gümrü antlaşması / Gümrü Antlaşması - Vikikaynak

Gümrü Antlaşması

gümrü antlaşması

kaynağı değiştir]

Türkiye'nin antlaşmaları

Ankara Hükûmeti dönemi
Cumhuriyet dönemi
  • Bulgaristan-Türkiye Dostluk Antlaşması
  • Sovyetler Birliği-Türkiye Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması
  • Türkiye-İran Dostluk ve Güvenlik Antlaşması
  • Fransa-Türkiye Dostluk ve İyi Komşuluk Sözleşmesi
  • Ankara Antlaşması
  • ABD-Türkiye nota verişimi
  • Türkiye-Afganistan Dostluk Antlaşması
  • İtalya-Türkiye Tarafsızlık, Uzlaşma ve Adli Çözüm Antlaşması
  • Bulgaristan-Türkiye Tarafsızlık Antlaşması
  • Fransa-Türkiye Dostluk, Uzlaşma ve Hakemlik Antlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaşma ve Hakemlik Antlaşması
  • Türkiye-Yunanistan İkamet, Ticaret ve Deniz Taşımacılığı Sözleşmesi
  • İran-Türkiye Dostluk Antlaşması
  • Londra Sözleşmeleri
  • Türkiye-Yunanistan İçten Anlaşma Paktı
  • Romanya-Türkiye Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaşma Antlaşması
  • Türkiye-Yugoslavya Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaşma Antlaşması
  • Türk-Rum Ahali Değişimi Karma Komisyonunun Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme
  • Türkiye-Yunanistan Takas Anlaşması
  • Balkan Antantı
  • Saavedra Lamas Paktı
  • Türkiye-Yunanistan Kliring Anlaşması
  • Montrö Boğazlar Sözleşmesi
  • Türkiye-Yunanistan Kaçakçılığın Men ve İzlenmesi Sözleşmesi
  • Sadabat Paktı
  • Nyon Anlaşması
  • Mısır-Türkiye Dostluk Antlaşması
  • Sancak'ın Toprak Bütünlüğü Güvence Antlaşması
  • Suriye-Türkiye Sınırının Güvence Altına Alınmasına İlişkin Antlaşma
  • Suriye İle Türkiye Arasında Toprak Sorununun Kesin Şekille Çözümüne İlişkin Antlaşma
  • Türkiye-Yunanistan Antlaşması
  • Fransa, İngiltere ve Türkiye Karşılıklı Yardım Antlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Ticaret ve Ödemeler Anlaşması
  • Fransa-Türkiye Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması
  • Bulgaristan-Türkiye Saldırmazlık Paktı
  • Türk-Alman Saldırmazlık Paktı
  • Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye Askerî Yardım Antlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Hava Taşımacılığı Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Ticaret Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Kültür Anlaşması
  • Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan Dostluk ve İşbirliği Antlaşması
  • Bled Antlaşması
  • Bağdat Paktı
  • Zürih Antlaşması
  • Londra Antlaşması
  • Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye İşbirliği Antlaşması
  • Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kuruluşuna İlişkin Temel Antlaşma
  • Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği Antlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Uluslararası Karayolu Ulaşımı Anlaşması
  • Cenevre Antlaşması
  • Bern Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması
  • Boğaziçi Açıklaması
  • Bükreş Sözleşmesi
  • Barselona Sözleşmesi
  • Türkiye-Yunanistan Yatırımların Karşılıklı Olarak Teşviki ve Korunması Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Suç, Terör, Organize Suçlar, Uyuşturucu Kaçakçılığı ve Yasadışı Göçle Savaş Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Kültürel İşbirliği Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Ekonomik İşbirliği Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Deniz Ulaştırma Anlaşması
  • Türkiye-Yunanistan Gümrük İdareleri Arasında İşbirliği ve Yardımlaşma Anlaşması
  • Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşması
  • Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması

G&#;mr&#; Antlaşması Kısaca &#;zeti: Tarihi, Maddeleri (Şartları), &#;nemi Ve &#;zellikleri

Haberin Devamı

Türk tarafına önerilen bu teklif kabul edildi. Ardından Türk ve Ermeni heyetleri arasında Gümrü Antlaşması imzalanmış oldu. Gümrü antlaşması çok önemli maddeler içeriyordu. İmzalanan antlaşma ile birilkte Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk defa uluslararası alanda bir antlaşma imzalamış oluyordu.

Antlaşmayı Ermeni heyetinden Aleksandr Hatisyan ve Türk heyetinde ise Kazım Karabekir imzalamıştır.

Gümrü Antlaşması Tarihi

Gümrü antlaşması 3 Aralık tarihinde imzalanmış olan bir antlaşmadır.

Gümrü Antlaşması Maddeleri (Şartları)

- Kars ve çevre bölgeleri Türkiye'ye geri verilecektir.
- Aras nehrinden Çıldır gölüne kadar sınır bölgeleri kabul edilecektir.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi aleyhine olan bütün antlaşmaları Ermenistan'da kabul etmeyecektir.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Ermenistan arasında kalan sivil haklar eşit haklara sahip olacaklardır.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Ermenistan arasında en kısa zamanda diplomatik ilişkiler başlayacaktır.
- Ermenistan silah ithal edemeyecektir.
- Eğer Ermenistan zor duruma düşerse Türkiye Büyük Millet Meclisi yardım edecektir.
- Antlaşmaya vakıf olan iki devlet arasında en kısa zamanda iletişim ağları kurulacaktır.
- Antlaşmaya vakıf olan iki devlette birbirlerine herhangi bir savaş tazminatı ödemeyecektir.
- Ermenistan Doğu Anadolu'da ki toprak hak iddialarından vazgeçecektir.
- Türkiye'den göç eden Ermeniler herhangi bir katliama karışmadıysa altı ay içerisinde tekrardan Türkiye'ye geri dönebilecekler.

Haberin Devamı

Gümrü Antlaşması Önemi

Gümrü Antlaşması Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından uluslararası arenada imzalanmış olan ilk antlaşmadır. Aynı zamanda bu antlaşma TBMM'nin ilk siyasi zaferi olarak bilinen bir antlaşmadır. İlk kez resmi bir antlaşmada da Türkiye adından söz edilmiştir. Ermenilerin Büyük Ermenistan hayali bu antlaşma ile birlikte son bulmuştur.

Gümrü Antlaşması Özellikleri

- Sınırları belirleyen bir antlaşmadır.
- Türkiye adı içeren bir antlaşmadır.

yılında Moskova Antlaşması'nın d&#;ş&#;nd&#;rd&#;kleri

Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama ve gerileme dönemlerine damgasını vuran Küçük Kaynarca Antlaşması Osmanlı devletinin Rusya ile ilişkilerinde kilit bir rol oynamıştı. Kökenleri XV. yüzyıla dayanan Türk-Rus ilişkileri Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan itibaren farklı bir yöne evrilmeye başlamıştı. Bu antlaşma ile Rusya Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan farklı etnik ve dini gruplar aracılığıyla devletin içişlerine müdahale etmeye başlamış, böylece hem Osmanlı-Rus ilişkilerini hem de günümüzde Kafkasya bölgesi bağlamında Türk-Rus ilişkilerinin seyrini dahi önemli oranda etkilemiştir. Küçük Kaynarca Antlaşması Osmanlı devletini birçok açıdan olumsuz etkileyen bir antlaşma oldu. Özellikle Rusların Ortodokslar başta olmak üzere farklı etnik gruplara yönelik hamilik rolü, kapitülasyonlar, Karadeniz’deki Türk egemenliğinin son bulması gibi konularda Ruslara verilen imtiyazlar, bu yüzyılda imparatorluğu ciddi anlamda olumsuz etkiledi. Antlaşma ile Rusya’nın İstanbul’da daimî bir büyükelçi bulundurması mümkün hale geldi ve Osmanlı Kırım’ın bağımsızlığının kabul etti.

Moskova Antlaşması hem Türkiye-Kafkasya ilişkileri açısından hem de Türkiye’nin kuzeydoğu sınırlarının bu antlaşma ile güvence altına alınmış olması açısından önemli.

Osmanlı devletinden Türkiye’ye geçiş dönemine baktığımızda ise bu süreçte imzalanan bir dizi antlaşmanın, seleflerinden farklı olarak, bugünkü Türkiye’nin şekillenmesinde ve sınırlarının belirlenmesinde önemli bir rolü olduğu görülür. Bu kapsamda Ermenistan ile imzalanan Gümrü Antlaşması, Afganistan ile imzalanan Türkiye-Afganistan Dayanışma Antlaşması ve yine yılında Türkiye ile Sovyet Rusya arasında imzalanmış olan Sovyet Rusya Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması ya da kamuoyunda yaygın bir biçimde bilinen diğer adıyla Moskova Antlaşması’nın da ayrı bir önemi bulunuyor. Bu antlaşmaların zamanlaması, kapsamı, etkileri ve içeriği incelendiğinde bu önem daha da belirgin hale gelmekte. Bilindiği üzere I. İnönü Zaferi’nin ardından Sovyet Rusya ile ilişkilerde bazı önemli gelişmeler yaşandı. yılının ilkbaharında Mustafa Kemal Paşa ile Vladimir Lenin arasındaki mektuplaşmalarla başlayan bu gelişmeler, Mustafa Kemal Paşa’nın Sovyet liderine emperyalist güçlere karşı askerî ve siyasi işbirliği önerisinde bulunmasıyla devam etti. İtilaf devletlerinin ülkeyi yok etmeye çalıştığı bir ortamda Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da başlatmış olduğu harekete karşı ilk zamanlarda Sovyetler gözlemci olarak kalmayı ve gidişatın seyrine göre konumlanmayı tercih etmişti. Bu dönemde yeni kurulan demokratik ulusçu hareketin sosyalizmle bir ilgisi olmasa da, her iki tarafın da Batı’nın ve Avrupa’nın yoğun düşmanlığına hedef olması, iki ülke ilişkilerinin olumlu seyretmesinde önemli bir etkiye sahip olmuştu.

Kurtuluş Savaşı sürecinde, İngiliz ve Fransızların bölgede Türk-Sovyet yakınlaşmasından rahatsız olduğu bir ortamda, iki taraf arasında böyle bir antlaşmanın imzalanmış olması, emperyalizm karşısında ortak bir tavır sergilenmesi açısından da dikkat çekicidir.

Türk-Sovyet ilişkilerinde Batı’ya karşı bir yakınlaşmanın yaşandığı bu süreçte, dönemin Hariciye Nazırı Bekir Sami Bey 11 Mayıs yılında bir heyetle birlikte Moskova’da bazı görüşmelerde bulunmuştu. Bu görüşmelerin ardından Sovyetler Birliği Misak-ı Millî’yi kabul ettiğini beyan etti. 21 Kasım yılında ise batı cephesi komutanlarından Ali Fuat Cebesoy Moskova’ya ilk büyükelçi olarak atandı. 16 Mart yılına gelindiğinde Türkiye ile Sovyet Rusya arasında diplomasi tarihine geçen bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşmanın imzalanmasında Rusların Türk İstiklal Savaşı’nı ve Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki yeni hareketi kendi devrimlerinin bir benzeri ve İslam dünyasına yayılışı olarak değerlendirmiş olmalarının büyük bir etkisi olmuştur. İki taraf arasındaki yakınlaşmada etkili olan bir diğer husus ise Sovyetlerin, bu antlaşma ile Doğu’ya yönelmiş bolşevizmin İslam toplumları tarafından engellenmesinin önüne geçilmesini ve bu süreçte Türkiye’nin desteğini almayı hedeflemiş olmasıdır. İmzalanan bu antlaşma ile (Batum Sovyetlerde kalmak üzere) Sovyetler Birliği ile bugünkü mevcut sınır belirlendi. Böylece Sovyetlerin Türkiye’ye para ve savaş malzemesi yardımı yapması kararlaştırıldı. Sovyetlerle olan bu sınır daha sonra 13 Ekim yılında Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile yapılan Kars Antlaşmalarıyla da yeniden teyit edildi.

yıldönümünde bu antlaşmaya dönemin koşulları gözüyle bakıldığında, Sovyetler ile ilişkiler açısından yardım konusunun ön plana çıktığı söylenebilir. Bilindiği üzere Millî Mücadele’nin kazanılmasında iç kaynaklar kadar dış kaynakların da büyük bir önemi olmuştur. Dış kaynaklar arasında Fransızların, Hint Müslümanlarının, Azerbaycan ve Kıbrıs Türklerinin yanı sıra Sovyetler Birliği’nden gelen para, silah ve mühimmat desteğinin de sürecin başarıya ulaşmasında kilit bir rolü olmuştur. Özellikle ve yılları arasında parçalar halinde gelen yardımların toplamının 11 milyon altın rubleyi bulduğu bilinmekte. Bu nedenle Millî Mücadele döneminde SSCB ile ilişkiler komünizme rağmen Moskova ve Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşmaları çerçevesinde pozitif bir iklim içinde devam etmiştir. Sonrasında, özellikle yılında Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girdiği zamanlarda dahi, bu durumun dostluk ilişkilerini etkilemeyeceğine dair SSCB’ye güvence verilmiştir. Bu süreçte izlenen politikaların üstünde, Atatürk’ün dış politikadaki “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibinin belirgin bir etkisinin olduğunu söylemek mümkün.

Moskova Antlaşması’nın Türkiye-Güney Kafkasya ilişkileri açısından önemi

Üzerinden uzun yıllar geçse de değerini, önemini ve geçerliliğini kaybetmeyen, aksine her geçen gün önemi artan bu antlaşmanın yılında bölgede yaşanan gelişmeler, bizlere bir kez daha bu antlaşmanın hayati önemini gösterdi. Bu nedenle Moskova Antlaşması hem Türkiye-Kafkasya ilişkileri açısından hem de Türkiye’nin kuzeydoğu sınırlarının bu antlaşma ile güvence altına alınmış olması açısından önemli. Moskova Antlaşması günümüzde Güney Kafkasya’da bağımsız birer devlet statüsünde bulunan Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’la Türkiye’nin ilişkileri açısından da stratejik öneme sahip.

Moskova Antlaşması ve ardından imzalanan Kars antlaşmaları kendilerinden önceki Sevr ve Gümrü antlaşmalarından farklı bir özelliğe sahipler. Türkiye-Ermenistan arasında imzalanan Gümrü Antlaşması ve Ermeniler açısından ciddi kazanımların yer aldığı Sevr Antlaşmasının günümüzde hukuki açıdan herhangi bir geçerliliği yoktur. Buna karşın Moskova ve Kars Antlaşmalarının bugün yılında hukuki olarak halen yürürlükte olması son derece önemli. Bu konuda Ermenistan’da bazı kesimlerin Moskova Antlaşması’nın geçerli olmadığı veya yüzüncü yılında bu antlaşmanın iptali konusunda bazı kampanyalar düzenlendiği de görülüyor. Bu konu aslında günümüzde sadece Ermenistan tarafından değil, Sovyetler döneminde de sıkça dillendirilen bir husus olmuştur. Özellikle Sovyet dışişlerinin bu hususları dile getirdiği ve Moskova Antlaşması’nın Sovyetler Birliği’nin zayıf olduğu bir zamanda yapıldığı ve bu durumun düzeltilmesi gerektiği yönünde bazı ifadeler kullandığı da biliniyor.

Türkiye-Ermenistan sınırının bugünkü şeklini almasında yıl önce imzalanmış olan antlaşmaların hukuki açıdan büyük bir önemi var. Bu yönüyle Moskova antlaşması yıl önce imzalanmış olsa da günümüzde halen Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırla ilgili en net ve kesin hukuki belge olma özelliğini taşıyor.

Antlaşmanın içeriğinde neler var?

I. Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan bu antlaşma 16 maddeden oluşan uluslararası bir belgedir. Bu antlaşmanın imzalanmasında Türkiye’yle birlikte Sovyetlerin de Batılı devletleri (özellikle güneyden ve Boğazlar üzerinden) tehdit olarak algılamış olmasının önemli bir payı olmuştur.

Antlaşmanın ilk maddesiyle Türkiye’nin kuzeydoğu sınırı katiyet kazanmıştır. Bu maddeye göre Sovyetler Türkiye’ye zorla kabul ettirilmek istenen Sevr Antlaşması’nı reddetmiş ve yeni Türkiye’nin Misak-ı Millî sınırlarını kabul etmiştir. Fakat yine de bu madde aracılığıyla TBMM hükümeti belli konularda da olsa bazı tavizler vermek zorunda kalmış, stratejik öneme sahip Batum bu antlaşma ile Gürcistan’a bırakılmıştır. Bu konu dönemin koşulları göz önünde bulundurulduğunda makul karşılanabilir. Bu madde ayrıca bugünkü Türk-Sovyet sınırını da belirlemiş olması açısından önemlidir. Moskova Antlaşması Türkiye-Ermenistan arasında sınırın belirlenmesinin yanı sıra askeri sorunların da sona erdiğini gösteren bir antlaşma olması açısından önemli. Nitekim Moskova Antlaşması’nın ardından imzalanan Kars ve nihayetindeki Lozan Barış Antlaşmaları da sorunu hukuki olarak tam bir çözüme kavuşturan uluslararası antlaşmalardır. Bu nedenle Moskova Antlaşması’nı bir bakıma Lozan’a giden sürecin öncü adımları kapsamında gerçek bir barış antlaşması olarak değerlendirmek mümkün.

Moskova Antlaşmasının ikinci maddesi ise Batum bölgesiyle ilgili olup iki alt başlıktan oluşmaktadır. Birinci alt başlığa göre, buradaki yerel halk kültürel ve dinî haklarını koruyarak istedikleri şekilde tarım topraklarıyla ilgili kanunlar çıkarma özerkliğine sahip olacaklardır. İkinci alt başlığa göre ise Batum limanı belli şartlar çerçevesinde, özellikle de serbest dolaşım hakkı itibariyle, Türkiye’nin hizmetinden yararlanması koşuluyla Gürcistan’a bırakılmıştır. Bu madde ile Türkiye’nin Batum üzerindeki haklarından vazgeçmesi Moskova Antlaşması kapsamındaki tek taviz olarak değerlendirilmektedir.

Bu antlaşma ile ortaya çıkan bir diğer önemli husus ise tarihsel süreçte daima Ermenistan yanlısı bir politika izleyen Rusya’nın bu antlaşmanın imzalanması sırasında izlemiş olduğu politikadır. Antlaşmanın imzalanması sırasında Rusya’nın sınırla ilgili konularda Azerbaycan’ı destekleyen bir tutum izlemiş olması ve Nahçıvan’ın Azerbaycan’a verilmesine destek olması önemli. Antlaşmanın üçüncü maddesine göre ise Rusya bu antlaşma ile Nahçıvan’ın Azerbaycan’ın koruyuculuğunda özerk bir bölge olmasını resmen kabul etti.

Bu antlaşma öncelikle Türkiye’nin, Misak-ı Millîi’nin ve TBMM’nin dışarıda ilk kez tanınması açısından büyük bir öneme sahip. Bu sürece gidilen yolda cephelerde, özellikle de güneyde, doğuda ve batıda elde edilen zaferlerin ciddi bir etkisi olmuştur. Ayrıca Sovyetlerin izlediği bu politikada, komünist ideolojinin uluslararası alanda müttefik arayışlarının da önemli bir rolü olmuştur.

Antlaşmanın dördüncü maddesinde taraflar arasında bir yakınlaşmanın ön plana çıktığı, fakat bu yakınlaşmanın ideolojik bir yakınlaşmadan ziyade emperyalizme karşı ortak bir duruş olduğu beyan edilmiştir. Antlaşmanın beşinci maddesinde ise Karadeniz ve boğazlar meselesine yer verilmiştir. Karadeniz ve boğazlar rejimiyle ilgili konuların daha sonra Karadeniz’e kıyısı olan diğer devletlerin de yer alacağı bir konferansta görüşülmesi ve Türkiye’nin egemenlik ve güvenlik haklarına zarar gelmeyecek şekilde hareket edilmesi kararlaştırılmıştır.

Altıncı madde ile taraflar arasında daha önce yapılmış olan antlaşmaların geçersiz sayılacağı ve Türkiye’nin bu eski antlaşmalar kapsamında herhangi bir maddi yükümlülüğünün olamayacağı kabul edilmiştir.

Antlaşmanın diğer maddeleri

Antlaşmanın diğer maddeleri ise Türk-Sovyet devletleri arasındaki ilişkilere dair çeşitli düzenlemeleri içermekte. Bu kapsamda yedinci madde kapitülasyonların kaldırılmasını kabul ederken, sekizinci maddede her iki ülkenin zararlı faaliyet gösteren örgüt ve grupları desteklemeyeceği kabul edildi. Dokuzuncu maddede iki ülke arasındaki bağlantıların sürdürülmesi, ulaşım ve iletişimin devamı konu edilmektedir. Onuncu madde taraflar arasındaki aile ve veraset haklarını konu edinmiştir. On birinci madde tarafların uyrukları için en çok gözetilen ulus olma uygulamasıyla ilgili iken, on ikinci maddede ilgili tarafların halklarının serbest dolaşımı ve bu sırada eşya, mal ve paralarını kendileriyle götürebilecekleri konularına yer verilmiştir. On üçüncü maddede taraflar arasında savaş esirleri ve sivil tutsakların değişimi konusu belirlenmiştir. On dördüncü maddede taraflar arasında en kısa sürede konsolosluk ilişkilerinin kurulması, on beşinci maddede ise Türkiye ile Güney Kafkasya Cumhuriyetleri arasında yapılacak antlaşmalarda Rusya’nın bu antlaşmalara uyulması konusunda gerekli girişimlerde bulunacağı kararlaştırılmıştır. On altıncı maddede ise antlaşma metinlerinin onaylanacağı ve ilgili belgelerin taraflar arasında Kars şehrinde değiş tokuş edileceği beyan edilmiştir.

Sonuç olarak, Moskova Antlaşması Güney Kafkasya’nın Sovyetleştirilmesiyle birlikte bu bölgede yeniden Rus etkisinin görülmeye başlandığı bir dönemde imzalanmış, diplomasi ve dayanışma açısından önemli bir antlaşmadır. Kurtuluş Savaşı sürecinde, İngiliz ve Fransızların bölgede Türk-Sovyet yakınlaşmasından rahatsız olduğu bir ortamda, iki taraf arasında böyle bir antlaşmanın imzalanmış olması, emperyalizm karşısında ortak bir tavır sergilenmesi açısından da dikkat çekicidir. Antlaşmaya günümüz penceresinden bakıldığında, aslında her iki taraf için de dayanışma, dostluk ve işbirliği konularında yıl önce atılmış olan bu adımın, bugün dahi ilişkilerin seyrinde belirleyici bir güce sahip olduğu söylenebilir. Bu antlaşmaya son dönemlerde Güney Kafkasya’da yaşananlar ve özellikle de Türkiye-Ermenistan ilişkileri açısından bakıldığında, Türkiye-Ermenistan sınırlarının ve iki ülke arasındaki sorunların yıl önce bu antlaşma ile hukuki bir çözüme kavuşturulduğu da görülüyor.

Buna karşın günümüzde Ermenistan’da halen Sevr ve Gümrü antlaşmalarının hayata geçirilmesi gerektiğine, yılında bu antlaşmaların geçerli olduğuna dair bazı haberlerin gündeme getirilmesi bir gerilime neden oluyor. Oysa Sevr Ankara hükümetinin yani TBMM’nin kabul etmediği bir antlaşma olarak zaten ölü doğmuş bir belgedir; taraflarca onaylanmamış, bu yüzden de uygulanmamıştır. Gümrü ise Güney Kafkasya’nın Sovyetler tarafından işgali üzerine onaylanamayan ve yürürlüğe girememiş bir antlaşmadır. Buna karşın yıldönümüne ulaştığımız, Türkiye ile Sovyetler arasında imzalanmış olan Moskova Antlaşması bölgesel ve küresel bir öneme sahip uluslararası bir belge olarak taraflar arasındaki önemini ve geçerliliğini halen devam ettiriyor.

[Doç. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Kafkasya Çalışmaları Anabilim Dalı öğretim üyesidir]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır