Klasik koşullamanın ufkunu geliştiren çalışmalarından biri de tat koşullamasıdır (Garcia etkisi). Bu çalışmalar geleneksel klasik koşullama kuramına bazı açılardan meydan okumaktadır ve bundan dolayı Garcia öncü bir araştırmacı olarak kabul edilir.
Garcianın başlangıçta üzerinde durduğu konu, nükleer radyasyona maruz kalmanın hayvanlar üzerindeki etkisidir. Garcia yaptığı bir dizi çalışmada, kendi kafeslerinde istekle su içen farelerin, radyasyon odasına konulduğunda su içmediklerini gözlemlemiştir. Garcianın çalışmasında fareler radyasyon odasında plastik bir su kabından, kendi kafeslerinde ise camdan bir su kabından su İçmişlerdir. Garciaya göre, plastik tadındaki su, hızlı bir şekilde radyasyona maruz kalmanın neden olduğu hastalıkla eşleştirilmişti ve böylece koşullama bağlantısı oluşmuştu. Süreç, koşulsuz uyarıcı olan radyasyon etkisinin, koşulsuz tepki olarak hastalığa neden olmasıyla başlamıştır. Tekrarlanan eşleştirmelerle, plastik tadındaki su, hastalık tepkisini ortaya çıkaran bir koşullu uyarıcı olmuştur. Üstelik koşullu uyarıcı ile hastalık tepkisi arasında sekiz saatlik bir zaman aralığı olmasına rağmen koşullama ortaya çıkmıştır. Elde edilen veri, klasik koşullamanın kısa zaman aralığını öngören temel ilkesine ters düşmektedir.
Örneğin; bir çocuğun doğum gününde içinde mantar da bulunan bir sandviç yediğini ve bundan yaklaşık iki saat sonra midesinin bulandığını ve hastalandığını düşünün. Bu çocuk sonuçta uzun seneler mantar yemeyi reddedebilir. Eğer öyle olursa, çocuğun mantar ile mide bulantısı arasında kurduğu bu ilişki bir koşullama örneğidir ve Garcia etkisi olarak bilinmektedir.
Garcianın yaptığı tat koşullaması çalışmaları klasik koşullama öğrenmesine bazı önemli katkılarda bulunmuştur. Bunlardan biri, koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasındaki zaman aralığının kısa olması ilkesine karşı gel-mesidir.(mide bulantısı-iki saat geçmiş) İkincisi, her türlü uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasında bağlantı kurulamayacağını göstermiştir. Garcia, farelerle yaptığı çalışmalarda tat koşullaması oluşturmak için zil sesi ve ışık ile mide bulantısı arasında bir bağlantı kurmayı başaramamış, fakat koku ve mide bulantısı arasında koşullulsağlar oluşturmuştur. Bunun nedeni gerçek yaşamda çeşitli sesler ile mide bulantısı arasında bağ kurmak alışık olunan bir durum değilken, koku ve mide bulantısı ilişkisine aşinalığın olmasıdır. Bu veriler yaşamda önemli pratik sonuçları vardır.
Garcia, bir çiftlikte çakalların koyunları yemesini önlemek için benzer prosedürleri uygulamıştır. Çakalları, koyun etine karşı tiksinti duyacakları şekilde koşullamış ve böylelikle koyunlardan uzak kalmalarını sağlamıştır.
Olumsuz tat koşulması; insanları ve hayvanların birtakım hastalıklara yol açan, hatta ölüme götüren zehirli bitkileri yemeye karşı uyararak tehlikeli durumlardan uzak tutar. Olumsuz tat koşullamasının oluşması için bazen tek bir deneyim yeterli olabilir. Oluşan koşullama bazen yıllarca devam eder. Bazı insanların uzun seneler soğan, sarımsak, maydanoz yemekten uzak durması bu durumla açıklanabilir.
Gölgeleme, koşullama sürecinde, aynı anda birleşik olarak sunulan iki şartlı (koşullu) uyarıcıdan daha kuvvetli olanın etkisinin zayıf olanın etkisini bastırarak söndürmesine gölgeleme denir.
1. Adım; Uyarıcı çiftinin birlikte sunulması
monash.pwım; Uyarıcıların ayrı ayrı sunulması
Köpeğin hafif sese koşullanmamasının nedeni, bu uyarıcıyı fark etmemesi değil, parlak ışıktır. Bir başka ifade ile ışık, parlak olması özelliği nedeniyle diğerinden daha fazla dikkat çekmekte ve koşullama ona olmaktadır. Eğer tek başına yiyecekle eşleştirilecek olursa, ses de kolaylıkla bir koşullu uyarıcı olabilecektir.
Gölgeleme günlük yaşamda değişik şekillerde karşımıza çıkabilir. Örneğin, üst düzey yöneticiler, istenmeyen bir kararı duyurmak için asistan görevlendirirken gölgeleme etkisini kullanıyor olabilirler. Böyle bir durumda çalışanlar alınan kararlardan en çok üst düzey yöneticilerin sorumlu olduğunu bilseler de, kararın açıklanması sırasında daha belirgin olan uyarıcı asistandır. Diğer bir ifade ile asistan, istenmeyen kararla eşleştirilen, yani işçiler tarafından hoşlanılmayan kişi olur. Öte taraftan, daha alt düzeydeki yöneticiler istendik kararları kişisel olarak duyurarak, bu kararların alınmasında minimum düzeyde katkıları olmasına karşılık, kendileri için olumlu izlenim oluşturabilirler.
Önceden oluşturulan bir koşullu uyarıcının, sonradan eşleştirildiği yeni bir nötr uyarıcının koşullanmasına engel olmasına İşaret eder.
Bir süre önce mama önlüğü takıldıktan sonra biberon verilen çocuk, birkaç tekrardan sonra önlüğü gördüğünde biberona verdiği tepkiyi vermeye başlar. Daha sonra birkaç kez önce önlük sonra, ikinci koşullu uyarıcı olan çıngırak sesi ve daha biberon verildiğinde ve daha sonra tek başına çıngırak sesi verildiğinde koşullamanın meydana gelmediği görülmektedir. Bu durumda önceki koşullama, daha sonra sürece giren çıngırak sesinin etkisini yok etmiştir.
Adım 1: Koşullu uyarıcı olarak ışığın sunulması
Adım 2: Uyarıcı çiftinin koşulsuz uyarıcı ile tekrarlanan eşleştirmeleri
Adım 3: Uyarıcıların ayrı ayrı sunulması
Adım 2de ışığın sunumu sesin koşullanmasını engellemektedir. Koşullamanın oluşmamasının olası nedeni, organizmanın ışık ile daha önce bir koşullama yaşantısının olması, ışığın yiyeceği zaten yordamasıdır. Sonuç olarak zil sesi, yiyecekle eşleştirilmesine karşın etkili bir koşullu uyarıcı olmaz.
Gölgeleme ile engelleme arasındaki temel fark; gölgelemede uyarıcıların her ikisi de nötr iken (birinci düzey koşullanma) engellemede uyarıcılardan birisine daha önce koşullanıldığı için birisi koşullu, diğeri nötr uyarıcıdır. Engelleme daha çok üst düzey koşullanma ile ilgilidir ve bu koşullanmanın bir sınırlılığıdır.
Öğrenme Psikolojisinde Klasik Koşullanma İlkelerini aşağıda örnekler ile kısa ve öz bir şekilde sıraladık, bu konu Öğrenme Psikolojisinde önemli bir konudur. Dikkatli bir şekilde okumanız faydalı olacaktır.
1. Bitişiklik / Yapışıklık İlkesi
Nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının zamansal ve mekânsal olarak eşleşmesidir.
NU + KzU (Zil + Et)
İvan Pavlov’a göre klasik koşullanma gerçekleşirken bu 2 kavram arasında süre aralığı – 30 saniye arasında olmalıdır.
2. Bitişiklik Türleri
Burada ‘’en yüksek koşullanma hangisidir’’ sorusu sorulur.
a) İze / İzli Koşullanma (Kısa Zaman Aralıklı)
Kısa zaman aralıklı koşullanma türüdür. Nötr uyarıcı koşulsuz uyarıcıdan önce verilir. Bu durumda etkili bir koşullanma oluşmaz.
b) Gecikmeli Koşullanma
Nötr uyarıcı yani zil çalmaya devam ederken koşulsuz uyarıcı yani etin verilmesidir. En etkili koşullanma türü budur.
c) Eşzamanlı Koşullanma
Zil ile etin aynı anda verilmesi durumudur. Bu durumda gölgeleme oluşur, koşullanma oluşmaz, tüm dikkat baskınlığı ete olur.
d) Temporal / Geçici Koşullanma
Bu durumda zil çalmaz belirli aralıklar ile et verilir, örneğin 5 dakikada 1 kez gibi, buda zamana bağlı koşullanmayı oluşturur. İnsanların biyolojik saat kavramı bu koşullanma türüne örnek olarak gösterilebilir.
e) Tersine koşullanma
İlk önce et verilir ve ardından zil çalınır. Bu durumda İvan Pavlov’a göre koşullanma oluşmaz. Fakat Robert Rescorla’ya göre koşullanma oluşur ve bu duruma Olumsuz Habercilik denir.
3. Pekiştireç
Klasik koşullanmada davranışı güçlendiren ve pekiştiren uyarıcılara koşulsuz uyarıcı denir. Koşulsuz uyarıcı (KzU) her zaman tepkiden önce gelir.
Zil + Et (KU + KzU)
4. Sönme (Deneysel Çözünme)
Pekiştireç yani koşulsuz uyarıcı ortamdan çıktığında veya koşullu uyarıcı tek başına verildiğinde, koşullu uyarıcıya gösterilen tepkinin azalması veya süreçle ortadan kalkmasıdır.
Zil – Salya
Bu durumda et verme kesilirse zamanla Zil’e verilen tepki söncektir.
Koşullu uyarıcı olan Zil zamanla Nötr Uyarıcı haline gelir.
Bir sönme örneği; köpek ısırması sonucu bir süre köpeklere karşı korkma oluşur bunun ardından zamanla köpekler ile beraber bir araya gelinir ve bu buluşmalarda köpeklerin ısırmaması ile zamanla oluşan bu korku azalacaktır, sönecektir.
5. Kendiliğinden Geri Gelme
KzU ya da pekiştireç ortamda olmadığı halde Koşulsuz Uyarıcıya tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır.
Zil etkisi söndükten sonra belirli bir ara geçer ve zile tekrar salya tepkisi verilmesi durumudur. Bunun üzerine et hala gelmezse davranış tamamen kaybolur.
6. Alışma / Duyusal Uyum
Koşulsuz uyarıcı yani pekiştireç, ortamda olduğu halde, koşulsuz uyarıcıya gösterilen tepkinin azalmasıdır. Fakat alışmada tepki asla tamamen sönmez, alışmanın fizyolojik bir durum ve doğuştan gelmesi kaynaklıdır.
Ete verilen tepkinin azalması (tat doygunluğu) fakat asla bitmemesi durumudur. Bir ortama ilk girdiğimizde duyduğumuz kokuya zamanla alışmamızı bu duruma bir örnek olarak verebiliriz. Duyu organlarının tepki vermesi ile ilgilidir.
7. Duyarsızlaşma
Bir duruma psikolojik veya duygusal olarak tepki vermemeye başlamaktır.
Doktorların hasta kayıplarına zamanla alışmasını bu duruma örnek olarak gösterebiliriz.
8. Duyarlılaşma
Bir konuda aşırı hassasiyet göstermektir.
Hamilelerin duygusal durumlara karşı daha yoğun tepki vermeye başlamasını bu duruma örnek olarak gösterebiliriz.
9. Uyarıcı Genellemesi Kavramı
Benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermektir, yani uyarıcılar benzer tepki aynıdır.
Zil – Salya eşleşmesinin Telefon Zili – Salya durumuna da dönüşebilmesidir.
Jean Piagetye göre bu duruma Özümleme denir.
Ayırt Etme
Uyarı genellemesi durumunun tam tersidir.
Zil – Salya eşleşmesinin Telefon Zili – Salya durumuna dönüşememesidir, tepkisiz kalınmasıdır.
Gölgeleme (Önemli)
İki uyarıcı aynı anda geldiğinde, baskın olan uyarıcıya tepki verilir, diğer uyarıcı fark edilmez.
Et – Zil aynı anda gelirse tepki Ete karşı olur, zil gölgelenir.
Engelleme (Önemli)
Bir uyarıcıya koşullandıktan sonra, o uyarıcının ardından gelen diğer uyarıcılara koşullanamamaktır.
Et verildikten sonra zil çalınmasının bir anlamı yoktur yani etin önden verilmesi zili engeller.
Üst Düzey Koşullanma (Dereceli Koşullanma – II. Dereceden Koşullanma)
I. Derece | II. Derece |
Et (KzU) = Salya (KzT) | NU + KU |
Zil (NU) =Tepki yok | NU + Zil |
Zil (NU) + Et (KzU) = Salya (T) | |
Zil (KU) = Salya (KT) |
Tablonun Açıklaması
I. Derece standart bir koşullanma durumunda yani Zil sesine Salya tepkisi verilmesi duruma ek olarak bu zilin yanında birde ışık gibi herhangi bir başka uyarıcı ışık da artık tek başına bir koşullu uyarıcıdır.
Üst Düzey Koşullanma Kuralları
Üst Düzey Koşullanma Örnekleri
Sevilen bir ünlünün bir marka reklamında oynaması sonucunda, markanın da sevilmesi.
Bıçaktan korkan bir insanın elinde bıçak olan insandan da korkmaya başlaması.Bıçaktan korkan bir insanın elinde bıçak olan insandan da korkmaya başlaması.
Ön Koşullanma (Duyusal Ön Koşullanma)
2 uyarıcı sürekli yan yana olduğunda, uyarıcılardan birine gösterilen tepkinin, diğer uyarıcıya da gösterilmesidir.
Bir arkadaş grubundan bireye küstüğümüzde diğerleri ile ilgilide tavır alma yani küsme davranışı gösterilmesini bu duruma örnek olarak gösterebiliriz.
Öğrenilmiş Çaresizlik
İnsan ve hayvanlarda görülen geçmişte yaşanan bir olumsuz deneyimin geleceğe aktarılmasıdır.
Örneğin; İngilizce öğrenmekte başarısız olan birinin Fransızca da öğrenemem diye düşünmesi.
Öğrenilmiş çaresizlik yaşantıya dayanır, kişiyi pasif, çabasız ve pes etmiş kılar.
Kendini Gerçekleştiren Kehanet (Pygmalion Etkisi)
Bu etkilenme durumu diyebileceğimiz durum sadece insanda gözlemlenir, yaşantı ve deneyime bağlı değildir, düşüncede ortaya çıkar, bu düşüncenin gerçeğe dönüşmesidir. Olumlu ya da olumsuz olabilir.
Örneğin; sizden birilerinin yüksek performans beklemesi bunu bilmeniz düşünmeniz ve bu düşüncelerinizin performansınızı etkilemesi bu duruma örnek gösterilebilir.
Garcia Etkisi (Olumsuz Tat Koşullanması)
Organizma bir ortamda yaşam tehdidi algılarsa o ortamdan uzaklaşır.
Garcia’ya göre Pavlov’un Bitişiklik İlkesi (koşullanma için gereken kısa zaman) her durumda geçerli değildir.
Örneğin; sabah yenilen bir yemeğin akşam kötü hissetmekle bağdaştırılması ve artık o yemeğin etkisinin kötü olduğuna koşullanılması. Yemek sabah yenir etki akşam görülür fakat arada yüksek zaman farkı olmasına rağmen koşullanma gerçekleşmiştir.
Öğrenilmiş Güçlülük
Öğrenilmiş çaresizliğin tam tersi durumudur.
Kişinin başına gelen olumsuzluklara rağmen daha güçlü bir şekilde çabalamasıdır.
Örneğin; İngilizceye yatkın değilim ama başarabilirim ve başaracağım.
Habercilik / Haber Vericilik İlkesi (Rescorla)
Rescorla’ya göre uyarıcılar birbirleri hakkında bilgi verici konumdadır ve 2’ye ayrılır;
a) Olumlu Habercilik
Bir organizmaya elektrik şoku vermeden önce zil çalması ve buna koşullandırılması, zil sesini arkasından bir olay gelecek şekilde bir olumlu haberci konumuna getirir. Koşullanma gibi.
b) Olumsuz Habercilik
Bir organizmaya elektrik şoku verdikten sonra zil çalması ve buna koşullandırılması, zil sesinin olay artık bitti şeklinde bir olumsuz haberci konumuna getirir. Tersine koşullanma gibi.
Bu iki kavrama anlattığımız gibi bir olayın öncesi ve sonrası şeklinde bakmanız yeterlidir.