gördesli makbule nin / Gördes Belediyesi

Gördesli Makbule Nin

gördesli makbule nin

GÖRDESLİ MAKBULE HANIM
Henüz 21 yaşındaydı.Babası, Birinci Dünya Savaşında, kardeşi de Yemen'de şehit düşmüştü.
Annesi tarafından bir asker gibi yetiştirildi. Belki de, 20. Yüzyıl başlarında ülkenin icinde bulunduğu karanlık tablo, anacığını korkuya sürüklemişti. Onu asker gibi yetiştirme ihtiyacı duymuştu.
1921'de Halil Efe ile evlendi.
Çok geçmeden Yunan işgali Akhisar, Sındırgı, Salihli ve Gördes yöresine kadar uzanmıştı.
Kocası ve arkadaşları Yunan'a karşı baskınlar düzenliyor, baya baya çete savaşı yaparak direniyorlardı.
Makbule evde kalamazdı. Siyahları giydi. Japon filintasını aldı eline. Onları takip etti. Tüm ısrarlara rağmen eve bir daha dönmedi. En sonunda peki dediler...
O da katıldı aralarına...

17 Mart 1922...
Akhisar'la Sındırgı sınırında bulunan Kocayayla Çamlıtepe bölgesinde hasta dört askere ve atlara bakmakla görevliydi. Pusuya düşen düşman, vargücüyle Türk müfrezesine saldırmış, sayıca az olan Simavlı Yusuf Çavuş müfrezesi kayıp ve yaralı vererek Makbule'nin bulunduğu bölgeye kadar geri çekilmişti.
Durumu gören Makbule, çok kızmış, geri çekilmelerini kınamış, onlara cesaret verici şeyler söyleyerek ve düşmandan daha önceleri ele geçirdiği doru atına atlayarak, düşman içine dalmıştır. İşte o anda silahlar patlamış, Gördesli Makbule ortadan kaybolmuştur.
Müfrezenin kalanları Gördesli Makbule'nin düşman içine dalmasından cesaretlenmiş, şiddetli çarpışma sonucu, düşman ölü ve yaralılar bırakarak çekilmiştir...
Ateş bittikten sonra, Makbule aranmış ve bulunmuştur.
Tam alnından vurulmuş, bir dal gibi yatmaktadır, Türk kadınlarının henüz küçük yaşlarında gösterdiği bu Milli Mücadele takdire şayan şekilde başarı öyküsüdür. Bunu gören İbrahim Ethem Bey, Makbule Hanım’ın defini sırasında şu sözleri sarf etmişti: “22 yaşında olan genç Gördes kızımın gür ve kumral saçları başın­dan ileri yere uzanmış, zalimi düşman kurşununun akıttığı beyni bu uzun saçlar üzerine bir nur gibi akmış, hayata doymak değil, hayatin zevkini henüz tatmaya başlamış ve görmüş, gözleri yarı açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette…”

Kendisi siyah pantolon ve ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında daima çizme ve başında da siyah başlık ve daima örtülü olup, yalnız gözleri meydanda bulunurdu. Kısa bir Japon filintası taşır ve düşmandan itinam olunmuş güzel bir doru ata biner ve daima müfrezenin dümdarı (artçısı) olarak kalırdı. ” şeklinde İbrahim Bey tarafından bu sözleri ile anlatmıştır. Gördesli Makbule...
Halil Efe ve arkadaşları, düşman eline geçmesin diye onu bilinmeyen bir yere götürüp toprağa verirler...
Mezarı 78 yıl sonra bulunacak ve ziyarete açılacaktır. Mezarı Sındırgı sınırları içerisindedir.,

Bu topraklar Gördesli Makbule gibi 21 yaşında, tam alnının ortasından vurulup toprağa düşenler tarafından vatanlaştırılmıştır...
Savaş zamanı bir yerlere saklananlar tarafından değil...
Alıntı.#SİFİN

No photo description available.

Gördes'in kızı Makbule Hanım, şehadetinin 100. yılında anılıyor

Milli Mücadele Dönemi'nde Manisa, Kütahya ve Balıkesir hattında düşmana karşı oluşturulan Kuvayımilliye hareketine katılan ve 17 Mart 1922'de girdiği çatışmada 20 yaşında şehit düşen Makbule Hanım'ın hatırası, memleketi Manisa'nın Gördes ilçesinde yaşatılıyor.

Gördes'te 1902'de dünyaya gelen Makbule Hanım, Birinci Dünya Savaşı'nda babası ve ağabeyini şehit verdi. Annesi tarafından büyütülen Makbule Hanım, küçük yaşta silah kullanmayı ve at binmeyi öğrenmesi nedeniyle çevresinde "Asker Makbule" olarak anıldı.

Usturumcalı Halil Efe ile evlenen Makbule Hanım'ın evliliği, kurtuluş mücadelesinin gölgesinde geçti. Eşi Halil Efe'nin, yaklaşan düşmana karşı, Milli Mücadeleye katılmak için gizli hazırlık yaptığını anlayan Makbule Hanım, evde oturmaya razı olmadı.

Milli Mücadele'ye katılmak üzere evden çıkan eşi Halil Efe'yi gizlice takip eden Makbule Hanım, durumu fark eden eşinin ısrarlarına rağmen evine dönmedi. Demirci Akıncılar Teşkilatı komutanlığını yapan Kaymakam İbrahim Ethem Bey, vatan müdafaasından mahrum kalmak istemediğini gözyaşları içinde anlatan genç kadına izin verdi. Böylece Makbule Hanım, atı ve tüfeğiyle Akıncılar müfrezesinin neferlerinden biri oldu.

Akıncılarla Demirci, Gördes, Simav ve Sındırgı dağlarında dolaşan Makbule Hanım, birçok çarpışmada kahramanca savaştı. "Güvemdere Muharebesi"nin kazanılmasında büyük rol oynayan, zaman zaman morali bozulan Akıncıları yüreklendiren Makbule Hanım, 17 Mart 1922'de Kocayayla mevkisinde bir çatışmada şehit düştü. Cenazesi, düşmanın eline geçmemesi için gizlice toprağa verildi.

12. Müfreze kumandanlığını yapan eşi Halil Efe ise eşinin şehadetinden 2 ay sonra, düşman kuvvetlerine yönelik taarruzda şehit düştü.

Makbule Hanım'ın mezarı, vefatından 78 yıl sonra, o dönem Balıkesir Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi'nde okutman olan Zekeriya Özdemir’in çalışmaları sonucunda, Sındırgı ilçesinden geçen Harlak Deresi üzerindeki Dereçatı mevkisinde bulundu.

"Türklük ve Türk kadınlığı Makbule Hanım'la ne kadar iftihar etse azdır"

Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Kaymakam İbrahim Ethem Bey, hatıratında, ömrünün baharında vatan için şehit düşen yiğit kadını şu sözlerle anlattı:

"Kendisi siyah pantolon, ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında daima çizme ve başında da siyah başlık ve daima örtülü olup, yalnız gözleri meydanda bulunurdu. Kısa bir Japon filintası taşır ve düşmandan itinam olunmuş güzel bir doru at biner ve daima müfrezenin dümdarı olarak kalırdı... Uzaktan gelen bir kurşun Makbule'yi şehit etti... Defnederken bütün etraf çocuk gibi ağlıyordu. Nasıl ağlanmaz ki 22 yaşından da genç kızımın gür ve kumral saçları başından ileriye uzanmış, zalim düşman kurşununun akıttığı beyni, bu uzun saçlar üzerine bir nur gibi akmış, hayata doymak değil, hayatın zevkini henüz yeni tatmaya başlamış ve görmüş, gözleri yarı açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette... Bu ilahi manzara, bu levha-i hazin ve matem karşısında ağlamamak mümkün mü? Evvela Türklük, Türk kadınlığı, saniyen Gördes, salisen ailesi, Makbule Hanım'la ne kadar iftihar etse azdır. Öyle ümit ediyorum ki şu kadının namı, hatıra-i millette unutulmaz."

"Gördes Kızı", "Gördesli Makbule" ve "Makbule Efe" gibi adlarla anılan Makbule Hanım'ın ismi, Gördes'teki meydan, okul ve caddelere ismi verildi. Mezarının bulunduğu yer de şehitliğe dönüştürüldü.

"Şehadetinin 100. yılında daha etkin bir şekilde anlatacağız"

Gördes Belediye Başkanı Muhammet Akyol, AA muhabirine, Gördesli şehit Makbule Hanım ve beraberindeki kahramanların, düşmana karşı eşi görülmemiş bir mücadele ortaya koyduğunu ifade etti.

Gördesli Şehit Makbule Hanım'ın hatırasını adına yakışır şekilde yaşatmaya büyük özen gösterdiklerini söyleyen Akyol, onu 17 Mart'ta bir kez daha rahmet ve minnetle anacaklarını dile getirdi.

Makbule Hanım'ı 17 Mart Perşembe günü, şehadetinin 100. yılı sebebiyle yurt genelinde daha etkin bir şekilde anlatmak istediklerini belirten Akyol, "Gördesli Makbule Hanım'ın şehadetinin 100. yılı sebebiyle yaklaşık 1 yıldır ilçemizde hazırlıklar yapıyoruz. Bununla ilgili bir tiyatro oyunu yazıldı. Bu oyunu Gördes'te Manisa'mızın diğer ilçelerinde ve diğer illerde bu tiyatro gösterimini gerçekleştireceğiz. Yaşadığı topraklar olan Gördes'te ve kabrinin bulunduğu Sındırgı'da yapacağımız programa herkesi bekliyoruz." diye konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Kurtuluş Döneminde Türk Kadınının Destanı 
Tarih boyunca Türk kadını, hayatın her safhasında erkeğinin yanında yer alarak sorumlulukları paylaşmıştır. Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu büyük mücadelede erkeği ile omuz omuza yerini almış, düşmana karşı silahı ile savaşarak, cepheye mermi taşıyarak, yaralı askerleri tedavi ederek, silah ve giyecek imal ederek, vatanın kurtuluşunda ve bugünlere ulaşmamızda hak sahibi olmuştur.
Ayrıca Türk kadınının, Çanakkale’de askeri, ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda göstermiş olduğu faaliyetler; Milli Mücadele döneminde daha aktif rol üstlenmesine zemin hazırlamış ve Yeni Türk Devleti’nin yapılandırılması sürecinde de kadının, toplumun tamamlayıcı, birleştirici, dinamik ve modern unsuru olmasında etkili olmuştur.


Özellikle Anadolu kadınları, Kurtuluş Savaşı’nda Türk kadınını emsalsiz bir yüceliğe yükseltmiştir. Bu kahraman Türk kadınlarından biri de gencecik yaşında Milli Mücadelede eşi Halil Efe ile birlikte dağlara çıkan, işgalci Yunan kuvvetlerine karşı silahlı mücadele veren ve bir çatışmada şehit düşen Makbule Hanım'dır. 


Kurtuluş Savaşı'nın en çetin zamanları
1919'da başlayan Yunan işgali, Manisa'ya, Salihli'ye, oradan Gördes'e kadar ilerler. Temmuz 1920'de Gördes'e saldırılsa da, savaş'ın en şiddetli geçtiği yerlerden biri olan bu beldeye, en büyük zarar, bir yıl sonrasında Mayıs 1921'de verilir.

 
Kınalı Kuzu Gördesli Makbule Hanım
Ve o sıralarda bir düğün vardır. Gördesli Makbule Hanım ile Halil Efe'nin düğünü. Gördes, işgal altında olduğundan, sade bir düğünle Demirci'de evlenirler. Fakat ne yazık ki evlilikleri, kurtuluş mücadelesinin gölgesinde, kısa sürecektir.


Evliliklerinin ilk aylarında Halil Efe, milli mücadeleye katılmak için eşinden gizli hazırlıklar yapar. Fakat Makbule Hanım durumu anlar. Yine de eşine bir şeyler belli etmez ama bir yandan içi rahat değildir. Eşi, düşman işgaline karşı koyacakken, eli kolu bağlı şekilde evde oturacak olmaya gönlü razı gelmez. Bu düşünce bir ok gibi saplanır yüreğine.
Kocası Halil Efe düşmanla savaşmak isterken, Makbule Hanım’da durmadı. O, çocukluğundan beri bugünler için yetiştirilmiş bir asker gibiydi. Arkadaşları ona: "Asker Makbule" derdi. Silâh kullanmayı ve ata binmeyi de öğrenmişti. Birinci Dünya Savaşı'nda babasını, Yemen Savaşı'nda da ağabeyini şehit veren Makbule'yi annesi büyütmüştü. Bütün bunlar Makbule'yi bu mücadeleye her anlamda hazır hale getirmişti.


Makbule Hanım Milli Mücadeleye katılmak istediğini kocasına söyleyemez. Bu yüzden kocası Milli Mücadeleye katılmak için evden çıkar çıkmaz, hazırlanıp arkasından gizlice onu takip eder. Halil Efe arkadaşlarının yanına geldiğinde Makbule Hanım’da çalıların arasına gizlenmiştir. Çalıların yaptığı sesten dolayı fark edilen Makbule Hanım, kocası Halil Efe’nin tüm ısrarlarına rağmen geri dönmek istememiş ve Milli Mücadeleye katılmak istediğini ve düşmana karşı çarpışmak istediğini belirtmiştir. Halil Efe ve diğer efeler ikna olmasa da en sonunda efelerin komutanı Kaymakam İbrahim Ethem Bey’e ağlayan gözlerle, bu manevi değeri yüksek müdafaadan mahrum kalmak istemediğini söyler. Makbule Hanım'ın kararlılığını gören İbrahim Ethem Bey kendisine bir şans tanır ve aralarına alır.

 

Gözü Pek, Yüreği Cesur
Makbule Hanım, her baskında yanına, elinden hiç ayırmadığı Japon filintasını alır, düşmandan ele geçirdiği doru atına biner, müfrezenin artçısı olarak birliğin gerisindeki yeri alırdı. Ata, efelerin çoğundan daha iyi biner, tehlike anında silahı herkesten önce o ateşlerdi. Akıncı kollarıyla beraber Demirci, Gördes, Simav ve Sındırgı dağlarında dolaşan Makbule Hanım, en ümitsiz zamanlarda bile efeleri cesaretlendirir ve her çarpışmada kahramanca savaşırdı. Kocasıyla beraber iki defa pusuya düşürüldü, fakat bunlardan ustaca sıyrılmasını bildi. Güvemdere muharebesinin kazanılmasında, kahramanlığıyla büyük rol oynadı. Bozulup çekilen müfrezeleri yüreklendirip, onların düşmana yeniden taarruz etmelerini sağladı.
Makbule Hanım’ın Şahadeti


Efelerin yerlerini tespit eden düşman birlikleri hazırlıksız yakaladıkları kuvvetleri ateşe tutarlar. Çatışma oldukça sert geçer ve iki taraf da zayiat verir. Çatışmanın durup düşman birliklerinin geri çekilmesi üzerine Efeler bulundukları siperlerden çıkıp Makbule Hanım'ı ararlar. Ancak ne sağ kalanlar arasında, ne de şehit olan efeler arasında göremezler. Az ileride düşman ölülerinin olduğu yere baktıklarında ise, yerde boylu boyunca yatan şehit olmuş Makbule Hanım'ı görürler. Tarihler 17 Mart 1922 yılını göstermektedir.


İbrahim Ethem Bey hatıralarında: "Uzaktan gelen bir kurşun Makbule'yi şehit etti. " der. Efeler, daha yirmisinde Rabb'ine kavuşan Makbule'yi, Sındırgı, Gördes ve Demirci üçgeninde kalan Koca Yayla mevkiinde, kanlı elbiseleriyle, gözyaşları içinde defnettiler. Defin merasimini İbrahim Ethem Bey şu şekilde anlatmaktadır: Defnederken bütün etraf çocuk gibi ağlıyordu. Nasıl ağlanmaz ki 22 yaşından da genç Gördes kızımın gür ve kumral saçları başından ileriye uzanmış, zalim düşman kurşununun akıttığı beyni, bu uzun saçlar üzerine bir nur gibi akmış, hayata doymak değil, hayatın zevkini henüz yeni tatmaya başlamış ve görmüş, gözleri yarı açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette. Bu ilahi manzara, bu levha-i hazin ve matem karşısında ağlamamak mümkün mü? Evvela Türklük, Türk kadınlığı, saniyen, Gördes Salisen Ailesi, Makbule Hanım’la ne kadar iftihar etse azdır. Öyle ümit ediyorum ki şu kadının namı hatıra-i millete unutulmaz.


78 Yıl Sonra Aralanan Sır
Halil Efe, eşi Makbule Hanım’ın aziz naşını bilinmeyen bir yere (Yunanlıların eline geçmemesi amacıyla) gizlice defnetmiş ve kabir yeri bir sır gibi saklanmıştır. Şehit Makbule Hanım’ın mezar yerinin nerede olduğu konusu tam 78 yıl bir sır olarak kaldıktan sonra Haziran 2000’de zamanın Balıkesir Ordu Donatım Okulu Komutanı Tüm General Kâmil Erdal Sipahinin ve merhum İbrahim Ethem Akıncı’nın oğlu Burhan Cahit Akıncı’nın gayret ve teşvikleri ve Balıkesir Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi okutmanı Zekeriya Özdemir’in çalışmaları sonucunda, Harlak Deresinde Dereçatı mevkiinde bulunmuştur. Mezarın bulunmasıyla beraber Gördes Belediyesi de mezarın trafında çevre düzenleme çalışmaları yapmıştır.

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır