M.Ö. 'lü yıllarda geçtiği varsayılan Troya Savaşı'nı konu alan İlyada Destanı, Homeros tarafından M.Ö. 'li yıllarda yazılmış. Destanda adı birçok kez geçen İmroz'dan hep kayalık olarak bahsedilir.
Yunan Mitolojiine göre Gökçeada(İmroz) ve Semadirek adaları arasında Akhilleus’un annesi Thetis’in sarayı, Gökçeada ile Bozcaada (Tenedos) adaları arasında ise Poseidon’un kanatlı atlarının ahırları bulunuyor.
Homeros’a göre İmrozlular Troya savaşı sırasında Troyalıların yanında yer almışlar. Yunanlı savaşçı Achilles tarafından esir edilen ve Limni’ye köle olarak satılan Troya Prensi Lycaon, İmroz Kralı Etion tarafından büyük miktarda para ödenerek kurtarılmış.
Antik tarihçi Thoukydides, İmrozluların Atinalı göçmenler soyundan olduklarını ve Hellen dilini de Atinalılar gibi İon lehçesiyle konuştuklarını söylüyor.
Luwi dilinde “Yüce AnaTanrıça” anlamına gelen “İmaura” sözcüğünün Hellenağzında önce İmuros, daha sonra da İmbros’a dönüştüğü söyleniyor. İmbros, çorak topraklardaki bereket tanrısı anlamına geliyor.
"Denizin diplerinde ,uçurumlarda,
Tenedos'la kayalık İmroz arasında
Bir mağara vardır;geniş,kocaman.
Dinlendirirdi orada atlarını POSEİDON;yeri sarsan.
Çözdü arabadan,tanrısal yemlerini koydu önlerine.
Bağladı ayaklarına altın zincirler
Bunlar kırılmaz,çözülmez zincirlerdi
Efendileri gelene dek ayrılamazlardı oradan
Kendi de Akhalar’ın ordusuna doğru yürüdü gitti.
İLYADA XIII, HOMEROS
Sarışın mavi gözlü, yaman bir delikanlıdır EGE. İlk ismi Arhipelagustur. Arhipelagus çapkınlığı ile meşhur tanrılar arasında ismi anılır. 3, tane gayri meşru çocuğunu adalar, adacıklar haline getirerek vücudunun her bir tarafına ben şeklinde serpmiştir. Fakat sonunda bütün çapkınlar gibi Arhipelagus gönlünü esmer güzel bir bakireye kaptırır. KARADENİZ.
Aşkını zefiros rüzgarı ile yollar Karadeniz’e. Karadeniz ilgisiz kalamaz böyle bir gence. Rüzgarlar tanrısına yalvarır, poyraz rüzgarı ile yollasın aşkını EGE’ye. Ege bütün akıntılarını, Trakya sahillerine yollar. Akıntıları yılanlar gibi sahilleri kemirir açar. Egenin iki kızı İMBROS ve SAMOTHRAKİ yardımcı olur bu mücadeleye. Karadeniz hiç durur mu?. Bütün koca dalgalarını güney sahillerine yollar. Sahilleri eritir, yutar. Ve nihayet bir İlkbahar günü korkunç bir gürültü kopar yer yerinden oynar, bu iki gencin aşk ateşiyle yarılır, onlara yol açar. İki genç koşar deliler gibi, büyük buluşma özlem dolu aşk dolu birleşme gerçekleşir. Ve işte bu aşklarının güzel meyvesi PROPONTİS (Marmara Denizi) doğar. Imbros ve Samothraki ablaları bebekle ilgilenir. Böyle gördü Egenin insanı Marmara’nın doğuşunu.
Tanrılar, Skithia dan Kafkasos’tan, Küçük Asyadan dönerlerken Olimpostaki ikametgahlarına, uğramış İMBROS’a biraz dinlenmeğe. Poseidon atlarını İmbros’un bir mağarasında saklarmış. (Homeros destanına göre). Rüzgarlar tanrısı pek severmiş İMBROS’u. Onun için Sarozda durup, yollarmış yaz meltemleriyle milyonlarca öpücük bu güzele. İlgisiz kalır mıydı bu güzel? Kabul ediyormuş öpücüklerini sahillerinde.
Zeus yollamış oğlu Kefalos’u, bir saray kursun adanın en güzel yerine. Zeus’da kolhisten dönerken dinlenirmiş o sarayda. (Onun için İmbros’un en büyük yarım adasının ismi Kefalostur. Saray orada imiş.)
Kuzey Egenin dört güzelinde, İmbros, Limnos, Samothraki ve Thasos’u mekan kurmuştu. KAVİR denen küçük Tanrılar. Her dört adada Kavir ayinleri ve şölenleri yapılırdı. DİONİSOS: Üzüm ve şarap Tanrısı hiç bırakır mıydı İmbros’u? Her tarafı bağ, her evde şarap. Onları bırakamazdı korumasız. Ve işte büyük bir saray kurarak ROSADOS mevkiinde, oradaki bütün bağları koruması altına almıştır. Sulanabilsin ve güzel şarap versin diye, dev taşlarla kurar belki dünyanın en eski barajını aynı mevkide.
İASON, argonaftlarıyla ve ARGO’su ile yalayarak geçer İmbros’un sahillerini. Çok acelesi var duramaz. Elispontus ve Bosporos’su geçip Kolhidada altın postu aramaya.
İMVRA veya İMVA: İmbros’ta yaşamış inanılan bir tanrıça.
İMBRAMOS veya İMBRAKOS: İmbros’un birinci kralı ve de tanrısı. Bu iki isimden hareket edilerek adanın ismi İMBROS olarak doğmuştur.