Just think about lying in a green field, the sun.
Yeşil bir alanda, güneşin altında yattığını düşün.
Think about lying in a green field.
Yeşil bir alanda yattığını düşün'' mü?
red bull in a green field!
Yeşil bir alanda kırmızı boğa!
We had picnic in a green field on small hill.
Biz küçük tepe üzerindeki bir yeşil alanda piknik yaptık.
In a field green and open.
Yeşil çayırlarda, açık arazide.
You look like you should be standing in a field, selling beans.
Tarlada taze fasulye satan adamlara benziyorsun.
The only green field in İTÜ Maçka campus was closed by wooden walls on February
İTÜ Maçka Kampüsündeki tek yeşil alana 17 Şubatta tahta duvarlarla kapanmıştı.
place with many trees row and many little streams and a green, green field.
Birçok ağacın sıra sıra dizildiği içinde irili ufaklı derelerin aktığı yemyeşil bir yerde.
There's no lush green field that closet!
O dolapta hiç gür yeşil bir tarla yok ki!
He remembers seeing a green Jeep parked the around the time of the shooting.
Ateş edildiği sıralarda, yeşil bir cip gördüğünü söylemiş.
Serbian bio-ethanol plant to be largest green field investment Southeast Europe.
Sırp biyoetanol fabrikası Güneydoğu Avrupada yapılmış en büyük yeşil alan yatırımı olacak.
Or a green cat of grass. I don't care if she's black
cat coal cellar, white cat snowstorm.
Kar fırtınasında beyaz kedi mi, çimenlikte yeşil kedi mi, bilemem.
Kara bir kömürlükte kara kedi mi.
Up until now, the largest green field investment Serbia has been Ball Packaging
Europe's aluminium can plant.
Bugüne kadar, Sırbistandaki en büyük yeşil alan yatırımı Ball Packaging Europeun alüminyum kutu fabrikasıydı.
Şişli Municipality Presidency has referred warning letter to
İstanbul Technical University Presidency as to the work on green field Maslak campus of the university.
Şişli Belediye Başkanlığı, İTÜ Maslak kampüsündeki yeşil alana dönük çalışmaya dair rektörlüğe uyarı yazısı gönderdi.
If you find yourself alone riding in green fields with the sun on your face do not be troubled.
Birdenbire atının sırtında tek başına… güneşli bir havada, yeşil tarlalarda ilerlediğini fark edersen… endişe etme.
Do not be troubled. If you find yourself alone riding in green fields with the sun on your face.
Birdenbire atının sırtında tek başına… güneşli bir havada, yeşil tarlalarda endişe etme. ilerlediğini fark edersen.
If you find yourself alone, do not be troubled.
sürerken bulursanız… dert etmeyin.
If you find yourself alone, riding in green fields with the sun on your face, do not be troubled.
Güneşin alnında yapayalnız at sürerken bulursanız… Kendinizi yeşil tarlalar arasında… dert etmeyin.
Do not be troubled. If you find yourself alone, riding in green fields with the sun on your face.
Dert etmeyin. Kendinizi yeşil tarlalar arasında… güneşin alnında yapayalnız at sürerken bulursanız.
If you find yourself alone, riding in green fields with the sun on your face, do not be troubled.
Yüzünüze güneş parlarken… sakın korkmayın. kendinizi yanlız bir şekilde yeşil tarlalarda at sürerken bulursanız.
If you find yourself alone, do not be troubled. riding in green fields with the sun on your face.
Kendinizi yanlız bir şekilde yeşil tarlalarda at sürerken bulursanız… Yüzünüze güneş parlarken… sakın korkmayın.
Do not be troubled. If you find yourself alone, riding in green fields with the sun on your face.
Kendinizi yanlız bir şekilde yeşil sakın korkmayın. tarlalarda at sürerken bulursanız… Yüzünüze güneş parlarken.
Riding in green fields with the sun on your face, do not be troubled. If you find yourself alone.
Kendinizi yanlız bir şekilde yeşil tarlalarda at sürerken bulursanız… Yüzünüze güneş parlarken… sakın korkmayın.
Riding in green fields with the sun on your face, If you find yourself alone, do not be troubled.
Yüzünüze güneş parlarken… sakın korkmayın. kendinizi yanlız bir şekilde yeşil tarlalarda at sürerken bulursanız.
If you find yourself alone, do not be troubled.
Güneşli bir havada, yeşil tarlalarda Birdenbire atının sırtında ilerlediğini fark
edersen… tek başına… endişe etme.
If you find yourself alone, riding in green fields with the sun on your face, do not be troubled.
Yeşil ovalarda, yüzünüze vuran güneş eşliğinde bir başınıza kalırsanız endişelenmeyin.
Yeşil alanlara bakan güzel bir kalede yaşarmış.
Yemyeşil çayırlara bakan güzel bir şatoda yaşarmış.