görev kelimesinin eş anlamı nedir / Görev eş anlamlısı nedir? Görev kelimesinin eş anlamlıları ile örnek cümleler - Mynet Eğitim

Görev Kelimesinin Eş Anlamı Nedir

görev kelimesinin eş anlamı nedir

G&#;rev Eş Anlamlısı Nedir? G&#;rev Kelimesinin Eş Anlamlıları Nelerdir?

Görev Eş Anlamlısı Nedir?

1- Vazife
2- Ödev
3- İşlev
4- Fonksiyon

Görev Kelimesinin Eş Anlamlıları Nelerdir?

1- Vazife:

yüzyıldan beri kullanılmakta olan vazife kelimesi Arapça kökenlidir. Bir kişinin yapmak zorunda olduğu işlerin tümüne vazife denir. Osmanlı döneminde yapılan bir iş karşılığı günlük olarak ödenen maaş da vazife olarak nitelendirilirdi. Bu kelimeden türetilen birçok birleşik isim ve tamlama günlük hayatta sıklıkla kullanılır.

Örnek Kelimeler:

1- Vazifeşinas: İşine bağlı, işini severek yapan
2- Vazife aşkı: Verilen görevi yerine getirme arzusu

Örnek Cümleler:

1- Bana verilen ''vazifeyi'' tam olarak yerine getiremediğim için mahcup hissediyorum.
2- Askerlik ''vazifemi'' tamamlamak için yarın birliğime teslim olacağım.

2 - Ödev:

Ödemek fiilinden türetilen ödev kelimesi, öz Türkçedir. Bu kelime hem ev çalışması hem de görev anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

1- ''Ödevlerini'' yaptıktan sonra televizyon izleyebilirsin.
2- Küçük kardeşime ''ödevlerinde'' yardım etmem gerekiyor.

3- İşlev:

İşlev kelimesi hem fonksiyon hem de görev sözcüğüyle eş anlamlıdır.

Örnek Cümle:

''İşlevini kaybeden elektronik aletleri elden çıkardım.''

4- Fonksiyon:

Latince kökenli bir sözcük olan fonksiyon Antik Roma döneminden beri kullanılmaktadır. Bir kişinin yapabildiği ya da yapmakla yükümlü olduğu şeylere fonksiyon denir. Bu kelime matematikte terim anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

1- Bilgisayar eskidiği için eski ''fonksiyonlarını'' yerine getiremiyor.
2- Bugünkü matematik dersinde ''fonksiyon'' konusu işledik.

Görev eş anlamlısı nedir? Görev kelimesinin eş anlamlıları ile örnek cümleler

Görev kelimesi Türkçe kökenli bir kelimedir. Türkiye Türkçesi "i&#; gör-" fiiline "+Av" ekinin eklenmesiyle türemi&#;tir. Dilimizde görev kelimesinin ilk yaz&#;l&#; kayna&#;&#; olarak TDK'nin Felsefe ve Gramer Terimleri eseri olarak bilinmektedir. Türk Dil Kurumuna göre görev kelimesi bir ki&#;inin yapt&#;&#;&#; i&#; ya da kendisinden beklenen eylem, i&#; görebilme kabiliyeti olarak aç&#;klanmaktad&#;r.

Görev kelimesinin e&#; anlaml&#;s&#;

Görev cümle içinde anlam olarak bir kimsenin veya bir &#;eyin yapt&#;&#;&#; i&#; ya da kendinden beklenen eylem ve i&#; olarak kullan&#;l&#;r. Görevin e&#; anlaml&#;s&#; olan birden fazla kelime vard&#;r ve bu kelimeler cümle içerisinde birbirinin yerine kullan&#;labilir. Görev kelimesinin e&#; anlaml&#;s&#; olan sözcük listesi &#;öyledir:

  • &#;&#;lev
  • Vazife
  • Misyon
  • Fariza
  • Hizmet
  • Uhde

Görevin e&#; anlaml&#;lar&#; ile örnek cümleler

Görev kelimesinin e&#; anlam&#; ayn&#; olan kelimelerden birini cümle içerisinde görev kelimesinin yerine kullanabiliriz. Görevin e&#; anlaml&#;lar&#; ile örnek cümleler:

  • Çok i&#;levli çama&#;&#;r makineleri teknolojiyi en verimli &#;ekilde kullanmam&#;z&#; sa&#;l&#;yor.
  • Ona verilmi&#; olan vazife hususunda oldukça titiz bir çal&#;&#;ma yürütüyordu.
  • Onun okuldaki misyonu çocuklar&#;n güvenli&#;ini ve okul içinde düzeni sa&#;lamakt&#;.
  • Ali askerlik vazifesini severek ve hakk&#;yla yerine getiren genç bir delikanl&#;yd&#;.
  • Zehra ta&#;&#;n&#;rken eski evinde i&#;levini yitirmi&#; olan tüm e&#;yalar&#; atm&#;&#;t&#;.
  • Evlad&#;n&#;n vatan hizmeti yapmas&#; için Ankara'ya göndermi&#;ti.
  • &#;badetler, yarat&#;c&#;ya kar&#;&#; yerine getirmen gereken farizalard&#;r.
  • &#;&#;e ba&#;lad&#;&#;&#;nda birçok uhdesi vard&#; ama k&#;sa zamanda bir düzen oturtmu&#;tu.

ANASAYFAYA DÖNMEK &#;Ç&#;N TIKLAYINIZ

Edatlar (İlgeçler) Türleri, Özellikleri

  • Öfkeyle kalkan zararla oturur. (nasıl, öfkeli ve zararlı)
  • Sevinçle boynuma sarıldı. (nasıl, sevinçli bir hâlde, durum zarfı)

&#;gibi&#; edatı:

  • Benzetme edatlarındandır.
  • Yalın hâldeki kelimelerle birlikte kullanılır.
  • Benzetme, eşitlik anlamları katar.

Birlikte kullanıldığı kelime ile birlikte sıfat, zarf ve isim olabilir.

  • Adamın demir gibi bileği vardı. (sıfat, benzetme)
  • Kurşunlar, yağmur gibi yağıyordu. (zarf, benzetme)
  • Uyandığı gibi yataktan fırladı. (zarf, anında, zaman anlamı katmış)

İsim veya zarf gibi kullanıldığında cümle öğeleri oluşturur. Bu durumda ek alabilir.

  • O anda utançtan ölecek gibiydi. (isim, yüklem)
  • Onun gibisi nerede bulunur? (isim, özne)

Bu edatın yerini bazı ekler alabilir:

  • Şöyle garip bencileyin. (benim gibi)
  • Kadın bir gülüşü vardır onun. (kadın gibi)

&#;sanki&#; edatı:

  • Benzetme edatıdır.
  • &#;san&#; ve &#;ki&#;nin birleşiminden oluşmuştur.
  • Bu edatı bulunduran cümlelerde &#;sanmak, zannetmek&#; anlamları vardır.
  • &#;benzetme, uyarı, sözüm ona, sözde, inanmama&#; anlamları katar.

Örnekler:

  • Sanki gece olmuş. (gibi, öyle zannedersin)
  • Biri kapıyı çalıyor sanki. (gibi, öyle zannediliyor)
  • Sanki bütün kabahat benim. (sözde, inanmama, öyle zannediliyor)
  • Aldın da ne kazandın sanki? (uyarı, ne kazandığını sanıyorsun?)
  • Gelseydi ne olurdu sanki? (ne olacağını sanıyordu ki?)
  • Sanki bu da mı güzel? (Öyle mi sanıyorsun?)
  • Kısa öyküde daha başarılı sanki . (öyle gibi)

Not: &#;sanki&#; edatıyla &#;gibi&#; edatı bir arada kullanılırsa anlatım bozukluğu ortaya çıkar:

Sanki beni dövecek gibiydi. (yanlış)
&#;Beni dövecek gibiydi.&#; ya da &#;Sanki beni dövecekti.&#;

&#;kadar, -E kadar&#; edatı:

  • Benzetme edatlarındandır.
  • Yalın hâldeki veya -E yönelme eki almış kelimelerle kullanılır.
  • &#;kadar&#; şeklinde kullanıldığında üzerine ek alabilir.

&#;Karşılaştırma, benzerlik, eşitlik, yaklaşıklık, ölçü&#; anlamları katar.

  • Biz de onlar kadar başarılıyız. (eşitlik, benzerlik, ölçüsünde)
  • Gül kadar güzelsin. (benzerlik)
  • Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar sevindi. (gibi)
  • Bir ton kadar kömür almış (ölçü, aşağı yukarı)
  • Yüz kadar asker evin önünden geçti. (ölçü, aşağı yukarı)

Birlikte kullanıldığı kelimeyle isim, sıfat ya da zarf oluşturur.

  • Biz bu kadarına da alışığız. (isim)
  • İçmiş kadar olduk. (zarf)
  • Ne kadar güçlü bir adam&#; (zarf)
  • Evin deniz kadar havuzu var. (sıfat)

Ad tamlamasında ad (tamlanan) olarak da kullanılabilir.

  • Vefasızlığın bu kadarını da görmemiştim. (isim, ad tamlamasında tamlanan)

&#;kadar&#; kelimesi zarf tümleci de yapar, edat tümleci de:

  • Dershaneye kadar gidelim. (edat tümleci)
  • Akşama kadar çalıştık. (değin anlamında, zarf tümleci)

&#;için&#; edatı:

  • &#;Amaç, neden, özgülük, görelik, karşılık&#; bildirir.
  • &#;Hakkında, nedeniyle, yüzünden, maksadıyla&#; anlamlarını ifade eder.
  • Yalın hâldeki ya da iyelik eki almış kelimelerle birlikte kullanılır.
  • İsim olarak kullanıldığında üzerine ek alabilir.
  • Bu edatla kurulan söz öbekleri, cümlede genellikle edat tümleci olarak kullanılır.

Örnekler:

  • Çalışmak için başvurdu. (amacıyla, başvurunun amacı, sebebi)
  • Sınavı kazanmak için çalışmak gerekir. (sınavı kazanmanın şartı)
  • Sıkıldığı için dışarı çıktı. (neden, dışarıya çıkmanın sebebi)
  • Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgülük)
  • Bu iş için kaç lira ödedin? (karşılık)
  • Senin için sorun yok tabi. (görelik)
  • Bizim için ne diyorlar? (hakkımızda)
  • Sizin için üç kişilik yer ayrıldı. (aitlik)
  • Tüm bu hazırlıklar bizim içindi. (isim, yüklem)
  • Vatan için ölenler yüreğimizde yaşarlar. (amaç, özne)

&#;-E&#; yönelme hâl eki ve &#;üzere&#;, &#;-A/-E göre&#;, &#;diye&#; edatları bazı durumlarda bu edatın yerini tutabilir:

  • Bu ayakkabıyı babam için aldım. ⇒ Bu ayakkabıyı babama aldım.
  • Uyumak için odasına çekildi. ⇒ Uyumak üzere odasına çekildi.
  • Senin için iyi bir gündü. ⇒ Sana göre  iyi bir gündü.
  • Ne için söyledin sanki? ⇒ Ne diye söyledin sanki?

&#;üzere, üzre&#; edatı:

  • &#;Amaç, koşul, zamanda yakınlık, gibilik&#; anlamları katar.

Örnekler:

  • Sorunu halletmek üzere gidiyorum. (amaç, için)
  • Kitabı yarın vermek üzere alabilirsin. (şartıyla, koşul)
  • On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı. (için, amaç)
  • Acele edin, güneş batmak üzere. (zamanda yakınlık)
  • Konuştuğumuz üzere yarın buluşacağım. (gibilik)

Bu edatın üzerine ek gelebilir:

  • Tam da yola çıkmak üzereydik.

&#;-E göre&#; edatı:

  • Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır, yani bu eki almış kelimelerden sonra gelir.
  • Kendi üzerine de ek alabilir.
  • &#;Görelik, uygunluk, yönünden, bakımından ve karşılaştırma&#; anlamları katar.

Örnekler:

  • Başbakana göre enflâsyon düşük. (açısından)
  • Ayağını yorganına göre uzat. (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar)
  • Allah dağına göre kış verir. (uygunluk)
  • Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş. (bakılırsa, yönünden)
  • Siz bana göre daha gençsiniz. (karşılaştırma)
  • Kemal, Hasan&#;a göre daha uzundu. (karşılaştırma)
  • Bana göre ayakkabınız var mı? (uygunluk)

&#;-cE&#; eki bu edatın yerini tutabilir.

  • Bence bu iş burada biter. ⇒ Bana göre bu iş burada biter.

&#;karşı&#; edatı:

&#;-E&#; yönelme hâl ekiyle kullanılarak &#;için, hakkında, yönelme, ilgili olma&#; anlamları katar.

  • Edebiyata karşı ilgim vardı. (hakkında, yönelik)
  • Denize karşı bir balkonu var. (yönelik)

Zaman bildiren kelimelere eklenip &#;doğru, sularında&#; anlamları katar ve zarf öbeği oluşturur.

  • Yağmur sabaha karşı yeniden başlamıştı. (doğru)
  • Sabaha karşı uyuyabildim. (zarf öbeği)

Not: &#;karşı&#; kelimesi isim ve sıfat olarak kullanılabilir; birleşik fiil yapabilir.

  • Karşı köyde akrabaları vardı. (sıfat)
  • Derenin karşısına geçtik. (ad)
  • Her söylenene karşı çıkıyor. (birleşik fiil)

&#;diye&#; edatı:

Amaç ve neden ilgileri kurar.

  • Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)
  • Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden)

&#;doğru&#; edatı:

Yönelme eki ile birlikte kullanılarak yön bildirir.

  • Ormana doğru yürüdük.
  • Bana doğru bakıyor.

Zamanda yakınlık bildirerek zarf öbeği de oluşturur.

  • Akşama doğru geldiler. (zarf öbeği)

Ad, sıfat ve zarf da olabilir. Bu durumlarda edat değildir.

  • Bana doğruyu söyle. (isim)
  • Doğru söze ne denir? (sıfat)
  • Lütfen doğru oturun. (zarf)

&#;dolayı, ötürü&#; edatı:

Ayrılma hâl ekiyle birlikte neden ilgisi kurar.

  • Zayıflıktan dolayı sık sık hastalanıyor.
  • Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor.

&#;-den&#; ekiyle de aynı anlam sağlanır.

  • Sıkıldığımdan dışarı çıktım.

&#;karşın, rağmen&#; edatı:

Yönelme ekiyle birlikte karşıtlık ilgisi kurar.

  • Çok uğraşmama karşın başaramadım.
  • Tanımamasına rağmen onu takdir ediyordu.

&#;beri&#; edatı:

&#;-dEn&#; ayrılma hâl ekiyle birlikte eylemin başlangıç yerini ve zamanını belirler.

  • Dün akşamdan beri görülmedi.
  • Okuldan beri hiç susmadı.
  • Yıllardan beri bu köyde yaşamaktalar.
  • Kar, sabahtan beri yağıyor.

&#;beri&#; kelimesi ad, sıfat, zarf da olabilir. Bu durumda edat değildir.

  • Beride bir adam duruyor. (isim)
  • Beri taraf oldukça dikenli. (sıfat)
  • Biraz beri gel. (zarf)

&#;yalnız&#; edatı:

İsim, sıfat, zarf ve bağlaç olarak kullanılabilen bu kelime &#;sadece, bir tek&#; anlamına gelmek şartıyla edat olarak da kullanılabilir. Bu yönüyle diğer kelime türlerinden ayırt edilebilir.

  • Bir ömür boyu yalnız yaşadı. (tek başına, zarf)
  • Biz bu dünyada hep yalnızız. (tek başına, isim)
  • Parkta oturan yalnız adam onun babasıydı. (tek, sıfat)
  • Meyveler güzel, yalnız biraz renksiz. (ama, bağlaç)
  • Cebinde yalnız yol parası vardı. (sadece, edat)
  • Beni yalnız sen anlarsın. (sadece, bir tek)

&#;ancak&#; edatı:

&#;yalnız, sadece, özgülük, sınırlandırma, olsa olsa&#; anlamları katar.

  • Seni ancak ebediyyetler eder istiab (sadece)
  • Onu ancak para ilgilendirir. (sadece, bir tek)
  • Bu işten ancak Hasan Usta anlar. (sadece)
  • Bu kömür ancak üç ay yeter. (en fazla, olsa olsa)
  • Sabah çıktılarsa akşama ancak gelirler. (belki, ihtimal)

&#;değil&#; edatı:

İsim cümlelerinin yüklemini olumsuzlaştırır.

Olumsuz eylem cümlelerini olumlu; olumluları da olumsuz yapar:

  • Bu haberi duymamış değiliz. duymuşuz
  • Bu haberi duymuş değiliz. duymamışız

&#;mi&#; edatı:

  • Soru edatıdır.
  • Farklı anlam ilgileri kurar.
  • Ek alabilir.

Örnekler:

  • Babanız İstanbul&#;dan döndü ? (soru)
  • Onu gördüm  sinirleniyorum. (zaman)
  • Sıcak  sıcak bir havaydı. (pekiştirme)
  • Çalıştın  her şeyi başarırsın. (koşul)

EDAT İLE BAĞLACIN KARIŞTIRILMAMASI

1. Edatlar cümlenin bir öğesi olurken, bağlaçlar bir öğe özelliği göstermez. (Öğe içinde yer alabilirler).

  • Sabaha karşı eve gelmişlerdi. (Edat-Zarf Tümleci)
  • Kitapları ve defterleri çantasına koydu. (Nesne) (&#;Ve&#; bağlacı nesneleri birbirine bağlamıştır.)

2. &#;İle, yalnız, ancak&#; gibi kelimeler hem edat hem bağlaç görevinde kullanılabilir.

Cümle içindeki anlamı bu nedenle önemlidir. Ayrıca şu pratik yolla bu kelimelerin edat mı, bağlaç mı olduğunu anlayabiliriz:

&#;İle&#; yerine &#;ve&#; getirilebiliyorsa; &#;ile&#; bağlaçtır.

  • Defter ile kalemi çantaya koydum. (bağlaç)
  • Arkadaşları ile konuşmuyordu. (edat)

(Birincisinde &#;ve&#; gelebildiği için bağlaç; ikincisinde &#;ve&#; kullanılamadığı için edattır.)

&#;Yalnız, ancak&#; kelimeleri yerine &#;ama&#; bağlacı getirilebiliyorsa, bu kelimeler bağlaçtır. &#;Sadece&#; kelimesi getirilebilirse bu kelimeler edat olur.

  • Almak isterim ancak param kalmadı. (bağlaç)
  • Bu işi ancak sen yapabilirsin. (edat)

3. Edatlar cümleden atılamaz. Cümle anlamsızlaşır. Bağlaçlar cümleden çıkartılınca cümlenin anlamı daralsa da cümle anlamsızlaşmaz.

  • Senin gibisini görmedim. / Senin görmedim.

(Cümle anlamsızlaştı. Bu nedenle &#;gibi&#; edattır.)

  • Koştum ama yetişemedim. / Koştum yetişemedim.

(Cümle anlamını pek kaybetmedi. Bu nedenle &#;ama&#; bağlaçtır.)

DİKKAT! Bu özellik her zaman için geçerli olmayabilir&#;

SÖZCÜK TÜRLERİ:

Fiilimsiler
a) İsim-fiiller (Ad-Eylem)
b) Sıfat-Fiiller (Ortaç)
c) Zarf-Fiiller (Bağ-Fiil, Ulaç)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır