Kaş'tan Meis'e ulaşım sağlayan iki acenta bulunuyor. Bunlar kışın haftada bir kez ve talebe göre, yazın her gün olmak üzere, Kaş limanından Meis'e ulaşım sağlıyorlar. Kaş- Meis arasında ulaşım feribot değil büyük teknelerle sağlıyor. Sadece yayalar için olan tekneler sabah 'da kalkıp'da Kaş Limana geri dönüyorlar. Yaz döneminde pasaport kuyruğundan dolayı adaya girişiniz 11 'yi bulabiliyor. Yolculuk 25 dakika sürüyor. Kaş- Meis feribot ulaşım ücreti fiyatı, gidiş-dönüş 35 euro.
Yaz döneminde akşamları da haftada iki kez Meis'e seferler düzenleniyor. gidiş, dönüş seferlerine katılarak Meis'de denizin kenarında güzel bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Hatta adada daha uzun vakit geçirmek isteyenler, bu iki günden birini seçerek, sabah teknesine binip gece 'te dönebilirler.
Meis Adası'na gitmek için schengen vizesi gerekiyor. Zaten vizesi olanlar ve yeşil pasaportlular için bir işlem gerekmiyor. Meis'e ve bazı Yunan adalarına özel verilen kapı vizesi itibari ile uygulanmıyor.
Kahramanlar 18 00 - monash.pw
Meis Express 17 25 - monash.pw
Yaz döneminde her gün Kaş limandan Meis'e giden bir tekne turu da bulunuyor. Sabah 'de kalkan 12 kişilik tekne, akşam 'de Kaş'a geri dönüyor. Mavi Mağara, Mandraki Koyu, St. George Beach ve Meis merkezi tekne ile mola verilen yerler. Öğlen yemeği teknede veriliyor. Kişi başı fiyatı 70 euro. Sadece Schengen vizesi ya da yeşil pasaportu olanlar katılabilir.
70 40
1 Günde Meis Adasında neler yapılır?
Türkiyedeki telefonunuzun çektiği, gerekirse hesabı TL ile ödeyebileceğiniz, yarım saatte ulaşabileceğiniz ama her tarafından Yunanistan fışkıran bir ada Meis. Ada bugün bize çok cömertti, Mavi Mağarasında daldık, önce kalesine, yetmez deyip zirvesine çıktık, minicik adasında denize girdik, Likya kaya mezarını gördük, deniz kaplumbağasını, kedilerini besledik Meisliler Türkleri çok seviyor. Yorgun ama çok mutlu Kaşa geri dönüyoruz… Meis’de geçirdiğimiz harika günü feribotla Kaş’a dönerken böyle tanımlayıp bu video’yu paylaşmışız instagram’da.
Meis Adası’nı ilk kez ’de görmüştüm. Burnumuzun dibindeki bir adanın, hatta ana karaya İstanbul’daki adalardan bile daha yakın bir kara parçasının Yunanistan’a ait olmasını sindirememiştim. 80’lerde çocuk olanlar bilir, eğitim sisteminde Yunanistan’ı düşman gibi algılamamıza sebep olan anlatımlar vardı. Kendimce Meis’in Yunanistan’a ait olması büyük bir yenilgiydi. Meis madem Türkiye’nin değildi, o halde güzel de değildi. Zaten bana göre Kral Mezarı’nın olduğu sokak ile Kaş büyüleyici ve yenilmezdi. Büyüyüp de tarihi kitaplarda anlatılanlarla değil de kendi hümanist yaklaşımımla yorumlamaya başlayınca, yani artık ne ülke, ne ırk sınır tanımayıp tüm dünyayı keşfedilebilir bir coğrafya olarak görmeye başlayınca Meis de gitmek istediğim yerler arasına girmişti.
’dan beri Onur’la Kaş’a her gittiğimizde Meis Adası’na giden günübirlik feribot turlarının tanıtımlarını görüyor, her defasında birbirimize, bir daha pasaportları unutmayacağımızın sözünü veriyorduk. Eminim Kaş’a giden herkes Meis feribotu yazısını gördüğü an aynı hissi yaşıyordur. Kaş’a giderken pasaportu evde unuta unuta geçirdiğimiz 5 yıldan sonra, sonunda de Meis ile tanıştık, hem de ne tanışma, aşık olduk. da tekrar gitmek için gün sayıyoruz. Nasıl gidilir, neler yapılır, tüm detayları tek tek anlatalım.
Kaş meydanda dolaşırken Meis’e her gün gidip gelen 2 tane feribot firması göreceksiniz. Biri camii’den meydana yürürken solda Kahramanlar Turizm , diğeri meydandan Bi Lokma’ya doğru yürürken solda Meis Express Fiyatları aynı, Meise gidiş dönüş da 25 Euro, ikisi de 20 dakikada gidip, 20 dakikada geliyor, ikisi de her gün Kaş’dan Meis’e ’da, Meis’den Kaş’a ’da hareket ediyor . Biz Kahramanlar ile gidip geldik, hiçbir sorun yaşamadık. İlginç şekilde şu an kontrol ettiğimde sitelerinde bilgi göremiyorum ama aslında her iki fima da yoğunluğa göre haftada 1 ya da 2 gün, gündüz turlarına ek olarak gece turu da yapıyorlar. Gece turu ’da Kaş’dan kalkıyor, Meis’den ’de dönüyor. Bizim hazırda Schengen vizemiz olduğu için vize ile uğraşmadık, Meis seyahatimizi gece turu olan güne denk getirip tur şirketinden sabah ’da gidip gece ’de dönmek için ricada bulunduk, sorunsuz kabul ettiler. Böylece öğleden sonra koştura koştura ’da Kaş’a dönmek yerine, akşama kadar adanın en keyifli saatlerinin tadını çıkarıp, akşam yemeğini de Meis’de yemiş olduk, tavsiye ederiz.
Gece ’de dönünce standart tur ücretine ek olarak 20TL ücret ödedik, 15TL yurtdışı çıkış harcını da bizim yerimize almalarını rica ettik. Bir gece önceden pasaportları firmaya bırakıp, ödemeyi yapınca bize sadece sabah ’de Kaş merkezdeki buluşma yerinde olmak kaldı.
TC vatandaşları, Yunanistan’ın Rodos, Kos, Samos, Midilli, Sakız, Meis olmak üzere 6 Adasına Kolaylaştırılmış Vize Programı ile seyahat edebiliyor. Bu uygulama 31 Ekim tarihine kadar geçerli. Tavsiyemiz aşağıda web sitelerini verdiğimiz firmaları seyahat zamanınızdan önce aramanız ve son durumu sorgulamanız. Meise de kolaylaştırılmış Vize Programından faydalanarak gitmek için yapmanız gereken, Kaş’a gittiğinizde hangi feribot firması ile Meis’e gidecekseniz ona seyahat gününüzden 3 gün önce pasaportunuzu 2 biyometrik fotoğraf ile teslim etmek. Kolay vize uygulaması Meis dışında alacağınız vize ile 10 gün giriş yapabileceğiniz adalar Rodos, Kos, Samos, Midilli ve Sakız. Vize ücreti 35 Euro + 25 Euro hizmet bedeli ile toplamda 60 Euro olunca bu tutarı sadece günübirlik Meis seyahati için ödemek hiç efektif olmaz. Meis seyahatinizi ya diğer Yunan adalarına da seyahat yapacağınız bir zamana denk getirmeniz, ya da bizim gibi zaten Schengen vizeniz olduğu biz zamanda gitmeniz daha uygun olur. Unutmadan Rodos yazımızda da belirtmiştik, pasaportunuzda KKTC girişi varsa Yunanistan’a giriş yapabilmek için pasaportunuzu değiştirmeniz gerektiğini unutmayın. Meis’e feribot saatleri, kolay vize uygulaması gibi detaylı bilgiler için Kahramanlar ve Meis Express web sitelerine tıklamanızı, firmaları telefona arayıp detaylı ve kesin bilgi almanızı tavsiye ederiz. Meis’de kalmak isterseniz otel yerine airbnb’deki evleri araştırmanızı tavsiye ederiz, nefis manzaralı kişi kalabileceğiniz rengarenk Meis evlerde masrafları da yarıya düşürebilirsiniz. Mesela sahildeki evlerden bazılarında kişi kalabiliyor, geceliği TL aralığında. Şimdiden yer ayırmak isteyenlere duyurulur.
Adaya biz Meis diyoruz, Yunanistan’da resmi adı Megisti, ama yerlisi adasına Kastellorizo diyor. Kastellorizo, İtalyanca Castelrosso yani “kırmızı kale” anlamında. Megisti ise Yunanca “En Büyük ” anlamında, Meis 12 adaların en küçüğü ama etrafındaki kayalıklar ve adacıklar arasında bakarsak Kaş açıklarındaki en büyük ada.
Meis’de Likya’nın izini görmek, MÖ. monash.pw’dan kalan Kral Mezarını ziyaret etmek harikaydı. Kral mezarları Meisin aslında Kaş ve Teke Yarımadası’yla nasıl da ayrılmaz bir bütün olduğunun ispatı gibi. Meis, konumu sebebiyle Akdeniz’de güçlenen hemen her toplumun hedefi haline gelmiş. Romalılar, Bizanslılar, Rodos Şövalyeleri, Memlük Sultanlığı, Napoli Krallığı ve Osmanlılar adayı ele geçiren büyük güçler. Osmanlı arada Meis adasını kaybetse de ’den ’ye kadar büyük ölçüde adanın sahibi olmuş. Dünya Savaşı’nın başlaması ile ada önce Fransızların, sonra adaya büyük etkisini bırakacak İtalyanların eline geçmiş. 2. Dünya Savaşı sonunda Yunanistan’a geçene kadar, İtalyanlar hep adadaymış. Meis adasına geldikten sonra, keyiften savaşta olduklarını unutan İtalyan askerlerin hikayesinin anlatıldığı İtalyan Mediterraneo() filmi ’de “en iyi yabancı film” Oscar’ını almıştı. Kuzuların Sessizliği filminin Oscar’da tüm ödülleri topladığı seneydi, neyseki yabancı film’de aday olduğu için Mediterraneo ödülü kurtarmış. Film ’de Oscar ödülü ile taçlanınca, İtalyanlar için de özel ve görülesi bir ada haline gelmiş Meis. Zaten adı bile İtalyanca’dan kalmış, Castelrosso’dan gelen Kastellorizo!
Savaştan önce adanın nüfusu 15 bin’den fazlaymış ama şu anda Meis’in nufüsü sayımına göre kişi. Nerede bu insanlar derseniz çoğu Avustralya’ya göç etmiş, bir kısmı tatillerini Meis’de geçirmek için geliyor, kışları bağlı oldukları büyük ada Rodosda geçiriyorlar. Adada limandan uzaklaştıkça çok fazla boş, satılık ev gördük. Kayaköy’deki gibi bir terkedilmişlik hissi yok elbette ama çok fazla boş ev olduğu ortada. Gördüğümüz boş evlerin tamamında “Kazbar Realty” ilanı vardı, tek bir taksisi olan adanın tek bir emlakçısı olduğunu düşünüp normal karşıladık. Adada ev bakmak isteyenler Kazbar’a tıklayabilir.
Adanın rengarenk mimarisinin Unesco Dünya Mirası listesinde olduğu yazılmış birkaç kaynakta ve bu yanlış bilgi defalarca kopyalanmış, bu bilgi doğru değil. Unesco Dünya Mirası listesinde değil belki ama Meis’in mirası olan bu evlere adalılar harika bakıyorlar, boyaları bakımları kusursuz yapılmış. İnsan kendini Universal Park’daki setlerde dolaşıyor gibi hissediyor. Neyseki adadaki müzik zevki berbat denilecek kıvamda, fonda sürekli kötü müzik duyunca Meis’in rüya değil gerçek olduğunu her an fakına varıyorsunuz.
Meis’deki 1 günümüzü nasıl geçirdik, hiçbir şeyi atlamamak için fotoğraflardan da yardım alarak saat saat anlatmak istiyorum.
Pasaportumuzu elinde tutan memurun isimlerimizin okumasıyla Kaş’da bizi Meis’e götürecek feribota biniyoruz.
Feribot Kaşdan Meise doğru ilerlerken, bir görevli sırayla herkesi dolaşıp, duty free’den alışveriş yapacaksa doldurması gereken formu dağıttı. Biz ilgilenmedik, domates bile Kaş’dan gidiyor Meis’e, kullandığım parfümü en ucuza Meis’in tozlu Duty Free’sinde aramaya hiç niyetim yok.
Meis’e feribotla yaklaşırken, her ne kadar rengarenk fotoğraflarını defalarca görmüş olsam da yine de hazırlıksız yakalandım, kendimi “aaaa legoland” diye mırıldanırken buldum. Bir camii mimarisi bir Yunan adasına bu kadar mı çok yakışır ve şaşırtır insanı.
10 günlük kolay vize alanlar geçti, AB vatandaşları geçti, bir biz Schengen vizeli Türkler hala vize kontrol sırasındayız. Normal şartlarda süper hızlı bir geçiş ama adaya yarım saatte gelince ve hava daha bu saatte 35 derece olunca insan sabırsızlanıyor.
Neyseki Meis de Duty Free var, atlatmak istediğimiz feribot kalabalığı oradayken, biz hemen planladığımız şekilde ilk iş Mavi Mağara’ya gitmek için tekneleri bulmak üzere limanda yürümeye başladık. Üzerindeki t-shirt’de Kostas yazan acayip güler yüzlü bir adam bize “Wellcome, where are you from” dedi, bizim “Turkey” dememizle “Hoşgeldiniz Komşi” diyerek kalplerimizi bir güzel eritti. Biz ilk kez Meis’e geldik ama düşünşenize Kostas yıllardır teknesine yolcu alabilmek için her gün Türkiye’den feribotla gelen turistleri bu güleryüzle karşılıyor, aslında hepimiz için harika bir ilk intiba oluyor. “Evet evet biz hemen Blue Cave’e gitmek istiyoruz” dedik, 3 kişi hazırmış zaten 5 dakiyada gelecekmiş onlar da, “siz oturun biraz ben sizi çağırırım” dedi. Biz de önümüzdeki ilk restoran To Paragodi’ye oturduk ve hemen bir frappe söyledik. Hemen ödeyelim ki Kostas gelince hesapla uğraşmayalım dedik. “Sonra ödersiniz acelesi yok” dedi kahvemizi getiren güleryüzlü bayan. Nasıl yani? Siz bu adada kişi güven içinde yaşıyor olabilirsiniz ama biz turistiz ya güven olur mu, frappeyi sonra ödersin ne demek. 2,5 Euro olan frappe ücretini zorla ödedik. Meğer restoran Kostas’ınmış, kahvemizi getiren tatlı bayan da Kostas’ın eşi. Zaten üzerinde Kostas yazan tekne de hemen önümüzdeymiş. Tamam Meis küçük de bu kadar mı küçük! Biz de bir anda tanımadığımız ve güleryüzüne kandığımız bu adam tarafından saf turistler gibi paketlendik mi acaba, yoksa kendimizi şanslı sayıp Kostas’a güvenerek yola devam mı etmeliyiz. Ben tam arada kalmış, Onur’a çaktırmadan aklımda bu endişelerle boğuşurken diğer 3 turist geldi, neyseki onlar Türk değildi, en azından onları “komşi” dışında bir kelime ile tavlamış olmalıydı. Tekne aslında 6 kişilik ama biz 5 kişi olunca Kostas hareket etti. Onlar için de ne kadar sık tekrar yaparsa o kadar çok kazanırlar gibi bir durum var tabi.
Meis Adası nda Mavi Mağara’ya ne kadar erken giderseniz mağazarada yüzme şansınız o kadar artıyor, öğlene doğru su yükselirse mağaraya giriş mümkün olmadığından yüzemeyebiliyorsunuz. Biz hemen Kostas’a kişi başı ücret olan 10’ar Euro’yu ödemek istedik, “sonra ödersiniz” dedi, şaşırdık mı, tabiki hayır. Siz de Mavi Mağaraya Kostas ile gitmek isterseniz adaya adım attığınız an Kostas See Taxi tabelasını göreceksiniz, yine de gerekirse diye telefonunu yazayım
Meis Adası nın güneyine doğru tekne ile hızla ilerlerken, adanın kayalıklarla kaplı yüzeyinin berrak turkuaz sularla buluştuğu kıyılarını hayranlıkla izledik. Buraya yol yok, tamamen ıssız, kayalık ve denizen başka bir şey görmediğimiz bir yerdeyiz. Caprideki gibi kıyıya dikkatle bakınca Mavi Mağaraya geldiğimizi görünce anlayacağımızı sanıyorduk ama Meisde bu imkansız. Mağara kendini tamamen saklamış.
Geldiğimizi önünde duran bir diğer tekneden anlıyoruz. Su yükseldiğinde içeride yüzmek tehlikeli, bu sebeple mağaraya mutlaka Meise gider gitmez ilk iş olarak gitmenizi tavsiye ediyoruz. Mağaranın girişi neredeyse denizle birleştiği ve çarpmadan girmek imkansız göründüğü halde, bazı tekneler büyük bir ustalıkla manevra yapıp içeri giriyorlar. Ama bu hiç etik değil. Turistler mağaranın içini deniz girmeden görsün diye içeri mazot ve karbondioksit sokmuş oluyorlar. Kostas içeri giren rehber arkadaşlarına tavırlıydı. Bize atlayın, mağarada yüzün ama teknelere çok dikkat edin, dedi. Elindeki düdüğü çaldı, bu sesi duyunca geri gelin dedi.
O sesi uzun bir süre duymamak hayaliyle daldık mavi yeşil suya. Mağaranın girişinde teknelerin yarattıığı bir dalga olduğu için dikkat etmesek kafamızı kayaya çarpmanız an meselesiydi, dikkatlice mağaradan içeri yüzdük. Bir anda Jules Verne romanına ışınlanmış gibi olduk. Bu mavi mavi değil, lacivert de değil, fosforlu insanı içine çeken gözkamaştırıcı bir mavi. İçeride görmeyi hiç ummadığımız bir derinlik ve tavan yüksekliği.
Yaklaşık 50 metre uzunluğunda, 30 metre eninde, tavan yüksekliği 25 metre. Burada fok yaşadığı söyleniyordu, pek umut vermemiştik ama mağarayı görünce o kadar derin ve yaşanası ki, hemen mümkün olduğunu anladık. Işık öğleden önce o kadar güzel süzülüyor ki içeri, resmen doğanın sanat eseri. Bu mağaradan hiç çıkmak istemedik. Bu an hiç bitmesin istedik. Doğayı ve denizi seven herkesin bu mağarada yüzmesini diliyorum, hayat boyu unutmayacağımız büyüleyici bir andı. İşte en çok da bu yüzden her sene Meise gitmek, bu ritüeli yaşamak istiyoruz.
Mavi Mağara dönüşünde kurt gibi acıkmıştık. Meis merkeze dönmeyip, Kostasa bizi Aya Yorgi Adasında bırakmasını rica ettik. Bizi de gelip alması ve kişi başı 5er Euro da dönüş için ödemek üzere anlaştık. Fazla yayılmak istemedik, ne de olsa Meis keşfedilmek için bizi bekliyordu. Hazır mağarada ıslanmışken, plajda ıslak halde bir şeyler atıştırmak ve biraz daha yüzmek çok iyi geldi.
Meis Adası zaten küçük, Aya Yorgi de Meisin kıyısında minicik bir ada. Küçük, şirin seyahatlerde görmeyi düşlediğim özellikler değil ama bu adanın şirinliğine karşı koymak imkansız. Deniz pırıl pırıl, ama sığ. Tabiki Kaşda Derya Beachden ya da Kaş Campingden atladığınız suyun yerini tutmaz ama tam bir Ege klasiği.
Şezlong ve şemsiye iki kişi için 6 Euro. İsterseniz 1 saat oturun, isterseniz tüm gün yatın, farketmiyor. Hemen Atina ve Rodos seyahatlerimizden test edip onayladığımız Mythos biralarımızı söyledik. Yanında kalamar ve nohut köftesi, nefis! 2 bira (7 Euro), 1 kalamar (12 Euro), 1 nohut köftesi (5Euro), toplam 24 Euroya karşılık gelen hesabı TL ödedik.
Aya Yorgi Adasının tam karşısına demir atan askeri bir gemi yüzünden ortama biraz mazot kosunu yayıldı. Bir anda cennetteyken gerçek hayata döndük. Bu minik adadan beklenmeyecek saçma bir durumdu. Duşumuzu alıp kuruduğumuzda Kostas gelmişti, tam zamanında deyip tekneye atladık.
Liman dediğin kirli olur, kalabalık olur, gürültülü olur. Büyük yolcu gemilerinin demir attığı limanda insanlar deniz girmez, kaplumbağalar yüzmez. Meisin limanı ters köşe yaptı. Pırıl pırıl su, rengarenk evler, limana çıkan her biri merak uyandırıcı daracık sokaklar
Güneş tepemizde, Türkiyede olsak bu saatte gölgeden çıkmazdık ama insan günübirlik gelince kendini zorluyor. Limanda feribottan indiğiniz yer limanın bir ağızı, Megisti Otelin bulunduğu yer ise limanın karşı kıyısındaki ağzı. Bu U şeklindeki limanı boydan boya yürümek 1,7 km. Ama ATMsinden bakkalına bu adada her şey çok estetik ve güzel göründüğünden 20 dakikalık yolu 1 saatte anca yürüyorsunuz.
Frappe ve dondurma bahanesiyle gölgede biraz soluklandık. 2 Frappe, 2 kup dondurda için 10 Euro ödedik.
Meisin tarihi koleksiyonuna ev sahipliği yapan Osmanlıdan kalma cami, Meis limanına giriş yaparken ilk dikkatinizi çekecek yapı. Mimaresi ve kırmızı kubbesi o kadar zarif ve Meise o kadar yakışıyor ki, yıkılmayıp Meisin müzesi olarak kullanılması mutluluk verici. Cami yılından kalmış. Müze Pazartesi hariç her gün açık, yaz saatinde arası açık. Biz de kapandığı bilgisini hiçbir yerde okumadığımız için malesef hem Osmanlı Cami Müzesi hem de Arkeoloji Müzesinin kapısında kaldık. Bilseydik Aya Yorgi dönüşü doğrudan müzelere gelirdik. En azından artık siz biliyorsunuz, bizimle aynı gaflete düşmezsiniz.
Bugünkü kale yyda Saint Jean Şövalyeleri tarafından M.Ö yydan kalan kale kalıntıları üzerine yapılmış. Eski kaleden kalan taşlar gün batımında kırmızı göründüğü için kaleye Castel Rosso yani Kırmızı Kale denmiş. Bugün Kastellorizoya ismini veren bu kaleden geriye kalanları görebilir, yaklaşık metre yükseklikteki kaleden Meis ve arkasında Kaş manzarasını izleyebilirsiniz. Yolu takip ettiğinizde Türk hamamı kalıntılarını ve restore edilmiş yel değirmenini göreceksiniz.
Meisin girişindeki ana limanı dışında bir de daha çok balıkçıların kullandığı bu ikinci liman var, Mandraki. Ana limana büyük bir yolcu gemisi, Aya Yorginin önüne de savaş gemisi yanaşınca, küçük bir ada limanının nasıl güzel görünebileceğini Mandraki bize hatırlattı. Bu küçük limanı ve limana bakan manzaralı birbirinden güzel evleri uzaktan seyrettik. Normalde Kaşa dönmek için limana gitmemiz gerekirdi ama adanın sırtlarında aylak aylak dolaşırken binmediğimiz feribotunu uzaktan izledik. Gece dönüş ayarlamakla ne kadar doğru bir karar verdiğimizi anladık, daha görecek çok şey olmalıydı.
Adanın Chorafia adı verilen mahallesinde mutlaka bir yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim. Mediterraneo filmin pek çok sahnesinin geçtiği, adını filmden alan meydandaki küçük cafenin önünden şans eseri geçtik. O kadar güzel görünüyordu ki oturmadan geçmek istemedik. İçeride Meisli 3 teyze akşam yemeği pişiriyordu, dışarıda masalar olmasa sanki bir kafeye değil de eve misafir olduk zannedecektim. Santrapeia okulunun bahçe kapısı ise açıktı, çekinmeyip içeri daldık. İyi ki girmişiz. Tam bir Akdeniz mimarisi, renkler, taşlar, duvar resimleri hepsi birbirinden güzeldi. Peki ya Bizans mimarisinde yapılan St. Georges Kilisesine ne demeli. Meisden hiç beklenmeyecek bir arka mahalle sürprizdi Chorafia.
Meis Limanından Monastraki Limanı yönünde yürürken merdivenlerden yukarı yönü gösteren tabelayı göreceksiniz. Deniz seviyesinden yaklaşık 30 metre yükseklikte M.Ö. monash.pwdan kalan bu Likya Mezarının kenarında bir gölge bulduk. Meisden Türkiye manzarasını izlemek, ortak bir kültürün izlerini taşıdığımızı bir de canlı gözle görmek etkileyiciydi.
Meisde biz sağ, sol, yukarı aşağı deli gibi turlayınca, tahmin edebileceğiniz gibi Kostasın restoranının önünden bir defa geçtik. Meisin manzara noktası olan merdivenler var, istersek merdivenlerden yukarı çıkabiliriz, o da tamam ama biz asıl en tepedeki kiliseye çıkıp, en tepeden merdivenleri inerek Meisi günbatımında fotoğraflamak istiyoruz. Yok mu bunun bir çaresi Kostas? Olmaz mı? Hemen taksici arkadaşını aradı, saat da taksi durağında ol, müşteri getiriyorum dedi. Kostas bizi 10 Euro verin diye tembihledi, uğurladı. Meğer bu taksici, zaten Meisin tek taksicisiymiş. Biz tepeye çıkmak istiyoruz tabi ama bu mantıklı bir fikir mi, sorgulayan, akıl veren yok. Taksicinin adını bile öğrenemedik çünkü İngilizce yes-no seviyesinde bile değil, galiba sadece noyu anlıyor. Bu taksi ile yaptığımız yolculukta kıvrıla kıvrıla kayalık bir arazide yükselirken, adanın coğrafyasıyla tanışmış olduk. Minik havalimanının hemen yanından geçtik. Birkaç tane savaş zamanından kalma kamuflaj boya ile gizlenmiş askeri gözletleme kulelerini gördük. Birkaç villa ve üzüm bağı da geçtik. Sonra inşaat alanı gibi bir yerde durdu taksi. Evet kilise var ama yarısı inşaatta. Nedense bunu bize söyleme ihtiyacı duymamışlar. Taksici tam ne kelime kullandı hatırlamıyorum ama yolun sonu olduğunu ve inmemiz gerektiğini anladık. Nerden diyoruz, parmaklarımızla yürüme işareti yapıyoruz, yön gösteriyoruz, şurdan mı diyoruz, yok olmadı, anlamadı. Biz de inelim o zaman dedik, yolu inince göreceğiz herhalde diye düşündük. Kelimenin tam anlamıyla adanın tepesindeyiz, o kadar tepe ki denize doğru inen bir yokuş, bir patika dahi görmüyoruz, her yönden en yüksekteyiz. Uzakta keçiler var, başlarında bir çoban köpeği olması ve bizi tehdit algılaması muhtemel. Neyseki telefonda 3G çekiyordu, haritayı açıp liman yönünde yürümeye başladık. Bir 15 dakika kadar hiçliğin ortasında yürüdükten sonra bir Yunanistan Bayrağı gördük ve bunun biz Kaştan tekneyle Meise gelirken en yüksekte gördüğümüz bayrak olduğunu anladık. Bayraktan 3 dakika sonra Meise inen merdivenlerin başındaydık.
Tam karşımızda kale, sağda Mandraki Limanı, solda Meis Limanı, güneş alçalmış, adadaki ünlü akşam meltemi hafif hafif eserken müthiş bir keyifle basamakları indik. Biraz maceralı olmuştu ama manzaraya sırtımızı dönüp kan ter içinde merdiven çıkmak yerine, püfür püfür manzarayı seyrederek aşağı inmek de bizim ödülümüz olmuştu.
Merdivenler bittiğinde limana kadar ada halkının oturduğu evlerin arasından, minik meydanlardan yürüdük. Akşam saati adanın rengi iyice ortaya çıkmıştı, güneş tepede olmayınca her bir evin rengi, duvarlarının dokusu daha net, daha güzel anlaşılıyordu. Herkes akşam yemeği hazırlığındaydı ama hiç telaş yoktu. Müthiş bir sakinlik vardı.
Limana indiğimizde restoranlarda akşam yemeği henüz başlamamıştı, masalar hazırlanıyordu ama sanki hava kararmadan kimse yemeğe oturmayacak gibiydi. feribotu gidince adaya bir sakinlik gelmişti. Adada acelesi olmayanlar, geceyi adada geçirecek olanlar kalmıştı ve kimsenin hızlı hareket etmeye niyeti yoktu. Öğlen frappe içilen masalarda şimdi balık yenecekti. Kostas bizim için taksiyi aradıktan sonra akşam yemeğe kaçta geliyorsunuz demişti. Bu emrivakiye severek teslim olmuştuk, şimdi denizin tam kenarındaki 2 kişilik romantik masamız bizi bekliyordu. Kızarmış karidesler, kalamarlar, patlıcanlı peynirli domatesli saganakiler, salatalar Yemek mükemmel değildi, keyfimiz mükemmeldi. (Ürünler zaten Kaşdan geliyor, daha iyisini Kaşda yiyebiliyoruz.)
feribotuna binmek üzere Kostasla vedalaşırken daha o anda Meise yeniden geleceğimiz günün hesabını yapıyorduk.