Halk arasında kuşak hastalığı veya gece yanığı olarak da bilinen Herpes zoster, genel adıyla zona, varisella zoster virüsünün sebep olduğu ve daha önce su çiçeği geçirmiş kişilerde görülen, vücudun tek tarafında deride su toplamış ağrılı kabartılarla seyreden bir hastalıktır. Zona hastalığı neden olur? Zona hastalığı hangi bölgelerde çıkar? Zona hastalığı tehlikeli midir?
Su Çiçeği (Varisella) sonrası varisella zoster virüsü vücut sinir hücrelerine yerleşip hiçbir belirti vermeksizin yıllarca inaktif kalabilir. Bağışıklık sistemindeki zayıflık veya bozuklukla yerleştiği hücrelerden ayrılıp aksonlar boyunca ilerleyerek sinir bölgesindeki deride viral enfeksiyona yol açabilir. Kabartılar genellikle 2-4 hafta içerisinde iyileşir, fakat sinir ağrıları kalıcı olabilir (postherpetik nevralji). Bir zona hastası başkasına (genellikle çocuklara) su çiçeği bulaştırabilir, fakat zona bulaştıramaz. Çünkü zona vücut içine yerleşmiş virüs kaynaklıdır, havadan bulaşan virüsle kişilere bulaşmaz.
Zona hastalığı, ağrılı kızarıklıklar şeklinde görülen, viral kaynaklı bulaşıcı bir sinir enfeksiyonudur. Zona hastalığı vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir, ancak birçok vakada gövdenin sol veya sağ tarafını saran tekli bir kabarcık şeridi olarak görünür. Zona hastalığı, suçiçeği hastalığına neden olan Varicella zoster virüsünden kaynaklanır. Normal şartlarda birey suçiçeği geçirdikten sonra, Varicella zoster virüsü bireyin omuriliği ve beyninin yakınındaki sinir dokusunda inaktif olarak varlığını sürdürmeye devam eder. Aradan yıllar geçtikten sonra virüs tekrar aktif hale geçebilir ve zona hastalığının belirtilerinin görülmesine neden olabilir. Zona hayatı tehdit eden bir tıbbi durum olmasa da, birey için çok acı verici bir deneyim olabilir. Önceden olunan aşı, bireylerde zona görülmesi riskini azaltmaya yardımcı olurken, benzeri şekilde erken tedavi hem zona enfeksiyonunun süresini kısaltmaya hem de bir takım komplikasyonların gelişmesi olasılığını azaltmaya yardımcı olabilir.
Çocukken vücuda alınan su çiçeği virüsü (Variselle Zoster), yıllar içerisinde uykuya yatar. Uzun süre inaktif şekilde yaşayan bu virüs ağır grip, idrar yolları enfeksiyonları, AIDS ya da kanser gibi bağışıklık sistemini zayıflatan herhangi bir hastalık durumunda, genellikle de 50 yaşın üzerindeki kişilerde yeniden aktif hale gelerek, zona hastalığına neden olmaktadır. Halk arasında gece yanığı olarak da bilinen zona hastalığının oluşmasındaki en önemli faktör yaşlanmadır. Zona olan vakaların yüzde 70’i 50 yaş üzerindeki kişilerden oluşur. 80 yaşına gelen bir kişinin zona olma ihtimali yüzde 50 oranındadır. Yani 80 yaşın üzerindeki her iki kişiden biri zona olmaktadır.
Vücut Direncini Azaltan Nedenler:
* Stres (Yoğun Stres)
* Üzüntü
* Uykusuzluk
* Yorgunluk
* Beslenme bozukluğu ya da uzun ve sağlıksız diyetler
* Kanser ilaçları
* Işın tedavileri
* Kaza ve zehirlenme sonrası
* AIDS
* Halsizlik
* Yorgunluk
* Ateş
* Şiddetli ağrı ve yanma
* Deride renk kaybı ve çöküntü, kızarıklık, kabarcıklar
* Baş ağrısı
* Derinin kabuklanıp dökülmesi
Birçok vakada zona belirtileri ve semptomları bireyin vücudunun tek bir tarafının yalnızca küçük bir bölümünü etkiler.
Zona hastalığı sürecinde gözlemlenebilecek çeşitli belirti ve semptomlar arasında öncelikli olarak ağrı, yanma, uyuşma veya karıncalanma, ağrıdan birkaç gün sonra başlayan kırmızı bir döküntü, dokunmaya karşı hassasiyet, kaşıntı ile kolay patlayan ve kabuk bağlayan içi sıvı dolu kabarcıklar bulunmaktadır.
Daha nadir olarak bazı vakalarda bunlara ek olarak ateş, baş ağrısı, ışığa duyarlılık ve yorgunluk gibi belirti ve semptomlar da gözlemlenebilir.
Ağrı genellikle zona hastalığının ilk belirtisidir. Bazı vakalarda bu ağrı birey için oldukça yoğun olabilir. Bazı vakalarda ağrının vücutta hissedildiği konuma bağlı olarak, kalbi, akciğerleri veya böbrekleri etkileyen başka herhangi bir sorunun belirtisi ile karıştırılması mümkündür. Daha nadir bazı vakalarda bireyler zona ağrısını hiç döküntü geliştirmeden yaşayabilirler.
İkinci en yaygın zona belirtisi olan Zona döküntüsü, en yaygın olarak, gövdenin sağ veya sol tarafını saran bir kabarcık şeridi olarak gelişir. Zona döküntüleri bazı vakalarda tek bir göz çevresinde ya da boynun veya yüzün bir tarafında meydana gelebilir.
Zona şüphesi taşıyan bireylerin, erken tedavi avantajlarından faydalanmak için bir an önce doktora başvurması gereklidir. Bununla birlikte göz yakınında ağrı hisseden ve kızarıklık gözlemleyen bireylerin acil tıbbi yardıma başvurması gerekir.
Göz yakınında etkisi görülen zona, eğer tedavi edilmezse kalıcı göz hasarına neden olabilir. Benzer şekilde 60 yaş üstü bireyler, kanser, ilaçlar veya diyabet gibi çeşitli kronik hastalıklar nedeniyle kendisinin ya da yakınlarının bağışıklık sistemi zayıflamış bireyler komplikasyon riskinin önemli ölçüde yükselmesi nedeniyle bir an önce doktora başvurmalıdır. Kızarıklıkların ve ağrının yaygın olduğu bireylerin de bir an önce doktora başvurması tavsiye edilir.
Zona hastalığının tanısı genellikle muayene ile konulmaktadır. Muayene ile tanı konulamayan çok nadir vakalarda ise laboratuvar testi uygulanır. Tzank testi denilen bu yöntemde, lezyondan bir kazıntı örneği alınıp, özel boyama yöntemlerinden sonra mikroskop altında incelenir. Döküntü olmadan sadece ağrı, zona hastalığının tanısı için yeterli değildir. Çünkü hastalığın bu ilk evresindeki ağrılar, başka sebeplerle oluşan ağrılarla karıştırılabilir. Tanının konulması için mutlaka deri döküntüsünün başlaması gerekmektedir.
Normal şartlar altında zona hastalığının tedavisi yoktur. Ancak doktor tarafından reçete edilebilecek birtakım antiviral ilaçlar ile tedavi sürecine erken başlamak iyileşmeyi hızlandırabilir ve bireyin komplikasyon geliştirmesi riskini azaltabilir. Ayrıca, hekiminiz ağrınızı azaltmak ve semptomların şiddetini azaltmak için ağrı kesici hap ve / veya kremler reçete edebilir.
Genellikle zona tedavisi sürecinde alkolden kaçınmak gereklidir. Alkol, belirli ilaçların etkinliğini azaltmanın yanı sıra özellikle yaşlı yetişkinlerde baş dönmesi gibi yan etki gelişmesi riskini artırabilir.
cilt bakımıCilt HastalığıCilt HastalıklarıZona Hastalığı
Zona Hastalığı, suçiçeğine neden olan aynı virüs “varicella zoster" olarak isimlendirilen virüsünün neden olduğu bir hastalıktır. Suçiçeği geçirdikten sonra, virüs omuriliğin yakınındaki sinir dokusunda inaktif olarak kalır. Yıllar sonra virüs zona olarak yeniden aktive olabilir.
Hayatı tehdit eden bir durum olmasa da zona hastalığı çok ağrılı ve döküntülü bir hastalıktır. Zona vücudunuzun herhangi bir yerinde görülebilir. Ancak çoğunlukla gövdenin sol veya sağ tarafını saran tek bir şerit şeklinde görünür. Bu hastalığın erken tedavi edilmesi komplikasyon olasılığını azaltmaya yardımcı olur.
Zona, suçiçeğine neden olan “varicella zoster" virüsünden kaynaklanır. Su çiçeği geçiren herkeste zona geliştirebilir. Suçiçeği iyileştikten sonra, virüs sinir sistemi içinde yıllarca uykuda kalabilir. Bu virüs çeşitli nedenlerle yeniden aktive olabilir ve cilde giden sinirler boyunca ilerleyerek zona hastalığını oluşturabilir.
Ancak suçiçeği geçiren herkes zona geliştirmemektedir.
Zona oluşumunun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak yaşlandıkça enfeksiyonlara karşı bağışıklığın azalmasından kaynaklandığından şüphelenilmektedir. Zona, yaşlı yetişkinlerde ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde daha yaygın görülür.
Varisella-zoster, uçuklara ve genital herpes'e de neden olan virüsleri içine alan, herpes virüsü olarak adlandırılan bir virüs grubunun üyesidir. Bu nedenle zona hastalığı herpes zoster olarak da bilinir. Ancak suçiçeği ve zona hastalığına neden olan virüs genital herpesten sorumlu olan virüsle aynı değildir.
Zona belirtileri şunları içerebilir:
Genellikle zona hastalığının ortaya çıkan ilk belirtisi ağrıdır. Ağrı bazıları için şiddetli olabilir. Ağrının bulunduğu vücut bölgesine bağlı olarak, bazen kalbi, akciğerleri veya böbrekleri etkileyen bir sorunlar ile karıştırılabilir. Bazı insanlarda hiç döküntü görülmeden zona ağrısı yaşarlar.
Zona hastalığına bağlı oluşan döküntü, gövdenin sol veya sağ tarafını saran bir kabarcık şeridi olarak görülür. Bazen zona döküntüleri göz çevresinde veya boynun veya yüzün bir tarafında da meydana gelir.
Su çiçeği geçirmiş olan herkes zona geliştirebilir. Zona geliştirme riskini artırabilecek faktörler şunları içerir:
Zona kaynaklı komplikasyonlar şunları içerebilir:
Zona olduğundan şüpheleniyorsanız, ancak özellikle aşağıdaki durumlarda derhal bir doktora görünmelisiniz.
Zona hastalığı olan bir kişiden “varicella zoster" virüsüne karşı bağışıklığı olmayan herkese virüs geçirebilir. Bu genellikle zonaya bağlı oluşan döküntünün açık yaralarıyla doğrudan temasla oluşur.
Kişi enfeksiyon kaptıktan sonra suçiçeği geliştirir. Ancak zona olmaz. Su çiçeği, bazı insanlar için tehlikeli olabilir.
Zona kabarcıkları kabuklanıncaya kadar, bulaşıcılık devam eder. Henüz suçiçeği veya suçiçeği aşısı olmayan kişiler, özellikle de bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler, hamile kadınlarla ve yeni doğanlarla fiziksel temastan kaçınılmalıdır.
İki aşı, zona hastalığının önlenmesine yardımcı olabilir. Suçiçeği aşısı ve zona (varicella zoster) aşısı.
Zona hastalığına neden olan varicella zoster virüsü havadan bulaşmaz. Yakınlarınızda zona hastası olan biri öksürse veya hapşırsa veya onunla aynı tabak ve bardağı kullansanız bile bulaşmaz.
Virüsün bulaşmasının tek yolu zona hastası olan birinden sızan kabarcığa doğrudan temas etmenizdir. Bu durumda zona olmazsınız; suçiçeği hastalığına yakalanabilirsiniz.
Zona teşhisi genellikle vücudun bir tarafındaki ağrı geçmişinin yanı sıra, döküntü ve kabarcıklarla birlikte teşhis edilir. Ayrıca laboratuvarda incelemek için bir doku kazıma veya kabarcık kültürü alınabilir.
Antiviral ilaçlarla tedavi, iyileşmeyi hızlandırabilir ve komplikasyon riskinizi azaltabilir. Zona şiddetli ağrıya neden olabilir. Bu nedenle ağrı kesici ilaçlar reçete edebilir.
Tedavi süresince vücut direncini artırıcı takviye vitaminler almak çok önemlidir. Zona genellikle iki ila altı hafta sürer.
Zona hastalarının büyük çoğunluğu hastalığın uzun süren etkilerini yaşamazlar. Ancak hastaların yaklaşık %3’ünde zonaya bağlı nöropati denilen uzun dönemde gerileyen bazı etkiler ortaya çıkabilmektedir.
Çoğu insan sadece bir kez zona olur. Ancak iki veya daha fazla kez zona olmak da mümkündür.
Hamilelik sırasında zona olmasınız alışılmadık bir durum olsa da mümkündür. Akitf bir zona enfeksiyonu geçiren biri ile veya suçiçeğine yakalanmış biri ile temas ederseniz ve aşı olmadı iseniz veya daha önce suçiçeği geçirmedi iseniz suçiçeği hastalığına yakalanabilirsiniz.
Hamilelik sırasında enfeksiyona yakalanırsanız; bebekte anomaliklere neden olabilir. Bu nedenle hamilelikten önce suçiçeği aşısı olmanız gerekmektedir.
Varicella-zoster virüsünün neden olduğu zona, vücudunuzun bir kısmında su dolu kabarcıkların ortaya çıkmasına neden olur. Kabarcıkları ile birlikte aynı zamanda kaşıntılı ve ağrılı bir kırmızı döküntü oluşur.
Kurdeşen genellikle yiyecekler, ilaca veya çevrenizde bulunan herhangi birşeye karşı gösterdiğiniz alerjik bir reaksiyondur.
Zona yetişkinler arasında yaygın görülen bir hastalıktır. 60 yaş üzeri 3 kişiden her bir kişi zona hastalığna yakalanır. Bunu en önemli nedeni ileri yaşlarda bağışıklık sisteminin zayıflamasıdır. İleri yaşlarda bağışıklık sistemine katkıda bulunacak ek beslenme yöntemleri tercih edilebilir.
İleri yaşlarda zona hastalığına yakalanan insanlarda genel olarak daha fazla döküntü ve bakteriyel enfeksiyondan kaynaklanan komplikasyonlar görülür. Ayrıca hem pnömoni hem de beyin iltihabına karşı daha savunmasızdırlar, bu nedenle antiviral tedavi için bir doktor tarafından erken görülmesi önemlidir.
Birçok insan hayatında sadece bir defa zona geçirir. Ağrı ve döküntü 3-5 hafta sürer ve kabarcıklar iz bırakmadan kaybolur. Bunların yanında birkaç komplikasyonda ortaya çıkabilir.
Zona hastalığının en sık görülen komplikasyonu post-herpetik nevraljidir (PHN). Bu evre döküntü gittikten sonra zona ağrılarının uzun süre devam ettiği kısımdır. Ağrıların nedeni cildinizden beyne abartılı ağrı mesajları gönderen hasar görümş sinir liflerinden kaynaklanır. Yaşladıkça post-herpetik nevralji görülme olasılığı ve ağrını şiddeti artar.
Zona ayrıca herpes zoster oftalmikus (HZO) adı verilen bir göz rahatsızlığına da neden olabilir. Herpes zoster oftalmikusda alında ve göz çevresinde küçük kabarcıklar meydana gelebilir.
Genellikle yüzün tek tarafında görülen bu enfeksiyon ağrıya, göz kapağında şismeye ve kızarıklıklara neden olmaktadır. İleri derece olan vakalarda kornea zarar görebilir ve görme kaybına neden olur.
Herpes zoster oftalmikus görülen hastalar neden göz doktoruna görünmelidir.
Zona olarak bilinen herpes zoster hastalığı, su çiçeği hastalığı sonrasında bazı sinir köklerinde uyku durumunda olan varisella zoster virüsünün çeşitli nedenlere bağlı olarak tetiklenmesi ile ortaya çıkan viral bir hastalıktır.
Zonanın oluşumunda altta yatan mekanizma genel olarak kişinin bağışıklık sisteminin fonksiyonlarının olumsuz yönde etkilenmesidir. Bağışıklığı sağlam olan kişilerde zona rahatsızlığı gelişmesi nadir karşılaşılan bir durumdur. Kötü huylu bir seyir izleyebilen bu rahatsızlık birçok farklı belirti ile kendisini gösterebilir.
Varisella Zoster Virüsü’nün etken olduğu, genellikle belirli bir bölgeyle sınırlı veziküler lezyonlar ile seyreden sekonder enfeksiyondur. Bu virüs; çocukluk ve diğer küçük yaş grubu bireylerde ilk karşılaşmada su çiçeği adı verilen bir hastalık tablosunu oluşturur. Su çiçeğinin geçmesi ile virüsler sinir sisteminde yıllar boyu uyku halinde bekleyebilir. Zona, uyku halindeki virüslerin tekrar aktive olması ile oluşan bir hastalıktır. Virüslere bağlı oluşan hastalıklardan biri olan zona, ağrı ve yanma hissine neden olan kırmızı renkli deri döküntüsü ve su kabarcıkları ile karakterizedir.
Oluşan döküntüler genel olarak vücudun bir yarısında oluşma eğilimindedir ve gövde, boyun ve yüz hastalığın belirtilerinin en sık meydana geldiği vücut alanlarıdır. Zona vakaları yaklaşık olarak 2-3 hafta içerisinde gerileme eğilimindedir.
Zona, 50 yaş üzerinde daha sık olmakla birlikte her yaşta görülebilir. 80 yaşın üzerindekilerin yaklaşık yarısı yaşamı boyunca en az bir kez zona geçirmiştir. Su çiçeği aşısı zona sıklığını azaltmamıştır. Hastaların büyük bir bölümünde herhangi bir bağışıklık sorunu bulunmaz. Bununla birlikte bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde daha sık görülür.
Zona, sık olmamakla birlikte tekrarlayabilir. Hastaların yaklaşık %4’ünde ikinci bir atak ortaya çıkar. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde zona nüksleri daha sık görülür.
Zona hastalığı uyku halindeki virüslerin tekrar aktive olması sonucu oluşur. Üzerinde bulunduğu sinirin etkili olduğu cilt bölgesinde bölgesel bir iltihaplanma ve döküntü gelişimine neden olur. Ağrı bu bölgedeki iltihaplanma ile etkilenen sinir hücreleri vasıtası ile hissedilir.
Zona hastalığını tetikleyebilecek birçok faktör mevcuttur:
Zonanın tekrar tekrar oluşmasındaki asıl neden günümüzde henüz tam olarak ortaya konulabilmiş değildir. Özellikle kişinin bağışıklığını etkileyen çeşitli durumlar zonanın tekrar etmesindeki en önemli faktörlerden biri olarak değerlendirilir. Kanser hastalığının tedavi planlaması dahilinde kemoterapi ve radyasyon (ışın) tedavisi alan bireylerde vücut savunması olumsuz yönde etkilenir ve zona hastalığı oluşabilir. HIV virüsüne bağlı oluşan AIDS hastalığına sahip bireyler, organ nakli yapılmış ve reddin engellenmesi için bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanan kişiler ve yüksek dozda kortikosteroid yapıda ilaç kullanan kişiler, bağışıklık sisteminin olumsuz olarak etkilendiği grupta yer alırlar.
Diğer açılardan sağlıklı kişilerde genellikle belirli bir yerle sınırlı, daha az ağrılı olurken, yaşlı hastalarda ve bağışıklık sistemi baskılanmış olan kişilerde hastalık daha şiddetli seyreder.
Zona hastalığı ilk başta ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi şikayetler ile kendisini gösterir. Zonanın çıkacağı bölgede önce kaşınma, batma, bazen ağrı gibi anormal deri duyuları olur. Bu dönemde, kas ağrısı, kalp ağrısı, böbrek ağrısı, apandisit, migren gibi ağrıya yol açabilecek durumlarla karışabilir. Bu belirtileri takiben 3-5 gün içerisinde ağrılı ve ödemli kızarık kabarıklıklar oluşur ve kısa süre sonra grup şeklinde küçük su kabarcıkları gelişir. Bu döküntülerde yanma hissi belirgindir.
Gençlerde sıklıkla toraks bölgesi (gövde üst kısım), yaşlı kadınlarda sakral bölge (kuyruk sokumu), yaşlı erkeklerde ise göz çevresinde etkilenir.
Lezyonlara bazen delici bir karakteri olan ağrının eşlik etmesi tipiktir. Ağrı gençlerde hafiftir, bazen hiç bulunmayabilir. Yaşlılarda ise hemen her zaman ağrı bulunur ve şiddetlidir.
Bağışıklık sistemi normal olan bireylerde tüm lezyonlar 2-4 hafta içinde geriler. Gerileyen lezyonların yerinde genellikle iz kalmaz. Ağrı genellikle döküntü ile birlikte gerileme eğilimindedir. Ancak bazen inatçı ve kronik seyreden postherpetik nevralji dediğimiz ağrı görülebilir. Bu durumda Nöroloji ya da Algoloji uzmanlarının önereceği tedaviler faydalı olabilmektedir.
Postherpetik nevralji gelişimi açısından risk oluşturan faktörleri şöyle sıralayabiliriz:
Zona hastalığı yüz, göz, sırt ve kalça bölgesini etkileyebilir:
Zona genellikle gövde ve sırtın bir bölümünde meydana gelen bir rahatsızlık olmasına rağmen tek taraflı olarak yüzü de tutabilir. Bu olguların önemli bölümünü yaşlı erkekler oluşturur. Özellikle yüz bölgesinde kulağa yakın bölgede oluşan lezyonlar işitme kaybı ve yüz kaslarının etkilenmesi gibi önemli sağlık sorunlarına ilerleyebileceği için dikkatli olunmalıdır.
Göz çevresinde oluşan zona hastalığı, oftalmik herpes zoster olarak isimlendirilir ve bu rahatsızlığa sahip bireylerin yaklaşık olarak %10’unu etkileyen bir durumdur. Göz kapağı, alın ve burnun üst taraflarında oluşan döküntüler sebebiyle gözde batma, ağrı, yanma, ödem ve bulanık görme gibi çeşitli problemler görülebilir. Döküntünün kaybolması sonrasında gözde ağrı hissinin devam etmesi hastalık esnasında göz ile ilgili sinirlerin etkilenmesine bağlıdır. Zaman içerisinde bu ağrı hissinde gerileme meydana gelebilir.
Gözde oluşan zona hastalığına tedavi verilmemesi halinde uzun dönemli görme kaybı ve korneada kalıcı hasar gibi ciddi durumlar meydana gelebilir. Göz ile ilgili belirtilere sahip zona hastalarının bu belirtiler konusunda bilinçli olmaları ve en kısa sürede tıbbi destek almaları önerilir. Tedaviye belirtilerin oluşumunu takiben ilk 72 saat içerisinde başlanması, istenmeyen olumsuz durumların önüne geçmek adına atılabilecek adımların başında gelir.
Yüzün bir yarısında göz ve çevresini içine alan ve saçlı deri tepe bölgesine kadar uzanan döküntü ile birlikte şiddetli ödeme bağlı gözün kapanması oldukça tipiktir. Döküntüye kulak önünde lenf bezi şişliği eşlik edebilir.
Kulak da göz gibi zona hastalığına bağlı olarak tutulabilen bir diğer duyu organıdır. İşitme kaybı, tek kulakta meydana gelen yoğun ağrı, baş dönmesi ve tat kaybı gibi belirtiler kulakta zonaya bağlı olarak ortaya çıkan Ramsay Hunt Sendromu adı verilen bir hastalık tablosunun özellikleri arasında yer alır ve bu durum da acil olarak tedavi gerektirmesi nedeniyle önem arz eder.
Yüz zonası, ortalama 2-4 hafta süren gövde zonasına göre daha uzun sürede geriler.
Ağız bölgesinde ortaya çıkan zona lezyonları oldukça ağrılı olabilir. Bu lezyonlar aynı zamanda kişinin beslenmesini zorlaştırır.
Zona döküntüleri genellikle gövde üst kısım ve bel çevresi hizasında meydana gelme eğilimindedir. Sırtta oluşan zona lezyonları bir hat şeklinde alt sırt bölgesinin bir tarafında ortaya çıkar. Sırt bölgesi dışında zona hastalığı lezyonları kişinin kalça bölgesinde de meydana gelebilir. Diğer bölgelerin aksine kalçada oluşan lezyonlarda ani olarak kaşınma, karıncalanma ve ağrı hissi duyulabilir.
Klasik, sınırlı zona lezyonlarının bulaşıcılığı düşüktür. Su çiçeğindeki damlacık yoluyla bulaşma zonada beklenen bir durum değildir. Ancak aktif su kabarcıklarının içinde bulunan virüsler bulaşıcı olduğu için temas yoluyla bulaşma nadiren de olsa görülebilir. Lezyonlar kuruyup kabuklandıktan sonra bulaşıcılık tamamen kaybolur.
Varisella Zoster Virüsü’nün daha önce bu virüs ile karşılaşmamış bireylere geçmesi halinde bu bireylerde su çiçeği hastalığının gelişimi ile sonuçlanabilir.
Varisella Zoster Virüsü’nün bulaşması hastalık sırasında ortaya çıkan lezyonların içeriği ile temas sonrasında gerçekleşebileceğinden lezyonlara temas edilmemesi ve el hijyenine önem verilmesi önerilir.
Zona hastaları özellikle bağışıklığı baskılanmış veya gebe olan kişilerin yanında bulunmaktan kaçınmalıdır.
Zona hastalığının tanısı genel olarak bu rahatsızlığa bağlı oluşan tipik lezyonların görülmesi ve klinik belirtiler ışığında gerçekleştirilir. Aynı zamanda tanıda zorlanıldığında kullanılabilen bazı tetkikler de mevcuttur. Tzanck testi, lezyonların içeriğindeki sıvının mikroskop altında incelenmesi ve çok çekirdekli dev hücrelerin tespit edilmesini tanımlayan tetkiktir. Zona tanısı için başvurulabilecek bir diğer tanı yöntemi de kişide bu virüse karşı oluşturulan antikorların düzeyinin tespit edilmesidir. PCR testi zona tanısı için en güvenilir tetkiktir ve bu test vasıtası ile kişinin lezyonlarında virüse ait kalıtım materyali olup olmadığı incelenebilir.
Zona tedavisinde Asiklovir/Valasiklovir/Brivudin etken maddeli antiviral ilaçlar reçetelendirilir ve bu ilaçların kullanımını takiben lezyonların gerilemesi hızlanır ve ağrı hissinin kontrolü sağlanabilir. Antiviral ilaçlar dışında oluşan ağrı ve ödem kontrolü için antienflamatuar ilaçlara başvurulabilir. Uzun dönemli ve şiddetli ağrı hissinde ise narkotik ağrı kesiciler, nöbet engelleyici ilaçlar ve cilt üzerine uygulanabilen anestezik ilaçlar hekimler tarafından reçetelendirilebilir. Antihistaminik grubu ilaçlar zona hastalığında ortaya çıkan kaşıntının giderilmesinde etkilidir.
Zona hastalığı birkaç hafta içerisinde düzelme eğiliminde olan bir rahatsızlıktır. Tedaviye rağmen 10 gün içerisinde belirtiler ve şikayetlerde bir düzelme olmaması halinde hekiminize tekrar başvurmanız önerilir.