bu gürültü ile beraber gelir zannederler. Halbuki yıldırım şimşekle düşer. Esas itibariyle gök gürültüsü de onunla beraber patlamıştır. Daha esasında gök gürültüsü, o yıldı r ımı çıkaran sarsıntıda, sadmede, vuruştadır. Bulutlara, havaya bu darbeyi vuran bir kuvvet, onu idare eden bir melek vardır ki, gök gürültüsü ismi ona kadar dayanır. Bu kuvvet, bu melek buluttan buluta, buluttan havaya darbeyi indirdiği zaman sarsıntıdan b ir gürültü ile bir ateş, bir kıvılcım çıkar, şimşek bu kıvılcımdır, yıldırım bundadır. Ses ağır gelir, sonra işitilir ve geldiği zaman, "Size geçmiş olsun, Allah'ın izniyle yıldırımı düşürdüm, siz kurtuldunuz." der. Şu halde olay dıştan zannedildiği gibi şimşek, sonra gök gürültüsü ve yıldırım değil, gerçekte ve Allah katında gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım şeklindedir. Size de şimşek, yıldırım ve gök gürültüsü şeklinde görünür ve işitilir. Bunu bilmeniz, anlamanız gereklidir. Bunun için Allah Teâlâ (ra'dün ve berk) buyurmuş. Gök gürültüsünü öne almakla beraber, aralarını "mutlak cem' " için olan "vav" ile bağlamış, (şimşek sonra gök gürültüsü) buyurmamıştır. Bunu Fen Bilimlerini okumamış ve ümmî olan Hz. Peygamber, kendi kendine elbette bilemezdi. A l lah bildiriyor, ilim ve fen ehli de bunu tasdik edeceklerdir. Ederken ilâhî vahyin hakikatini anlamaları gerekir. Hele elektrik olaylarıyle delil getirerek görülmeyen esir (cevher)i bulmaya çalışanlar, Allah'ı daha önce anlamalı, Peygamberine vahyinin hak olduğunu da hiç olmazsa bu gibi ince noktalardaki fennî te'yitlerle itiraf etmelidirler. Gök gürültüsünün bir tesbih olduğunu, bunu işitenlerin hamd ve şükretmesi gerektiğini de unutmamalıdırlar. Yıldırım hakikaten müthiştir. Bir ilâhî beladır. Ve şimşek i le beraberdir. Fakat bundan korunmak, önceden, maddî ve manevî bir yıldırım siperi bulmak gerektir. O da Allah'ı, emirlerini ve kanunlarını tanımakla olur. Şimşek çaktıktan sonra kulak tıkamanın hiçbir mânâsı yoktur. O zaman insan kurtulursa sırf Hakk'ın y ardımı ile kurtulur ve gök gürültüsünü işittiği zaman da kurtulmuş olduğunu bilir. O zaman Allah'ın kudretine hamd ve şükretmesi gerekir. Bunlar ve bunları anlatan Kur'ân hep hak âyetlerdir. Bu davetlere ve bu irşadlara kulak tıkamak ne bedbahtlıktır!

Gök gürültüsü ve şimşeğin, yıldırımın maddî ve manevî gerçeğini açıklamak için lügatta, dine ve felsefeye ait tarifler vardır. Lügata göre ra'd (gök gürültüsü), buluttan çıkan korkunç sesin ismidir ki başlangıçta ani bir patlayış ve sonra hayli devam ede n bir gürültü olur. Biz buna gök gürlemesi deriz. Bu kelime aslında titremek veya titretmek, diğer deyimle zangırdamak ve zangırdatmak mânâlarıyle ilgilidir. Şimşek parıldamak, yıldıramak mânâsıyla ilgili olup, buluttan ani olarak çıkıp yıldırayarak, şakıy a rak sönüveren bir parıltının ismidir ki, dilimizde şimşek denir. Bunun çakmasına da denir. Yıldırım, gayet şiddetli, çok çabuk bir sadme, bir çarpıştır ki, bir ateş parçasıyla çarptığını yok eder, bu münasebetle ölüm, şiddetli azab mânâlarına da kullanılı r. Dilimizde buna yıldırım denir ki, yıldırma ve yıldırama mânâlarıyla ilgisi açıktır. Râğıb der ki, gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım aslında bir şeyin üç çeşit tesirleridir.

Dinî izahı: Bulutları Allah Teâlâ'nın iradesine göre yağmur yağacak yerlere sevk ve idare eden bir melek (yani anlayışlı ve hareket ettirici bir kuvvet) vardır ki, ismine "gök gürültüsü" denir. Bu melek rüzgar meleklerinden başka olarak bulutları özel şekilde zorlar ve sevkeder. Bunun sevki, rüzgarın sevki gibi taş yuvarlarcasına değildir. Bu tıpkı bir çobanın şarkı söyleyerek deve sürmesine benzer. Diğer deyişle ruhun bedeni idare etmesi, sözün, nağmenin diğerine tesir yapması gibi içten tesir eden ruhanî ve dinamik bir tesirdir. Bu melek bulutlarda bir uygunsuzluk gördüğü zam a n çarpar, haykırır, bu haykırış onun Allah'ın kudretini ilan eden bir tesbih ve tekbiridir. İşitilen gürültü, zahirî gök gürültüsü budur. Haykırırken hiddet ve şiddeti çoğaldıkça ağzından ateş saçar, diğer bir deyişle nurdan ateş kamçıları çalar. Görülen şimşek bu kamçılardır. Yıldırım, bunun yani ateşin vuruşudur. O kamçının ucu nereye dokunursa yok eder. Bunun hepsi o meleğin yani "ra'd"in bir vuruşundan ibarettir. Bu darbenin havaya ve dolayısıyle insan ruhunun işitme gücüne tesir ve tezahürü, gök gürü l tüsünün sesi; daha inceden ve daha çabuk gözüne tesir ve tezahürü şimşek; dokunduğu şeye dokunma tezahürü yıldırım adını alır. Buluttaki tesirinin mahsulü de itaattir. Ve bunların hepsi Allah'ın emrini icra etmekten ibarettir. Bu âyette ra'd, gök gürültüs ü nün sesi mânâsına olmakla beraber, aslına da işarettir. "Gök gürültüsü, övgüsüyle O'nu tesbih eder." (Ra'd, 13/13), Bu meleğe, gök gürültüsü meleği, zorlayıcı melek, ateş tutuşturma meleği; şimşek fiiline de melek darbesi, meleğin parlaması denilmiştir.

İşte Ashab devrinden itibaren en eski kıymetli tefsircilerden rivayet edilen açıklamalara göre gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım olaylarının gerçeği böyle kuvvet prensibine döndürülmüş, fakat kör kuvvet değil, dinamik, ruhanî idareci ve idrak sahibi bir hareket ettirici olan melek kuvvetine döndürülmüştür. Fennî izahların hiç biri buna aykırı olmamış ve bu daireden çıkmamıştır. Ancak kör kuvvette sıkışıp kalanların anlayışı buralara varamaz. Şu halde felsefî tarifine gelelim: Vaktiyle en meşhuru, b u lutların çarpışması, yani sürtme ve dokunma ile çakmak taşından çıkan ses ve kıvılcım şeklinde açıklanmış idi. Fakat İbnü Sina "Şifa"sında bunu pek beğenmemiş, bulutların ta denizlerden, göllerden su buharı halinde çıkarken tamamen saf olmayıp, az çok dum a n buharı ile ve biraz da ısı ile çıkmaları ve yükseldikçe su buharının daha önce soğuması hasebiyle öbürlerini arada sıkıştırmaları ve nihayet bu sıkışmanın şiddetlenmesi ile onların püskürmesi ve parlaması hususlarını ileri sürerek uzun uzadıya açıklamış ve özetle şöyle demiş: "Çoğunlukla gök gürültüsünün ve şimşeğin sebebi, rüzgara ait harekettir ki, ses çıkarır, parlar ve bazan şimşek ve parıltı da gök gürültüsüne sebep olur. Çünkü... Çünkü..."

İbnü Sina'dan çok önce olan İbn Cerir et-Taberî tefsirinde diyor ki: "Diğer birtakım ilim ehli, gök gürültüsü, bulutların altında boğulan rüzgarın fırlamasıdır.

Ses bundandır. İbn Abbas hazretleri Ebu'l-Huld'e bir mektup ile "Gök gürültüsü nedir?" diye sormuştu. O da "Gök gürültüsü bir rüzgardır." diye cevap vermişti. Fakat İbn Abbas hazretleri kendisi "Gök gürültüsü meleklerden bir melektir." diyordu. Demek İbnü Sina'nın rüzgar teorisi de eski bir teori olmakla beraber, bunun sebebini ta denizlerden gelen duman buharı ve ısıya kadar götürmek nokta-i nazarı havanın ve bulutların elektriklenmesi hakkında kararlaşmayan görüşler yanında şimdiki tabiat ilmi de mevcut bulunuyor. Bugünkü felsefî açıklamaya gelince, bunları elektrik olaylarına tatbik etmişlerdir.

Öteden beri Yunanca elektron denilen elektrikte görünen bir cezb (kendine çekme) özelliği vardı. Sonradan bu özelliğin, az çok her cisimde bulunduğu anlaşıldı. Ve buna elektriklenme denildi. Fizik bilginleri tabiat olaylarında âdet olarak etkili olan ısı, ses, ışık, çekicilik gibi bazı etkenler sayarla r ki, elektrik de bunların beşincisi oldu. Ve bunun çeşitli sürtünmelerden meydana gelen kimyevî etkileri veya diğer vasıtalarla meydana gelip dinamik elektriklenme denilen kısımları bulundu. Bugün sanayide birçok tatbikatı yapılan, altın, gümüş yaldızlama, eritme, kalıba dökme ve kuyumculuk, telgraf, telefon, aydınlatma, yakma ve tedavi gibi birçok hususlarda istifade edilen elektriğin elde edilmesi ve kullanımı için çeşitli aletler, cihazlar, makineler yapıldı. Bununla beraber elektriğin esası ve mahiyeti, ne olduğu tamamen anlaşılamayıp, ateşe ve ışığa ait madde gibi varsayımlarda kaldı. Nihayet ısı ve ışık gibi cisimlerin atom denilen en küçük parçalarının özel bir şekilde hareketinden veya bunların arasını işgal eden bir esir (cevher)in hareketinden mey d ana geldiği göz önünde bulundurularak daha çok bu sonuncuya önem verildi. Ve özetle bütün kuvvetlerin esasında bir hareket enerjisine dönüşmesi fen ilimlerinin en kuvvetli görüşü oldu. Hakikaten elektrikte de hareket, ısı, ışık değişiklikleri hep görülüyo r. Şu halde elektrik, fennin en önemli bir kuvvetidir. Bu da biri erkek, biri dişi gibi pozitif (artı) negatif (eksi) iki cinse ayrılıyor. "Ne yücedir o (Allah) ki, bütün çiftleri yaratmıştır." (Yâsîn, 36/36) Bunların bir cinsten olanları birbirlerini i t iyor, def ediyor; ayrı cinsten olanları da birbirlerini çekiyor, birleşiyor. Ve cisimlerin yüzeyleri bunlarla doluyor ve boşalabiliyor. Bunların birleşmeleri gizli ve açık olmak üzere iki türlü oluyor. Mesela silindir biçiminde uzunca bir şey, bir elektri k yüklüsüne yakın bulunduğu zaman, bu silindirli şey de etki ile ayrı cins iki akımı taşıyıcı oluyor ve havanın bunun üzerindeki baskısı bunların birleşmesine engel oluyor. Fakat bir vasıta ile bu baskının şiddeti azalır veya iki akımın gerilim kuvvetleri ona üstün geliverirse, bundaki artı, eksi iki cins elektrik birbirleriyle hemen birleşerek üzerinden yok oluyorlar ki, buna elektrik boşalımı denilmiştir. Bunlar bu birleşim esnasında bazan çakmak gibi bir vuruş yapıyor ve bir kıvılcım da çıkarıyorlar ki, böyle gürültü yaparak birleşmelerine gök gürültüsüne ait birleşme deniliyor. Bu kıvılcımları biz tramvaylar işlerken -çoğunlukla geceleri görürüz. İşte bu aletlerde görülen bu olay, epeyce bir zaman önce hava ile ilgili eserlere uydurularak gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım bunlarla izah edilmiştir. Bunun için yıldırım şöyle tarif ediliyor: "Çeşitli cinste elektrik taşıyan iki bulutun elektriklerinin, yahut bir bulut ile yer küresi elektriklerinin gerilişleri havanın karşı koymasına üstün geldiği anda iki ç eşit elektriğin birbirleriyle birleşmeleri sonucu vaki olan bir elektrik boşaltım ve tahliyesidir ki, gök gürültüsü bunun sadmesi ve gürültüsü, şimşek bunun kıvılcımıdır."

Vaktiyle İbnü Sina "Şifa"sında diyordu ki, şimşek ile gök gürültüsü aynı zamanda vaki olurlar. Fakat ses, zamanla ilgili olduğu için geç işitilir. Işık ise zamanla ilgili olmayıp ani olduğundan daha önce görülür. Bugünkü fen de diyor ki gök gürültüsü ve şimşek aynı zamanda vaki olur. Gerek ses ve gerek ışık ikisi de zamanla ilgilidi r. Fakat sesin hızı saniyede 337 veya 340 metre; ışığın hızı ise -az çok ihtilaf ile beraber- üçyüz sekizbin kilometre olduğundan, daha az mesafelerde ani olarak görülür. Yani yıldırım şimşekle beraber düşmüş, varacağı yere varmıştır. Gürültüsü de sonradan beş ila on saniye kadar fark ile işitilir. Mesafeyi tahminen bilmek isterseniz, bir şimşek çakınca saate bakınız ve dinleyiniz, birkaç saniye sonra gök gürültüsünü işitirsiniz. Aradan kaç saniye geçmiş ise onu 340 ile çarpınız, (mesela 7X340 = 2380). Bu 2 3 80 metre size o fırtınalı bulutla aranızdaki uzaklığı gösterir ki, ışık hızına göre bu bir an meselesidir. Çünkü ışık bu mesafeyi bir saniyenin yüzyirmibeşte bir bölümü kadar bir zamanda katedecektir ki, bunu biz hissedemeyiz. Bu ifadeye göre, "Yıldırım m u tlaka gökten yere düşer." şeklinde olmayıp tersine de olabilir. Çünkü elektirik akımı her tarafa yayılabilir. Fakat çoğunlukla elektrik nakledici cisimlere saldırdığından ve yer ise pek çok elektrik nakledici olduğundan genellikle yıldırım gökten yere düş m ektedir. Fakat haricî bir sebeple yer artı elektrikle ve kendisine yaklaşan bulut eksi elektrikle dolu olduğu zaman hücum daima artıdan eksiye olduğu için yıldırımın yerden göğe doğru çıkması da mümkün ve olmuş bir şeydir deniliyor.

Akıcı elektrik, el ektrik nakleden cisimleri çekmek veya onlara hücum etmek özelliğine sahip olduğundan, nakledici olan ağaçlara, binalara ve özellikle madenden yapılmış eşya üzerine düştüğü görülmüştür. Bunun için böyle fırtınalı havada ağaç altlarında ve bu cümleden olarak nakledici olan çınar ve kavak ağaçları altında saklanmak çok tehlikelidir. Çam ve fıstık ağaçları pek nakledici olmadığından bunların altında korunmak nisbeten mümkündür. Paratoner (yıldırım kıran) ve halk arasında yıldırım demiri denilen demirin dairesi en emin yerdir. Bu da Hakk'ın bir kanunudur. Fakat bunlar da gök gürültüsü ve şimşekten önce ve ecel gelmediyse mümkün olabilir. Yıldırım ne yapar? Çok şeyler yapar, Allah korusun insanı ve hayvanı bir anda yok eder. Ve yanması kabil olan cisimleri yakar. Madenleri eritir. Nakledici olmayan cisimleri kırar. Yer kütlesine girişi esnasında geldiği yönde ne cins cisim bulunursa hepsini erittiğinden geldiği yerde cam ebrusu ile karışmış, yaklaşık on metre uzunluğunda dirgen gibi bir çeşit çatal külçe hasıl olu r ki, buna da yıldırım demiri denilmiştir. Eğer demir değneğe rastgelirse mıknatıslar, eğer mıknatıslı bir şey bulursa kutuplarını değiştirir.

Gök gürültüsünden meydana gelen çatlayıştan sonra devam eden gümbürtü hakkında çok görüşler varsa da henüz kararlaşmış değildir. Bazıları ses dalgasının, yeryüzü ile bulutlar arasında bir kaç defa yankı yapmış olmasına yöneltmekte, diğer bazıları da gök gürlemesi denilen olayın çok ve kıvılcımlardan oluşmuş olup yeryüzüne gelinceye kadar ağırlıkları çeşitli taba k alardan geçmesine ve her tabakanın sesi ayrı olduğundan hepsinin anılan karma patlamayı teşkil ettiğine kanaat getirmektedir. Demek ki bugünkü ilme göre, parlamak, gürlemek, yakmak gibi en az üç görünümü bulunan gök gürlemesi, şimşek ve yıldırım olayları; vurma, kıvılcım, cereyan alâmetleri gösteren ve esasında elektrik boşaltımına dönen bir olaydır. Hafif rüzgarlı havada, elektrikli aletlerde meydana gelen kıvılcım ve çarpmanın, rüzgarlı havada vaki olan bu olaylara benzemesi dolayısıyle fen bilginlerinin çoğu gökte şimşek, gök gürlemesi ve çatlama ile tatbik etmek fikirlerinde bulunmuşlar ve son olarak bunu bir hayli tecrübelerle te'yit etmişler ve bu konuda bazı kanunlar tesbit eylemişlerdir. Ve bu şekilde rüzgarlı havanın ve bulutların elektrik ile yükl ü olduğunu kabul etmişlerdir. Rüzgarlı havadan ayrı olarak her zaman az, çok akıcı elektrik bulunduğu ve bunun bazan artı ve bazan eksi çeşidinden olduğu ileriye sürülüyor. Açıkladıklarına göre bulutsuz güzel zamanlarda hava artı elektrik ile yüklü olup, m i ktarı günün saatlerine göre değişir ve bu cümleden olarak yeryüzünden 1,30 metre yüksekten itibaren çok yükseklere kadar artar. Fakat bu değişmenin sebebi ve hangi kaide altında arttığı meçhul kalmıştır. Binalı ve ağaçlı olan yerlerde elektrik alâmetleri hemen hiç yok gibi, ancak şehirlerdeki geniş meydanlarda az miktarda artı elektrik bulunuyor. Güneşin doğmasında havanın kütlesindeki artı elektrik gayet az iken, zevale iki saat kalıncaya kadar en yoğun sınırına ulaşır. Zevalden sonra batmaya bir saat ka l ıncaya kadar ağır ağır azalır, güneşin batmasından iki saat sonra yine artmaya başlar. Kış mevsimi elektriğin miktarı yazdan daha fazla olur. Gökte birçok bulut bulunduğundan havanın elektriğine nisbeten bazan artı ve bazan eksi olur. Gökte bulunan bulut l arın hareketi çok olduğu takdirde havanın kütlesindeki elektriğin cinsi saatten saate değişir. Fakat fırtınalı ve yağmurlu zamanlarda devamlı olarak artı ve eksi cinse değişir. Ve bununla beraber elektriğin şiddeti, hemen hemen belli miktarda bulunur. Öze t le rüzgarlı havanın ve bulutların elektrik ile yüklü olduğu tecrübeyle ispatlanmış sayılıyor ise de sebepleri şimdilik varsayımlarda kalmıştır. Bazıları diyor ki, damıtık su, buharlaştığı sırada hiçbir elektrik alâmeti görülemediği halde, alkali bir sıvının buharlaşması esnasında buharı artı ve eksi elektrik ile yüklü oluyor. Şu halde yeryüzünde bulunan denizlerin ve göllerin sularında az, çok tuz bulunduğu ve bunların devamlı olarak buhara inkılab ettiği açıkça ortada olmakla rüzgarlı havanın bu sebeple a r tı elektrik ile yüklü olduğu sanılıyor. Diğer bazıları ise yerküresini büyük bir galvanizme cihazı sayarak kütlesinde meydana gelen kimyevî tesiri kendisini eksi elektrik ile yüklemiştir ve bu sebeple yüzeyine temas eden rüzgarlı hava da artı elektrik ile yüklü olur, demişlerdir. Bundan dolayı özel bir tecrübe ile açıklandığına göre su ile bulut birbirine dokunduğu zaman daima bir elektrik akımı hasıl olur. Bunun da suda boş bulunan yabancı maddelerin cinsine göre bazan eksi ve bazan artı olduğu ve bulutla r da denizlerden ve göllerden uçan su buharının sıkışmasından meydana geldiği için ona göre bazısı artı ve bazısı eksi elektrik ile yüklü bulunur. Yeryüzü de yukarda geçtiği üzere tabii olarak eksi elektrik ile yüklü bulunduğundan, yüzeyine dokunan rüzgarlı hava da artı elektrik ile yüklü olur, demektedir. Özetle hava elektrikleniyor, bulutlar elektrikleniyor. Ve bu elektrikler gerginleşip geriliyor, havanınki çoğunlukla bulutların tesiriyle gerildiği halde bazan harici bir vasıta ile de oluyor. İki bulut a r asında veya bulutla hava arasında böyle artı-eksi iki zıt ve gerilmiş iki elektriğin karşılaşmasında artı eksiye hücum ile eksinin onu çekmesinden sadme ve kıvılcım, gök gürlemesi ve şimşek meydana geliyor.

Görülüyor ki ses, ısı, ışık ayrı ayrı birer tabii amil görünürken, hepsi bir harekete dönüşüyor. Hareket cisimlerin kütlesinde olduğu gibi en ufak parçalarında, atomlarında da oluyor. Hareketin kaynağına yani hareket ettirene (muharrike) de kuvvet adı veriliyor. Ve her hareket özelliğine göre bir kuvvetin eseri sayılıyor. Demek ki "esasında elektrik bir kuvvettir" denildiği zaman, "bir muharriktir" denilmiş oluyor. Din dilinde ise bu muharrike daha güzel bir deyim olmak üzere "melek" deniliyor. Şu kadar ki melek denilirken, ruhanî bir idrak eden muh a rrik tasavvuru da eklenmiş oluyor. Zaten kuvvet denildiği zaman, bizzat muharrik ve kendisini anlayan ruha kadar gitmemek mümkün değildir. İşte bu olaylardaki körlüğü bir ilim kudretiyle düşündüğümüz zaman gerçeği bulmuş olursunuz. Elektriğe ait birleşme d e bir idrak edicinin esir (cevher) baskısıdır. Buna göre bu açıklamalara bile lüzum kalmadan pek iyi anlaşılır ki, zorlama meleği, yanma meleği, meleğin çekmesi, zıtlaşma kayıtlarıyle dinî dilde ilk olarak rivayet edilen esas tabiat ötesi kuvvet görüşüyle bu, fennî açıklamanın özüne uygundur. Evet artı elektriği, eksi elektriğe saldırtan o zorlayıcı melektir. Ve bu bir darbe (vuruş)dir. Bundan çıkan ses (gök gürlemesi) o meleğin kendisidir. Şimşek de bir yanma, bir kıvılcımdır. Ve bunların bütün sırrı, zıt l aşmayı kaldırmakla birliği, hak olan emre uymayı temin oluyor. Yıldırıma "yıldırım" denilmesi de çarpıp yakması, mahvetmesi, yani fiili dolayısıyledir. Açıkta bize göründüğü gibi gök gürlemesi, şimşekden sonra değildir. Gerçekte ve Allah katında gök gürle m esi ve şimşek birliktedir. Hatta gök gürültüsünün, olayın aslına göre, bir öncelik durumu bile vardır. Elektrik, şimşeklikten önce gök gürlemesi ve titreşimdir. Bulutlar ve hava, daha önce bununla içlerinden titreye titreye geriliyorlar ve bu olayda birbi r lerine saldırırken toplu hareketle değil, önce içten içe bu titreyişle, bu titreşim ve sarsılma ile saldırıyorlar. Sonra gök gürlemesinin sesi kulaklara ulaştığı zaman yıldırımı hatırlatan titretici bir tesir ile beraber onun artık geçtiğini bildiren bir m üjdesi de vardır. Sonra âyette zulümât (karanlıklar) ve savâık (yıldırımlar) çoğul yapıldığı halde ra'd (gök gürültüsü) ve berk (şimşek)in tekil getirilmeleri de dikkate değerdir.


Ana Sayfa

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek

MELEĞİN KIRBACI:

BULUT, ŞİMŞEK VE GÖK GÜRÜLTÜSÜ

Prof. Dr. Bayram Ali ÇETİNKAYA

            Madde ve evreni oluşturan dört ana madde (anasır-ı erbaa), hem inşa eder, hem de helak eder. Su, toprak, ateş ve hava, ihya ve imha edici özelliklere sahiptir. Depremler, seller, tufanlar, kasırgalar, hortumlar, korkunç rüzgârlar, şiddetli sarsıntılar yıldırımlar, şimşekler, ateş ve yangınlar vb. felaketler, insanlık tarihi boyunca merak, korku, endişe ve ürperti uyandırmıştır.

            Dört Unsurun İhyası ve İmhası

Nuh kavminin “su ve hava”yla, Ad kavminin “korkunç rüzgâr, fırtına”yla, Semud kavminin “korkunç ses, şiddetli sarsıntı ve taş/toprak”la, Lut kavminin “sarsıntı, toprak, ateş”le ve İslâm öncesi Mekke’nin “ateş ve piş(iril)miş taş”la imtihanları, arazî (yersel) ve semavî (göksel) hareketlere ilgiyi arttırmaktadır.

“Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.” (Zâriyât, 44) 

“Eğer yüz çevirirlerse onlara de ki, ‘Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım.’” (Fussilet, 13)

            “Semûd kavmine gelince biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.” (Fussilet, 17)

            Göksel ve Görsel Şölen

Korkunç/şiddetli ses ve ışık/ateşin birleşimi olan şimşek, yıldırım ve gök gürültüsü bir araya gelmesi sıradan tabiat olayları olarak gözükebilir. Ancak -sık sık ve uzun süren- bu görsel/göksel “şölenin” ikaz edici fizikî neticeleri kadar, metafizik değeri üzerinde düşünmemiz gerekmektedir.

            İlâhî mesajların bize bildirdiğine göre canlılar gibi, cansızlar da Yaratan’a hamd erek/şükrederek zikir ve tesbihlerini görünen/görünmeyen suretlerde zâhir ederler.

            Gök Gürültüsünün Zihinde Doğurttukları

Sureye de isim olan Ra’d’ın, “gök gürültüsü” anlamına gelmesi, şükür, sabır, zikir ve fikri doğurtmaktadır. Şimşek, yıldırım ve gök gürültüsü, insan acziyetinin sınırlarını tüm çıplaklığıyla ortaya koyan fizikî ve metafizikî en önemli hadiselerden birisi, belki de en önemli hadisedir. Onların ruh, beden, zihin, akıl ve kalp üzerindeki tesiri, “kendisinden daha mükemmeli olmayan ve düşünülemeyen”in Vâcip/Zorunlu Varlık’ın kudretini bize hatırlatır.

            Yıldırım ve şimşeğin çıkarttığı şiddetli ses ve gürültü, beraberindeki gökleri kapsayan kara bulutlar ve devasa ışık dalgaları kıyamet sahnelerini hatırlattığı gibi, isteyerek veya istemeyerek de olsa, en hafifinden geçmiş toplumların/kavimlerin akıbetlerini de gözümüzün önüne sermektedir. Acziyet, güçsüzlük, çaresizliğimiz karşısında, Yüce Kuvvet ve Kudret’in Hâkimiyetini akla/kalbe getirmektedir.

Kalpleri Durduran ve Akılları Alan Gürültü

Kulakları sağır edecek, kalpleri durduracak, içteki korkuları dehşetle arttıracak, “hamile kadınların çocuklarını düşürecek”, akıllıların bile aklını alacak, yerkürenin hükmedenlerini korkutacak güçteki şimşek ve yıldırımlar, gök gürültüleriyle “ödleri patlatacak” sınırlara ulaşabilmektedir.

Konunun fizik kısmı, gök ve yer bilimcilerin uzmanlıklarıyla çözülecek hikmetleri barındırmaktadır. Metafizik boyutu ise, “düşünen ve akleden” her insanı ve âkili ilgisiz bırakmayacak kadar önemli hikmet boyutlarını ihtiva etmektedir.

            Bereket ve Helak Eden (Dağlar Gibi) Bulutlar

Büyük güç ve enerjinin boşaldığı, parlak ve güçlü ışıkların tetiklediği şimşek ve yıldırımlar, Âlemlerin Rabb’inin sonsuz kudretinin işaretleridir/ayetleridir. Bereketin kaynak ve vasıtası olan yağmur yüklü bulutlar, şimşeğin kulakları patlatacak derecede şiddetli gürültü ve sesiyle gelerek, rahmetin habercileri olurlar. Veyahut ikaz ve cezanın engellenemez uyarıları haline de dönüşebilirler.

            Şiddetli ve sınırları zorlayan ses dalgaları, art arda gelen sürekli patlama ve çatırdamalarla, yürekleri hoplatır, akılları zorlar. Aşkın Kudret’in gönderdiği içleri bereket (veya helak) dolu bulunan dağlar gibi bulutlar, O’nun gücüyle dilediği yerleri mümbit kılar veya zelil eder.

Ölümün Ko(r)kusunu Hissetmek

Şimşeğin ürkütücü ve korkutucu dehşetli parıltısı, gözleri kamaştırır. Karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşekler, şiddetli yağmurlara fırtınalarına sebep olabilir. Yıldırımların saldığı dehşetli halleri görenler ve duyanlar, ölüm kokusunu alırlar, korkusunu hissederler; ve onun sesini duymamak için parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar.

“Yahut onların durumu, gökten yoğun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak halinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.” (Bakara, 19)

Korku ve Umudun İşareti Olan Şimşek

Korku ve umudun işareti olan şimşeğin çıkmasının ardından, gökten inen bereketle, sağanak şekilde düşen yağmur, yeniden dirilişin habercisi olmaktadır. Akıl ve hikmet erbabı, bu olanların farkında ve fevkindedir.

Kapkaranlık zifiri geceleri gündüzleştiren ve apaçık parlak gündüzleri karartan şimşek ve yıldırım, uyuyan gözleri açar, kapalı olan kalpleri canlandırır, hakikat perdelerini kaldırır, Galip Olan’ın kudreti ve gücü zâhir olur.

Gök gürültüsünün şiddeti, haber verilen kıyamet “saati”nin yaklaştığını, dolayısıyla ölüm ve yeniden dirilişin muştusu, Sur’un üfürülüşünü simgeler.

Ölüm ve Dirilişin Provası

Yıldırım, Musa’nın (a.s.) kavminin şüphelerini bertaraf eder.  Cemil’in (En Güzel Olan) cemalini talep edenler, hakikat âleminin sırlarından nasiplenmediklerinden dolayı, yıldırım onları içine almış, ölüm ve dirilişin provasını göstermiştir.

“Hani siz, ‘Ey Mûsâ! Biz Allah'ı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayız’ demiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.” (Bakara, 55)

Şimşek ve yıldırım, kişilerin dilemesiyle değil, Aşkın Yüce Kudret’in iradesiyle isabet edeceklere ulaşır. Yağmur yüklü bulutları yaratan Hâlık, dilediğine dünyadaki cezanın karşılığı olarak yıldırımlarla ikazda bulunur. Rahman, kendisiyle mücadele edenlere, yıldırımlar göndererek dersler verir. (Ra’d, 13)

“Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!” (Nûr, 43).

“Ateşten Kırbaç”

Gök gürültüsü, Hakk Teâlâ ve Müvekkel (yani mevcut fiziksel gök gürültüsünün işlemesini, bulutla olan ilişkisinin tanzimini üstlenmiş meleklerden -müvekkel- bir melektir.  İsmini ondan alarak R’ad / gök gürültüsü olarak anılıyor) meleklerle ilgili bir hadis rivayeti bulunmaktadır. Muhtemelen sembolik ve metaforik imgeler taşıyan hadis, Yahudilerin gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım hakkındaki sorusu üzerine söylenmiştir. Bu hadiste “elinde ateşten kırbaç” olan meleklerden bahsedilmektedir:

“Hz. Peygamber (s) şöyle buyurur: “Râd (gök gürültüsü),  buluta müvekkel, meleklerden bir melektir. Beraberinde / Elinde ateşten kırbaçlar vardır ki, onlarla bulutları -Allah’ın dilediği yere- yürütür. Duyduğumuz ses (gök gürültüsü) ise, adı geçen meleğin bulutları emredilen yerlere yürütürken onları sıkıştırmasından (süratle sevk etmesinden) ileri gelmektedir.” (Tirmizî, Tefsiru Sureti’r-R’ad, 13; Ahmed b. Hanbel,  Müsned, 5/385)

            Yer ve Gök Arasındaki Kozmik Hadiselerin Hikmeti

Bilge İmam Hz. Ali’nin ifadeleriyle yer ve gök arasındaki kozmik hadiselere ışık tutan şu sözleri hikmetli ifadeler barındırmaktadır:

“Allah’ın en güçlü mahlûku dağlardır. Demir ise, dağları yontar. Ateş demiri yer / eritir. Su ateşi söndürür. Gök-yer arasında bulunan bulut, su taşır. Rüzgâr bulutu taşır. İnsan rüzgârdan eliyle korunmaya çalışır.

Sersemlik insanı mağlup eder. Uyku sersemliğe galebe çalar. Gam ise uykuyu engeller. Demek ki, Allah’ın en güçlü mahlûku gamdır.” Taberanî’nin naklettiği bu bilgi Heysemî tarafından sahih olarak değerlendirilmiştir.” (Mecmau’z-Zevaid, 8/132)

Şiddetli Gök Gürültüsü ve Şimşek Çakınca Tavsiye Edilen Dua

Şimşek ve yıldırımın korkunçluğu ve insanı çaresiz bırakan şiddeti karşısında, her türlü tedbiri aldıktan sonra, Rahim’e sığınmaktan başka çare, duadan başka melce/sığınık bulunmamaktadır:

“Allâh’ım! Bizi gazabınla öldürme, azâbınla da helâk etme, Bundan önce bize afiyet; sağlık ve huzur ver.” (Tirmizî, Deavât, 49: Ahmed b. Hanbel,  Müsned, 2/100)

“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allâh’ındır. O’nun her şeye gücü yeter. Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, akl-ı selîm sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allâh’ı ananlar (şöyle derler): Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tespih ederiz. Bizi cehennem azâbından koru. (Âl-i İmrân, 189-191)

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek

Orucun tacı ibadet - 18/06/2021Ramazan ve orucun varoluş sebebi, kulluktur. Kulluk, ibadetle gerçekleşir.Orucun Kilidi Kanaat - 18/06/2021Ruh ve bedenin ıslahı ve terbiyesi oruçla gerçekleşir. Nefsi terbiye eden ve ahlâkı güzelleştiren orucun kapısı sabırdır. İdealist muallimler - 18/06/2021Eğitim sisteminin gerçekleştiği ortam, mekteptir. Ancak mektep, hayatın kendisidir. Eğitimin felsefesi, felsefenin eğitimi - 18/06/2021Konuşmasını iyi bilmeyen gençler, düşünmeye faaliyetinde geniş bir bakış açısına sahip olamayacaklardır. Yurt dışına öğrenci göndermek (1) - 18/06/2021Osmanlı Sultanı II. Mahmut, 1827 yılında Mühendishaneyi genişleterek Bahriye Mühendisini ayırır. İslâm Ülkelerinde Eğitim Handikabı - 18/06/2021Okumak istediğim üniversite İslam Konferansı Örgütü’nün kararıyla açılmış olan Uluslararası İslam Üniversitesi’ydi. Eğitim müfredatı/programı ve zekâ - 18/06/2021Ortaokul, lise ve üniversite eğitimi, akıl ve erdem üzerine bina edilmelidir. Kağnıyla Küplere Su Taşımak - 18/06/2021Yirmi otuz yıl, bu kendisini vazifeli addettiği bu görevi aksatmadan devam ettirir.Mektep mabettir - 18/06/2021Mektep, sadece duvarları, pencereleri, kapıları ve içinde sıraları olan cismanî bir yapı değildir.Büyük Sınav Konya İmam Hatip Okulu’na Gir(ebil)mek - 18/06/2021Yetmişli yılların başında, sayısı 7 olan İmam Hatip Okulu sayısı 72 çıkmıştır. Merkez Efendi'deki entelektüel - 18/06/2021Merkezi Efendi’ye yaptığı ziyaretler, onun derunî boyutunu ortaya koyması açısından önemlidir.Ayların Üç Güzeli - 18/06/2021Güneş, dünya ve ay Allah’ın ayetlerindendir. Zamanın hesaplamasında dünya ile birlikte bu iki gök cismi öne çıkmaktadır.Nurettin Topçu ve gençlik (1) - 18/06/2021On altıncı yüzyıldan başlayan yavaşlama, İslâm dünyası özelinde büyük değişim ve dönüşümlere sebep oldu. Ahlâk insanı yetiştirmek / Kalp ve ruh eğitimi - 17/06/2021Talebe, vaktin insanıdır. Zamanını gereksiz işler için harcamaz. Çünkü o, sıradan bir ‘hayat insanı’ değildir.Eğitimin dört sütunu - 09/06/2021Ecdat eserleri sanat, estetik ve zarafet aşılayan sevgiyi ve aşkı veren şaheserlerdir.'İnsanın insanlaşması' eğitimi - 23/05/2021Eğitim sisteminin beşiği, ilkokuldur. İlkokul, evde verilen ebeveyn eğitiminin üzerine temellendirilen ilk eğitimdir. Orucun anahtarı infak - 05/05/2021Sabır ve kanaatin ihlasıyla olgunlaşan oruçlu, kendi varoluşunu gerçekleştirmektedir.Orucun kapısı sabır - 22/04/2021Hakk’a kulluğun zirvesi oruçtur. Oruç, içinde İslâm’ın beş temel esasını ihtiva eder. Milli Kültür ve Maarif Millet Mektebi - 11/04/2021Nurettin Topçu, modern zamanlarda Amerikan eğitim sistemini model alan birtakım münevverlerin varlığına dikkat çekmektedir. Geleneği geleceğe taşıyan muallimler - 08/04/2021Eğitim sisteminin en önemli unsuru olan muallim kimdir? Bu sorunun cevabı, aslında maarif sisteminin yörüngesini göstermektedir.Nurettin Topçu ve gençlik (2) - 04/04/2021Modernleşme ve çağdaşlaşma adına yapılan bütün hamleler geri tepti, Nurettin Topçu’ya göre.Türkçe bilmeyen öğrenciler - 19/03/2021Ülkemizin İngilizce eğitim veren bir üniversitesinin küçük mescidinde akşam namazını kılmaktayız.Cami Avlusundaki Tıbbıyeli ‘Hayalim Nobel Almak’ - 14/03/2021Bu kutsal mabedin dışı da içi gibi ruhanîdir. İnsanı rahatlatır, huzur verir ve teskin eder.Yurt dışına öğrenci göndermek (2) - 11/03/2021Tanzimat’ın ilanından sonra Islahat Fermanı’yla yurt dışına öğrenci gönderilmesine devam edilir.Ovadaki Su - 21/02/2021Ancak Abdullah Amca, bunların herkeste olmasını arzular. Kendisi de suya hasrettir. Binası Bitmeyen İmam Hatip Lisesi - 21/02/2021İşte o İmam Hatip Liseleri’nden birisi de Konya’nın ilçesi Yunak İmam Hatip Lisesi’nin açılması hikayesidir.Yolda Kalan Kamyon - 16/02/2021Evinden, eşinden, çocuklarından ve yakınlarından uzak, her gün bir diyarda bulunmak gerçekten yıpratıcı bir durumdur. ‘Kiriş Sağlam mı?’ - 04/02/2021Hafif uyuklama hali gelmiş ve dalmışım. Rüya görüyordum… Rüyamda evimiz ile çarşı arasında üç tır park etmiş.Misafirhanedeki Dilenci - 02/02/2021Terzi Ahmet’in cenazesini, itikafa girdiği Merkez Cami’nin o dönem ki imamı, çok sayıda hafız yetiştiren İlyas Hoca yıkar.Zikirde Kaybolan Şekerler - 02/02/2021Kısa bir dönem terzilik yapmasına rağmen, Hacı Ahmet’in ismi Terzi Ahmet şeklinde kalır. Kırklar Arasında Hızır’ı Aramak - 01/02/2021Terzi Ahmet’in gelini (halen hayatta yetmiş beş yaşında) Ayşe Teyze, adeta tekrar yaşıyormuş gibi o günleri anlatmaktadır.Terzi Ahmet’in Odası/Misafirhanesi - 31/01/2021 Günlerden bir gün, seyyar bakkal diyebileceğimiz bir ‘çerçi’ Yunak’a gelir. Hakimleri ve Mahkumları Ziyaret - 30/01/2021Kerime Yenge, aile saadeti için, tahsili, statüsü ve serveti olan kadınları, özellikle ikaz eder. Mahalle(ler) arasındaki yalnız Nur Vergin - 28/01/2021Yine kaldığı evde Kur’ân dinlerken, gelebilecek tepkilerden dolayı, yüksek sesle dinlemediğini aktardı. Mahkumlara Yoğurt Gönderen Berivan Kerime Yenge-2 - 26/01/2021endisine isminden ziyade ‘Pıti’ denilen Kerime Yenge, bu hitaptan dolayı herhangi bir itirazda bulunmaz. Kendisine ‘Pıti’ diye seslenilmesinin sebebi ise, ‘çıtı pıtı’ sözünden kaynaklanır.Mahkumlara Yoğurt Gönderen Berivan Kerime Yenge-3 - 26/01/2021Kocası Hüseyin Dayı da ondan farklı değildir. Hüseyin Dayı, eşi Kerime Yenge’den geri kalmayarak, dışarıda birisinin koluna girer, onu alır eve getirir. Mahkumlara Yoğurt Gönderen Berivan Kerime Yenge-1 - 26/01/2021Dedem, ondaki bu mahzun ve buruk hali görünce, hemen seslenir Hüseyin Dayı’ya. O, dükkânın içerisine girdiğinde, Dedem halinin neden düşünceli olduğunu sorar. Mahkumlara Yoğurt Gönderen Berivan Kerime Yenge-4 - 26/01/2021Kerime Yenge, çorap örer, renkli renkli güzel çoraplar örer. Çok güzel olan bu patikleri herkese hediye eder. Yüksek sanatın varoluşsal değeri - 21/01/2021Sanattaki özgünlük, bilim ve teknikteki farkındalığı doğurur. Bilim adamı, keşfedeceği sırlara, farklı yollardan giderek ulaşabilir. Vardığı aynı sonuçlara, başka bir bilgin de daha farklı yollardan varabilir. Ancak sanat eseri, kişiye özgüdür. Yüksek Sanat ve Medeniyet İddiası - 14/01/2021Sanatla meydana gelen ürün ve eserin yararlı olabilmesi için, yöntem, kural ve bilginin olması zorunludur. Takip edilmesi gereken usuller ve ilkeler görmezlikten gelinirse veya çiğnenirse, sanat da, bilim de, teknik de oluşmaz.Yüksek İrfan ve Değer - 09/01/2021Kul, irfanı elde edinceye kadar, aklıyla, ruhuyla ve kalbiyle tüm imtihanların hedefi haline gelir. Kahır ve lütuf, nar ve nur, nimet ve külfet sınavları, âriflerin imtihanlarıdır.Yüksek teknolojiyle 'öte'lerin keşfi - 31/12/2020Yüksek düşünmek, en ileri teknolojiye taşıyacaktır. Önce hayal etmek gerekir. Hayaller bütün kapıların anahtarıdır. Hayal etmenin, ikinci aşaması azmetmek olmalıdır.Yüksek Tefekkür (Çağrısı) - 27/12/2020Tefekkürün daha ilerisi, kapsamlı, derin boyutu olan yüksek tefekkür; muhakeme, murakabe, şüphe, kaygı, merak gibi daha üst düşünce formlarının ortaya çıkmasına sebep olur. İstiklal Marşı'nın hüzünlü çocukları (2) - 17/12/2020Karacabey, Harası’nın koyun ağılında sobasız. Gıdasız, diz boyu pislik içinde titreyen adam, Mehmet Âkif’in oğludur.İstiklal Marşı'nın hüzünlü çocukları (1) - 17/12/2020Askerliğini Kırklareli’nde yapan Emin, bu dönemde kaldığı koğuştaki arkadaşlarına Kur’ân okuyup, tefsir yapar.Kışlada Kur’ân okuyup arkadaşlarına tefsir yaptığı gerekçesiyle Divan-ı Harb’e verilir.Tevazu 'kendini bilmektir' - 10/12/2020Tevazu sahibi, özel bir muameleye hak kazandığını düşünmez. Çünkü o, samimidir, övgü beklentisine girmez. Alçak gönüllü, methetmeyi de methedilmeyi de sevmez, istemez. Batı ve insanın değer(sizliğ)i / katliamı - 03/12/2020Batı; kan, zulüm ve gözyaşı üzerine kurduğu uygarlıkları, modern zamanlarda daha insanî ve ‘şık’ kavramlarla takdim ve tarif edilebilmekteydi.Hakikat(in sırrı) nedir? - 27/11/2020Hakikatten sapanlar, akıl körlüğüne düşerler, böylece onların idrak melekeleri zayi olur. Hakk’ın dışında hakikati aramak, kaybedenlerin özelliğidir.İskenderpaşa'daki Ârif'den mutluluğun tarifi - 20/11/2020Anadolu irfanın imbiğinden çıkan sırlı ve hikmetli sözler, kalpleri, gönülleri ve zihinleri tevhidin gücüyle mayalamaktadır. Aslında Mehmet Efendi, mutlu olmanın formüllerini kulağımıza fısıldamaktadır.İstasyondaki hamile kadın - 13/11/2020Tren istasyondaki memurun ve ailesinin hali çok perişandır. Sefalet, fakirlik ve yokluk ailenin üzerinde belli olmaktadır. İnsanların oturması için sandalye dahi olmayan bu yerde, oturmak için ancak otla doldurulmuş minderler bulunmaktadır.Münzevî Vâiz/Şâir/Âlim - 06/11/2020Âkif’in tat aldığı bütün zevkleri, sevdiği eserleri okumak, hoşlandığı mevzuları yazmak için uğraşmak, nihayet düşünmek, yapayalnız bir köşeye çekilerek sessiz sedasız düşünmek Ahlâk Adamı Âkif - 28/10/2020Âkif’in karakteri, çok güçlü bir kişilik ve iradeyle şekillenmiştir. Böyle bir karakter, onun mücadelesi için mutlak gerekli en önemli güçtü.Ermeni pehlivanı yıkan İslamcı şâir - 21/10/2020Dönemin şöhretli pehlivanlarını tanıyan ve onlardan güreş dersleri de alan Mehmet Âkif, bu sahada tanınan ve kendi mahallesinde oturan Kıyıcı Osman’ın öğrencisi olmuştur.Âkif'in İstanbul'u ve Kudüs'ün işgali - 20/10/2020İslâm’ın değerlerinin yaşandığı medine İstanbul, Âkif’in zihin ve kalbinde ayrı bir kıymete sahiptir. Onun Kutlu şehir İstanbul’u seyri bir başka güzellikteydiMehmet Âkif'in vefası - 07/10/2020Vefa ve söz vermek, Âkif için, yola çıkmanın, arkadaşlığın, kardeşliğin, kısacası dostluğun ilk prensiplerindendir. Zühd ve erdemin şairi Âkif - 30/09/2020Zühd içinde bir hayatı olan Âkif, Mısır’da Kur’ân tercümesi üzerinde yoğun bir şekilde çalışır. Yorucu olan bu kutsal çalışma esnasında nefeslendiği olurdu. Âkif'in Hayat Safhaları (Safahat) - 24/09/2020O bir münevver, âlim, talebe, hoca, güreşçi, yüzücü, nesep ilmi uzmanı, ney üfleyen bir veteriner gibi hayatını verimli ve bereketli geçirmiştir.Abdülhamid'in kadrosuzluğu ve İslâmcıların acemiliği - 16/09/2020ynı amacı taşıyan Abdülhamid ile İslâmcılar, bir araya gelmezler veya gelemezler. Bunun bilinen ve bilinmeyen birçok sebebi olabilir. İslamcı Âkif İslamcı Abdülhamid'e karşı - 09/09/2020Milli şâirimiz Âkif, ‘Reşad’a kızıyor, Abdülhamid’den iğreniyor ve Vahdettin’e ise hem kızıyor hem de iğreniyor’. Yani Âkif, üç hükümdarı da başarısız buluyor.Filozofun Şeyhle Buluşması (1) - 02/09/2020Üniversiteden ziyaret gelen gençlerin ilgi odağı olan Aziz Efendi, onlara karşı gece gündüz büyük alaka gösterir. Gençlerin özünün temiz olduğunu düşünür, ancak onlara karşı ilgisizliğin kötü alışkanlıklara sürüklediğini görerek üzülür.Filozofun Şeyhle Buluşması (2) - 02/09/2020Aziz Efendi Nurettin Topçu’ya dönerek, ‘sizin vazifeniz, her sene on tane İslâm’ı bilen ve tatbik eden talebe yetiştirmektir. Bunu yapınız kâfi gelir’ der.Dirayetli Anadolu Kadını Horuk (Huriye) Hala (2) - 27/08/2020Hükmeden bir kadın olarak Horuk Hala’nın yanlış yapma şansı yoktur. Aklı eren âkil bir kadındır. Onu tanıyanlar (yeğeni Hamit Baysal), Horuk Hala’nın, ‘masallardaki gibi bir kadın’ olduğunu söylemektedir. Dirayetli Anadolu Kadını Horuk (Huriye) Hala (4) - 27/08/2020Horuk Hala, kendi çağına göre, zamanın ötesinin kadınıdır. Girişken, akıllı, sözü dinlenen, fikir veren, nasihat eden, tavsiyelerde bulunan dirayetli bir Anadolu kadınıdır. O, sanki birkaç kişinin ömrünü kendi hayatına sığdırmış bir hanımefendidir.Dirayetli Anadolu Kadını Horuk (Huriye) Hala (3) - 27/08/2020Zeki, meraklı, hafızası güçlü bir kadın olan Horuk Hala, güzel, düzgün, alımlı, aksansız konuşur. İstanbul Türkçesi konuşur. Türkçesi çok güzel, diksiyonu düzgündür.Dirayetli Anadolu Kadını Horuk (Huriye) Hala (1) - 27/08/2020Horuk Hala’nın annesi Türkmen, Hacı Ahmet Ağa’nın (1820) ikinci eşidir. Beş kardeşin arasındaki tek kız, esmer, güzel, boylu boslu bir hanımefendidir. Huriye Hala, baskın bir kadın olarak, emrinde çalışanlara emirler verir.Konya’daki ‘Gazi Veli’ Ladikli Ahmet Ağa (1) - 14/08/2020Ahmet Ağa’nın savaşı, bir mücadeleyle bitmez. Cepheden cepheye giden Ahmet Hüdâî, yaralanır, ölümden döner, esir olur, gazi olur. Yirmi altı yıl askerlikten, daha doğrusu savaştan sonra memleketi Konya’ya döner. Konya’daki ‘Gazi Veli’ Ladikli Ahmet Ağa (2) - 14/08/2020Ladikli Ahmed Ağa, kendisine verilen cesaret madalyasını, geri hizmette bulunan bir arkadaşına verecek kadar âlicenap bir kimsedir. ‘Görünmeyen Üniversite’ - 04/08/2020Kotku’nun sohbeti, İskenderpaşa külliyesinin açık görüş mahfilidir. Sorular ve sorunlar, bu mecliste cevap ve çözümlere kavuşur. Düşünceler ve görüşler, açık bir müzakere halinde sunulur. Nikah ve Sözleşme - 29/07/2020 Toplumsal cinsiyet eşitliğini, aile içindeki fertlerin mücadele alanı haline dönüştürmek, karşıt cinsiyeti birbiriyle çatıştırmaktan başka bir sonuca götürmemektedir.Aile ve Sözleşme - 29/07/2020Aile; sevgi, saygı ve dayanışmanın teminatı olan kutsal bir sözleşmedir. Cinsiyet karşıtlığını kışkırtan, kamplaştıran sözleşme ve yasalar, cemiyetin bu kutsal ocağını yıkar ve söndürür.Ayasofya, Kadir Mısıroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan - 15/07/2020Gösterdiği dirayet ve cesaretle Recep Tayyip Erdoğan, zincirli olan Ayasofya (Kutsal Bilgelik) Cami’sinin kapısını ve kalbini, Allah’a, Peygamberlerine ve Ahirete inanan herkese açmıştır.Feminizm özgürlük mü, düşüş mü? - 08/07/2020Feministler için, tarih bir ‘kadın düşmanlığı tarihidir.’ Zira kadın insanlık tarihi boyunca sürekli, ezilmiş, sömürülmüş, baskıya ve şiddete uğramıştır. Yapılması gereken, bu hale kesinkes bir son vermektir.Feminizmin kökleri - 08/07/2020Feminizm, eğitim, sağlık, siyasetten başlayarak doğurmak, çocuk bakımı, taciz ve tecavüz, şiddet, eşcinsellik ve lezbiyenlik gibi çok farklı konularda söylemlere yönelir. Mucit Berber Ahmet Usta-1 - 05/07/2020Berber Ahmet, usturayı önce bileme taşıyla keskinleştirir. Sonra bilenen usturanın çapaklarını almak için, kemer gibi olan bir deriyi, ileri geriye doğru sürterdi.Mucit Berber Ahmet Usta-2 - 05/07/2020Mucitlik yönü de olan Berber Ahmet, kendi kolonyasını kendisi imal ederdi. Pazardan aldığı limonları iyice sıkardı. Daha sonra sıkılmış limon suyunu, hastaneden tedarik ettiği alkolle birleştirerek kolonyasını kendisi üretirdi.Eski Zamanlarda Saç Tıraşı-4 - 03/07/2020Berberlerin büyük, geniş tüylü fırçalarının, tutulacak kadar kısa olan ahşap sapları vardı. Fırçanın sabuna sürtülmesiyle büyük bir köpük kütlesi yüzü kaplıyordu. Eski Zamanlarda Saç Tıraşı-2 - 03/07/2020Dedem, kendisinden belki de on-on beş yaş büyük olan abisi, Hacı Derviş’in yaşlılık dönemlerinde, her hafta gidip hem saç hem de sakal tıraşını büyük bir vazife olarak yerine getirirdi. Eski Zamanlarda Saç Tıraşı-1 - 03/07/2020Evdeki saç tıraşında, büyüklere, babaya, ataya itaat var, saygı var, hürmet var. İsyan yok, karşı gelme yok. Evin büyüğüyle acı da olsa, bir etkileşimi var.Eski Zamanlarda Saç Tıraşı-3 - 03/07/2020Eski zamanlarda, bazı fakir öğrencilerin evlerinde tıraş makinası bulunmadığı için saçları babaları tarafından koyun kırkma aletiyle (Makas, kırklık) ile kesilir. Feminizmin kökleri - 30/06/2020Modernizm, bir taraftan kadın hakları diye sosyal ve siyasal platformları ayağa kaldırmaya çalışırken, diğer taraftan kadını bir reklam ve tüketim objesi olarak kullanmaktan hiçbir zaman vazgeçmez. Hikmet Mabedi Ayasofya-2 - 23/06/2020Ayasofya Camisi’nde akan sebiller, medeniyet ilim, hikmet ve irfan pınarlarının kesilmediğini gösterir. Sıbyanlara ve gençlere birikimini ve bereketini coşkun bir şekilde akıtır.Hikmet Mabedi Ayasofya-1 - 16/06/2020Kutsal Bilgelik (İlahî Hikmet) anlamına gelen Ayasofya’nın, Hz. İsa’dan üç asır sonra birinci inşası gerçekleşir. Aslında bu ulu mabet, tarihte aynı yere üç defa inşa edilen ender yapılardan biridir.Babaannem’in Sandığı-9 - 10/06/2020Babaannem’in anlattığına göre, ömrü boyunca kızlığından beri hiç namazına bırakmaz, her dâim vaktinde kılar. “Herhalde kazaya kalmış namazım yoktur” diye anlatır çocuklarına. Babaannem’in Sandığı-10 - 10/06/2020Babaannem memleketin yaşlı ve eşleri olmayan fakir kadınlarını da gözetir. Her perşembe ona gelirler, o da onlar bir şey istemeden onların halini anlardı.Babaannem’in Sandığı-7 - 10/06/2020Sandığın anahtarı herkese verilmez, Babaannemde dururdu. O olmadığı zamanlarda gelini annem Elife ona sahiplik yapardı. Başkası da zaten düşünülemezdi. Babaannem’in Sandığı-6 - 10/06/2020Çocuklarına karşı Babaannem, sert ve otoriter idi. Cıvıklık ve gevşekliği sevmez, o dönemde yaygın olan haliyle çocuklarına sarılmazdı. Ama yufka yürekli idi, içten içe severdi. Babaannem’in Sandığı-8 - 10/06/2020Babaannem, adeta ölüme bir hazırlık yapar. Tanıdık ve akrabalarından ölenleri hatırlatarak, kendisiyle yüz yüze görüşen veya telefonla konuşanlarla helalleşmeyi de ihmal etmez.Babaannem’in Sandığı-11 - 10/06/2020Sanki o gün, Babaannem’in tıpkı Hz. Mevlânâ’nın ölümü tasvir ettiği (Şeb-i Aruz/Düğün Gecesi) gibi düğünü vardır, düğün yemeği kazanlarda pişer, Babaannem’in Sandığı-12 - 10/06/2020Babaannemin sandığı, bizlere huzur, mutluluk ve erdemi taşıdı. Dosdoğru yolu, hakikati söylemeyi, haram yememeyi, kötü alışkanlıklar edinmemeyi, başkasının malına, canına ve namusuna tasallutta bulunmamayı gösterdi.Babaannem’in Sandığı-5 - 10/06/2020Gelen ziyaretçilere karşı saygılı olan Babaannem’in, misafire hürmeti o kadar çoktur ki, pazardan gelen meyvelerin en iyisi, irisi ve güzel olanını, misafirlere ikram edilmek üzere bir sepete ayırır. Babaannem’in Sandığı-1 - 05/06/2020Babaannem de, Dünya Ekonomik Bunalımı’ndan bir yıl öncesinde, Anadolu’da Konya’nın Yunak ilçesine bağlı Büyük Hasan köyünde doğar. Babaannem ağa kızıdır.Babaannem’in Sandığı-4 - 05/06/2020Fatma Babaannem, köyden mezraya/yaylaya gelin olarak geldiğinde, henüz Hacı Ali Dedem’i görmemiştir. Ancak yokluk bir taraftan, ihtiyaçlar bir taraftan iki odalı toprak bir evde Babaannem için zorlu günler başlar. Babaannem’in Sandığı-3 - 05/06/2020Babaannem, gelin alınmadan önce komşu veya arkadaşının birinin evinden kendi evine geliyor. Yine o dönemde başlık denilen bir olgu var. Tabii başlık aslında erkek tarafından kız tarafına veriliyorçFelsefe Doktorunun Marangoz Babası - 31/05/2020Başına gelen küçük ve büyük her türlü hali, yalnızca kendisinin yaşadığını zanneden kul, daha büyük sıkıntı, musibet ve imtihan içindekileri görmeme aymazlığına düşmektedir.Pehlivan Hamit’in Kaderle İmtihanı - 26/05/2020Zorluklar, olumsuzluklar ve şer olarak görülenlerin, hikmet dünyasında neye karşılık geldiğini el-Alîm bilir ve her şeyden haberdar (el-Habîr) olan da O’dur. Dirilişle gelen kurtuluş 22.05.2020 00:01 Bayram Ali Çetinkaya İnzivayla başla - 23/05/2020İnsanın, akıl ve kalbiyle yaptığı dirilişi gerçekleştirmesi emek, çile ve gayret gerektirir. Gecenin gündüzü diriltmesi, kışın baharı diriltmesi, gönlün aşkla dirilmesi gibidir. Aşk olmadan diriliş varoluşunu tamamlayamaz.Konya’da (Yunak’ta) Ramazan Hatıraları - 22/05/2020Ramazan'ı bu açıdan öğle ve ikindi namazından sonra Kur'an hatimleri ile yani mukabelelerle başlatmak yerinde olacaktır. İlçenin en büyük ve merkezindeki Çarşı Camisi’nde bu mukabeleler icra edilirdi. Hayat ile ölüm arasındaki durak yoğun bakım - 21/05/2020Yaşam ile ölüm arasındaki bir durak olarak yoğun bakım servisindeki hasta, “okyanustaki gemi gibidir. Her an fırtına çıkabilir, şiddetli yağmur ve kasırga olabilir, dalgalar yükselebilir, her an her şey olabilir”.Tefekkürden tezekküre - 18/05/2020 Tefekkür kapısını, kalbin anahtarı açar. Kalbin ve ruhun dinginleşmesi, sükût ve sâkinliği ister. Dünya dağdağası, haz ve zevkler, tefekkürü hapseden mahpushanelerdir. ‘Bir daha da bu yoldan gelmeyiz’ - 15/05/2020Anlatılan olay, aslında zor şartlarda ve çetin durumlarda Anadolu insanın cesaret, metanet, azim ve tevekkülünü anlatması açısından gerçekten ibretler ve dersler çıkarılacak bir hadisedir.Ruhun hesaplaşması - 08/05/2020Hesaplaşmadan geçen bir ömür, boşa geçirilmiş, kaybedilmiş bir hayat demektir. Kazançlı bir hayat, Allah’a yakın olmakla elde edilir. Hakk’ın rızasını kazanmanın muhasebesini yapanlar, Yaratan’a şah damarından daha yakın olur.İnzivanın Nefesi - 02/05/2020Münzevî bir hayat, ölmeden önce ölmek için bir kapıdır. Bu hakikat kapısıdır. Bu kapıdan geçmenin azığı marifet, şeriat, hikmet ve muhabbettir. Arzu ve hazlar, uzlet ve inzivanın bereketiyle izale olur.'Bana teyze değil, anne deyin' - 30/04/2020Veysal Karanî’nin annesine olan sevgi, itaat ve bağlılığı onu Velilik, Dostluk makamına ulaştırmıştır. Bu sıradan bir dostluk değildir. Rahman’a dost olmaktır. Onun Sevgilisi’ne dost olmak, onun vasiyetinden miraslanmaktır. İnsanlığın eşitlenmesi - 22/04/2020Evet, gerçekten insanlığın karşı karşıya kaldığı bu salgın musibet ve bela, varoluşsal bir bilinçlenmeyi getirir mi? Yoksa “insanın insanın kurdu” olduğu vahşi dünya sisteminin işlemesine engel mi olur, devam mı ettirir? İnsanlık buna karar verecek…Mahir ustanın hemşire kızı - 16/04/2020Hasılı bir savaşta, en önde olanların gazi veya şehit olma ihtimalleri gibi, sağlık çalışanlarımız da koronovirüsle mücadele eden imanlı ve vicdanlı savaşçılardır.Pozitivist dindar(lık)lar - 09/04/2020Nihayetinde bir olay veya olgunun, insanî ve ilahî diye ayrılması anlamsız bir tartışmadır. Her insanî ve maddî olanın, mutlak şekilde ilahî olanla bir metafizik ilişkisi bulunmaktadır. Batı’nın Vicdanı - 31/03/2020İnsanı öne çıkarıp merkeze alan anlayışlar ve insan sevgisini yücelten felsefî paradigmalar; ırk, renk, etnik köken ve coğrafya ayrımlarına yönelerek, hayvanlar üzerinden ortaya atılan biyolojik Darwinizmle birlikte güç(lü olma) ve hayatta kalma dualGerçek ile Komplo Teorileri Arasında - 25/03/2020 Komplo teorisi, aynı zamanda ‘ön yargı ve yeterli deliller olmadan’ bir görüşü ortaya atabilir. Bundan dolayı alaycı ve ‘küçümseyici’ bir değerlendirmeye muhatap olabilmektedir.Helal Kazanç, Nasip ve Kanaat - 15/03/2020Çok kazanmak, daha çok kazanmak, her neye mal olursa ve ne şekilde olursa kazanmak, hakikat yolcusunun amacı ve karakteri olmasa gerektir. Böyle kazandığını zanneden insan, aslında kaybettiğinin farkında değildir. Siyasal Aklın Tarihle İmtihanı - 05/03/2020Yaşananlar gösteriyor ki, siyasal akıl, dün, bugün ve geleceği bir bütün olarak değerlendirerek tarihle imtihanından başarılı çıkmalıdır.Hakikati Keşfeden Basiret - 27/02/2020Basiretle, olay ve nesneleri anlamak kolaylaşır, zeka ve bilinç en üst seviyeden işlevsel hale dönüşür. Vukufiyet kazanan basiret ehli, teenni ve sabırla hareket ederken, bütün algı vasıtalarıyla çevresini besler ve bilgelik makamına yükselir.Mahir Ustanın Sıcaklığı - 20/02/2020Anlatacağım fırın, Pîrlerin ve Velilerin yanması gibi, yüreklere sekinet veren bir yere mekânlık yapmaktadır…Birlikte Yaşamanın ilkeleri: Hoşgörü ve Tahammül - 13/02/2020 Eziyet de olsa, zulüm de olsa, bir arada yaşamak ve onlara sabretmek, erdemli mutlu toplumu inşa eder. Birlikte Yaşamak Hayal mi? - 08/02/2020 Birlikte yaşamayı sağlayan en büyük sebeplerinden birisi din ve inançtır. İlâhi kelam, inananları kardeş ilan ederken, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmayı emretmektedir.Erdemin Bereketi - 30/01/2020Bereket, gönlü bol yüreği geniş olanlarla dolaşır. İsraf ve gereksiz tüketim, bereketi kaçırır. Bereketin olmadığı evler, virane ve harabelere dönüşür. Sayılamayan/Ölçülemeyen Değer Bereket - 24/01/2020Sayılar ve ölçüler, kesinlik ifade eden vasıtalardır. Ancak rakamlar, her zaman kesinliği ve mutlaklığı vermez. Terazi ve metrelerin ölçemediği olgular bulunmaktadır.Kahraman ve Katil - 16/01/2020Gerçek kahraman, sadece kendi toplumuna ve ülkesine değil, insanlığa erdemi ve sevgiyi taşıyandır. Sevgi ve merhamet, ne kadar cengâver olsa da, insanları kahraman yapan özelliklerdir.Huyların Efendisi Susmak - 09/01/2020Sözünün fazlasını tutana ve malının fazlasını dağıtana müjdeler olsun. Hayır olmayan yerde, yani şerli işlerde dili tutmak gerekir.Sükût ve Hikmet - 05/01/2020Sükutla hikmet ve hakikat ortaya çıkar. Ârifin zihni, akla geleni konuşmaz. Câhil ise, bilip bilmediği her şeyi bilgin gibi konuşur ve anlatır. Mevlânâ, Sadık Köpek ve Vefâsız İnsan - 19/12/2019Vefâlı olmak, köpeklere mahsus bir özelliktir. Mevlânâ, onun için diyor ki, köpekler için bile vefâsızlık bir ayıp ve kusur olduğu halde, sen bir insan olarak nasıl da vefâsız olabilirsin.Kitap, Kütüphane ve Dogmatizm/Fanatizm - 13/12/2019Kitap sudur, katıktır, uygarlıktır, teknolojidir. Uygarlıklar onunla inşa olunur. Bilgi, kitap ve kütüphaneyle geleceğe taşınır.Sevgi ve Dostluğun Mührü Vefa - 08/12/2019Vermek, vefa göstermekle başlar. Sevgiyi vermek, dostluğu vermek, gönlü vermek, vefanın hazineleridir. Bu hazine tükenmedikçe vefasızlık gerçekleşmez.Kılıç ve Kalemin Sultanı Kadı Burhaneddin - 02/12/2019Erdemli siyasetin şartlarını yerine getiren Kadı Burhaneddin, kılıcının kesiciliği (adalet) ile kaleminin (şeriat) üstünlüğünü birleştirdi.Sivas, Siyaset ve Kadı Burhaneddin - 29/11/2019Savaşçı, stratejist, yönetici, şair, müderris, âlim, hükümdar olan Sultan Kadı Burhaneddin, çok iyi at biner, ok atar ve kılıç kullanıPetrol, Batı ve Erbakan’ın Mektubu (3) - 28/11/2019Erbakan’ın bu mektubu ve adı geçen konferansta konuşulanlara bakıldığında, İslâm dünyasında ve özelde Türkiye’de yaşananları bir de olgu üzerinden ele almak gerekmektedir.Petrol, Batı ve Erbakan’ın Mektubu (1) - 28/11/2019Batı ülkesi olan Almanya’da (24.04)1952 yılında genç bir asistan olan Milli Görüş Hareketinin lideri Necmettin Erbakan’ın Aachen’nde katıldığı bir toplantı önem arzetmektedir.Petrol, Batı ve Erbakan’ın Mektubu (2) - 28/11/2019Milli Görüş Hareketi merhum Necmettin Erbakan’nın İskenderpaşa Dergahı şeyhi AbdülazizBekkine Hazretlerine gönderdiği mektup (1952) şu şekilde devam etmektedir:Millet Olmak - 17/11/2019Egemen millet olmanın kökleri, öncelikle kitabî dinlerin de dayandığı İbrahim Peygamber’e kadar gitmektedir. İslâm ümmeti olmak ise, bağlı olduğunuz dinin köklerine size taşımaktadır.Nihilizm Nedir? Nihilist Kimdir? - 14/11/2019Nihayetinde ‘hiççilik’ olarak kabul edilen nihilizm, genel olarak tüm varlığı reddeden bir anlayıştır. Var olan her şeyin bir anlam ve değerinin olmadığını savunmaktadır. Agnostisizmin Yanılgıları “Ahirete Zar Atmak” - 11/11/2019Tanrı ve ahiret hayatı gerçekten varsa, oyunculardan her ikisinin birden kazanan veya kaybeden taraf olma ihtimali söz konusu olamaz. Tanrı’ya ve ahiret hayatına inanan kazanır; inanmayan kaybeder. Ateizm Nedir? Ateist Kimdir? (1) - 24/10/2019Allah’ın varlığını, yani evrende derûnî, hariç ve üstün bir ilahî sebebi kabul etmeyen ateizm, bir sistemden çok, pozitif birtakım ilkelerden hareketle bir inkârı savunmaktadır. Barış Pınarı Harekâtının Düşündürdükleri - 24/10/2019Yüzlerce yıldır bu topraklarda varlığını sürdüren Osmanlı Barışı, din, dil, ırk, mezhep demeden bütün toplulukları ‘insan’ olarak kabul etmiş ve değer vermiştir.Agnostisizm Nedir? Agnostik kimdir? - 24/10/2019Agnostikler nezdinde, yapılması gereken Tanrı hakkında bilim konuşamadığı müddetçe susmak gerekmektedir.Ateizm Nedir? Ateist Kimdir? (2) - 24/10/2019Ateizm İslâm dünyasının bir meselesi olarak gündeme gelmemiştir. Hatta felsefî ateizmi karşılayacak İslâmî bir kavram dahi bulunmamaktadır.Teizm Nedir? Teist Kimdir? (1) - 12/10/2019Tanrı insanla olduğu gibi, evrenle ve dolayısıyla tabiatla da ilişkilidir. Evrene aşkın (müteal) bir Tanrı ihtiyacı, teizmin aradığı bir inançtır.Şairler Diyarı Tebriz - 12/10/2019Şairleriyle öne çıkan Tebriz, halı sanatının nadide eserlerinin dokunduğu bir İslâm beldesidir.Teizm Nedir? Teist Kimdir? (2) - 12/10/2019‘Klasik veya geleneksel teizm’ ise, Tanrı’nın mutlaklığını, aşkınlığını, yaratıcılığını, irade, kudret, ilim vb. mutlak sıfatlara sahip olduğunu kabul eder. Teizm Nedir? Teist Kimdir? (3) - 12/10/2019Teizmin önemli bir ilkesi de Tanrı’nın mutlak yaratıcı olduğu inancıdır. Kendisi dışında var olan her şeyi Tanrı yaratmıştır.Deizm Nedir? Deist Kimdir? (2) - 18/09/2019Hıristiyan kültür ve uygarlığı içinde ortaya çıkan deizm, gerçekte Tanrı ile insan arasında aracı bir rol iddiasındaki Kilise’nin varlık sebebini de ortadan kaldırmaktadır. Deizm Nedir? Deist Kimdir? (1) - 13/09/2019Deizm, varlığın özgür iradeli ilk prensini de kabul etmez. O, daha çok doğa olaylarını maddeye bağladığı için materyalizme yaklaşan bir tavır içindedir.Gönül Terazisi - 06/09/2019Kelimeler ve cümleler, gönül âlemini anlatamaz. Gönülden gönüle giden yol, yaşanan ama ifade edilemeyen muhabbet diliyle inşa edilir. Hakikatte bu dil, âriflerin ve âşıkların dilidir.Gönül İnsanı - 28/08/2019Gönül insanı, sevgi ve aşkı yüreğinden büyüten kâmil insandır. O, aklı, kalbi ve zihniyle erdemleri kendisinde toplayandır.Gönül İnsanı - 28/08/2019Gönül insanı, sevgi ve aşkı yüreğinden büyüten kâmil insandır. O, aklı, kalbi ve zihniyle erdemleri kendisinde toplayandır.Gönül İnsanı - 28/08/2019Gönül insanı, sevgi ve aşkı yüreğinden büyüten kâmil insandır. O, aklı, kalbi ve zihniyle erdemleri kendisinde toplayandır.Gönül İnsanı - 28/08/2019Gönül insanı, sevgi ve aşkı yüreğinden büyüten kâmil insandır. O, aklı, kalbi ve zihniyle erdemleri kendisinde toplayandır.Gönül İnsanı - 28/08/2019Gönül insanı, sevgi ve aşkı yüreğinden büyüten kâmil insandır. O, aklı, kalbi ve zihniyle erdemleri kendisinde toplayandır.Âkil ve Şaşkın - 21/08/2019Âkil insanın karşısında, şaşkınlık yaşayan ve aklî karışıklıklar içerisinde bulunan düşünemez hale gelen kimse bulunmaktadır. Aklî Karışıklık ve Sır - 16/08/2019Aklı karışan, zihni bulanan ne yapacağını bilmeyen şaşkınlar için bocalama süreci kaçınılmazdır. O aşamada, tıpkı öfke anındaki gibi akıl devre dışı kalır, düşünme ve idrak melekeleri kapanır. Seni Yaradan’a kurban olayım - 14/08/2019Kurban sadece kul ile Yaratan arasındaki aşkın bir bağ değil, aynı zamanda babalar ve oğullar arasında da gerçekleşen ‘ontik’ bir ibadettir. Akıl ve Zihnî Eylemler - 09/08/2019Rehberliğinin yanında akıl, insana özgü bir bilme ve bilgi edinme vasıtasıdır. Bilmenin her türlü faaliyeti için akıl, irade edildiğinde kullanılan yalnızca insana bahşedilen bir hazinedir.Kalbin Dirilişi ve Ölümü - 01/08/2019Kalbin ilmi ve bilgisi, dilin ilminden farklıdır. Tevazu ve sadelik, kalbin anahtarıdır. Gurur ve kibir ise, kalbin kilitleridir. Takva ve Tutku Arasında(ki) Kalp - 25/07/2019Temiz kalp, en yüksek iyiliği gerçekleştirmek için varlığını sürdürür. Ancak onu hayrın yolundan engelleyecek şehvet ve ihtiraslar var olacaktır. Kalp Fikir ve Zikirle Beslenir - 17/07/2019Müjdelenmiş inanç toplumlarındaki fertlerin kalpleri birbirlerine benzer. Onlar farklı bedenlerdeki tek bir kalp gibidir.Bedenin Can Evi Kalp - 11/07/2019Kalp, sadr, fûad, elbab gibi manevî aklı ortaya çıkarır ki, o zaman akleden kalbe dönüşür. Böylece insanın anlama, idrak etme, kavrama, düşünme, analiz, araştırma, eleştirme, kısaca varlığın hakikati üzerinde tefekkür hali başlar. İkbâl ve Devlet - 05/07/2019Problemli ve sıkıntılı olaylar karşısında, sâkin, temkinli ve soğukkanlı hareket etmek, ikbâlin belirtisidir. Zira böyle bir vasfa sahip kimse, yanlış kararlar verme ve hata yapma konusunda diğer insanlara göre nispeten daha korunaklıdır.Zâlimler ve Mazlumlar - 28/06/2019Mazlumlar, Allah’ın yardımını almakla birlikte iki âlemde izzet ve şeref sahibi olurlar. Nebevî ifadeyle, mazlumun duası makbul dualar içerisindedir.Akıl ve ErdemYuvası Yunak İHL - 24/06/2019Yunak İmam Hatip Lisesi, yıllar sonra yetmişli yıllarda açıldı. İlçeyi büyük bir heyecan kapladı. Solcusu, sağcısı, muhafazakarı, milliyetçisi, çocuklarını bu yeni açılan okula heyecanla kaydettirdi.Küskünlüğün Izdırabı - 23/06/2019Küskünlük, acıma, şefkat ve merhameti öldürür; kin ve nefreti semirtir, azdırır. Dedemin Dükkânında Hasbihâl - 14/06/2019Dükkânda yapılan sohbet ve muhabbetlere, biz çocukların kahvehaneden söylediğimiz çaylar eşlik ederdi. O çaylar, konuşmalara tat verirdi.Dedemin Dükkânında Sohbet ve Muhabbet - 11/06/2019 Alış veriş yapmaya gelenleri, parası kazanılacak müşteri namzedi olarak görmezdi Dedem. Öncelikle onların hal ve hatırlarını sorar, yakınları ve büyüklerini sual eder, sağlık, sıhhat ve işleri hakkında malumat alırdı.Dedemin Dükkânında Bayram - 10/06/2019Bayram yaklaşırken beni ve küçük kardeşimi ayrı bir heyecan kaplardı. Zira Dedem, her bayram (yılda bir veya iki defa), dükkânındaki birbirinden güzel kumaşların önünde bize sorardı: “Haydi birisini beğenin de terzi size elbise diksin”.Birinci Bayram İftar - 09/06/2019İftar bir anlamda cennet lezzetlerinden tatmaktır. Doyumsuz tatlar, iftarla cennete yolculuğu başlatır. Yaratan’ın verdiği nimetler, bahşettiği lütuflar, iftarla dünyevî hediyelere dönüşür.Âriflerin Vasıfları - 30/05/2019Ârif, sırrı ile Hakk’a yöneldiğinde, her şeyden vazgeçip Rabb ile meşgul olur. Artık onu dünyaya ait hiçbir kelam, selam, mal, mülk, zevk ve haz etkilemez.Ruhun Uyanışı ve Kurtuluşu Sahur - 25/05/2019Sahur, oruca besmeledir. Söz ve vaat, sahurun vaktiyle sübut bulur. Hayâ ve vefa, ruhlar âleminde verdiği sözleri sahurda hatırlar. Bu emsalsiz vakitler, ruhaniyetin tecelli ettiği zamanlardır.İrfandan Ârife - 22/05/2019Ârif kişi, dünyanın esiri ve kölesi değildir. İrfan sahibi, aynı zamanda aşk sahibidir.Bedenin Ruhu Düşünmesi: Oruç - 17/05/2019Oruç, yakarıştır, yalvarmaktır, yakınlaşmaktır. Hâsılı, insan için bir kefarettir. Oruçla ruh temizlenirken, beden geçici olarak kurban edilir. Böylece ruhun yeniden dirilişi gerçekleşir.Zühd nedir? Zâhid kimdir? - 16/05/2019Dünyaya aşırı meyletmek bu açıdan makbul görülmemiştir. Malın ve mülkün bir ‘yalan’ ve hayal olduğunu söyleyen Yunus, insanoğluna ikaz edici bir mesaj/nasihat bırakmıştır. Ayların Şahı - 11/05/2019Ramazan ayların hükümdarıdır. Vericidir, paylaştırıcıdır, dağıtıcıdır. İnsanları korur, güçsüze yardım eder, fakirin ihtiyacını giderir, garibi gözetir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır