göğsümüzün ortası neden ağrır / Çocuklarda ve Ergenlerde Göğüs Ağrısı Önemli Bir Bulgu mudur? | Türk Kalp Vakfı

Göğsümüzün Ortası Neden Ağrır

göğsümüzün ortası neden ağrır

G&#;ğs&#;n Tam Ortasında Ağrı Neden Olur? Hafif Ağrıya Ne İyi Gelir?

Göğsün tam ortasında oluşan ağrılarla ilgili birçok nedenden söz edilebilir. Bazı akciğer hastalıkları, kalp rahatsızlıkları, eklem iltihaplanmaları ve kas gerginlikleri bu nedenlerden bazılarıdır. Bazen reflü ve hazımsızlık problemleri de göğsün üst kısmına baskı yaparak orta alanda ağrı şikayetine sebebiyet verebilir.

Göğsün Tam Ortasında Ağrı Neden Olur?

Göğüs bölgesinde oluşan ağrılar genellikle ’lük dilimle kalp problemleri kaynaklıdır. Bazı ağrılar olası bir kalp krizi riskinin belirtisi olabildiği gibi, damar tıkanıklığı, aort diseksiyonu, miyokardit, perikardit gibi rahatsızlıklarda da göğüs ortasında ağrı meydana gelebilir.

Ağrının akciğerden kaynaklanması halinde atardamarlarda tıkanma, akciğer zarı iltihabı, bronşit, pulmoner hipertansiyon, pnömotaraks gibi rahatsızlıklardan söz edilebilir. Hastanın mide problemleriyle karşılaşması da göğsün ortasına ağrı ve baskı problemi doğurur. Özellikle reflü ve yemek borusu problemlerinde bu tip bir ağrı görülebilir.

Göğsün ortasında oluşan ağrının bazen psikolojik kaynaklı olduğu da bilinmektedir. Panik-atak, duygu durum bozukluğu, taşikardi gibi durumlarda da hastanın nefesinin daraldığını hissetmesi, göğsünün ortasında bir baskı hissi oluşması normal bir sonuçtur. Bu tür şikayetler genellikle mevcut bir kalp problemi bulunmaması durumunda terapiye yönelik seanslarla çözülmeye çalışılmaktadır.

Göğüs ortası ağrısının tetiklenme noktasının tespitinde erken süreçte muayeneden geçmek büyük önem taşır. Bu tip ağrılarda hastanın yaşam öyküsü, kilosu, yaşı ve olası bir rahatsızlığa ailesel yatkınlığı gibi etmenlere dikkat edilir.

Hafif Ağrıya Ne İyi Gelir?

Göğüs ortası ağrısında öncelikli olarak doktora başvurulmalıdır. Ağrının neden olduğunu tespit etmek şiddetinin artması riskini ekarte edebilmek adına önem arz etmektedir. Hafif tipli seyreden göğüs ağrılarında bitkisel kürler etkili olabilmektedir. Üşütme ve soğuk algınlık durumlarında balla yapılan karışımlar, viks gibi göğüs ağrısını dindirecek ürünlerin kullanımı etkili olabilmektedir. Ancak ağrı hafif dahi olsa etkili bir tedavi ve risk unsurlarını azaltma adına doktor muayenesi önerilmektedir. Özellikle ağrının artması ve kalp krizi riski oluşturması durumunda doğru zamanda müdahale için şikayetin seyri mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Çocuklarda ve Ergenlerde Göğüs Ağrısı Önemli Bir Bulgu mudur?

Çocuklada ve Ergenlerde Göğüs Ağrısı Önemli Bir Bulgu mudur? - Türk Kalp Vakfı

Erişkinlerde göğüs ağrısı çoğu zaman kalbe ait nedenlerle ortaya çıkarken, çocuklarda ve ergenlerde görülen göğüs ağrılarının nedeni çoğu zaman kalp dışıdır. İster çocuk, ister erişkin olsun göğüs ağrısı bireyleri ve ebeveynleri her zaman korkutur. Bu durumda hemen ani ölüm olasılığı düşünülür. Bu nedenle de ciddi bir semptomdur ve hemen doktora başvurmayı gerektirir.

Çocukluk yaş grubunda göğüs ağrısı en sık yaşlarda görülür. Daha erken yaşlarda görülen göğüs ağrıları genellikle organik nedenlere bağlıdır. Çocuklarda göğüs ağrılarının nedenleri kalbe bağlı ve kalp dışı olmak üzere iki grupta incelenir.

Kalp dışı nedenlerle gelişen göğüs ağrılarında kardiyak bulgu olmaksızın ağrının yanı sıra neden olan sisteme ilişkin bulgular saptanır.

Kalp dışı nedenler arasında ilk sırada idiyopatik göğüs ağrıları yer alır. Fizik muayenede hiçbir patoloji yoktur. Ağrı birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilir. Ağrı keskin karakterde olup bıçak saplar gibidir. Kısa süre devam eder, egzersizle ilişkisi yoktur. Ataklar şeklinde görülür. Basit ağrı kesiciler kullanılır.

Kas ve iskeletsistemine ilişkin nedenlerle de çocuklarda sıklıkla göğüs ağrısı ortaya çıkar. Bu ağrılar egzersiz sonrası ya da yük kaldırma sonrası gelişir. Bazı pozisyonlarla, aktivite ve derin nefes alma ile artar.  Ağrı göğsün tek tarafında ve bastırmakla artıyor ve nefes almakta güçlük oluyorsa kaburga iltihabı düşünülmelidir. “Kayan Kaburga Sendromu” olarak bilinen kaburga  anomalileri de çocuklarda göğüs ağrısı nedenidir. “Göğüste yalancı ağrı sendromu” olarak bilinen klnik tabloda da kalp üzerinde şiddetli ağrı hissedilir. Genellikle ağrı istirahat sırasında hissedilir. Birkaç dakika sürer ve derin solunumla artar. Hasta ağrıyı azaltmak için dik pozisyonda oturmayı yeğler.

Reflü, gastrit, beslenme sorunları gibi Gastrointestinal sisteme ilişkin sorunlar göğüs ağrılarına yol açar. Zatürre, plörezi, astım atakları gibi solunum sistemine ait hastalıklar nedeniyle de göğüs ağrıları oluşabilir.

Adolesanlarda yaklaşık % civarında görülen göğüs ağrıları ise psikojeniktir. Kızlarda daha sık görülür. Göğüs ağrısına baş ağrısı ve karın ağrısı eşlik edebilir. Hiperventilasyon sendromu, panik atak ve depresyon da psikojenik göğüs ağrılarına neden olabilir. Bu hastalarda fizik muayene tamamen normaldir.

Kalbe ait nedenler çocuklarda göğüs ağrısının en korkutucu nedeni olmakla birlikte ancak %5 oranında görülür. Kalbe ait nedenler arasında perikardit, miyokardit,koroner arter spazmı, koroner arter anomalileri, hipertrofik kardiyomiyopati, aort darlığı, mitral kapakçökmesi, ritim sorunları, vaskülit, Marfan sendromu gibi bazı kollagen doku hastalıkları, vb sayılabilir. Bu çocuklarda göğüs ağrısının yeri tam tarif edilemiyorsa, ezici tarzda olduğu bildiriliyorsa, özellikle egzersizle ortaya çıkıyorsa, ağrı göğsün sol tarafına ve kola doğru yayılıyorsa, hastada fenalık ve bayılma hissi, çarpıntı ve solunum sıkıntısı, terleme, solukluk gibi şikayetler de varsa kalbe ait nedenler düşünülmelidir. Özellikle çocukta bilinen bir kalp hastalığı veya kalp ameliyatı öyküsü ve/veya ailede koroner kalp hastalığı ve buna bağlı 40 yaştan önce ölüm öyküsü varlığı araştırılmalıdır.

Göğüs ağrısı yakınması olan çocuk mutlaka doktora götürülüp fizik muayenesi yaptırılmalıdır. Organik bir hastalığı düşündürmeyen hastalarda ayrıntılı tetkik yapılmasına gerek yoktur. Hastanın ve ailesinin kuşkularının giderilmesi tedavinin esasını oluşturur. Ağrının tekrarlayabileceği konusunda aileye bilgi verilmeli, bu nedenle hasta izlenmelidir.

Çocuk doktoru gerekli görürse hastayı çocuk kardiyoloğuna gönderir. Çocuk kardiyoloğu tarafından ayrıntılı bir kardiyolojik muayene yapıldıktan sonra öncelikle elektrokardiyografisi çekilir. Lüzum görülürse ekokardiyografi yapılır. Duruma göre efor testi, ritim holter ve bazı kan testleri yapılarak göğüs ağrısına yol açan gerçek kardiyak neden saptanmaya çalışılır. Neden saptandıktan sonra da acilen nedene yönelik tedavi uygulanır.

Çocuklarda göğüs ağrısı nadiren kardiyak nedene bağlı olarak ortaya çıksa da her vaka mutlaka ciddiye alınmalı ve gerçek tanı için hemen doktora götürülmelidir.

Kalp hastalıkları gelişmiş tetkik ve tedavi yöntemlerine rağmen halen ölüm nedenleri arasında ilk sırayı almaya devam etmektedir . Bunu değiştirebilmek için tıp dünyasının  olanca gücüyle gelişmeye, ilerlemeye çalıştığını da belirtmekte fayda görüyorum. Kendi deneyimlerime dayanarak  bu durumun açıklanmasında genetik yapı, ailesel ve çevresel faktörleri gibi elimizde olmayan sebeplerin yanı sıra ,kalp hastalıklarından kaynaklanan yakınmaların başka nedenlere dayandırılarak görmezlikten gelinmesi , ihmal edilmesi , sonraya ertelenmesi , sosyal sebeplerin bazen sağlıkla ilgili sorunlarımızın önüne geçmesi de önemli bir yer tutmaktadır.

Göğüs  ağrılarını ve diğer belirtileri dikkate almalıyız!. Kalp krizi riski taşıdığını unutmamalıyız.

Vücudumuza gerekli oksijen ve besin maddelerini sağlayan kalbimiz, çeşitli nedenlerle bu görevini yerine getiremediğinde, bizzat kendinde veya diğer organlarda birtakım bozukluklara sebep olur .Bunlar da hastalık belirtileri olarak, hastaların şikayetlerini oluşturur.

Genel olarak hastalarda görünen kalp hastalıkları belirtileri nelerdir :

    Ağrı (göğüs , kol , alt çene)

    Nefes darlığı (nefes darlığı nedeniyle sırt üstü yatamama, )

    Yorgunluk ve halsizlik

    Çarpıntı

    Bacaklarda ve karında şişme(ödem ve asit)

    Öksürük

    Bayılma(senkop)

    Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

    Baş ve ense ağrıları

    Morarma, olarak sıralanabilir.

Ağrı

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir dediğimizde, en önemli ve en sık rastlanan belirtilerinden biridir. Koroner arter hastalığı(yani kalbi besleyen damarların daralması veya tıkanması) nedeniyle yeterince oksijen alamayan kalp kası, bunu ağrı ile gömonash.pw, göğüste hissedilen ağrıların hepsi kalp kaynaklı olmayabilir. Kas, kaburga, omurga, yemek borusuna ait ağrılar da göğüste hissedilebilir.

Ağrı yorulunca veya heyecanlanınca oluyor, dinlenince geçiyorsa koroner damarlarla ilgili olma ihtimali çok fazladır. Aort stenozu, hipertrofik obstruktif kardiyomiyopati, ciddi hipertansiyon, aort yetersizliği, ciddi anemi, hipoksi gibi nedenler göğüste iskemik(yani kanın az gelmesi) kökenli ağrılara neden monash.pw disseksiyonu(ana damarın yırtılması), perikardit(kalp zarı iltihabı), mitral kapak prolapsusu da iskemik kökenli olmayan ağrılara yol açar.

Özofagus spazmı, özofajial reflü, özofagus yırtılması, peptik ulkus ta gastroentestinal kökenli göğüs ağrılarına yol açar. Anksiyete, depresyon, kardiyak psikoz, kişisel çıkar amaçlı psikojenik nedenlerle de oluşan göğüs ağrıları vardır. Toraks çıkış sendromu, servikal-torasik omurda dejeneratif eklem hastalığı, kostokondrit, herpes zoster(zona), göğüs duvarı ağrı ve hassasiyeti gibi nörojenik, kas-iskelet sistemine bağlı sebepler de göğüs ağrılarını oluşturabilir.

Akciğer kaynaklı, akciğer enfarktüsü ile beraber olan veya olmayan akciğer embolisi, pnömotoraks, plevrayı da(akciğer zarını) kapsayan pnömoni(zatürree) de göğüs ağrısına neden olur. Plörezi(akciğer zarının iltihabı, su toplaması) daha ziyade yan ağrısıyla kendini gösterir.

Angina pektoris dediğimiz, koroner damarların daralması veya tıkanması sonucu oluşan göğüs ağrısı, sıklıkla ağır bir yemekten sonra veya heyecanlı, sinirli, üzüntülü bir durumdayken, bazen de yorucu bir iş, yürüyüşle meydana gelir.

Angina pektoris, genellikle yavaş yavaş artar ve yayılır. Batıcı veya saplanıcı tarzda, ani olarak maksimum şiddette oluşan ağrılar, genellikle kalple ilgisi olmayan, kas-iskelet veya sinir kökenli ağrılardır.

Anginal ağrı, genellikle retrosternal(iman tahtasının arkasında) veya orta hattın hafif solunda, sternumun altında hissedilir. Nadir olarak sol meme altında olabilir.

Miyokard iskemisi ağrısı, her iki taraftan göğüse ve kollara(daha çok sol kol), boyuna ve alt çeneye yayılma eğilimindedir. Bazen arkaya ve enseye doğru da yayılabilir.

Perikardit, yani kalp zarı iltihabı durumunda oluşan ağrı süreklidir. Nefes alıp vermekle, göğüs hareketleriyle artar. Sırt üstü yatınca artar, öne doğru eğilince hafifler. Genellikle ateş, nefes darlığı, çarpıntıyla birlikte görülür.

Akciğer zarı hastalıklarında(plörezi) da benzer tipte ağrı vardır.

Ana atar damar yırtılmasında(aort disseksiyonu) çok şiddetli bir ağrı duyulur. Hasta damar yırtılmasını, yırtılma şeklindeki ağrıyı net olarak hissedebilir. Ağrıyla birlikte hastada terleme, morarma, tansiyon düşmesi, fenalık hissi, baygınlık olur; kol ve bacaklar morarır.

Ana akciğer damarı ve dallarının pıhtıyla tıkanmasında göğsün ortasında şiddetli bir ağrı olur. Aynı zamanda öksürük, kanlı balgam, çarpıntı ve morarma vardır.

Nefes darlığı

Nefes darlığı, kişinin zorlu ve yorucu, güçlükle nefes alıp vermesi demektir. Birçok nedeni vardır.

Kronik nefes darlığı, kalp yetersizliği, kronik akciğer hastalığı veya fiziksel kondisyon eksikliğine bağlı olarak(yaşlılar, şişmanlar veya daha çok oturarak iş yapan kişiler) gelişebilir.

Nefes darlığının ani artışı akciğerden çok kalp hastalığını düşündürür. Diğer yandan, hem akciğer, hem de kalp hastalığı olanlarda nefes darlığına hangisinin daha çok sebep olduğunu ayırt etmek oldukça güçleşebilir.

Yatar pozisyondayken gelişen nefes darlığı daha çok sol kalp yetersizliği veya mitral kapak hastalığı olan kişilerde görülür. Beraberinde öksürük de vardır.

Gece yattıktan saat sonra gelişen nefes darlığı, genellikle kalkıp oturularak düzelir. Ataklar hafif olabildiği gibi, hırıltılı solunum, öksürük, şiddetli nefes darlığı ve beraberinde panikle de görülebilir. Bazen akciğer ödemine kadar gidebilir. Sol kalp yetersizliği olan kişilerde, gece yatınca merkezi kan hacminin artmasına bağlı olarak gelişir. Bacaklarda göllenmiş olan kan da gece merkezi kan sistemine eklenince, zaten sınırda çalışan kalp, yetersizliğe girer.

Eforla veya istirahatte gelen kuru, gıcık şeklindeki öksürük, kalp yetersizliğine bağlı akciğer ödemiyle ilgili olabilir. Nefes darlığı genel olarak bulunsa da, öksürük şikayeti daha ön plana geçebilir.

Akut akciğer ödemine bağlı olan öksürükte pembe, köpüklü balgam görülürken; kronik bronşitin balgamı genellikle beyaz ve sümüksüdür.

Nefes darlığıyla birlikte duyulan düdük sesi(wheezing) akciğer veya kalp hastalıklarına bağlı monash.pw darlığı, kalp hastalıklarında olduğu gibi, çok çeşitli solunum sistemi hastalıklarında, kansızlıklarda, sinir sistemi hastalıklarında da görülebilir.

Yorgunluk ve Halsizlik

Pek çok nedene bağlı olarak gelişebilir. En sık anksiyete ve depresyona bağlı olarak görülür.

Anemi, hipertiroidi ve diğer kronik hastalıklar yorgunluk ve halsizliğe neden olabilir.

Kalp yetersizliği olan hastalarda, verilen idrar sökücü ilaçlar ve kalp yetersizliğinin giderek artması, halsizlik ve yorgunluğa neden olur.

Koroner arterlerinde yaygın daralmalar olan hastalarda da, yaygın kalp kası iskemisine bağlı olarak eforla ciddi yorgunluk hissi olur.

Çarpıntı

Kalp atımları normalden daha hızlıysa veya rahatsızlık verici bir şekilde hissediliyorsa, çarpıntı hissi oluşur. Çarpıntı, sıklıkla hiçbir ciddi kalp hastalığı olmadan gelişen selim bir belirtidir; fakat bazen yaşamı tehdit edici bir durum da gösterebilir.

Bazen basit ekstrasistoller(erken atımlar) göğüste "uçuşma" veya "gümleme" hissi verebilir.

Bazen çarpıntılar krizler halinde gelir. Krizler kendiliğinden geçebildiği gibi, çok uzun sürebilir ve tedavi gerektirebilir. Çarpıntı hisseden kişi veya yakını o sırada nabzı sayabilir, düzenli olup olmadığına dikkat edebilirse, tanı koymaya çok yardımcı olur.

Nabzı el bileğinin iç kısmında, baş parmak hizasında kolayca bulabiliriz.

Bazen, çarpıntıya bağlı fenalık hissi, baygınlık olabilir. Bazen de, altta yatan ciddi bir kalp hastalığı varlığında gelişen ciddi bir ventrikül taşikardisi, genel durumu bozmayabilir.

Bacaklarda ve karında şişme (ödem ve asit)

Bacaklarda şişme(ödem), sağ veya sol kalp yetersizliğinin sık görülen bir bulgusudur.

Kalp kökenli ödem, nadiren yüz ve kolları tutar. Yatan hastalarda, kuyruk sokumu üstünde ödem görülür.

By-pass ameliyatı sonrası, damar alınan bacakta ödem oluşabilir.

Bazı ilaçları alanlarda da(kalsiyum antagonisti) ayak ve ayak bileği ödemi görülebilir.

Varis, şişmanlık, sıkı korse, böbrek yetersizliği ve hipoproteinemik siroz gibi hastalıklarda da bacaklarda şişme, ödem oluşur.

Karın çevresinin genişlemesi, karın şişmesi, asit dediğimiz karın içi sıvı gelişimiyle ilgilidir.

Konjestif kalp yetersizliğine bağlı ciddi ödemi olan hastalarda da asit gelişir.

Konstriktif perikarditte(kalp zarının sertleşip, kalbi sıkıştırması durumu) asit oldukça sıktır.

Siroz, böbrek hastalıkları, tümör gibi nedenlerle de asit gelişebilir.

Öksürük

Kalp hastalıklarında görülen öksürük, yorulmakla ilişkili ve kesik kesiktir. Hırıltılı solunum, çarpıntı ve nefes darlığı da birlikte olabilir. Öksürük kuru veya balgamla olabilir. Balgam köpük şeklinde ve pembe ise, akut akciğer ödemini düşündürür.

Geceleri uykudan uyandıran ve kalkıp oturmakla geçen öksürük, kalp yetersizliği belirtisidir.

Bazı ilaçların sebep olduğu(ACE inhibitörleri) kuru öksürük te mevcuttur.

Akciğer hastalıklarının hemen tümünde öksürük vardır. Bunlarda balgam beyaz, sarı, yeşil, sümüksüdür. Akciğere pıhtı attığı durumlarda göğüs ağrısı, öksürük, kanlı balgam birliktedir.

Bayılma(Senkop)

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir sorusunun önemli karşılığından biri de, Kardiyak senkop(bayılma), kalp debisindeki(atım hacmi) ani düşüşe bağlı olarak gelişen yetersiz beyin kan akımına bağlı geçici şuur kaybı olarak tanımlanır. Presenkop ise, hastanın fenalık hissi ve zayıflık hissedip, postürünün bozulma noktasına gelmesine rağmen, şuurunu kaybetmemesiyle karakterize edilir.

Atak sırasında yaralanma, ani bayılıp düşme ile olan daha ciddi bir durumu gösterir. Kardiyak ritm bozukluğuyla gelişen senkopta, kısa süreli kasılma gözlenebilir.

Kardiyojenik şokta hasta idrar kaçırabilir; ritm düzelince şuur ani olarak açılır. Nörolojik olanda, uykulu hal devam eder.

Sık görülen tipteki bayılma(vazovagal senkop); fazla vagal uyarıdan kaynaklanan nabız ve tansiyon düşmesi nedeniyle gelişir. Çoğunlukla, sıcak bir odada, ağır bir yemek gibi uyarıcı faktörler vardır. Bulantı, terleme, esneme, bazen görme ve duyma bozukluğu gibi ön belirtiler olur. Atak sonrasında hasta soluk, terli olabilir ve kalp hızı yavaştır. Herhangi bir gastroentestinal bulgu eşliğinde gelişen baygınlık genellikle vazovagaldir.

Boyundaki karotis sinüsünün aşırı hassasiyeti nabzı yavaşlatıp baygınlığa yol açabilir. Traş sırasında, sıkı kravat takıldığında, baş aşırı çevrildiğinde gelişebilir. Sık rastlanan bir durum değildir.

Genellikle altta yatan akciğer hastalığına bağlı öksürük nöbetleri senkopa yol açabilir.

Çok hızlı veya yavaş aritmiler hafif baş dönmesinden baygınlığa kadar şuur değişikliği yapabilir. Geçici tam kalp bloğu, kalp duraklaması, ventrikül taşikardisi, baygınlığa yol açabilir. Ön belirti olmadan ani şuur kaybı olur ve ritm düzelince kişi hemen normale döner.

Aort stenozu veya hipertrofik kardiyomiyopatisi olanlarda, eforla gelen şuur kaybı olabilir.

Kalp boşluğu içindeki tümör veya pıhtı tarafından kalp kapağının geçici tıkanması, hastanın pozisyonuna bağlı olarak senkopa neden olabilen nadir bir durumdur.

Çoğu normal hastada hızlı pozisyon değişikliğine bağlı geçici baş dönmesi olabilir. Yaşlılarda daha fazla görülür. Postüral hipotansiyon, hasta uzanmışken ve genelde yatar veya oturur pozisyondan ani kalkışlarda gerçekleşen bayılma veya baş dönmesinin sık nedenlerindendir. Buna da sebep sıklıkla periferik nöropati, otonom fonksiyon bozukluğu, sıvı kaybı veya ilaç yan etkisidir.

Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

Koroner yetersizliğine bağlı angina pektorisi olan pek çok hasta, yakınmalarını hazımsızlık ve yanma ile karıştırır. Aksine, özofajiyel reflüsü veya spazmı olan hastalar da yakınlamalarının angina pektoris olduğunu düşünebilir.

Hıçkırık, enfarktüslü hastalarda nadiren gelişir; kalp cerrahisi sonrası ise sık görülür.

Yutma güçlüğü, sistemik sklerozlu, aortik arkus anomalisi olan veya aşırı geniş sol atriumlu(kulakçıklı) hastalarda gelişebilir.

Baş ve ense ağrıları

Arter basıncının çok yükselmesinde veya çok düşmesinde baş ve ense ağrısına sıklıkla rastlanır. Ani yükselmelerde, baş ağrısıyla birlikte bulantı da olur.

Morarma (siyanoz)

Kanın iyi oksijenlenmediği veya kalp veya büyük damarlar seviyesinde kirli kanın temiz kana karışmasıyla oluşur. Kalp kaynaklı morarmalar santral tipte siyanoza sebep olur, yani mukozalar(örneğin ağız içi) da morarır.

Doğumsal kalp hastalıklarında ve kalp yetersizliklerinde görülür.

Periferik tipteki morarmada, mukus membranlar(örneğin ağız içi) morarmaz. Dolaşım yetersizliği, şok, periferik vazospazmda görülür.

 Hastaneye  ,   doktora geç kalınması ,  tanı ve tedavinin gecikmesine  ve  daha basit ve kolay tedavilerin daha zor ve kompleks hale gelmesine sebep olmaktadır  .

Şekil 1

 

Her hastalıkta olduğu gibi kalp hastalıklarında da erken teşhis ve tedavi büyük önem taşımaktadır . Çevremizde hiç şikayeti olmadığı halde önemli sağlık sorunları ile karşılaşan insanların olduğunu duymuşuzdur . Kalp hastalıklarında bazen ilk şikayetin ölüm olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır .

Kalp hastalıkları denilince koroner damar hastalıkları ilk sırada yer almaktadır. Koroner damar hastalığı, kalpte yer alan ve kalbe bağlı olan atar damarların daralması sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Bunu yanı sıra kalbin işleyişini ve aynı zamanda yapısını etkileyen birçok kalp hastalığı bulunmaktadır. Bu kalp hastalıkları, , kalp ritim bozukluğu, kalp kapağı hastalıkları, doğuştan gelen kalp hastalıkları, kalp yetmezliği, kardiyomiyopatiler , perikard hastalıkları, aort hastalıkları ve aynı zamanda periferik damar hastalıklarıdır.

Bu hastalıkların büyük bir bölümünün noninvazif dediğimiz kolayca yapılan , operasyon veya girişim gerektirmeyen testlerle kolayca tesbit edilebilmesi büyük rahatlık sağlar .EKG, ekokardiyografi ,transözafagial ekokardiyografi , kontrast ekokardiyografi , efor testi , ritm holteri , ambulatuar kan basıncı monitörizasyonu (tansyon holteri) , miyokard perfüzyon sintigrafisi , BT (veya CT) koroner anjiografi gibi noninvazif tanı yöntemleriyle hizmet vermekteyiz .

BT  koroner anjigrafi ile Koroner anjigrafiye en yakın değerlerde damar anatomisini darlıklarını değerlendirebilmekte , ve bunu hastanın koluna veya kasığına herhangi bir girişim yapmadan gerçekleştirilebilmektedir. Daha güzel günleri birlikte yaşayabilmek umuduyla sağlıklı günler dilerim

 

Halk arasında sanal anjigrafi olarak da geçen BT (CT) koroner anjiografi

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır